19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected]. TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1124 HAZİRAN 2019 PAZARTESİ DEDELER NINELER IŞ KUYRUĞUNDA Kriz derinleşirken işsiz sayısı da artıyor. Sade ce gençler değil yaşlılar, emekliler de iş kuyruğu na girdi. Evini geçindiremeyen 50 yaş ve üstü 306 bin kişi iş arıyor. Son bir yılda bu yaş grubunda iş arayanların sayısı yüzde 57.5 artış gösterdi. Hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında maaşların eri grubundakilerin de 37 bin 302’si kadınlardan meydana geliyor. mesi nedeniyle dedeler TL’nin dolar karşı nineler ve emekliler de tekrar iş kuyruğuna gir ŞEHRİBAN sında yılbaşından bu yaKIRAÇ na yüzde 10 civarında de di. 2018 Mayıs dönemin ğer kaybı emekli maaşla de 50 yaş ve üstü 194 bin 682 rına yıl başında yapılan ortala kişi iş kuyruğuna girerken ma yüzde 11 zammı da silip sü 2019’un aynı döneminde bu pürdü. 12.3 milyon emeklinin sayı yüzde 57.5 artışla 306 bin satın alma gücü de enflasyon 754 kişiye fırladı. karşısında eridi. Türkiye Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) verilerine göre Mayıs 2019 döneminde kayıtlı işsiz sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 59 artışla 4 milyon 84 bin kişiye çıktı. İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinde mayıs ayında gıda enflasyonu yüzde 28.44’e çıkarken, emekliye yıl başında yapılan zammın, mutfak enf Ücretler açlık sınırının altında lasyonu karşısında ilk 5 ayda eridiğini de ortaya çıkardı. Türkiye’de ortalama 2 bin li İŞKUR verilerine göre, 2018 yılı başında 65 yaş üzeri 8 bin 55 kişi iş ararken 2019 yılı Mayıs ayında bu grupta iş arayanların sayısı 11 bin 378 kişiye yükseldi. 2018 başında 6064 ra maaş alan emekliler, Türkİş’in mayıs ayı için açıkladığı sadece gıda harcamalarından oluşan 2 bin 123 lirayı aşan açlık sınırının da altında yaşıyor. Kira, ulaşım ve faturala yaş grubunda iş arayanların sa rı da kapsayan yoksulluk sını yısı 19 bin 705 iken bu sayı bu rı ise mayıs ayı itibarıyla 6 bin yılın ilk dört ayında yüzde 51 918 lirayı aşmıştı. Yoksulluk sı artışla 29 bin 851 kişiye fırla nırının ise ancak üçte biri geli dı. Yine aynı dönemde 5559 re sahip emeklilerin her geçen yaş grubunda ise 106 bin 691 gün hayatta kalma imkânları kişi olan iş arayanlar 117 bin da daralıyor. 357’ye çıktı. Öte yandan milyonlar Bu yılın ilk dört ayı itibarıy ca emekli gözünü temmuz la iş arayan 65 yaş üstü kişile ayı zammına çevirdi. 2019 rin 4 bin 438’i kadınlardan olu Temmuz’da açıklanacak 6 aylık şurken, 6065 yaş grubundaki enflasyon oranına göre emekli lerin 11 bin 404’ü ve 5559 yaş maaşları yeniden belirlenecek. Emekli maaşları Türkiye’ye Almanya’da emeklilik hakkı kazanıp maaşlarını Türkiye’deki hesaplarına havale ettiren Türk vatandaşlarının sayısı 2017 yılında 69 bin 89’a yükseldi. DW Türkçe’nin Alman Emeklilik Sigortası Kurumu’ndan edindi ği verilere göre maaşlarını Türkiye’den çekenlerin sayısı her yıl ortalama 2 bin 500 kişi artarken ilk üç sırayı ise İtalya, İspanya ve Yunanistan paylaşıyor. Toplamda 2000 yılında Alman Emeklilik Sigortası Kurumu 1 milyon 210 bin kişinin emeklilik maaşını yurtdışına havale ederken bu rakam 2017’de 1 milyon 750 bin kişiye yükseldi. 2015 yılında 2 bin 615, 2016’da 2 bin 865 ve 2017 yılında 3 bin 20 Alman vatandaşı emeklilik maaşını Türkiye’ye havale ettirdi. Mobilyacıların hedefi Afrika Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Batı ve Kuzey Afrika ülkelerine ihracatı artırmak amacıyla Fas’a pazar inceleme gezisi düzenledi. Ege İhracatçı Birlikleri’nden (EİB) yapılan açıklamada, “2023 için konulan 6 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak amacıyla alternatif pazar arayışlarını sürdürüyor. Yıllık 2.5 milyar dolarlık mobilya ithal eden Batı ve Kuzey Afrika ülkelerine ihracatı artırmak için harekete geçildi” denildi. Fas’ın mobilya ithalatında Türkiye’nin 2018’de gerçekleştirdiği 49 milyon dolarlık ihracatla 5. büyük tedarikçi konumunda olduğunu belirten Ege Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Doğan Yağcı, Fas’ta başkent Rabat ve ticaret merkezi Kazablanka’da verimli görüşmeler yaptıklarını kaydetti. l Ekonomi Servisi Kartta gecikme faizi düşürülsün Kredi kartı gecikme faiz oranının 2.65’ten aşağı çekilmesi gerektiğini vurgulayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Kredi kartı taksit sayıları ile ilgili yeni düzenlemeler yapılarak hayata geçti. Kredi kartı taksit sayıları artırıldı. Fakat daha etkin bir fayda görülmesi için gecikme faizlerinin düşürülmesi gerekiyor” dedi. Palandöken, Türkiye Bankalar Birliği’nin ilk çeyrek verilerine göre kredi kartı borcu nedeniyle yasal takibe intikal etmiş ve takibi devam eden 2 milyon 427 bin 833 kişinin olduğunu anımsatarak, “Gecikme faizlerinin düşürülmesi herkese ödeme kolaylığı sağlayacaktır. Bu da piyasalarda yeniden bir hareketlenme ile birlikte güven gelmesi demektir” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Limonun kilosu 12 TL’ye çıktı Kapadokya’daki yeraltı depolarında erken çürümeye başlayan limon, fiyatların yükselmesine neden oldu. Marketteki kilosu 12 TL’ye kadar çıkan limon, semt pazarında tanesi 1 TL’den satılıyor. Rekolte düştü, zam yolda Ülke genelinde hububat ve sarmısakta düşük verim ve düşük rekoltenin fiyatlarda hareketlilik yaratacağı beklenirken, depolarda çürüyen limonun kilosu 12 TL’ye kadar çıktı. Limonun kilosu İstanbul’daki zincir marketlerde 11.90 TL’den, halde ise 7 TL’den satılıyor. 21 Haziran itibarıyla Bursa Hali’nde 7.50 TL, Balıkesir Bandırma Hali’nde 7.78 TL olan limonun kilosu, Afyon Hali’nde ise 8 TL. Kasa limonun Trabzon Hali’ndeki fiyatı da 150 Depolarda çürüyen limonun kilosu markette 12 TL’ye yükseldi. Üretiminin düşmesi beklenen sarmısağın ise 15 TL’ye çıkması öngörülüyor. TL’ye yükseldi. Akdeniz Bölgesi’nde hasat döneminde yaşanan yoğun yağışlar, nemli halde sandıklanmak zorunda kalınan limonun, muhafaza edildiği Kapadokya’daki yeraltı depolarında erken çürümeye başlamasına neden oldu. Bu da fiyatların yükselmesiyle sonuçlandı. Türkiye’nin önemli sarmısak üretim merkezlerinden Kastamonu Taşköprü’de bu yıl rekoltenin düşük, fiyatların ise yüksek olacağı öngörülüyor. Kastamonu Ziraat Odası Başkanı Mehmet Butur, “Bu yıl yaklaşık 25 bin ton rekolte olacağını, fiyatların ise 15 lira olacağını düşünüyoruz” dedi. Güneydoğu Anadolu’da yaşanan aşırı yağışlar nedeniyle Cizre, Silopi, Nusaybin gibi bölgelerde verim düşüklüğü olduğuna dikkat çeken Mardin’in tek kadın hububatçısı Aysun Çıray, bölgede yaşanan aşırı yağışlardan sonra yapılan araştırmada verim düşüklüğü yaşandığını söyledi. Hatay’daki Amik Ovası’nın bir bölümü, kış aylarındaki yağış ve taşkınlar nedeniyle yaklaşık 4 ay su altında kaldı. Arazilere 10 gün gecikmeli şekilde pamuk ekimi yapıldığını aktaran Antakya Ziraat Odası Başkanı Mehmet Muzaffer Okay, “Taşkınlarda buğday ve arpa gibi ekili ürünler zarar gördü” dedi. l Ekonomi Servisi Kriz var ve aynı gemide değiliz Birleşik Metalİş Sendikası, kıdem tazminatı fonunu kabul edilmez bulduklarını anlatarak “Kıdem tazminatı tartışması bizim için kapanmıştır” ifadesini kullandı. DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş Sendikası Genel Temsilciler Kurulu sonuç bildirgesini yayımladı. Bildirgede şu ifadeler yer aldı: n Talebimiz mevcut kıdem tazminatı hakkının daha da geliştirilmesi... Kıdem tazminatında tavan uygulaması ve 1 yıl süre şartı kaldırılma lı. Tazminat, her tür sözleşme biçimi için geçerli olmalı. Tazminat ödemeyen patronlara ağır yaptırım uygulanmalı. n Ülkemizde ağır bir ekonomik kriz yaşanıyor. Hayat pahalılığı arttı ve evimize götürdüğümüz ekmek azaldı. Sürekli borçlanıyoruz. Ücretlerimiz eriyor ve hızla yoksullaşıyoruz. Krizde biz işçiler kaybediyoruz ama patronlar kazanmayı sürdürüyor. Hükümet işverenleri koruyacak onlarca düzenleme yapıyor. Tüm bunlar olurken biz işçilerden ise yine fedakârlık bekleniyor. Patronları uyarıyoruz: Aynı gemideyiz masallarını kendinize saklayın. n Krizin sorumlusu biz değiliz. Ortaya çıkan maliyeti üstlenmeyecek, haklarımızı korumak için mücadeleden geri durmayacağız. n Hükümet emeklilikte yaşa takılan yüzbinlerce işçiyi düşük ücretle yüz yüze bırakmakta. Gasp edilen sadece emeklilik değil, bir bütün olarak sosyal güvenlik hakkıdır. l Ekonomi Servisi ‘Şimdi, tamamen farklı bir şey’ Pazar sabahı bu yazıyı yazarken çok önemli bir yerel seçim yaşanıyordu. Sonuçlar belli olmadan bir yorum yapmak istemedim. O nedenle, “şimdi, tamamen farklı bir şey”. Mart Menekşeleri “Mart Menekşeleri”, Nazi Almanyası’nda, partiye sonradan, çıkarcı bir yaklaşımla ya da korkudan katılan ya da yanaşanlar için kullanılan bir kavram. Bunlara, medyada o zaman da çok sık rastlanıyormuş. Philip Kerr’in, Nazi Almanyası’nda geçen dedektif romanları (Berlin Noire) üçlemesinin ilk kitabının başlığı da “Mart Menekşeleri”. Nazi rejimi Avusturya’yı ilhak etmeye hazırlanırken, yaşanan olayları alaycı/ komik bir dille anlatan L’ordre du jour kitabının yazarı Eric Vuilard geçen yıl bir konuşmasında, “Bugün toplumda yaşanan siyasi kaosu iyi anlayabilmek için soğukkanlı analizlere değil, daha çok edebiyata bakmak gerekir” diyordu. Philip Kerr’in Mart Menekşeleri de bir dedektif romanı, ama izleğini kurarken Nazi rejiminin siyasi, ekonomik analizlerinden öte halkın güncel yaşam pratiklerine ışık tutan ayrıntıları gözden kaçırmıyor. Mart Menekşeleri’ni okurken, dedektifimizin maceralarının yanı sıra, faşist devletin memurlarının ve partinin üyelilerinin yolsuzluklar, lider konumundakilerin arasındaki rekabet; rant kaynağı olarak büyük inşaat projeleri, ekonomik mali israf, temel tüketim mallarının kalitelerinin sürekli bozulması; polisin, yargı sisteminin tamamen keyfileşmesi, mikro şiddetin güncel yaşamın doğal bir parçası olması; Yahudilerin evlerine, mücevherlerine, değerli sanat koleksiyonlarına el konulmaya başlanmasının örnekleri, o toplumdaki yaşamı anlamamıza yardımcı olacak biçimde birbirini izliyor. Naziler, işsizliği kadınları eve kapatarak azaltmaya çalışıyor. Medya ve günlük yaşamda, kadınları çocuk doğurma makinesi, anne ve kocasına sadık, itaatkâr bir eş olarak tanımlayan bir söylem yaygınlaşıyor. Örneğin kadın olduğu için işinden atılmış yetenekli gazeteci Inge, tek başına kahvede oturmuş sigara içerken, bir genç yanına yaklaşıp, ona bir “Alman kadını, anne ve eş olduğunu anımsatıyor”. Inge, dedektifimize, öfkeyle, “İş bu noktaya kadar geldi: makyaj yapıp sokakta dolaşan kadınların orospu olduğu varsayılıyor” diyor. Kadınlara yönelik bu baskının yanı sıra Nazi rejimi, LGBT bireyleri de baskı altına almaya, yok etmeye ya da toplumun dışına atmaya çalışıyor. Bu amaçla, Gestapo, “ahlak suçları” bölümünün içinde LGBT avcısı bir birim kuruyor. Kerr’in ayrıntılarıyla sergilediği bu dünyada, Nazi şefleri, büyük sermaye ve gangsterler, sıkı ilişkiler içinde, birbirlerinin sırtını sıvazlayarak ceplerini dolduruyorlar. Mart Menekşeleri de (nedense birden aklıma “portakal” geldi) gerek eğlence sektöründe gerekse de medyada, rejime yaranma yarışında, o “dünyayı” destekleyen kültürü üretmeye, yeniden üretmeye devam ediyorlar. Bu sırada Rejim, bin yıllık bir imparatorluk projesini kafaya takmış, yalnızca Almanya ve Avusturya’yı değil, tüm Avrupa’yı Nazi liderliği altında birleştirerek yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor; II. Dünya Savaşı hızla yaklaşıyor… İmparatorluk deyince İmparatorluk deyince aklıma Netflix’de yeni başlayan azınlıkların yaşam koşulları üzerine kurulmuş “Mr. Iglesias” isimli komedi dizisindeki cingöz kızın (Güney Amerika kökenli, ailesini desteklemek için, okuldan sonra üç işte birden çalışıyor), derste Amerikan tarihini bir dakikada, “Yerlileri yok ettik, siyahları ezdik, II. Dünya Savaşı sırasında iyi bir şeyler yapmışız, şimdi de imparatorluğumuzun güneşi batıyor” diyerek özetlemesi geldi. İmparatorluklar batarken toplumlarda garip şeyler olur. ABD’de, Trump seçildi. Şimdi, devletin dengeleme, denetleme kurumları etkisizleşiyor, “güçler ayrılığı” hızla aşınıyor. Muhafazakâr mahkemeler kadınların, LGBT bireylerin haklarını budamaya başladılar. Bu sırada, taraftarları (çoğunluğu beyaz ve eğitimsiz) Trump’ın “Tanrı’nın bir lütfu; onu savunmanın yurtseverlik, karşı çıkmanın ihanet” olduğuna, “ülkeyi yıkmaya hazırlanan radikal sosyalistlerden oluştan” Demokratik Parti’nin “bir beka sorunu” yarattığına inanıyorlar. Bu önemli günde bunları neden anlattın demeyin. Başlarken uyarmıştım: “Şimdi, tamamen farklı bir şey. ” Antalya’ya turist akını Turizmin başkenti Antalya’ya havayoluyla gelen turist sayısı bu yıl 22 Haziran tarihi itibarıyla 4 milyon 943 bin 637’e ulaştı. Turist sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17’lik artış yaşandı. 122 Haziran tarihleri arasında ise 1 milyon 643 bin 844 kişi geldi. Haziran ayı rakamı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 arttı. Geçen yıl 13 milyon 642 bin turistle tüm zamanların en yüksek sayısına ulaşan kentte, bu yıl sonuna kadar toplamda 16 milyon yabancı turist hedefleniyor. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle