28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Yaşam destek ünitesi değil yapısal reform şart 4 4SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı: Kısa vadede can suyu etkisi yaratacak 2019’un ilk çeyreğinde konkordato ilan eden şirket sayısı azalsa da bu sefer firmaları adımlar önemli. Ama sorunların kalıcı çözümü iflas etme korkusu sardı. Tahsilat gecikmeleri için daha fazlasına ihtiyacımız var. ve ödeme sorunları ekonomiyi kilitledi. ŞEHRİBAN KIRAÇ Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı, ekonominin, yaşam destek ünitesine bağlı kalmadan nefes alması için, yapısal reform istedi. Uzun süredir yaşanan krizi özel sektör olarak en yoğun şekilde hissettiklerini dile getiren Avcı, KOBİ’lerin böylesi dönemde en önemli çabasının gemiyi su üstünde tutmak olduğunu söyledi. Üyeleri arasında TÜSİAD, Otomotiv Sanayi Derneği, Türkiye Kalite Derneği gibi kuruluşların da olduğu SEDEFED Başkanı Avcı ile sorunları ve krizin etkilerini konuştuk. n Bugün özel sektörün en büyük sorunları neler? Ekonomimizin lokomotifi KOBİ’lerin, tahsilat başta olmak üzere ödeme sorunlarının ekonomiyi kilitlediğini gördük. Aralıkocakşubat ayı verileri, KOBİ’lerde istihdamın azaldığını ve takipteki kredi oranının arttığını da gösteriyor. Özel sektörün ilk 7 ayda ödemesi gereken borç tutarı 240 milyar TL. Kırılganlıktan öncelikle KOBİ’ler etkileniyor. Finansmanın pahalandığı ve azaldığı dönemlerde, işler KOBİ’ler için daha da zorlaşıyor. Belirsizlikler giderilmeli. KOBİ’lerimiz ödeme ve tahsilat sorunlarının yanı sıra banka teminatlarındaki yüksek faizden KDV’ye kadar bir dizi sorunla boğuşuyor. Alacak Sigortası gibi olumlu bir adı Normal bir dönem değil n Kıdem tazminatı ve vergi reformu gündemde, bu ortam bu alandaki değişimleri kaldırır mı? İçinden geçtiğimiz dönem normal bir zaman değil. Çok bilinmeyenli sorunların çözümü için ortak akla ihtiyacımız var. Kıdem tazminatı ve vergi başta olmak üzere ekonomide atılacak adımların başarıya ulaşmasını sağlayacak ve kapıları açacak anahtar hukukun üstünlüğüdür. Ekonomik ve toplumsal hayatı derinden etkileyecek reformların, her kesimin görüş ve önerileri doğrultusunda bir uzlaşmayla hazırlanması gerekiyor. Reformun yeri ve zamanı olmaz. İşçi ve işveren kesimi dışında sivil toplum örgütleri, iş dünyası örgütleri, meslek odaları, siyaset ve akademi dünyasının da içinde olduğu bir yapıyı kurmalıyız. mın yanı sıra finansmana erişimdeki ve uygun maliyetli kredilere ulaşmadaki sıkıntıların da ivedilikle giderilmesi gerekli. n Bakan Berat Albayrak’ın açıkladığı yapısal dönüşüm paketi, krizi aşmak için ne kadar yeterli? “Yapısal Dönüşüm” adı verilen çalışma, Yeni Ekonomi Programı kapsamında 2019’da ortaya konan hedeflere ulaşılmasına yönelik atılacak düzenlemelerden oluşuyor. Kısa vadede can suyu etkisi yaratacak adımlar elbette önemli. Ama sorunların kalıcı çözümü için, daha fazlasına ihtiyacımız olduğu da bir gerçek. Ekonomimizin, yaşam destek ünitesine bağlı kalmadan nefes alması, “yapısal ve ekonomik reformlar” ile bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine bağlı. Ekonomik reformların başarısı, yapısal reformlarla sağlanacak güven ve şeffaflıktan geçiyor. Hukukun üstünlüğü ve eğitim, çağdaş ve katılımcı demokrasi, fikir ve ifade özgürlüğü, kurumların bağımsızlığı ve özerkliği ile liyakati esas alan bir sistemin inşası ekonomik reformların temelini sağlamlaştıracaktır. Ülkemizin yeni bir hikâye yazacak potansiyeli var. Yeter ki, enerjimizi kısır tartışmalarla harcamayalım. Katılımcı ve kapsayıcı bir anlayışla topyekun bir reform başlatalım. n Bankandan kredi alabiliyor musunuz? Yatırım yapacak ortam var mı? Liman işletmecisi bir şirket olarak yatırıma şartlar ne olursa olsun devam ediyoruz. Ancak KOBİ’lerin böylesi dönemde en önemli çabası gemiyi su üstünde tutmak oluyor. Yatırım ortamının artıracak adımların güven ve şeffaflık temelinde hukukun üstünlüğü çerçevesinde ele alınması kredi musluklarının da açılmasını sağlayacak. İnşaatta sıkıntı n Hemen her sektörden dernekler SEDEFED üyesi. Bu dönemde en çok hangi sektörler zorluk yaşıyor? Enseyi karartmaya gerek yok. Kriz deneyimi yüksek bir üye profiline sahibiz. Tek tek sektörlerin durumundan çok ekonominin genel atmosferinde tüm şirketleri etkileyen bir dönemden geçiyoruz. İnşaata dayalı bir büyüme modeli son 78 yıldır ülkemizde istihdam nedeniyle tercih edildi. Sanayi ve üretim geri planda kaldı. Ülkemizin üretim sorunu yok, ama yüksek verimlilikle yüksek katma değer yaratma sorunu var. İnşaat, enerji ve gayrimenkul sektörlerinde ciddi sıkıntı yaşandığını görüyoruz. Demokrasi vurgusu n Yerel seçim sürecinin uzaması ekonomiyi geri plana itti. Ekonomiye odaklanılacağına dair umut var mı? Son 5 yılda 7 seçim geçirdik. Siyaset hep ekonominin önündeydi. Artık ekonomiye odaklanılmalı. Seçimsiz geçmesini temenni ettiğimiz 4.5 yılı, geçici çözümlerle değil kalıcı reformlarla iyi değerlendirmeliyiz. Enerjimizi kısır tartışmalara harcamak yerine, potansiyelimizi harekete geçirecek ve ekonomide güven iklimini yaratacak ortamı sağlamalıyız. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması, yüksek verimlilikle yüksek teknoloji kullanımı sayesinde, ihracata odaklanması, küresel rekabetçilik gücümüzün artması, sadece ekonomik değil demokratik reformlarla anlam kazanacak. Bahar havası yaşayalım n 2019 için öngörüleriniz neler, krizden çıkış ne zaman olur? Ekonomi 2018’in son çeyreğinde yüzde 3 daraldı. Yılı yüzde 2.6 büyümeyle kapattık. Geçen ağustostaki finansal dalgalanmanın reel sektör üzerindeki baskısı nı yakından yaşadık. Son 20 yılda hizmetler ve inşaat odaklı büyüdük. Ülkemizin sürdürülebilir büyümesi için katma değerli üretim ve ihracatı teşvik edecek sanayi, kalkınma odaklı bir ekonomik modele geçmesi gerekiyor. Yüksek enflasyon ve yüksek dış borç ekono mimizde kırılganlıkları artırıyor. 2019’un ikinci yarısında bir bahar havası yaşanmasını istiyorsak yapılacak şey basit. Bu krizin de ilacı. Reform… Reform… Reform… Tarım ve sanayi başta olmak üzere yüksek verimlilikte üretim ve yüksek katma değer. SEDEFED Başkanı Ali Avcı, ekonomideki güncel durumu arkadaşımız Şehriban Kıraç’a değerlendirdi. KURTULUŞ ARI İflas korkusu sardı n Binlerce firma konkordato ilan li. KOBİ’lerimiz ödeme ve tahsilat sorunla etti. Türkiye’de iflasların olmaması rının yanı sıra banka teminatlarındaki yük için neler yapılmalı? sek faizden KDV’ye kadar bir dizi sorunla Ekonomik krizin likidite sıkıntısına dö boğuşuyor. Finansmana erişimdeki ve uy nüşmesiyle, özellikle Anadolu’da büyük gun maliyetli kredilere ulaşmadaki sıkın oranda aile işletmesi olarak devam eden tıların ivedilikle giderilmesi bu işletmele KOBİ’lerin konkordato sarmalına yakalan rin yaşayabilmesi için büyük önem taşıyor. dı. Konkordatonun zorlaştırılmasıyla Ödeme sorunları için “Önce Küçü Gergin2019’un ilk 3 ayında sayı azalsa da bu seferde firmaları iflas etme ğü Düşün” ilkesiyle hareket edilmeli. Ödeme süreleri 30 günle sı bekleyişkorkusu sardı. Teşvikler ve kre nırlandırılmalı. Özel sektörün ya di yapılandırmalarıyla şimdi nı sıra kamu ve yerel yönetimle nçyğlcbrdsğeösiiıaoatliuoaeuksnçklkkrnşgnkeıibç.ldöinllkaSköyTuaeyarnliızlnşsüaöligresgügmahniılioüyalüıtlşksergçmıarlolyiüşttaaeeslravioteaçnntmcı.asermlütimgİnıi.nyiş.dkseenAiaaAozyerdklevpnleirevilaüoyeuırackyabrnlnaiaaoiodmidtykrrrraeaıtiofzaenlinneeadnildaDyilyıdaşaroıkpgYpgllmoıaaaevgnbcvrtlealiııeiateaerşsniıkilğiktımsiktyonşliıaütarmlaamkciidirrkrmbtııgsdsaeraaniaüıeeakçiikzdknnlhrilikkltinkYııecuhşeğ,ömeaaeıkeegılngtodeltuycrküeaıeeılrekarorvagrmiçıd.nutknenmeiaıDelntlronöilmtüi.ıirerı,şmmünllYl.ekmşmmesgaieersmtioöet.açlfüieıTkr,flirinzıünarıröe?mlialfdünmzelsığeebkiemülillliikivrzrleeiinlesdeırentükpısnnriniağnısdynaşenkkitaaannStdeeeuseDnpeitmotnröşoilıneıgmunieenylrevndeöluroelmyttidiınrremnüi?ıd.dvamtolalrllOhüaeüktsaieerikşdmtırerlşıaküd.arekvesçesekrBafsiıdköieoeknikkusikaclzrldlilereemnmmlisatakikrkeiekilltelzey.kanaşeösmddatrvrrdiöeiyieak mının da kural bazlı öngörülebilir politikalarla atılması lazım. Ateş düşmeli n Yaşanan bu süreçte acilen hangi adımların atılmasını bekliyorsunuz? eoksoloomAlasnrtübauoasrinlmteıiölnüybdakizoarlarelekgiıtrrnmn’rgıo.üüşieBçneropn”dlödurülkfu“gezeerkYdmiaünçnluaustmüoreirrybkttuülvfaiuçtrmerneraıyeabsesdoyfbtieayoaaoraakr.lbrrderselmAaıeiı,şalkntiByk,lkrıoatciidölzşıvranılü.akenoibilrçlnemümiaAirynaBanidlledeDıeyradıiiznleke.netlueolsrrmsitaaroagkrıtnsgemglaiaerıueresp,erlerçılaayicniçklnrsreüaediıikyrtkknttauıeeo,tsnzsyetrveaeıpa.neeknrşğTirrtvttgıdiıüeanmireeakrkladdlmklcniöaeiiriallloaydnlmiçkilskeiüolkıüe’ymjlvniuslimaçeiiergtni;eısnei, Yurtdışı kaynaklı dalga yapısal ve ekonomik reformların lanmaların ülkemiz finansal altyapısı, dijitalleşen dünya gerçe piyasalarında 2018’deki gibi etki ği dikkate alınarak tasarlanmalı. Teş göstermemesi için belirsizlikler giderilme vik Denetim Ofisi mutlaka kurulmalı. 1129 NİSAN 2019 PAZARTESİ AKP üzerine spekülatif düşünceler A KP ve liderliğine yönelik parti ve hareket içinden gelen eleştirilerin tonunda 31 Mart belediye seçimlerinden sonra Davutoğlu gibi “ağır topların” da katılımıyla bir yükselme var. Kimileri, adeta “hareket” içinde bir “iç savaş”ın başlamasını, AKP’nin bölünmesini, hatta yeni bir partinin doğmasını bekliyorlar. Bunların hepsi olabilir, ama sonunda bu hareketin içinden çıkacak şeyin, ülkeye demokrasi, özgürlük getirebileceğini düşünmek, siyasal İslamı desteklemeye devam etmek isteyenleri rahatlatacak bir fantezi olmaktan öteye gidemeyecektir. ‘Fabrika ayarları’… Davutoğlu’nun ilgi çeken açıklaması kapsamlı eleştiriler içeriyor. Hatta bu “derin” metni, “Koçi Bey Risalesi’ne” benzetenler, “manifesto” anlamı yükleyenler de var. Ancak, içindeki “2013 yılında Gezi olayları ile başlayan … çukur eylemleri ile tehlikeli boyutlara ulaşan”… ya da “23 Temmuz 2015’te PKK, DAEŞ ve DHKPC’ye karşı, 1725 Aralık 2013’teki komplolar ve 15 Temmuz 2016’daki hain darbe teşebbüsünden sonra da FETÖ’ye karşı başlattığımız haklı mücadele ara vermeksizin sürmelidir” gibi ifadelere bakınca, tüm “kapsamlı eleştirilerin”, siyasal İslamın hegemonya sürecinin tıkandığı noktada, “kokteyl terör”, “tüm dünya bize karşı”, formülleri ile egemen kılınmaya çalışılan söylemin içinde dile getirildiği görülüyor. Davutoğlu’nun metninde, kendi döneminde yaşanan, “Suriye iç savaşı”, “Rus uçağı olayı” gibi fiyaskolara ilişkin herhangi bir özeleştiri, “temmuzdan kasım seçimlerine” giderken yaşanan kaosa ilişkin herhangi bir açıklama çabasına da rastlanmıyor. Bu ve benzeri eleştirileri, AKP’nin “fabrika ayarlarına dönmek arzusu” gibi sunma çabaları da tam anlamıyla bir saçmalık. Birincisi böyle bir “asrı saadet” dönemi gerçekte hiç yaşanmadı. İkincisi, hiçbir siyasi hareket hegemonyasını inşa etmeye başladığı noktaya asla geri dönemez. Popülist hareket oligarşi doğurdu Kısacası, irili ufaklı sesin yanı sıra, siyasal İslamın Davutoğlu, Dilipak, Taşgetiren gibi isimlerinin AKP liderliğine ve çevresine yönelttikleri eleştirilere, yakından bakınca, bu eleştirilerin, aslında “projeyi” hedef almadığı, sürecin geldiği noktada hareketin, otonomi kazanma eğilimi sergileyen bir dar grup yönetimi, bir oligarşi yaratmış olmasının getirdiği sıkıntılardan kaynaklandığı görülüyor. Eleştirileri dile getirenlere bakılırsa, liderlik etrafında dar bir kadro oluşmuş, işleri o yürütüyor, kendi çıkarlarını hareketin genel çıkarlarının önüne koyuyor, kimseye danışmıyor, bildiğini okuyor, çok tüketiyor, aşırı bir zenginlik, dekadans resmi sergiliyor. Diğer bir deyişle bu oligarşinin çıkarlarıyla hareketin çıkarları ayrışmaya, dili farklılaşmaya başlıyor. Hareket ile liderliği arasındaki temsil ilişkisi zayıflıyor. Bunun sonucu hareketin topluma kendini sunuş hikâyesi, popülist söylemi ve görüntüsü istikrarını kaybediyor, bu da hareketle etrafındaki destek sınıfları arasındaki bağları zayıflatıyor. İşin aslına bakılırsa, siyasal İslamın popülist hareketi daha başından bir seçkinler grubu, “olşigarşi” tarafından yönetiliyordu. Erdoğan bu oligarşi içinde bir primus inter pares (eşitler arasında birinci) konumundaydı. Zamanla iktidar blokunun sınırları ve içeriği değişirken, Erdoğan güç biriktirmeye, Reis konumuna yükselmeye başladı. Bu süreçte, “kurucu liderler teker teker tasfiye edildi”, liderlik Erdoğan etrafında “Bir”leşti. Ekonomik ve siyasi krizler üst üste gelirken, liderliğin ve çevresinin bu krizleri yönetmedeki yetersizliği, dağıtılacak ekonomik pasta ve siyasi gücün küçülmesi, “oligarşiden” dışlananların seslerinin yükselmeye başlamasına yol açtı. Bütün popülist hareketler her zaman, kendini hareketin yerine ikame etmeye hazır seçkinci bir liderliği içerir. İkincisi sermaye ilişkisi, içine çektiği sınıfları dönüştürür. Siyasal İslamın egemen sınıfının, İslamcı entelijansiyanın, toplumsal ekonomik artığın ve iktidarın hareket içinde dağılımını düzenleyen kesimi, zamanla kapitalist sınıfa dönüşürken, liderliğin de sınırları daralıyor, hareket içindeki sınıf çelişkileri giderek öne çıkıyor. Hem AKP hem de Türkiye çok çalkantılı bir döneme girdi. TİSK: Kıdemde denge olmalı Son günlerde kıdem tazminatıyla ilgili tartışmaların gündemi meş gul ettiği vurgulayan yazılı bir açıklama ya yınlayan Türkiye İşve ren Sendikaları Kon federasyonu (TİSK), değerlendirme sinde “Her ke simin mut lu olacağı bir çözüm Kudret Önen yaratılması ve ça lışma barışının korunduğu bir ortamının sağlanması için yapılacak her türlü çalışmaya katkı sunmaya hazırız” dedi. TİSK Başkanı Kudret Önen adına yapılan açıklamada, “TİSK olarak beklentimiz, mevcut kıdem tazminatı uygulamasına, ekonominin lokomotifi olan işletmelerimizin üzerindeki yüklerin azaltılarak ve kıdem tazminatı konusundaki hassasiyetlerinin gözetilerek devam edilmesi ve bu sayede işletmelerimizin rekabet gücünün artırılmasıdır” denildi. l Ekonomi Servisi Mete Buyurgan Sakızda tercih nane ve karpuz Ülker Türkiye Bölgesi Başkanı Mete Buyurgan, AB’deki en büyük özel markalı sakız üreticisi olduklarını belirterek “2018’deki 65 milyon dolarlık ihracatımızı bu yıl 75 milyon dolara, 2 yıl içinde de 100 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Sakızla ilgili tüketici alışkanlıkları hakkında da bilgiler veren Buyurgan, Avrupa ve ABD dahil birçok ülkede, ağırlıklı naneli sakızların tercih edildiğini, meyvelide ise çilek aromasının öne çıktığını aktardı. Buyurgan şöyle devam etti: “Ülkemizde ise en çok naneli çeşitler tercih edilirken, onları en sevilen tat olarak karpuz izliyor. Ambalaj formatı olarak İskandinavlar poşet, Avrupalılar plastik şişe Türkler ministick gibi zarf sakızlara ilgil gösteriyor.” l Ekonomi Servisi Sanal devlere vergi 2021’de Angel Gurria Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Genel Sekreteri Angel Gurria, kısaca “GAFA” olarak adlandırılan Google, Apple, Facebook ve Amazon gibi internet devlerinin vergilendirilebilmesini 2020’nin sonuna kadar yasal netliğe kavuşturacaklarını belirterek “Bundan sonra gelişmekte olan ülkeler toplayamadıkları vergileri toplamaya başlayacak” dedi. Angel Gurria, OECD tarafından hazırlanan ve çok uluslu şirketlerin, sınır ötesi işlemlerde vergi düzenlemelerini ihlal etmesinin önüne geçmeyi hedefleyen Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırma (MAKA) Eylem Planı’nın bir numaralı aksiyonu olan “dijital ekonominin vergilendirilmesini” politik bir “çetin ceviz” olarak değerlendirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle