24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 29 NİSAN 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ eğitim Ayrıntılar İşin aslı! A KP, dokuz milyar maliyetle 48 yeni cezaevi yaptıracakmış. Biri sosyal medyadan yazmış: “Umarım mahkum garantisi vermemişlerdir yüklenici firmaya” diye. Seçimlerden sonra yinelenen “Ülke artık gerçek gündemine dönmeli” çağrısının saçmalığı iyice ortaya çıkıyor. Bundan daha önemli gündem olur mu? Gerçeği arayan, muhalefet eden, ses yükselten herkes için hazırlıklar başlamış anlaşılan. Bilmez değilim: “İktisadi kriz” öncelikli demeye getiriyor bunu söyleyenler, tamam da, bu “kriz” kendiliğinden mi çıkıyor? “Başkanlık” denen, eşi benzeri görülmemiş tuhaf düzene kökten karşı durmazsanız, olsa olsa yalancı itirazın sözcüsü haline gelirsiniz. Bir yerden para bulunup şırınga edilse sisteme ve bu “sadaka” uygulamaları devam etse, sorun aşılacak mı? Damat sordu ya: “Yapısal reform dediğiniz nedir?” diye, ben de merak ediyorum. Çürümüş piyasa düzeninin nesini onaracaksınız; başka türlü söylersek, hangi siyasi yapı AKP’den daha iyi sermaye bekçiliği yapabilir? Kimin krizi? “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” küresel sermayenin dilediği gibi at oynatması için uygundur. Bugün muhalif gibi görünen kesimlerin temel itirazı bu sömürü düzenine değildir. “Reform” dedikleri içinde yalancı laikliğin bulunduğu, hukukun işverene hizmet ettiği, “ifade özgürlüğü”nün medya patronlarının izin verdiği ölçüde olduğu “liberal” sistemdir. Şikâyet tek adam buyurganlığınadır, burada ortaklaşıyor toplum. Lakin tek adamın piyasa iktisadına itiraz edenin sayısı parmakla sayılır. Erdoğan düzeni öylesine sert ve keskin ki, birbirine benzemez grupları bir araya getirir oldu. Şu tuhaflığa bakın. TÜSİAD ve DİSK muhalefette yan yana görünüyor. Her ne kadar TÜSİAD doğrudan dile getirmese bile, Erdoğan’ın kendi zenginini yaratma süreci çıkarlarını etkiliyor. Damat bakana övgüler düzerek bile paçayı kurtarma olanağı yok. AKP, sermayenin el değiştirmesini teşvik etti, doğrudan müdahale etti hatta. Medyadaki dönüşüm somut örnek. Buna karşı endişeleniyorlar. Çaktırmadan işi götürmeye çalışsalar da, herkes biliyor patronlar kulübünün sıkıntısını. AKP döneminde iyice palazlananlar bile, bu hukuksuz, keyfi ortamdan tedirgin. İki dudak arasına sıkışan varlıklarından endişeliler. Elbette yerel seçimler topluma soluk aldırdı. Ancak “aynı gemide değiliz” demenin tam sırası. İşsizlik ürkütücü boyutta! Üstelik üniversiteli işsizliği ayrıca dikkat çekici! Tarım can çekişiyor. Sıcak paraya dayalı iktisat çöktü. Acil borç ödemesi olan hükümet, IMF’ye giderken yanında suç ortağı arıyor. Her kim ki burada can verirse AKP’ye, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi”ni meşru kılar. Toplumsal koşulları iyi değerlendirmek, hakiki seçenek sunmaktır siyasetin görevi. 1 Mayıs Önümüz 1 Mayıs. DİSK akılcı kararla “Taksim” ısrarının iktidara yarayacağını görerek, taleplerin öne çıkması için “Bakırköy”e rıza gösterdi. DİSK, yeni düşman arayışı süren AKP’nin işçi sınıfının muhalefetini gölgelemesine izin vermedi. Bu süreçte herkes, inatla düzeni doğrudan sorgulamalıdır. Hem “Türk Tipi Başkanlık” düzeninin topluma uygun olmadığı, hem de artık bu denli vahşi kapitalizmin ülkeye ve dünyaya mutluluk getirmeyeceği yinelenmelidir. Bugün muhalefette ortaklaşan geniş kesim, yakın geleceğin türlü çatışmalara gebe olduğunu bilmeli. AKP, toplumun önemli kesimini doğrudan yardım uygulaması ile kendine mahkum etti. Bunun içinde “aman ekonomi bozulmasın” diyen nice beyaz yakalı da vardı. Pek çok işveren, sürecin bu noktaya varacağını görmezden gelerek AKP ile yan yana durdu. Şimdi “kriz” onları da vurunca akılları başlarına geldi (mi). Sonra üzülmemek için Diyeceğim; yerel seçim sonuçları kimseyi avutmasın, kapitalizme itiraz etmeden mutlu bir ülke kurulacağı sanılmasın. “Bellek” diri tutulmalı, dün ne dediği, nasıl davrandığı unutulunca, kimilerine Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, Haşim Kılıç sevimli görünüyor olabilir. Sonra “kandırıldık” der, üzülürsünüz! LİSELERE GİRİŞ SINAVI’NA DOĞRU VERİMLİ HAZIRLANMA ÖNERİLERİ ‘AşağıdakilerdenAyrıntılar Ayrıntılar hangisi’ tarih oldu! Liselere Geçiş Sınavı (LGS) için geri sayım sürüyor. Yeni nesil sorulardan oluşan, üst düzey analiz ve sentez gerektiren LGS’de, kalan sürede doğru ve verimli bir ça lışma planı oluşturmak gerekiyor. Düzenli bir şekilde az ama sürekli kitap okumak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ders kitaplarını ihmal etmemek, uzun paragraflı sorular çözmek, güncel olayları takip etmek, hata ve deney defteri tutmak ve süpürme tekniğini uygulamak çalışma planına eklenecek yöntemlerden birkaçı. Tüm eğitim hayatı etkili LGS, önceki yıllarda yapılan lise sınavlarından farklı olarak analiz ve sentez basamaklarını kullanarak üst düzey düşünme becerilerini ölçmeyi hedefliyor. Bu nedenle kitap okuma alışkanlığı kazanmış öğrencilerin, sadece Türkçe değil diğer alanların sorularını da daha rahat yanıtlayacağı belirtiliyor. Yalnızca akademik değil güncel konuları da takip etmek, görsel yorumlama becerisi kazanmış olmak LGS’de başarılı olmanın anahtarı olacak. Bu anahtarı kazanmanın yolu ise sadece 8. sınıfta değil, eğitim hayatının başından beri bu becerileri içselleştirmiş olmaktan geçecek. Üsküdar SEV Ortaokulu bölüm başkanları, 1 Haziran’da yapılacak LGS’ye hazırlanan öğrenciler için önerilerde bulundu: n KISA SORU DÖNEMİ BİTTİ: Geçen yıllarda yapılan TEOG sınavlarında daha çok bilgi düzeyinde sorular veya kısa paragrafları yorumlayan sorular soruluyordu. Dolayısıyla öğrencinin sadece derslerinde ders dinlemesi ve ardından konu testleri çözmesi yeterli oluyordu. Ancak LGS ile ilgili örnek sorular, bizlere artık bu yöntemin terk edildiğini ve öğrencilere daha çok analiz, sentez ve değerlendirme düzeyinde sorular sorulacağını gösteriyor. n ‘AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ’ TARİH OLDU: Artık sınavda öncülü olmayan “Aşağıdakilerden hangisi?.” gibi ifadelerle başlayan sorulara çok fazla rastlamayacağız. Bundan dolayı öğrencilerin uzun paragraflı sorulara hazırlıklı olması gerekiyor. n DERSİN BÜTÜNÜNÜ ANLAYIN: Burada dikkat etmek gereken temel yeterlilik şu oluyor: Öğrencilerin bu tip üst düzey sorulara uzun soluklu bir maraton disiplininde çalışması, dersin konusunu çok iyi bir şekilde anlaması gerekiyor. n UZUN SORULAR ÇÖZÜN: Düzenli bir şekilde az ama sürekli olmak şartı ile kitap okunması bu tip soruları çözmede büyük fayda sağlıyor. Ayrıca sınavdan önce mutlaka uzun paragraflı soruların çözülmesi gerekiyor. Öğrenciler günlük hayatlarında daha çok okumalı, güncel olayları takip etmeli ve süre tutarak bol soru çözmeli. n MEB’İN DERS KİTAPLARINI OKUYUN: Sınava Türkiye’nin her bölgesinden öğrencilerin gireceği ve fırsat eşitliği prensibi dikkate alınarak, öğrencilerin sınavdan önce mutlaka MEB’in ders kitabını okuması gerekiyor. Gerek geçmiş yıllarda gerekse örnek sorular incelendiğinde, sınav sorularının, MEB’in ders kitapları ışığında hazırlandığı görülüyor. FEN BİLİMLERİ İÇİN 5 TEMEL ÖNERİ n ‘HATA DEFTERİ’NİN TAM ZAMANI: Süreç içerisinde yapılan yanlışlarla ilgili hata defteri tutmanın tam zamanı. n SÜPÜRME TEKNİĞİNE BAŞLAYIN: Son öğrenilen konulardan en az iki, diğerlerinden birer test çözmek, tüm konularla ilgili detayları çok iyi şekilde hatırlamaya yardımcı olur. n SINAVLARINIZI ANALİZ EDİN: Girilen deneme sınavlarının analizlerini yapıp eksikler doğrultusunda konu tekrarlarını yapmak, eksik kazanımları kapatmaya yardımcı olur. n DENEY DEFTERİ TUTUN: Öğrenilen her konunun deneylerinin değişkenlerini, hipotezini belirten ayrı bir çalışma defteri olmalı. Bu çalışma, sınavda çıkacak deney soruları için oldukça katkı sağlar. n ÖĞRETMENE SORUN: Süreç içerisinde çözülemeyen her soru öğretmene sorulmalı. MATEMATİKTE SORU SORMA TEKNİĞİ n Öğrenciler, matematik dersi için sınava çalışma programlarını ikiye ayırabilir. Birinci bölümde, şu ana kadar işledikleri konularla ilgili, mutlaka zaman tutarak soru çözebilirler. Zorlandıkları sorularda, verilen bilgileri analiz etmek için, “soruya doğru soruyu sorma” tekniklerini öğretmenlerine danışabilirler. n İkinci bölüm olarak ise yeni işlenen konuları tam öğrenebilmeleri için dersleri dikkatli bir şekilde takip etmeliler. Pekiştirme sorularını kolaydan zora doğru planlayabilirler. Konulara hâkim olunca yeni nesil sorulara geçmeliler. Sınava talep azalmadıTED raporunda liselere giriş sınavı konusunda MEB öngörüsünün tutmadığına dikkat çekildi Küçük yazarlar atölyede Abdullah Gül Üniversitesi Çocuk Üniversitesi tarafından ‘yazarlık atölyesi’ düzenleniyor. Drama çalışmaları ile desteklenen atölyede, çocuklara yönelik fırsatlar oluşturulması ve gelişimlerine destek verilmesi amaçlanıyor. 9 ve 10 yaşlarında 20 çocuğun katıldığı atölye çalışması, “Bir ada yaratıyorum”, “Ayakkabılar ve şapkalar”, “Kelime havuzu ve şiir”, “Penceremden gördüklerim”, “Pencere problemi ve şiir yazma” temalarından oluşuyor. Atölye çalışmaları ile çocukların yaratıcılıklarının ortaya çıkarılmasına katkı sağlanırken üniversite ile erken yaşlarda tanışmaları da hedefleniyor. Danışmanlığını Ayşe Ece Yorgancı’nın yaptığı atölye çalışmaları, cumartesi günleri yapılıyor. OZAN ÇEPNİ TEDMEM’in 2018 yılına ilişkin raporunda liselerin “nitelikliniteliksiz” denilerek ayrıştırılmasına tepki gösterildi. Raporda, “Merkezi sınavla öğrenci alan okulların, her ne sebeple olursa olsun, nitelikli okullar olarak etiketlenmesi ve diğer okullara yönelik olumsuz bir algı oluşturulması ‘herkes için nitelikli eğitim’ anlayışına ters düşmektedir” denildi. Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM’in 2018 Eğitim Değerlendirme Raporu’nda eski Bakan İsmet Yılmaz’ın sınavla öğrenci alacak okulları “nitelikli” olarak belirtmesine ve sınav sistemine ilişkin eleştiriler şöyle: Veri yok “Eğitim sisteminin sınav odaklı yapısı dikkate alındığında sınavla öğrenci alan okulları ‘nitelikli’ kılan faktörün öğrenci başarısı olarak algılandığı açıktır. Bu algı, yıllar içinde öğrencilerin akademik başarılarına göre ayrıştırıldığı, ortaöğretim kurumlarının hiyerarşik olarak sıralandığı bir uygulamanın sonucudur. Ampirik olarak, ‘nitelikli’ okul şeklinde ayrıştırılan okulların daha yüksek başarıya sahip öğrencilerin bir araya toplanması dışında, diğer okullardan hangi özellikleri veya nitelikleri ile ayrıştığına dair bir veri bulun mamaktadır. Merkezi sınavla öğrenci yerleştirilecek liselerin belirlenmesinde bir ölçüt sorunu vardır.” Anayasaya aykırı Nitelikli eğitime erişim hakkının anayasal bir hak olduğu vurgulanan raporda, “Bazı okulların ‘nitelikli okul’ olarak adlandırılması her ailenin çocuğuna iyi bir eğitim sağlama adına bu okullara yönelmesine neden olmaktadır. Merkezi sınavla öğrenci alan okulların, her ne sebeple olursa olsun, nitelikli okullar olarak etiketlenmesi ve diğer okullara yönelik olumsuz bir algı oluşturulması ‘herkes için nitelikli eğitim’ anlayışına ters düşmektedir. Sekizinci sınıftan mezun olan öğrencilerin yüzde 84’ü merkezi sınava girmek üzere başvuruda bulunmuş, yüzde 81.46’sı merkezi sınava katılmıştır. Bakanlık tarafından öngörülenin aksine yeni uygulama, sınava yönelik talebi azaltmada etkili olamamıştır” eleştirisi yer aldı. Raporda, “Amacın sınırlı sayıda kuruma sınavla öğrenci seçmek olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ancak öğrencilerin yalnızca yüzde 10’unu seçme amacı taşıyan merkezi sınavda kullanılacak testlerde soru sayısı, derslerin ağırlık katsayıları gibi teknik değişiklikler ötesinde esasta bir değişimden söz etmek mümkün değildir” denildi. l ANKARA Gençler ‘gönüllü’ olmuyor Türkiye’de gençlerin gönüllülük oranı yüzde 5. OECD ülkelerinde ise bu oran yüzde 30. Avrupa Birliği’nde gençlerin yüzde 31’i son 12 ayda en az bir gönüllü çalışmasında bulunmuş. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Merkezi (CIES) ve Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu Matra Programı çerçevesinde düzenlenen “İyi Yönetişimi Yakalamak: Sivil Toplum ve Gençliğin Güçlendirilmesi’’ projesi tamamlandı. Çalıştay ve anketle de bu konudaki ihtiyaç ve görüşler araştırıldı. Askıda seminer Klinik Psikolog Anne Maxwell’in 78 Mayıs’ta gerçekleştireceği “Farklı Yapılan Ebeveynlik” semineri için “Askıda Seminer” kampanyası ile daha çok annebabaya ulaşılması hedefleniyor. Kampanya için alınan her bir bilet, bazı STK’lerin işbirliği ile gerçek ihtiyaç sahibi olan ailelere ulaştırılacak. Amerikalı Klinik Psikolog Anne Maxwell, İstanbul Elite World Otel’de gerçekleştireceği iki günlük seminerde, annebabalara farklı düşünen, farklı davranan, farklı gelişen, alışılmışın dışında olan çocuklarla nasıl iletişim kurulabileceği konusunda yol göstericilik yapacak. ‘Sürekli gözetim altındayız’ İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde düzenlenen “Dijitalin Serüveni” seminerinde, algoritma ve yazılımların insan davranışlarına etkisi ele alındı. Doç. Dr. Gresi Sanje, “Davranışlarımızla ürettiğimiz verilere göre kategorilere ayrılıyor ve algoritmaların manipülasyonuna maruz kalıyoruz. Sürekli olarak gö zetim altındayız” dedi. Öğretim görevlisi Akan Abdula da algoritmaların insanlara sevdikleri içerikleri göstererek onları yankı odalarına hapsettiğine ve herkesin güvenli alanında kalmayı tercih ettiğini belirterek, “Robotlara gerek yok, algoritmalar dünyayı çoktan ele geçirdi” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle