17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 18 AĞUSTOS 2019 PAZAR TASARIM: EMİNE BİLGET yorum Yeniden vatan nasıl sevilir? Bu ülkede kime sorsan, “Ben bu vatanı çok seviyorum” der. Şimdi sorularımızı sıralayalım: Hiç Güneydoğu ya da Doğu’ya giden bir tura katıldınız mı? Anadolu’nun en önemli uygarlığı Bin Tanrılı Hititler’e dair kaç heykel gördünüz ve kaç kent gezdiniz? Hasankeyf’i biliyor musunuz? Gittiniz mi? Orada yapılacak barajın neleri su altında bırakacağını biliyor musunuz? Bununla ilgili herhangi bir yere imza atınız mı? Herhangi bir protesto eylemine katıldınız mı? SelçukEfes’e gittiniz mi? Kentin muhteşem genelevine hayretle baktınız mı? İlk tuvaletleri gördünüz mü? Bodrum Kalesi ve Sualtı Müzesi’nde hayallere daldınız mı? Konya’daki Mevlana şenliklerine gittiniz mi? Kayseri’deki Selçuklu medreselerine, camilerine hayran oldunuz mu? Uluslararası bir çabayla kurtarılan Zeugma kenti mozaiklerinin sergilendiği Antep’teki muhteşem müzeyi gördünüz mü? Peygamberler kenti Urfa’da Balıklıgöl’e yem attınız mı? Zılgıt çeken kadınların bu işi nasıl başardıklarını düşünüp hiç zılgıt çekmeye çalıştınız mı? Antakya’da üç dinin bir arada yaşamasına tanıklık ettiniz mi? Maveraünnehir nereye denir? Bir sabah vakti Karadeniz yaylalarında uyanıp o günü size bağışlayan hayata teşekkür ettiniz mi? Antalya Müzesi’ne gidip Yorgun Herkül ile bir fotoğraf çektirdiniz mi? Mimarların mimarı Koca Sinan’ın kaç eserini gördünüz? Sevdiğiniz ve etkilendiğiniz beş romancının adları nelerdir? Klasik Türk müziğinde nam salmış beş şarkıyı söyler misiniz? Beş halk ozanı sayabilir misiniz? Türk sinemasından en sevdiğiniz beş filmi sayabilir misiniz? Karadeniz’de Sümela Manastırı’nda duvarları süsleyen belki de ilk zenci İsa’yı gördünüz mü? Anadolu uygarlıklarından Likya uygarlığının toprak yollarında yürüdünüz mü? Türkiye denizlerinde kaç cins balık yaşar? Türkiye topraklarının kaç bin endemik bitki yaşar? Türkiye topraklarında kaç çeşit endemik canlı türü yaşar? Lüferin soyunun tükenmemesi için elinize bir mezura alıp balıkçılarda sarıkanat boylarını ölçtünüz mü? Hiçbir hayvan barınağına gidip gönüllü çalıştınız mı? Türkiye’nin yeraltı zenginlikleri nelerdir? Termik santral nedir? Zararları nelerdir? Biliyor musunuz? Hiçbir termik santral yapımını protesto eden bir eyleme katıldınız mı? Türkiye’nin altının silme altın madeni olduğunu biliyor musunuz? Hiç inatla bölgenizdeki bir eski binanın resimlerini çekip binanın yaşatılması için gerekli yerlere başvurdunuz mu? Anadolu Medeniyetleri Müzesi kimin emriyle kurulmuştur? Hiç gittiniz mi? Osmanlı’dan beri sürgün yeri olan Sinop Cezaevi’nde kaç muhalif yazar yatmış biliyor musunuz? Adana neden Yılmaz Güney’lerin, Yaşar Kemal’lerin, Orhan Kemal’lerin yurdudur hiç düşündünüz mü? En son hangi protesto eylemine katıldınız? Bu soruları sizlere ilk kez 27 Temmuz 2014 tarihinde sormuştum, bakalım neler değişti? Bu arada izninizle birkaç soru daha ekledim. Göbeklitepe nerededir ve arkeoloji tarihini nasıl değiştirmiştir? Frigya uygarlığı ve Frigya Vadisi ülkemizin hangi yöresindedir? Sinan’ın en güzel eserlerinden Rüstem Paşa Camii nerededir? Gördünüz mü? Kapadokya’nın yeraltı dehlizlerine inip orada yaşam savaşı veren ilk Hıristiyanların en güzel şarapları yaptığını biliyor musunuz? Kelebekler Vadisi neden bir sit alanıdır? Munzur Dağı ve bölgesi neden önemlidir? Ve çok önemli bir soru: Yukarıda söylemişim, yıllar önceden biliyorum, ülkemizin altı baştan sona altın madenidir ama bizim milli sermaye neden altın arama işine girişmez? Neden neredeyse sayıları bini bulan altın, nikel, bakır arama işi çokuluslu şirketlere verilmiştir. Bu izin ne zaman çıkmıştır? Hadi kalem kâğıdı alıp başlayın. Ama lütfen internete başvurmayın. Bir de şu şarkıyı unutun! “Orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür”. 18 ağustos 2019 SAYI: 34283 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:32 06:08 13:13 17:02 20:09 21:38 Ankara 04:21 05:55 12:58 16:45 19:51 21:19 İzmir 04:49 06:20 13:21 17:06 20:11 21:36 İngiliz yazar Lawrence Durrell ile kendisinden on yaş büyük olduğu için değil, dehasından etkilendiği için “ustası” saydığı Amerikalı yazar Henry Miller arasında dünya edebiyatına yansıyan 45 yıllık bir yazışma ve sarsılmaz bir dostluk vardır. Yakınlaşmaları, Lawrence Durrel’in çok beğendiği Yengeç Dönencesi’ni okuduktan sonra Henry Miller’e yazdığı bir mektupla 1935 yılında başlar ve 1980’e kadar sürer. Her ikisi de sıra dışı karakterler olan Miller ve Durrel’in en benzeştikleri özellik, anayurtlarına değgin besledikleri aşk ve nefret çelişkisidir. Miller, iliklerine kadar Amerikalı olmasına karşın ABD’de duramamakta; her gittiği yerde Büyük Britanya’nın dışişleri bakanlığına hizmetten geri kalmayan Durrel de “ölü” diye nitelediği İngiltere’de yaşayamamaktadır. Yıl 1939, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına birkaç ay kalmıştır. Henry Miller, 9 yıldır yaşadığı Paris’i terk edip dostu Lawrence Durrel’in daveti üzerine Korfu Adası’na gider. Ömrü boyunca Akdeniz’i mesken tutan, Kıbrıs’ta, İskenderiye’de ilham arayan ve bulan “vatansız” Lawrence Durrel, ailesiyle birlikte 1935’te Korfu’ya yerleşmiştir. Yöresel tatlarda yoksulluk Henry Miller’in Korfu’da başlayıp Girit, Peleponez ve Attik’e uzanan bir yıllık Yunanistan yolculuğu, yazarlığı için bir dönüm noktası olup, “en iyi kitabım” dediği Marussi Devi’nin (The Colossus of Maroussi) esin kaynağıdır. Yunanistan gezisinde Miller’in yolu, bir ara kuş uçmaz kervan geçmez bir köye düşer. Köyün tek pansiyonu, yaşlı bir kadının evine yerleşir. Yazışmayı sürdürdüğü Lawrence Durrel de birkaç günlüğüne kendisini görmeye gelir. Dul kadının tek geliri pansiyon ve tek müşterisi Miller’dir. Eski taş evde boş oda boldur, bir odaya da Durrel yerleşince, yaşlı kadın çok sevinir. Savaş henüz başlamamış, ama kıtlığı başlamıştır. Tüm ülkeler gibi Yunanistan’da da halk açlık çekmektedir ve turistler için Yumurta bile yiyecek bulmak kolay değildir. Ancak köylerde durum biraz daha iyidir. Pansiyon sahibi kadın, Tanrı’nın kendisine lütfettiği iki varsıl müşterisine “yokluğu” hissettirmemek için bulup buluşturuyor, öyle lezzetli yemekler yapıyordur ki, Miller ve Durrel tabaklarına konulan alaşımlardaki unun çokluğu, yağın ve etin yok denecek kadar azlığını, “yörenin mutfak alışkanlıklarına” bağlıyorlardır. Mevsimlerden kış, ama hava ılıktır ve kunt köy evinin ısıtılmadığı da pek fark edilmez. Rafadan koşturmaca İki dost günlerini yazarak, söyleşerek ve her ikisinin de temkinli davranıp yanlarında getirdikleri içkileri pansiyon sahibinin un çorbası ve sade böreklerine, bazen de zeytinyağlı sebze yemeklerine katarak geçinip giderler. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağan bir sabah, Henry Miller’in canı fena halde “rafadan yumurta” ister, kahvaltıda. Yaşlı kadın, sipariş edilen rafadan yumurtayı getirir, ama yumurta buz gibidir. Miller, “Rafadan yumurta soğuk yenmez!” der kadına. “Lütfen yeni bir yumurta pişirin ve sıcak getirin!” Gıkı çıkmaz kadıncağızın. Yeni bir yumurta pişirmek üzere kaybolur ortadan. Ne zaman sonra geri gelir, ancak yumurta yine soğumuştur. Henry Miller, sinirlenir. Pansiyon sahibine iyi bir zılgıt ve rafadan yumurta nasıl yenilir konulu nutuk çeker, üçüncü bir yumurta emreder. Miller, yeni rafadan atılımının sonucunu beklerken, Lawrence Durrel’in pencereye gidip dışarı bakacağı tutar. Yaşlı kadın, bir elinde şemsiye öteki sinde yumurta tenceresi, köyün çamurlu yollarında koşarak gelmeye çalışıyordur. Durrel ne olup bittiğini kavramış, altüst olmuştur. Henry Miller’i pencereye çağırıp, “Bak!” der, “Yumurtalar bu yüzden soğuk geliyor...” Evde odun bitmiş, mutfağın ateşi de sönmüştür. Müşterisini memnun etmek isteyen yaşlı kadın, yumurtaları pişirebilmek için çamurlara bata çıka köyün öteki ucundaki ekmek fırınına gidiyor, ama rafadan yumurtalar dönüş yolunda soğuyordur. Aferin almak uğruna Henry Miller, yaşlı kadını köyün bir ucundan diğerine koşturan anlamsız kaprisinden çok utanmıştır. Üçüncü soğuk yumurtayı sessizce yer ve bir daha da rafadan yumurta, diye tutturmaz ev sahibine. İki yazar, Akdeniz insanlarının “aferin almak” ve konukseverlik uğruna yaptıkları fedakârlığa bağlıyarak düşünürler hep bu olayı. Öyle de yazar, Miller. Ama ben yıllar önce okuyup unutamadığım bu anekdotu başka türlü yorumluyorum. Geçmişte Yunanistan’daki köyün bir ucundan ötekine koşturan yaşlı kadın, bugün ikinci yumurtayı Miller’in suratının ortasına patlatır. Keza zengin ülkelerin tamamında daha birinci yumurtayı beğenmezliğinizde kapı dışarı edilirsiniz. Ama Türkiye’de, Arnavutluk’ta, Romanya’da vb. hâlâ bulabilirsiniz varsıllardan “aferin almak” için çabalayan yoksulları… Çünkü yoksulluk, aynı zamanda ezikliktir. Eziklik ise geri kalmışlığın en açık göstergesi. Ve Türkiye’nin kanını iliğini sömürerek semiren muktedirler; emdikleri kemiği halka atarak, ülkeyi büyüttüklerini iddia edebilmektedirler! Oysa yarattıkları biat kültüründe, ancak eziklik büyür. Ezerek semirenler bile toplumsal ezikliğin, ortağı, paydası ve tutsağıdırlar. AleviLERİN Sorunlarını dile getiren dede hedef oldu: Hak aramak suçmuş! MEHMET MENEKŞE kat Şube Başkanı Muharrem Er Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çelik, Ale kan etkinlikte yaptığı konuşmada Alevilerin sorunlarını dile getirerek şöyle konuştu: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın vi Bektaşi Pirlerinden Keçeci 2. maddesi olan, ‘Türkiye Cum Baba’yı anma etkinliğinde yap huriyeti Demokratik Laik, Hu tığı konuşmada Alevilerin so kuk Devletidir’ ilkesini bir kez runlarını ve haklarını dile ge daha anımsayalım. Anayasa tiren Karadeniz Alevi Bekta Muharrem Erkan sında böyle bir ilke olan Türki şi Federasyonu Kurucu Baş ye Cumhuriyeti’nde inanç teme kanı ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği linde dayatma ve yok sayma, asimile et Tokat Şube Başkanı Muharrem Erkan’ı me çabalarının olmaması gerekir. Alevi hedef alarak bölücü olmakla suçladı. köylerine cami yapılıyor, kadrolu imam Çelik’in “Bu bölücüleri buraya koyma lar atanıyor, Alevi çocuklarına Kuran yın. Bizleri bölmek ayrıştırmak isteyen kursları açılıyor. Alevi çocukları zorunlu leri buradan kovun, kovalayın gitsin” di din dersleri adı altında yoğun bir asimi ye konuşması tepki çekti. lasyon ve baskı yaşıyor. Alevi köylerine Anma Etkinliğine Erbaa Kaymakamı hizmet gitmiyor, 32. kez andığımız Ke Bülent Karacan, Erbaa Belediye Başkanı çeci Baba’nın köyü ve türbesi bu şekil Ertuğrul Karagöl, CHP Tokat İl Başkanı de olmamalı, daha iyi bir durumda olma Mustafa Duran, Tokat Dernekler Fede lı. Cami, kilise, havra, sinagog ibadetha rasyonu Genel Başkan Halil Bakan, Ke ne sayılırken, 2014 yılında AİHM, 2018 çeci Köyü Muhtarı Mahmut Arslan, bel yılında Yargıtay’ın ‘Cem evleri ibadetha de belediye başkanları, köy muhtarla nedir’ demesine rağmen cemevleri hala rı ve vatandaşlar katıldı. Karadeniz Ale ibadethane sayılmıyor.” vi Bektaşi Federasyonu Kurucu Başka Programda olmamasına rağmen söz nı ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği To alarak konuşan Tokat Ticaret ve Sanayi ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Odası Başkanı Ali Çelik, “Siyasiler haklı olarak kimden oy aldıysa onlara hizmet ediyor. Önümüzdeki yıllarda, Keçeci Baba’yı Hacıbektaş’tan sonra ikinci inanç merkezi yapacağız. Tüm sivil toplum örgütlerini buraya toplayacağız” dedi. Konuşmasında Muharrem Erkan’ı hedef alan Çelik’in, “Bu bölücüleri buraya koymayın. Bizleri bölmek ayrıştırmak isteyenleri buradan kovun, kovalayın gitsin” diye konuşması tepki çekti. ‘Tehditler aldık’ Çelik’in sözlerine tepki gösteren Muharrem Erkan, daha önce de gerçekleri dile getirdikleri için tehditler aldıklarını ve ayrımcılığa uğradıklarına dikkat çekerek, “Gerçekleri söylemek, haklının ve hakkın yanında olmak bizim asli görevimizdir. Biz birlik ve bütünlükten, ülkenin demokratikleşmesinden yanayız. Nerede olursa olsun yasal haklarımızın takipçisi olurken, yasaya, hukuka uymayanları uyarma konusunda görevimizi de yapacağız. Kimse bizim gibi düşünmüyor diye kovmayacağız, hakir, küçük düşürme gayreti içerisinde olmayacağız, ırkçı, kinci, dinci olmayacağız” dedi. [email protected] Adli yıl renklenirken Artık yasadışı diye bir şey yok. Çünkü yasa pek yok! KHK’ler var... CB Kararları var.. CB imzalı Bakanlar Kurulu Kararları... CB Genelgeleri.. Bir de Cumhurbaşkanı Kararnameleri var! (Liste CB sitesinden.) En sonuncusu önceki gece yayımlandı. Alelacele. Ve Resmi Gazete’ye mükerrer baskı yaptırararak. (16.08.2019 sayı 30860) HHH Türkiye ile Katar Hukuk ve Adli Eğitim Alanında Mutabakat Zaptı. Katar, oğlun babayı devirdiği bir ülke. 2013’te göreve gelen şimdiki Emir El Sani’nin babası da kendi babasını (1996’da) devirip devletin başına geçmişti. (Reyiz, tedbirli adam. Damatla çalışması bundan belki de!). Katar bize göre çok samimi. Anayasasında yönetim şekli “Mutlak Monarşi” yazıyor. İngiliz idaresinden kurtulup bağımsızlığına 1971 yılında kavuşmuş. Şeriat ve medeni diye çifte hukukla yönetiliyor. Belli ki Katar’dan alacağımız dersler var. Hep 500 milyon dolarlık hediye uçak alacak veya tank palet fabrikası satacak değiliz ya! HHH Önceki günkü Reyiz kararnamesine göre bizim hâkim, savcı ve kamuda görevli avukatlarımız da Katarlı meslektaşları ile bilgi ve görgü alışverişi yapacaklarmış. Aslında bu anlaşma Doha’da 2017’de imzalanmıştı. Onay için bir kenarda bekletiliyordu. Acaba neden böyle alelacele ve hem de mükerrer baskı ile yürürlüğe sokuldu ki? Külliye’deki Adli Yıl Açılışı’nda İzmir, Ankara, İstanbul gibi baroların bıraktığı boş koltukları Katarlı hukukçular doldursun diye mi? Eminiz bu boşluk Külliye’ye ve Yargıtay’a layık bir biçimde dolacaktır. HHH Tam adı: “Türkiye Katar, Hukuki ve Adli Eğitim İşbirliği Mutabakat Zaptı.” İki ülke hukukunun da demek zapturapt altına alınacak yanları var. Emir Şeyh Temim bin Hamad el Sani ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın birbirlerinin bilgi, birikim ve deneyim eksiklerini gidermeleri tek temennimizdir. İnşallah “mutabakata” Emir’in 500 milyon dolarlık hibe uçağının egzoz kokusu sinmiş olmasın! Gerçi, bir kısım koku “sözde işletme hakkı” Katar’a devredilen Tank Palet Fabrikası tezgâhlarına bulaşmış olabilir. Yine de Boeing 747 8’in gövdesi o kadar ağır ki Katar ile atılacak her adıma bulaşabilir! HHH İktidarın iş tuttuğu müteahhitler “garanti”ye çok meraklı. Yolcu garantili havaalanları.. Araç garantili köprüler.. Hasta garantili şehir hastaneleri.. Peki, mahkum garantili cezaevleri ne zaman? İnşa edileceği açıklanan 193 cezaevi için de “mahkum garantisi” verildi mi? Ya peki hukuk ve adalet işbirliği yapılacak Katar’a ne türden bir garanti verdik? HHH Bu soruların binlerce benzeri sokakta, medyada, Meclis’te soruluyor. Yanıt yok. Katar ilişkisini MİT açık kaynaklarından öğrenmek de mümkün değil. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi Cimer de böyle sorulara yanıt vermeyecek kadar cin. HHH Yanıtın her türü için en açık kaynak CIA’nın resmi internet sitesi. CIA sınıflamasına göre, örneğin, adalet ve hukuk alanında işbirliği yapmak için Türkiye’ye en yakışan “partner” Katar. Çünkü ABD, iki ülkeyi de Ortadoğu haritası içine almış. Başkan G.W. Bush’un Dışışleri Bakanı C. Rise, çok önceden “Haritalar değişecek!” diye haber vermişti. Zaten. (Hadi hayırlısı.. Bye Bye Europe Selamın Aleyküm Vasatül Şark!) HHH Katar’da bireylere ve ailelere şeriat İslam hukuku, öteki alanlarda da medeni yasalar uygulanıyor. (Worldfact Book Qatar August 2019) “Ulu’l emre itaatsizlik” veya yıkıcı muhalefet sayılmazsa şimdi tek soru kalıyor: “Bizim yargıç, savcı ve kamu avukatları bizim yasaları ve Yargıtay içtihatlarını anlatıp, Katar şeriat mahkemelerinin fetvalarını öğrenecekler ise, bu bilgi ve görgülerini ülkemizde nerede ve hangi davalarda kullanacaklar?” Yeni adli yıl açılırken, Reyiz lütfedip bu konuda da bir bilgi sunsa! Mezarlara saldırı 6 kişi gözaltına alındı Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki mezarlıkların 15 Ağustos’ta tahrip edilmesi üzerine dün 6 kişi gözaltına alındı. Hatay Valiliği, konuyla ilgili soruşturmanın devam ettiğini açıkladı. Hatay Valiliği’nden yapılan açıklamada, Gültepe Mahallesi’ndeki asri mezarlıkta meydana gelen mezar taşlarının kırılması olayıyla ilgili emniyet güçlerinin 6 kişiyi gözaltına aldığı, soruşturmanın devam ettiği kaydedildi. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle