19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 5 TEMMUZ 2019 CUMA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Bazı avukatların yargıç ve savcıların hocalarından para karşılığı mütalaa aldığı belirtildi Yargıda mütalaa borsası Sistem ‘error’ verince İktidara ve yandaşlarına 31 Mart ve 23 Haziran’da üst üste atılan ve sesi (eski tabirle) “Çinü Maçin’den duyulan” iki güçlü tokadın büyüklüğünü anlayabilmek için, yarattığı etkileri iyi incelemek gerek. Zaten beklenen çok önemli 3 etki, anında görüldü: 1.   Gerici yıkım ekibinin hunharca yerle bir ettiği ATATÜRK Cumhuriyeti’ni yeniden inşa için yeni ve güçlü bir umut oluştu. 2.   Gerici ve Cumhuriyet düşmanı yıkım ekibinin kendi içindeki çürüme, erime, dağılma ve bölünme sürecinin hızlanacağına ilişkin belirtiler çoğaldı.  3.   Türkiye’nin ilerlemesi için tek geçerli formül olan, “Kuvvetler ayrılığına ve hukukun üstünlüğüne dayalı, parlamenter sistem ve laik hukuk devletinin” gerekliliği bir kez daha kendini dayattı. 2017 model yeni rejim (moda tabirle) kısa bir sürede “error” verdi. PC kullanıcılarının anlayacağı dilden söylersek, “mavi ekran” çıktı. Yeni parti, yeni ekip vs. arayışları bizi yani çağdaş ve laik demokrasiden yana güçleri pek ilgilendirmiyor. Babacan, Gül, Davutoğlu gibi “Cumhuriyeti yıkım kadrosu elebaşları”, şimdi kurtarıcı(!) gibi ortalıkta dolaşıyor. Kurtaracakları şey, son 17 yılın yozlaşmış acımasız, demokrasi karşıtı rant ve talan düzenidir. Bu “pazarlamaparlatmayıkamayağlamarektifiye” ekibine, sözde mürekkep yalamış bir kısım “Yurdum Münevveri”nin de alkış tutması beni hiç şaşırtmıyor. Onlar, 2002’de bu ekibin gelişini de, 2010 referandumunda FETÖAKP yargısının işgal operasyonunu da, 2009 sonrası kumpas davaları sürecini de alkışlayan gafiller olarak, beklenen performansı gösteriyorlar. Ama asıl ilgimi çeken konu, en azılı başkanlık sistemi amigolarının bile, sistemin “revizyonu”ndan söz ediyor olmalarıdır. Bu oyuna asla kanmamak gerekiyor. İhtiyacımız olan şey, bir revizyon ya da rötuş değil, bir an önce çağdaş ve bu toplumun layık olduğu, bu ülkenin yaralarını saracak bir parlamenter sisteme geçiştir. Yasama, yürütme ve yargının ayrı erkler olarak çalışabildiği, ama en önemlisi de “bağımsız yargının” bu üçlü içindeki gerçek bağımsız konumda olmasıdır. İktidara göbeğinden bağımlı sermayenin zincirlerinden arınmış özgür bir basına sahip olmak da, bir başka hayati gereksinimdir.  Bunların sağlanabilmesi, yerel seçim zaferi kutlamalarını kısa kesip, ülkenin yerelde ve genelde bir an önce demokrasiye döndürülebileceği “onarım” sürecinin başlatılması ile mümkündür. Bunun için de yegâne “anahtar”, demokrasi güçlerinin örgütlülüğe kavuşmasıdır. Her alanda demokrasi taleplerinin yükseltildiği, derecikler halindeki güçlü seslerin gürül gürül akan nehirlere dönüştürüleceği bir örgütlülük süreci hız kazanmalıdır. Özellikle, rejimin en ağır kurbanı olan emek dünyasından başlayarak. Sendikaları ve sivil toplumu güçlendirmek, hemen bugün, acil görevimiz olmalıdır.  Görev ağır, zorlu, velakin özlenen sonuçlarının getireceği kazanımlar hayatidir. Ergenekon dersi  “Ergenekon Efsanesi”nin çöküşünün resmiyet kazanması, Türkiye toplumunda ciddi bir “akılları başa devşirme fırsatı” olarak değerlendirilmelidir. O dönem, sadece mağdurların değil, aklı başında ve biraz vicdan sahibi olan herkesin gördüğünü göremeyip o meşum, o aşağılık, o kara vicdanlı “Türkiye bağırsaklarını temizliyor”cuların safında yer alanları kastediyorum. FETÖAKP işbirliği ile hazırlandığı ortada pis, kan ve irin kokulu, adi kumpası, tüm açık belirtilerine ve trajikomik iddianame metinlerine, yandaş medya soytarılıklarına rağmen göremeyip koroya katılanları kastediyorum. Özellikle de skandal iddianameleri göre göre medyada bunu aklayanları.  Kimi aklı başında bildiğimiz yüzlerce kişinin altına imza attığı utanç bildirilerini ve yürüyüşlerini kastediyorum. Haklı görünen “Türkiye’nin darbecicuntacı geçmişini” hatırlatarak, hukukta yeri olmayan “kesin bir şey yapmışlardır yine” varsayımsal mantığı ile çağdaş hukuk terazisinin birbirine zıt çalıştığı dönemin gazına gelenleri kastediyorum. Ha bu size ders olsun. Şimdi, azıcık onuru ve vicdanı olanlardan, yarım ağızla da olsa birer küçük özür beklemeliyiz. Yarımşar gram da olur. O meşum koro o kadar kalabalıktı ki, hepsi toplanınca kocaman ve ibretlik bir “özür abidesi” olacaktır zaten.  ‘Çiftlik Bank’ta tutuklu kalmadı Binlerce kişinin kâr vaadiyle dolandırılmasına ilişkin aralarında firari sanık Mehmet Aydın’ın da bulunduğu 48 sanıklı Çiftlik Bank davasının 7. celsesi dün Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Savaş Yıkılmaz ve Cudi Cumhur Yurdakul’un adli kontrol şartı ile tahliyelerine karar verdi. 21 sanık hakkındaki adli kontrol kararının da kaldırılmasına hükmeden mahkeme, Mehmet Aydın, Fatih Aydın, Cengiz Samur, Osman Naim Kaya ve Niyazi Karakoç hakkındaki yakalama emirlerinin devamına hükmetti. Davada tutuklu sanık kalmazken, duruşma ertelendi. l İHA SEYHAN AVŞAR Uzun süredir bazı avukatların davalarına bakan mahkeme heyeti ve duruşma savcılarının mezun oldukları fakülteleri öğrenip, daha sonra ise bu fakültelerde profesör olarak görev yapan hocalardan para karşılığı mütalaa (görüş) aldıkları, bu mütalaayı ise dava dosyasına sundukları, mahkeme heyetinin ve savcının, hocalarının verdiği mütalaadan farklı bir karar vermek istemedikleri tartışılıyordu. “Hukuki mütalaa borsası” olarak bilinen, çok tartışılan ancak bir türlü resmi yollardan gün deme getirilmeyen bu konuya ilişkin işadamı Doğan Kasadolu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Kasadolu, hakim ve savcıların hocaları olan hukuk profesörlerinin, akademik unvanlarını kullanıp haksız kazanç sağladıkları öne sürerken, davaların ise adil olmayan bir şekilde sonuçlandığını belirtti. Kasadolu tarafından verilen suç duyurusu dilekçesinde son günlerde adliyelerde dillendirilen “hukuki mütalaa borsası”na ilişkin ihbarda bulunuldu. Adliyelerde çok sayıda dava ve soruşturma dosyalarının olduğunu belirtilen suç duyurusu dilekçesinde, zaman zaman soruşturma ve dava dosyalarına taraf avukatlarınca üniversitelerin hukuk fakültelerindeki profesörlerden para karşılığı alınan mütalaaların sunulduğu, bu yolla ise davaların etkilenmeye çalışıldığını anlattı.  Deşifre edilsin Tek taraflı alınan mütalaaları hazırlayan hukuk profesörlerinin adliyelerde görevli hâkim ve savcıların hocaları olduğu için sanki tarafsız bilirkişi raporlarıymış gibi kabul gördüğünün anlatıldığı dilekçede, davaların adil bir şekilde sonuçlanmadığına dikkat çekildi. Bu mütalaaları hazırlayan profesörlerin ise haksız bir ekonomik kazanç elde edildiğinin de öne sürüldüğü dilekçede, savcılığın yapacağı soruşturma sonucunda bilirkişilik adı altında haksız ekonomik kazanç sağlayan, vatandaşın hak kaybına yol açan ve hukuki “mütalaa borsası” oluşmasına yol açan öğretim üyelerinin tespit edilebileceği belirtildi. Dilekçede yargı içinde ve dışında bu oluşuma destek olan işbirliği yapan şahısların da deşifre edilmesi istendi. l İSTANBUL Ankara’dan yeni formülS400’leri ‘barış mevzilenmesi’ adı altında fiilen kullanmamayı planlıyor ABD yaptırımlarını hafifletmek için S400’lerin fiilen kul lanılmaması bir seçenek olarak konuşuluyor. Çavu şoğlu, “Türkiye’ye yönelik füze saldırısı oldu ğu zaman devreye girecek” derken uzman lar tam koruma sağlaması için rada rının aktif olarak açık kalması gerektiğine dikkat çekti. ABD Başkanı Donald Trump’tan gelen ılımlı mesajlara karşın Washington’dan Türkiye’ye S400’ler nedeniyle yaptı rım kararından geri adım gelmezken, ABD yaptı rımlarını hafifletmek için Ankara’da S400’lerin fiilen kullanılmayacağı bir seçe nek olarak ko nuşuluyor. Ankara kulisle rinde S400’lerin ‘Doğu Akdeniz planlaması yok’ hüseyin hayatsever Türkiye’de kurulumunun yapılmasının ardından “ba rış mevzilenmesi” adı altında sadece güvenlik risklerinin art tığı dönemlerde aktif hale geti rileceği, diğer zamanlarda ka palı tutulacağı, bu yolla da ABD yaptırımlarından en az hasarla kurtulmanın planlandığı konu şuluyor. S400’lerin Türkiye’de bu şekilde kullanılmasının, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, dün Ankara’da katıldığı bir panelde yaptığı açıklamada, S400’lerin geliş tarihiyle ilgili, “Tarihi şimdi ben söylemeyeyim ama temmuzun ikinci haftası geldiğinde göreceksiniz” diye konuştu. S400’ün konuşlandırılacağı yeri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin değerlendirdiğini belirten Demir, “Biz şimdi S400 alıp da Doğu Akdeniz’deki denklemi değiştireceğiz diye bir planlama yok. Ama Türki de kullanmak üzere harekete geçirebilir. Bu da hareket planlayıcılarının vereceği bir karardır” dedi. Demir, ABD’nin S400’ler nedeniyle Türkiye’ye uygulanacağını açıkladığı yaptırımlarla ilgili ise “Biz onlara karşı tedbirlerimizi alıyoruz. Yaptırımlar belirli bir süre, belirli zorluklarla karşılaşmamıza yol açabilir ancak bunun nihai sonucu savunma sanayimizin daha güçlenmesi, bilenmesi ve geleceğe daha sağlam adımlarla yürümesi anlamına gelecektir. Bu bizi caydır Türkiye’nin bu sistemi alması ye, ürünü gerektiği zaman gerektiği yer mayacak daha da güçlendirecektir” dedi. nın temel sebebi olarak açıkla nan füze tehdidine karşı kesin tisiz koruma sağlamayacağı be lirtiliyor. S400’lerin tam koru ma sağlaması için özellikle 600 kilometre çapında menzili olan radarının aktif olarak açık kal ması gerektiğine dikkat çekilir ken, radarın aktif olmadığı du rumlarda olası bir füze tehdidi fark edilip sistem açılana kadar geçen sürede vurulmanın ger çekleşeceği ifade ediliyor. Çavuşoğlu: Maliyetli Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ‘barış mevzilenmesi’ formülünün ABD ile görüşmelerde gündeme gelmediğini dile getirirken “Zaten S400 bir savunma sistemidir, saldırı sistemi değil. Savunma sistemi, acil bir durum olduğu zaman, Türkiye’ye yönelik füze saldırısı olduğu zaman devreye girecek. Durup dururken S400’ler niye devreye girsin? Bir kere maliyeti çok yüksek. Biz bunu oyuncak diye almadık ki” dedi. S400’lerin “Türkiye’ye yönelik bir saldırı ya da tehdit olduğunda, acil bir durumda kullanılacak bir sistem” olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “Herhangi bir ülkeye durup dururken saldırı için kullanılacak bir sistem değil. O yüzden bunun detayını konuşmaya gerek bile yok” ifadelerini kullandı. l ANKARA 2 ayrı protesto notasıÇavuşoğlu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic ile Dışişleri Bakanlığı’nda görüştü. Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin, üye ülkelerin bilgisi olmadan Ankara’nın terör örgütü olarak gördüğü PYD/YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) temsilcileri ile çocuk savaşçıların bırakılması için anlaşma imzalamasını BM’ye verilen iki ayrı nota ile protesto etti. New York’taki Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliği ile BM Cenevre Ofisi Nezdindeki Daimi Temsilciliği, muhataplarına iki ayrı protesto notası verdi. BM ile sözleşmeyi imzalayan Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in ülke ye girişine izin veren İsviçre’ye de ayrıca protesto notası iletildi. BM, SDG ile bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması için resmi törenle anlaşma imzalamıştı. BM’den yapılan açıklamada, “SDG’nin, bu anlaşmayla çocukları savaşçı olarak kullanmamayı, bünyesindeki kız ve erkek çocuklarını belirleyerek ayırmayı ve bu konuda önlemler almayı taahhüt ettiği” bildirilmişti. BM’nin geçen yıl yayımladığı bir raporda, SDG bünyesinde 263 erkek ve 152 kız çocuğun bulunduğu tespit edilmişti. l ANKARA / Cumhuriyet YÖK, YENİ ATANAN REKTÖRLERE RESMİ YAZI YOLLADI Baskıcı rektörlere uyarı Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversitelerde seçimlerin kaldırılmasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan rektörleri uyardı. Üniversitelere rektör atama yetkisinin KHK ile Cumhurbaşkanı’na verilmesinin neden olduğu sorunlar artarak büyüyor. Üniversitelerdeki seçimlerin yerine yukarıdan YÖK’te mülakat ve Cumhurbaşkanı kararıyla atanan rektörlerin kurumlarındaki uygulamalarına ilişkin şikâyetler katlandı. Erdoğan’ın atadığı rektörlere ilişkin gelen şikâyetler üzerine YÖK harekete geçmek zorunda kal dı. Bu kapsamda yeni atanan rektörlerin mevcut dekanlara yönelik sergiledikleri bazı tutum ve uygulamalara ilişkin çeşitli şikâyetlerin YÖK’e ulaşması üzerine bütün devlet üniversitelerine resmi yazı gönderilerek, uyarılarda bulunuldu. Mobbing şikâyetleri Yazıda, 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası ve anayasada fakültelere dekan atamalarının nasıl gerçekleşeceğinin belirtildiğine, görev sürelerinin rektörlerin görev süresinden bağımsız tutulduğuna işaret edildi. Yazıda, üniversitelerde yeni atanan rektörlerce mevcut dekanlara görevden ayrılmaları yönünde telkinde bulunulduğu veya mobbing yapıldığı bilgilerinin alındığı ve şikâyetlerin ulaştığı belirtildi. YÖK, “Yükseköğretimde yönetişim modelini öne çıkaran ‘yeni YÖK’ olarak, yeni atanan rektörlerce mevcut dekanlara görevlerini bıraktırmaya yönelik herhangi bir tutum takınılmamasını, üniversitelerin çoğulcu bir yönetim anlayışıyla ve mevzuat çerçevesinde bileşenleri ile birlikte yönetilmesini özellikle önemsiyoruz” uyarısında bulundu. l ANKARA / Cumhuriyet BAKAN ÇAVUŞOĞLU: GKRY’nin tehditlerinin anlamı yok Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle (GKRY) yaşanan sondaj gerilimiyle ilgili, “Rum Kesimi’nin Doğu Akdeniz tehditlerinin bizim için hiçbir anlamı yok, onlar da biliyor ki bize karşı hiçbir adım atamazlar, atarlarsa gerekli cevabı alırlar” dedi. Çavuşoğlu, TRT Haber’de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Çavuşoğlu, GKRY’nin Fatih sondaj gemisi personelini tutuklamaya yönelik tehditleri ve sondaj çalışması yapan şirketler hakkında hukuki süreç başlatıldığı yönündeki haberlerle ilgili, “Rum kesiminin bu tür tehditlerinin bizim için hiçbir anlamı yok. Onlar da biliyor ki bize karşı hiçbir adım atamazlar. Atmaya cüret ederlerse de cevabını alırlar, geçmişte olduğu gibi” diye konuştu. Son dönemde İdlib’de artan gerilimi ve bu bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile Suriye ordusunun çatışmasını yorumlayan Çavuşoğlu, “Burada esas sorumluluk Rusya’da. Rusya’nın rejimi kontrol altında tutması gerekiyor. Bu saldırıların durması gerekiyor” dedi. Washington Post’a tepki Washington Post’un terör örgütü PKK yöneticisi Cemil Bayık’ın makalesini yayımlamasına da tepki gösteren Çavuşoğlu, “Nasıl oluyor da ABD’nin de terör listesine eklediği PKK’nin azılı teröristinin görüşlerini siz yansıtıyorsunuz? Şöyle sorayım, Washington Post, bugün DEAŞ’ın başındaki Bağdadi’nin makalesini yayımlar mı? El Kaide’nin herhangi bir yetkilisinin makalesini yayımlar mı? EşŞebab’ın, Boko Haram’ın makalesini yayımlar mı? Onu yayımlamıyorsan terör listesinde olan PKK’nin azılı teröristinin makalesini niye yayımlıyorsun?” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet SOYLUJAVID İMZALADI İngiltere ile terörle mücadele anlaşması Türkiye ile İngiltere arasında Ankara’da “Yabancı Terörist Savaşçıların Seyahatinin Önlenmesi ve Sınır Dışı Edilmesine İlişkin Ortak Niyet Beyanı” anlaşması imzalandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İngiltere İçişleri Bakanı Sajid Javid ile gerçekleştirdiği imza töreni sonrası yaptığı açıklamada, “Bu işbirliğinin terörle mücadele dahil olmak üzere sadece iki ülkeye değil, aynı zamanda bölgemize ve dünyaya çok ciddi katkı sağlayacağını beyan etmek isterim” dedi. Javid ise “İki küresel güç olarak çok fazla fırsata sahibiz. Aynı zamanda benzer sıkıntı ve zorlukla karşı karşıya kalıyoruz. İmzaladığımız anlaşma, karşı karşıya kaldığımız sıkıntılardan, en önemlilerden biri olan terörle mücadele alanındaki ortak çalışmalarımızın bir sonucu” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet KAHRAMANMARAŞ İtalya, füze savunma sistemi süresini uzattı İtalya meclisi, Kahramanmaraş’ta konuşlandırılan İtalyan SAMPT füze savunma sisteminin görev süresinin 31 Aralık’a kadar uzatılmasına karar verdi. Karar 9 Temmuz’da Senato’da oylanacak. İtalya, Türkiye’nin NATO’dan talebi üzerine hava savunma sistemlerini 2016’da Kahramanmaraş’a yerleştirmişti. İspanya da 4 yıldır Adana’da konuşlu Patriot füze savunma sisteminin süresini 2019 sonuna kadar uzatmıştı. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle