17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 21 MAYIS 2019 SALI [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ olaylar ve görüşler Geriye gidişin ayak sesleri Abdullah Tekin E. Öğr. Gör. Hem Doğu hem de Batı dünyasında yer alan söylence kuşlarının en önemlisi Doğu kökenli ateş kuşunun karşılığı olan Phoeniks’dir. Söylence kuşları İran mitolojisinde Simurg ya da Anka olarak anılır. İslam sonrasında Zümrüdü Anka, Türk mitolojisinde de Tuğrul diye anılan Phoeniks diğer söylence kuşları ile hem benzerlik, göreceli olarak da farklılık gösterir. Yunan mitolojisinde Phoeniks’in “şark” kökenli olup Habeşistan’daki yüksek dağlarda yaşadığı ve çok uzun ömürlü olduğu belirtilmektedir. Phoeniks ömrünün son aşamasında olduğunu anlayınca kuru dalları salgıladığı bir yapıştırıcı ile sıvayıp kendine yuva yapar ve üstüne kurulup güneşin kızmasını bekler. Kızgın güneşin yuvayı tutuşturması aşamasında Phoeniks ateşin üstüne atlar ve yanarak yok olur. Küllerinden oluşan yumurtadan yeni bir Phoeniks çıkar. Batı dünyasının Phoneiks mitosunu, öldükten sonra dirilmenin bir simgesi olarak değerlendirmeleri bu söylenceye dayanır. Küllerinden doğan Cumhuriyet Phoneiks söylencesi en somut ve en seçkin örneğini Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda sergilemiş, yakıp yıkılan Osmanlı’nın küllerinden yeni, çağdaş ve genç bir Cumhuriyet doğmuştur. Phoneiks örneğinde olduğu gibi çöküp giden bir imparatorluğun içinden çıkıp ateşe atlamaktan çekinmeyen yurtsever insanlar ülkeyi düşmanlardan kurtarıp aydınlık günlere ulaştırmışlardır. Ancak son 12 yıldır aşama aşama bu genç Cumhuriyet’in köküne yerleştirilen dinamitler etkili olmuş ve ileri gidişin hı 12 yıldan beri ülkenin ileriye yönelik adımlara tanık olduğu söylenemez. Tam tersine geriye dönüşün ayak sesleri giderek yükselmektedir. Bu yönetim de öyle veya böyle gidecek, ancak bıraktıkları izleri temizlemek kolay olmayacaktır. zı kesilip geriye gidilmeye başlanmıştır. Bu noktada herkesin birbirine sorduğu soru aynıdır: “Bu güzelim ülke niçin bu konuma getirilip olumsuzlukların kucağına itildi.” Ülkemizin içinde bulunduğu ortam ve koşullar içinde eğitim ekonomi ve adalet birincil ölçekli sorun olarak kabul edilse de sorunun esas boyutları 12 yıl boyunca insanımızdaki değişime yönelik davranışlardır. Ele alınması ve değerlendirilmesi gereken esas nokta budur. Bu olumsuzluğu gidermek önemlidir. Bu olumsuzluk giderildiğinde yani insanımızda ve toplumumuzda gözlenen olumsuz değişikliğin ve geriye gidişin önlenmesi aşamasında tıpkı Phoeniks’in yumurtadan çıkışı örneğinde olduğu gibi yeni bir Phoeniks’in çıkışına tanık olunacaktır. Adalet ve eğitim kurumlarının, üniversitelerin içinde bulunduğu tablo ortadadır. Üni versitelerden ilköğretim kurumlarına uzatılacak çizgide düşünülen sistem geriye dönüşün işaretlerini vermektedir. Bu nedenle Phoeniks’in önemi ve özlemi duyulmaktadır. Şundan bundan medet ummak yerine kendi küllerinden çıkacak bir Phoeniks’in tıpkı OsmanlıCumhuriyet yaklaşımında olduğu gibi görkemli edimlere neden olacağı umulmaktadır. 12 yıldan beri ülkenin ileriye yönelik adımlara tanık olduğu söylenemez. Tam tersine geriye dönüşün ayak sesleri giderek yükselmektedir. Bu yönetim de öyle veya böyle gidecek, ancak bıraktıkları izleri temizlemek kolay olmayacaktır. Ayakkabı kutularında saklanan paralardan pahalı saatlere, vakıf yöntemiyle paraları istif etmeye, havuz medyası oluşturmaktan küçük rüşvetlerin önem ve günah taşımadığını belirtmeye uzatılacak çizgideki insanımızı değiştirip de jenere ettikleri ortadadır. Yol ayrımındayız Yalanın en çok kullanılan,en çok söylenen ve en çok tüketilen bir söylem olduğu nokta bütün bu yazılan ve söylenenlerin doğru olduğunu göstermektedir. Yalan söylemeyi yaşamlarının parçası olarak niteleyip uygulayanlar sokaktaki adamdan tepedekilere uzatılacak çizgide yeni bir insan modelini sahneye çıkarmışlardır. Düşündürücü ve kaygı verici olan budur. Öbür türlü bundan öncekiler gibi gideceklerdir elbette. Ama bu yeni insan tipinin bir kaç yüzlü görünümüyle ülkeye ve topluma verdiği zararı gidermek kolay olmayacaktır Bunların Faust örneği bilgi ve güç elde etme karşılığında ruhlarını satan dilsiz şeytanlar olduğu unutulmamalıdır. Ülke bir yol ayrımındadır.Ya Faust Ya da şeytan... Abdülhamit’in Meclis darbesi 2019 yılı 19 Mayıs kutlamalarında Abdülhamit’in adının tarihsel kahra etti ve böylece bir sivil darbe yaptı. HHH manlar ve Atatürk’le birlikte Meşrutiyet’in kurucusu Mit anılması, iktidarın sahte bir hat Paşa’yı da Taif’e sürdü ve tarih yazma/yaratma çabala orada boğdurarak katletti. rının sonucuydu. HHH Bu davranış başta tarihçiler Abdülhamit döneminde Os olmak üzere kamuoyunu çok manlı İmparatorluğu tarihinin tedirgin etti. en büyük toprak kayıplarını Çünkü Abdülhamit: yaşadı; Balkanları, Kuzey 1) “Düyunu Umumiye İdaresi” Afrika’yı, Mısır’ı, Girit’i ve ile İmparatorluğun batışını ilan Kıbrıs’ı yitirdi. eden... Kıbrıs’ı 1878’de İngiltere’ye 2) Meşrutiyetçi Mithat Paşa bıraktı. ve arkadaşlarına verdiği söz Fransa’nın 1881’de Tunus’u den dönen... işgalini kabul etti. 3) Meclis’e karşı ilk darbeyi 1881’de Teselya ve Narda’yı yapan... Yunanistan’a verdi. 1897 4) Tahtını borçlu olduğu Mit Savaşı’nda Teselya geri alındı, hat Paşa’yı katleden... fakat büyük devletlerin bas 5) İmparatorluğun tarihteki kısıyla yeniden Yunanistan’a en büyük toprak kayıplarına yol bırakıldı. açan... İngiltere, 1882’de Mısır’ı işgal Despot bir Padişahtı. ettiğinde boyun eğdi. HHH 1878 Berlin Antlaşması’yla İktidarın kahramanlar ara Batum, Ardahan, Kars, Oltu, sında adını sayarak Atatürk Kağızman Ruslara, Kotur kaza üzerinden yüceltmeye çalış sı ve civarı İran’a bırakıldı. tığı II. Abdülhamit Osmanlı Aynı Antlaşmayla Bosna Her İmparatorluğu’nun yıkılışını sek Avusturya’ya verildi. ilan eden Padişahtır: Bulgaristan önce özerk, son İmparatorluk kesin olarak ra bağımsız oldu. 1881 yılında Abdülhamit’in Karadağ, Sırbistan ve Ro ilan ettiği “Düyunu manya bağımsız oldu. Umumiye”nin kurulmasıyla Girit fiilen Yunanistan’a geçti. batmıştır. Sonuç olarak Osmanlı İm Osmanlı, “Genel Borçlar İda paratorluğu II. Abdülhamit resi” aracılığıyla yabancıların döneminde toplam 1 milyon vergi gelirlerine el koymasıyla 600 bin kilometrekare kadar 1881’de yıkılmış, Batılı ülkeler toprak kaybetti. tarafından paylaşılamadığı için, HHH Birinci Dünya Savaşı sonrasına Abdülhamit’in yüceltilme kadar, suni teneffüsle yaşatıl si: Bir devletin mali batışını mıştır. (Ayrıntılı bilgi için bknz: ilan etmenin, verilen sözden Emre Kongar, “Tarihimizle dönmenin, Meclis’e karşı Yüzleşmek”, 98. Basım, İs darbe yapmanın, rakiplerini tanbul, Remzi Kitabevi, ss. katletmenin ve Osmanlı’nın 7375) en büyük toprak kaybının, HHH sadece aklanması değil, Abdülhamit, Meşrutiyet ilan övülmesi anlamına da geldiği edeceğine söz vererek tahta için yanlıştır. çıktı. YAŞASIN PARLAMENTER Tahta çıktıktan sonra sözün DEMOKRASİ... den döndü ve 1876’da kurulan YAŞASIN TÜRKİYE BÜYÜK Parlamento’yu, Rus savaşını MİLLET MECLİSİ... bahane ederek 1878’de tatil KAHROLSUN DARBECİLER! Dini yaşanılan çağa göre yorumlamak 4 LASTİK ALANA 4 FİLTRE BEDAVA OPEL’DE DÖRT DÖRTLÜK LASTİK KAMPANYASI! Lastiklerini Opel Yetkili Servisleri’nde değiştiren myOpel üyeleri, periyodik bakımlarda yıl sonuna kadar diledikleri zaman ÜCRETSİZ yağ, yakıt*, polen ve hava filtresi değişimi fırsatından yararlanıyor.** * Dizel araçlarda bir sonraki bakım 30.000 km ve katları ise geçerlidir. ** Mevcut kampanya diğer indirim ve kampanyalarla birleştirilemez. Kampanyaya katılan yetkili servislerde, tüm Opeller için ay sonuna kadar geçerlidir. İşçilik ücreti kampanya kapsamı dışındadır. Kampanya, 4 adet Continental markalı lastik değişiminde geçerlidir ve stoklarla sınırlıdır. myOpel.com.tr Opel Yetkili Servis ATM Pendik 216 354 73 55 Asal Ayazağa Sarıyer 212 289 89 06 Bostancıoğlu Kartal İstanbul 216 389 00 00 Çetaş Büyükçekmece 212 863 54 54 Çetaş Bağcılar 212 447 30 00 Değer Maltepe 444 48 16 Ekcan İzmit Kocaeli 262 311 70 20 Erdemir Beylikdüzü 212 422 08 04 Gerçek Beşiktaş 212 315 91 00 GTC Global Altunizade 216 428 35 35 Mar Eyüp 212 417 29 29 Odak Bayrampaşa 212 467 13 13 Odak Topkapı 212 449 13 13 Öztek Çekmeköy İstanbul 216 621 05 00 İsmail Özcan Eğitimci/Yazar Müslüman Fransız filozofu Roger Garaudy’den temel bir tespit: “İslam’ın özü ile o özden yola çıkarak o günün koşullarına göre üretilmiş çözümleri birbirine karıştırmamak gerekir. Ben 1400 yıl öncesinin koşulları içinde konulmuş kurallara uymak için dinimi değiştirmedim. O özü beğendiğim için Müslüman oldum. 1400 yıl öncesinin koşullarına getirilmiş olan çözümleri dâhiyane buluyorum. Ama onların bugün de uygulanmasını savunmayı da aptalca buluyorum.” (Ahmet Taner Kışlalı, Cumhuriyet: 25.09.1997). Zamanın koşulları... Garaudy’nin hiçbir yoruma gerek bırakmayacak netlikte ifade ettiği üzere zamanımızda kaçınılmaz olan tutum, bugünün sorunlarına 14 asır öncesinin çözümlerini aynen uygulamak değil, o çözümlerden ilham alarak bugünün gerektirdiği çözümler üretmektir. Bunun için günümüzün din kurumları ve Müslüman bilginler, zamanımıza ulaşmış sahih dinsel metinlerin mesajını anlamaya ve yorumlamaya çalışırken akıl ve bilimle birlikte bu çağın koşullarını da göz önüne almak zorundadırlar. Yoksa günümüzün din kurumları ve din bilginleri, bugün dindarların bile hiç şikâyetçi olmadığı yürürlükteki laik yasal çözümlere ilişkin din adına da bir görüş, bir cevap ortaya koymak isterken, boşanmak konusunda olduğu gi Bir insan Müslümanlık iddiasında bulunduğu halde dürüst değilse, onun Müslümanlığı’nın da değeri yoktur. bi geleneksel fetvaları tekrarlayarak gülünç duruma düşmekten kurtulamazlar. İki yıl kadar önce Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendisine yöneltilen bir soru üzerine, bir erkeğin karısını mektupla, telefonla, faks ve SMS’le boşayabileceği yolundaki fetvasını bu günün dindar kadınlarının bile “baş üstüne!” diyerek kabul etmesi mümkün değildir. Bu zamanda hiçbir eğitimi, görgüsü, bilgisi olmayan bir kadın dahi bu şekilde boşanmaya rıza göstermez. Yine yakın bir geçmişte, DİB Din İşleri Yüksek Kurulunun, sol elin yeme içme işinde kullanılıp kullanılamayacağıyla ilgili bir soruya verdiği cevap, konuyla ilgili hadisleri ve geleneksel açıklamaları tekrarlayarak günah olduğu, dine aykırı olduğu yolundaydı. Günümüzde verilmiş bir fetva; zamanımızda en yoksul, en dindar, en muhafazakâr evlerde ve ailelerde bile yemeğin ona el değdirmeden çatalkaşık gibi araçlarla yendiğini; böylece sol elle yemenin başlangıçta doğru olan zaruret ve gerekçesini ortadan kaldırdığını nasıl göz önüne almaz? Üç sorun... Günümüzde Müslümanlarının ve Müslüman toplumların üç temel sorunu var: 1 Dini anlama ve yorumlamada geçmiş yüzyılların açıklama ve fetvalarına sıkı sıkıya bağlanıp içinde yaşanılan zamanı göz önü ne almamak. 2 Dindarlığı yalnızca gö rünüşe, kılık kıyafete, ibadet yapmaya, yani şekle indirgemek. 3 Ahlakı ve ahlaksızlığı kadın erkek ilişkilerindeki ve cinsellikteki haramlıkhelallikle sınırlamak. Ama bireyler arası ilişkilerde, her çeşit iş alanı ve ticari faaliyette bütün İslam dünyasında egemen olan yalan, hile, rüşvet, hırsızlık, yolsuzluk gibi özünde hepsi kul hakkına saldırı, diğer bir ifadeyle insan hakları ihlali olan gayrimeşru, gayri ahlaki gidişatı göz ardı etmek. Bilinmektedir ki, Müslümanlığın en duyarlı, üzerinde en ısrarlı olduğu hak, kul hakkıdır, yani insan hakkıdır. Bu hakka saygının adı dürüstlüktür. Bir insan Müslümanlık iddiasında bulunduğu halde dürüst değilse, onun Müslümanlığı’nın da değeri yoktur. Bugün Müslümanlarca daima göz önünde tutulması ve kabulü gereken gerçek şudur: “Her çağın, her coğrafyanın diğer zaman ve coğrafyalarla aynı olmayan, tamamen kendine has şartlarının, özelliklerinin bulunduğudur. Dinsel metinleri de buna göre anlayıp yorumlamaktır. Böyle bir açılımın önündeki en büyük engel, yoruma kapalı din anlayışı, yani gelenekçiliktir. Başka bir ifadeyle Asrı saadet anlayışıdır. Çağdaş arayışların ve çözümlerin önünü kesen de budur!”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle