17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 12 MAYIS 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY yorum Seni nankör sermaye seni! Tayyip Erdoğan tam da YSK’nin durumu açıklayacağı gün Ekrem İmamoğlu’na tebrik ziyaretine giden Ömer Koç ve Koç Holding CEO’su davranışına oldukça alınmış. TÜSİAD’a da. Bence haklı, “17 yıllık iktidarlarında ne istediler de sermaye sahiplerine verilmedi?” Tayyip Erdoğan alındığını pek çabuk ifade eden biri, ayakkabı kutularındaki dolarlar açığa çıktığında da FETÖ’cüler için “ne istediler de vermedik?” diyerek alınganlığını belli etmişti. “Yiğidi öldür ama hakkını yeme” diye bir söz ülkemizde sık sık söylenir. Tayyip Erdoğan haklı, ne istediler de vermedi? Mesela, büyük iş kadını (!) Güler Sabancı’nın 9 milyoncuk şahsi vergisini gene Sabancı’nın elektrik şirketlerinin 500 milyonu bulan vergisini bir kalemde sildiniz. Yani bu kadar da nankörlük olur mu? Tüketici dernekleri elektrik fiyatına eklenen sayaç okuma bedelinin bir haksızlık olduğunu söyleyip, dava açtılar ama her şeyi bilen damadınız hemen Meclis’e bir öneri getirdi, MHP ve AKP oylarıyla öneri kabul edildi ve artık sayaç okuma parasına kimse dava açamaz! Hakkaten bu sermeye pek bir nankör! Soma’da maden çöktü. 301 kömür işçisi hayatını kaybetti. Çoluk çocuk ayazda kaldılar ama iktidarın emrinden bir gıdım bile çıkma cesaretleri olmayan savcılar, hâkimler tarafından maden şirketinin sahibi üç gün yatıp çıktı ve maden işletme ruhsatını yeniden aldı. Nankörlük etmeyin! 17 yıl boyunca işçiler aldatıldılar. Grev hakkı hemen her yerde OHAL yasalarına takıldı, taşeron işçilik tavan yaptı. İşçi ölümleri sıradan bir hal aldı. Patronlar azıcık hak iddia eden işçileri sapır sapır fabrikalardan, işyerlerinden kovdular. Çünkü yasalar öylesine azgın bir sermaye savunuculuğu yapıyordu ki, patronlar hayatlarının en kârlı dönemini yaşadılar, yaşıyorlar da! Hey sermaye nankörlük etme! Daha ne yapsınlar, kârlı şeker fabrikalarını size neredeyse bedavaya verdiler. Ayrıca şeker pancarı ekimini kısıtlayıp uluslararası ortaklıklar kurmanızı ve bu ülkenin insanlarını mısır şurubuyla zehirlenmesini göz ardı ettiler. “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir!” dediler. Adeta bir cinayet mahalli haline gelen yeni havaalanı yapımında her gün 35 işçi ölümünü kendi yandaş medyalarına haber salıp üstünü örttüler. Ah unuttum, pek çok patronu medya patronu yaptılar, başka medya patronlarını vergiyle, belki de yaşam hakkıyla korkutarak! Yani bunları unutmanız ayıp oluyor, nankörlük yapmayın! İmar affı çıkararak ülkenin herkese açık olması gereken kıyılarını emrinize verdiler. Açıkça ormanları yakıp bin kişilik her şey dahil otelleri arka arkaya diktiniz, iktidar bundan öyle bir keyif aldı ki, tabii (tamamen duygusal), bu otellerin sahiplerini bakan bile yaptı. Dünyanın neresinde turistik otel sahipleri aynı zamanda Turizm Bakanı, bu bir ilk. Bir ilk daha var, özel okul sahiplerini de Eğitim Bakanı yaptınız. Bu ne paye dağıtmak böyle! Çok haklısın Tayyip Erdoğan, bunlar hepten yoldan çıktı. Bu arada ellerini üstünden eksik etmediğiniz bazı patronlarda paralarını çaktırmadan yurtdışına kaçırdılar. Yani sizin Londra’da bir malikâneniz yok ama, milletin “… koymayı” iş bellemiş Cengiz Holding’in sahibi Londra’da bir malikâne değil, bir sokak satın almış, sokaktaki bütün evleri almış! Böyle saygısızlık yapılmaz! İnsan bir düşünür, başkanımın Londra’da bir sokağı yoksa benim de olmamalı, der. Nankörler! Bir de sermayeyle birlikte nankörlük yapan eski Cumhurbaşkanı Gül ve eski Başbakanınız Davutoğlu var. Davutoğlu sizi taklit edip, 15 Temmuz Köprüsü’nde sırtında bayrak, elinde cep telefonu bir intihar girişimcisini sözüm ona kurtardı. Yani ayıp oluyor, sizi taklit etmeleri çok çok ayıp, çünkü siz teksiniz! Biraz da magazin; etçi Nusret’in koruyucusu Şahenk’e az parsa vermediniz, Yalıkavak Marina onun, o şimdilerde ne yapıyor? Bankasını da başkalarına satmış sanırım, size sordu mu? Size aşkını ilan eden Ethem Sancak, bugünlerde pek ortalıkta görülmüyor. TankPalet Fabrikası’nı aldıktan sonra sesi soluğu çıkmıyor oysa şimdi oldukça zor bir dönemden geçiyorsunuz, neden sizin arkanızda değil. Ayıp, çok ayıp! Neyse Cumhurbaşkanım size yerden göğe kadar hak veriyorum, şimdi şu nankörlere şiddetli bir Osmanlı tokadı atın! Kendilerine gelsinler. Diyanet de bu ara pek sessiz. Sakız çiğnemek orucu bozar mı, sadece bununla uğraşıyor. Onlara dört bakanlığın bütçesinden daha çok para verdiniz; cami, imam sayısı zamanınızda tavan yaptı, aynı mahalleye dört cami bile yaptırdınız, ama onlar tam sizin arkanızda olmalarını beklediğiniz zamanda yoklar. Çiğnedikleri sakızların hesabını sormalısınız! Bir de Haşim Kılıç, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı. Hemen sudan çıkmış ak kaşık pozisyonuna geçti. Bir ağzının payı verin, rica ederim. Nankörlerin listesi oldukça uzun, şimdilik bu kadarla yetinelim. 12 mayıs 2019 SAYI: 34185 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna / İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:58 03:49 04:19 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:43 13:05 17:00 05:30 12:50 16:43 05:56 13:13 17:03 Akşam 20:18 20:00 20:19 Yatsı 21:55 21:34 21:50 Siyasal İslam öncesi Türkiye’de yetişen bizler, yıllardır eşit yurttaşlık haklarından kendi rızasıyla vazgeçen kadınlarımıza hayret ettik. Çocuk, insan ve hayvan haklarını tanımayan, zaten doğaya da düşman bir toplum kesitinin genişlemesini izledik. Özgürlüklerinin kısıtlanmasını umursamayan, yurttaş bilinci gibi bir derdi olmayan, kulluktan hoşnut, el etek öpmekten gocunmayan nüfusun giderek artmasına şaşırdık... Çoğumuz 1960’lı yıllarda 2019’dakinden çok daha uygar ve özgür yaşanan Türkiye’de demokrasinin nasıl olup da bir türlü aşı tutmadığını, toplumsal zihniyetin niçin ilerleyeceği yerde gerilediğine ilişkin bir saptamayı paylaştı: Demokrasi bu ülkeye tepeden indirildiği, uğrunda mücadele edilmeden verildiği için anlamı ve değeri bilinmiyor, zaten insan haklarından da hak edilmediği için kolayca vazgeçilebiliyordu. Ama tepeden inmiş, tepsi içinde sunulmuş olsa da kapıp sahiplenmek mümkündü, özgürlüğün, eşitliğin ve uygarlığın sunduğu nimetleri... Oysa toplumun bir bölümü, elinin tersiyle itmişti hakkı olanı. Niçin? Muktedirlerin çobanlık merakı Türkiye’de iktidar olanın, muhalif rakibini bir ara, mutlaka “sürü bile Demokrasiyi hak etmek güdemez” diye küçümsemesi boşuna değildir. Toplum tabanını eğitmeyen bir devlet, ne çocuğa ne de erişkine insanca bir yaşam sağlayamadığı gibi; nüfusu tıpkı davar güder gibi hotzotla yönetmek zorunda kalır. Dolayısıyla Türkiye muktedirleri, her şeyden önce çobandır! Böyle bir devlet tarafından yönetilen toplumda da bireyin, yani insanın değeri yoktur... Ölen ölür, kalan sağlar gütmeyi bilenindir. Baskıya alıştırılmış kalabalıkları gütmek içinse iki yöntem vardır yalnızca: Emir ya da iman sopasını kullanmak. Türkiye, eğitemediği vasıfsız kalabalıklarını gütmek için her ikisini de kullandı. Çünkü Cumhuriyet, Atatürk’ün ölümünden sonra eğitim seferberliğini boşlayıp; özellikle de bu ülkenin kaderini değiştirebilecek en etkili eğitim biçimi Köy Enstitülerini kapattıktan sonra bilinçlendiremediği bu kalabalıkları yönetebilmek için Osmanlı’dan gördüğünü sürdürmek gafletine düştü. Demokrasiye geçiş sürecini de önce emre karşı imanı kullanarak, iman azdığında emirle ezerek dengelemeye çalıştı. Üçüncü bir yol hiç denenmedi Ne emir, ne de imanla yöneten hiçbir hükümet, kalabalıkları sürü, kendilerini de çoban olmaktan çıkaracak üçüncü yolu; demokrasiyi özümseyip savunacak bilinçli yurttaşlar yetiştirmeyi denemedi. Tam tersine. Türkiye’nin çobanlığına talip olanlar, seçimle işbaşına gelebilmek için demokratik olgunluğa erişmemiş toplum kesitinin tebaa güdülerine taviz verdiler. Yasaları çiğnediler ve çiğnettiler. Rüşvet dağıttılar. Haksız, vergisiz ve kolay kazanca alıştırdılar. Cumhuriyet değerleri, demokrasi bilinci, yurttaşlık ahlakının yerine; Diyanet ve İHL’ler aracılığıyla kutsal emre itaatten başka bir şey olmayan, üstelik mantığı tartışılamayan din kurallarını koydular. Hatta gerçek dinle ilgisi olmayan mübahlar, yasaklar uydurdular! Sonuçta yeni bir sınıf yaratıldı, Türkiye’de. Yolsuzluğa, hırsızlığa idmanlı, yurttaş ahlakı olmayan, hatta iman ettiği dine saygısız bir tebaa. Ama bu tebaa, asla Türkiye’nin çoğunluğu olmadı! Tebaa değil, halk karar verecek Gerçek çoğunluk, daha özgür, daha uygar bir ülkede yaşamak isteyen; çocukları için daha iyi yaşam hayalleri kuran halktı, tebaa değil. Zaten AKP’yi de umutları olan bu halk iktidar yaptı. Abayı ve sopayı görünce, yanıldıklarını anladılar. Kimi toplumlar okuyarak eğitilir; kimileri yoksunluk, yoksulluk ve açlık çekerek öğrenir. Bugün Türkiye’de bilinçli olsun olmasın halkın büyük çoğunluğu ikinci yöntemle sınava çekiliyor ve artık başında çoban istemiyor. Abaya da sopaya da doydu. Kaybettiği demokrasiyi geri istiyor. Demokrasi hak demek, hukuk demek, ama hakkı da hukuku da hak etmek gerek. Bir bedeli var: Uğrunda mücadele! 23 Haziran’daki İstanbul seçiminde, sandıkla gelip sandıkla gitmeyen bir iktidara karşı hakkı yeneni, adaleti savunmak için vereceğimiz mücadele, işte bu bedel olacak. Tarihte ilk kez, demokrasiyi hak ederek kazanmak şansımız var! Mürettep hıyarlıklar Yakası açılmadık bir laf piyasaya sürülmüşse, bilin ki arkadan kazık geliyor. H 7 Haziran’da duvara tosladı. Oyu yüzde 40’a düştü. Piyasaya birden “istikşafı” lafı sürüldü. (Keşfetmeye çalışmak demek. Sözün aslı bildiğimiz “keşif”!) 45 gün boyunca Arap’ın yalellisi misali “istikşafi... istikşafi...” diye diye zorla sandığa sürüklendik. Birden Devlet Bey’i istikşafiledi, yani keşfetti. Ona sarıldı. Devleti kurtaramadı. Ama hem kendisini hem de Devlet Bey’i kurtardı. 31 Mart’ta yenilgiyi yine tattılar. 25 yıldır fahiş bir aşk yaşadıkları İstanbul ellerinden gitti. Deliye döndüler. Bu kez de yeni bir laf gerekiyordu. Biliyorlar ki, “Yasadışılık var!” feryadına kimse kulak asmayacak. Mühürsüz oyları mühürlü sayan kararlara, yasadışılıklara alışkındı milletin kulakları. H Bu kez, anlamı tıpa tıp aynı, ama ses uyumuyla çok yürek ferahlatıcı bir sözcük devreye sokuldu: “Tam kanunsuzluk!” Aslında bu sözcük Ilıcak ve Altan kardeşlere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası keserken sözü edilen bir tür “sübliminal” mesajdı. Bir tür bilinçaltı yüklemesi idi. İktidar günlerce “Tam kanunsuzluk. Var!” lafını “Tam namusuzluk!” tonlaması ile söyledi durdu. (Şimdi sıra Reyiz’in seçiminin iptali için başvuran CHP’lilerde!) Bu kavramın yasa konulmasının nedeni de belki bu. Yoksa tam kanunsuzluk özünde zaten tam yasadışılıktır. Yarım kanunsuzluk olmayacağı gibi, tam yasadışılık da olamaz. İşlemler ve eylemler ya kanuna uygundur ya değildir. Hamilelik gibi. Az hamilelik gibi az kanuna uygunluk da olmaz. Ancak, geçiş ve darbe veya azgın çoğun luk dönemlerinde bazı yasalara bu kavramın koyulduğunu görüyoruz. Bu kavram uzun süre uykuya yatırılır. Ama özellikle de kimi namussuzların milletin kimi uzuvlarını alfabetik sırayla tadata tabi tuttuğu dönemlerde bu kavramlar güncelleniyor. “Tam kanunsuzluk” kavramı nedense sadece YSK kararlarında, bazı Yargıtay ve AYİM kararlarında karşımıza çıkıyor. Dedik ya azıcık yasadışılık olmaz ki, tam kanunsuzluk da olsun. Eylemler ve işlemler yasaya ya uygun ya da aykırıdır. YeSeKe, arada azıcık da yarım yasadışılık yaptığını ima eder gibi, 69 yıl önce çıkmış 298 sayılı yasanın “tam kanunsuzluk” ipine sarıldı. İp boynuna dolanmasın diye de önlemini aldı. 7 asil üyeli YSK, aldığı karara 4 yedek üyeyi de dahil etti. “Asillerin tam kadro katıldığı oylamada 4 yedek üyenin da oy kullanması neyin nesi?” Bu durum akla ve mantığa aykırı görünse de 16 Şubat 1950 tarih / 5545 sayılı yasayı değiştiren 298 sayılı yasanın Mad: 113’e uygun: Seçimlerden sonraki itirazları incelemek “üye tam sayısı” ile mümkün. Burada kafa karıştıran ve Reyiz’in “Osmanlıca öğrenin!” talimatına hak verdiren husus şudur. Madde “tam sayı” derken aynı maddedeki bir de “mürettep adet” kavramını kullanıyor. Bu aslında yedeklerlerin de dahil olduğu üye sayısıdır. (7+4) “Mürettep” ise “rütbe” kökünden türeme “mürettebat” ailesinden bir sözcük. Aslında bu sözcükle kastedilen de, oylamaya katılsın katılmasın “üye tam sayısı”dır. Yasada “mürettep adet” lafı ile sayın YSK üyelerimize, kabak veya hıyar muamelesi yapılmaktadır. Kimi YSK üyelerine fazla hayranlık beslemeyenler bu duruma bakıp “amma ileri görüşlülük” diye sevinebilirler. Ama ben şahsen zerzevatın bu pahalılık döneminde bu sözcüklerin israfını hoş görmem. Nihayetinde aynı “Mürettep Heyet” gelecek ay sonunda hatasını onaracak Bu işin öncülüğünü de YSK Başkanı Sn. Sadi Güven yapacaktır. Çünkü, oyların eşit çıkması halinde başkanın oyu 2 oy sayılmaktadır. (7062 sayılı YSK Teşkilat ve Görevleri Yasası Mad:5) H Yakası açılmadık bir laf piyasaya sürülmüşse, bilin ki arkadan kazık geliyor. Bu kez kazık, bu kez hazırlayana dönecek... Beş pazar günü daha saymak yetecek. Altıncı pazar her şey çok güzel olacak. CUMARTESİ ANNELERİ 737. KEZ BİR ARADA Anneler Günü öncesi eylem Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle dün 737’nci kez bir araya geldi. Anneler bu hafta, 1994’te Küçükçekmece’deki evininin önünden gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınmayan Halil Alpsoy’un ve Adana’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınamayan Kasım Alpsoy’un akıbetini sordu. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önündeki eyleme CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Arjantin’deki Plaza de Mayo Anneleri ile Diyarbakır ve Şırnak’taki kayıp yakınları da katıldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Almanya Dışişleri’nden Türkiye’ye ‘işkence’ uyarısı Almanya Dışişleri Bakanlığı, Die lerden doğan yükümlülüklerini Welt gazetesi muhabiri De hassasiyetle yerine getirmeye çaniz Yücel’in Türkiye’deki tutuklu ğırdı. Bakanlık olarak tutukluluğu luğu sırasında işkenceye maruz sırasında Yücel’e konsolosluk takaldığı yönündeki ifadeleriyle ilgi rafından erişimin sağlanması, adil li Ankara’yı uluslararası yükümlü tutukluluk koşullarının temin edillüklerini yerine getirmeye çağırdı. mesi, hukuk kurallarına göre yar Alman Haber Ajansı’na (DPA) gılanması ve serbest bırakılması yaptığı açıklamada, Deniz Yücel’in için yoğun girişimlerde bulundukcuma günü Berlin’de mahkemede larını kaydeden sözcü, Türkiye’nin verdiği ifadesindeki işkence iddi işkence ve kötü muameleyi önlealarına doğrudan değinmeyen Dı meye yönelik uluslararası anlaşşişleri Bakanlığı sözcüsü, Türk hü malarda imzasının bulunduğunu kümetini uluslararası sözleşme hatırlattı. l Haber Merkezi Kayyımın işsiz bıraktığı yurttaş intihar etti Şırnak Beytüşşebap Belediyesi’nde çalışırken atanan kayyım tarafından “sözleşmesi bitti” denilerek işsiz bırakılan Recep Argan adlı yurttaş, önceki gün Habur Çayı’na atlayarak intihar etti. Ekonomik durumu kötü olan evli ve bir çocuk babası Argan’ın uzun bir süre işsiz kaldıktan son ra yerel seçimler sonrası tekrardan işe girmek için yaptığı görüşmelerden de sonuç alamadığı öğrenildi. Önceki gün Habur Çayı’na atladıktan kısa bir süre sonra gözden kaybolan Argan’a halen ulaşılamazken arama kurtarma çalışmalarının sürdürüldüğü bildirildi. l Haber Merkezi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Barış Akademisyeni Altınel tutuklandı Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacılarından Lyon 1 Üniversitesi Matematik Bölümü’nden Doç. Dr. Tuna Altınel, Balıkesir’de önceki gün gözaltına alınmasının ardından tutuklandı. “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanan Altınel için gerekçe olarak kendisinin konuşmacı olmadığı Fransa’da katıldığı bir panel gösteriliyor. Avukatı Meriç Eyüboğlu, Altınel’in havaalanında pasaportunda tahdit olduğunu öğrendiğini, Balıkesir Nüfus Müdürlüğü’nde işlemleri tamamlayıp dönmek üzereyken gözaltına alınarak tutuklandığını kaydetti. l Haber Merkezi ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Güven’in eylemi 186. gününde Cezaevlerinde 30 tutuklu ölüm orucunda HDP Hakkâri Milletvekili ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in 8 Kasım 2018 tarihinden bu yana sürdürdüğü süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi, 186’ncı gününde. Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerini takip etmek için İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ile hukukçulardan oluşan izleme heyetinin, “Devam Eden Açlık Grevleri Tespit ve Değerlendirme Raporu” verilerine göre, 92 cezaevinde 3 bin civarında tutuklu Güven’e destek vermek için açlık grevi eylemi yapıyor. İstanbul Bakırköy, Kocaeli Gebze, Van ve Diyarbakır cezaevlerindeki 15 tutuklunun, 30 Nisan’da başlattıkları ölüm orucu eylemi ise 13’üncü güne girerken, Kandıra, Bolu, Patnos, Van ile Tekirdağ 1 ve 2 No’lu cezaevlerinden 15 tutuklunun ölüm orucu eylemleri de ikinci gününde devam ediyor. l MAHMUT ORAL/DİYARBAKIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle