28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ Hoşça kal Bir Gün gazetesi yazarı ve sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan son yolculuğuna uğurlandı... 136 AĞUSTOS 2019 SALI Cüneyt Cebenoyan Bir Gün gazetesi yazarı ve sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan, dün Bir Gün gazetesi önünde yapılan törenin ardından Zincirliku yu Mezarlığı’na defnedildi. Önceki gün, eşi Ay şegül Cebenoyan’la AYÇA birlikte geçirdiği tar HAN fik kazasında hayatı nı kaybeden Bir Gün Gazetesi yazarı ve sinema eleştir meni Cüneyt Cebenoyan; dostla rının katıldığı törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defne dildi. Törene Cebenoyan’ın eşi Ayşegül Cebenoyan ve kızı Elif KURTULUŞ Cebenoyan’ın yanı sıra Şişli Bele ARI diye Başkanı Muharrem Keskin, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftan bir zaman olama cıoğlu, HDP İstanbul Milletvekili Ah dı, olsaydı Cüneyt met Şık, Ercan Kesal, Alper Taş, Hayri olmazdı. Bu neden Kozanoğlu ve dostları katıldı. le çok yanlış anla ‘Hesap adamı değildi’ şıldığı oldu, çok kırıldı... Keşke şu iki Kaybettiği eşinin ardından konuşan gündür hakkında Ayşegül Cebenoyan şunları söyledi: yazılanları okuya “Cüneyt benim 33 yıllık sevgilim, can bilse, söylenenle yoldaşımdı. Birlikte hayatın birçok gü ri duyabilse, ne ka zelliğini ve acısını yaşadık. İki gündür yazılanlara baktığımda yaşadığı acılara çok vurgu yapıldığını, isyan edildiğini gördüm. Ama ben sevgili Hayri gibi Cüneyt’in boyun eğmez, inatçı, ‘mış gibi’ yapmayan, dirençli yanından söz etmek istiyorum. Çünkü Cüneyt yaşadıklarının bu coğrafyanın kaderi olmaması için, kimsenin kaderi olmaması için mücadele etmeyi seçmişti. Kullandığı yöntemler konusunda anlaşama dar çok insanın içinin nasıl yandığını bilebilse... Keşke bizler onun gibi insanların hayatımızı ne kadar zenginleştirdiklerini unutmasak, keşke birbirimizi daha çok dinleyebilsek. Hayatıma kattığı her şey için, sevgilim olduğu için, olağanüstü bir baba olduğu için çok teşekkür ediyorum. İyi ki hayatımı onunla geçirmişim, keşke daha uzun olabilseydi.” dığımız çok oldu onunla; onun o kimi zaman çocuksu bir öfkeyle dolu başkaldırılarını başka bir dille ifade etme ‘Onu kahkahasıyla hatırlayın’ sini istedim, daha az yaralanması için. Babası için yaptığı veda konuşma Ama Cüneyt hesap adamı değildi, hiç sında “Ne şanslıyım ki 17 yılımı onun la aynı evde geçirme fırsatım oldu. Babam beni hayatta en çok güldüren insandı” diyen 17 yaşındaki Elif Cebenoyan, babasının ilkokul yıllarından bir anısını, dostlarıyla paylaştı. İlkokula henüz başlamış olan 6 yaşındaki Cüneyt Cebenoyan, neden bütün gününü okul sırasında geçirmesi gerektiğini sorgular. Sadece ortaokul öğrencilerinin firar ettiği okulundan, firar eder kendisi de. Sokakta dolaştığını gören ortaokul öğrencileri, neden okulda olmadığını sorduklarında bütün ciddiyetiyle “Ben de ortaokul öğrencisiyim ama cüceyim” diye yanıt verir. Elif Cebenoyan, hep komikliğiyle, şefkatiyle, huysuzluğuyla, sıcaklığıyla ve kararlılığıyla hatırlamak istediği babasının ardından; dostları ve sevenlerine de aynı tavsiyede bulundu: “Siz de lütfen bir şey seçmeniz gerekiyorsa; onu acılarıyla değil, kahkaha sıyla hatırlayın.” Cebenoyan’ın 45 yıllık dostu ve Bir Gün gazetesi yazarı Hayri Kozanoğlu, konuşmasına Enver Gökçe’nin “Ölüm adın kalleş olsun” dizesiyle başladı. Kozanoğlu konuşmasında şunları söyledi: “Çok güzel bir dizedir ama Cüneyt özelinde ‘Ölüm adın kalleş ama, bir aileye, bir insana bu kadar da kalleşlik yapmamalıydın’ diyebiliriz. Ben dün Cüneyt için bir yazı kaleme aldım, şöyle demiştim “Sevmesi kolay, anlaması zordu”; sevmesi kolaydı çünkü onunla karşılaşır karşılaşmaz, samimi olduğunu gözünden, vücut hareketlerinden anlardınız. Tanıyanlar bilir biraz savruk bir görüntüsü vardı, ama bu yanıltıcıydı. Bir Gün gazetesinde 15 senedir hiç aralıksız yazan çok az kişiden biriydi; zamanla bazı insanlar savruldu, bazı insanlar yoruldu, bazı insanlar beklediğini bulamadı ama Cüneyt hep devam etti yola. Bir arkadaşımız ‘Cüneyt devletten de örgütten de alacaklı gitti’ demişti, evet doğru. Yasemin’in yaşamını kaybettiği patlamanın öznesinin adının konulmasına çok büyük bir önem verirdi. Bunun PKK tarafından yapıldığının altının çizilmesini hep beklerdi, onun anısına bunu eksik bırakmayacağım. Ama yanlış da anlaşılmasını istemiyorum; Cüneyt Kürt halkının demokratik taleplerini, toplumdaki diğer demokratik talepler gibi her zaman savunageldi ve bu çizgisini anlatmakta bazen güçlük çekti. Son söz olarak Cüneyt’in bir bahtsızlık numunesi, bir kadersizlik abidesi olarak hatırlanmasını değil, tüm bu zor koşullara karşı sabırla, sebatla, kararlılıkla sözünü söyleyen değerli bir sanat eleştirmeni, önemli bir aydın olarak hatırlanmasını istiyorum.” Tiyatro ozanlarına türkü söyleten adam Datça tam 20 yıldır öksüz. Ozan, çevirmen, yazar Can Yücel’i 12 Ağustos 1999’da yitirmiştik. “Dünyanın en güzel gözlü maarif nazırının oğlu” artık Datça’da uyuyor. Türkiye’sini boğan acılara, bu acılara neden olanlara, türkü tadıyla bezediği şiirleriyle güzelce kafa tutan adam... Birçok yabancı tiyatro yazarı, Can Yücel’in Türkçe deyiş kültürünü şair ustalığıyla buluşturduğu çeviriler aracılığıyla, bize Türkçe türkü söyleyen, dizeleri dilden dile dolaşan bizden ozanlar oldu. İşte bu yüzden Shakespeare’in “Bahar Noktası” (“Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası’) ülkemizde en sevilen, en çok sahnelenen oyunlardan biridir. İşte bu yüzden Shakespeare’in “Fırtına”sı Can Yücel’in Türkçesiyle özgün metindeki kıvraklığını kazanmıştır. ‘Hamlet’in ünlü “to be or not to be” dizesini, “bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin” biçiminde Türkçeleştirmeye başka kim cesaret edebilirdi? Shakespeare ve Brecht’le haşır neşir Genco Erkal, Can Yücel’in Brecht’ten çevirdiği “Kafkas Tebeşir Dairesi” oyununun Dostlar Tiyatrosu tarafından ilk kez sahnelendiği dönemde, kendisine Azdak rolünü nasıl oynaması, sözlerin ağzından nasıl dökülmesi gerektiğini, koca bir bölümü tek başına oynayarak nasıl anlattığını unutamıyor. Can Yücel’in yine Brecht’ten çevirdiği AST yapımı “Taktik”in, Timur Selçuk elinden çıkmış en yaman tiyatro şarkılarından olan “Eldeki bir kuş daha kuştur daldaki iki baykuştan” bilenlerin dilinde bugün de dolaşmıyor mu? Ya Brecht’in “Şvayk Hitler”e Karşı’ oyununun Can Yücel’ce söylenmiş “Viltava’nın Türküsü”? Brecht’le, Shakespeare’le haşır neşir olmuşluğu kabul de, beni en çok şaşırtan, ünlü ‘Mara/Sade’ın yazarı mizah ve ironi kullanımı bizim duyarlığımıza pek de denk düşmeyen Peter Weiss’ın Portekizli diktatör Salazar’dan yola çıkarak yazdığı oyunu, “Salozun Mavalı” başlığı altında tadına doyum olmaz bir seyirlik olaya dönüştüren Can Usta’nın becerisi... Cana can katmak bu demek olsa gerek. Çeviri ustası Sabahattin Eyüboğlu’nun Can Yücel için “cömertçe canını koymuş başkalarının söylediklerine” demesi boşuna değil... Knidos’un Sırrı Festivali sona erdi Kuruculuğu Nevzat Metin tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi’nde (UKKSA) geleneksel hale gelen ve her yıl yeni bir temayı gündeme alan “Knidos’un Sırrı Festivali”nin dokuzuncusu düzenlendi. Açış konuşmasının art direktör Emine Özkarslıoğlu ve sunuşu tiyatrosinema sanatçısı Gülsen Tuncer tarafından yapılan etkinlikte öncelikle gelenekselleşen onur ödülleri verildi ve ardından Ahura müzik topluluğu tarafından bir konser gerçekleştirildi. Ödül alanlar... Festival kapsamında bu yıl ödül alan kişiler şöyle; CHP Grup Başkanvekili Özgür Özer, Prof. Dr. Aysel Çelikel, Sanayici ve Koleksiyoner Faik Erem, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, Prof. Dr. Korkut Boratav, Yazar Ayşe Kulin, Sanayici ve Koleksiyoner Yunus Büyükkuşoğlu, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Ressam Prof. Dr. Özdemir Altan, Halit Kıvanç, Heykeltraş Azimet Karaman. “Göç ve Kimlikler” başlıklı tema ile yapılan festival programında şefliğini Sami Hosseini’nin üstlendiği Ahura Müzik Topluluğu konser verdi. Ekrem Kahraman’ın “Gılgamışın Yaprakları”, Emel Vardar, Funda Tarakçıoğlu, Ece Kazan ve Ağıt Uğur Uludağ’ın sergileri açıldı. Sergiler eylül ayı sonuna kadar görülebilir. Ayrıca Ağustos ayı içerisinde “Can Yücel’e Bin Selam” anma günü , “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı tiyatro oyunu , “Hüsnü Arkan” konseri ve çeşitli sanat çalıştayları da gerçekleştirildi. l Kültür Servisi O hâl 36 yaşında... Dünyaca ünlü aktris Marilyn Monroe, dün 57. ölüm yıldönümünde anıldı. “Otobüs Durağı”, “Niagara”, “Prens ve Şovkızı”, “Yaz Bekârı” gibi onlarca filme adını yazdıran yıldız, “Bazıları Sıcak Sever” (1959) filmindeki oyunculuğuyla “En İyi Kadın Oyuncu’’ dalında Altın Küre kazanmıştı. 5 Ağustos 1962 yılında evinde aşırı dozda ilaç kullanımı nedeniyle ölü bulunan Hollywood’un ünlü yıldızı, yaşama veda ettiğinde 36 yaşındaydı. l Kültür Servisi Patara’da Mısır kraliçesinin betimlendiği yüzük bulundu Patara Antik Kenti’ndeki arkeooji kazılarında, Antik Mısır Kralı II. Ptolemaios’un eşi II. Arsinoe’nin günümüze ulaşan en ayrıntılı portresini taşıyan 2 bin 300 yıllık bir yüzük mühür bulundu. II. Arsinoe’nin bugüne kadar bu denli detaylı portresinin bulunmadığı belirtildi. Çalışmalarda bu yıl pek çok eser gün yüzüne çıkarıldı. Antik kentin tarihine ışık tutan buluntular arasında Patara’ya 100 yıl boyunca adını veren Antik Mısır Kraliçesi II. Arsinoe’nin portesinin bulunduğu yüzük mühür de yer alıyor. Yüzük mühürdeki portre, II. Arsinoe’nin günümüze ulaşan en iyi ve detaylı portresi olarak nitelendiriliyor. Yine Tepecik mevkiindeki kazılarda bulunan çömlek parçası ise bu bölgede bir yerleşim olduğunun kanıtı oldu. Kazı Başkanı Havva İşkan Işık, Patara Antik Kenti’nin Tepecik mevkiinde bulunan Mısır hanedanlığı Ptolemaioslara ait garnizon ve yerleşim kazılarında bulunan Mısır Kralı II. Ptolemaios’un eşi II. Arsinoe’nin portresini taşıyan yüzük mühürün, 2300 yıllık geçmişe sahip olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Işık, MÖ 285246 arasında Eski Mısır’ın ikinci kralı olarak Aristoteles’in kitaplarını satın alarak İskenderiye Kütüphanesi’ni genişleten II. Ptolemaios’un eşi II. Arsinoe’nin bugüne kadar bu denli detaylı bir portre sinin bulunmadığını belirtti. II. Ptolemaios’un, Patara’yı ele geçirdikten sonra, Akdeniz’in en önemli limanlarından biri olan kente karısı II. Arsinoe’nin adını verdiğini kaydeden Prof. Dr. Havva İşkan Işık, “Kent 100 yıl boyunca bu isimle anıldı” dedi. Likya Birliği’nin başkenti Patara’da 31 yıl önce başlayan arkeolojik kazılarda bu yıl Ankara TED, Gebze Teknik, Antalya Bilim, İstanbul Medipol, Bolu İzzet Baysal, Maltepe, Ankara Gazi, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Mimar Sinan, İstanbul, İzmir Demokrasi ve Akdeniz üniversitelerinin mimari restorasyon, mimarlık, restorasyon ve konservasyon bölümlerinden 38 öğrenci ve 50 işçi çalışıyor. Kazılarda ayrıca yurtiçi ve yurtdışından çeşitli üniversitelerden 51 öğretim üyesinden oluşan bilim heyeti de görev alıyor. l Kültür Servisi Çeviri kadın gibidir, ama güzeli sadık olur onun da Tomris Uyar, Can Yücel’le yaptığı bir söyleşide (Milliyet Sanat, sayı 65, 1 Şubat 1983) “şiir çevirisinde uyarlamanın sınırı”nı sormuş ozana. “Çeviri kadın gibidir, güzeli sadık olmaz, sadığı güzel, diye bir Rus atasözü vardır” diyerek başlıyor yanıtına Can Yücel. “Çoğu atalar gibi, Rus atası da yanılmış. Çeviri kadın gibidir, doğru. Doğru, ama güzeli sadık olur onun da. Sadığı güzel mi olur, bak onu bilemiyorum. Bu köpeksi kuşkum, belki de o güvenilir ya da sadık bellenmiş çevirmenlerin harfi, lafzi anlamı yakalayacağım derken şiirin tınısını kaçıragelmiş oluşlarından doğuyor. Oysa şiiri şiir eden tınıdır, o gümledi mi şiir de gümler... Şiir (...) tınılarla zaman içre yaratılmış, patlatılmış bir olaydır. Şairinin bütün öznelliğine karşın, nesnelliği de bundan ileri gelmektedir.” Can Yücel’in deyişiyle bu “patlama” olayı şöyle gerçekleşir: “SADAKAT demiyorum, dikkat et. Çevirmen, bir taharri memuru veya bir Simenon gibi asıl olayın dizeleri arasında kol gezerek seyirtecek, ayrıntıları kurcalayacak, ipuçlarını yoklayacak, işin çetelesini tutarak olayın künhüne varacak, bütününü, tınısını kavrayacak, sonunda onu başka bir dilin (mekânı değil) zamanı içinde yeniden yaratacaktır. Benim çevirilerimin altına “Türkçe söyleyen” kaydını düşmemin nedeni de budur.’ Can’ın imzasını görmesek de tanırız tüm dile getirdiklerinde Can Yücel, kültürümüze armağan ettiği özgün ürünler yanında, şiiri şiir gibi, oyunu oyun gibi, düzyazıyı düzyazı gibi çevirirken, “asıl olay”dan hiçbir şey eksiltmeksizin, Can Yücel imzasıyla zenginleştirdi her birini. Öyle ki, yalnız özgün şiirlerinde değil, çeviri yapıtlarında bile, imzayı görmesek de, bir Mozart senfonisini, bir Picasso resmini tanırcasına ulaşır olduk Can Yücel’in kendine özgü söylemine. Genco Erkal’ın “Can” (1999) adlı tek kişilik gösterisinin metin olarak yayımlanmasının tam sırasıdır; oyunu görmemiş olanlar kadar, Can’ı yaşarken tanımamış olanlar, Can’ı özleyenler için de... ‘Zengin mutfağı’ turneye çıkıyor... Şener Şen’i 14 yıl sonra tiyatro seyircisi ile tekrar buluşturan, DasDas’ın “Zengin Mutfağı” Atlantis Yapım organizasyonuyla Ege ve Akdeniz bölgelerinde tiyatroseverlerle buluşacak. Vasıf Öngören’in imzasını taşıyan oyunda Şener Şen’e Gizem Ergün, Onay Kaya, Uğur Arda Başkan ve Kutay Sandıkçı gibi yetenekli ve genç oyuncular eşlik ediyor. l Kültür Servisi Zengin Mutfağı Turne Programı: 19 Ağustos Bursa Fuar Açıkhava Tiyatrosu, 22 Ağustos İzmir Fuar Açıkhava Tiyatrosu, 24 Ağustos Ayvalık Amfi Tiyatro, 25 Ağustos Kuşadası Avm Amfi, Tiyatro, 27 Ağustos Denizli Açıkhava Tiyatrosu, 29 Ağustos Antalya Açıkha va Tiyatrosu, 30 Ağustos İzmir Fuar Açıkhava Tiyatrosu, 1 Eylül Marmaris Amfi Tiyatro, 2 Eylül Bodrum Antik Tiyatro’da saat 21.00’de sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle