19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
YORUM/HABER EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY 111 HAZİRAN 2019 CUMARTESİ Askerlikten muaf Casusluk cemaatinin üyelerinin darbe girişimi sırasında karargâhındaki makamında teslim olmuş Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçen eski generalin hazırladığı askerlik yasası Meclis’e sunuldu. Bir maddesi çok dikkat çekiyor: “Barışta, olağanüstü hal veya seferberlik hallerinde veya savaşta, askerliğini henüz yapmadan, Cumhurbaşkanı’nca gerekli görülen sahalarda özel olarak görevlendirilen gönüllüler, Cumhurbaşkanı’nca belirlenen şartlara uydukları takdirde askerlik hizmetinden muaf tutulur.” Sözgelimi, özellikle 31 Mart seçiminden sonra Saray’a yönelik eleştirileri üzerine acele Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğine getirilmiş olan Bülent Arınç, askerliğini yapmamış olsa; Saray’daki AKP’li tarafından hizmetlerinden dolayı askerlikten affedilebilir. Ya da Meral Akşener’in tanımıyla, belediyeden Malazgirt Savaşı’ndan bile daha çok ok atılmasını sağlayacak parayla Türk sporuna gönüllü hizmet veren Bilal Erdoğan da, askerliğini yapmamış olsa, silah altına alınmayabilir. İktidar dönemleri boyunca, yalnızca yoksulların vatan görevi yapması anlamına gelecek bir sisteme kapı açmışlardı, şimdi her alana yaygınlaştırdıkları “partizanlık ve kayırma”yı askerlikte de uygulamaya sokuyorlar. Üstelik “milli beka”dan söz ede ede... Çalıntı Berfin Bahar dergisinin mayıs sayısında “Toplumsal değişim ve değişmezlik” konusunu işleyen Hasan Şahingöz, bugün yerkürenin 10 milyar insanın gereksinimlerini karşılayabilecek varsıllığa sahipken, üretilenlerin adil paylaşılamaması yüzünden dünya nüfusunun 1 milyarının açlık, yarısından fazlasının da yoksulluk çektiğini, sudan, konuttan, aydınlanmadan yoksun yaşadığını aktarmış. Aynı belirlemeleri yurdumuz için yapmaya kalksak, çok farklı bir noktaya varmayacağımız ortada. Benzer yoksulluk ve yoksunluklar ülkemizde de yaşanıyor. Bu durumun nedeni belli: Ülke üretiminin ve varlığının adil paylaşılamaması. Paylaşılamamasının nedeni de çok iyi biliniyor. İktidar sözcülerine kulak kabartırsanız, ülkede bir çalma ve hırsızlık var. Onlara göre, oy çalınmış, oy hırsızlığı yapılmış. Oysa, yine çok iyi biliniyor ki, çalma çırpma oylarda değil. İnek hırsızını unutmayın! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelen saldırı hani neredeyse unutuldu. Saldırgan, Çubuk Akkuzulu köyünden inek hırsızı Osman Sarıgün, hâlâ dışarıda. Köyünde, yan gelmiş yatıyor. CHP Ankara İl Başkanı Rıfkı Güvener’e soruşturmada gelinen son aşamayı sorduk. Güvener’in verdiği bilgiye göre, dosyayı yürüten başsavcı, ifadeleri almaya devam ediyormuş. CHP’liler, suç duyurularını, itirazlarını yapmışlar. Dava açılmasını bekliyorlarmış. Dosyada henüz pek bir ilerleme yok. Bu arada, kürsülerden inmeyen, hiç susmayanı dinliyoruz usançla... Demokrasinin ilerlediğini filan söylüyor. 1 haziran 2019 SAYI: 34205 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:32 03:24 03:56 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:28 13:07 17:05 05:15 12:51 16:48 05:43 13:14 17:08 Akşam 20:36 20:17 20:36 Yatsı 22:23 22:00 22:14 TürkiyeABD ilişkilerinde hayaller ve gerçekler Türkiye’nin Rusya’dan S400 füze savunma sistemi almasına karşı çıkan ABD’nin, Türkiye’ye yaptığı baskı son zamanlarda iyice arttı. F35 savaş uçağı projesinden çıkarmaktan tutun NATO içinde dışlamaya, yalnızlaştırılmaya; FETÖ ve PKK terör örgütlerine verdiği destekten tutun Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi sıkıştırmaya dek, çok ve çeşitli araçlar var ABD’nin takım çantasında. Türkiye’nin ise eli çok güçlü değil. İç siyasette, ekonomide, dış politikada ciddi sorunları var.   Öncelikle çok yaygın yapılan bir yanlışı düzeltmek şart. O da TürkiyeABD ilişkileri söz konusu olduğunda sıklıkla, yerli yersiz, olur olmaz biçimde kullanılan “stratejik ortaklık” kavramı. ABD’nin dünya üzerinde iki stratejik ortağı var: İngiltere ve İsrail. Bu ikisi dışında Kanada ve Avustralya bile stratejik ortağı değil. ABD yöneticileri, Türkiye’yle ilişkilerde zaman zaman “stratejik ilişki”, bazen “model ortak” gibi kavramlar kullansalar da, bunlar gerçeği yansıtmıyor. Çünkü dünya egemenliği peşinde koşan emperyalist bir devlet ile bu emperyalist devletin bölmeye çalıştığı, yöneticilerinin sıkça beka tehdidine dikkat çektiği, orta büyüklükteki bir devletin ilişkileri, doğası gereği dostluk içermez. Hele de stratejik ittifak ilişkisinden asla bahsedilemez. Türkiye’nin, ABD’nin stratejik ortağı olduğunu dillendirenler, kendi siyasi gelecekleri için ABD desteği arayan kişilerdir, o kadar. İlk düğme yanlış iliklenince… Türkiye ABD ilişkileri, tarihsel olarak sorunlu başlamıştır. Bu ABD’nin, Türkiye’yi tanıma konusundaki tutumundan, Türkiye’nin ABD’ye yolladığı ilk büyükelçiye karşı takınılan tavırdan bellidir. Atatürk yönetimindeki Türkiye’ye geri adım attıramayan ABD, 2. Dünya Savaşı sonrasında, özellikle de NATO’nun kurulmasıyla birlikte, beklediği fırsatı yakalamıştır. Türkiye’nin NATO üyesi olma yönündeki aşırı, abartılı, iştahlı siyaseti, Kore’de Mehmetçiğin kanını akıtarak 1952’de NATO’ya üye oluşu, ABD’nin Türkiye üzerindeki çok yönlü, çok boyutlu, çok katmanlı nüfuzunu kısa sürede kurumsallaştırmış, örgütlü kılmıştır. Siyasetten bürokrasiye, iş dünyasından orduya, akademiden kültür kurumlarına dek, geniş bir alanda hem de. İkili ilişkiler, Atatürk sonrasında ve NATO üyeliğiyle birlikte artan bir hızla dengesiz seyretmiştir. Eşitlikten, mütekabiliyetten uzak gelişmiştir. Birkaç istisnai dönem hariç, Türkiye ABD karşısında hakkını arayamamıştır. Güçlü bir duruş sergileyememiştir. ABD, gücünün denetlenmesine karşı çıkar. Küresel hegemonyasını, emperyalist karakterini, ne pahasına olursa olsun sürdürmek ister. Siyasi, iktisadi, bilimsel, teknolojik gücünün doğal bir sonucu, tamamlayıcısı, destekçisi ve güvencesi olarak gördüğü askeri gücüne sıkça başvurmaktan geri durmaz. Dünya üzerinde 150’den fazla ülkede yaklaşık 800 üssü bulunan, kabaca 800 milyar dolara yakın savunma bütçesine sahip bir ülkenin öncelikleri, hedefleri, beklentileri, menfaatları, tehdit algıları, onun emperyalist ihtiyaçlarından bağımsız düşünülemez. O nedenle ABD’nin öncelikle rakip (hasım olarak okumak daha doğru) ülkeler olarak gördüğü iki ülke, Çin ve Rusya’dır. Bu yüzden iki kutuplu dünya düzenine de, çok kutuplu dünya düzenine de karşı çıkmaktadır.   Sözün özü: ABD’nin dünya barışına katkı vermesini beklemek de, Türkiye’yle dost olacağını düşünmek de hayalci bir yaklaşımdır. Gezi umuttur, umut bitmezDirenişin 6. yıldönümünde bir araya gelen yurttaşlar, yaşamını yitirenleri andı KURTULUŞ ARI Taksim Meydanı’na yürümek isteyen kitleye çevik kuvvet engel oldu. Gezi’de yaşamını yitirenlerin ailelerinin de katıldığı eylemde “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganları atılırken “Gezi umuttur, umut bitmez” pankartı açıldı Üniversite öğrencisi Elif Demirel annesiyle beraber eylemlere katıldı 2 kuşak birlikte direndi Gezi Direnişi başladığı günlerde Elif Demirel İstanbul Üniversite si İletişim Fakültesi’nde öğrenciy di. Final haftasıydı. Gezi’de bir şey ler olduğunu duydu. Arkadaşlarıyla bera ber oraya gitti. Sonra sında her gün Gezi Di renişi’ndeydi. Direnişe SEYHAN AVŞAR kendisiyle beraber annesi Sevim Demirel’de katıldı. İki kuşak, iki kadın direniş alanında... n Anne, kız olarak direniş ala nındaydınız... Gezi Direnişi sizler için neler ifade ediyordu? S.D: Gezi Direnişi’ne bir anne ve bir kadın olarak katıldım. Birileri nin artık yeter demesi gerekiyordu. Her kesimden insanın söyleyecek çok sözü vardı. E.D: Gezi benim için çok fazla şey ifade ediyor ama o günleri ya şarken elbette böyle düşünmüyordum. Neler yapabileceğimizin yeni yeni farkına varıyor gibiydim. Bilhassa biz kadınların... Bu ülke için, bu dünya için güzel şeyler isteyen bir sürü insan var. Yani biz halktık ve hiç de az değildik. n Beraber direnişe katılmak nasıl bir duygu? S.D: Gurur verici bir histi benim için. E.D: Şaşırtıcı değildi. Çünkü yapmam gerekeni yapıyor ve olmam gereken yerde oluyordum. O da bir anne ve her şeyden önemlisi bir birey olarak orada bulunuyordu. Haklı olduğuna inancın artıyor, çünkü anneler yanılıyor olamaz. n Direnişte çocuğunu kaybeden anneler oldu. Kızınız için kaygılandınız mı? S.D: Evet, ne yazık ki bazı anneler çocuklarını kaybetti. Bu çok üzücü bir durumdu. Kaygı her daim mevcut ama mücadele etmek gerekiyor. n Yeni bir direniş alanı olsa tekrar katılır mıydınız? E.D: Hayat devam ettikçe mücadele devam etmeli. Kadınların her zaman meydanlarda olmasını ve hayatları için savaşmaları gerektiğine inanıyorum. Çünkü bizim bu hayattan ve düzenden herkesten fazla alacağımız var. Almadan da gitmeyeceğiz. l İSTANBUL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] ZEHRA ÖZDİLEK Gezi Direnişi’nin 6. yıldönümünde Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla bir araya gelen yurttaşlar Gezi’de yaşamını yitirenleri andı. TMMOB Makine Mühendisleri Odası önünde toplanan kitle Taksim Meydanı’na kadar yürümek istedi. Fakat İstiklal Caddesi’ne çıkan Meşelik Sokak, çevik kuvvet tarafından kapatıldı. Avukat Can Atalay, “Adaletsizliğin sarayı çok uzun sürmez. Biz er ya da geç Taksim Meydanı’na Anayasal hakkımızı kullanacağız” dedi. TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi önünde toplanan kitle, “Gezi umuttur, umut bitmez. Karanlık gider Gezi kalır” pankartı açtı. Ellerinde “Gezi yargılanamaz”, “Hepimiz Gezideydik”, “Biz Geziciyiz, siz gidicisiniz” dövizleri ve Gezi’de yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını taşındı. Eyleme, Taksim Dayanışması bileşenleri, Gezi’de yaşamını yitirenlerin aileleri, CHP Milletvekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, Ali Haydar Hakverdi, TİP Milletvekilleri Barış Atay, Erkan Baş, HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Ahmet Şık, Gülistan Kılıç Koçyiğit de katıldı. Taksim dayanışması adına konuşan Mimarlar Odası İstanbul Büyük Kent Şube Başkanı Esin Köymen, “Gezi umuttur, umut bitmez. Karanlık gider Gezi kalır diyerek, “Gezi Parkı’nda başlayıp 80 ile yayılan, ülkemizin en barışçıl hareketinin; Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in ve Ahmet’in hayatları pahasına öne atıldıkları Gezi’nin üzerinden altı yıl geçmiş. Berkin’in ömrünün neredeyse yarısı kadar uzun! Bu altı yıl göstermiştir ki, Gezi Direnişi’nde cisimleşen değerlerden ne kadar uzaklaşılıyorsa, ülkemiz o kadar karanlığa gömülüyor. Savaş çığırtkanları, gericilik, mezhepçilik, ırkçılık gider. Kadın düşmanları, homofobikler, fetva veren şeyhler, hacamatçılar ve sülükçüler, karanlık sokaklardaki palalı, sopalı saldırganlar gider. Emri ben verdim diyenler de gider ama Gezi kalır!” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Mardin yöresine özgü, ekşi yeşil erikle yapılan bir yemek. 2/ Çin’in para birimi... Yaşamını ya da kariyerini boşa harcamış kimse. 3/ “Çok önemli kişi” anlamında ulusla 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 L ANG I R T K 2 İ D İ OT AMA 3 PEŞ I SKAT 4 OT ARASTA 5 GAY T NOE L 6 R İ MK AN P 7 AYVAZ OBA 8 MA C EMU 9 S T ARK İ NG rarası kısaltma... Eline ayağına çabuk, çevik, atik. 4/ Görkem, heybet... Bir nota. 5/ Bir ay adı... “Sermayesi olanın / Rehberi şeytan olmuştur” (Ataol Behramoğlu). 6/ Hayvanlara vurulan damga... İtalya’da bir kent. 7/ Y.K. Karaosmanoğlu’nun bir romanı. 8/ Yeniçeri ocağının, padişahın muhafızlığını yapan asker sınıfı... Rey. 9/ Toprak ya da çimentodan yapılmış kalın su borusu... Karadeniz kıyısı halkının giydiği dar paçalı potur. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bitlis’e özgü, ceviz bü yüklüğündeki hamurlar kızartıldıktan sonra üzeri ne sarımsaklı yoğurt dökülerek yenen bir yemek. 2/ Bir cins ipekli kumaş... Asker... 3/ Hayvanların bağlandığı gölgelik... “Çok yuva bekledim cücük çıkmadı / Boş yuva beklemiş kuşa döndüm” (Pir Sultan Abdal). 4/ Hububat tozu... “Yalan, uydurma söz” anlamında argo sözcük. 5/ Çok konuşan, geveze. 6/ Gelir... Bir içki. 7/ Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek... At tüyünün rengi. 8/ Seyrek dokunmuş bir tür ku maş... Yayla fırlatılan ucu sivri çubuk. 9/ Çay gibi haşlanarak içilen şifalı bir bitki.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle