18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 8 NİSAN 2019 PAZARTESİ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER HABER/YORUM Düğüm çözülüyorAKPM, Doç. Dr. Yüksel’i AİHM’ye yargıç adayı olarak önerdi YSK’nin İstanbul skandalı T arihte seçimle iktidara gelen faşist iktidarların, seçimle gitmeleri nadir rastlanan bir olaydır. Faşist partiler, serbest seçimleri, demokrasiyi ortadan kaldırmak için bir araç olarak kullandıkları için, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra demokratik ülkelerde yasaklanmışlardır ve çok partili serbest seçimli sistemin dışında bırakılmışlardır. 1920’li yıllarda İtalya’da Mussolini’nin, 1930’lu yıllarda Almanya’da Hitler’in serbest seçimle iktidara gelip demokratik düzeni ortadan kaldırmaları, Avrupa ülkelerini bu önlemi almaya yönlendirmiştir. Türkiye’de ise Anayasa’daki demokratik, laik, hukuk devleti ilkesini fiilen ortadan kaldıran; yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığı ilkesine darbe vuran; yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran; üniversiteleri emir kuluna çeviren; düşünce, ifade, basın ve yayın özgürlüğü ilkesini yerle bir eden; anayasal düzeni tersyüz eden AKP, çok partili serbest seçimli sistemin içine dahil edildiği için; Anayasa Mahkemesi, zamanında AKP’nin kapatılmasını onaylamadığı için; Anayasa Mahkemesi, demokrasinin demokrasiyi ortadan kaldırma hakkı olmadığını kavrayamadığı için, Türkiye içinde bulunduğu sancılı süreçten bir türlü çıkamamaktadır. İstanbul’da yaşanan seçim tartışması da bu makro sürecin bir parçasıdır. Yıllar önce Ankara’da CHP’nin belediye başkan adayı Mansur Yavaş seçimi az farkla kaybettiğinde, CHP’nin yaptığı itirazları ve yeniden sayım taleplerini reddeden Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul’da AKP’nin yaptığı tüm itirazları kabul etmiştir ve geçersiz oyların yeniden sayımı kararı almıştır. Çünkü YSK, bağımsızlığını kaybetmiştir ve AKP’ye hizmet eden bir aygıta dönüşmüştür. YSK’nin bu uygulaması tarihe kara bir leke olarak geçmiştir ve hukuk fakültelerinde, hukuktaki çifte standart uygulamalarına dair bir örnek olarak okutulacaktır. AKP önce, YSK’ye oyların aktarımı konusunda hataların yapıldığı konusunu gündeme getirdi. Ancak bu konuda bir sonuç alamayınca, sınırlı sayıdaki bu hataların YSK’de zaten düzeltildiğini ve sonucun değişmediğini görünce, geçersiz oyların yeniden sayımını talep etti. YSK, çoğu bir kanıtla ve hukuka uygun bir biçimde gerekçelendirilmemiş olan bu talepleri kabul etti. Ancak AKP buradan da bir sonuç alınamayacağını görünce, tüm oyların sayılmasını talep etti, bir yandan da İstanbul’da veya bazı ilçelerde seçimlerin yeniden yapılması görüşünü, akla ve mantığa sığmayacak komplo teorileri eşliğinde, kendi güdümündeki medya üzerinden yaymaya başladı. YSK, geçersiz oyların sayımı sonucunda CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçimi kazanmasının kesinleşmesi durumunda, bu baskılara da boyun eğerse, sivil darbenin uygulayıcısı konumuna düşmüş olur. Bu durumda YSK, hukuk fakültelerinde, daha da büyük bir hukuk skandalının örneği olarak okutulur, Türkiye’de hiçbir zaman unutulmayacak ve tarihe geçecek olan utanç verici, ahlaksız ve hukuksuz bir uygulamanın mimarı olarak anılır. AKP’nin borazanı Goebbels medyasına gelince, bu sözde medya organları, daha doğrusu ahlaksız, sorumsuz ve ilkesiz propaganda aygıtları, yalanlarıyla ve iftiralarıyla, bir yandan YSK’yi baskı altına almaya çalışmaktadırlar, bir yandan da halkı kutuplaştırmakta ve toplumsal patlamaların altyapısını hazırlamaktadırlar. 31 Mart seçimini, “oyların çalındığı”, “hilenin yapıldığı”, “şaibeli”, “uluslararası güçlerin komplosunun yönlendirdiği” bir seçim olarak dile getiren, sabahtan akşama kadar bunun propagandasını yapan bu medya şarlatanları, YSK’nin Ekrem İmamoğlu’nu seçimin galibi olarak ilan etmesi durumunda acaba ne yapacaklar?! Erdoğan ve Yıldırım, YSK’nin seçimin patronu olduğunu söylediklerine göre, Erdoğan’ın ve Yıldırım’ın da uluslararası komplonun bir parçası olduğunu mu savunacaklar? İşin özeti, Türkiye’deki faşist odaklar, seçim sonuçlarına direnerek, yenilgiyi kabul etmeyerek, faşist olduklarını bir kez daha doğrulamışlardır. Düzeltme notu: 4 Nisan 2019 tarihinde yayımlanan yazımın başlığı, dizgi servisindeki teknik bir hatadan ötürü, köşenin adı olan “Olgular ve Düşünceler” olarak yayımlanmıştır. Yazının doğru başlığı “31 Mart ve 2023” biçimindedir. 8 NİSAN 2019 SAYI: 34151 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:59 04:46 05:13 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:30 13:13 16:49 06:15 12:58 16:34 06:39 13:20 16:56 Akşam 19:44 19:28 19:49 Yatsı 21:08 20:49 21:08 HÜSEYİN HAYATSEVER Üç yıldan bu yana devam eden ve Türkiye ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) arasında ‘kördüğüme’ dönen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görev süresi dolan Işıl Karakaş’ın yerine gelecek Türk yargıç adayı yarın seçilecek. Türkiye’nin son gönderdiği listeyi onaylayan AKPM Alt Komisyonu, yapılan mülakatlar sonucu Doç. Dr. Saadet Yüksel’in AİHM’in Türk yargıcı olarak seçilmesini önerdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi olan Yüksel, eski AKP Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel’in kardeşi. AKPM’nin, daha önce hükümetin kendisine yakın isimleri AİHM yargıcı olarak seçtirtmek istediği gerekçesiyle önerdiği isimleri reddetmesine karşın, eski AKP’li vekilin kardeşi ve AKP’ye yakın Yeni Dünya Vakfı’nın istişare kurulunda da konuşma yapan Yüksel’i AİHM yargıcı olarak önermesi dikkat çekti. AKPM Genel Kurulu, teamül olarak komisyonun önerdiği ismi AİHM yargıcı olarak seçiyor. Bu nedenle Yüksel’in yeni AİHM yargıcı seçilmesi bekleniyor. Türkiye’nin AİHM’ye göstereceği aday listesi için çalışmalar 2016 Aralık itibarıyla başlamıştı. Türkiye, aralarında İnsan Hakları Daire Başkanı Hacı Ali Açıkgül’ün de bulunduğu 3 adaydan oluşan ilk listeyi, 2016 Aralık ayında AKPM’ye iletti. Ancak AKPM bünyesindeki AİHM Yargıçlarını Belirleme Komisyonu, adayların yeterli kriteri taşımadıklarını belirterek, listeyi geri çevirdi. Bunun üzerine Türkiye, Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Basri Bağcı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ergin Ergül’ün de içinde bulunduğu ikinci listeyi, Mart 2017’de, AKPM’ye sundu. AKPM, ikinci listeyi de resmi gerekçe olarak, “gerekli koşulları taşımadıkları”nı savunarak geri çevirdi. Kulislerde ikinci listenin de reddedilmesinin en önemli nedeninin hükümetin kendisine yakın isimleri AİHM yargıç adayı olarak belirleme konusundaki ısrarı olduğu belirtilmişti. Mülakatta onay verildi Türkiye’nin Mart 2018’de bildirdiği üçüncü listede ilk olarak ODTÜ’den Prof. Dr. Necati Polat ve Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selami Kuran ile birlikte Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi Selma Öztürk Pınar yer alıyordu. Danışma Paneli’nin, “Pınar’ın uygun olmadığı” görüşünü bildirmesi üzerine, Pınar adaylıktan çekildi. Daha sonra Prof. Dr. Esra Dardağan Kibar, aday olarak belirlendi. Ekim 2018’deki mülakatta, mülakat komisyonu diğer iki adayı yeterli bulurken, komisyon üyeleriyle FETÖ konusunda tartışma yaşayan Selami Kuran’ın yeterli olmadığı kanaatine vardı ve “her üç adayın yeterli niteliğe sahip olmadığı” gerekçesiyle listenin reddi yönünde görüş bildirdi. Bu listenin AKPM Genel Kurulu’nda reddinin önlenmesi için Kuran, listeden çekildi; yerine İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Saadet Yüksel bildirildi. 29 Mart’ta yapılan mülakatın ardından AKPM Alt Komisyonu, her üç adayın da yargıç seçilme kriterlerini taşıdığını bildirirken, Doç. Dr. Saadet Yüksel’in bu göreve seçilmesini tavsiye etti. Saadet Yüksel, eski AKP Mardin Milletvekili ve AKP’ye yakın Yeni Dünya Vakfı İstişare Kurulu Başkanı olan, hukukçu Prof. Dr. Cüneyt Yüksel’in kardeşi. Başkanlığını eski AKP Adıyaman Milletvekili Mahmut Göksu’nun yaptığı Yeni Dünya Vakfı’nın, 20 Aralık 2018’de yaptığı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İsrafil Kışla ile eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin de katıldığı istişare kurulu toplantısında Saadet Yüksel’in de bir konuşma yaptığı görülüyor. Yeni Dünya Vakfı’nın internet sitesinde yer alan konuşmada Saadet Yüksel, Mahmut Göksu’dan ‘değerli üstat’ olarak söz ederken, “Mahmut üstadın bahsettiği topluma katkıyı hukuk dünyasına öğrenci yetiştirerek, yayın yaparak, bilim yaparak sürdüren bir hukukçuyum, öğretim üyesiyim. Yeni Dünya Vakfı’nın hukuku da kapsayacak birçok alanda topluma katkıyı gerçekleştirmeye çalıştığını biliyorum” ifadelerini kullandı. l ANKARA HDP İstanbul il örgütü, Şişli’de açıklama yaptı BULMACA SEDAT YAŞAYAN ‘Hukuk herkese lazım olur’ HDP İstanbul İl örgütü, terör örgütü PKK lideri Abdullah Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki tüm cezaevlerinde in Öcalan’a uygulandığı iddia edi faz kanunlarının geçerli olmasını len tecridin kaldırılması talebiyle istiyoruz. Herhangi bir cezaevin Şişli’de açıklama yaptı. Şişli Mer de yasalar hüküm sürmüyorsa kez Camii önünde toplanan grup temel sorun budur. Hukuk her adına açıklama yapan HDP İstan kese lazım ve eşit uygulanmak bul Eşbaşkanı Cengiz Çiçek, “5 zorunda, aksi takdirde başkala ayı aşkındır açlık grevleri devam rının da canı yanabilir. Bu talebe ediyor. Açlık grevlerinin temel tüm demokrasi güçlerinin kulak bir amacı var. İmralı Cezaevi ve kabartmasını istiyoruz” dedi. ‘1333 hasta tutuklu ölüm sınırında’ MAHMUT ORAL İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, cezaevlerindeki 1333 hasta tutuklu ve hükümlünün ölüm sınırında olduğunu açıkladı. İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu tarafından dün İHD Diyarbakır Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan avukat Zeynep Ceren Boztoprak, güncelledikleri listelerinde 457’si ağır olmak üzere 1333 hasta tutuklunun olduğunu söyledi. Hasta tutukluların ölümüne seyirci kalındığını, bürokratik engeller ve yasal zorluklardan dolayı tutukluların tabutla tahliye olduğunu ve bunun bir işkenceye dönüştüğünü belirten Bozotoprak, cezaevindeki has ta tutuklular için acilen atılması gereken adımları özetle şöyle sıraladı: “Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhal salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Cezaevindeki yaşam koşullarının, cezaevi dışındaki yaşam koşulları ile mümkün olduğunca uyumlu olmasına özen gösterilmelidir. Cezaevinde sağlanan tıbbi bakım hizmeti, cezaevi dışındaki olanaklarla eşit hale getirilmelidir. Yemekler, yeterli ölçüde besin değerine sahip ve makul çeşitlilikte olmalıdır. Sağlık sorunu olan mahpuslara hekim kontrolünde özel diyet yemeği verilmelidir.” l DİYARBAKIR KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Osmanlılarda devletin vergi gelirini 1 2 3 toplamayı peşin bedel karşılığında kişilere bı 4 5 6 rakması. 2/ Kumaşlardaki benek... 7 8 Alev. 3/ Ya 9 bancı... Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcının doğaçtan yaptığı gezinti. 4/ Büyük pulluk... Karışık renkli. 5/ İpliklerin boyanmak istenmeyen bölümlerinin sarılarak boyaya batırılması yoluyla 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 G L U T AMA T 2 RÖTAR RAH 3 İ V E Z MA Ş A 4 S ER İ NOF İ L 5 S UMA Ç K İ 6 İ RS V İ SAL 7 NO T İ ÜRE 8 İ MH A A ND 9 A KAZE İ N uygulanan bir tür boya ma tekniği... Tarla sınırı. 6/ Aşıboyası... Gözdeki canlılık 7/ Gölleri inceleyen bilim dalı. 8/ Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son topraklarını da yitirdiği antlaşmanın adı... Keman gibi omuza da yanarak çalınan yaylı bir çalgı. 9/ Verme, ödeme... Maden külçelerinin eritilip arındırılması. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çin’i Batı’ya bağlayan eski ticaret yolu. 2/ Uzun tüylü bir süs köpeği... “Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi / Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür ” (Y.K. Beyatlı). 3/ Uzaklık işareti... Karadeniz yöresinde yemeği ya pılan bir mantar cinsi. 4/ İnsan olmayan varlıkları konuşturma sanatı. 5/ Yolsuz ya da emeksiz elde edilen şey. 6/ “Bu burada biter ve ben çekip giderim” (A. Behramoğlu)... Kuşların kanat ve kuy ruk tüyü. 7/ Bir peygamber... Bir giysinin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça. 8/ Leylak rengi, açık mor... Saydam ve pelte kıva mında karışım. 9/ Sözcükleri anlam yönünden ele alarak inceleyen dilbilim dalı. [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] NATO’nun hedefi: Karadeniz NATO’nun 70. yıldönümünde toplanan 29 ülkenin dışişleri bakanları, ortak bir açıklamayla Rusya’yı hedef aldı. Rusya’nın “en büyük risk” ilan edildiği açıklama ile NATO, yeni dönemde Karadeniz’i mücadele alanı olarak belirledi. Nitekim toplantı öncesinde ABD Dışişleri, Rusya’ya karşı Karadeniz’de bir “önlem paketi” kabul edeceklerini açıklamıştı. Pompeo’nun işaret ettiği cepheler ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun şu açıklaması, hangi cephelerde yoğunlaşacaklarının işaretlerini veriyor: “Vladimir Putin emperyalizmin karanlık hayallerini güdüyor. Gürcistan ve Ukrayna’yı ilhak etmesi, Suriye’ye ve şimdi Venezuela’ya karışması bunun kanıtı. İttifakımızı bölmek ve demokratik kararlılığımızı zayıflatmak istiyor.” Oysa Gürcistan ve Ukrayna’yı, Rusya’ya karşı kullanmak üzere ilhak eden ABD’ydi. ABD Başkanı Barack Obama’nın Ukrayna’daki iktidar değişiminde nasıl rol aldıklarına dair itiraf gibi açıklaması ortada: “Putin, Maydan protestoları ile Ukrayna’da yönetimin değişiminde bizim aracı olmamıza hazırlıksız yakalandı.” (3 Şubat 2015’te CNN’e verdiği röportaj) Suriye ve Venezuela’ya karışan ise Rusya değil, ABD! ABD Suriye’yi parçalamak üzere bu ülkeye saldırdı, iç savaş çıkarttı; Venezuela’da ise bir süredir iktidarı değiştirmeye çalışıyor. Rusya’nın pozisyonu, Suriye ve Venezuela’da meşru hükümetlere destek vermek ve Ukrayna ile Gürcistan’da kendisini hedef alan ABD komplosuna karşı durmaktı. ABD ile Rusya’nın stratejik çarpışması SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ABD, eski Sovyet cumhuriyetlerine yerleşerek Rusya’yı daha ileriden sıkıştırma stratejisi izlemişti. Bu amaçla Baltık ülkeleri ile Doğu Avrupa ülkelerini AB ve NATO’ya üye yaptı ve Rusya’yı batısından sıkıştırdı. Yine Orta Asya ve Kafkaslar’a yerleşmeye çalışarak Rusya’yı güneyinden de sıkıştırmaya çalıştı. Özetle yaklaşık 30 yıldır ABD ile Rusya arasında stratejik bir çarpışma yaşanıyor. Rusya ilk 20 yılında geri çekildiği bu çarpışmada, son 10 yılda atak yaparak ABD’yi durdurdu. Putin’in 2008’de Gürcistan’a müdahalesi, yeni bir dönemi de başlatmış oldu. ABD’nin sonrasında gelen Suriye ve Ukrayna müdahaleleri de Rusya engelini tam olarak aşamadı. Karadeniz’in kilidi Türkiye Burada bizim için asıl önemli olan, ABD’nin Rusya’yı hedef alan stratejisi nedeniyle NATO’nun yeni dönemde Karadeniz’de hamle yapma kararı almış olmasının Türkiye’ye olacak etkisi... Zira Karadeniz’in kilidi Türkiye: Ankara’nın Karadeniz’in kapısını NATO’ya açma ya da kilitleme gücü/ pozisyonu var. Türkiye çok uzun bir süredir Karadeniz’i ABD’ye “kilitleme” eğiliminde. ABD’nin Karadeniz kıyı ülkeleri Bulgaristan ile Romanya’yı 2004’te AB’ye, 2007’de NATO’ya üye yapması, o kilidi kırma hamlesiydi. ABD diğer yandan Karadeniz’deki mevcut statükoya itiraz edip Karadeniz’in “kıyıdaş ülkelere ait” konumunu bozmaya çalışıyor. Bunun yolu ise öncelikle Montrö Sözleşmesi’ni delmek, ardından da yeni bir anlaşma yapmaktır. Sözleşme, bölge dışı devletlerin Karadeniz’de bulundurabileceği savaş gemilerinin toplamını 45 bin tonaj ve 21 günle sınırlamaktadır. Karadeniz’de NATO’ya kırmızı ışık yakılmalı Türkiye, şimdi NATO üyeliğinin de sorgulanması baskısıyla, Karadeniz’deki NATO varlığının artırılmasına yeşil ışık yakmaya zorlanıyor. Ve AKP bunu NATO toplantısında, “Biz NATO hedeflerine sıkı sıkıya bağlıyız” diyerek onaylıyor! Ancak önemle belirtelim: Ankara’nın Karadeniz’de Rusya’yı sıkıntıya sokacak kararlara NATO üyeliği bağlamında destek vermesi, Rusya’dan önce, aslında ülkemizi olumsuz etkileyecektir! Türkiye zaten Doğu Akdeniz’de bir büyük saldırı altındadır. Şimdi benzer bir cephenin Karadeniz’de açılmasına engel olmalıdır. S400 meselesini de, F35 programını da, dahası NATO üyeliğini de bu çerçeve içinde yeniden ve bir bütün olarak ele almalıyız! HDP’li Gündüz tutuklandı Şırnak Silopi İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yürütülen soruşturma kapsamında terör örgütünün propagandasını yaptıkları iddiasıyla 5 Nisan’da gözaltına alınan Silopi İlçe Eş Başkanı Fatma Gündüz, Behiye Nayır ve Emine Özek’in işlemleri dün tamamlandı. Nayır ve Özek adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Gündüz ise “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan tutuklandı. l İHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle