28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT 517 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ Satmaya doyamadılarBütçedeki açığı kapatamayan hükümet, santralları, değerli arazileri satışa çıkardı Bütçe açığına çare bulamayan hükümet santralla fından kullanılan taşınmazların özelleştirilmesi ise “işletme hakkının rı, değerli Hazine ara verilmesi” ya da “kul zilerini satışa çıkardı. Satışa çıkarılan yerler mustafa çakır lanım izni devri” yöntemiyle gerçekleştirile arasında Bodrum’un en cek. Özelleştirme işlem güzel yerlerinden Bitez’de leri 2021 sonuna kadar ta ki araziler ile Kuşadası’ndaki mamlanacak. taşınmazlar da var. Özelleştirmeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararları Büyükçekmece’den Kuşadası’na... yayımlandı. Sivas Divriği’de Mülkiyeti, Elektrik Üre bulunan Ahiköy 1 ve Ahiköy tim AŞ’ye (EÜAŞ) ait olan İz 2 hidroelektrik santralları mir Aliağa’daki 39 bin 862 ile bu santrallar tarafından metrekare yüzölçümü bu kullanılan taşınmazlar özel lunan arsa da özelleştirme leştirme kapsamına alındı. kapsamına alındı. Arsa satı Santrallar “işletme hakkının lacak. Satış işlemi 2021 so verilmesi” yöntemiyle özel nuna kadar tamamlanacak. leştirilecek. Santrallar tara Bunların dışında Hazine’ye ait taşınmazlar da özelleştirme kapsamına alındı. Özelleştirme işlemleri 29 Ekim 2023 tarihine kadar tamamlanacak olan yerler arasında Bodrum’un en değerli kıyı şeridi içerisinde bulunan Bitez’deki araziler de var. Toplam 29 taşınmazın biri Adıyaman Besni’de, 2’si Aydın Kuşadası’nda, 2’si İstanbul Büyükçekmece’de bulunuyor. Bunun dışında İzmir Karşıyaka Şemikler ile Menderes Gümüldür’de de araziler özelleştirme kapsamına alındı. Mersin Anamur’da 7, Erdemli’de 3 taşınmaz özelleştirilecek. Muğla’da ise özelleştirme kapsamına alınan 12 taşınmaz var. Bun önceki satışlara onay Öte yandan daha önce ihalesi gerçekleştirilen satışlar da onaylandı. Cumhurbaşkanı kararlarına göre Bodrum Bitez’deki 40 bin 530 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz 17.2 milyon liraya, Bodrum Yahşi’deki 64 bin 134 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz 34.5 milyon liraya, Fethiye Göcek’te ki 7 bin 217 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz 42 milyon liraya, Bodrum Ortakent’teki 1456 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz 6.3 milyon liraya, Niğde merkezdeki 1313 metrekare büyüklüğündeki taşınmaz da 6.7 milyon liraya satıldı. Satış kararları onaylanarak kesinlik kazandı. lardan 6 tanesi Bodrum Gökçebel’de. Diğer 6’sı ise Bodrum Bitez’de bulunuyor. Özelleştirme kapsamına alınan taşınmazların büyüklükleri ise 873 metrekare ile 45 bin 961 metrekare arasında değişiyor. Bitez dahil birçok yerde aynı ada üzerindeki farklı parsellerin özelleştirmesi gerçekleştirilecek. l ANKARA İzmir’in ardından İstanbul ve Bursa’nın da aralarında olduğu 10 baro adli yıl açılışına katılmama kararı aldı Barolardan Saray protestosu Mehmet Durakoğlu, “Toplantının Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak olması, demokrasi, hukuk ve adalet adına bildiğimiz bütün öğretilerin reddi anlamına gelecektir” dedi. İzmir Barosu’nun ardından İstanbul, Adana, Ay paylaşılabilirse ’hukuk devleti’ yolunda çok ciddi mesa dın, Muğla, Ordu, Bursa, An feler alabileceğimizi düşü talya, Van ve Kocaeli ba nüyoruz.” roları da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılacak olan yeni adli yıl açılış törenine ilişkin Yargıtay’ın davetini geri çevirdi. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Yargıtay Başkanlığı’na gönderdiği yazıda, “Bu toplantının Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezinde yapılacak olması, demokrasi, hukuk ve adalet adına bildiğimiz bütün öğretilerin reddi anlamına geleceğinden, davetinize icabet etmemiz mümkün olamayacaktır” görüşünü dile getirdi. İstanbul Barosu Yargıtay’ın yeni adli yıl açılış töreni davetine katılmayacağını “Yargıtay Başkanlığı’na” gönderdiği yanıt yazısıyla duyurdu. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu tarafından kaleme alınan yazıda, “Yargının kurucu unsuru olan savunmanın meslek örgütü olarak, yeni bir yargı yılının açılışında birlikte olmaktan kıvanç duyabilirdik. Ancak bu toplantının Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak olma Muğla Barosu Başkanı Avukat Cumhur Uzun’un imzasını taşıyan cevap yazısında da “Adli Yıl Açılış Töreninin Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılıyor olması, bu anlayışa (yargının herkese eşit ve tarafsız olduğu) katkı sunmak yerine zarar verici olduğu değerlendirildiğinden, nazik davetinize icabet edemeyeceğimizi üzülerek bildiririz” denildi. Adana Barosu da Yargıtay’a gönderdiği yazıda “Yargı ve adalet konularındaki programlar yürütmeyi temsil eden, hatta demokratik olmayan şekilde tek adam rejimiyle tüm yetkileri elinde bulunduran partili Cumhurbaşkanı ev sahipliğinde yapılamaz. Bu uygulama olsa olsa yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olmadığının teşhiri olur, yurttaşın adalete olan güvensizliğini daha da arttırır” görüşünü dile getirerek, açılışa katılmayacağını bildirdi. Ordu, Van ve Kocaeli baroları da katılmama kararı aldı. sı, demokrasi, hukuk ve adalet adına bildiğimiz bütün öğretilerin reddi anlamına ‘Seçeneklerimiz arasında yok’ geleceğinden, davetinize ica Aydın Barosu tarafından bet etmemiz mümkün ola yapılan yazılı açıklamada da mayacaktır. İstanbul Barosu davetin henüz ulaşmadığı olarak, adalet arayışımızdan belirtildi. Baro açıklamasın hiçbir zaman vazgeçmeyece da, “Davet gelmesi halinde ğiz” denildi. göstereceğimiz tavır ise, ta ‘Yargı tahrip oldu’ rihimize bakıldığında rahatlıkla anlaşılabilecek kadar Cumhurbaşkanlığı Hükü açıktır. Bağımsız, tarafsız bir met Sistemi’nin en çok da yargı, hukukun üstünlüğü “kuvvetler ayrılığını” tahrip ve demokrasi mücadelesini ettiğini” vurgulayan Dura ödünsüz şekilde sürdüren, koğlu, Yargıtay’ın açılış için kuvvetler ayrılığını olmazsa Cumhurbaşkanlığı Kong olmaz gören Aydın Barosu re ve Kültür Merkezi’ni seç açısından, adalet sarayları mesinin “basit bir konum ta dışında herhangi bir saray yini” olmadığına işaret etti. Adli Yıl Açılışı için seçenek Durakoğlu, şu görüşleri dile ler arasında bulunmamakta getirdi: “Bu tercih, Yargıtay dır” denildi. Antalya Barosu gibi köklü bir hukuk kurum Başkanı Polat Balkan açılışa sallığının, tartışmada durdu katılmayacaklarını belirte ğu yeri belirlemesi bakımın rek, “Biz, adaletsizliklere, dan son derece önemlidir. hak ihlallerine, hukuksuz Yürütme karşısında, sadece luklara direnenlerdeniz; bağımsızlığı değil, tarafsız alkışlayan, boğun eğenler lığı da savunarak, kuvvetler den değil! Biz, hukuk devleti arasındaki ayrılığı en etkin ve insan haklarından yana biçimde vurgulamamız gere taraf oluruz; iliksiz cüppele kirken, bu iddiadan vazgeç rinde düğme arayanlardan, mek, geleceği biçimlendirme sıraya dizilenlerden değil! hakkını da elimizden almak Biz, gerçek bir hukuk devle tadır. Başkanlığınızın, yar ti, bağımsız ve tarafsız yargı gı tarihi içinde nasıl anıla ve özgür savunma istiyoruz. cağı, tam da bu dönemlerde Yargıya duyulan güveni dibe vereceğiniz kararlarla tayin düşüren, hukuku ve yargı edilecektir. Savunma mes bağımsızlığını hiçe sayan leği olarak gerektiğinde be bir anlayış ile mekânsal del ödemeyi göze alarak gös sorumluluğu bile paylaşma termeye çalıştığımız direnç, yız” dedi. yargının diğer sujeleriyle l Haber Merkezi iğneli fırça zafer temoçin CEZAEVLERİNDE ARTAN İDDİALAR ÜZERİNE HDP ÖNERGE VERDİ Hak ihlalleri TBMM gündeminde MAHMUT ORAL Ülke genelindeki cezaevlerinden hak ihlallerinin artması HDP milletvekillerini de harekete geçirdi. HDP’li Mehmet Rüştü Tiryaki ve Leyla Güven, ayrı ayrı soru önergeleriyle, cezaevlerinde yaşanan ihlalleri Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e sordu. Son olarak, Osmaniye 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ayakta sayımı reddeden tutukluların, gardiyanlar tarafından darp edildiği bildirildi. HDP milletvekili Leyla Güven, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezae vi, Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde, Maraş Türkoğlu Cezaevi’nde, Buca Kırıklar F Tipi 2 No’lu Cezaevi’nde, Rize Kalkandere Cezaevi’nde, Şakran 3 No’lu T Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine yönelik Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi. Güven, önergesinde “Bakanlığınız, iddia edilen hak ihlallerine ilişkin kişi veya cezaevi yönetimlerine karşı herhangi bir idari işlem veya soruşturma başlatmış mıdır” sorusunu yöneltti. HDP’li Mehmet Rüş tü Tiryaki ise Kahramanmaraş Türkoğlu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşanan hak ihlallerini gündeme getirdi. Tiryaki, “çıplak arama, darp, ayakta ve askeri nizamda sayım” gibi ihlallerin raporlara yansıdığını belirtti. Öte yandan Osmaniye 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ayakta sayımı reddeden tutukluların, gardiyanlar tarafından darp edildiği bildirildi. Gardiyanların “Bayramdan sonra tekrar geleceğiz” diyerek tutukluları tehdit ettiği iddia edildi. l DİYARBAKIR Belediyede akraba kadrolaşması AKP’li Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın akrabalarını özel kalem istisnai kadrolarından memur yaptığı ortaya çıktı. AKP’li millevekilleri ile yaşadığı ihale polemikleri ile gündeme gelen Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, şimdi de akraba atamaları ile gündeme geldi. “malatyasanalhaber” internet sitesinde yer alan habere göre, Selahattin Gürkan’ın, akrabalarını önce özel kalem makamında görevlendirdiği daha sonra ise memur yaptığı ileri sürüldü. Gürkan’ın, halasının torunu Sedat Aydoğan’ı Battalgazi Belediye Başkanlığı’nda iken önce Battalgazi Belediyesi’nde özel kalemden istisnai kadrodan memur yaptığı, sonrasında ise Büyükşehir Belediyesi’nde Kültür ve Sanat Şube Müdürü olarak atadığı, yeğenleri Mehmet Gürkan ile Ayşe Boztaş’ı da özel kalemden geçirerek memur yaptığı öne sürüldü. Gürkan, daha önce yaptığı akraba atamaları için “Bu genç, halamın torunu. Özel şirketteki ücretinin çok altında bir ücretle bize danışmanlık veriyor. Kesinlikle akraba kayırıp torpil yapmadım” açıklamasını yapmıştı. l İç Politika Van’da bitmeyen yasak yine uzadı MAHMUT ORAL Van’da kent genelindeki tüm eylem ve etkinlikler, Van Valiliği’nin kararıyla, “güvenlik” gerekçesiyle tam bin günden bu yana yasaklanıyor. Valilik, yasağı bininci günde 15 gün daha uzattı. FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardında ilan edilen olağanüstü hal gerekçe gösterilerek, Van Valiliği tarafından alınan tüm eylem ve etkinliklerin yasaklanması kararı, bin günden bu yana devam ediyor. Bu süre içinde 3 valinin değiştiği kentte, valilik yasağın bininci gününde 15 günlük bir uzatma kararı daha alındığını açıkladı. Valiliğin açıklamasında yasağın uzatılmasına “can ve mal güvenliklerini sağlamak, terör örgütlerinin planlarını bertaraf etmek, şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi” gibi gerekçeler sıralandı. Öte yandan, bir yasak da Hakkâri’den geldi. Hakkâri Valiliği, kentte oturma eylemi, gösteri yürüyüşleri, açlık grevi, çadır kurma, stant açma gibi etkinliklerin bir ay süreyle yasaklandığını açıkladı. l DİYARBAKIR Türkİş’i Japon işi Geçen hafta boyunca Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD ile birlikte kurulacağı söylenen Güvenlikli Bölge, Kaz Dağları’ndaki talan, Ravza Kavakçı skandalı ile haşır neşirken AKP iktidarı boyunca pek sesi çıkmayan Türkİş Başkanı bir konuştu, tak diye gündemi değiştiriverdi. Ama ne konuşma?.. Elbette 17 yıl boyunca sesi çıkmayan konfederasyon başkanından, üyesi olan işçilerin haklarını savunmak için iktidara ya da işveren örgütlerine karşı posta koyan bir konuşma zaten beklemiyorduk. Doğrusu böyle bir pespaye konuşma yapacağını da bekliyorduk diyemeyiz. En azından işbirlikçi ya da sarı sendikacı da olsa, sirkatin bu şekilde söylemez. Türkİş Başkanı Ergün Atalay, kamu işçilerine yapılacak zamma imza attıktan sonra, önündeki mikrofonun kapalı olduğunu sanarak Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a “Uzasa işi karıştıracaktık. En azından kapattım böyle” diyerek Türk sendikacılık tarihine geçiverdi. Ertesi gün de sözlerini tevil ederken, “Ben hiçbir zaman ne vatanımı ne de işçiyi sattım. Ülkemize S400’ü getirenlere teşekkür ediyorum” demesin mi? Buyur buradan yak. Türkİş Başkanı’nın bu sözleri bize çapkınlık yaparken yakalanmış kocaların eşlerine hesap verirken “Vatandaş aç, sen kalkmış neyle uğraşıyorsun hanım” demesine benziyor. Oysa biz beklerdik ki, işçilerin beklentisi olan zammı verdikleri için hükümete teşekkür etsin. İlla hükümete tazimde bulunacak ya, sen kalk S400 için teşekkür et. İktidar partisi de baktı ki uyumlu ve uysal dostları Türkİş Başkanı çok örseleniyor, sözlerine bir tevil de onlardan geldi. AKP milletvekili Yalçın Akdoğan da duruma açıklık getirirken, “Başkan Atalay bugüne kadar ülkesini satmadı. Onun Erdoğan’la çok eski bir hukuku var” dedi. Hem Türkİş Başkanı hem de AKP milletvekilinin açık mikrofon skandalını örtmek isterken “vatanını ya da ülkesini satmadı” argümanına sarılmasının nedenini anlayan varsa beri gelsin. Bu sözleri işiten de sanır ki, Türkiye’de geçmiş dönemde sendikacılar ülkelerini satmışlar. Müesses nizamın ve işverenlerin en ürktükleri sendikal örgüt DİSK’tir. 12 Eylül’de DİSK yöneticileri idamla yargılandı ve uzun yıllar hapis yattılar. Banka hesapları, mal varlıkları, kooperatif üyelikleri bile didik didik edildi. En ufak bir satış eylemi görülmüş olsaydı çoktan cezaları kesilirdi. Peki, o halde kim, hangi sendikacı vatanı sattı ki? AKP milletvekili Akdoğan’ın Türkİş Başkanı’nı savunurken bir diğer cümlesi de “Başkan Atalay’ın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la samimi bir dostluğu, çok eskilere dayanan bir hukuku var” sözleri de ayrı garabet. Eee ne olmuş hukuku varsa? Türkİş’in en uzun dönem genel başkanlığını yapan Halil Tunç’un, Demirel ve Ecevit’le hukuku yok muydu? Tunç, CHP Halkevlerinde yetişmiş hem de günlük üç lira yevmiye ile işçilik yapmış biriydi. 1971’de Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın kontenjanından Senato üyeliğine seçilmişti. 1979’a kadar hem senatörlük hem de Türkİş Genel Başkanlığı yaptı. DİSK kadar olmasa da sendikacılığın hakkını vermeye çalıştı. Eski DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk de öyle. 1969’da CHP’den Yozgat sonra da aynı partiden İstanbul milletvekilliği yaptı. 1980 1 Mayısı’nda miting yapmak istemesi nedeniyle Başbakan Ecevit’le karşı karşıya geldiler. Baştürk, CHP iktidarları döneminde sendikal mücadeleyi askıya mı aldı? 1980 sonrasında Türkİş’in başında Şevket Yılmaz vardı. O da Baştürk gibi 1969 seçimlerinde AP’den milletvekili oldu. Sağ düşünceye mensup bir isim olmasına karşın ANAP iktidarına karşı işçi sınıfının hakları için önemli mücadeleler verdi. Türkİş Başkanı bıraksın “vatan, millet, Sakarya” edebiyatını da şuna cevap versin. AKP iktidarından önce tüm kamuoyu Türkİş Konfederasyonu’nun bırakın genel başkanını, genel sekreterinin bile ismini ezbere bilirdi. Şimdi sokağa çıksın ve önüne gelen yüz kişiye Türkİş Başkanı’nın adını sorsun bakalım bilen var mı? Bir tane bilen olursa görevini layıkıyla yapmış bir sendikacıdır. Bir sözümüz de o konfederasyonun üyelerine. Eski Türkiye’de olsaydı bir işçi konfederasyonunun başkanı böyle bir konuşma yapabilir miydi? De ki yaptı; o işçiler konfederasyonun önüne yığılmazlar mıydı? Kel başa şimşir tarak misali. Türk işi sendikacılık da böyle bir şey demek ki. Şırnak’ta gözaltına alınan 2 HDP’li tutuklandı Şırnak’ta önceki gün yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan HDP’li 21 kişiden 2’si kişi tutuklanırken, 9’u serbest bırakıldı. Gözaltına alınanlan HDP’li Abdülaziz Beyter ve Hüseyin Çiftçi “Örgüt üyesi olmak” iddiası ile tutuklanarak cezaevine gönderildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle