21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 916 NİSAN 2019 SALI ODTÜ’de Bahar Şenliği’ne saat 22.00’ye kadar izin çıktı Rektörden ‘Devrim’siz şenlik OZAN ÇEPNİ ODTÜ’de bu yıl kriz yaratan Bahar Şenlikleri üniversite yönetimi ile öğrencileri karşı karşıya getirdi. Gün boyu yapılan açıklamaların ardından rektörlük, dün akşam saatlerinde şenliğin saat 22.00’ye kadar ve Devrim Stadyumu’nun dışında yapılması şartıyla izin verdi. Rektör Verşan Kök’ün öğrencileri kutuplaştıran açıklamalarına, şenlikleri düzenleyen Uluslararası Gençlik Topluluğu (UGT) tepki gösterdi. Cumhuriyet’e konuşan UGT temsilcisi, “Rektörün açıklamaları büyük bir çarpıtma ve yalan. Biz şenlik düzenlenirken sadece müzik topluluğu ve radyo topluluğu ile görüştük. 9 Nisan’da et kinliklerimiz iptal edildiğinde vent rektör ve yönetim kuru bütün okula, tüm ODTÜ’ye lu üyeleri ile toplantı yaptı. Ak çağrıda bulunduk. Bu süreç şam saatlerinde ODTÜ bileşen ten nasıl çıkacağımızı tartı lerine elektronik posta ile şen şacağımız toplantıya nere liğe ilişkin bilgi veren Rektör deyse bütün topluluklar gel lük, “Şenlik üniversitemiz ta di. Biz ortak kararlar almaya rafından iptal edilmemiş olup, çalıştık. Bu toplantı önceden şenliğin geleneksel (öğrenciler alınmış gibi çarpıtıldı ve yan tarafından, öğrenciler için yapı lış yerlere çekildi. Biz en ba lan) teması ile yapılması öneril şından beri bu işi bir kavga Verşan Kök miştir” dedi. ya dönüştürmek istemiyoruz. ODTÜ yönetiminin mesa Biz şenlik yapmak istiyoruz. Bunu yıl jında geleneksel şenlik alanı Devrim lardır yapıyoruz. Rektör Bey’in açıkla Stadyumu’nun etkinlik dışında tutul masında medyaya, tribünlere oynandı ması dikkat çekti. Rektörlük, “KKM sa ğını düşünüyoruz” dedi. lonlarının tümünün mesai saatleri için ODTÜ Rektörü Kök, dün konser de topluluk etkinlikleri, KKM otopark masraflarını ücretsiz olarak üstelene alanının saat 22.00’ye dek öğrenci ceğini açıklayan müzisyen Haluk Le toplulukları tarafından açılacak stant lar” için şenlik önerisinde bulundu. Rektörlüğün 33. ODTÜ Uluslararası Bahar Şenliği için 24, 25, 26 Nisan tarihlerinde önerdiği program sosyal medya gruplarında öğrenciler tarafından tartışılmaya başlanırken şenliği düzenleyen UGT’nin öneriyi “kabul edilemez” olarak değerlendirdiği öğrenildi. Kök’ün “Devrim Stadyumu’nda anlaştık” açıklamasını yalanlayan ve otoparkta şenlik önerisinin çelişkisine dikkat çeken öğrenciler, “Sayın Rektör, KKM otoparkına sahne kurabiliyorken bu sahne neden Devrim Stadyumu’na kurulamıyor? Maddi olanak yok diyorsun ama otoparka kurulabilen sahne Devrim için neden olmuyor. Öğrenci emeğinin sergileneceği alanlar neden engelleniyor” dedi. l ANKARA Alev Coşkun, Ankara’da ‘Asker İnönü’yü anlattı, okurlarıyla buluştu ‘İnönü’yediktatördiyenler mazbatayı gasp ediyor’ Son yazdığı kitabı “Asker İnönü” ile İsmet İnönü hakkında merak edilenleri anlatan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Alev Coşkun, “Atatürk’e saldıramayanlar, uzun yıllar hedeflerine İsmet İnönü’yü almışlardı. Fakat son yıllarda bu değişti, artık ikisine birden saldırmaya başladılar. ‘İki ayyaş’ dediler. Ama İnönü’ye ‘diktatör’ diyenler bugün mazbatayı gasp ediyor” dedi. Alev Coşkun, İsmet İnönü’nün doğumundan Mudanya Mütarekesi’ne kadar geçen süreyi belgeleriyle ortaya koyduğu dört kitaplık incelemenin ilki olan “Asker İnönü”yü İnönü Vakfı’nın davetiyle Pembe Köşk’te anlattı. Genç yaşta 1961 Anayasası’nın hazırlayıcılarından olduğu için; İnönü ile geçirdiği çalışma günlerinde İnönü’nün yöntemlerini, ustalığını, düşünce sistemini, üstün nitelikli devlet adamlığını yakından izleyen Coşkun, okurlarına Asker İnönü’yü anlattı ve kitaplarını imzaladı. Programın açılış konuşmasını yapan İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker, “Gençliğinde, babamla yakın ilişkisi bulunan Alev Coşkun, yazdığı ‘Asker İnönü’ kitabı ile uzun yıllar sonra babamla yeniden buluştu” dedi. Toker, Coşkun’un ona 2005 yılında yazdığı mektubu da okudu. ‘İnönü tebrik etmişti’ Konuşmasına, 14 Mayıs 1950 seçimlerini anımsatarak başlayan Coşkun, “69 yıl önce, hukuka dayalı yapılan dürüst seçimlerle CHP 27 yıl sonra iktidardan düşmüş, İnönü ise en hızlı biçimde iktidarı devretmiştir. ‘Çok partili sisteme geçmek Atatürk’ten bize vasiyetti’ demiş ve yeni hükümeti tebrik etmiştir. İnönü’ye ‘diktatör’ diyenler bugün mazbatayı gasp ediyor. Bu söylediklerimiz bugünkü devlet adamlarına bir çağrı olsun” dedi. Konuşmasında, “Asker İnönü” kitabını yazmaya nasıl karar verdiğini açıklayan Coşkun, şunları kaydetti: “Dünyanın hiçbir yerinde Kurtuluş Savaşı kazanmış; vatanı kurtarmış, devlet kurmuş kahramanlara böyle saldırı olmaz. Ünlü siyaset bilimci Prof. Dr. Dankwart A. Rustow, İnönü’yü ‘Dünyada elinde ancak bir diktatörde bulunabilecek güçten, demokrasiyi gerçekleştirmek için feda eden tek devlet adamı olmanın eşsiz onuruna sahip’ diyerek tanımlıyor. Tek parti dönemini kapatıp çok partili sisteme geçmiş, iktidarı muhalefete barış içinde devretmiş İnönü’nün kendisini diktatörlükle suçlayanlara Meclis’te ‘İktidarın başında bulunanlar bana 27 senenin hesabını sorarlar. Hani ya bunlar Atatürk taraftarı idiler! 27 sene yalnız ben mi varım? Hükümette Atatürk’ten sormak istedikleri hesabı benden soruyorlar. Bu hesabı vermek benim için şereftir’ yanıtını verir, bu mesaj çok anlamlıdır. İnönü’ye hep saldırılırdı ama bugünkü kadar acımasızlık düzeyinde değildi.” ‘Çekiçle örs’ “İnönü ile Mustafa Kemal 1916 1918 yılları arasında Diyarbakır ve Suriye’de aynı ordu içinde birlikte çalıştılar. Daha sonra Mustafa İsmet ile Mustafa Kemal hep beraber olmuşlardır. İki Mustafa, bir çekiçle örsün, savaş cephelerinde dövüldüğü bir birlikteliğe ulaştılar.” l ANKARA / Cumhuriyet ‘İstanbul’da kalması istendi’ Coşkun, İnönü ailesine de sıkça sorulan ve İnönü’ye karşı saldırılan noktalardan biri olan “Anadolu’ya Mustafa Kemal ile çıkmayı reddetti” yalanlarına şu karşılığı verdi: “Mustafa Kemal, uygun bir zamanda İstanbul’da kaybolma, oradan da Anadolu’ya geçme fikrini İsmet Bey’e açıp nereden gitmeliyim diye sormuştur. İsmet Bey, ‘Yollar çok, mıntıkalar çok’ yanıtını vermiş ve bu sözü ile desteğini belirterek uygun yolları istişare etmişlerdir. Bu kadar yakınlardır birbirine. İsmet Bey, anılarında da gitmeyi kabul ettiğini yazmıştır. Bunların hepsi belgeli. Fakat birkaç görüşme sonucu, Mustafa Kemal, Samsun’a çıkacağı heyetin yapısını değiştirmiştir. Kurduğu 15 kişilik heyetten bir keşif heyeti oluşturmuştur ve bunları özellikle örgütçülerden seçmiştir. Mustafa Kemal, İsmet Bey’in İstanbul’da kalmasını istemiştir. Eğer, yandaş tarihçilerin dediği olsa Paris Barış Konferansı’na İsmet İnönü’nün gitmesini istemezdi. Ayrıca 1920’nin ocak ayında Mustafa Kemal, Kazım Karabekir’e çektiği telgrafta ‘İs Alev Coşkun met Bey bizi engin bilgilerinden faydalandırmak için geliyor’ diyor. İsmet Bey Ankara’ya geliyor ve 1 ay kalıyor. Eğer İsmet Bey onu reddetmiş olsa aralarında böyle bir bağ olur muydu? Eğer İnönü’ye inanmasaydı TBMM açılınca onu Genelkurmay Başkanı yapar mıydı? Bunların hepsi yandaş tarihçi lerin yalanları ve saptırmalarıdır.” Toplantıya eski bakanlardan Hik met Sami Türk, Seyfi Oktay, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, eski milletvekilleri, tarihçi Prof. Dr. Sina Akşin, Prof. Dr. Türkkaya Ataöv ve üst düzey eski bürokrat ve politikacılar katıldı. Coşkun onuruna yemek Etkinlikten önceki gece, İsmet İnönü’nün 48 yılını geçirdiği, Cumhuriyetin ilklerinin yaşandığı Pembe Köşk’te, İnönü Vakfı tarafından Alev Coşkun’un onuruna bir akşam yemeği verildi. Yemekte İnönü ailesinden İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, torunu, eski Ankara milletvekili Gülsün Bilgehan ve ailenin tüm diğer fertleri bulundular. Yemeğe ayrıca Yekta Güngör Özden, Prof. Ruşen ve eşi Birgen Keleş, iş insanı Turgut Aydıner, Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu ve eşi ile Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sertaç Eş katıldılar. Atatürk’ün masası Bu yemek Atatürk’ün Pembe Köşk içinde dışarıdan gelen diplomatlara verdiği yemekte kullanılan odada ve Atatürk’ün bizzat yaptırdığı masada yapıldı. Özden Toker, “Pembe Köşk’ün yapım ve tamir giderlerinin faturalarını babam saklamış. Bu dosya elimizde var. Ancak bu oda ve bu masanın faturaları yok. Çünkü bunların parasını Atatürk ödemiş” dedi. Aydınlanma ödülü Erdost’a Muzaffer İlhan Erdost Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin (YKKED) Aydınlanma Ödülü, enstitülerin kuruluş yıldönümü olan yarın Muzaffer İlhan Erdost’a verilecek. Köy Enstitülerinin 79. kuruluş yıldönümü İzmir’de de kutlanacak. YKKED öncülüğünde düzenlenen program Kültürpark’taki İzmir Sanat’ta yarın saat 14.00’te başlayacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve YKKED Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın açılış konuşmalarının ardından, Serpil Güvenç, Vahap Erdoğdu, Prof. Dr. Veli Lök ve Dr. Semiha Günal’ın yer alacağı “Aydınlanma ve Köy Enstitüleri” başlıklı panel yapılacak. Sonrasında Aydınlanma Onur Ödülü Muzaffer İlhan Erdost’a verilecek. l İZMİR / Cumhuriyet İmamoğlu: İğne deliği  kadar boşluk yok! Yerel seçimlerin üzerinden iki hafta geçti. Hâlâ dünya şehri İstanbul’da seçim sonuçları açıklanmıyor. Haftaya Yüksek Seçim Kurulu’ndan tatmin edici bir karar çıkar mı, diye başladık. Ancak dün televizyonlarda saatlerce AKP heyetinin basın toplantısı canlı yayımlandı. Gazeteciler de YSK’nin yanıtlaması gereken soruları Binali Yıldırım başkanlığındaki bu heyete sordular. Demokrasimiz adına hüzün verici bir tabloydu. Binali Yıldırım’ın seçimi “murdar” ilan etmesi de bir başka şaşkınlığın ifadesi. Bu basın toplantısı devam ederken YSK’nin, Maltepe’de sayılan sandıkların yeniden sayılması kararını iptal ettiği haberi geldi. Ama canlı yayınlar  yine de AKP toplantısından kopmadı. Onlar için mesele, YSK’nin kararı değil, AKP’nin buna ne diyeceği! HHH Cumartesi, pazar İzmir Kitap Fuarı’nda okurla buluştuk. Bir yazar için bu tür buluşmaların başlıca önemi, kitap okuyan, Türkiye’de olup bitenlere kafa yoran kişilerin ne düşündüğünü birinci ağızdan öğrenmek. Yanımda kalem kâğıt bulundurur, belli konulardaki düşünceleri sorar, fiili anket yapmış olurum. Genellikle birden çok konu olur... Bu kez tek konu vardı: Ekrem İmamoğlu’nun mazbatası...  Kimse başka bir soruna değinmedi. Yurttaşların büyük çoğunluğu, İmamoğlu’nun seçim öncesinde, seçim gecesinde ve seçim sonrasında izlediği yola ilişkin övgülerini dile getirdi.  31 Mart gecesi büyük bir özlem giderildi... Sonrası için ise bir yandan kaygılı, bir yandan büyük umut dolu bekleyiş hâkim.  Birkaç aktarımı paylaşalım... Seçim gecesinin sabahında anne çocuğuna “günaydın” demiş. Çocuğun karşılığı şu olmuş: İstanbul! Bir aile ağır hasta büyükleri için kitap imzalatırken rica etti: “İstanbul  seçimleri ve Ekrem İmamoğlu için güzel bir cümle yazsanız yeterli...” İyi eğitimli, iyi de işi olan, gençten bir okur: “Bu ülkeyi terk etme planları yapmaya başlamıştım. Vazgeçtim... Ama sakın İstanbul’u vermeyin...” Buna benzer onlarca diyalog yaşadık. Bunun üzerine önceki gece İmamoğlu’nu aradım, fuarı özetledikten sonra ekledim: “Üzerinize büyük bir sorumluluk aldınız. Sadece İstanbul’un değil, tüm Türkiye’nin gözü sizde...” 2011’de demir parmaklıkların ardında başlayan tanışıklığımıza gönderme yaparak şöyle dedi: “İlk konuştuğumuz günkü kararlılıkla söylüyorum... Onların beklentilerini boşa çıkarmayacağım. Biz bu seçimi aldık. İğne deliği kadar boşluk bulsalar, oradan yüklenecekler. Ama o da yok...” HHH İmamoğlu’na kazandıran etmenler şunlar oldu: Kararlılığı... Başarıya inanması... Oluşturduğu dil... Toplumun tüm kesimlerini kucaklaması... Seçim gecesi hazırlıkları, o gece tüm ıslak imzalara ulaşmak için yapılan planlama... CHP örgütüyle barışıklığı, böyle bir barışıklığa hasret örgütün buna karşılık vermesi... Daha ne olsun? Müşavir olmak için dil şartı yok Bir süre önce yurtdışına 100 müşavir gönderme kararı alan İçişleri Bakanlığı, yabancı dil şartını kaldırdı. Yönetmelik değişikliği uyarınca, müşavirlerde gidecekleri ülkenin dilini ya da AlmancaFransızca ve İngilizce dillerinden birini konuşma şartı aranmayacak. YDS’den en az 70 puan alma şartı da kaldırıldı. Sözcü’nün haberine göre, Cibuti’den Singapur’a, Zambiya’dan Uganda’ya kadar 71 ülkeye gidecek müşavirlere ayda 57 bin dolar maaş ödenirken, İtalya ve Rusya’ya 3’er, ABD’ye ise 6 müşavir birden atanacak. Bu müşavirler, bakanlık mensupları, 1. sınıf emniyet müdürü ya da binbaşıtümgeneral rütbesi arasında olan jandarma ve sahil güvenlik personelinden belirlenecek. Bir süre önce AKP milletvekili adayı Hacı Mehmet Gani’nin Bern Büyükelçiliği’ne 12 bin dolar maaşla basın ataşesi olarak atanması ve yabancı dili olmadığı için yanında 6 bin dolar maaşla tercüman da görevlendirilmesi çok tartışılmıştı. Yurtdışında Aile Müşaviri’nden Din Hizmetleri Müşaviri’ne, Adalet Müşaviri’nden Tarım Müşaviri’ne kadar 3 bin kadar personel bulunuyor. TBMM’de geçmişte Türkiye’nin yurtdışı teşkilatı konusunda Meclis araştırması yapılmış ve hazırlanan raporda, “Türkiye, yurtdışında müşavirler ordusuna sahiptir. Büyük bölümü ihtiyaç dışıdır ve yabancı dil bilmemektedir” denilmişti. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle