23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 20 OCAK 2020 PAZARTESİ gorus@cumhuriyet.com.tr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AB ve Türkiye:EggveigeblereiemckceeeoknkntleuoiğnllaainnrndieTalkeüukrrlabklareianykrmelıe.ad,iği Yeni bir söylem zamanı NACHO SÁNCHEZ AMOR AP TÜRKIYE RAPORTÖRÜ (*) Avrupa Parlamentosu beni Türkiye Raportörü olarak görevlendirdi. Bu görev, bugün, hiç olmadığı kadar zorlu olabilir ancak gelecek vaat ettiği kesin. Zira daha birkaç gün önce Avrupa Parlamentosu Türkiye ile ortaklık ve genişleme sürecinin muhafaza edilmesini önemli bir çoğunluğun oyuyla (558114) kabul etti. Görevim çerçevesinde, AB Türkiye ilişkilerinin, iniş çıkışlar olsa da, yolunda gitmesini sağlamayı ve her iki tarafta da koşullar elverişli olduğunda, sürece yeni bir ivme kazandıracak her fırsatı değerlendirmeyi hedefliyorum. Her iki tarafta da diyorum... Bunu özellikle vurgulamak isterim zira bu elbette ki her iki tarafın da beklenti ve şartlarının aynı ölçüde dikkate alınmaya değer olduğu ikili bir ilişkidir. AB’nin tavrı katkı sağlamıyor Avrupa cephesinde, Türkiye’ye ilişkin ciddi bilgi eksikliğini gidermemiz ve son zamanlarda ortaya çıkan İslamofobik söylemlerin körüklediği geçmişten sirayet eden son derece zararlı önyargıları ortadan kaldırmamız gerekmektedir. Bütün ülkeyi, başındaki yöneticiyle bir tutma yanılsaması ve Türkiye’nin son zamanlardaki tek taraflı dış politika ve askeri faaliyetleri; son aylarda Türkiye’nin yalnızca bir eleştiri konusu olarak gündeme geldiği Brüksel’de, ülkenin daha olumlu biçimde algılanmasına katkıda bulunmamaktadır. Türkiye cephesinde ise başarısız darbe girişiminden üç yılı aşkın bir süre sonrasında, gerekçelendirilmesi giderek zorlaşan siyasi istisnalar durumunun olağanüstü hal’in yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte artık her ne kadar resmi olmasa da fiilen sürüyor olması; Avrupa’da daha fazla eleştiriyi körüklemiştir. Bu eleştirilere Türkiye konusunda en ılım lılar dahil katılmışlardır. OHAL döneminde, darbe planlayıcılarına yönelik hürriyet kısıtlayıcı uygulamalar, kısa süre içerisinde Kürt siyasi hareketi mensubu aktivistler, muhalif belediye başkanları, eleştirel gazeteciler, akademisyenler, insan hakları savunucuları ve öğrenciler gibi başka birçok kimseye de nihayetinde sirayet eden baskıcı bir şok dalgasına yol açmıştır. Tüm bunlar, hukuken o kadar geniş kapsamlı bir terör tanımına dayanarak yapılmıştır ki,sonuçta gerçek terörün öneminin azaldığı paradoksal bir etkiye yol açmıştır. Eğer her muhalif tavır, söz, eylem terör ise, sonuçta hiçbir şey terör değildir. Devlete ve anayasal düzene karşı farklı silahlı şiddet eylemlerine maruz kalan Türkiye’nin güvenlik kaygıları da tamamen haklıdır. Ancak bu durum eleştirel her bireyin devletin düşmanı olarak görülmesini ya da komşu bir ülkede tek taraflı olarak yapılan askeri operasyonları haklı çıkarmaz. Hak ve özgürlükler Her ne kadar, Türkiye’de darbe girişiminden önceki siyasi durum da endişe verici olsa da bugün pek çok muhatabıma sık sık ülkenin ne zaman darbe girişiminden önceki kırılgan normalliğine döneceğini soruyo rum. Bu herhangi bir soru değil. İnsan hakları ilişkimizin farklı yönlerinden salt birini oluşturmakla kalmıyor. Bu konu ilişkilerimizin tam temelinde yatıyor, dolayısıyla hak ve özgürlükler dosyasında önemli bir ilerleme olmadığı takdirde gümrük birliğinin güncellenmesi ya da vize politikası gibi herhangi bir hususun gündeme alınması da son derece zor olacaktır. Karşılıklı güven şart Uzun zamandır ABTürkiye ilişkileri, yüksek beklentiler ve düşük başarılardan mustarip oldu. Artık beklentilerimizi gerçeklere göre adapte etmemizin, ayrıca karşılıklı güvenin tesis edip ve tüm düzeylerde iletişim kanallarının yeniden canlandırılması gibi somut başarılar ortaya koymamızın zamanı geldi. Artık yeni bir sayfa açmanın ve ABTürkiye ilişkilerinde alternatif bir söylem aramaya başlamanın zamanıdır. Her iki taraf da bir yorgunluk ve her iki tarafta da Türkiye’nin katılım sürecinin sonlandırılması çağrısı yapan eleştirel sesler var. Ne var ki birbirimizi kaybetmenin maliyeti göze alamayacağımız kadar yüksek. Türkiye’nin adaylık süreci AB’nin yakın gelecekte Türkiye üzerindeki etkisi açısından bir kaldıraç. Aday lık Türkiye’nin Avrupa değerleri ve standartlarına demirli kalmasını sağlıyor. Bu süreci ortadan kaldırırsak, Türkiye’de halen Avrupa taraftarı olan toplumun büyük kesimine yardımcı olan en faydalı aracı kaybetmiş oluruz. Türkiye karar vermeli Türkiye ile olan ilişkilerin geliştirilmesi yönünde çabalamaya devam eden ve ülkenin hem ekonomik açıdan hem de hak ve özgürlük standartları açısından ilerlemesini isteyen ben de dahil birçok Avrupalı var. Bunun bir göstergesi olarak Avrupa Parlamentosu, aday bir ülke olarak Türkiye’yi bir süre sonra düzenlenecek olan dönüştürücü nitelikteki Avrupa’nın Geleceği Konferansı’nın parçası olarak görmek arzusunda. Egemenliğini kullanma, gelecekten neler beklediği gibi konularda kararı verecek olan Türkiye. Daha sonra ise bu kararı ile tutarlı olmalı. Ben ise, birbirimizden uzaklaşmak yerine yollarımızı birbirine yakınlaştırmak için çalışacağım. (*Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor’un Türkiye’ye yapacağı ilk ziyareti öncesi Cumhuriyet için kaleme aldığı ve düşüncelerini ortaya koyduğu makalesinin tam metnidir.) Türkiye’nin referans gazetesi olmak... Bir süredir yazıişleri ekibimizde tatlı bir telaş var. 3 Şubat Pazartesi günü Fransızların dünya çapındaki referans gazetesi Le Monde diplomatique’i gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte ücretsiz ek olarak vermeye hazırlanıyoruz. İşbirliğini 15 Ocak günü Cumhuriyet’in manşetinden şöyle duyurduk: “Cumhuriyet ve Le Monde’dan işbirliği.” Bu manşetle ilgili görüşmeler üç ay önce başladı. Toplantı üstüne toplantı yaptık. Le Monde diplomatique Genel Müdürü Serge Halimi’yle Paris’te gazetedeki odasında attığımız imzalarla dünyanın iki saygın referans gazetesi evrensel gazetecilikte buluştu. Paris’te sıcak ve içten bir ilgiyle karşılandık. Serge Halimi’yle birlikte gazetenin yöneticileri Bruno Lombard, AnneCécile Robert ile Le Monde diplomatique çalışanlarına Cumhuriyet’e gösterdikleri içten dostlukları için bu köşeden teşekkürlerimizi ve sevgilerimizi iletelim.  Le Monde diplomatique, şubat ayıyla birlikte her ayın ilk pazartesisi Cumhuriyet’le birlikte ücretsiz ve Türkçe olarak okurlarla buluşacak. Uluslararası bir yayın organı olan Le Monde diplomatique, 30 ülkede, 20 dilde yayın yapıyordu. Şimdi Cumhuriyet’le birlikte 31 ülkede 21 dilde yayın yapıyor olacak.  İşbirliğinin hemen ardından Ali Sirmen, Mine Kırıkkanat, Özdemir İnce ve Mine Esen’den oluşan bir yayın kurulu oluşturduk. İki Mine’miz tabiri caizse harıl harıl çalıştı, çalışıyor. Çeviri ekibimizi kurduk... 3 Şubat 2020’deki ilk sayı için yazılar seçilmeye ve çevrilmeye başlandı. Görsel Yönetmenimiz Hakan Akarsu sayfa provalarına şimdiden başladı. Burada bir parantez açalım... Paris Temsilcimiz Süleyman Tosunoğlu, Le Monde diplomatique’in merkez binasında kendisine ayrılan ofiste bu özel ekin Parisİstanbul hattında yayın koordinatörlüğünü üstlenecek. Amor’un ilk yazısı Cumhuriyet’te... Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yeni Türkiye raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye ziyareti öncesi ilk yazısını Cumhuriyet’e yazdı. AP üyesi Amor’un, Cumhuriyet’in klasiği “Olaylar ve Görüşler” sayfasında, hemen bu köşenin yanında yer alan yazısı “Ankara ile Avrupa ilişkilerinde önümüzdeki dönemde hangi konuların tartışılacağını, masada nelerin olacağını” ortaya koyuyor... SÜLEYMAN TOSUNOĞLU Cumhuriyet’in, Le Monde diplomatique ile işbirliğini duyuran manşet haberi ve sayfaları, gazetenin Paris’teki merkezinde ilgiyle karşılandı. Gazete çalışanları, 15 Ocak 2020 tarihli Cumhuriyet’te çıkan haber ve fotoğrafları dikkatle incelerken. Yunus Nadi Ödülleri 75. yılına girdi. 1946 yılından itibaren yapılan Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye olan saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti ile eşzamanlı ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını ve misyonunu bu doğrultuda oluşturdu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına 75. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2020 dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnızca CHP’nin dü zenlediği bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları ülkemizde de ilgiyle izleniyordu. Türkiye’de de bu alanda öncülüğü Cumhuriyet gazetesi üstlendi. Bundan 75 yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağan Yarışması’yla kültür ve sanat alanında bir yarışma heyecanı oluşturuldu. Daha sonraki yıllarda ülkemizde de kültür ve sanat alanında yarışma ve ödüllerin sayısı çoğaldı. Yunus Nadi Ödülleri 75 yıl boyunca düzenli olarak gerçekleştirildi ve kültürsanat alanında amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Cumhuriyet gazetesi, çağdaş uygarlığa giden yolun, kültür, sanat, fikir ve bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2020 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Dalı’nda sosyal bilimler araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, M. Zaman Saçlıoğlu, Murat Yalçın. ROMAN Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye. ŞİİR Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da “kitap dos yası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen, Doç. Dr. Barış Doster, Dr. Deniz Yıldırım. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30x40 cm’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla beş karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut, Murat Sayın. FOTOĞRAF Ödüle en çok dört adet siyah beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka bir yarışmada ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız, Dr. Ersin Turan. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller her dalda amatörprofesyonel herkese açıktır. Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar. Adaylar gerçek ad ve adresleri ile telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtlar, yarışma dışında tutulacaktır. Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 14 Şubat 2020 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri” Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İSTANBUL adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmek tedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2020 Perşembe günü açıklanacaktır. KATILIM BELGESİ ADISOYADI: ADRESİ: TELEFON NUMARASI: EPOSTA ADRESİ:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle