24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 16 NİSAN 2019 SALI TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER Yeniden Atatürk  Elimde kapağında “Yeniden Atatürk Akıl ve Bilime Dönüş” yazan bir dergi var. Tarih ve kültür dergisi Historia 1923’ün Bahar 2019 tarihli yeni sayısı, Bilgi Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı.  Dergi dendiğine bakmayın, tam 387 sayfalık kalın bir kitap! Altı ayda bir yayımlanan Historia 1923’ün bugüne kadar basılan altı sayısı da birbirinden değerli. Birinci Dünya Savaşı, Ermeni Sorunu, İslamcılık, Sovyet Devrimi ve İnsanın Evrimi konulu ilk beş sayıdan sonra bu kez ana tema Atatürk.  Nedeni, girişte editör imzalı sunuş yazısında belirtildiği gibi, 19 Mayıs 1919’un 100. yıldönümü dolayısıyla “Atatürk Gerçeği’nin peşine düşmek.” Aydınlanma karşıtı çağcıl şeyhlik  Günümüzde yaşananları anlamak isteyenlerin, o yazıdaki şu tespiti çok iyi kavraması gerek:  “1920’den başlayarak bugüne değin Türkiye ve Batı Asya toplumlarında temel çelişki, Devrim ve Karşıdevrim arasındadır. Devrim deyince, felsefesi Aydınlanma, önderi Atatürk olan Milli Demokratik Devrimi kastediyoruz. Karşıdevrim geleneksel, feodal, Orta Çağcıl şeyhlik ve ağalık düzenidir.” Çok açık ki karşıdevrim, 2019’da parlamenter rejimi yok edip hukuku rafa kaldırma safhasına geldi. İşte bu nedenle, 1919’un 100. yılında Atatürk Devrimi’ni anlamak ve açıklamak hayatidir.  Historia 1923’ün yeni sayısında bilim insanlarının, uzmanların ve yazarların kaleme aldığı 25 aydınlatıcı makale yer alıyor. Ben de bu tarihi baskıya, “İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri ve Günümüzdeki Yıkımı” konulu geniş bir makale ile katkıda bulunma onurunu yaşıyorum.  Kırmızı Kedi Kitabevi’nden geçen yıl yayımlanan kitabımı gören Prof. Dr. Sina Akşin hocamın isteği ile makaleyi yazdım. Aynı zamanda o kitabın temelini atan yüksek lisans tezimin de danışmanıydı kendisi. Dolayısıyla Historia 1923’te bu konuda bir yazımın yayımlanmasının benim için ayrı bir anlamı var.  Derginin belirlenen temaları enine boyuna inceleyen yazılarla okuyucuya sunması, tarih ve kültür alanında önemli bir işlevi yerine getiriyor. Hemen her şeyin yüzeyselleştiği bir kültür ortamında her sayısı arşivlenip saklanacak değerde bir dergi yayımlanıyor. Historia 1923’ün yayın sahibi Prof. Dr. Remzi Demir (Ankara Üniversitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümü, Bilim Tarihi Anabilim Dalı), Editör Prof. Dr. Sina Akşin ve Editör Yardımcısı Doç. Dr. İnan Kalaycıoğulları’na (Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü), bu nitelikte bir yayını ortaya çıkardıkları için, bir okuyucu olarak da müteşekkirim. Homo Ahretikus ve Karşıdevrim Dergiyi sindire sindire okumak zaman alacak ama editörün sunuş yazısında altını çizdiğim şu satırlarla bitireceğim yazımı: “... Nitekim Batı emperyalizmi Türkiye’deki karşıdevrimi her zaman bağrına basmıştır. Cemalettin Kaplan, Fethullah Gülen gibi Türkiye’de barınmayan tarikat önderleri, dünyadaki düzinelerle Müslüman ülkelerden birine değil de Almanya, ABD gibi Hristiyan ülkelere sığınmışlardır. Atatürkçülük ülkemizde canlı bir akım olduğu halde 1950’den bu yana, yani 68 yıldır sandalye sayısına göre her genel seçimi düzenli olarak Karşıdevrim kazanmıştır. Tören Atatürkçülüğü ile aldatılagelmiş pek çok gafil Atatürkçü ise bunu (yenilgiyi) demokrasinin bir gereği sanmaktadır. “Şimdi Atatürk Devrimi’nin inanılmaz başarılarından sonra Türkiye on yıllardır karşıdevrimin Orta Çağ darbeleri altında sarsılıyor. Ülkemiz bu yüzden var olup olmamak tehlikelerine göğüs gererken, homoahretikus* günümüzde Orta Çağ’ı yaşama lüksünün tadını çıkarıyor.” * Prof. Dr. Sina Akşin, hiç sorgulayıp araştırmayan, kendisine söyleneni olduğu gibi kabul eden, tamamen öbür dünyaya odaklanan ve bütün derdi cennete giderek orada ebedi saadet yaşamak olan insanlara “Homo Ahretikus” diyor.  Ustabaş’a 5 ay hapis Gezi Parkı Direnişi’nde Okmeydanı’nda polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle yargılanan ve bir yılı aşkın süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Berkay Ustabaş’ın yargılandığı davada mahkeme heyeti karar verdi. Ustabaş’a, “Gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etme” suçundan 5 ay hapis cezası verildi. Ustabaş, “Örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarından ise beraat etti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Fişleme hukuksuzlukEmniyet üniversitelere ‘işlem yap’ dedi, Gazi Üniversitesi de atmaya karar verdi skandalına dönüştü Emniyet’in üniversite öğrencilerine yönelik fiş “çok gizli” soruşturmalar yürütüldüğü belirlendi. Üniversite yönetimi, leme dosyası Gazi öğrencilerin haberi bile Üniversitesi’nde skandala dönüştü. Ankara Em OZAN ÇEPNİ olmadan okuldan atılmalarına ilişkin raporlarla niyet Müdürlüğü’nün ta süreci hazırladı. lebiyle soruşturma başlatan Gazi Üniversitesi’nin hiçbir Suç şekil değiştirdi somut delile dayanmadan, öğ Emniyet’in yazısının ar rencileri üniversiteden atmayı dından harekete geçen Gazi planladığı ortaya çıktı. Üniversitesi, öğrenciler hak Ankara İl Emniyet kında soruşturma başlattı. Müdürlüğü’nün 6 şehir ve 12 Emniyet’in üniversiteye gön üniversiteyi kapsayan fişleme derdiği yazıdaki “terör propa dosyasının ardından üniversi gandası” suçlaması, üniversi telerin tutumlarına ilişkin ay te belgelerinde “örgüt üyeli rıntılara Cumhuriyet ulaştı. ği” suçlamasına dönüştü. Öğ Emniyet’in “gizli” ibareli ya renciye soru sormadan soruş zı ile öğrenciler hakkında ida turmayı tamamlayan üniver ri işlem başlatılması talebi site yönetimi, Emniyet’in ta sonrası Gazi Üniversitesi’nde lebi doğrultusunda başlatılan soruşturmada, öğrenciler hakkında Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği kapsamında işlem yapılması kararlaştırdı. Öğrenciler hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmamasına karşın üniversite yönetimi, disiplin yönetmeliğinin “Mahkeme kararıyla kesinleşmiş olmak kaydıyla, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, böyle bir örgütü yönetmek veya bu amaçla kurulan örgüte üye olmak, üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak veya yardım etmek” maddesi kapsamında işlem yapmaya karar verdiği ortaya çıktı. Soruşturma raporunda bir öğrenci için, “Siyasi görüşlerinden dolayı değil (yaptıkla rı için bu kadar basit ve sıradan bir algı yaratılamaz) bir terör örgütünü destekleyen ifade ve eylemlerde bulunduğu için anabilim dalımızda öğrenci olmamalı, öğretmen olmamalı, kendisine Yükseköğretim Kurulumu’ndan çıkarma cezası verilmelidir” ifadeleri yer aldı. Somut delil yok Soruşturma sonrasında verilmek istenen ceza ile eldeki delillerin uyuşmadığı belirlendi. Kanuna göre kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan bu disiplin cezası uygulanamayacağı için üniversite yönetimi de karar arayışına girdi. Dekanlık, rektörlüğe yazı yazarak öğrencinin üniversiteden atıl ması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan belge talep edilmesini istedi. Emniyet’in yürüttüğü soruşturmaya ilişkin henüz kesinleşmiş bir yargı kararının olmadığı öğrenilirken, üniversitenin kararının kesin olduğunun belirtilmesi dikkat çekti. Üniversite, elinde delil olmadığını, “çok gizli” başlıklı yazıda, “suçlamanın somut delillere dayandırılarak nihai disiplin cezasının verilebilmesi için bu öğrenci hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olup olmadığının bilgisine ihtiyacımız bulunmaktadır” diyerek itiraf etti. Ayrıca gerekli girişimlerin ardından belge edinilebilirse “önerilen” cezanın verilebileceği vurgulandı. l ANKARA Leyla Halid’den Güven’e ziyaret Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Polit büro üyesi Leyla Halid, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a tecrit uygulandığı gerekçesiyle 159 gündür açlık grevi yapan HDP milletvekili Leyla Güven’i ziyaret etti. Güven’i Diyarbakır’daki evinde ziyaret eden Halid, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Çok güçlü bir kadın, bir özgürlük savaşçısı, bir parlamenter. Sadece hukukun uygulan ması için açlık grevinde giriyor. Ona da söyledim. Bu bizim kültürümüzde olan bir şey değil. Biz ölmek için değil, yaşamak için mücadele edenleriz. Ya zafer elde ederiz ya da direniriz” dedi. Halid, cezaevlerinde uygulanan tecrit ve açlık grevleri konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, hükümete ve kamuoyuna da çağrıda bulundu. Halid, “Bu mesajım Sayın Erdoğan’adır: Artık insanların hayatına önem verdiğini göstermenin zamanıdır. Hükümeti Leyla Güven’in mesajını duymaya çağırıyorum. İnsanların, sadece insan haklarını istedikleri için ölmelerine izin vermeyin” ifadelerini kullandı. Halid, Filistin’de cezaevindeki tutukluların ve FKHÖ Genel Sekreteri Ahmed Saadet’in, açlık grevi eylemcilerine dayanışma mesajı gönderdiğini de ifade etti. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet Yargısız infaz iddiası Mahmut ORAL Diyarbakır’da önceki gün sabaha karşı polis tarafından parkta vurulan Recep Hantaş adlı bir genç, yaşamını yitirdi. Diyarbakır Valiliği yüzü maskeli olan Hantaş’ın dur ihtarına uymayıp kaçarken vurulduğunu savunurken, olayla ilgili mahkemeye sevk edilen 2 polisten biri tutuklandı. Ailesi ise Recep Hantaş’a ajanlık dayatıldığını ve kabul etmeyince öldürüldüğünü iddia etti. Diyarbakır’da önceki gün sabah sabaha karşı saat 04.00 sıralarında, merkez Yenişehir ilçesindeki Sümer Park içinde iddiaya göre parkta arkadaşıyla oturan Recep Hantaş (20) adlı bir genç, polisin açtığı ateş sonucu öldü. Hantaş’ın cenazesi polisin yoğun güvenlik önlemleri altında toprağa verildi. Defin sırasında aile dışında hiç kimse mezarlığa alınmadı. Taziyeleri kabul eden aile olayla ilgili suç duyurusunda bulundu. Diyarbakır Valiliği ise olayla ilgili yaptığı açıklamada, “14 Nisan 2019 gü Diyarbakır’da polis tarafından vurulan gencin yakınları, “ajanlık teklifini” kabul etmemesi üzerine öldürüldüğünü iddia etti. nü saat 03.20 sıralarında Yenişehir ilçesi Sümer Park içerisine yüzleri maskeli 2 şahsın girdiği yönünde alınan 155 ihbarına istinaden ekiplerimizce park içerisinde yapılan araştırma sırasında 2 şahsın görevlilerimizin üzerine doğru koşarak gelmesi üzerine ‘dur’ ihtarı yapılmış, ihtara uyan R.Y. isimli şüpheli şahıs teslim olmuş, ancak diğer şüpheli şahıs R.H. kaçmaya devam etmiş, durması için uyarı atışı yapılmış ancak şüpheli şahıs durmamış ve vurularak etkisiz hale getirilmiştir” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Hantaş’ın “hırsızlık, resmi belgede sahtecilik, başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma, basit yaralama, konut dokunulmazlığını ihlal” suçlarından sabıkası bulunduğu, konuyla ilgili 2 personelin tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiği belirtildi. Savcılık ifadeleri sonrası tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edi len polislerden biri hakkında tutuklama kararı veren mahkeme, diğerinin ise “adli kontrol şartı” ile serbest bırakılmasına karar verdi ‘İsteselerdi sağ yakalayabilirlerdi’ Öldürülen gencin ağabeyi Efe Hantaş ise Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, valiliğin açıklamasının gerçekdışı olduğunu, iddiaların doğru olmadığını kaydetti. Kardeşinin son zamanlarda sürekli olarak polis tehdidine maruz kaldığını savunan ağabey Hantaş, “Ona ajanlık dayatıyorlardı. Hırsızlık yapın, uyuşturucu kullanın ama bize ajanlık yapın diye baskı kuruyordu polisler. Kardeşim de bunu kabul etmemişti. O kabul etmeyince onu öldürdüklerini düşünüyorum. İsteselerdi canlı yakalayabilirlerdi ama yapmadılar. Vücudundan 4 kurşun çıktı. Bu bile yargısız infaz olduğuna kanıttır” diye konuştu. l DİYARBAKIR Yargıtay: Yalan beyan atılma sebebidir Karıştığı adli bir olaydan dolayı aldığı denetimli serbestlik cezasını işverenden saklayan işçi, işten çıkarıldı. İş Mahkemesi’nde dava açan işçi, işe iadesini istedi. Davalı işveren ise davacı hakkında “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” şüphe siyle soruşturma geçirdiğinin tespit edildiğini belirtti. Kamu davasının ertelenmesine dair kararın bulunmasına rağmen davacının yanlış beyanda bulunarak işvereni yanıltması gerekçesiyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyanla davanın reddini savundu. Davalı kararı temyiz edince devreye Yar gıtay 22. Hukuk Dairesi girdi. Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi kararını ortadan kaldırırken kararında, “Gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek işvereni yanıltması haklı nedenle derhal fesih sebebidir” ifadelerine yer verdi. l İHA Tutuklu ailelerinden bakanlığa açlık grevi faksı MAHMUT ORAL HDP Hakkâri Milletvekili ve DTK Eşsözcüsü Leyla Güven’in, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit uygulandığı iddiasıyla başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemi, 160. güne ulaştı. Güven’in sağlık durumunun giderek bozulduğu belirtiliyor. Öte yandan Güven’e destek için Türkiye’nin ceşitli cezaevlerinde de eylemler devam ediyor. Tutukluların yakınları, açlık grevi eylemlerine dikkat çekmek için dün Diyarbakır’da Yenişehir ilçesindeki Ofis PTT’sinden, Adalet Bakanlığı’na topluca faks gönderdi. Etkinlik sonrasında bina önünde tutuklu aileleri adına açıklama yapan cezaevinde açlık gre vinde olan Ferhat Yıldız’ın annesi Hatun Yıldız, açlık grevlerinin kritik aşamaya ulaştığını ve olası sonuçlarından da endişe ettiklerini söyledi. Yıldız, “Tüm çağrılarımıza rağmen Adalet Bakanlığı açlık grevi eylemlerini sürdüren yakınlarımızın talebini duymazdan geliyor. Şu an burada bulunmamızın amacı açlık grevi eylemcilerinin sağlık durumlarının kritik aşamada olduğunu dile getirmektir. Cezaevlerindeki açlık grevi eylemleri 120’nci günü aştı. Ölümler olmasın istediğimiz için şu an tutuklu aileler olarak Adalet Bakanlığı’na dilekçe yazıp gönderiyoruz. Bizler çocuklarımızın her daim en büyük destekçileri olarak yanlarında olmaya devam edeceğiz” dedi. l DİYARBAKIR AYM’den bülten kararı ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi, Halkevleri’nin 2015’te Ankara’da yaptığı miting için bastırdığı bültenle ilgili toplatma kararı verilmesinin hak ihlali olduğuna hükmetti. Kararın gerekçesinde, şiddet içermeyen toplantılara yapılan çağrıların yasaklanamayacağı vurgulandı. Halkevleri, “Yürü Üstüne Üstüne AKP’nin Diktatörün Faşistin, Hırsızın, Kadın Düşmanının” sloganıyla 12 Nisan 2015 tarihinde Ankara’da yaptığı mitingin duyurusu için Halkevleri Bülteni hazırladı. Adana 6. Sulh Ceza Hâkimliği, bu bültenle ilgili toplatma kararı verirken dağı tım ve satışını da yasakladı. Halkevleri’nin avukatı Tonguç Cankurt, bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Yüksek mahkeme, miting hazırlıkları kapsamında hazırlanan ve el konulan bildirinin dağıtımının engellenmesinin toplantı ve gösteri hakkının ihlali olduğuna hükmetti ve Halkevleri’ne tazminat ödenmesine karar verdi. Bültenle ilgili toplatma kararının da kaldırılmasını istedi. Yerel mahkemenin toplatma kararının gerekçesinin muğlak olduğuna işaret edilen gerekçede, şiddete teşvik etmeyen veya şiddet içermeyen toplantılara yapılan çağrıların yasaklanmaması gerektiği belirtildi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle