23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 2 MAYIS 2019 PERŞEMBE HABER EDİTÖR: CAFER KURT / ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 92 MAYIS 2019 PERŞEMBE Ayrıntılar Aziz Nesin’e saygımdan yazıyorum! Geçen gün sosyal medyada bir video dolaşıma girdi. Sanırım dört yıl önce çekilmiş bu videonun şu günlerde görünür olmasının, varsa eğer maksatlı gerekçesi bilmiyorum. Adını ilk kez duyduğun Yunan asıllı İngiliz, sonradan Müslüman Hamza A. Tzortzis adlı biri Boğaziçi Üniversitesi’nden gerici güruha konuşma yapıyor. Türkiye’nin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’e “şeytan” diyerek hakaret ediyor, ettiriyordu. Yükselen alkışlardan anlıyoruz ki, izleyiciler durumdan pek memnun! “Bu kişinin sözleri ifade özgürlüğü kapsamına girer mi?” tartışması yine önümüzde. Hakaret mi, fikir mi? Şu bilinmeli ki, dünyanın hiçbir ülkesi “kurucu babalar” denen kimselere yönelik bu türden sözlere göz yummaz. Hem saygı gereğidir bu, hem de ülkelerin varlığından kaynaklıdır. Oysa bu adamdan çok daha önce başta fesli olmak üzere birçok kişi benzeri fikirleri(!) dile getirmiştir. Elbette “ifade özgürlüğü” diyebilmek için söz konusu hakaretlere, ortada bir “fikir” olması gerekir. Atatürk’ün kanunla korunmasından yana değilim. Mustafa Kemal’i kanunlar değil, bugün “Yaşa Mustafa Kemal Paşa” diye haykıran milyonlar korumaktadır, Anıtkabir’i dolduran yüz binler korumaktadır! En önemlisi dünyanın gerçekleri bu değeri Mustafa Kemal’e vermektedir. Liberal rüzgârla savrulan Boğaziçi Olay Boğaziçi Üniversitesi’nde geçiyor. Doğrusu üniversitede her görüş, herhangi bir baskı olmadan, sansürsüz tartışılmalıdır. Akla gelecek en uç fikirler dile gelmelidir, insanlık ancak böyle gelişir. Ancak adı geçen üniversitede bu olayın gerçekleşmesi rastlantı değildir. Dönemin ruhuna uygun liberal savrulmayı derinden yaşamıştır Boğaziçi. Soru şudur: “Bu adama sağlanan ifade özgürlüğü(!) olanağı, acaba iktidarda olan herhangi bir siyasetçiye yönelik eleştiri için bizlere de verilir miydi rektörlük tarafından?” Yoksa iktidara yaranmak için “Kurucu Babaya” saldırıya göz yummak siyasal bir tercih midir? “Buradaki üslup akademik dile ve etik değerlere uygun mudur?” merak etmekteyim. Hassasiyet mi dediniz! Gelelim olayın başka boyutuna, bu adamın kitaplarını yayımlayan Timaş (yeni bir yapıtını(!) basacakmış) gelen tepkilerden dolayı bir açıklama yaptı. Diyor ki yayıncı: “...Yayına hazırladığımız söz konusu kitabın bu konuşmayla uzaktan yakından alakası olmadığı halde, kamuoyunda oluşan hassasiyeti paylaşarak baskıyı durdurmaya karar verdik.” Çok kişi memnun oldu bundan. Doğrusu ben “kazandık, geri adım attırdık” noktasında pek o kadar emin değilim, hatta “kamuoyunda oluşan hassasiyet” cümlesinden irkildim ve bunun kasıtlı kullanıldığını düşünüyorum. Bu muğlak ölçütün son derece tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Gericilerin hangi konuda, ne ölçüde “hassasiyet” göstereceğini kestirmek güç! Yarın “evrim” konulu kitaplara yönelik yaygaraya başlayıp, “evrim de neymiş, bizi Allah yarattı, hassasız bu konuda” diyerek bilimsel yapıtlara saldırmalarının önünde engel var mıdır örneğin? Biliyorsunuz bu hassas çevreler, Sivas 93’te insanları yakma gerekçesi olarak Aziz Nesin’i göstermişlerdi. Neydi suçu Nesin’in? Salman Rushdie’nin “Şeytan Ayetleri” adlı kitabını Aydınlık’ta tefrika etmek. (Bir bilgiyi anımsatayım ayrıca, yayını yapan Nesin değildir, ona tuzak kurulmuştur.) Herhangi bir kitabı müstehcen buldukları için; kimini Allah’a isyan saydıkları için; bazısını “beka sorunu” içerdiğinden dolayı aniden “kamuoyu hassaslaşırlarsa” ne olacak? Bu sevinilecek bir söylem değildir. (Önümüz Ramazan ya yemek yiyen birine karşı aşırı hassas olurlarsa, şortlu bir kız görünce bu hassasiyet azarsa ne olacak?) Esas mücadele Boğaziçi Üniversitesi’nde bu konuşmayı yaptıran/alkışlayan kafa dimdik ayaktadır hâlâ. Timaş ve benzerleri pek çok gerici kitap yayımlamaya devam etmektedir. Sözünü ettiğimiz adamdan daha sert söylemi olan Mısıroğlu’nun sarayda, düşünür olarak ağırlandığını anımsayalım. Bu kitabı yayımlasanız ne olur, yayımlamasanız ne olur! Korkarım ki buradan da güç devşirecektir gericiler. Bir türlü egemen olamadıkları kültür, sanat ortamını çoraklaştırmak en büyük başarıları olur. Unutmayalım ki “ifade/yaratma/bilim özgürlüğü” her şeyden önemlidir. “Önerin nedir” diye sorarsanız. Bırakın yayımlasınlar, hakikate dayanmayan hiçbir belge, yapıt zamana direnemez, kaybolur gider. Ne Mısıroğlu, ne Tzortzis yazar, düşünür olarak anılmayacak. Üstelik bu saçma savlara yanıt verecek yüzlerce bilim insanımız, yazarımız, siyasetçimiz var bizim. Mustafa Kemal bahane edilerek aydınlığın boğulmasına ortak olmayın, benden söylemesi! Türkiye’nin dört bir yanında işçi ve emekçiler insanca yaşam ve çalışma koşulları için ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde alanlara indi 1 Mayıs coşkusu alanlara sığmadıAyrıntılar Ayrıntılar Alanları dolduran emekçiler, kıdem tazminatına göz diken iktidarı uyararak, “Kıdemimizi almaya kıdeminiz yetmez” pankartı açtı. Yapılan açıklamalara ekonomik kriz, zorunlu BES dayatması, yapılan zamlar karşısında eriyen asgari ücret damgasını vurdu. Meydanlarda EYT’lilerin talepleri de unutulmadı. İSTANBUL Taksim’e duvar ördüler Taksim Kazancı Yokuşu’ndaki anma için sendika başkanları dün sabah saatlerinde Kazancı Yokuşu’na geldi. TÜRKİŞ üyeleri, Hakİş İstanbul İl Başkanlığı ve Nakliyatİş Sendikası üyeleri ayrı ayrı Taksim’deydi. Sendikacılar 1977’deki olaylarda hayatını kaybedenler için Kazancı Yokuşu’na karanfil bıraktı. Gruplar ardından Taksim Anıtı’na çelenk koydu. Sağlık Hizmetleri Sendikası, Sivil Memurlar Sendikası, Hak ve Emeğin Sendikası ile Birleşik Devlet Memurları Sendikası üyeleri de Kazancı Yokuşu’nda anma düzenledi. HAKSEN üyeleri Cumhuriyeti Anıtı’na çelenk bıraktıktan sonra ellerindeki boş cüzdanları göstererek anıt önünde yere attı. Beşiktaş, Şişli, Zincirlikuyu’da polis sıkı güvenlik önlemleri aldı. Meydan ve bulvara çıkan yollara TOMA’lar konuşlandırıldı. Şişli Cevahir AVM’nin bulunduğu Büyükdere Caddesi’nden Taksim’e giden yol boyunca yaklaşık 18 yerde polis kontrol noktası oluşturuldu. Birçok yol trafiğe kapatılırken Taksim girişinde sivillerin emniyet güçleri ile zor anlar yaşadığı görüldü. Otel leri Taksim’de bulunan turistlere de giriş için izin verilmedi. Bakırköy’de 3, Beşiktaş’ta 55, Beyoğlu’nda 35, Şişli’de 40 ve Kâğıthane’de 4 kişi olmak üzere İstanbul genelinde toplamda gözaltına alınanların sayısı 137’ye yükseldi. ‘14 kişi nerede bilinmiyor’ Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi’nin Twitter’dan yaptığı açıklamada gözaltına alınan 78 kişinin serbest bırakıl Kızıl bir nehir gibi... 1Mayıs İşçi Bayramı’nı alanda kutlamadan olmaz diye Bakırköy’e doğru düştü ğüm yolda, aklımda 1977 1 Mayıs’ında, Taksim’deki kat liama tanık olan bir arkadaşı mın sabah erkenden yazdık ları vardı: figen atalay “Saraçhane’de toplanmaya başlamıştık sabahın erken saatlerinde. Çok güzel, gü neşli bir sabahtı, çok aydınlıktı. Bilemezdik ki kararacağını öğleden sonra. Taksim’e yaklaştıkça artan heyecan, yükselen slo ganlar ve marşlar. Kızıl bir nehire benzi yordu Tarlabaşı, sonu gözükmeyen başı Taksim’e varmakta olan. Abdülhak Hamit Caddesi’nin köşesine geldiğimizde ilk silah seslerini duyduk. Sonrası tam bir kâbus. Panzerin altında kalmaktan son anda kur tularak, sürekli koşarak kaçış. Daha önce hiç yaşamadığım bir şey, tarifi zor ama bir şey çok net, korkmuyordum. Yüreğimdeki umut kırılmamıştı, yüzümdeki mutlu ifade yok olmamıştı, ta ki akşamüstü hava kararırken ölüm haberlerini alana kadar.” İklim Akdeniz olmuş Bu dokunaklı anılar yüreğimin bir köşesinde, yazıişleri müdürümüz Olcay Büyüktaş Akça ile metrobüsle İncirli’ye doğru yola çıktık. Hedefimiz,Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) kortejine katılmak. Ancak ne mümkün! Metrobüs durağından üst geçide ulaşmamız bile izdiham nedeniyle yarım saati geçti. Bu arada bayram kutlamasına katılmak için değil metrobüsle bir yerden bir yere gitmek üzere durağa ulaşmaya çalışan ‘’normal’ yolcuların bu yoğun insan trafiğine tepki vermek bir yana gayet sakin ve anlayışlı tutumu çok dikkat çekiciydi. Yerel seçim sonuçlarının havayı nasıl yumuşattığını bir kez daha görmüş olduk. Üst geçide ulaşan hemen herkes, telefonla fotoğraf çekmeye başlıyordu. Yalan yok ben de herkes gibi “şu geçide bir ulaşayım da şu gü dığı belirtildi. Açıklamada, “Bazıları için 48 saat gözaltı kararı var. 14 kişinin ise nerede oldukları bilgisine ulaşamıyoruz” denildi. Öte yandan İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada yurt genelinde toplam 145 kişi hakkında yasal işlem yapıldığı belirtildi. Bu arada Kâğıthane’de emniyetin, MİT’in de desteğiyle yaptığı operasyonda 1 Mayıs’ta Taksim’de eylem planladıkları gerekçesiyle 4 TKPML üyesinin gözaltına alındığı belirtildi. zel kalabalığı fotoğraflayayım, gruplara yollayayım” hayali içindeydim! Fakat gençler bizi “fotoğraf çekmek için duraklamayın, bunların hepsi şu an zaten sosyal medyada” diyerek kendimize getirdi! 4 kez arandık Metrobüs durağından Bakırköy miting alanına gidene kadar defalarca arandık. Üçüncüde “bu kaçıncı?” diye isyan edince kadın polis, “daha bitmedi, bir kez daha var” diyerek bizi dördüncü aranmaya en azından psikolojik olarak hazırladı! TGS kortejini ararken önümüzden geçen, siyah pankart arkasındaki “Çorlu Tren Katliamı Aileleri” kortejiyle hüzünlendik, “Kampus Cadıları”yla eğlendik, bisikletlilere selam gönderdik, marşlarla, şarkılarla coştuk. Ve sonunda TGS grubunu bulduk, “Gazetecilik suç değildir” yazısı önünde yerimizi aldık. Ayaklarımız perişan, bacaklarımız ağrı içinde, çok yorgun ama mutlu bir ruh haliyle gazeteye dönerken, “1 Mayıs’a katılmazsam kendimi suçlu hissediyorum, gidince de içim çok rahat oluyor” deyince Olcay’ın cevabı hâlâ kulaklarımda: “Ben kendimi ölenlere karşı borçlu hissediyorum.” HABER: HAZAL OCAK, SEYHAN AVŞAR, ZEHRA ÖZDİLEK, İLAYDA KAYA, LEYLA KILIÇ, MEHMET KIZMAZ FOTOĞRAFLAR: KAAN SAĞNAK, VEDAT ARIK, KURTULUŞ ARI İstanbul’da İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı kutlamak için on binlerce işçi ve emekçi Bakırköy Salı Pazarı Meydanı’nda bir araya geldi. Polislerin barikatlarla yoğun güvenlik önlemi aldığı alanda TOMA’lar ve boş özel halk otobüsleri hazır bekletildi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla 7’den 77’ye on binlerce yurttaş Bakırköy Pazar Alanı’na 3 ayrı koldan “İş, adalet, özgürlük için 1 Mayıs’a” şiarıyla yürüdü. “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Hak hukuk adalet “ sloganları atarak, “Güzel günler için geliyoruz”, “Yaşasın 1 Mayıs” pankartları taşıyan gruplar, “Tazminat hakkımız engellenemez”, “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “Yaşasın 1 Mayıs” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları atarak alana yürüyüşe geçti. ‘Yüzü gülen insanlar’ Bakırköy Halk Pazarı’na yürüyen CHP İstanbul İl Örgütü’ne, partili milletvekilleri ve belediye başkanları da eşlik etti. Kortejde bulunan yurttaşlar tarafından büyük ilgi ile karşılanan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Cumhuriyet’in sorularını yanıtlarken “Kortejlerin arasında gördüğümüz yıllar sonra belki de ilk kez diyebileceğim bir kalabalıkla ve yüzü gülen insanlarla karşı karşıyayız. Bu duruma 31 Mart akşamı İstanbul’daki yeni bir başlangıcın etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum” dedi. ‘Ekrem Başkan’ Yurttaşların “Ekrem Başkan” sloganlarıyla alana giren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sahneye davet edildi. Burada konuşan İmamoğlu yurttaşların “selfie” taleplerini de geri çevirmedi. İmamoğlu, İBB Başkanı olarak 1 Mayıs kutlamalarına katılmasına ilişkin soruya, “‘Olması gerekeni yaptım aslında. Katıldığım onuncu 1 Mayıs. Burası birleşme, paylaşma, bölüşmenin hissedildiği yer” dedi. ‘Saltanatı yıkacağız’ Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu konuşmasına Nâzım Hikmet’in, “Memleket isterim” şiirini okuyarak başladı. Yurttaşları selamlayan Çerkezoğlu, “Bugün İstanbul’da Taksim Meydanı’nı işçilere kapatanların saltanatı elbet yıkılacak. İşçilerin iradesini yok sayan bu düzen, yasakları ile birlikte kül olup gidecek. İşçi sınıfı Taksim’i 1 Mayıs alanı olarak yeniden kazanacak” diye konuştu. Emekçilerin sorunlarına ve taleplerine değinen Çerkezoğlu, “Kriz bahanesi ile işten çıkarmaların yasaklanmalı. Haksız hukuksuz KHK’lerle işlerinden edilenler görevine iade edilmeli” dedi. Ekonomi Bakanı Berat Albayrak’ın kıdem tazminatı açıklamalarına da değinen Çerkezoğlu, “Kıdem tazminatımıza, çocuklarımızın emanetine el uzatanları pişman edecek miyiz?” diye sordu. Çerkezoğlu’nun sözleri yurttaşlar tarafından, “Kıdeme uzanan eller kırılır” sloganlarıyla kesildi. Çerkezoğlu, “Her alanda adalet olması için yapılacaklar bellidir. Taşeron işçiler kamu işçisi olarak kadroya alınmalı. Ayrımcılık bitmeli. Özgür toplusözleşme hakkımız tanınmalı. Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyeti ortadan kaldırılmalı. Vergi adaletsizliğine son verilmeli. Asgari ücretten vergi alınmamalı. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalı. Göçmen işçilerin sömürülmesine son verilmeli” dedi. ‘Geri döneceğiz’ KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de konuşmasında işçi ve emekçilerin hak taleplerini dile getirerek, “İş güvencemize dokundurtmayacağız. Kıdem tazminatının fona devredilerek ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz. İhraçlara karşı mutlaka kazanacağız, geri döneceğiz” dedi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman ise “Her hakkımızı talep ederken müşteri olmadığımızı, sağlık hakkına eşit, nitelikli ve ücretsiz olarak ulaşabilme hakkımızın olduğunu bilmemiz gerekiyor” dedi. 1 Mayıs Tertip Komitesi’nin ortak basın açıklaması Türkçe ve Kürtçe okundu. Türkçe basın metnini DİSK’li işçi Hasan Oğuz okudu. İş cinayetlerini olağanlaştıran ve işçinin kıdem tazminatına göz dikenlere karşı omuz omuza yürüyen işçilerin kazanacağını belirten Oğuz, “Kriz bahanesiyle toplu işten çıkartmalara karşı güvenceli iş, sendikalılaşma önündeki engellerin kaldırılması, açlık sınırı altında çalışmak istemeyip enflasyon oranında zam yapılmasını talep eden işçiler olarak haykırıyoruz. Kıdem tazminatı hakkımızı gasp ettirmeyeceğiz” dedi. Sanatçıların mini konserleriyle halayların çekildiği miting renkli görüntülerle olaysız bir şekildi sona erdi. Mitinge Çorlu tren faciasında yaşamını yitirenlerin yakınları ve Gezi Parkı Direnişi’nde öldürülen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ve babası Sami Elvan da katıldı. ANKARA Haklar gasp edilmek isteniyor Başkentte 1 Mayıs İşçi Bayramı, Anadolu (Tandoğan) Meydanı’nda coşkuyla kutlandı. Kutlamalara hükümetin kıdem tazminatını fona dönüştürme girişimine karşı tepkiler damgasını vurdu. Emekçiler, “Kıdemime dokunma” derken, baretli OSTİM işçileri de, “Kıdemimizi almaya kıdeminiz yetmez” pankartı açtı. Başkentteki kutlamalar için katılımcılar sabah saatlerinden itibaren AKM önünde toplandı. Buradan kortej halinde Tandoğan Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Kortejin en önünde geniş katılımla düzenleyici örgütler olan DİSK, KESK, TMMOB, Birleşik Kamuİş, TTB yer aldı. DİSK’in bandosu da korteje eşlik etti. Geniş katılım sağlayan gruplardan birisi de kamuoyunda “EYT” olarak bilinen emeklilikte yaşa takılanlardı. EYT’liler, “Emeklilik hakkımız söke söke alırız” sloganları attı, “EYT siyaset üstüdür” pankartı taşıdı. Milletvekiline biber gazı Kızılay’dan Tandoğan’a yürüyen CHP kortejinin ilerleyişi sırasında polisle kısa süreli arbede yaşandı. CHP Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız polisin biber gazlı müdahalesine maruz kaldı. Meydan da katılımcı örgütler adına kürsüden ortak açıklama okundu. Açıklamada Şanlıurfa’daki kazada yaşamını yitiren 5 işçi anıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasamanın, yürütmenin, yargının tek bir kişiye bağlandığı yeni bir sisteme geçildiğine işaret edilen ortak metinde, ülkenin “açık cezaevine” dönüştürüldüğü belirtildi. Grevlerin yasaklandığı, gazetecilerin hapse atıldığına işaret edilen ortak açıklamada, “Kriz yok deyip krizin bedelini halkın sırtına yükleyen iktidara artık yeter demek için alanları doldurduk. Yeni Ekonomi Programı ile emekçilerin hakla rı gasp edilmek isteniyor” denildi. Mitingde daha sonra kürsüye çıkan Çankaya Belediyesi temizlik işçilerinin kurduğu “Teneke” grubu çöp bidonlarından yaptıkları enstrümanlarla 1 Mayıs Marşı ve çeşitli eserleri seslendirdi. Öte yandan Ankara’da İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından düzenlenen operasyonda “1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü öncesi provokatif eylem hazırlığı yaptıkları” gerekçesiyle Türkiye Komünist İşçi Partisi yapılanması içinde yer alan Devrimci Gençlik Birliği üyesi olduğu 7 kişi gözaltına alındı. Meydanlarda adalet, emek, ekmek sloganları İZMİR İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, yurdun dört bir yanında coşkuyla kutlandı. Diyarbakır’da KESK Şubeler Platformu ve Emek Demokrasi Platformu öncülüğünde “Bu ülkeye barışı getireceğiz” sloganı ile düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarının adresi, İstasyon Meydanı oldu. Bu yıl katılımın önceki yılların çok daha üzerinde olduğu gözlendi. ‘Beyaz tülbent’e izin yok Yoğun güvenlik önlemleri altında yapılan mitingde polis beyaz tülbente izin vermedi. Ancak yapılan itirazlar üzerine beyaz tülbent engeli kaldırıdı. Miting sırasında Tertip komitesi’nin belirlediği sloganlar dışında slogan atıldığında, ses düzenini kumanda eden polislerin, sesi yükselttiği gözlendi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, TMMOB adına Doğan Hatun ve DİSK Genel İş adına Mehmet Salih Doğrul, DTK Eşbaşkanı ve HDP milletvekili Berdan Öztürk ile KHK ile ihraç edildiği için mazbatası verilmeyen Bağlar Belediyesi Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan’ın konuşmalarında devam eden açlık grevlerine ve ekonomik duruma dikkat çekildi. 1 Mayıs Yalova’da, KESK, DİSK, EĞİTİMİŞ, CHP, HDP, ADD, Yalova Barosu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, CEM Vakfı üyelerinin katılımıyla Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşti. Tokat’ta çeşitli siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan gruplar, Cumhuriyet Meydanı’nda kutlama yaptı. Samsun’da KamuSen 1 Mayıs’ı 81 ilden gelen üyelerle Tütün İskelesi’nde, Türkİş, KESK, DİSK, TMMOB, TTB ise Cumhuriyet Meydanı’da kutladı. Çanakkale’deki kutlamalarda polis 3 kişiyi gözaltına aldı. Arif Koparan unutulmadı Antalya’daki 1 Mayıs kutlamasında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve beraberindekiler, Antalya’da 1980 yılındaki 1 Mayıs gösterilerinde vurularak hayatını kaybeden 12 yaşındaki Arif Koparan’ı, vurulduğu yerde kırmızı karanfillerle andı. 1 Mayıs, Balıkesir, Amasya, Edirne, Erzurum, Tunceli, Gaziantep, Muğla, Sivas, Trabzon’da da çoşkuyla kutlandı. Tunç Soyer YÜZ binler Gündoğdu’da İzmir’de 1 Mayıs renkli görüntülerle ve geniş katılımla Kordonboyu’ndaki Gündoğdu Alanı’nda kutlandı. Yoğun ilgi gösterilen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kürsüde İşçi Korosu’yla Çav Bella’yı seslendirdi. Lösemi teşhisi konulduktan sonra uygun ilik bulunması için kampanya başlatılan 4 yaşındaki Öykü Arin’in annesi Eylem Şen Yazıcı’nın mesajı okundu. Şanlıurfa’daki kazada yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı. DİSK, Türkİş, İzmir Tabip Odası, KESK, TMMOB ve İzmir Barosu’nun arasında olduğu terpit komitesi tarafından düzenlenen 1 Mayıs’a, geçen yıllara göre katılımın daha fazla olduğu dikkatlerden kaçmadı. İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün 1 Mayıs için 5 bin personelini görevlendirdiği açıklandı. Alandaki geniş kitleyi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra, eski İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, milletvekilleri ve ilçe belediye başkanları da yalnız bırakmadı. Alana girişinde gazetecilere kısa bir açıklama yapan Soyer, “Belki de yıllardır bu kadar kalabalık bir 1 Mayıs kutlanmadı. Bu güzel bir şey. Bu coşku 31 Mart sonrasında Türkiye’de doğan umudun büyüdüğünü gösteriyor. Çok heyecan verici bir şey” dedi. KOCAELİ ZONGULDAK Emeğin başkentinde anma 1Mayıs, emeğin başkenti Zonguldak’ta yaklaşık 5 bine yakın kişinin katılımıyla coşkuyla kutlandı. Kentin çeşitli noktalarında toplanıp İstasyon Caddesi’ne gelen gruplar, polisin geniş güvenlik önlemleri altında Madenci Anıtı’na yürüdü. Türkiye Taşkömürü Kurumu ve özel ma den ocaklarında çalışan madenciler, aileleriyle yürüyüşe katıldı. “Maden işçisi demokrasi bekçisi”, “Maden işçisi yalnız değildir”, “Taşeron demek ölüm demek” sloganlarıyla Madenci Anıtı’na gelen kalabalık, davul zurna eşliğinde halaylar çekerek 1 Mayıs’ı kutladı. ‘Kıdemimizi düşürmeyin’ErgünAtalay 1Mayıs, işçilerin yoğun olarak yaşadığı Kocaeli’nde binlerce işçinin katılımıyla ve renkli görüntülerle kutlandı. İşçiler başta kıdem tazminatı olmak üzere çalışma hayatının sorunlarını gündeme taşdı. Türkİş’e bağlı 34 sendika tarafından düzenlenen Kocaeli’ndeki 1 Mayıs kutlaması, Milli İrade Meydanı’nda yapıldı. Alanda işçilere seslenen Türkİş Genel Sekreteri ve Türk MetalSen Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Türkİş Genel Başkanı Ergün Atalay, kıdem tazminatına karşı hükümeti uyardı. Atalay, “Kıdem bizim oğlumuzun düğün parası, kıdem bizim nefes almamızı, uyumamızı, görmemizi sağlıyor. Bizi görmezlikten gelmeyin. Bizi küçümsemeyin. Bu ülkenin yarısıyız. Huzurumuzu bozmayın, kıdemimizi düşürmeyin” dedi. Atalay, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir an önce çözüm bulunmasını istedi. HABER VE FOTOĞRAFLAR: MUSTAFA ÇAKIR, NECATİ SAVAŞ, YUSUF ÖZKAN, BEKİR ŞAHİN, MAHMUT ORAL, CEMİL CİĞERİM, MEHMET MENEKŞE, ALİ AYAROĞLU, SAVAŞ KÜRKLÜ Venezüella’da meclis devre dışı kalınca... 23Ocak 2019’da Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido’nun kendisini devlet başkanı ilan etmesi, meşru Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun buna şiddetle karşı çıkmasıyla kaosa sürüklenen Venezüella’dan bu kez darbe haberleri geldi. Guaido, arkasına ABD desteğini alıp hava kuvvetlerinin bir bölümüyle darbeye başladı. Halkı sokağa çıkmaya, orduyu da Maduro’ya verdiği desteği kesmeye çağırdı. Buna karşılık Maduro da halka ve orduya kendi saflarında olma çağrısı yaptı. Üç gündür ülkenin farklı yerlerinde sokak çatışmaları yaşanıyor. İç savaş havası var. Bir ülke için en acı durum.  32 milyon nüfusu, 916 bin kilometrekarelik yüzölçümü, dünyadaki bilinen petrol rezervlerinin yüzde 25’ine sahip yeraltı servetiyle refaha en yakın ülkelerden biri olan Venezüella’da insanlar açlık sınırında yaşıyor.  Neden? Venezüella yönetimi ülkeyi bir arada tutmayı başaramadığı için. HHH Demokrasinin evrensel kuralıdır; iktidarlar oyu halktan, meşruiyeti hukuktan alır.  Maduro, Venezüella’nın seçilmiş meşru devlet başkanıdır.  Peki Guaido nasıl kendinde “Devlet başkanı benim” deme hakkını görüyor? 2013’te oyların yüzde 50.5’ini alarak kıl payı farkla devlet başkanı seçilen Maduro, 2015’te Ulusal Meclis’te çoğunluğu yitirince meclisin yetkilerini tırpanladı. Bu aşamadan sonra iktidarla muhalefet arasındaki ipler giderek koptu. Diyalog bitti. ABD’nin Maduro’dan önceki Devlet Başkanı Chavez’den beri kendi kapsama alanında bir yönetim oluşturma ortamı da doğmuş oldu.  23 Ocak’tan bu yana Guaido’yu sonuna kadar desteklediğini ilan eden ABD, şimdi darbenin başarılı olması için her şeyi yapıyor. ABD’nin özel güvenlik şirketi Blackwater da devrede, 5 bin kişilik paralı asker gönderebileceğini açıkladı. Artık darbeler de özelleşiyor! Aslında Venezüella’da şu andaki belirsiz durum, ABD’nin, emperyalizmin en çok işine gelen durum. Şöyle ki: Ülkeye tümüyle hâkim bir yönetim olmayacak, kaos ortamı insanları büyük endişelere sürükleyecek, bu süreç ülkenin toplam gücünü erozyona uğratıp halsizleştirecek... Sonra da ABD istediği gibi oynayacak... Dibimizdeki Suriye’den 11 bin kilometre ötemizdeki Venezüella’ya kadar pek çok ülkede bu yaşanıyor. HHH Venezüella’daki karmaşa bizdeki “Türkiye İttifakı” tartışmalarının yaşandığı bir döneme denk geldi. Erdoğan’ın bu tür ittifaklardan anladığı tek şey, kendi tek kişilik iktidar gücünü sürdürmek! Devlet Bahçeli dün de Erdoğan’a “ya benimle ya kimseyle” mesajını yineledi. Türkiye, geçmişte dönem dönem büyük toplumsal, yönetimsel krizler yaşadı. Tümünü bütünlüğünü koruyarak ve çok yara alarak aştı. En yakını 15 Temmuz 2016. O girişim bize göre, başarılı olmaması, ama ülkeyi iç çatışmaya sürüklemesi için kurgulanmıştı.  Küçük Venedik anlamına gelen Venezüella halkının daha fazla acı çekmemesini, ülkeyi yönetenlerin ve tüm siyasetçilerin dışarıdan medet ummak yerine ortak paydalar üretebilmesini diliyoruz. SARAY’DA 1 MAYIS PROGRAMI Erdoğan, ayrımcı politikalarını unuttu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 1 Ma yıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle Beştepe’de düzenlenen programda yaptığı konuşmada, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri uyguladığı “sendikasızlaştırma” politikasını ve kendisine yakın konfederasyonları desteklemesini görmezden gelerek “İşçilerimizin hak arama mücadelesini değerlendirirken üyesi oldukları sendikalarla değerlendirmedik. Biz hiçbir sendikaya kendi arka başçemiz olarak bakmadığımız gibi kimsenin de sendikaları kendi arka bahçesi gibi görmesine de müsaade etmeyiz” dedi. 31 Mart seçimlerinin ardından bazı belediyelerde işe giriş tarihine bakılarak ayrımcılık yapıldığına dair haberler aldıklarını ileri süren Erdoğan, “Kimi sendikaları makbul, kimi sendikaları öteki olarak gören kafa, 28 Şubat dönemi kafasıdır. Birileri bu kafayı yeniden hortlatmaya çalışıyor” diye konuştu. Erdoğan şu görüşleri dile getirdi: “Ülkemizde toplam işçi sayısının yüzde 1’ini bile geçmeyenlerin huzurumuzu bozmasının önüne geçtik. Halk düşmanlarının safını alanlar artık işçilerin arkasına sığınamıyor. İşçi kavramlarını kendilerine siper edenlerin hak ve hukuk mücadelesi ile alakası yok. Eylemciliği profesyonel iş haline getirmiş kesimler, ortalığı karıştırmak isteyeceklerdir ancak milletimizin bunlara itimatı kalmamıştır. 1 Mayıs’ı kendi özel günüm olarak da görüyorum.” l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle