18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 92 NİSAN 2019 SALI ‘2019 rüzgârı esecek’CHP’ye 25 yıl sonra İstanbul’u kazandıran İmamoğlu, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı Kampanya süreci ve seçim günündeki performansı ile 25 yıl aradan sonra CHP’ye İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni (İBB) kazandıran Ekrem İmamoğlu, 1989’daki gibi farklı bir rüzgâr estireceğini söyledi. İmamoğlu, “Belediyecilik tecrübemle İstanbul’da yaşayanlara bu kenilayda ti hissettireceğim. Bu kaya kentte huzur bulunulacak. Fırsatını bulsa kaçan değil, üreten bir toplum olacak” diye konuştu. Yoğun çalışamaları arasında Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan İmamoğlu şunları söyledi: n 102 günlük kampanya sürecinizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Parti ayırmaksızın yurttaşlarla buluştuk. Sorunlarını dinledik, çözümler aradık. Çok olumlu ve örneği olmayan bir kampanya süreci yürüttüm. Daha önce de kampanya süreçleri izlemiştim. Farklı bir süreç yönettiğimi düşünüyorum. Sürece katkı sunan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. n İlk projeniz ne olacak? İstanbul’un ilk projesini tanımlamak çok güç. Her konusu ayrı önemli. Yönetim anlayışı çok farklı ve önemli bir konu benim için. Bambaşka, yaratıcı ve insan odaklı projelerimiz hayata geçecek. ‘Kent huzur bulacak’ n Yurttaşlarla buluşmanızda sık sık ‘İstanbul’da yaşayanların yüzde 60’ının fırsatını bulsam giderim’ dediklerini belirttiniz. Ya şimdi? Bu anketlerin sonucu. İstanbul iyi ve mutlu olursa, Türkiye iyi ve mutlu olur. İstanbul iyi olmazsa, ne yazık ki Türkiye’nin durumu da iyi olmaz. İstanbul çok önemli bir şehir. İstanbullu yurttaşların yaşam kalitesini arttırarak, anılarını tazelemek istiyoruz. Belediyecilik tecrübemle İstanbul’da yaşayanlara bu kenti hissettireceğim. Bu kentte huzur bulunulacak. Fırsatını bulsa kaçan değil üreten bir toplum olacak. n Peki, 1989 rüzgârı tekrar esecek mi? O zamanla bu zamanı bir tutamayız. Biz 2019 rüzgârı estireceğiz. Seçimi kazanmak bu süreçteki en kolay adım. Önemli olan bundan sonraki süreç. Rüzgârı hissetireceğiz. Nitelikli bir kentte yaşatacağız. n Mansur Yavaş ve Tunç Soyer’le seçilmeleri halinde bir araya geleceğinizi söylemiştiniz. Yakın bir zamanda bir araya gelme durumu olacak mı? Süreç bizim için hâlâ devam ediyor. Tabiki bir araya geleceğiz. Güzel bir buluşma olacak. l İSTANBUL Ekrem İmamoğlu, “Belediyecilik tecrübemle İstanbul’da yaşayanlara bu kenti hissettireceğim. Bu kentte huzur bulunulacak” dedi. 13 KEZ KAMUOYUNU BİLGİLENDİRDİ Ekrem İmamoğlu, sandıkların sayılmaya başlamasının hemen ardından saat 17.05’te ilk açıklamasını yaptı. İmamoğlu şu sırayla konuşmalarını gerçekleştirip mücadeleden başarıyla ayrıldı: Saat 20.27, 21.01, 22.01, 23.20, 00.04, 00.24, 02.21, 04.22, 07.17, 10.07, 13.14. 19.30 13 kez gazetecilerin karşısına geçti, süreci adım adım takip etti, işte yaşananlar İmamoğlu pes etmedi İstanbul’da resmi olmayan sonuçlara göre CHP’nin İBB adayı Ekrem İmamoğlu, 24 bin 408 oy farkı ile seçimleri kazandı. İmamoğlu, Anadolu Ajansı’nın seçim günü saat 23.25’ten dün öğle saatlerine kadar veri akışı sağlamaması üzerine yaptığı 12 ayrı açıklama ile manipülasyon yapıldığını, seçimleri kendilerinin kazandığını ve sandıkların terk edilmemesini söyledi. İmamoğlu, AKP’nin hile ve usulsüzlük iddiaları üzerine ise dün akşam 13. kez açıklama yaparak “Bütün CHP’lileri seçim kurullarında nöbete davet ediyorum. Hep birlikte nöbetteyiz” dedi. Manipülasyon yapıldığı gerekçesiyle İmamoğlu sık sık gazetecilerin karşısına çıkarak parti örgütlerinden sandık kurullarının terk edilmemesini istedi. İmamoğlu seçim gecesi yaptığı açıklamalarla CHP’nin veritabanından elde edilen sonuçları kamuoyuyla paylaştı ve CHP örgütünden sandıkların başından ayrılmamasını istedi. Veri akışını kesen Anadolu Ajansı’nı sık sık uyaran ve görevini yapmasını isteyen İmamoğlu, “Türkiyemizin demokrasi sürecindeki en önemli kurumlardan birisi olarak vazifesini yerine getirmemiştir. Bu süreçte yaşattıkları Türkiye tarihine acı bir not olarak düşülecektir. Türkiye’nin hiçbir kamu kurumu siyasallaşamaz. Anadolu Ajansı’nı kınıyorum” dedi. AKP: Kazandık AKP cephesinde de İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, kendi veri girişlerine göre AKP’nin seçimi kazandığını açıkladı. Aynı dakikalarda Cumhurbaşkanılığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Erdoğan’ın balkon konuşmasında İstanbul ile alakalı Binali Yıldırım’ın ‘kazandık’ açıklamasıyla çelişen bir ifadesi olmadığını belirtti.Yıldırım ve Şenocak’ın ‘kazandık’ açıklamalarının ardından İmamoğlu saatin 04.30 olduğunu belirterek “Milletin kurumu olan Anadolu Ajansı, 5 saattir veri CHP’nin seçim bürosunda sevinç gözyaşları vardı. girmemeyle Türkiye demokrasi tarihine çok kötü bir iz bırakmıştır. Ne bize haksız yere bir oy gelsin, ne karşı tarafa haksız yere oy gitsin” dedi. Matematiksel olarak sürecin sona erdiğini kaydeden İmamoğlu, “Geçersiz oylardan ‘bir şeyler çıkarılabilir mi?’ diye bir arayış içindeler. Burası dipsiz kuyuya döner, altından kimse kalkamaz. Geçersiz oy her seçimde vardır” dedi. İmamoğlu, AKP’lilerin de sürece sessiz kalmamasını istedi. Gözyaşlarını tutamadı Sabah ise YSK Başkanı Sadi Güven’in İmamoğlu’nun önde olduğu açıklaması geldi. Gazetecilerin karşısına çıkan İmamoğlu, “Benim verdiğim sayıları YSK Başkanı da teyit etmiş durumdadır. Sandıkları takibimiz sürüyor. Beklemeye devam edeceğiz. 16 milyon insan kazandı. Görevimizin başında son kontrolleri yapacağız” dedi. İmamoğlu daha sonra sevincini gazetecilere sarılarak kutlarken, gözyaşlarını tutamadığı görüldü. İmamoğlu, “MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin de bu sürecin 1 oyla bile seçimin kazanılabileceği tanımlamasına göre biz 26 bin katıyla kazandık. Sayın Bahçeli’nin demokrasi sürecini destekleyen açıklamasını takdirle karşılıyor ve teşekkür ediyo rum” ifadelerini kullandı. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan İmamoğlu, “Destek veren Kürt seçmene mesajınız var mı” sorusuna “Sadece Kürt vatandaşlarıma dönük değil, İstanbul’da yaşayan herkese yakınlığım aynıdır. Bu süreçte daha içten bir dil kullanılması yararlı oldu. Her kitle, her inanç grubuyla görüşeceğiz” yanıtını verdi. “Erdoğan, 1994’te İstanbul’u almıştı. İstanbul’u kazanmanız ne ifade ediyor” sorusuna İmamoğlu, “İstanbul’un 16 milyon insanının gönlünü büyük ölçüde kazanmak olarak görüyorum. Farklı bir samimiyeti siyasi ortama katacağımı görüyorum” yanıtını verdi. “AA’nın manipülasyonuna karşı hukuki bir süreç başlatılacak mı” diye sorulması üzerine ise İmamoğlu, “Kucaklaşırız, konuşuruz. Kendilerini düzeltirlerse biz de mutlu oluruz. Hatadan dönmek erdemdir” ifadelerini kullandı. Nöbete çağırdı İmamoğlu, AKP’nin ‘hatalı tutanak’ iddiası üzerine 19.30 sıralarında yeniden basın açıklaması yaptı. CHP’lileri seçim kurullarında nöbete çağıran İmamoğlu, “Sandık tutanağı tutulurken somut bir tespit üzerinden itiraz yapılıyorsa yerine getirilmelidir. Fakat geçersiz oylar tekrar sayılacak gibi bir süreç ortaya koyulursa vicdanlar bunu sorgular. 300 bin geçersiz oy üzerinden ‘biz seçimi kazanırız’ demek yanlıştır. Aradaki 24 bin oy ciddi bir sayıdır” dedi. Sandığı baskı altında tutmanın doğru olmadığını aktaran İmamoğlu, “Bir yerde gideceğim kendim nöbet tutacağım. Tereddütleri gidermek zorundayız. Arkadaşlar asla orayı terk etmeyecekler. Teminatımız YSK olacaktır” diye konuştu. İBB çalışanlarına da seslenen İmamoğlu, hiçbir siyasi iradeden emir almamalarını söyleyerek “İstanbul’un rutin hizmetlerini yerine getiriniz. Ama bir şaibe oluşturacak hiçbir işlemi imza altına almayınız” dedi. l İSTANBUL Bu yeni bir hikâyedir... CHP’nin İstanbul, Ankara, İzmir’in yanı sıra Adana, Mersin, Antalya gibi büyükşehirleri alması, Aydın, Eskişehir, Muğla, Hatay belediye başkanlarının güçlenerek kazanması, bizde şu beklentiyi yarattı: Baharın sonu berekettir! Medyanın yüzde 95’inin doğrudan iktidar kontrolünde olduğu, devletin tüm olanaklarının iktidar partilerinin adayları için kullanıldığı, neredeyse seçime girmenin serbest, kazanmanın yasak ilan edildiği bir ortamdan bu sonuç çıktı. Seçim sürecine ilişkin söylenecekleri sonraya bırakalım, ama şunu da vurgulamadan geçmeyelim: Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Sadi Güven İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun önde olduğunu açıkladığı halde, haber ajansları bu haberi haber yapmadı.  Onlara sadece şunu anımsatmak istiyoruz: Gerçekleri halktan saklamak suçtur! HHH Seçilen belediye başkanlarının pek çok ortak özelliği var... Birinci ortak yanları, dilleri. Hiçbir zaman, hiçbir koşulda nefret diline teslim olmadılar. Sadece bu bile yeni bir gelecek planlamanın altyapısıdır. Toplum, tehdit dilinden, korku salma kültüründen, kibirden, mağdur edebiyatından mağrurluğa sıçrayanların yalanlarından bıktı. İkinci ortak yanları, kişisel başarı hikâyeleri. İmamoğlu, Beylikdüzü’nde her araziye beton dikmenin değil, dikmemenin büyük yatırım olduğunu gösterdi. Tüm toplumu kucaklayan bir yönetim altyapısı kurdu. Mansur Yavaş, Beypazarı’nı turizmden tarıma herkesin konuşacağı yer haline getirdi. Tunç Soyer, Seferihisar’da “sakin şehir” diye başlayan bir hikâye geliştirdi. Özlem Çerçioğlu Aydın’da “Topuklu Efe” lakabını rastgele almadığını gösterdi. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir birikimini Türkiye’ye örnek olacak bir modele dönüştürdü. Muğla’da Osman Gürün, kıyılarını ütüleyip düzleştirseniz 1500 kilometreyi bulan bir ilde, insanı ranta tercih etti. Antalya’da Muhittin Böcek, akla ilk karıncayı getiren bir çalışanlıkla yıllardır sadece Konyaaltı’nda değil, Antalya’nın her yerinde ayak izi bıraktı. Mersin’de Vahap Seçer, yukarıda sıraladıklarımıza koşut bir gelecek vaat ediyor. Adana’da Zeydan Karalar, bu kentin kültürünü hücrelerine kadar sindirmiş, onunla bütünleşmiştir. Hatay’da Lütfü Savaş, iktidarın huzurunu bozduğu barış şehrinde güçlenerek devam ediyor. HHH Seçim sürecinde de yeri geldikçe vurguladık; AKP’nin Türkiye’ye verebileceği bir şey kalmadı. AKP’nin şarkısı bitti. Şimdi yeni bir şarkıyla, yeni bir hikâyeyle halkın önüne çıkma zamanı. 31 Mart CHP’ye bu fırsatı, cesareti ve enerjiyi verdi.  CHP, üstüne bir başarı sorumluluğu aldı. Belediye başkanlarının her biri Türkiye’ye örnek olacak projeleriyle önümüzdeki dönem daha çok konuşulacak.  Beklentimiz bu... Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarıya giden yollarını açtığı belediye başkanlarını umutla selamlıyoruz: Şehirlerine bahar gelmiş memleketimin! Türkiye kamuoyu değilse de İstanbul’daki CHP’liler gibi biz de onu 2014 yerel seçimlerinden iki yıl öncesinde Beylikdü zü ilçe kongresinde başkan seçilince tanıdık. Tanıdık dersek yüz yüze değil, sadece isim olarak. Ekrem İmamoğlu, bu süreçte Beylik düzü Belediye Başkanı olmayı kafasına koy muş ve hazırlıklara başlamıştı. İlçedeki herkesin gönlünü bu süreçte kazanan, herkese do kunan, özellikle kadın üyele rin gönlünü kazanan İmamoğlu miyase ilknur 2014 yerel seçimlerinde ilçede yapılan önseçimi güçlü rakiplerine karşı farklı kazanarak Bey likdüzü adayı oldu. Atama ile değil önseçim le, kendi göbeğini kendi keserek partisinin adayı olmayı başardı. O önseçim öncesinde Beylikdüzü’nde otu ran CHP üyesi pek çok tanıdığımla sahilde bir piknikte bir araya geldiğimizde “Önseçimde ki mi destekleyeceksiniz” diye sorduğumda ne redeyse tamamına yakını koro halinde “İmam oğlu” demişti. Nedenini sorduğumda ise “İki yıldır ilçe başkanlığı döneminde hepimize do kundu, hepimizin sorunlarıyla ilgilendi, çok na hif, çok saygılı biri” demişlerdi. Önseçimden çıktı Beylikdüzü 2009 yerel seçimlerinde de aslında CHP’nindi ama belediye başkanlığını AKP almıştı. O nasıl iş demeyin, öyle işte. Parti genel merkezi Beylikdüzü’nde “ceketimizi assak kazanır” şiarıyla hareket edip aşırı sağdan gelen bir aday gösterince seçmen bu dayatmayı kabullenmemiş, büyükşehir belediye başkanlığı, il genel ve belediye meclislerinde CHP’ye oy vermiş, ilçe belediye başkanlığında ise oylarını değişik sol partiler arasında bölüştürünce aradan AKP çıkmıştı. 2014’te önseçimden Ekrem İmamoğlu çıkıp aday olunca Beylikdüzü’nde hak yerini buldu ve CHP Beylikdüzü’nde iktidar oldu. İmamoğlu belediye başkanlığına oturdu ama onun kimse çeper bir ilçeden gelip bü İlçe başkanlığından büyükşehir belediye başkanlığına gidişin öyküsü Bütün penaltıları kurtardı yükşehire başkan olmasını o yıllarda biz dahil kimse beklemiyordu elbette. İstanbul’un merkez ilçelerinde başkanlık yapanların icraatlarını göstermek, İstanbul ve Türkiye kamuoyuna tanıtmaktan kolay ne var? Hele de bütçesi yüksek olan bu ilçelerde başkanların kapısından ayrılmayan PR şirketleri, medya kuruluşlarına sabah akşam yapılan ziyaretler, billboardlar, bu ilçelerde yapılan makyajların başka ilçelerden gelen insanlar tarafından görülme imkânı merkez ilçe belediye başkanlarının işini kolaylaştırıyor, onların icraatlarını görünür kılıyordu. Ama Belikdüzü gibi neredeyse İpsala hududuna yakın bir ilçenin belediye başkanını mucizeler yaratsa da göstermesi o kadar kolay değildi. Beylikdüzü’nde İmamoğlu, sosyal ve kültürel yatırımlarıyla, yeşil alanları beşe, ona katlamasıyla, sivil toplum örgütleri ile kurduğu bağlarla bir farkındalık yarattı. Hem de öyle PR şirketleri ile çalışmadan, gazete ve televizyon İmamoğlu, ları komşu kapısı yapmadan adını İstanbul çapında duyurmayı başardı. İmamoğlu’nun yüzünü ilk kez tesadüfen Hacıbektaş’ta gördüm. İlhan Selçuk’un mezarı başında karşılaşıp hal hatır ettik. Yazmış olduğumuz “İlhan Abi” kitabından en etkilendiği bölümü adeta satır satır okudu. O sırada da koltuğunun altında başka bir kitap vardı. Sonradan çalışma arkadaşlarının İmamoğlu’nun ayda en az üç kitap bitirdiğini, özellikle yakın tarihe meraklı olduğunu, gezmeyi çok seven başkanın gittiği her bölgenin tarihi ile ilgili mutlaka araştırmalar yaptığını öğrendik. İnsanlarla diyaloglarında samimi olduğunu, yüzünde maske olmadığını, kızdığı zaman bunu da açıkça gösterdiği ve asla kin tutmadığını da... İmamoğlu’nun adı CHP tarafından aday olarak açıklandığında, mütedeyyin ve merkez sağ kökenli bir aileden geldiği ve soyadı İmamoğlu olduğu için seçildiğine dair espriler gırla giderken, “Peki, bu İmamoğlu Kürtlerden, sol culardan ve Alevilerden oy alabilecek mi” diye çok bilmişler, hele de Eyüp Sultan’da mikrofonda “Yasin” okuyunca “hah! biz dememiş miydik?” diyerek umutsuzluk aşılamaya başladılar. Ama İstanbul’da onların “asla oy vermezler” dedikleri kesimler İmamoğlu’na müthiş bir destek verdiler. Adaylığı daha açıklanmadan aylar önce bir cenaze için Üsküdar’daki Karacaahmet Dergâhı’na gittiğimizde cenaze töreninde bulunan İstanbul’un belli başlı cemevi yöneticileri ile çay sohbeti yaptık. Sorunlarını konuştuk. İlginçtir hepsi de İstanbul’dan en çok destek aldıkları başkanın Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğunu söylemişti. Şaşırmıştık, “Ta Beylikdüzü’nden suyun bu yakasında sizlere mi uzanıyor” diye sorduğumuzda “Evet, uzanıyor. Hepimizde cep telefonu var, ne sorunumuz olursa arıyoruz, her zaman telefonunu kendisi açıyor ve hiçbir zaman talebimiz geri çevrilmiyor” dediler. 9 puan fark İmamoğlu yarışa başladığında kendisi de bir anket yaptırmış ve AKP adayı Yıldırım’dan 9 puan geride olduğunu öğrenmişti. Buna rağmen adaylığı kabul etti. O günlerde tanınırlık oranı sadece yüzde 15’ti. Yandaş medyanın kendisine ambargo koyacağını elbette biliyordu. Ama sözüm merkez ya da ana ana akım denen medyanın basın adına bu kadar kepazece bir yayın yapacağını sanırım bilmiyordu. İmamoğlu’nu sadece çarşı pazar ziyaretlerinde karşısına özel olarak çıkarılmış AKP’lilerin laf sokuşturması sırasında gösteriyor, stüdyoya yasak savar cinsinden çıkardıklarında ise yayını yarıda keserek iktidar partisinin temsilcileri nin mitinglerine bağlanıyorlardı. Kampanyasını da ilginç ve alışılmadık bir şe kilde yürüttü İmamoğlu. Etrafında kalabalık bir partili grup yerine, üç ya da beş kişilik ekiple tek başına sokak, esnaf, pazar dolaşarak götürdü seçim sürecini. Etraftan, “Yahu bu adamın ekibi yok mu? Tek başına kampanya mı götürülür? Öksüz oğlan gibi tek başına dolaşıyor” denmesine de aldırmadı. Bunu özellikle öyle istedi. Dolaştığı yerlerde kendisine laf çakanlarla da, sabah akşam kendisini hedef alan Cumhurbaşkanı’yla da polemiğe girmedi. Sinirleri alınmış gibiydi. Ne kendisi gerildi ne de seçmeni gerdi. İki yıl kalecilik yaptı Kıbrıs’ta öğrencilik günlerinde birinci ligde oynayan Türk Ocağı Limasol takımında iki yıl boyunca kalecilik yapmıştı. Başarılı bir kaleci olarak anıldığını dün sabah gazetemizden Mustafa Kemal Erdemoğlu’na Kıbrıs’tan gelen telefonla öğrendik. Kıbrıs’tan arayan dostları Erdemol’a, “Kıbrıs sabaha kadar uyumadı. Adada yapılan seçimlerde bile bu kadar heyecanlanmamış, desteklediğimiz partinin kazanmasına bile bu kadar sevinmemiştik. İmamoğlu Kıbrıs’ta tanınan bir futbolcu, başarılı bir kaleciydi” dediklerine tanık olduk. Bu seçim sürecinde hakemi de yanına alan AKP, haksız kazandığı penaltıları gole çevirmeye çalıştı ama nafile. İmamoğlu, o penaltıların hepsini başarıyla kurtardı. Hem de kurtarmakla kalmayıp kalesinden yaptığı uzun degajla rakip kaleye doksandan golü bıraktı. Hele de önceki geceki tavır ve tutumuyla. CHP seçmeni her seçim gecesi yalnız bırakılmaktan, bilgilendirilmemekten, yenilginin hüznünü bile paylaşamamaktan yana o kadar dertliydi ki... İlk kez kendilerini saat başı bilgilendiren, güven ve cesaret telkin eden, ‘hak yemem hakkımı da yedirtmem’ diyen bir adaya sahip olmanın gururunu yaşadı. Rakip partiler ise artık pabuçun pahalı olduğunu, bir önceki seçimde Mansur Yavaş’a yaşattıklarını İmamoğlu’na yapamayacaklarını anladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle