11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 18 OCAK 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Bu sırada Batı Akdeniz... İspanya’da sosyal demokrat PSOE ile sosyalist PODEMOS (Yapabiliriz) arasında kurulan koalisyon hükümeti yemin ederek göreve başladı. PODEMOS, ekonomik krizin faturasının çalışan halka kesilmesine karşı çıkan; mevcut partilerin krizle mücadele konusunda aralarında fark kalmamasına “Bizi Temsil Etmiyorlar” sloganıyla tepki göstermiş Öfkeliler hareketinin enerjisini siyasal örgütlenme alanına taşımak isteyen bir aktör olarak doğmuştu. Bu noktada da diplomalı işsiz gençlerin, gelecek güvencesinden yoksun bırakılan halk kesimlerinin sözcülüğüne soyunmuştu. Birçok açıdan stratejisi, PSOE ile PP’yi, yani merkez sol ile merkez sağı aynı elitlerin farklı ambalajlanmış yüzleri olarak sunmaya ve bunlara karşı halkın gerçek temsilcisi konumuna PODEMOS’u yerleştirmeye çalışan bir sol popülizmdi. Kuşkusuz bu strateji ilk yıllarında PODEMOS’u büyüttü. Asıl taban ve iktidar kaybını ise sosyal demokratlar yaşadı. Ancak bu boşlukta önce sağ, iktidara yürüdü; ardından da aşırı sağ, PODEMOS sosyal demokratların tabanı dışına genişleme potansiyeli gösteremeyince, VOX adıyla örgütlenip hızla yükselişe geçti. Kıssadan hisse: Sosyal demokratlarla sosyalistler arasındaki rekabet faydalıdır; ancak bu durum hem sağ iktidarları üretiyor hem de faşizan sağın halk arasında seçenek gibi görülüp yükselmesine yol açıyorsa, bu politik strateji hatalıdır. İspanya’daki yeni koalisyon, bunun bir ölçüde de olsa anlaşıldığına işaret ediyor. Öte yandan bu yeni koalisyon PSOE ile PODEMOS arasında gibi görünse de, arkasında ciddi ölçüde farklı bölge partilerinin de desteği var. Ayrıca Katalan bölgesinden Cumhuriyetçi Sol Parti’nin güvensizlik oyu vermeyerek hükümetin kurulmasına dolaylı katkı sunması da önemli. Sonuçta iki parti sadece kendi vekillerinin toplam sayısıyla güvenoyu alacak çoğunlukta değildi. Tam da bu tablo, yeni koalisyonu epey kırılgan yapacak ilk etkenler arasında. Zira sol koalisyon, bölgeci partilerin taleplerini yerine getirirken, diğer yandan da kendilerini “terörist”, “vatan haini” gibi yaftalarla eleştirmeye şimdiden başlamış sağ partilerin büyümesini de kontrol altında tutmak zorunda. Zor bir denge. Yoksa Milliyetçi Cephe orada da kapıda. Koalisyonun başarısı, biraz da bu bölgeci partilerin yaklaşan MC’yi görerek daha dengeli tutum alıp almamasına bağlı. Aksi halde sonucun nasıl olduğunu maalesef ülkemizdeki tecrübeden biliyoruz. İlerici Sosyal Program Programa gelince. PODEMOS’un sosyal demokrat partiyi yeniden sosyal devlet ilkesine uygun bir çizgiye çekmeye çalıştığı söylenebilir. Ancak artık sadece denetleyici olmayacaklar. PODEMOS, özellikle dışlanmış toplumsal kesimlere daha rahat ulaşmasını sağlayacak alanlarda bakanlıkları, yani icracı pozisyonları da aldı. Hem liderleri Iglesias sosyal işlerden sorumlu başbakan yardımcılığı görevine geldi hem de özellikle emekçiler için önemli olan Çalışma Bakanlığı’nı, kadınlar için Eşitlik Bakanlığı’nı bu parti üstlendi. Gençleri özellikle ilgilendiren Yükseköğretim Bakanlığı da PODEMOS ittifakında. Saygın sosyolog Manuel Castells şimdi bu bakanlık görevini yürütecek. Ayrıca PODEMOS’un müttefiki Birleşik Sol’un önderlerinden Alberto Garzon da tüketici haklarıyla ilgili konulardan sorumlu bakan oldu. Garzon, İspanya’nın sol programa sahip bir Cumhuriyet olmasını, krallığın kaldırılmasını savunuyor. Şimdilik hükümete monarşicumhuriyet zıtlığından ziyade sosyal zıtlığın hükmedeceği açık. Nitekim hükümet programındaki vaatler de buna işaret. Yeni hükümetin amacı, krizin faturasını halka çıkaran kesintileri kısmen de olsa tersine çevirmek. Bu nedenle de bankalara ve enerji şirketlerine dönük vergilerin artırılması, geliri yüksek olanlardan daha fazla vergi alınması, asgari ücretin en az üçte bir oranında yükseltilmesi, konut sorununun çözülmesi, üniversite harçlarının düşürülmesi, iklim kriziyle mücadele hedefleniyor. İşleri kolay değil. Yeni hükümetin başarısızlığı büyük olasılıkla İspanya’da aşırı sağı daha da büyütecek, çünkü sol seçenekler iktidarda birlikte çözülmüş olacak. Başarısı ise diğer ülkelere de model bir ittifak ve program önerisi haline gelebilecek. Radikal sağın dünya genelinde yükseldiği, Latin Amerika’daki sol dalganın geri çekildiği, son olarak Bolivya’da Morales iktidarının darbeyle indirildiği düşünülürse, saldırıların sadece İspanya içiyle sınırlı kalmayacağı da anlaşılır. Sosyal demokratlar ya çekinip küresel finansa taviz vererek hükümetin hedeflerini frenleme ya da mevcut hükümet programını bir an önce uygulamaya başlayarak yeni ittifakın arkasındaki toplumsal destek cephesini genişletme yolunu seçecek. Bu bir karar anı. Sonunda SYRIZA olmak da var. Gözümüzü Doğu Akdeniz’in jeopolitik tartışmalarına dikmişken biraz da Batı Akdeniz’e baksak fena olmaz, öyle değil mi? AKP’ye İdlib uyarısıKılıçdaroğlu, bütün CHP’li belediyeler için asgari aylık ücreti 2 bin 500 TL olarak açıkladı Parti Meclisi toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Suriye’nin İdlib kentinden Türkiye’ye yönelen göçmenler için “Tamamının eli kanlı” iddiasında bulundu. Kılıçdaroğlu, Borçlar Genel Müdürlüğü’nü, Düyunu Umumiye İdaresi’ne benzetti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İdlib’den geleceği belirtilen mülteciler hakkında “İdlib’den gelecek olanların tamamı eli kanlı olan insanlardır. Terör örgütünün üyeleridir. 1 milyon kişi gelirse asıl felaketi Türkiye o zaman yaşayacak” değerlendirmesini yaptı. Kılıçrdaroğlu, başta büyükşehirler olmak üzere CHP’li belediyelerde asgari ücretin net 2 bin 500 lira olacağını açıkladı. Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, geçen aralık ayında asgari ücreti net 2 bin 324 lira olarak açıklamıştı. Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında yaptığı konuşmada şu değerlendirmelerde bulundu: n Düyunu Umumiye kuruldu: Tarihte işsiz birinin gelip de TBMM’nin önünde kendini yaktığı görülmemiştir. Ama biz bunu gördük. TBMM çatısına çıkıp “İş verin yoksa intihar edeceğim” diyen insanları gördük. Geldiğimiz nokta şudur: Yeni bir Düyunu Umumiye İdaresi’yle karşı karşıyayız. 17 yılın sonunda Borçlar Genel Müdürlüğü’nü kurmak zorunda kaldılar. n Eğitimde bilim unutuldu: Eğitim tam bir felaket. Eğitimde bilimi unutan bir ülke konumuna geldik. Oysa eğitimin kişi, aile ve toplum için bir sınıf atlama aracı olduğunu hepimizin bilmesi lazım. Eğitilen kişilerin, kadınların bir ülkeyi nasıl yukarıya taşıdığını biliyoruz. Nasıl olur da 17 yılın sonunda başta AK Partili aileler olmak üzere çocukların eğitiminden şikâyet eder noktaya geldiler? Özel okullarda patlama var. Devlet okullarına güvenmiyorlar. n Putin belirliyor: Dış politikada da felaketle karşı karşıyayız. Dış politikada iktidar, muhalefet olmaz. Dış politika devletin çıkarları üzerine inşa edilir. Dış politikayı gelip bir kişinin siyasal ASGARİ ÜCRET SÖZÜ TUTULDU 2015’te asgari ücret 1500 lira olsun dedik. Kabul etmediler 1300 lira yaptılar. Ama biz bütün belediyelerimizde 1500 lira yaptık. Bunun sözünü verdik, gereğini de yaptık. 2018’de biz asgari ücret net 2 bin 200 lira olsun dedik. Bunlar 2 bin 20 lira yaptılar. Son olarak 2020 yılı için asgari ücret 2 bin 500 lira olmalı dedik. Bunlar 2 bin 324 lira verdiler. Şimdi biz başta büyükşehir belediyelerimiz olmak üzere önümüzdeki süreçten itibaren bütün belediyelerde asgari ücret net 2 bin 500 lira olacak. Sözünün arkasında duran, sözünün eri olan, ahdine kavline sadık olan biziz, sen değilsin. Biz verdiğimiz sözün arkasında duruyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a 5 soru “Sevgili Erdoğan 2010’da Libya’ya gittin. Kaddafi’nin elinden insan hakları ödülünü ve 250 bin doları aldın. Erdoğan; “250 bin doları insan hakları için çalışan hayır kurumlarına bağışlayacağım” dedi. Tam 10 yıldır soruyorum 250 bin doları hangi hayır kurumuna bağışladın? İkinci soru: Tarım yasasına göre çiftçilere ne zaman ödeme yapacaksın? Üçüncü soru: “2.5 milyon yeni istihdamı hayata geçireceğiz” dedi. Bu gerçekleşmedi. Dördüncü soru: ilk Altay tankı 18 ay sonra teslim edilecekti, tank nerede? Beşinci soru; 3 Ağustos 2018’de 100 günde yapacakları hedeflerden biri Ergene Nehri’nin su kalitesinin sulama suyuna getirilmesi. Aradan 485 günden fazla geçti. Ergene’de kirlilik duruyor. Sözünün eri olmak bu mudur?” emelleri üzerine teslim ederseniz, farklı bir tabloyla karşı karşıya kalırsınız. Soru şu: Türkiye’nin dış politikasını kim belirliyor. Açık ve net: Putin belirliyor, yönlendiriyor. n Egemen Bağış’a yüklendi: (İsim vermeden) Ayakkabı kutusunda rüşvet alanların büyükelçi tayin edildiği bir ülkede siz dış politikadan ne bekleyebilirsiniz? Rüşvet alan insanlar, nasıl olur da bir ülkeyi temsil etmek için yurtdışına gönderirler. Bunu da milletin vicdanına havale etmemiz gerekiyor. Dillendirilmesi dahi acı gerçek biliyorum ama bu atamayı yapanlar acaba utanıyor mu? Dış politikada bireysel çıkar peşinde koşan bir yapıyla karşı karşıyayız. n Türkiye felaketi yaşar: 3 milyon 600 Suriyeli yetmedi, şimdi yeni 1 miyon İdlibli kardeşlerimiz gelecek. O bölgede görev yapan bir kişi şunları söyledi: Daha önce Suriye’den kaçıp Türkiye’ye gelenler sadece Suriyeli lerdi. İdlib’den gelecek olanların tamamı eli kanlı olan insanlardır. Terör örgütünün üyeleridir. 1 milyon kişi gelirse asıl felaketi Türkiye o zaman yaşayacak.” O bölgede yaşayan bütün bunlara tanık olan birisinin anlattığıdır bu. n Büçte açı saptı: Aslında normalde Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara cevap vermek gibi bir düşüncem yok. Ama geçen gün belediyecilikle ilgili bir toplantıda Erdoğan bir konuşma yapıyor: “CHP gibi seçim döneminde vatandaşı vaat yağmuruna tutup seçim sonrasında bunları unutanlardan da olmadık.” Devam ediyor: “Biz verdiği sözlerin arkasında duran, sözünün eri bir partiyiz.” Birkaç örnek vereceğim. 2019’da bütçe açığı 80 milyar olacak dediler; yıl sonunda açık 123 milyar oldu. Sapma yüzde 53. 2019’un başında damat “Ekonomi yüzde 2.3 büyüyecek” dedi. ‘Sonra binde 5 büyüyeceğiz’ dediler Sapma yüzde 78. l ANKARA/Cumhuriyet PM’de kararlaştırıldı CHP kurultayı 2829 Mart’ta MAHMUT LICALI CHP Parti Meclisi’nde (PM) partinin 37. Olağan Büyük Kurultayı’nın 2829 Mart tarihlerinde Ankara Arena Spor Salonu’nda yapılması kararlaştırıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan Parti Meclisi toplantısında partinin kurultay takvimi netleştirilirken, parti içi eğitimle ilgili düzenleme de ele alındı. PM toplantısında CHP’nin 37. Olağan Büyük Kurultayı’nın 2829 Mart tarihlerinde Ankara Arena Spor Salonu’nda yapılması kararlaştırıldı. Bu kapsamda il kongrelerinin de ağırlıklı olarak şubat ayında yapılacağı, ardından büyük kurultay hazırlıklarının başlayacağı ifade edildi. Takvime göre 28 Mart tarihinde Genel Başkanlık seçimi, kurultayın son günü 29 Mart tarihinde ise partinin yönetim organı olan ve 60 kişiden oluşan PM seçimi yapılacak. PM’nin dünkü toplantısında ayrıca parti içi eğitim çalışmalarını düzenleyen yönetmelik de kabul edildi. Yönetmelik taslağında Temel Siyasi Eğitim programını tamamlamayanların partiye yeni üye olarak kaydedilmesi öngörülüyordu. PM’de yeni üyelere eğitim şartı benimsenmedi. Buna göre partiye ilk kez üye olanların üyeliğinin kabul edilmesi için herhangi bir eğitim alma zorunluluğu olmayacak. Adaylık için eğitim şartı Ancak kabul edilen yönetmeliğe göre; parti içi eğitime katılma ve eğitimden yararlanma partide yükselmenin temel koşulu olacak. Partide herhangi bir göreve aday olabilmek için üyelerin “Temel Siyasi Eğitimi” alınması zorunlu olacak. Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) uygun görmesi halinde bu eğitimi almadan seçilen görevliler seçildikten sonraki üç ay içerisinde bu eğitimi almak zorunda olacak. Kabul edilen yönetmelik kapsamında; PM’ye parti içi eğitim faaliyetleriyle ilgili 6 ayda bir sunum yapılması da benimsendi. Kılıçdaroğlu başkanlığında MYK toplantısı da gerçekleştirildi. Kurultayla ilgili organizasyon çalışmaları ele alındı. l ANKARA Aydın’da pankart savaşı Aydın’da 2010 yılının temmuz ayında MHP tarafından kent meydanına asılan ve ülke gündemine oturan pankart krizinin bir benzeri bu kez Koçarlı ilçesinde yaşandı. 31 Mart yerle seçimlerinde Koçarlı Belediyesi’nin yönetimi CHP’den AKP’ye geçti. Mülkiyeti Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan binasında kiracı olarak hizmet veren Koçarlı Belediyesi’nin AKP’li Başkan ve yöneticileri ile CHP’li Aydın Büyükşehir Belediyesi arasında bina kirası, ASKİ ile ilgili su ödemelerine ilişkin anlaşmazlık yaşandı. Koçarlı Belediyesi tarafından binaya Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun fotoğrafı ile “Koçarlı’ya 62 milyon yatırım” yazısının bulunduğu pankarta “Yalan pankart yapma Büyükşehir, icraat yap” yazısı ilave edilerek asıldı. Koçarlı Belediyesi’nin pankartına tepki gösteren CHP Aydın İl Başkanı Ali Çankır, “Gaflet dolu açıklamaların yanı sıra, bugüne kadar taş üstüne taş koymadığı Koçarlımıza astığı pankart ile en büyük hıyaneti Nedim Kaplan yapmakta. Koçarlı halkı kimin hizmet ettiğini kimin etmediğini Özlem Çerçioğlu’nun yapmış olduğu hizmet binasına, 119 km. altyapı çalışmalarına, 205 km. yol çalışmalarına ve 62 milyonluk yatırımlara bakınca görüyor” dedi. l İHA Hukuk mezunu Gürbostan ve Hacaloğlu Beraat var ruhsat yok ZEHRA ÖZDİLEK Hukuk fakültesi mezunu Fatoş Gürbostan ve Muhittin Göneneç Hacaloğlu, haklarında açılan davalarda beraat ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine karşın avukatlık ruhsatlarını alamıyor. Gürbostan ve Hacaloğlu, “Adalet Bakanlığı tarafından ruhsatımızın verilmemesi hukuka ve vicdana aykırıdır” dedi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Fatoş Gürbostan hakkında açılan bir davada “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı, Muhittin Göneneç Hacaloğlu hakkında açılan iki davadan birinde beraat kararı verilirken diğerinde ise henüz bir karar verilmedi. Ancak iki avukata da Adalet Bakanlığı tarafından ruhsatları verilmiyor. Bir yıllık stajını yerine getirdiğini ve İstanbul Barosu’nun avukatlığına engel bir durum görmediğini belirten Gürbostan, “2017 yılında Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan anmasına katıldım. Açılan davada hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildi. Bu hüküm gerekçe gösterilerek ruhsatım verilmiyor. Bu hüküm ‘kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını’ ifade eder. Fakat bakanlık bunu kanun maddesine aykırı olarak sanki mahkumiyet gibi yorumluyor” dedi. İdare mahkemesi kararı ile ruhsatlarını alacağını bakanlığın bildiğini söyleyen Gürbostan, “Ne kadar meslekten uzaklaştırırsak, ne kadar yıpratırsak kâr diye düşünüyorlar. Şu anda Türkiye Barolar Birliği’nin ısrar kararını vermesi için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Çünkü onlar Adalet Bakanlığı’nın kararına rağmen ruhsat verme hakkına sahipler” dedi. Muhittin Göneneç Hacaloğlu ise “Beraat kararı olmasına rağmen ruhsatın verilmemesine barodakiler de şaşırdı” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL Esenler Belediyesi Yeşil alana karakol HAZAL OCAK Esenler Belediyesi Tuna Mahallesi’ndeki yeşil alanı Polis Merkezi Amirliği hizmet binası yapılmak üzere 25 yıllığına Emniyet Müdürlüğü’ne tahsis etti. CHP’li meclis üyesi Kemal Şahin karara tepki göstererek “Halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla görevli Emniyet buraya kaçak bina mı yapacak” diye sordu. Esenler Belediyesi Meclisi gündemine geçen günlerde tartışma yaratacak bir teklif geldi. İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü İnşaat Emlak Şube Müdürlüğü’nün yazısına da yer verilen teklifte şube müdürlüğünün “nüfusun yoğun olduğu bölgelerde güvenlik hizmetlerinin etkin ve verimle yürütülmesi ile meydana gelen olaylara kolay müdahale edebilmesi için Polis Merkez Amirliği hizmet binası yapılabilecek arsaya ihtiyaç duydukları” anlatıldı. Teklifte İçişleri Bakanlığı’nca Polis Amirliği Hizmet Binası yapımı işi 2019 yılı yatırım programına alındığına dikkat çekilerek “bu itibarla aciliyeti olan asayiş ve güvenlik ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla mülkiyeti ilçe belediyesine ait Tuna Mahallesi’ndeki toplam 822.86 metrekare yeşil alanın Polis Merkezi Amirliği yapılmak üzere 25 yıl süre ile tahsisi” talep edildi. ‘Kaçak karakol binası’ Teklif geçen günlerde ilçe belediyesi meclisine geldi. Esenler Belediyesi’nin CHP’li meclis üyesi Kemal Şahin “Emniyet’e tahsis etmek istediğiniz yer 3 parselden oluşuyor ve tamamı yeşil alan. Öncelikle buranın resmi tesis alana alınması lazım. Daha sonra ihtiyaç varsa Emniyet’e tahsis edilmelidir. Bu haliyle tahsis edildiğinde buraya kaçak karakol binası mı yapılacak? Halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla görevli Emniyet Genel Müdürlüğü buraya kaçak bina mı yapacak? Burası yeşil alan olduğu için ‘hayır’ diyoruz” dedi. Yeşil alan AKP’li üyelerin oylarıyla Polis Merkezi Amirliği yapılması şartıyla tahsis edildi. CHP’liler “ret” oyu kullandı. l İSTANBUL SULTANGAZİ BELEDİYESİ Kurban alanı şaibesineyanıt yok LEYLA KILIÇ AKP’li İstanbul Sultangazi İlçe Belediyesi’nin 2019 yılı Kurban Bayramında hayvan kesim yerlerine ilişkin usulsüzlük yapıldığı öne sürüldü. Sultangazi Belediyesi’nin İYİ Partili meclis üyesi Enver Hamzaoğlu, konuya ilişkin bilgi edinme hakkını kullanarak, 3 kez soru önergesi verdi ancak Sultangazi Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, hiçbirine yanıt vermedi. Hamzaoğlu soru önergesinde, “Sultangazi’de kurban satış çadırlarının kurulması ve tahsisi işlemi 2019 yılında hangi usulle gerçekleştirilmiştir? İhale ise hangi yartlarda ve kimlerle yapılmıştır? Sultangazi’de kaç çadır kurulmuştur? Bu çadırlardan ayrı ayrı elde edilen gelir miktarı nedir? Kurban satış yerleri, hayvan sahiplerine kaç lira bedelle ve kaç kişiye satılmıştır? Kurban kesimi için belediyeye ait kaç konteynır bulunuyor? Bu konteynırların ihalesi kime verilmiştir?” ifadelerini kullanarak, belediyenin süreci şeffaf yürütmediğini vurguladı. Müdürlükler yalanladı Hamzaoğlu’na, belediyenin yanıtı ise “Kurban hizmetleri yasa gereği il ve ilçe tarım müdürlükleri tarafından verilmektedir” oldu. Sultangazi Belediyesi’nin soruları yanıtlamak yerine tarım müdürlüklerine yönlendirmesi sonucu Hamzaoğlu, İstanbul Valiliği ve Sultangazi Kaymakalıği aracılığıyla il ve ilçe tarım müdürlüklerine aynı soruları dilekçe ile sordu. Valilik ve Kaymakamlık tarafından Hamzaoğlu’nun dilekçesine cevaben, “Kurban hizmetleri yasa gereği il ve ilçe tarım müdürlükleri tarafından verilmektedir’ bilgisi yasal mevzuatlar çerçevesinde gerçeği yansıtmamaktadır. Soruları cevaplayacak kurum Sultangazi Belediyesi Başkanlığı’dır” denildi. Hamzaoğlu, kurban satışlarında usulsüzlük olduğu için belediyenin yanıt vermekten kaçındığını belirterek konuyu TBMM’ye taşıdı. Hamzaoğlu, Meclis’e yaptığı başvuruda İçişleri ve Maliye Bakanlığı’nın yanı sıra Sayıştay Başkanlığı’nın gereğini yapmasını istedi. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle