18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 98 NİSAN 2019 PAZARTESİ YENİ HAVALİMANI RUHSUZ, YORUCU AMA EN ÇOK DA ULAŞILMAZ Şehrin merkezine kilometrelerce uzakta olan İstanbul Havalimanı’na ulaşım 12 TL’den başlayıp 270 TL’ye kadar çıkıyor. Kişisel araçlarla gidebilmek için de yalnızca gişe ücretlerine toplam 32 TL ödenmek zorunda. Havalimanı içindeki yemekler fahiş fiyatlara satılırken yolcuların havalimanına yakın bir otelde gecelik konaklama ücretleri de kahvaltı hariç 957 TL’yi buluyor. Medeniyet çok uzakta Pahalılığa mahkum etti Atatürk Havalimanı’nın kapanmasıyla bugün itibarıyla tamamen faaliyete geçen İstanbul Havalimanı, ulaşımından yeme içmesine ve konaklamasına kadar vatandaşa pahalıya patlayacak. Avrupa Yakası’ndaki yurttaşı şehrin ücra köşesine mahkum eden Yeni Havalimanı’nın ulaşım ve konaklama olanaklarını ve ücretlerini şöyle özetledik: l ULAŞIM 300 TL’YE KADAR ÇIKIYOR: Atatürk Havalimanı’na en yakın mesafeden gelenler 2.60 TL’ye, Anadolu Yakası’ndan metrobüs ve metro olmak üzere iki aktarma ile gelenler 6.25 TL’ye ulaşabilirken; İstanbul Havalimanına en yakın mesafeden ulaşım 12 TL’den başlıyor. Buraya Anadolu Yakası’ndan Havaist ile gelecek yurttaşlar ise en az 25 TL’yi gözden çıkarmak zorunda. Havaist ücretleri Kadıköy’de 25 TL iken Pendik’te 30 TL’ye çıkıyor. İBB’ye ait 46 kişilik Havaist otobüslerinde yalnızca İstanbul Kart geçiyor ancak bu otobüsler her ilçeden geçmediği için yol güzergâhındaki bir durağa gitmek için de yine metrobüs, metro ya da İETT’ler kullanılmak zorunda. Bu araçların yol güzergâhları ve sefer saatlerini öğrenmek için akıllı telefonlara ‘Havaist’ uygulaması indirilebilir. Kendi aracıyla gitmek isteyen yurttaşlar ise üst üste zamlanan akaryakıt ve benzinin yanı sıra yalnızca gişe ücretlerine 16 TL’den toplam 32 TL ödemek zorunda. Taksiyle ulaşım ise Bahçelievler’den 114 TL, ŞirinevlerAtaköy ve Mecidiyeköy’den 120 TL, Avcılar, Bakırköy ve Beşiktaş’tan 140 TL, Beylikdüzü’nden 150 TL, Maltepe’den 180 TL, Silivri’den 250 TL ve Şile’den 270 TL’ye mal oluyor. Bu ücretlere otoyol ve köprü ücretleri ile trafikte bekleme süreleri de eklendiğinde sadece havalimanına ulaşma ücreti, uçak bileti fiyatını bile geçiyor. l OTOPARK 2060 TL: Kapalı otoparklarda 01 saate 19.75 TL alınırken, 13 saat aralığına 24 TL, 36 saate 37.75 TL, 1224 saate ise 60 TL alınıyor. Abonman otomobiller için 4 gün 173.50, aylık 423 TL. Açık otoparklarda ise ücretler şöyle: 01 saat:15 TL, 13 saat 18 TL, 36 saat 27.25 TL, 612 saat 30.50 TL, 1224 saat 42.25 TL, abonman aylık ise 316 TL. K1O1N1A3KLTAMLA Şu anda Yeni Havalimanı yolcularının konaklayabileceği tek yer, havalimanı içinde bulunan YOTEL. Bugün itibarıyla bu otelde kişi başı tek gece konaklama ücreti toplamda 151.2 Avro. Kahvaltıyla birlikte 176.2 Avro’ya, yani 1113 TL’ye geliyor. Atatürk Havalimanı çevresindeki otellerin ise kahvaltı dahil kişi başı tek gecelik konaklama ücretleri 80 Avro idi. Londra, Amsterdam ve Paris’te toplamda 4 havalimanında otel işletmecisi olan İngiliz merkezli Yotel, havalimanı yatırımcısı İGA ile 15 yıllık sözleşme imzalamış, bu anlaşma da gelir garantisi modeli ile yapılmıştı. l Ekonomi Servisi Yeni havaalanına ilk inen uçaklardan birindeyim. Atina’dan dönüyoruz, kafamızda bin tane soru. Acaba gece yarısı ineceğimiz İstanbul Havalimanı’ndan evlere nasıl gideceğiz? Para da kalmamış, ATM var mıdır? Bir hovardalık yapıp taksiye binsek Kadıköy ne kadar tutar? Onun yerine bir Atina gezisi daha yaparız deyip bu seçenekten çok çabuk vazgeçi figen yoruz! Pilotun “inişe atalay geçtik” anonsuyla ken dimizi akışa bırakmaya karar verip camlara üşüşüyoruz ama boşa! Yoğun bulut tabakasından aşağıyı görmek imkânsız. Neyse sonunda tekerlekler piste değdi, yolculuk bitti. Hostes, “Dünyanın buluşma noktası İstanbul Havalimanı’na hoşgeldiniz” dedi ama uçaktan inmek daha uzun süre kısmet olmayacak, pist çok uzun! Özellikle uzun uçuştan sonra yolcuların yürekleri pır pır bekledikleri bir an vardır: Körüğe mi yanaşacağız? Yoksa otobüs çilesi mi çekeceğiz? Körüğe yanaştık, mutluyuz! Ama mutluluk kısa sürdü, bitmek bilmez “uzun yürüyüş” başladı. Çok geniş, boş, devasa alanlardan geçip duruyoruz. Sağdan soldan cümleler çarpıyor kulağımıza. “Milyarlar çar çur olmuş, Atatürk ihtiya İstanbul’un yeni havalimanına ilk inen uçaklardan birindeyiz. Ortalıkta İETT otobüsü yok. Havaist’e bindik, bir süre neredeyse hiç ışık görmeden yolculuk ettik. ca yetmiyorsa büyütselerdi”, “Üstelik çok daha ucuza mal olurdu, güzelim alanımızdan da olmazdık”, “Bu alanın yakın olduğu hiçbir yer yok, medeniyet uzakta”, “Hadi illaki ormanı katledecek yeni alan yapacaksın, bari önce buraya metroyu getirseydin”. Bu alanın ruhu yok Pasaport kontrolünden geçtik, yürümeye devam! Duty Free’de alışveriş yapan yok, canlılık yok, ruh yok ama altında yürüdüğümüz büyük bir kubbe var! Istanbul Grand Airport (İGA) sitesinde “İstanbul Havalimanı terminalinde İstanbul camilerinin, hamamlarının, kubbelerinin ve daha birçok tarihi yapının zenginliği, proje mimarisine ince ince işlenecek. Türkİslam sanat ve mimarisinde kullanılan motifler, güzellik, doku ve derinlik sağlayacak” deniyor. Kubbeyi gördük ama “ince ince işlenmiş” bir şeyler gözümüze çarp madı, belki uykusuzluktandır! Çok şükür “çıkış”a yaklaştık, ön ce ATM bulmamız lazım, Sağa mı gitsek, sola mı? Yanlış yöne saparsak bir yarım saatimiz kesin gider, uçsuz bucaksız yollar göz korkutuyor. En yakındaki görevliye soruyoruz, aldığımız cevap, “bilmiyorum daha bugün işe başladım” oluyor! Ortalıkta tişortlerinde “ask me, bana sorun” yazılı gençler dolaşıyor ama önleri kuyruk! Herkes bir şeyler soruyor. Sonunda ATM alanını da, toplu taşıma katına nasıl gideceğimizi de bu şekilde öğreniyoruz. Yeni alanda toplu taşımadan kasıt en azından şimdilik sadece “Havaist” gibi görünüyor. Ortalıkta İETT otobüsü yok. 4 hat olduğunu biliyorum; Mahmutbey, Mecidiyeköy, Halkalı ve Atatürk Havalimanı ama belli ki gece çalışmıyorlar. Saat 01.00’e gelirken tek seçeneğimizin “Havaist” olduğunu nihayet anladık! Kadıköy’ün saati uymayınca, “nasılsa metrobüs sabaha kadar” diye düşünerek Mecidiyeköy otobüsüne bindik. Yol uzun ve karanlık. Otobüs Hasdal kavşağına kadar hiç durmadan gidiyor. Neredeyse hiç ışık görmeden, “bilinmez”e doğru giderken, Mecidiyeköy’a yaklaşıp, tanıdık yerler görmeye başlayınca güven duygusu geri geliyor! Yok her seferinde bu çile çekilmez, Sabiha Gökçen’den vazgeçilmez! Bu yemek 100 TL 3. havalimanında, Bilal Erdoğan’ın Doruk Izgara Limited Şirketi’nden ortakları Ali Bahadır Yeşil ve Mustafa Esenkal’ın sahibi olduğu Akıncı Restoran’da, iki tabak yemeğin ücretinin 99.95 TL olması, sosyal medyada gündem oldu. Doğu Orcan adlı yurttaş, twitter hesabından yaptığı paylaşımla, 3. havalimanında yediği yemeği ve verdiği ücreti paylaşarak tepki gösterdi. l Haber Merkezi Plastik tabakta ZİNDAŞTİ’NİN KIZININ ÖLDÜRÜLMESİ OLAYINDAN ARANAN ÜNĞAN GÜPEGÜNDÜZ VURULDU Kanlı hesaplaşma İran uyruklu uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’nin kı zı ve şoförünün 26 Eylül 2014’te Büyükçekmece’de öldürülmesi olayında firari olarak aranan İlhan Ünğan, Bağdat Caddesi’nde 7 yaşındaki oğlunun gözleri önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu ya Cinayet oğlunun gözleri önünde işlendi. şamını yitirdi. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, bir kafenin önünde iki şahıs arasında kısa süreli kovalamaca yaşandı. Bu sırada silahlı şahıs, lına dayanıyor. 24 Eylül 2007’de yanında oğlu da bulunan diğer şahsa Büyükçekmece’de düzenlenen operas ateş etti. Kurşunların hedefi olan şahıs yonda 75 kilo eroinle yakalanan Zin yere yığılırken küçük çocuk ise olay ye daşti, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’e rinden götürüldü. Şahıs hayatını kaybe “gizli tanıklık” yaptıktan sonra tahli derken, cinayet zanlısı lüks bir araca bi ye edildi. 2014’te Büyükçekmece’de nerek kaçtı. Olay yerinde incelemelerde Zindaşti’nin kızı Arzu Şerif Zindaşti bulunan polis yaşamını yitiren kişinin ve şoförü Devrim Öztunç silahlı saldı Naci Zindaşti isimli uyuşturucu baro rı sonucu öldürüldü. Emniyet’e verdiği nu ile olan husumeti sonucu cezaevin ifadede Zindaşti, “Hedef bendim” de de tutuklu bulunan Orhan Ünğan’ın kar di. Saldırının Yunanistan’da bir rakibi deşi İlhan Ünğan olduğu belirledi. İlhan ni ihbar ederek yakalatmasının intika Ünğan’ın Zindaşti’nin kızı ve şoförünün mı olduğu söylendi. Olayın ardından 26 Eylül 2014’te Büyükçekmece’de öl Orhan Unğan ‘cinayetin azmettiricisi’ dürülmesi olayından dolayı arandığı öğ olarak tutuklandı, kardeşi İlhan Ünğan renildi. Cumhuriyet savcısı ve olay yeri hakkında da tutuklama kararı çıkarıldı. inceleme ekiplerinin çalışması sürerken Cinayetin tetikçisi olduğu öne sürülen olay yerine gelen Ünğan’ın yakınların Hacı Osman Sezen ve Turgay Akar, dan 3 kişinin gözaltına alındığı aktarıldı. birkaç gün sonra Küçükçekmece’de 12 yıllık geçmiş Naci Şerifi Zindaşti ile Orhan Ün bir restoranda öldürüldü. Avukatı da öldürülmüştü ğan arasındaki husumet 2007 yı Cinayetler bununla da kalmadı Zindaşti’nin, kızının ölümünden sorumlu tuttuğu Orhan Ünğan’ın avukatı Kudbettin Kaya 31 Ekim 2017 Yeşilköy’de öldürüldü. 10 cinayetle bağlantısından dolayı hakkında yakalama kararı bulunan Zindaşti, 6 Nisan 2018’de Büyükçekmece’de bir villaya düzenlenen operasyonla yakalandıktan sonra tutuklandı. Yaklaşık 6 ay tutuklu kalan Zindaşti ve adamları itiraz üzerine 5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan tarafından tahliye edildi. Soruşturma savcısının tekrar itirazı üzerine hakkında yeniden tutuklama kararı verilen Zindaşti ve adamları 3 saat gibi kısa sürede cezaevinden çıkıp ortadan kayboldu. Hakkında inceleme başlatılan hâkim, görev yeri değiştirilerek Küçükçekmece Adliyesi’ne hâkim olarak gönderildi. Hâkim Özcan’ın “İktidar partisinden eski milletvekili beni sürekli arayarak bu şahsın mutlaka tahliye edilmesi gerektiği yönünde telkinde ve baskıda bulundu” şeklinde ifade verdiği belirtilirken bu kişinin eski AKP milletvekili Burhan Kuzu olduğu öne sürüldü. İddiaların ardından “Ben ne o İranlıyı tanırım ne de o hâkimle görüşmem oldu” açıklaması yapan Burhan Kuzu’nun Zindaşti ile yemek yerken çekilmiş görüntüleri gazetemizde “Zindaşti bombası” manşetiyle yayımlanmıştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Komando İbrahim’in acıklı öyküsü İbrahim Karagül’ü kıskanıyor muyum? Evet. “Nesini” diyorlar, “saçlarını” diyorum.  Baba nasihati, müdür yasağı, mahalle baskısı, kellik korkusu derken o treni kaçırdık. İsmet Özel’in “matarasındaki tuzlu su”yduk. Başımız açık kaldı. Saçlarımızı ortadan ikiye ayırdık. Kimin ülkesinden geçsek şakaklarımızdaki dövmeler bizi ele verdi. İnsanın saçlarının uzaması hürriyettir. Otoriteye başkaldırıdır. Balyoz kumpasının ardından ziyarete gittiğim komutanların birçoğu saç uzatmıştı. Çekincemi yenip sorduğumda, aynı şeyi duyuyordum. Neredeyse 40 yıl taşıdıkları üniforma üstlerinden çıkarılınca saçları serbest kalmıştı.  Kutsal kitaplara bile uzanır...  Leonard Cohen’den dinlerken sevgilinin gözüne bakarak söyleriz: Hallelujah.  “Seni bir sandalyeye bağladı, tacını kırdı, saçlarını kesti ve dudaklarından yakarışı aldı” sözleri ne anlatıyor? Bir şarkının içine “Samson ve Delilah”ın Tevrat’a ve İncil’e giren hikâyesi sığmış. Güzel Delilah, bütün gücünü saçlarına borçlu Samson’u aşkıyla kandırmış. Örgülü saçlarını kesmiş ve onu esir etmiş. “Hallelujah” ya da “elhamdülillah”, Samson’un yakarışıdır. Uzun saç, kudretin ve baş eğmezliğin de sembolüdür. Samson Karagül’den Komando İbrahim’e Yeni Şafak’ı yöneten İbrahim Karagül geçen hafta “31 Mart darbesi” dedi ya. Belediye başkanı değişirse köprünün iş makineleriyle kesilip iktidarın devrileceğini söyledi ya. AKP dışında oy verenleri neredeyse “örgüte yardım ve yataklık eden” durumuna getirdi ya.  Türk Dil Kurumu’nun 6 yıl önce “darbe” tanımına “demokratik yollardan yararlanarak” ifadesini soktuğunu görmüştüm. Yine de “bu kadar da olmaz” dedim. Sadece ben değil. Eski arkadaşlarıyla konuştum. Bir zamanlar birlikte mücadele ettikleri “İbrahim”i tanıyamıyorlardı. Bir zamanlar otoriteyi sorgulayan sol esintili İslamcı dergiler çıkarmışlardı. Kimisi de Afganistan’da ya da Irak’ta AKP politikalarını Karagül’le birlikte yerden yere vurmuştu. Hrant Dink’le Nihat Genç’in, Ertuğrul Günay’la Fikret Başkaya’nın yan yana geldiği Doğu Toplantıları’nı hatırlayanlar da vardı.  Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nin taburesindeki o yokluk günleri, yerini makam arabasının penceresinden hayata bakmaya bırakınca neler olmadı ki? Uçağa binip Rusları da vurdu, tankla Şam’a da girdi. Amerika’ya füze de salladı, Mısır’a gemilerle de savaş açtı. Kâbe’ye savunma siperleri de kazdı, sınır boylarına birlikleri de gönderdi. Samson’un Filistin’i yerle bir ettiğini biliyorduk da Karagül’ün ülkenin yarısına açtığı savaş sizce de fazla olmadı mı? Albayrak’ın İstanbul işleri  Şimdi ne Tanrı ne din ne de yıkmak istedikleri Cumhuriyet. Tek yıkılmaz tabuları var: Patron ve parası. Gazetelerinde herkesi eleştirebilirsiniz. İşverenler aleyhindeki fısıltınıza işaret parmaklarıyla sus işareti yaparlar. Nereye gitti Yeşilçam’ın yoksul evlerden yeşeren filmleri. Şimdi onların televizyon dizilerinde, saray evlerdeki topuk seslerinin yankısından konuşulan replikleri duyamıyoruz. Karagül, girdiği son İstanbul savaşının sahibini, Yeni Şafak’ın patronu Albayrak Grubu’nu yazabilir mi? Aldıkları İstanbul metro ihalesini anlatabilir mi? Yasalar delinerek bir seçim öncesi damatlarına verilen VIP otobüs ihalesini irdeleyebilir mi? İSKİ’nin ve İGDAŞ’ın sayaç okuma işlerinden, belediyenin araç kiralama ihalelerinden söz edebilir mi? 169 villalık Hilal Konakları’ndan ya da 121 villalık Başakşehir Villaları’ndan bahsedebilir mi? Halkalı’daki Güneş Park ya da Esenler’deki Kemer Park... Binlerce konutluk inşaat projelerinin maliyetini hatırlatabilir mi? Bayrampaşa Ticaret Merkezi ya da İETT Ayazağa Garajı inşaatını? İstanbul’da katlı otopark ihaleleri alıyorlar, hastaneler inşa ediyorlar. Belediyenin reklamlarını kapıyor, binlerce gazetelerini satıyorlar. Albayraklar’ın kırık dökük bir otobüsle başlayıp holdinge uzayan hikâyeleri hep İstanbul Belediyesi ile kesişiyor. Belediye yolsuzluklarında “olağan şüpheli” oluyorlar. Mustafa Albayrak, 2001 yılında, yani AKP iktidarda bile değilken DGM’de verdiği ifadede ne demişti: ‘‘1994 yılından bu yana Büyükşehir Belediyesi’nden 33 ihale aldım.” Sonraki yılları siz düşünün. Sadece damatlarının, bir yılda, bir şirketiyle, belediyeden 250 milyonluk ihale topladığını biliyoruz. Gülen’in Yeni Şafak’taki fedaileri  15 Temmuz’un ardından “Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Fıkhını Anlamak” isimli kitabını savcılara anlatan yazar Yeni Şafak’ta. Pensilvanya’ya el öpmeye giden öbürü de Yeni Şafak’ta. FETÖ’nün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yöneticisi de Yeni Şafak’ın kalemi. Ama 31 Mart’ta sandığa gidenler terörist, öyle mi?  Ülkemizin her fikirden yurttaşının emperyalizmi sorgulamasından, bağımsız bir ülke istemesinden mutlu oluruz. Ama Albayrak’ın ihaleleri vatan değildir. Albayrak’ın otobüsleri ordu değildir. Samson girdiği savaşın sonunda kendisiyle birlikte herkesi yok etmişti. Keşke İbrahim Karagül patronunun kapısını çalsa. “Sizin ihalelerinizin fedailiği için taşıdığım bu komando kıyafeti bana artık dar geliyor” dese. Kapıyı çekip çıkarken masanın üzerine de bir tutam saç bıraksa. İpek takım elbiselerinden, lüks arabalardan, deri koltuklardan başka kaybedeceği bir şey yok. Kazanacağı bir dünya var. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle