12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 20 OCAK 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN HABER Damat kanala konduTartışmalı proje Kanal İstanbul güzergâhında Erdoğan’ın damadının arazi aldığı ortaya çıktı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında ara zi aldığı ortaya çıktı. Albayrak, yak laşık 13 dönümlük ara ziyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın projeyi duyur duğu 2011 yılından bir HAZAL OCAK yıl sonra satın aldı. Halen tarla vasfında olan arazinin, Çevre ve Şehir cilik Bakanlığı tarafından Kanal İs tanbul için değişiklik yapılan planda “konut alanı” sınırları içinde kalması dikkat çekti. Cumhuriyet’e konuşan bir bakanlık yetkilisi, Albayrak’ın, ba bası Sadık Albayrak’ın, 2003 yılın da bölgede aldığı araziye komşu olan bir araziyi “yabancıya gitmesin di ye” satın aldığını, durumun Kanal İstanbul’la ilişkilendirilmesinin ise “zorlama” olacağını söyledi. Son günlerde kamuoyunda büyük tartışma yaratan Kanal İstanbul proje sinin geçeceği güzergâhta Arap iş in sanlarının arazi satın aldığı ortaya çıkmıştı. Projenin ardından büyük değer kazanacak bölgede başka kimin arazi satın aldığı da merak konusuydu. Babasına komşu oldu Albayrak’ın babası Sadık Albayrak, güzergâhta yer alan Arnavutköy’e bağlı Boyalık Mahallesi’nde yaklaşık 3 dönüm arazi aldı. Sadık Albayrak, 2003 yılında satın aldığı tarla vasfındaki arazinin etrafını çevirerek prefabrik bir ev yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011 yılında Kanal İstanbul projesinin yapılacağını duyurdu. Bundan bir yıl sonra bakan Berat Albayrak, babasının arazisine komşu olan yaklaşık 13 dönümlük araziyi satın aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçen günlerde İstanbul’un anayasası sayılan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planını deldi ve Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak “Yenişehir”i plana işledi. Yapılan değişiklik, Sadık ve Berat Albayrak’ın birbirlerine komşu olan arazilerini de etkiliyor. Halen tarla vasfında olan iki arazi, plan değişikliğinin ardından “konut alanı” sınırları içinde kalıyor. Konuyla ilgili Bakan Albayrak’a yönelttiğimiz soruları bir bakanlık yetkilisi yanıtladı. Albayrak’ın araziyi 2012 yılında satın aldığını belirten yetkili, “Berat Bey’in babası Sadık Albayrak 2003 yılında bu köyden arazi aldı. 2012’de arazinin yan tarafındaki arazi satışa çıktı. Yabancıya gitmemesi için de Berat Albayrak bu araziyi aldı. Kanal İstanbul’la bağdaştırmak zorlama olur. Kanal İstanbul’la bir ilgisi yok” dedi. Yola çok yakın etrafı çevrilmiş Bölgeye gittiğimizde Boyalık köyünün merkezine çok yakın konumdaki arazinin sınırlarının dikilen bodur ağaçlarla çevrildiğini gördük. Yola çok yakın konumdaki arazi, İstanbul Havalimanı’na ise araçla 5 dakika uzaklıkta bulunuyor. Konuştuğumuz köylüler, özellikle 3. havalimanı yapıldıktan sonra köy ve çevresinde yapılaşmanın arttığını, bölgenin emlakçı akınına uğradığını belirtti. Köylüler, “Bundan ikiüç ay önce gelen giden yoktu ama son birkaç haftadır anababa günü oluyor. Emlakçılar arazi almak için geliyor. Almak isteyen 10 kişiden 5’i Arap. Araziler çok değerlendi. ‘Daha da değerlenecek’ diyorlar. Bir kilometre ötemizde kanal yapılacak. Köyümüz böyle kalmayacak” dedi. ÇIRAY’DAN DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ: İhracat yapacak pazar bırakmadık İYİ Parti Milli Güvenlik Politikalarından Sorumlu Başkanı Aytun Çıray, AKP hükümetinin dış politikadaki kararlarıyla “ülkeyi kaosa sürüklediğini” belirterek “dış politikanın fakirlik ürettiğini, Türkiye’yi zengin pazarlardan kopardığını” söyledi. Çıray, yaptığı yazılı açıklamada, dış politika üzerinden hükümete eleştirilerini şöyle sıraladı: “Dış politika fakirlik üretiyor. İstikrarlı hiçbir ilişkimiz kalmadı. Dünyanın en zengin pazarlarından kopuyoruz. Ortadoğu’yu kendi elimizle karıştırıyoruz, ihracat yapacak pazar bırakmadık. Mısır gibi yükselen bir pazardan mahrum kaldık. En büyük ticaret ortağımız Avrupa Birliği’yle ilişkilerimiz kopuk. Büyük ekonomilerle kavgalıyız. Sıraya Hindistan gibi bir dev de girdi. Dış politikanın iflası en önemli üretici ve ihracatçı şirketlerimizin iflasıyla paralel gidiyor. AKP, iktidarda kalma süresini uzatmak için sefere çıkma hevesiyle ülkeyi dalgalı sulara gömüyor. Dış politika aş, iş, üretim, ihracat, döviz üretmiyorsa maceradır, hezeyandır, kandır, gözyaşıdır.” ‘Dine dayalı anlayış’ AKP’nin karşı olduğu Cumhuriyetin temel felsefesi olan “milli devlet anlayışıyla hareket etmediğini, devlet yapısını dine dayalı bir anlayışla yönettiğini ve ona uygun dış politika takip etmeye çalıştığını” söyleyen Çıray, “Muhalefetin hiçbir sözüne kulak asmayan AKP hükümeti ne hikmetse yarı zamanlı Dışişleri Bakanımız gibi Putin’in sözünden çıkmamaktadır. Ülke adına alınan önemli dış politika kararları Putin’in gölgesinde alınmaktadır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Jet tahliye soru işaretleri yarattı Ordu’da 17 Ocak’ta FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve akşam saatlerinde “terör örgütüne maddi destek sağladıkları” iddasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilen Fatsa Ticaret Borsası Başkanı Ali Feyzi ve eski Fatsa Ticaret Borsası Yönetim kurulu üyesi Hulusi Yerebasmaz’ın 18 Ocak’ta tahliye edilmesi soru işaretlerine neden oldu. Odatv’nin haberine göre, MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt’un Fatsa Başsavcılığı’na ve mahkemeye baskı yaptığı iddia edildi. Odatv’de yer alan habere göre, Feyzi ve Yerebasmaz’ın 2014’te Bank Asya’ya Fatsa Ticaret Borsası 2 milyon 600 bin TL parasını yatırdığı, Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin hazırladıkları rapor gereğince ve Ticaret Bakanlığının suç duyurusu üzerine açılan soruşturmada tutuklandığı öne sürüldü. Haberde, söz konusu tahliyenin başka bir tartışmayı daha anımsattığı belirtilerek FETÖ yargı örgütlenmesinin kilit isimlerinden savcı Zekeriya Öz’ün yurtdışına kaçışında Fatsa’nın önemli bir rol üstlendiği, Öz’ün kaçmadan önce 2 gece Fatsa’da saklandığı iddiaları da yer aldı. l Haber Merkezi CUMHURBAŞKANI Yargının yaptığıERDOĞAN’DAN İYİDİL YORUMU: çok üzücüydü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ’den yargılanırken önce tahliye edilen sonra tekrar tutuklanan eski Korgeneral Metin İyidil hakkında verilen yargı kararına tepki göstererek “Bu yargı camiamız için gerçekten çok çok üzücü bir adım olmuştur. Bunların hepsinin talimatını verdik” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenecek Libya zirvesi öncesi, dün Atatürk Havaalanı’nda gazetecilerin so rularını yanıtladı. Erdoğan, FETÖ’den yargılanırken önce tahliye edilen sonra tekrar tutuklanan eski Korgeneral Metin İyidil hakkında verilen yargı kararını değerlendirerek “Bu yargı camiamız için gerçekten çok çok üzücü bir adım olmuştur. Tabii bunların hepsinin talimatlarını da verdik. İlginç olan şey şu kararı veren kişi veya kişilerin de FETÖ’cü olması bu işin nerelere vardığını gösteriyor. Bunun arkasında daha ne gibi oyunlar olabileceğini de açık net gösteriyor. Bir gerçek var ki hak sonunda yerini buluyor. Müebbet hapse mahkum olmuş bir kişiyi kalkıp hemen beraat ettirme ya da tahliyesini verme gibi bir yola bir mahkeme nasıl gidebiliyor? Bu anlaşılabilir bir şey değil. Sağ olsun Adalet Bakanlığımız ve savcılarımız bu noktada adımlarını attılar. En kısa sürede yapılan operasyonda yakaladılar. Tekrar ceza uygulanmaya başladı. Şu an malum içeride” dedi. l İç Politika OĞLU MÜEBBET HAPİS CEZASI ALMIŞTI Anne Çetinkaya’ya ‘yürüyüş yasağı’ 15Temmuz darbe girişiminde Hava Harp Okulu öğrencisi olan ve Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Furkan Çetinkaya’nın annesinin başlatmak istediği “Adalet Yürüyüşü” polis tarafından engellendi. 15 Temmuz darbe girişiminde Hava Harp Okulu öğrencisi olan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Furkan Çetinkaya’nın annesi Melek Çetinkaya’nın, Ankara’dan İstanbul’a başlatmak istediği “Adalet Yürüyüşü”ne izin verilmedi. Güvenpark’ta düzenlenmesi planlanan “Adalet Yürüyüşü”nün organizatörlerinden Melek Çetinkaya ve yürüyüşe katılmak isteyen en az 14 kişi gözaltına alındı. Kelepçelenerek Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen Çetinkaya, “Ben bağrı yanan bir anneyim. 19 yaşındaki askeri öğrencilere müebbet verdiniz. Üç buçuk sene sustuk biz, bundan sonra susturamayacaksınız. Bu ülkeye adalet gelecek” dedi. Eyleme katılmak üzere Güvenpark’ta yer alan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da sosyal medya hesabından “Bugün Melek Çetinkaya’nın adalet için yapmak istediği yürüyüş sert polis baskısı ile engellendi” açıklamasını yaptı. Gergerlioğlu, kendisinin de darp edildiğini iddia etti. l ANKARA/Cumhuriyet Borçları yüzünden intihar etti Avcılar’da bir barın ortağı olan Sırrı Göçmen iddiaya göre borçları yüzünden intihar etti. Üniversite Mahallesi, Mareşal Caddesi üzerinde bulunan bir barın ortaklarından Sırrı Göçmen, dün saat 17.00 sıralarında bar içinde oturduğu masada silahla kendi ni vurarak hayatına son verdi. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Barın içinde ilk müdahaleyi yapan sağlık ekipleri, Göçmen’in hayatını kaybettiğini belirledi. Barın önüne gelen yakınları, Göçmen’in ölüm haberiyle yıkıldı. Polis, soruşturma başlattı. l DHA SUR’DAKİ KADIN MERKEZİ Kayyımdan sonra kahvehane yapıldı Diyarbakır Sur Belediyesi’ne kayyım atanmasıyla birlikte Amida Jin Kadın Danışmanlık Merkezi’ne erkek müdür atandı. Sur Kaymakamlığı’nda Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mehmet Baytar’ın atanması, kadın merkezinde çalışan kadınların tepkisine neden olurken; merkezde çalışan sosyolog Hatice Bozkoç ve kurum sorumlusu Lale Deviren, eşbaşkanların tutuklu olmasından ve erkek müdürle çalışmak istemediklerinden dolayı belediyeden istifa etti. Ardından danışmanlık merkezinde görev alan sağlık, hukuk ve insan kaynakları alanında çalışan 7 kadın da istifa etti. Kadın merkezine atanan erkek müdür ise merkezi kahvehaneye çevirdi. Kayyım atanmadan Sur Belediyesi Kadın Komisyonu Başkanı olan Birsen Güneş, “Genel olarak kayyım politikalarına baktığımız zaman kadın çalışmalarını hedefine koyan ve sürekli kadınlara saldıran bir anlayış görüyoruz. Kadın çalışanların emeğinin sömürülmesiyle beraber açtığımız merkezin bir kahvehaneye dönüşmesiyle aslında kadınların evlere kapatılması hedeflenmekte. Kayyımların hedefi kadın çalışmaları, kadın emeği ve kadınların hiçleştirilmesidir. Kadınların eve hapsedilmesidir” dedi. l İç Politika Dini iktidarın aracı yapmak!.. İnsanların inancı kutsaldır. Dinler, insanları korkularından kurtarmak amacına yönelmiş bir sığınaktır.. Ölüm korkusu. Yok olup gitme korkusu. Çaresiz kalma korkusu. Bu korkulara karşı insanlar inançlarına sığınırlar. Dinler, inanç gereksinmesinin kurumsal örnekleridir. Tapılacak bir Tanrı, onun elçisi olan bir peygamber, kutsal bir kitap, kutsal bir mekânları vardır, ayinleri oluşur. Dinler, bu koruma karşılığında tam bir itaat, tam bir teslimiyet isterler. Totem ayinlerinden çoktanrılı dinlerin ritüellerine, oradan da tektanrılı dinler sistemine geçen inançlar, kendi ibadet biçimlerini oluşturmuştur. Ancak inançlar bu çerçevede kalmamış, toplumları yönetmek isteyen iktidar hırsının sahipleri, dini kendi iktidarları için kullanmayı öğrenmişlerdir. Ortaçağda kilise, Vatikan’da “papalık” makamını kurmuş, onun kararlarını kutsal emir saymış, uymayanları engizisyon ve aforoz ile cezalandırarak iktidar olmuştur. Bu Katolik iktidarının emirlerine karşı çıkanlar, ayrı mezheplerle kendi yorumlarına uyan topluluklar yaratmıştır. Almanya’da Martin Luther adındaki rahip Katolikliğe karşı “Protestanlık” diye adlandırılan yeni bir mezhep kurmuştur. Jean Calvin adlı Fransız rahip de “Kalvenizm” mezhebini kurmuş, 1541 yılında Cenevre’de teokratik bir kent yönetimini en katı kurallarla yönetmiştir. Toplumlar bunları nasıl kabul eder? İşte, insanların akıl merkezlerine bir filtre takarak düşünmelerine ambargo konursa, o insanlar artık “kendilerine söylenen güdülerle ve kışkırtılmış dürtülerle” hareket ederler. Bu insanların oluşturduğu toplulukların düşünmeleri engellenmiştir. Onlar artık soru sormazlar, eleştiri yetenekleri yoktur, sadece itaat eder ve teslim olurlar. İşte, bizdeki tarikatların, cemaatlerin oluşma mekanizması da budur. Şimdi, siyasal iktidarın yürüdüğü yol da, bu “iktidar için dinin kullanılması” yoludur. Bu yolda gidiş sürerse, olacağı bütün toplumun bir “ümmet ve cemaat” olmasıdır. Siyasal İslam temeline dayanan bir toplumda iktidarın tanımladığı din referansı dışında bir yaşam ancak “izin verilmiş azınlık yaşamı” olacaktır. Kamusal alandan dışlanmış, bütün kamu olanaklarından yoksun bırakılmış azınlık, artık bu cemaat içinde izin verilmiş bir yerde yaşamaya çalışacaklardır. “Böyle şey olur mu?” demeden önce üç şeyi düşünün: Bir, Türkiye Cumhuriyeti 20 yıl içinde nereden nereye, nasıl geldi? İki, tarihte Adolf Hitler, Avrupa’nın uygar Almanyası’nı “üstün ırk” kuramına nasıl inandırarak peşinden sürükledi? Jean Calvin, nasıl oldu da dinsel iktidarını en katı kurallarla Cenevre’de uygulamaya soktu. Üç, modernleşme yolundaki İran, Humeyni tarafından katı bir din devletine nasıl çevrildi? İşte, bunları görünce, bizim ülkemizde de nelerin nasıl olduğunu, nelerin nasıl olacağını daha iyi anlarız. Bu gidiş önlenebilir mi? Evet. Tabii ki önlenebilir. Ama koşulları var. Bir: En başta CHP muhalefeti “rehavetli gidiş”ini değiştirip “alarm durumu”na geçerse önemli bir adım atılır. Meclis muhalefeti değil, örgütlü ülke muhalefeti yapılmalıdır. Bugün İstanbul Belediyesi, başkanı dahil, iktidar kuşatması altındadır. Bütün ülke bu kuşatmayı kaldırmalıdır. İki: Eğitimdeki dinci kuşatma laik kesimin en sert karşı koymasıyla kaldırılmalıdır. Bütün anneler babalar seferber edilmeli, toplumsal muhalefet örgütlenmelidir. Üç: Her yolsuzluk her yolla açıklanmalı, yapanlar topluma açıklanarak çalınan her kuruşun hesabı sorulmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti laik ve bağımsız bir ülke olarak kurulmuştur. Bu kuruluşu hak etmek için her vatandaş, her yurttaş geleceğinin sorumlusu olarak yaşanan her şeye müdahil olmalıdır. Bu gidişe daha fazla seyirci kalmak, yarının “İslam Cumhuriyeti”ne izin vermek anlamına gelecektir. Uyanın vatandaşlar. Uyanın yurttaşlar. Her gün, bir gündür. Her saat, bir saattir. Uyanın. Geleceğinizi hak edin... AA çalışanları serbest Mısır yönetimi, Anadolu Ajansı (AA) Kahire ofisine düzenlenen polis baskını sırasında gözaltına alınan çalışanların tamamını serbest bıraktı. AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, “Mısır’da 14 Ocak’ta gözaltına alınan çalışanlarımızın tamamı serbest bırakıldı” dedi. Kazancı, perşembe günü serbest kaldıktan sonra Türkiye’ye gelen AA Kahire Ofisi Mali ve İdari İşler Sorumlusu Hilmi Balcı’nın ardından Mısır vatandaşı 3 çalışanın da dün 10 bin 500’er cüneyh (yaklaşık 3 bin 500 TL) kefaletle salıverildiğini belirtti. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle