23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
‘Kirli Gerçekçilik’miş!KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1329 MAYIS 2019 ÇARŞAMBA Yazar Abdullah Şevki’nin kitabında yer Öte yandan o satırlar, hukukçuları da alan bir öyküde, bir yaşın altında bir harekete geçirdi ve satışı devam eden çocuğa yapılan cinsel istismar satırları Türkiye’nin gündemine oturdu. Yazar kitabın toplatılması talep edildi. Konu ile ilgili görüşünü aldığımız yazar Öner bu konuyla ilgili, “Kirli Gerçekçilik Yağcı ise “Bir işkence sahnesinin açık benim beğendiğim bir akım ve bu akım üzerine deneme yaptığım bir açık yazılması nasıl rahatsız ediciyse bir çocuğa yapılan cinsel istismarın da öyküdür” derken yayınevi de kurgu dahi olsa açık açık yazılması, son Şevki’yi savundu. Sosyal medyada derece çirkin...” dedi. Abdullah Şevki, Kurgu Kültür Merkezi Yayınları etiketiyle yayımlanan “Zümrüt Apartmanı” kitabında, pedofili içeren satırların yer al tepkiler çığ gibi büyürken, kitap tüm satış ve tanıtım sitelerinden kaldırıldı. Bu bir kurgu. Böyle bir olayı görmedim, duymadım, benimle ve gerçekle bir ilgisi yok. Amaçlanmış bir şey olsa böyle aptalca yapabilir miyim? Oradaki sanatı görmemek içler acısı dığı ortaya çıktı. bir şey. Yazar ne kadar tiksindirici O satırlarda bir yaşın yazmış diyeceklerine, böyle ahlak altında bir çocuğa yapı Konuyla ilgili ulaştığımız kitabın sızca konuyu nasıl ele almış işlemiş lan cinsel istismar anlaÖZNUR tılıyor. Sosyal medyanın OĞRAŞ ÇOLAK da gündemine oturan o satırlar, hukukçuları da harekete geçirdi ve satışı devam eden kitabın toplatılması talep edildi. Avukat Umur Yıldırım, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu ve kitabın toplatılmasını istedi. Eskişehir Barosu da aynı yönde bir başvuru yaptı. Can Yayınları Sahibi Can Öz, sosyal medya hesabından kitap ile şu sözleri paylaştı: “O kadar akıl almaz derecede korkunç ki kitap, şiddetle itiraz ede yazarı Abdullah Şevki, öyküde yer alan satırları savundu ve şu açıklamayı yaptı: “Bu öyküyle ilgili koparılan fırtına, bilgiden ve sanattan yoksun. ‘Kirli Gerçekçilik’ benim beğendiğim bir akım ve bu akım üzerine deneme yaptığım bir öyküdür bu. Bu öyküleri hangi temele dayandırarak yazdığımı da anlatıyorum orada. Bir insanda tiksindirici duyguları nasıl ortaya çıkarabilirimin bir denemesi bu. Sinemada da birçok örneği var bunun. Bizim insanımız bir şeyi okurken yan diye bakıyorlar. ” Kitabın yayımcısı Kurgu Kültür Mer kezi Yayınları’da konuyla ilgili bir açıklama yaparak Şevki’nin yanında yer aldıklarını belirtirken, yayınevi sahibi Alaattin Topçu ise kişisel sosyal medya hesabı Instagram’dan Abdullah Şevki ve “Zümrüt Apartmanı” kitabını savundu. Topçu daha sonra paylaşımını sildi. Gözaltı kararı Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kitapla ilgili suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcı miyorum. Ama esas bunu yazan ve lış okuyor herhalde. Orada benim lığı tarafından suç duyuruları üzeri yayımlayanlar, şüphesiz ki tamamen yapmak istediğim sonuna kadar tik ne kitapta yer alan ifadeler nedeniyle sorumlular. Bir de utanmadan üst per sintiden okunamayacak şekle nasıl yazar Abdullah Şevki, “müstehcenlik” deden açıklama yapmışlar.” dönüştürebilirim üzerine denemeler. suçundan gözaltına alındı. ÖNER YAĞCI: Bu tarz yazılar başka amaca doğru gider Abdullah Şevki, 2005 yılında Zümrüt Apartmanı kitabında yer alan bir öykü ile Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması’nda öykü ödülüne değer görülmüştü. O dönemin seçici kurulunda yer alan gazetemiz yazarı Öner Yağcı ile konuştuk. Şevki’nin amatör bir yazar olduğunu söyleyen Yağcı, “O dönemde daha Zümrüt Aparmanı kitabı yoktu. “Uzak Bir Ülkeye Sevişmeye Giden Kadın” adlı öykü ile katılmıştı yarışmaya... Bugün ise söz konusu olan, konuşulan öykü de yer alan satırlar son derece yanlış. Bir işkence sahnesinin açık açık yazılması nasıl rahatsız ediciyse bir çocuğa yapılan cinsel istismarında kurgu dahi olsa açık açık yazılması konu edilmesi bile son derece çirkin, amaç başka tarafa doğru kayar, özendirici olabilir, yazarın bu tarz konulara çok dikkat etmesi gerekir. İnce bir çizgi. Ben bu tarz yazıları ne olursa olsun doğru bulmuyorum” dedi. Maltepe Belediye Tiyatrosu Yurtdışından çifte ödül... Maltepe Belediyesi çalışanlarından oluşan tiyatro grubu, 2023 Mayıs tarihlerinde davetli olarak katıldığı Ukrayna’daki iki ayrı festivalden ödülle döndü. 23 Mayıs’ta Dnipropetrovski Tiyatro Festivali’ne katılan Maltepe Belediye Tiyatrosu, Ukrayna asıllı ünlü Rus yazar Nikolay Gogol’ün “Bir Delinin Hatıra Defteri” isimi oyununu farklı bir şekilde yorumlayarak tiyatroseverlerin karşısına çıktı. 25 oyun... Festivalde ABD, İngiltere, Litvanya, Polonya, Gürcistan, Azerbaycan ve Ukrayna’dan 23 tiyatro grubu 25 oyunla sahne aldı. Oyun, farklı ülkelerden eleştirmenler, rejisörler, dramaturglar tarafından oluşturulan jüri tarafından tam not alarak “En Yenilikçi Yönetmen” ödülünü kazandı. Topluluk, 21. Kherson Tiyatro Festivali’nde de sahne aldı. Azerbaycan ve Rus dernekleri tarafından “Üstün Başarı Ödülü” verildi. l Kültür Servisi ETKİNLİK PERA CAFE’DE... ‘Yeni Sesler’ etkinlikle bitiyor Pera Müzesi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyonlarından ilham alan “Yeni Sesler” başlıklı müzik projesinin son performansını sunuyor. Meriç Artaç’ın “Rudan’ın Kahve Molası” başlıklı bestesini sanatseverlerle buluşturan etkinlik, Hezarfen Ensemble akustik performansı ile eşlik ediyor. Sanatçı, bestenin merkezine kahve hazırlığı ve servisinde kullanılan kahve çekirdekleri, kahve değirmeni, su ısıtıcı ve kahve fincanı gibi araçların seslerini yerleştiriyor. Etkinlik, 31 Mayıs Cuma günü 20.00’de Pera Cafe’de düzenlenecek. l Kültür Servisi Meriç Artaç sSeazmobsnauulnen’sdsiaon 20182019 sanat sezonunda birçok prömiyeri sahneye koyan Samsun Devlet Opera ve Balesi (SAMDOB), sezonun son bale gösterisini “Piri Reis” balesi ile yaptı. Eser, önceki akşam Atatürk Kültür Merkezi Aydın Gün sahnesinde Samsunlu sanatseverlerle buluştu. Dünyayı ilk kez haritalandıran ünlü donanma kaptanı “Piri Reis”in hayatının görsel şölenle anlatıldığı eserin müzikleri Can Atilla’ya, koreografi ve librettosu G. Armağan Davran ve A. Volkan Ersoy’a ait. l CEMİL CİĞERİM / SAMSUN ‘Küçük Şeyler’ Karlovy’de yarışacak “Babamın Kanatları” filmiyle 23. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yedi ödüle, 53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde beş ödüle layık görülen yönetmen Kıvanç Sezer, kendisinin yazıp yönettiği yeni filmi “Küçük Şeyler”in çekimlerini nisan ayında tamamladı. Başrollerini Alican Yücesoy ve Başak Özcan’ın paylaştığı film, kısa bir kurgu döneminin ardından dünyanın en eski film festivallerinden biri olan Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali 2019’un Ana Yarışma bölümünde yarışmaya hak kazandı. Kültür Bakanlığı’nın destek vermedi ği filmin çekimleri toplamda üç hafta sürdü. Üçlemenin ikinci filmi olarak çekilen “Küçük Şeyler” mizah unsurunun eksik olmadığı, trajikomik anlatım diliyle dikkatleri çekiyor. Film, İstanbul’un uzak bir semtindeki lüks sitelerinde oturan Onur ve Bahar çiftinin, Onur’un işten atılmasıyla yaşadıkları zor zamanları anlatıyor. “Küçük Şeyler”, modern Türkiye’nin yeni orta sınıf, beyaz yaka yaşantılarını; hayatlarında yeni bir noktanın eşiğine gelen Onur ve Bahar çifti üzerinden kaçınılmaz kavgalarla, kabuslarla, absürt durumlarla, bedensel ve ruhsal değişimlerle beyaz perdeye taşıyor. l Kültür Servisi Marshmello Küçükçiftlik’te elektronik müzik festivali Bu yıl ikincisi düzenlenecek elektronik müzik festivali Electric Playground, 3 Temmuz’da Küçükçiftlik Park’ta müzikseverlerle buluşacak. Geçen yıl “The Chainsmokers”, “Lost Frequencies” gibi isimlerin yer aldığı festivalde bu yıl ise Marshmello, Kungs, DJ Funky C sahne alacak. l Kültür Servisi Batsın bu dünya Müzik, tarih boyu çeşitli toplumların aynası olmuş, insanın ruh halini yansıtmış hatta ruh halini iyileştirip yüceltmesine yardım etmiştir. Osmanlı döneminde Edirne’de kurulan II. Beyazıt Külliyesi’ndeki ıslahanede ruh hastalarının çeşitli müzik makamlarıyla tedavi edildiği bilinir. Külliyenin ortasındaki şadırvandan akan su sesinin bunalımları rahatlattığı söylenir. O külliyede ruh hastalıklarını tedavi eden çeşitli müzik makamlarından bazıları şöyle sınıflanır: Uşşak Makamı: Kalp, karaciğer, sıtma ve mide hastalıklarının ilacıdır; Neva Makamı: Gönül okşayıcıdır, kötü düşünceleri uzaklaştırır. Hüseyni Makamı: Özellikle çocuklara ferahlık verir. Ateş düşürür. Bütün coğrafyalarda, bütün çağlarda müzik, insana en yakın arkadaş olmuştur. Mutlaka günün değişik saatleri veya sizin her türlü ruh haliniz için kendi dünyanıza ait olan bir müzik vardır. Islıkla çalacağınız bir marş, mırıldanacağınız romantik bir melodi, belki de size dans etme coşkusunu hatırlatacak bir şarkı. Bu işin tılsımı kendinizi içinizdeki müziğe kaptırabilmenizdir. Tıpkı mitolojik çağlarda insanların yeraltı tanrıçasını kutsaması, Orta Çağ’da dinsel ilahilerle huşu içine girip ruhunu yükseltmesi, kendi içindeki özel inançla, coşkuyla ivme kazanması, ya da 19. yüzyılda bir Viyana valsi ile coşması gibi. Müzikle insanın ruh hali anlık değişebilir. Bazen piyano tuşlarındaki caz, bazen kocaman bir orkestranın görkeminde bir senfoni, bazen bağlamanın nazlı sesi, bazen de tam tamların ritmi. Müzik ve toplumsal süreç 20. yüzyılda Türk toplumundaki sosyal konuların müziğe yansıması en belirgin şekliyle halk müziğinde ve arabesk kültüründe görülür: Göçebe kültürlerdeki yoksulluk, acılı insanın müziğe yansıttığı şarkıların sözlerinde derin bir hüzünle dile gelmiştir. Arabesk, genellikle çok duygusal şarkı sözleriyle umutsuz aşkları, mecburen sığınılmış yeni ortamların zorluklarını konu eder. Acı dolu sözleri bir yana, bir kısmı da sözsüz, ama hüznü yansıtan çalgısal müziktir. Yaylı sazlardaki kaydırmalar ve dokunaklı titreşimler başlıca özelliklerindendir. Fransızcadan Türkçeye geçen arabesk sözcüğü “Arap tarzı” anlamındadır. Müzik tarihinde “Arabesk” başlığını ilk kez Schumann kullanmış, “Op.18 Arabesk”i 1839’da piyano için yazmış. Minör tonda, lirik ezgilerle süslü, kısacık bir yapıttır. “Arabesk” terimi daha sonra bale yapıtlarında bir figürün adı olmuş. 1900 başlarında Debussy de kimi piyano yapıtına “Arabesk” başlığını vererek Arap dünyasının gizemine göndermeler yapmıştır. Mimaride ise Arap tarzında süsleme öğelerini içerir. Müziğin sosyolojik bir boyutu olduğunu unutmamalıyız. Sadece sevdiğimiz türlere saplanmadan her çeşidine kapılarımızı açık tutmalıyız. Gün gelir Hacı Arif Bey’den “Olmaz ilaç sinei sad pareme” şarkısı olabilir, Frank Sinatra’dan “My Way”, Shubert’ten “Müzikal Dakikalar”, ya da Orhan Gencebay’dan “Batsın Bu Dünya”. Evet, bugünlerde batsın bu dünya kadar kötümser olmayalım. “İzmir Marşı”, “Onuncu Yıl Marşı”, “Vatan Marşı” gibi ritmik ivme içeren marşlarla coşmak isteğindeyiz. Müziğin toplumsal gücü olduğuna en güzel kanıt. Görme engelli okurlara: Şiirlerle İstanbul Görme engelli okurlar için hazırlanan “Şiirlerle İstanbul” kitabı, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Nilüfer Belediyesi iş birliğiyle yayımlandı. Enver Ercan’ın 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti için düzenlediği “Bizans’tan Günümüze İstanbul Şiirleri” kitabından seçilen şiirlerden oluşan kitapta Yahya Kemal’den günümüze 38 şairin İstanbul şiirleri yer alıyor. “Şiirlerle İstanbul” kitabı, Nilüfer Belediyesi Kütüphanelerinin görme engelli bireyler için ayrılmış özel koleksiyonuna eklendi. Nilüfer’de yaşayan görme engelli yurttaşların talebi doğrultusunda, kitap kendilerine ulaştırılacak. Türkiye Yazarlar Sendikası da bu özel basımı ilgili sivil toplum kuruluşlarına ve kütüphane koleksiyonlarına gönderecek. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle