19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ECE KURTULUŞ 132 TEMMUZ 2019 SALI Yönümüz GüneylereTÜRK HALK MÜZİĞİ SanatçıSI Cemo Yılmaz’ın ilk albümü çıktı Yılmaz’a albümde Hilmi Yarayıcı, Nilüfer Sarıtaş, Erdal Güney, Sinan Güngör sesiyle; İbrahim Karaca ise şiiri ile eşlik ediyor “Cumartesi Anneleri”ne adadığı klibi, 16 Nisan 2017 Anayasa referandumu öncesi pek çok sanatçının birlikte seslendirdiği “Ha yır” adlı eser, Gezi Parkı Direnişi’nde yaşamını yitirenlere adanan “Duvarlara Yazın Bizi” ve 24 Haziran 2018 seçimleri için sibel sandığa çağrının yapıldığı bahçetepe “Haydi Sandığa” adlı eserlerinin bestecisi sanatçı Cemo Yılmaz ilk albümünü çıkardı. “Yönümüz Güneylere” adlı albüm, Evcimen Müzik etiketiyle raflarda yerini aldı. Albümde, Kutsal Evcimen, Hilmi Yarayıcı, Nilüfer Sarıtaş, Erdal Güney, Sinan Güngör sesiyle, İbrahim Karaca ise şiiri ile eşlik ediyor sanatçıya. Almanya’da yaşayan Cemo Yılmaz, aslen Tokatlı. Arif Sağ Müzik Okulu’nda eğitim alan Yılmaz, 1997 yılında göç ettiği Almanya’da düğün salonları, türkü evleri ve çeşitli konser etkinliklerinde sahneye çıktı. Albümün tanıtımı geçen aylarda yapıldı. İlk albümün heyecanını yaşayan ve bağlama ile iç içe büyüdüğünü anlatan Yılmaz ile albümü hakkında konuştuk. ‘Aydınlığa hasret olduğumuz bugünlerde...’ Albüme adını veren eseri, oğlu Güney dünyaya gelmeden önce bestele diğini söyleyen Yılmaz “Bu eser özellikle ışığa ve aydınlığa hasret olduğumuz şu günlerde insana umut veren, insanın geleceğe karamsar değil de pozitif bakmasını sağlayan ve bizi ışığa, güneşe ve onun sıcaklığına yönlendiren ve de kucaklaşmaya ve barışa davet eden sanki, deyim yerindeyse, sihirli bir türkü oldu. Umarım bu eser sihrini gösterir ve insanlar arasındaki buzların erimesine birazcık katkı sağlar da, bu kamplaşma ve kutuplaşmaların yerini sevgi ve hoşgörü alır” diyor. Albümde 15 eserin yer aldığını anlatan Yılmaz, genellikle top Cemo Yılmaz (solda) toplam 15 eserin yer aldığı albümde genellikle toplumsal meseleleri işlemiş. lumsal konularda eserlerin ağırlıklı olduğunu anlatıyor. Yılmaz, şöyle devam ediyor: “Albümde toplumsal konuları işlediğim eserler biraz ön plana çıkıyor. En başta kaybedilen evlatlarını, 741 haftadır yılmadan ‘Nerde benim yavrucağım’ çığlığı ile arayan annelere yaptığım ‘Cumartesi Annelerine’ adlı eser ile Gazi Mahallesi’nde dur ihbarına uymadı denilerek, 38 kurşunla arabaları taranıp, katledilen 1617 yaşlarında hayattan koparılan iki canımıza yaptığım ‘Vururlar Yol Ortasında’ eseri, Gezi’de yitirdiğimiz canlarımız için yaptığım ve daha önce Kutsal Evcimen’in Hilmi Yarayıcı ile beraber seslendirdiği ‘Duvarlara Yazın Bizi’ eseri ve Sivas’ta yakılarak yitirdiğimiz ozan ve aydınlarımıza yaptığım ‘Kanlı Sivas’ eseri öne çıkan eserler.” ‘Sanat, özgür düşünce ile filizlenir’ Ülkemizde ve Avrupa’da sanata ve sanatçıya bakışın “gece ile gündüz” kadar belirgin olduğunu söyleyen Yılmaz, özetle şunları söylüyor: “Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi elbette sanatıyla da orantılıdır. CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgül ‘Devlet opera ve balesine 2019 yılı için ayrılan bütçenin sarayın bir aylık masrafına bile denk gelmediğini’ söylemişti. Bu işin bir kısmı! Diğer ve daha önemli kısmı ise özgürlüklerdir. Sanat, özgür düşüncenin olduğu yerde filizlenir ve büyür. Özgürlüğün olmadığı, baskının, sansürün olduğu bir yerde sanat adına üretim olmaz! Ülkemizdeki sanatçılar ne kadar özgür diye kendi kendimize bir soralım! Diğer ve yine önemli bir kısmı da, sanat eserlerinin ve sanatçıların haklarının da korunması gerekmektedir. Avrupa’da bu da sıkı bir şekilde korunuyor. Yandaş sanat veya sanatçı olmaz. Sanatçı muhaliftir; eksik veya yanlış yapılanların eleştirisini sanatıyla yapabilmelidir. Sırtını bir yerlere dayayıp, bir şeyler ürettiğini zanneden ve saray sofralarına kurulanlar ne yapsalar halkın sanatçısı olamayacaklar; bu baskılara maruz kaldığından bir şeyler üretemeseler bile sanat adına, özgürlükler ve demokrasi adına mücadele eden yürekli sanatçılar tarihe iz bırakacaklardır.” Karikatürün ustası veda etti Glastonbury sahnesi kadınlarla coştu Guillermo Mordillo Arjantinli ünlü karikatürist Guillermo Mordillo, 29 Haziran’da 86 yaşında hayata gözlerini yumdu. İspanyol El Pais gazetesinin duyurduğu habere göre, 86 yaşındaki karikatürist Mallorca Palmanova’da yaşadığı evin yakınlarında bulunan bir restoranda geçirdiği rahatsızlık üzerine hayatını kaybetti. Haberin duyulmasının ardından sanat dünyasından birçok isim, sosyal medya üzerinden karikatüristin ölümü üzerine duydukları üzüntüyü dile getirdi. Fransız karikatürist Boulet, Twitter hesabından şu sözleri paylaştı: “Mordillo ölmüş, çok üzgünüm. Çocukken onun kitaplarına bayılırdım. Çizimlerindeki detaylar bana çok ilham verdi.” 4 Ağustos 1932’de Buenos Aires’te doğan Mordıllo, çok er ken yaşlarda çizimle ilgilenmeye başladı. 20 yaşındayken iş bulmak için gittiği Peru’dan sonra taşındığı ABD’de bir süre Paramount’un kısa metraj ve animasyon filmlerinin prodüksiyonunda çalıştı. Altmışlı yılların başında 1966’ya kadar illüstratör olarak çalışacağı, kariyerinde önemli yeri olacak Paris’e yerleşti ve burada karikatür alanında ün kazandı. Paris Match, Marie Claire gibi dergilerle yaptığı işbirlikleri onun adının dünya basınında duyulmasını sağladı. Çizimlerinden oluşan birçok kitap ve animasyon film yayımladı. Kendi yarattıığı çizgi evreninde insanları, insan ilişkilerini tasvir etti. Kariyeri boyunca Paris, Barselona ve Mallorca’da düzenlediği sergilerin gelirlerini Mallorca’daki otistik çocuklar yararına bağışladı. ‘World Akustik’ sahnesinde CAN Bonomo var Can Bonomo, 4 Temmuz Perşembe akşamı 21.00’de, Yapı Kredi bomontiada “World Akustik” konserler serisi kapsamında dinleyiciyle buluşacak. “Ruhum Bela” isimli son albümünü nisan ayında çıkaran Bonomo’nun konseri, herkese açık ve ücretsiz olacak. ‘Çığ’ Sırbistan’da sahnelenecek Sırbistan’da bulunan Rehionalno Pozorişte profesyonel tiyatrosu, Tuncer Cücenoğlu’nun 50. sanat yılı kapsamında, “Çığ” adlı eserini sahnelemeye hazırlanıyor. Lazarevac şehrinde bulunan “Puls Theatre” ile ortak yap mayı planladıkları “Çığ” 2019 Aralık ayında sahnelenerek, Sırbistan ve çevresindeki bütün tiyatro sahnelerinde oynanacak. Oyun afişlerinde de sanatçının öncülüğünü yaptığı “Sanata evet” sloganı yer alacak. Kylie Minogue Dünyanın en büyük müzik festivallerinden Glastonbury bu yıl 2630 Haziran tarihleri arasında binlerce müzikseveri ağırladı. The Cure, Stormzy ve The Killers’ın headliner olarak sahne aldığı festivale kadın sanatçılar ağırlıklarını koydu. 14 yıl önce Glastonbury’de Headliner olarak sahne alacakken kanser teşhisi konulduğu için konserini iptal etmek zorunda kalan Kylie Minogue nihayet bu yıl Glastonbury’ye geldi ve pazar günü muhteşem bir şov sunarak hayranlarını mest etti. Nick Cave sürprizi “2005 yılında gelecektim buraya ama şartlar elvermedi, gelemedim” diyen Minogue kalabalığın coşkulu sevgi gösterisi yüzünden duygulu anlar yaşadı ve “Keşke başka türlü olsaydı ama hayat böyle bir şey işte. Şimdi hepimiz buradayız” diyerek sözlerini sürdürdü. Minogue’un konseri sırasında Nick Cave’in de yıllar önce birlikte kaydet tikleri “Where the Wild Roses Grow” adlı şarkıda eşlik etmek üzere sahneye gelmesi, günün unutulmaz anlarındandı. Kylie Minogue gibi festivalin son günü sahne alan Billie Eilish, Janelle Monae, Miley Cyrus, Stefflon Don ve Christine And The Queens gibi kadın sanatçı ve gruplar gün boyu sundukları sağlam performanslarla Glastonbury’ye damga vurdular ve 2019’un kadın yılı olarak akıllarda kalmasını sağladılar. Opeth Rock Off geri dönüyor Rock/Metal festivali Rock Off, 6 Temmuz’da geri dönüyor. Bir yıllık aranın ardından tekrar izleyiciyle buluşacak festivalde bu yıl İsveç’in progresif metal türündeki bilinen grubu Opeth, Helsinki’li Fin folk metal grubu Ensiferum, Pentagram, TEC, Undertakers, Khepra, Black Tooth ve daha pek çok rock grubu Parkorman’da sahnede olacak. Festivalde kurulacak Audioban Music Embassy, Dragon’s Den (powered by Audioban) sahnesinde ise, İzmirli melodik hardcore grubu Scenes We Have Missed ve İstanbul çıkışlı melodik death & thrash metal ekibi Furtherial izlenebilecek. Kültür Servisi ‘İplikten Çözülenler’ 7 Temmuz’da bitiyor İstanbul Modern’in, “İplikten Çözülenler: Tekstilde Küresel Anlatılar” başlıklı sergisi, 7 Temmuz’da sona eriyor. Sergide tekstil malzemelerini yapıtlarında sanatsal ifade aracı olarak kullanan ve aralarında Belkıs Balpınar, Hussein Chalayan, Burhan Doğançay, Noa Eshkol, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Uli Fischer, Şakir Gökçebağ, Zille Homma Hamid, Gözde İlkin, Christa Jeitner, Elisa van Joolen & Vincent Vulsma, Gülsün Karamustafa, Servet Koçyiğit, Karen Michelsen Castañón, İrfan Önürmen, Judith Raum, Sabire Susuz gibi isimlerin çalışmalarını ağırlıyor. Bir Cumhuriyet Kadını: Semiha Berksoy 19 Haziran 2019’da Semiha Berksoy Opera Vakfı’nın 10. yıldönümü tarihi Süreyya Operası’nda kutlandı. Berksoy’un “Müzik ve Sahne Sanatları Bayramı” olarak ilan ettiği bu anlamlı günde on yıldır ülkemizde opera sanatına önemli hizmetleri olan sanatçıların ve kurumların yanı sıra genç yorumcular da ödüllendiriliyor. Bir Ateş Kuşu Semiha Berksoy Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın opera sanatçısı. Güçlü sesiyle az rastlanır bir dramatik soprano. Aynı zamanda, ruhuyla, bedeniyle, duygularıyla hayatını tuvallere yansıtan güçlü bir ressam. Aykırı bir kişiliğe sahip, dirençli ve aydınlık bir kadın. Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün,Nâzım Hikmet’in iltifatlarına mazhar olduktan sonra yüzleşmek zorunda kaldığı zorluklar ise inanılır gibi değil! Ama, belgelerle konuşuyor ve yüzünü hep aydınlığa dönüyor Semiha Berksoy. “Ben mesleğime âşığım. Gece gündüz mesleğimle meşgulüm” diyerek karşısına çıkan/çıkarılan tüm zorluklarla mücadelesini dile getiriyor. Bir ateş kuşu gibi her seferinde küllerinden yeniden doğuyor… 2004 yılında aramızdan ayrıldı Semiha Berksoy. 2010’da, Berksoy’un doğumunun 100. yılında, Kültür Bakanlığı Yayınları’ndan çıkan “Ateş Kuşu Semiha Berksoy” adlı kitabım şu sözlerle (alıntıyla) başlar: “Sic transit gloria mundi... İşte dünyanın ihtişamı böyle geçiyor…” Aramızdaki dostluktan her zaman onur duyduğum Semiha Berksoy, sesiyle, sözüyle, fırçasıyla kendine yaraşır bir geçiş yapıyor dünyayı izleyerek… İzledikleri arasında kızı Zeliha Berksoy ve torunu Oğul Aktuna’nın ayrı bir yeri var. Semiha Berksoy Müzesi Atatürk’ün huzurunda ilk Türk operası “Özsoy”da Ayşim rolünü oynamanın gururunu nasıl yaşadığını hep anlatırdı. Bir daha, bir daha, bir daha… ve her seferinde aynı heyecanla. Nasıl heyecanlanmasın ki? Kendi sözleriyle: “Atatürk, Özsoy operası için ‘Bu bir inkilap hareketidir. Ankara’da Özsoy’un temsili milli operamızın başlangıcı sayılmaktadır’ buyurmuşlardır.” Nice 10 yıllar ve nice güzellikler diliyorum Semiha Berksoy Opera Vakfı’na. Çok yakın bir gelecekte tohumları Opera Vakfı ile birlikte atılmış olan ama ne yazık ki bu tohumların kök salması için gerekli destek verilmeyen, daha da ötesinde, bürokratik engellerle yokuşa sürülen Semiha Berksoy Müzesi’nin bir an önce açılması gerektiğini düşünüyorum. Onun zengin arşivinin, video söyleşilerinin, o büyüleyici yatak odasının ve de tablolarının sergileneceği bir Semiha Berksoy Müzesi İstanbul’a, sanat dünyamıza ayrı bir zenginlik katacaktır. Avangardın ötesinde duran Semiha Berksoy, kendi adını taşıyan bir müzede yaşamak, yaşatılmak zorundadır kanımca. Sergiler sergiler... 2014 yılı itibarıyla Opera Vakfı ve GALERİST işbirliğiyle İstanbul’da açılan “Halüsinasyon Duvarı” Berksoy’un eserlerinin Türkiye ve dünyada tanıtımı için önemli bir adımdı kuşkusuz. Ve bu olumlu girişimi Odeabank GALERİST sişbirliği ile açılan “Aşk’la Semiha Berksoy” sergisi izledi. Bilir misiniz ki 1997 yılından başlayarak davet edildiği İstanbul Bienali, Venedik Bienali gibi uluslararası sergilerin ötesinde Semiha Berksoy’u en mutlu eden sanat olaylarından biri de 2000 yılında İKSV Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali aracılığıyla tanıştığı dünyaca ünlü yönetmen Robert Wilson’un onu New York Lincoln Center’da sahneye çıkarmasıdır. 90 yaşında, Wagner’in “Aşk Ölümü” aryasını söylemiştir “Önceki Günler” adlı oyunda. Bir aşk kadınıdır zaten Semiha Berksoy... 2019 Nisanı’nda Louvre Müzesi’ndeki “Ay” sergisine de “Ay Işığında Aşk” tablosuyla yer aldı. “Portreler” onun başka bir sergisi. Geçen yıl Londra’da Regent Park’ta Vigo Galeri’de açılan “Semiha Berksoy Frieze Masters” Sergisi Semiha Berksoy’u Sharjah Bienali’ne kadar götürdü… Ufukta yeni sergiler de var yurtiçinde ve yurtdışında… Hayatını adeta annesine vakfetmiş olan kıymetli arkadaşım Zeliha Berksoy’la bazen şakalaşıyoruz: “Ateş kuşu Semiha Berksoy yükseklerden uçuyor ve izliyor bu yaşananları bulutların arasından…”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle