14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 329 MAYIS 2019 ÇARŞAMBA İSTANBUL’DA sıcaklık REKORU İstanbul’da dün 35.4 derece ile son 69 yılın mayıs ayı sıcaklık rekoru kırıldı. Eski rekor Mayıs 1950’de ölçülen 34.5 dereceydi. 330/2 0 0 380/2 2 0 270/1 3 0 280/1 9 0 340/16? 0 310/1 3 0 240/7 0 320/1 7 0 340/2 0 0 360/2 0 0 350/1 9 0 270/1 6 0 160/1 0 0 320/2 2 0 190/8 0 290/1 9 0 190/8 0 260/1 0 0 170/5 0 210/1 2 0 230/1 4 0 250/1 7 0 TARİHTE BUGÜN 1453: Osmanlı devletinin yedinci padişahı Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetti. 1953: Yeni Zelandalı dağcı Edmund Hillary ile Şerpa yardımcısı Tenzing Norgay, 8 bin 881 metrelik rakım ile dünyanın en yüksek tepesi Everest’e çıkan ilk isimler oldu. kitaptaki domuz figürü için harekete geçti, öğretmenden savunma istedi MEB’in çiftliğinde domuz yok OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İstanbul’da bir öğretmenin boyama etkinliği için kullandığı görselde “domuz” yer aldığı için harekete geçti. Bir velinin şikâyeti üzerine bakanlık, 2. sınıf İngilizce dersinde, müfredat kapsamında, çiftlik hayvanlarını tanıtmak için kullanılan görsel nedeniyle öğretmenden savunma istedi. Uygulamaya tepki gösteren Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Kamusal, bilimsel eğitim politikalarının hayata geçirilmesi noktasında hiçbir adım atmayanlar, öğretmeni, eğitim ve bilim emekçilerini hedef göstermeye devam ediyor” dedi. Öğrenci velisi tarafından Milli Eğitim Bakanlığı İletişim Merkezi (MEBİM) üzerinden yapılan şikâyette “2. sınıfta okuyan kızıma ev ödevinde domuz resimli ingilizce ödevi verildi şikâyetçiyim” ifadeleri yer aldı. Öğretmene iletilen resmi yazı ile aynı gün içinde savunması istendi. Öğretmenin ise MEB’in savunma talebine karşı hukuki yollara başvuracağını belirttiği öğrenildi. MEB’in uygulamasına tepki gösteren Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “Eğitimcilere yönelik artan şiddetin temel sorumlusu eğitimcileri hedef alan söylemleri, uygulamaları yaratan lardır. Ve dünden bugüne aynı tarz devam ettiriliyor” dedi. l ANKARA Kundakta Kuran kursuDiyanet’in raporuna göre 04 yaş arası 16 bin bebek ve çocuk geçen yıl kurstaydı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı “2018 Yılı Yaz Kuran Kursları Değerlendirme Raporu”na göre, 04 yaş arasında 16 bin 370 bebek ve çocuk, ge çen yıl Kuran kursuna gönderildi. Raporda, “Kurslarda dernek, vakıf, cemaat hâkimiyeti ortadan kaldırılmalıdır” vurgu su yapıldı. Eğitim Hizmetleri Genel Mu¨du¨rü Kadir Dinç, raporda ki yazısında, “O¨rgu¨n eğitime de figen atalay vam eden yaklaşık 17 milyonluk hedef kitlemizin 3 milyo na bile ulaşmayan sonucu daha fazla gayret go¨sterip daha c¸ok c¸alışmamız gerektiğini ortaya koymaktadır” dedi. Raporda yer alan bazı tespitler ve öneri ler şöyle: n 25 Haziran17 Ağustos 2018 tarihleri arası eğitim veren yaz Kuran kurslarına, 1 milyon 354 bin 909’u erkek, 1 milyon 316 bin 385’i kız olmak üzere 2 milyon 671 bin 294 çocuk katıldı. n Yaş grupları 04 yaş: 16 bin 370, 59 yaş: 1 milyon 81 bin 268, 1014 yaş: 1 milyon 382 bin 513, 1519 yaş: 145 bin 831. n Öğreticiler pedagojik açıdan yetersiz. n Kuran kurslarındaki sosyal imkânlar ye terli olmadığı için kaliteli eğitim verilemi yor. n Kurslarda dernek, vakıf, cemaat hâkimiyeti ortadan kaldırılmalı. n Yatılı yaz Kuran kurslarına kayıt edile cek öğrenciler sınavla seçilmeli ve yaş ara lıkları 1215 arası olmalıdır. n Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı yurtlarda yatılı yaz Kuran kursları açılabilmeli. n Kitapların içeriği güncellenmeli; çocuk ların ilgisini çekecek bulmaca, yapboz, kıs sa ve hikâyeler çoğaltılmalı, etkinlikler ek lenmeli. n Ders kitaplarına Şafiî mezhebi ile ilgili bilgiler eklenmeli. 04 katılımı arttı Raporda, 2018 yılında 04 yaş grubundaki çocukların yüzde 0.25’ine eğitim verildiği, geçen yıl bu oranın yüzde 0.20 olduğu hatırlatıldı. 514 yaş grubu öğrenci sayısının ise geçen yıla oranla düştüğüne dikkat çekilen raporda, “Bu düşüşte halk eğitim merkezleri tarafından açılan kursların veya belediye ya da okullarca açılan yaz okullarının etkisi olmuştur. Ayrıca çocukların okullarda seçmeli Kuranıkerim, Hz. Peygamber’in Hayatı, temel dini bilgiler derslerini alabiliyor olması da düşüşte etkili olmuştur”denildi. Daha çok çocuğa ulaşmak Raporda, yaz Kuran kurslarında daha çok çocuğa ulaşabilmek için önerilenler de şöyle: n Müftülüklerce kursların tanıtım afişlerinin okullar kapanmadan en az 15 gün önce okullara asılması sağlanmalı, n Bilbord ve raketler şehrin uygun mekânlarına asılmalı, n Kursların açıldığı ilk hafta çocukların, velilerinin ve diğer vatandaşların katılımıyla yaz Kuran kursları açılış programları yapılmalı, n Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan yaz Kuran kursları sinevizyon ve kamu spotunun Diyanet TV, Diyanet Radyo ile yerel TV’lerde gösterimi sağlanmalı, n Yaz Kuran kurslarının önemi Diyanet TV ve Diyanet Radyo başta olmak üzere yerel TV ve radyolarda yapılacak programlarla anlatılmalı, n Diğer mekânlarda okul, belediyeler vb. yaz Kuran kursu açılışına ağırlık verilmeli. ‘KURAN KURSUNU TANITIN’ MEB’den cemaat talimatı Daha önce FETÖ okullarına verilen devlet desteği bu kez İstanbul Fatih’te İsmailağa Cemaati’ne verildi. Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerini İsmailağa Cemaati’ne ait kurslara yönlendirmek için talimat verdi. OdaTV’nin ulaştığı belgeyle, FETÖ okullarının ardından bir cemaate daha devlet tarafından verilen destek resmiyet kazanmış oldu. Belgenin ortaya çıkmasının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya konuyu zaman kaybetmeden Meclis’e taşıdı. Kaya, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “Bu olay istisna mıdır? Türkiye genelinde uygulanmakta mıdır” diye sordu. Olay, MEB Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 23 Mayıs’ta ilçedeki tüm okullara gönderdiği talimatıyla gerçekleşti. “Kuran Kursu Öğrenci Kayıt İşlemleri Broşürleri” konu başlığıyla okullara gönderilen yazıda, İsmailağa Kuran kursunun tanıtım broşürlerinin ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu ile imam hatip Liselerine duyurulması istendi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yazısında cemaatin, broşürlerinin okullardaki ilan tahtalarına asılması ve el broşürlerinin dağıtılması istendi. Üstelik Fatih İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü söz konusu tanıtım broşürlerinin görünür yerlere asılarak öğretmenlere, personellere, velilere ve öğrencilere duyurulmasını istedi. l Haber Merkezi Aile mercek altında1.5 YAŞINDAKİ ECRİN SORUŞTURMASINDA ACI DETAYLAR Samsun’un Vezirköprü ilçesinde kaybolduktan 21 gün Sevcan Kurnaz 16 yaşındayken kaçarak kendisin sonra önceki gün ayakkabı ve den 20 yaş büyük Cengiz kıyafefleri bulunan 1.5 yaşında Kurnaz’la yaşamaya başla ki Ecrin Kurnaz’ı yeniden arama dı. Cengiz Kurnaz, Sevcan’ın çalışması başlatıldı. Olay yerin Ecrin ablasının eşiydi. Ecrin 4 ay de bulunan kafatası ve kemikler, Ecrin’e ait olup olmadığının Kurnaz lıkken babası Cengiz Kurnaz, kalp krizi geçirerek ha tespiti için Adli Tıp Kurumu’na yatını kaybetti. Anne Sevcan gönderildi. Bu arada aynı bölgenin da Kurnaz, Cengiz Kurnaz’ın kızkardeşinin ha önce tarandığı, kemik parçaları oğlu Deniz Kurnaz’la evlendi. Sevcan nın sonradan o alana bırakıldığı üzerin Kurnaz’ın bu evlilikten de 6,5 aylık ha de durulduğu bildirildi. Bölgeye gelen mile olduğu bildirildi. AFAD ve Jandarma ekipleri, savcı ne Ecrin’in kaybolmadan önce De zaretinde dere yatağında arama çalış niz Kurnaz’ın erkek kardeşi Özkan ması yürütüyor. Çalışmalarda AFAD’ın Kurnaz’a bırakıldığı, Özkan Kurnaz’ın ‘Abrek’ isimli kadavra köpeği de kulla ağabeyi ve yengesinin ilişkileriyle ilgili nılıyor. daha önce sorun yaşandığını belirtildi. Bu arada, kemiklerin bulunduğu, Ec Savcılık, şüphelerin üzerinde yoğun rin ailesinin evine 6 kilometre mesafe laştığı Özkan Kurnaz’ın cep tele deki alanın daha önce ekiplerce taran fon kayıtlarını geriye dönük in dığı ortaya çıktı. Ecrin’e ait olduğu de celemeye aldı. Soruşturma ğerlendirilen kemiklerin sonradan o kapsamında Ecrin’in de bölgeye bırakıldığının tahmin edildiği desi Nuri ile babaanne bildirildi. Savcılık ile polis ve jandarma si Hacer Kurnaz’ın da ekipleri, soruşturmada aile içi bazı iliş kan örnekleri alındı. kileri mercek altına aldı. l Haber Merkezi Bahçelievler’de tehlikeli yıkım İstanbul Bahçelievler’de riskli olduğu gerekçesiyle boşaltılan basın sitesindeki 11 katlı 80 dairelik apartmanın yıkımına dün başlandı. İddiaya göre yıkıma, ortadaki kolonlar kesilerek başlandı. 11 katlı bina kendi kendine çöktü. Büyük bir felaketin eşiğinden dönüldü. Yıkım sırasında hiçbir önlem alınmadığı görüldü. l DHA Tacizci eşinden şikÂyetçi olmadı 5 yaşında çocuğa kayyım atandı Kayseri’de, Hüseyin D’nin (38), kızı A.D.’ye (5) cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanmasına başlandı. Mahkeme heyeti, anne F.D.’nin, duruşmada eşinden şikâyetçi olmadığını söylemesi üzerine mağdur A.D’ye temsili kayyım atanmasına karar verdi. Sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma ertelendi. l Haber Merkezi İktidar neyi temsil ediyor? Demokrasilerde siyasal iktidarlar halk iradesini temsil eder. Siyasal iktidar, parlamentoda milletvekili çoğunluğuna sahip ve parlamentoya karşı sorumlu hükümet demektir. Halk, toplumsal sınıflardan oluşur. Siyasal iktidar, çoğunluk oyuyla gelmiş olmasına karşın aslında ağırlıklı olarak bir sınıfın temsilcisidir. Bu anlamda halk iradesi, kapitalist ekonominin egemen olduğu toplumlarda aldatıcı bir kavramdır. Fakat öyle de olsa, söz konusu toplumu oluşturan sınıflar ve meslek grupları örgütlülerse, siyasal iktidarın üzerinde her birinin etkisi olacaktır. Yani bu siyasal iktidar ağırlıklı olarak hangi toplumsal sınıfın temsilcisi olursa olsun, az ya da çok bütün toplumsal sınıfların ve meslek gruplarının yararına işler yapmak zorundadır. Bu olmazsa toplumsal kargaşa çıkar. Demokrasinin işleyişi zora girer. Bu son derece sıradan bilgiler yine az ya da çok demokrasinin geçerli olduğu ülkeler için söz konusudur. Batımızda kalan ülkelerin belli başlılarında yürürlükte olan siyasal sistem, bütün aksamalarına rağmen budur. Aksaklıklara, sistem içinde şimdilik çözümler bulunmaktadır. Dünyanın geri kalanında ise (ABD ve Rusya Federasyonu da içinde olmak üzere) siyasal iktidarların neyi temsil ettiği sorusunu ayrı ayrı irdelemek gerekir. HHH Bizde siyasal iktidarlar, çok partili sisteme geçilen 1950’lerden başlayarak, bütün aksamalarına ve kesintilere karşın halk iradesini temsil ediyordu. Yine 1950’lerden başlayarak iktidarlar halkoyuyla geliyor, halkoyuyla gidiyorlardı. 27 Mayıs 1960’ta halkoyuyla gitmeye niyeti olmadığı anlaşılan siyasal iktidar (bana kalırsa ağırlıklı olarak iç dinamizmin temsilcisi olan güçlerce) gönderildi ve tıkanıklık açıldı. Demokrasiye işlerlik kazandırılmasıyla ülke bir süre rahatladı. Fakat bu kez 12 Mart ve 12 Eylül darbeleriyle kazanımlar geri alınarak bugünlerin temelleri o günlerde atıldı. Bu darbelerin temel hedefi, başta işçi sınıfı olmak üzere, emekçi halkın, köylünün, esnafın ve memurun örgütlenmesine engel olmaktı. Bunda da büyük başarıya ulaşıldı. HHH Bugün gelinen nokta ise kötünün daha kötüsüdür. Günümüzdeki siyasal iktidarın neyi temsil ettiğini görmek için 2000 öncesinden başlamak gerekiyor. Yüzde yirmiler gibi bir oy oranıyla İstanbul’a belediye başkanı olan kişinin daha sonra başkanı olacağı siyasal partinin yine o oranlarda bir oyla parlamentoda bu oranın üç katı sayıda milletvekili elde etmesi yaşamakta olduğumuz günlerin başlangıcıdır. Böyle bir haksızlık ve orantısızlıkla siyasal iktidarı ele geçiren ekibin, bütün bir ülkeyi değil, var olan toplumsal sınıflardan herhangi birini temsil etmek gibi bir derdi de, yükümlülüğü de olamazdı. Nitekim, bazen geri adımlar atılıyormuş gibi yapılarak adım adım gelinen ve 2018’de Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle de ulaşılan noktanın, demokrasiyle uzaktan yakından bir ilişkisi olamaz. Türkiye’de bugün yürürlükte olan, bir dikta rejimidir. Bu dikta, dış ve iç koşulların izin verdiği ölçüde ilerleyecek kadar akıllı ve hesaplı davranıyor. İktidarı kaybetmemenin koşullarını da hazırlamak için elinden gelen her önlemi alıyor. Bu siyasal iktidar, bu ülkede bugün en başta kendilerininki olmak üzere bir zümrenin ve irili ufaklı yandaşlarının çıkarlarını temsil ediyor. Sahnelemeye çalıştığı demokrasi oyununda rol almak isteyen sanatçı, siyasetçi, gazeteci, akademisyen, bu oyunda ancak figüran olabilecek, işi bittiğinde bir kenara atılacak, unutulacak, silinecek, yok olacaktır. Destekçi kitlelerin konumu da figüranlıktan farksızdır. Aydınlanmanın, Cumhuriyetin değerlerini savunanların yapması gereken, bu iktidarla diyalog aramaksızın, nezaket için bile olsa ona yasallık sağlayacak en ufak bir ödün vermeksizin, bir milim gerilemeksizin, kararlılık ve cesaretle ilerlemektir. Bir milim gerisi uçurumdur. Baraja giren iki çocuk hayatını kaybetti İstanbul’da Alibeyköy Barajı’na giren 13 ve 14 yaşındaki iki çocuğun cansız bedenine ulaşıldı. Serinlemek için Alibeyköy Barajı’na giren 2 çocuk kayboldu. Bölgeye, sağlık, itfaiye ve arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekipler, kaybolan çocukları bulmak için çalışma başlattı. Aramada çocukların cansız bedenine ulaşıldı. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle