23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 132 MAYIS 2019 PERŞEMBE Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri 23. kez sahiplerini buldu ‘Sınırsızca tiyatro’ Türkiye’nin en prestijli ve uzun soluklu tiyatro ödülü Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, önceki akşam Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen görkemli bir törenle sahiplerine kavuştu. Yapı Kredi’nin 75. yılı nedeniyle her zamankinden daha coşkulu bir şekilde kutlanan gece, bankanın kuruluşundan bu yana kültür sanat alanında gerçekleştirdiği ilkleri ve topluma kattığı değerleri yansıtan etkileyici bir gösteri ile başladı. Sezonda öne çıkan performanslar ve Türk tiyatrosuna emek veren isimler toplam 16 dalda verilen ödüllerle onurlandırıldı. Sanat ve iş dünyasını bir araya getiren ödül töreninin bu seneki sunuculuğunu, oyuncu Ahu Türkpençe ile Alican Yücesoy üstlendi. ‘Kalite artıyor’ Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri Jüri Başkanı Prof. Dr. Merih Tangün, Türk tiyatrosunun genç yetenekler, ustalar ve tüm tiyatro emekçileriyle her sene daha da büyüdüğünü ve güçlendiğini belirtti. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri ile Türk tiyatrosunu desteklemekten büyük gurur duyduklarını ifade eden Tangün sözlerine şu şekilde devam etti: “Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, Türk kadını için tiyatro sahnesinin önünü cesurca açan Afife Jale’nin adını yaşatmak ve Türk tiyatrosunun gelişimine destek olmak amacıyla tam 23 yıldır kesintisiz olarak düzen İŞTE ÖDÜLLER: 23. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde, Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nün sahibi “Dünyada Karşılaşmış Gibi” isimli oyunuyla Berkun Oya oldu. Haldun Dormen Özel Ödülü’nü “Alice Müzikali” kazanırken, Yapı Kredi Özel Ödülü’nün sahibi Rüştü Asyalı oldu. Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü ise Ahmet Levendoğlu’na verildi. Yılın en başarılılarına verilen diğer ödüller şöyle: 4 Yılın En Başarılı Oyunu: “Dünyada Karşılaşmış Gibi” Krek, 4 Yönetmen: Çağ Çalışkur “Fotoğraf 51”, 4 Kadın Oyuncu: Funda Eryiğit “Fotoğraf 51”, 4 Erkek Oyuncu: Öner Erkan “Dünyada Karşılaşmış Gibi”, 4 Yardımcı Rolde Kadın Oyuncu: Ceren Taşçı “Yalnızlar Ku leniyor. Türkiye’nin en prestijli ve uzun soluklu tiyatro ödülü olarak, Afife gibi biz de tutkuyla, ısrarla ve sınırsızca ‘tiyatro’ diyoruz. Ödüllerin sahiplerini bulduğu bu müthiş gecede, her yıl tiyatromuzu var eden tiyatro emekçilerinin onurlandırılmasından ve tiyatro camiası olarak bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyoruz... Her geçen sene eser sayılarının ve kalitesinin arttığı tiyatromuzda, tiyatro salonlarının ve seyirci sayısının çoğalması bizlere güç ve umut veriyor. Tiyatro muz ortaya koyduğu işlerle bizleri büyülemeye devam ediyor...” ‘Ülkede barış eksik’ Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü’nü kazanan Ahmet Levendoğlu törene katılamazken, onun yerine ödülü Ankara Devlet Konservatuvarı’ndaki ilk öğrencilerinden Levent Öktem aldı. Levendoğlu ise video görüntü yoluyla teşekkür konuşmasını yaparak “Biliyorsunuz ki ‘barış’, ülkemizde uzun yıllardır en fazla eksikliğini çektiğimiz ol lübü”, 4 Yardımcı Rolde Erkek Oyuncu: Gökhan Azlağ “Teftişör”, 4 Sahne Tasarımı: Gökhan Yücesal “Bir Peri Masalı Radyum Kızları”, 4 Giysi Tasarımı: Canan Göknil “Felatun Bey ile Rakım Efendi”, 4 Sahne Müziği: Burçak Çöllü “Nihayet Makamı”, 4 Işık Tasarımı: Yakup Çartık “Bir Peri Masalı Radyum Kızları”. gu... Ve eminim ki, bu törene katılmış olan herkes, kin değil, nefret değil, barış istiyor ve bekliyor. Barış, insanoğlunun yarattığı en erdemli değer iken, ülkemizde, en hor görülen kavrama dönüştürülmüş olması çelişkisi biz tiyatro insanlarını rahatsız etmemeli mi? Öte yandan denebilir ki ‘Rahatsız etmesi gereken yalnız bu mu? Bunların onlarcası, yüzlercesi yok mu?’ Var elbet. Ama ‘tiyatronun gücü’ diye bir şey de yok mu? Var elbet ve bunu sık sık birbirimize anımsatmalıyız...” diye konuştu. Halit Çelenk adına Hukuk Ödülü SALT mayıs ayında film dolu Kırk yılı aşkın avukatlık yaşamı boyunca, sınıfsız sömürüsüz bir toplum mücadelesi veren kişileri ve örgütleri savunmuş olan Halit Çelenk’in hukuk felsefesi ve ilkelerini yaşatan “Halit Çelenk 2019 Hukuk Ödülü” 8. ölüm yıldönümü olan 5 Mayıs Pazar günü Ankara’da, Türkiye Barolar Birliği Av. Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi salonunda saat 17.00’de yapılacak törenle verilecek. Seçici Kurul bu yıl ödülü Kasım Akbaş’ın “Sınıf Mücadelesi ve Hukuk” ve Ezgi Nur Türkoğlu’nun “Türk Hukukunda Yeni Bir Özelleştirme YöntemiTürk Varlık Fonu” adlı eserler arasında paylaştırdı. “Akademik Destek Ödülü” ne de, “Kapitalizmde EkonomiDışı Zorun Somutluklarından Biri Olarak Ceza Siyaseti” isimli teziyle Yusuf Ziya Kınacı’yı değer gördü. “Seçici Kurul Özel Ödülü” ise Hüreyye Özdemir’in “Asker ‘Hazır Ol’ Deyince12 Eylül 1980 Döneminde Sansür ve OtoSansür”; Ozan Özgür’ün “Gecenin Kapıları” ve Şerafettin Kaya’nın “Diyarbakır’da İşkence” adlı konu itibarıyla farklı üç kitaba verildi. Jüride kimler var? Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Seçici ve Düzenleyici Kurulu Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, Ali Rıza Aydın, Serpil Çelenk Güvenç, Dr. İlker Kılıç, Av. Başar Yaltı, Av. Erşen Sansal, Av. Barış Aybay ve Av. Özlem Şen Abay’dan oluşuyor. SALT’ın düzenlediği Perşembe Sineması’nın altıncı yıl programı kapsamında, mayıs boyunca gösterilecek filmler duyuruldu. 2 Mayıs’ta Iggy Pop’un anlatıcılığını üstlendiği “In Praise Of Nothing” belgeseli, 9 Mayıs’ta İran Yeni Dalgası yönetmenlerinden Abbas Kiarostami’nin 1990 tarih li yapımı “Nemaye Nazdik”, 16 Mayıs’ta Ulrich Seidl’ın Doğu ve Batı Avrupa sınırlarına baktığı “Mit Verlust ist zu rechnen”, 23 Mayıs’ta Walter Salles ve Daniela Thomas’ın yönettiği, Brezilya Devlet Başkanı Fernando Collor de Mello’nun tüketici hesaplarını dondurduğu 1990’da geçen “Terra Estrange ira” ve 30 Mayıs’ta duvarın yıkılmasının ardından Berlin’in yeniden inşasını endüstriyel grup Einstürzende Neubauten’in müzikleri eşliğinde anlatan “Berlin Babylon” izleyiciyle buluşacak. Perşembe günleri SALT Beyoğlu’nda yapılacak gösterimlerin tamamı ücretsiz, seanslar ise 19.00’da başlıyor. BEvoir’unsdaensMezüoznikfinali Borusan Müzik Evi sezonu iki özel konserle kapatıyor. Mercan Dede’nin Türkiye müziğinin önemli isimleriyle gerçekleştirdiği “Secret Tribe” projesinin konukları 3 Mayıs Cuma akşamı Mabel Matiz, 4 Mayıs Cumartesi akşamı ise Jehan Barbur olacak. Borusan Müzik Evi’nde yapılacak konserler saat 21.00’de başlayacak. l Kültür Servisi 31 Mart’tan bu yana... 31Mart yerel seçimlerinden bu yana neler oldu diye özetlemeye kalkıştım, ama başaramadım. Uygar, çağdaş, demokratik, yasalara saygılı, adil ülkelerde bir yılda yaşananları bizler bir ayda yaşadık... O nedenle olayların dökümünü yapmaktansa, duyguların dökümünü yapmaya karar verdim... SEVİNÇ: Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul’daki seçim sonuçları için düşüne dursun... YSK’ye farklı cephelerden baskılar süregelsin... İhbarlar, olasılıklar ve her tür bahaneye karşın, İstanbul sonuçlarının değişmeyeceğine başından beri inananlardanım. Ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Ekrem İmamoğlu gibi bir insanın seçilmesiyle en büyük sevinci yaşayanlardan biriyim. Sevincimizi doya doya yaşamamıza engel olmaya çalışanlar utansın! ŞİDDET VE DEHŞET: Şiddettin en ağırını gördük. Şehit cenazesinde ana muhalefet partisinin başkanına yönelik linç girişimini yaşadık. Sadece ona değil cenazeye, şehit ailesine, dine imana, bu vatana karşı girişilmiş bir şiddet olayıydı. Şiddetin ardından dehşeti de gördük! Kılıçdaroğlu’na karşı linç girişimini yok sayan, o girişimi sadece “tepki”, “protesto” sözcükleriyle nitelendirilmesini gördük... Sonuçta CHP’nin verdiği TBMM’deki araştırma önergesinin, AKP ve MHP oylarıyla reddedilmesini yaşadık... Son dönemde beni ülkem adına en çok utandıran bu oldu. Sivas Katliamı’nın ateşi daha içimizi kavurmaya devam ederken, AKP ve MHP milletvekilleri, “Hayır, araştırılmasın” diye oy verdiler! DİNMEYEN AÇGÖZLÜLÜK: 31 Mart’tan bu yana, yeni seçilen birçok belediye, şeffaf belediyecilik sözünü yerine getirmeye başladı. Kendilerinden öncekilerin yağma ve talan tutkusunu, açgözlülüğünü, israf merakını, lüks düşkünlüğünü ortaya koyan masraf listeleri, aynı zamanda hangi vakıflara belediyelerden ne kadar avanta sağlandığını da herkesin görmesi bilmesi için afişe etmeye başladılar... Bu açıdan en müthiş örnek, kayyımların kendilerine yaptırdıkları odalar ve banyolardı. Diyarbakır ve Sur örnekleri insanın içini acıtıyordu. Hele o makam odalarındaki banyoları gördükçe, insanın “Bunlar kendi evlerinde hiç yıkanmazlar mı” diye soracağı tutuyordu. Ya da ne denli yıkanırlarsa yıkansınlar, hiç temizlenmeyecekleri kuşkusu sendromunu çağrıştırıyordu. (Önceki gün Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Sezai Temelli’nin partilerinin grup toplantılarındaki konuşmalarını satır satır okumalısınız...) ACI: İktidarın tüm iddialarının aksine, ekonominin çökmesi; enflasyonun yüzde 20’lere çıkması; ücretlerin hızla erimesi, işsizliğin artması ve Ramazan’dan önce gelen zamlar... Son bir ay içinde bunlara ilişkin raporlar daha bir ortaya çıkar ve göze görünür oldu... İLKESİZLİK: Seçim öncesi ve sonrasında CHP’yi FETÖ ve PKK ile ilişkilendirmek için doğrusu Cumhur İttifakı elinden gelen her şeyi yaptı. Ama “tutturamadı”. 31 Mart’tan bu yana, daha önce AKP’nin kaldırtmış olduğu “Türkiye Cumhuriyeti”nin simgesi olan T.C.’yi yeniden resmi dairelere yerleştirilir oldu. Önceki yıllarda avaz avaz ve her nedense miladi takvimle kutlanılan, tesadüf bu ya tam da 23 Nisan gününe rastlayan “Kutlu Doğum Haftası”ndan bu yıl kimseler söz etmez oldu... UTANÇ: “Utanmak” duygusunu bu ülkede kimileri hiç ama hiç tatmamış, duymamış... Böyle bir kavramı ne duymuşlar ne görmüşler, ne tanımışlar... Bilmiyorlar. Cehaletten değil, ahlaksızlıktan, vicdansızlıktan... Bırakın başkalarına, kendilerine de saygı duymadıklarından... Yalan söylemekten utanmıyorlar. Yağmadan talandan utanmıyorlar. Kızının ölümünü araştıran babayı akıl hastanesine yolluyorlar, utanmıyorlar. Çocuk istismarına karşı Taksim Meydanı’nda oturarak protesto eden bir anneyi gözaltına almaya utanmıyorlar. Adaleti yok saymaktan utanmıyorlar. Çifte standarttan, iki yüzlülükten utanmıyorlar. (Dünya Ekonomik Forumu’na göre yargı bağımsızlığı konusunda 140 ülke arasında 111. sıradayız) Onlar adına değilse de, ülkem adına ben utanıyorum. NOT: Sevgili Okurlar 5 Mayıs Pazar, saat 16.00’da, Bodrum Manastır Otel’de “Aşk İçinde” aylık sohbetlerde meslektaşım Serpil Yılmaz’ın konuğuyum. Sohbet konumuz “Nâzım Hikmet ve Kadınlar”. Yolu düşenleri bekleriz... Cannes jürisinde bir Türk yapımcı Cannes Film Festivali’nin en önemli yan bölümü olan Belirli Bir Bakış’ın bu yılki jürisinde Almanya’dan bir Türk yapımcı da yer alacak. Türk asıllı ünlü sinemacı Fatih Akın’ın yapımcılığını yapan Nurhan ŞekerciPorst bu yıl başkanlığını Lübnanlı kadın yönetmen Nadine Labaki’nin üstleneceği jüride yer alacak beş kişiden biri olarak açıklandı. Üç kadın, iki erkek üyenin görev alacağı jüride Fransız oyuncu Marina Fois, Arjantinli yönetmen Lisandro Alonso ve Belçikalı yönetmen Lukas Dhont da yer alıyor. Açık Diyalog’da Felsefe semineri Farklı kültürel geçmişleri, deneyimleri ve sanatçıları katılımcılarla buluşturan Açık Diyalog İstanbul, “Felsefe, Devrim ve Siyaset” başlıklı seminer düzenliyor. 3 Mayıs Cuma günü 19.00 20.30 arasında yapılacak seminerin konuşmacısı ise Dr. Örsan Öymen olacak. Seminerde, ahlak felsefesi ve siyaset felsefesi bağlamında felsefenin siyasette ve insanlık tarihindeki devrim süreçleri irdelenecek. Detaylı bilgi için https://www.opendialogueistanbul.com/tr/ adresini ziyaret edebilirsiniz. One Love Festival 15. yılında evine dönüyor Bu yıl 20 Temmuz’da düzenlenecek ve 15. yılını kutlayacak olan One Love Festival, Parkorman’da başlayacak. Festival, gecenin ilerleyen saatlerinde Volkswagen Arena’da devam edecek. One Love Festival bugüne kadar 1600’den fazla sanatçıyı, toplamda 220 bini aşkın müzikseverle buluşturmuştu. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle