28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: SERPİL ÜNAY 920 AĞUSTOS 2019 SALI Diyanet ‘Aile’den!Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan Almanya’daki Türklere eğitim programı ŞEYMA PAŞAYİĞİT Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Almanya’da yaşayan aileler için düzenlediği aile eğitimi programındaki eğitimci adaylarını Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nden seçti. Bakanlık, ergen ve üniversiteli profili, boşanma nedenleri gibi araştırmaları da şirketlere yaptırmak için ihaleye çıktı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “2019 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu”ndan dikkat çekici ayrıntılar şöyle: Aile Eğitim Programı ve Evlilik Öncesi Eğitim Programı kapsamın da Günlük Eylem Planı’nda yer alan “Tek Ebeveynli Aileler”, “Çocuk Yetiştirmede Temel Beceriler” ve “Gençler İçin Yaşam Becerileri” eğitim paketleri yaygınlaştırıldı. Aile Sosyal Destek Programı ile muhtarlarla görüşme yapıldı. Almanya’da yaşayan aileler için aile eğitim programı düzenlendi. Eğitmenler, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nden seçildi. Bu eğitmenler, bini aşkın kişiye eğitim verdi. “Türkiye Ergen Profili Araştırması”, “Türkiye Üniversite Gençliği Profil Araştırması” ve “Türkiye Boşan ma Nedenleri Araştırması” çalışmalarının araştırma süreçleri için ilk olarak ekipler belirlendi. Sonrasında bu uygulamadan vazgeçildi. Bu üç araştırma için ihale duyurusuna çıkıldı. Firmalar pro je tekliflerini, bu ekiplere sundu. Bu araştırmaların önümüzdeki altı ay içinde yapılması planlandı. Avrupa Birliği fonladı Avrupa Birliği ile imzalanan mali işbirliği kapsamında, yüzde 85’inin Avrupa Birliği kaynaklarından olmak üzere; 509,7 milyon Avro’luk bir fon kullanıldı. Avrupa Birliği, Türkiye’nin göç politikası için 1 buçuk milyon Avro’luk fon verdi. Dünya Bankası, Türkiye’deki geçici koruma sağlanan Suriyeliler için 50 milyon Avro fon ayırdı. İsviçre hükümeti, Türkiye’nin göç politalarının geliştirmesi için 900 bin Avro’luk fon verdi. 6.7’lik sapma Bütçe giderleri toplamı, geçen yılın ilk altı ayına göre; yüzde 34.13 arttı. İlk altı ayda toplam 52 milyar 457 milyon 574 bin lira harcandı. Yıl sonuna kadar yüzde 6.7 oranında bir sapma ile 109 milyar 348 milyon 669 bin harcama yapılacağı tahmini yapıldı. l ANKARA İLK KEZ DAVET EDİLEN DİYARBAKIR BAROSU DA SARAY’A GİTMEYECEK ‘Diyarbakır’da buluşalım’ Saray’da yapılacak yeni adli yıl açılış töreni davetini Diyarbakır Barosu da reddetti. Baro’nun dün yaptığı açıklamada, “Yargı can çekişiyor. Bu hukuksuz düzene karşı olan tüm baroları, adalet ve barış çağrısı yapmak için 2 Eylül’de Diyarbakır’a davet ediyoruz” denildi. Diyarbakır Barosu 2 Eylül’de Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılacak olan yeni adli yıl açılış törenine ilişkin Yargıtay’ın davetine yazılı açıklamayla yanıt verdi. Açıklamada, Türkiye yargısının son yılların en büyük kriz ve itibar kaybını yaşadığı belirtilerek, “Diyarbakır Barosu, daha önce memleketin hak, hukuk, adalet ve insan hakları meselelerini çeşitli platformlarda muhataplarıyla müzakere etmiş, görüş, öneri ve eleştirilerini de açık yüreklilikle dile getirmiştir. Bundan sonra da imkân sağlandığı takdirde, aynı kararlılıkla bu çabalarını ve girişimlerini sürdürecektir. Ama asla dinleyici koltuğunda oturmayacak, cübbe iliklemeye çalışmayacaktır. Çünkü biz bağımsız savunmanın temsilcileriyiz ve tüm halklarımıza hukuk ve adalet borcumuz var” ifadeleri kullanıldı. Bağıran, tehdit eden... Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı: “Son dönemlerde AİHM ve AYM kararlarına direnerek anayasal suç işleyen yargıçlara tanık olduk. Bütün yargı, istediğinde mahkeme dağıtan, hâkim savcıyı görevden alan, yerini değiştiren iktidarın kontrolsüz gücü ile karşı karşıya. İşine geldiğinde işi mahkemelere havale eden, işine gelmediğinde mahkeme kararlarını tanımadığını ulu orta dile getiren, daha yargı kararını vermeden parmak sallayan, bağıran ve tehdit eden bir iktidar bloku var karşılarında. Yargı can çekişiyor. Bu Stockholm Sendromu’ndan kurtulmanın ve yargıya itibar kazandırmanın yolu, iktidara zihinsel ve fiziksel olarak daha fazla yaklaşmak değil, olabildiğince iktidardan uzaklaşmaktır. İşte evrensel olarak kabul gören bu fikre aykırı gördüğümüz için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan adli yıl açılış törenine katılmayacağız. Biz de buradan, Diyarbakır’dan sesleniyoruz; Ankara’da hâkimler yok ama Diyarbakır’da avukatlar var. Diyarbakır Barosu olarak bu hukuksuz düzene karşı olan tüm baroları; haksızlığın, hukuksuzluğun ve adaletsizliğin hiç eksik olmadığı bu kadim coğrafyaya, baro başkanımız Tahir Elçi’nin katledildiği ve halen faillerinin bulunmadığı da gözetilerek, adalet ve barış çağrısı yapmak için 2 Eylül’de Diyarbakır’a davet ediyoruz.” l Haber Merkezi 24 saat nöbet tutacaklar ‘Yıldız, millet bahçesi olmayacak’ Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) öğrencileri, 5 Eylül’de ihaleye çıkacak Davutpaşa Kampusu’nun içindeki “millet bahçesi” projesine tepki göstererek rektörlüğe dün dilekçe verdi. Daha önce Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda “millet bahçesine karşı forum”da buluşan YTÜ öğrencileri, yapılması planlanan “millet bahçesi” projesine karşı rektörlük binası önünde toplanan öğrenciler, “Yıldız millet bahçesi olmayacak” sloganı attı. CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ile Onursal Adıgüzel sosyal medya hesaplarından öğrencilere destek verdi. l İSTANBUL /Cumhuriyet Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle 32 kilometre uzaklıkta bulunan kampusa taşınmasına karşı çıkan öğrenciler, “Son noktayı biz koyarız” diyerek rektörlük önünde basın açıklaması yaptı. Çadır kurmak isteyen öğrenciler polis engeliyle karşılaştı. DEÜ yönetiminin deprem raporunu 57 gün geçmesine karşın açıklamamasına isyan eden öğrenciler, “Depreme dayanıksız raporlarının kamuoyuna açıklanmasını istiyoruz. Hocalarımızın ve öğrenci arkadaşlarımızın üzerindeki baskıların kaldırılmasını, görevinden hukuksuz bir gerekçe ile alınan bölüm başkanlarının göreve iade edilmesini, biz öğrencilerin sahip olduğu anayasal haklarımızın korunmasını, bu süreçte rektörlüğün dayatmacı tavrından vazgeçip uzlaşmaya yönelmesini, sürecin şeffaflıkla yürütülmesini istiyoruz” açıklamasını yaptı. Nöbet tutacaklarını belirten öğrenciler, “Başta rektör olmak üzere tüm DEÜ yönetimi bizi muhatap alıncaya ve taleplerimizi gerçekleştirinceye kadar Narlıdere’deki fakülte yerleşkemize gidip gece gündüz nöbet tutmaya başlıyoruz. Türkiye’nin en büyük güzel sanatlar fakültesinin birkaç kişinin şahsi çıkarları doğrultusunda yok edilmesine karşı olan ve dayanışmamıza güç veren halkımızı nöbete davet ediyoruz” dedi. l İZMİR /Cumhuriyet Sevim Kuruç’a veda Seçimle gelen kayyımla gider! Uzun bayram tatilinin ardından Türkiye gündemi, görevden alınan belediye başkanları ile başladı. 31 Mart seçimlerinde Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) derin incelemelerinden geçerek aday olan, seçimi kazandıktan sonra yine YSK’nin yüksek istişarelerinden sonra mazbatasını alarak göreve başlayan Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, Van Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan görevlerinden alındı. Yerlerine Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Mardin Valisi Mustafa Yaman, Van Valisi Mehmet Emin Bilmez kayyım olarak atandı. Bu tablo yaz boyunca konuşulan, “Sonbaharda siyaset çok ısınacak” yorumlarına haklılık kazandırıyor. HHH En çarpıcı olanı Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün durumu. Türk, 2016 sürecinde de görevinden alınmış, yerine o dönem de yine Mardin Valiliği’ne yeni atanan Mustafa Yaman getirilmişti. Mustafa Yaman’ın bir vali olarak siyasi faaliyetlerini Türkiye kamuoyu, Tunceli Valiliği’nden beri tanıyor. 10 yıl önce de seçimlerden önce kar yağarken soğutucu dağıtmış, tarafsız bir şekilde AKP’ye oy istemişti. Yaman, 31 Mart seçimlerine dek Mardin Belediye Başkanlığı’nı da kayyım olarak yürütüyordu. Bu zaman diliminde Ahmet Türk hapis yattı, çıktı. Yeniden seçim gündeme gelince yeniden aday oldu. AKP yöneticileri, buna itiraz edip YSK’ye başvurdu. YSK uzun uzun inceledi, “Aday olabilir” dedi. Seçildi, göreve başladı. Beş ay geçmeden alındı. Bırakın dünyayı, bırakın Türkiye kamuoyunu bunu Mardinlilere nasıl anlatacaksınız? Böylesi durumlarda, usul esastan önce gelir. Hukuki deyimle, usul esasın kapısıdır. Belediye başkanlarının görevden alınacağı, düğmeye basıldığı, bir gece önce bu illerde yankılandı. Diyarbakır’da “Balıkçı”, haberi saatler önce verdi. Diyarbakır Belediyesi’nin karşısındaki künefeci Levent Usta, önceki gece dükkânı her zamanki gibi 22.00 sıralarında kapatamadı. Çünkü polisler ayrılmadı, sabahlayacak! Saat 05.00 sıralarında da belediye kuşatıldı, devamında operasyon... Eğer bu belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasındaki suçları işledi ise bunu ortaya çıkarıp, gereğini yapacak makam yargıdır. Açıklamada belirtilen konuların çoğu soruşturma aşamasında. Belki de kovuşturmaya, dava sürecine geçemeyecek. Zira bunun geçmişte pek çok örneği var. Ne yazık ki terörle mücadeleye de hizmet etmeyecek, halkın vicdanında kabul görmeyecek bir usulle adım atıldı. HHH Konunun sıcaklığı içinde, ilk aşamada dikkatimizi çekenleri maddeleyelim: 1 İstanbul seçiminin yenilenmesiyle ortaya çıkan tablonun ardından AKP’nin bir daha kayyım yöntemine başvurmayacağı beklentisi vardı. Erdoğan, kayyım olasılığını 31 Mart’tan önce de dile getirmişti, ama 23 Haziran’dan sonra bunun rafa kalkması “aklın yolu” olarak bekleniyordu. Dünkü kararla, AKP içinde dile getirilen “Kürtlerin gönlünü kazanma” gündemden düşmüş görünüyor. Ya da “büyük gözdağı” vererek yeni bir süreci zorlamak istiyorlar. 2 Yukarıdaki maddeye paralel olarak Güneydoğu’da demokrasiye, devletin hukuki işleyişine olan inanç da büyük ölçüde zayıfladı. Başta Van olmak üzere bölgede iktidar sisteminden beslenenler dışında Ankara’yla diyalog ortamı büyük ölçüde azaldı. 3 Öcalan’ın Kürtler üzerindeki gücüyle çok sık oynayan iktidar, son attığı adımların sonuçlarını nasıl öngördü? Bunu şu aşamada bilemiyoruz. 23 Haziran İstanbul seçiminden önce Öcalan’ı mektupla siyasete soktular. Sonuç alamayınca, intikam mı alıyorlar, sorusu öne çıkıyor. 4 31 Mart öncesinde Güneydoğu’da 95 belediye kayyımdaydı. “O dönem olağanüstü idi, şimdi normale döndük” denebilirdi. Dün bu olasılık ortadan kalktı. Demokrasinin o en sade tarifi “Seçimle gelen seçimle gider”in yerini, seçimle gelen kayyımla gider aldı. ‘HakkÂri Barosu bizi temsil etmiyor’ Hakkâri Barosu’nun Yargıtay’ın adli açılış törenine katılma kararına tepki gösteren 24 avukat, törene katılmayacaklarını duyurarak, “Hakkâri Barosu bizleri temsil etmiyor” açıklamasını yaptı Hakkâri Barosu’na bağlı 24 avukat, Beştepe’de yapılacak adli yıl açılış törenine “Nezaketen katılma” kararı alan baroya tepki gösterdi. Avukatlar ortak yaptıkları açıklamada, “Yargıtay’ın Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılmasını planladığı adli yıl açılış töreninin yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkelerine gölge düşüreceği açıktır. Hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı kuvvetler ayrılığı ilkesinin tam olarak hayata geçmesi ile mümkündür. Bu sebeple Yargıtay Başkanlığı’nın adli yıl açılışına yapılan davetiyeye ‘Nezaketen’ katılacağını beyan eden Hakkâri Barosu Başkanlığı ve yönetiminin yanında yer almadığımızı ve baronun bizleri temsil etmediğini belirtiyoruz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Sevim Kuruç’un eşi Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un taziyeleri kabul ettiği cenaze törenine katılım yoğundu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin emektar hocalarından, eski öğretim üyesi ve eski Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un eşi Sevim Kuruç dün son yolculuğuna uğurlandı. Sevim Kuruç için Kocatepe Camisi’nde cenaze töreni düzenlendi. Cenazede, Kuruç’un kızları Umut ve Ayşegül Kuruç taziyeleri kabul ederken törene Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri ve yazarımız Işık Kansu ve gazetemiz yazarı Ahmet Tan ile Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş de katıldı. Törende ayrıca eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, eski Anka ra Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, eski Meclis Başkan Vekili Uluç Gürkan, eski milletvekili Onur Öymen, emekli bürokrat Yavuz Ege, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. Anıl Çeçen, Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, Prof. Dr. Erdinç Tokgöz, Prof. Dr. Ercan Uygur, Prof. Dr. Tuğrul Katoğlu, Prof. Dr. Murat Katoğlu, Prof. Dr. Arslan Sonat, Prof. Dr. Oktay Türel, Prof. Dr. Erhan Karaesmen, Prof. Dr. Ömür Sezgin, Dr. Serdar Şahinkaya, Dr. Niyazi Altunya, hukukçu Ali Rıza Aydın, yazar Ahmet Yıldız, yazar Atilla Aşut, Ali Eronat, Yeni Kuşak Köy Ensti tülüler Derneği’nin Ankara yöneticileri, eski CHP milletvekilleri Hüseyin Pazarcı, Hüseyin Aygün, Gülsün Bilgehan Toker, Birgen Keleş, DYP ve eski AKP milletvekili Mehmet Dülger, CHP PM üyesi Gökhan Günaydın, TMMOB Başkanı Emin Koramaz, TKP MYK üyesi Erhan Nalçacı, TKH Başkanı Aysel Tekerek de yalnız bırakmadı. Kuruç’un naaşı Ankara Gölbaşı Mezarlığı’nda defnedildi. Çanakkale’nin Bozcaada ilçesinin ünlü Ayazma plajına eşi Prof. Dr. Bilsay Kuruç ile gelen Sevim Kuruç, kıyıdan denize açıldıktan sonra suda kalp krizi geçirmişti. l ANKARA / Cumhuriyet VEFAT Çok sevgili canımız kardeşimiz MİNE SİRMEN’i kaybettik. Acımız çok derin. Nurlar içinde yatsın. Zeynep Yılmaz Türkeri ve ailesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle