24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 1 NİSAN 2019 pazARTESİ gorus@cumhuriyet.com.tr olaylar ve görüşler 31Mart yerel seçimleri beklediğimiz gibi başa baş bir yarışa sahne oldu. Resmi olmayan sonuçlara göre CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ilçesinde başarılı olmuş adaylarla büyükşehirlerde yarışa girme stratejisi” tutmuş gözüküyor. Özellikle Türkiye’nin nefesini tutarak izlediği İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerdeki büyük yarış, Millet İttifakı’nın sandığa yansıdığını gösteriyor. Türkiye’deki oy oranları gösteriyor ki HDP seçmeni CHP’ye, Millet İttifakı’na yönelmiş. Kılıçdaroğlu’nun başarı çıtası Seçimden dört gün önce yaptığım röportajda CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Başarı çıtanız nedir? Bir oy oranı var mı? Ya da şu şehirleri kazanırsak evet başardık diyeceğiniz...” sorusunu yönelttiğimde şu yanıtı vermişti: “Ankara’yı, İstanbul’u, Adana’yı, Bursa’yı, Mersin’i, Antalya’yı kazandığımızda güzel bir başarı elde etmiş olacağız. Ve kazanacağız...” Sandıktan AKP’ye sert uyarı Yazımı yazdığım sırada son veriler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarı çıtası olarak gösterdiği altı büyükşehir belediyesi hedefinden dördünü kazanmış olduğunu ortaya koyuyor. İstanbul ve Bursa’da ise CHP adayları ipi önde göğüslemek için kıyasıya yarışıyordu. İmamoğlu’nun isyanı... 31 Mart yerel seçimlerinde medyanın kötü bir sınav verdiği açık bir ger çek. TV’lerin büyük çoğunluğu Erdoğan yandaşlığını seçim gecesi de sürdürdü. CHP’nin ve Millet İttifakı’nın İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nu isyan ettiren “Anadolu Ajansı destekli seçim sonuçlarıyla” ilgili tepki açıklamasını birçok TV kanalı görmezden geldi. CHP’nin İstanbul adayının eline sandık sonuçlarıyla ilgili yüzde 30’luk veriler ulaştığında, Anadolu Ajansı İstanbul’daki sandıkların yüzde 85’inin açıldığını duyuruyordu. İmamoğlu ikinci açıklamasında, yüzde 60’lık veriler eline ulaştığında 5 puan önde olduğunu söylüyordu. Bu nedenle İmamoğlu’nun YSK’ye uyarısı ciddiyetle ele alınmalı. Bu tablo 5 yıl önce Ankara’da yaşanan Mansur Yavaş Melih Gökçek arasındaki çekişmeyi ve üzerine şaibe düşen seçim sonuçlarını anımsatıyor. Bu kez yeni bir “Ankara oyunu” İstanbul’da mı oynanıyor?.. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’nun gece yarısı yaptığı açıklamalar gösteriyor ki oyun bu kez bozulacak gibi... Demokrasimizin ALTAN ÖYMEN etot aynı metot... Seçim öncesi dönemde, M bekadünyanınhiçbirdemok sorunu ratik ülkesinde görülmemiş bir propaganda eşitsizliği... Haber televizyonlarının yüzde 90’ında, 810 saat boyunca konuşup Milletimizin, devletimizin beka açısından bir sorunu muhalefet partilerine hakaretler yağdıran iktidar sözcüleri... Muhalefet partilerine ayrılan vak yok. Ama bu son seçim de gösteriyor, ortada “demokrasimizin bekası” ile ilgili çok ciddi bir sorun var. tin, o 810 saatin 10’da birine bile yaklaşamaması... İktidar sözcüle rinin, o hakaretle rin yanında muhale fet adaylarına, liderle rine, “görevinden alı nabilir, “Hapse atılabi lir”, “Hesapları görüle bilir” gibi tehditler yağ dırması... İftiralar sıra laması... Ve o hakaret lerin, tehditlerin, iftira ların üstüne, bir de “Bi ze hakaret ediyorlar” di ye yakınıp sızlanması... “Bay Kemal’den, yüz bin lerce lira alıyoruz, sizden Demokrasiye geçiş dönemimizin ilk demokratik seçim kanunu, CHP iktidarı ile DP muhalefetinin ortak çalışmasıyla de alabiliriz” anlamında laflar so hazırlandı ve Meclis’te büyük bir çoğunlukla kabul edildi. Temelinde, “hâkim teminatı” ile “propaganda eşitliği” vardı. kuşturması... Caddelerin, sokakların, belirli gazetele rin son sayfalarının, haftalar boyunca iktidar başkanlarının ve adaylarının portreleriyle donatılması... Devletin ve belediyenin imkânlarının kullanılmasıyla taşınan topluluklarla düzenlenmiş mitinglerde, mil re ulaştığı saatlere kadar değişecek. Ve kesin hale gelecek. Ama şu gerçek ortada: AKP, ortağı MHP’yle birlikte bu seçimdeki her türlü ölçünün üstüne çıkan propaganda eşitsizliğinden faydalanarak yürüttüğü propagandaya rağ O yüzdendir ki, 19461950 arasında muhalefet partisi olan Demokrat Parti, “Seçimlerde propaganda eşitliği ilkesi”nin de, seçimlerin her aşamasının da yasal olarak denetiminin tamamen hâkimlere bırakılmasından yanaydı.) letin en az yarısının oy verdiği partilerin “çetecilik”le suçlanması... men oy oranı açısından önemli ölçüde gerile 1946 ile 1950 yılları arasında, muhalefetin miş, CHP de İyi Parti ortaklığıyla birlikte oy o talepleri üzerine yapılan tartışmalar, 1949 Ve böylece, gene demokratik ülkelerdeki se larını önemli ölçüde yükseltmiştir. yılının sonbaharında şu şekilde sonuçlandı: çimlerin öncesinde örneği görülmemiş bu haksızhukuksuz propaganda üstünlüğüyle geçen İlk demokratik seçim Büyük kısmı yüksek dereceli hâkimlerden ve kıdemli hukukçulardan oluşan bir hukuk haftalardan sonra, seçim gününe gelinince de, Dün geceki televizyon yayınlarını izlerken, komisyonu kuruldu. Buna, gerek iktidarda dün geceki “sonuç açıklama” manevraları... “seçim öncesi propaganda” konusundaki es ki CHP’den, gerek muhalefetteki DP’den po Daha önceki seçimlerde de benzerleri gö ki örnekleri hatırlıyorum. litikacılar da katıldı. Komisyon başkanlığına rüldüğü gibi... Seçim sonuçlarının resmen Ülkemizin çok partili hayata geçmesinden Yargıtay Başkanı Halil Özyörük getirildi. açıklanmasından önce iktidar televizyonla sonra, iktidardaki muhalefetteki iki parti Komisyon aylar boyunca çalıştı. Demok rından ve haber sitelerinden ince hesaplarla nin beraberce hazırlayıp kabul ettiği bir se ratik ülkelerin seçim mevzuatından gerek bir araya getirilen “ilk sonuç”lar... çim kanunu vardır. Zaman zaman bazı mad li gördüklerini getirtip inceledi. Ve muhalefe Anadolu Ajansı tarafından hazırlanmış o ilk deleri değiştirilmiş de olsa, ana hükümleriy tin taleplerinin çoğunu göz önünde tutan bir sonuçlardan bir demet, bazı gazetelerin haber le 2000’li yıllara kadarki demokratik seçim seçim kanunu taslağı hazırladı. O taslak da sitelerinde, bir başka demet bazı televizyonla lerin temelini oluşturmuştur. hükümetçe izlenip Meclis Komisyonu’na su rın yayınlarında, “atlatma haber”ler gibi yer Türkiye’de demokratikleşme sürecinin nuldu. Önce komisyonda, sonra Meclis Genel alıyor. Resmen yasak olmasına rağmen. başladığı yıl, İkinci Dünya Savaşı’nın bit Kurulu’nda iktidar ile ana muhalefetin ortak Bu satırları yazarken, saat 19.00’u göste mesinden hemen sonraydı. Yeni partile oylarıyla kabul edildi. riyor. Seçim sonuçları daha yasak... Ama ya rin kurulması 1945’te başladı. 1946 seçimi Ve 1950 seçimi, gerek propaganda süre saklar, bazı yayın organlarına işlemiyor. çok tartışmalı bir seçim oldu. Dönem “Rad ci, gerek seçim süreci açısından o dönemin HHH yo Çağı”ydı. Televizyon henüz ortada yoktu. hâkimlerinin kontrolü altında gerçekleşen Amaç belli: Herkes, bu sonuçları görünce, Başka birçok ülkede olduğu gibi, tek bir rad bir seçim oldu. düşünecek ki: Gene iktidardakiler önde gidi yo vardı. O da devlet radyosuydu. yor. Artık bu sonuç değişmez diyecek... Mu Devlet radyosu, haberlerini, yorumlarını 14 Mayıs seçimi halefete oy verenlerden bir kısmı, bunu bir tek parti hükümetinin tercihlerine göre ya Siyasi tarihimizde bir devrim diye anılan kader diye görmeye başlıyor. Bazısı “Adam yımlamaya alışmıştı. Hükümet de radyodan ve tek parti dönemini sona erdiren o seçim, kazandı” diye haberlerin arkasını bırakıp, is sadece kendi tercihlerine göre yayınlar izle işte o kanunla yapıldı. tirahate çekilecek. Bazısı, hele seçim sandı meye alışmıştı. Büyük kısmı İstanbul’da ba Ve buna, seçimi kaybeden partinin yöneti ğına gitmek için bazı güçlüklere katlanmış sılan gazeteler, ülkenin birçok yerine zama cileri dahil, kimse itiraz etmedi. Zaten o se sa, “Keşke evimde kalsaydım” pişmanlığını nında ulaşamadığı için en etkili yayın aracı çimin yönetimi için kurulan düzen iktidarla duyacak... radyoydu. O imkândan, artık, demokrasinin muhalefetin ortak oylarıyla oluşmuştu. Sonuçların başlangıçta açıklanmayan bö gereği olarak, muhalefet de faydalanmak is İtirazlar, 1950’den sonraki yıllardan sonra, lümleri, daha sonra yayımlanınca bu tablo tiyordu. o düzenin bazı kurallarının kendi aleyhine hayli değişecek... İktidarla muhalefet arasın 19461950 yılları arasında iktidar ile mu işlediğini düşünmeye başlayan yeni iktidarın daki fark en azından azalacak. Durumun mu halefet partileri arasındaki en önemli tartış bazı girişimlerinden sonra başladı. O girişim halefet açısından o kadar vahim olmadığı gö ma konularından biri buydu. ler tartışmalara yol açtı. rülecek. Ama o ilk etki, en azından o gecenin Öteki de, gerek seçimlerde radyonun kulla Daha sonraları o konuda yasa değişiklikle iktidar için önemli bir zafermiş gibi algılana nılmasında eşitliğin sağlanması, gerekse se ri, anayasa değişiklikleri de yaşandı. Ama se cağı için, o algı kamuoyunda etkisini bir süre çim sürecindeki öteki işlemlerin denetlenme çim kanununun o 1950 yılındaki temel hü için de olsa devam ettirecek. si yetkisinin, hükümete bağlı idari makam kümleri, 2000’li yıllara kadar, seçimlerin te Bu hesap, son seçimlerin bir kısmında bir lardan alınıp hâkimlere verilmesi gereğiydi. melini oluşturmaya devam etti. ölçüde gerçekleşmişti. Dün gece de aynı şe 1946 seçiminde, tek parti iktidarının dev kilde başladı. Seçim sonuçlarının açıklanma let yapısı henüz yeterince değişmediği için, Asıl ‘beka sorunu’ ya başladığı saat 19.15’e kadar bazı televiz sadece propagandayla ilgili uygulamaların Sonrası ise malum: Bu seçime kadarki ge yonlar ve haber sitelerinde açıklanan rakam değil, seçimlerdeki oy verme ve oy sayım iş lişmeler sonunda bugün ne propaganda eşit lar öyle bir algı yarattı ki, sanki iktidar parti lemlerinin denetimi de, idarenin yetki alanı liği kaldı, ne hâkim teminatı.. si, yarışı daha önceki seçimlerdekinden çok dahilinde kalmıştı. Yani, o konulardaki söz Ortada bir “beka sorunu” sözü dolaşıp du daha başarılı bir şekilde önde götürüyor. sahipleri, valiler, kaymakamlar ve emirle ruyor ya... Bunun devletin bekasıyla hiç Oysa, 19.15’ten sonra, seçim haberlerini ri altındaki memurlardı. Onlar da hükümetin bir ilgisi yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin, yayımlama yasağı kalkıp da, iktidar etkisi dı kontrolü altındaydılar. Atatürk’ün dediği gibi “ilelebet payidar” ola şında kalabilen birkaç televizyon, seçim ya Muhalefetteki Demokrat Parti ise, radyo cağından kimse şüphe edemez. Ama ortada yınına başlayınca görüldü ki, iktidar partisi yayınları dahil seçimlerin her aşamasının propaganda eşitliği ve hâkim teminatı konu nin Türkiye genelinde aldığı sonuç, yasağın kontrolünün hâkimler tarafından yapılması sunda bir “beka sorunu” olduğu muhakkak. kalkmasından önceki iktidar yayınlarında nı istiyordu. Bu sorunun artık, bu son örneklerden son verilen sonuçların hayli gerisindedir... CHP (Not: Hâkimlere o zamanlar duyulan güve ra mutlaka gündeme girmesi ve başta siya ise, daha önceki seçimlerde aldığı oy oranı ni düşünün. Görevlerine tek parti dönemin setçiler ve hukukçular olmak üzere tartışı nı hayli yükseltmiştir. CHP’yle ittifak halin de atanmışlardı. Ama hükümetin etkisi altın lıp çözüme kavuşturulması gerekiyor. Çün deki İyi Parti’nin oy oranı, MHP’nin oy ora da kalabileceklerine inanmak mümkün de kü, gerek propaganda eşitliği, gerek hâkim nını aşıyor. ğildi. Belirli davalarda hükümetin tercihinin teminatı, demokrasinin “olmazsa olmazı”dır. Tabii, bu sonuçlar, akşam 21.00 civarında tam tersine karara varabildiklerinin birçok Ve o sorun çözülmedikçe, demokrasimizin de hazırlanan gazetelerin baskıdan çıkıp evle örneği vardı. “beka”sı tartışılır hale gelecektir. İktidar kaybetti  2 010 Halkoylamasında yargı mekanizması siyasetin emrine verildiğinden beri, Türkiye’de seçimler eşitsiz, adaletsiz ve güvensiz koşullarda geçmeye başladı. Bu açıdan 2019 yerel seçimlerinin sonuçları ne olursa olsun, iktidar nerelerde kazanmış görünürse görünsün güç yitirdiği açıktır. Belediye Meclis üyelerinin bile görevlerinden istifa etmek zorunda oldukları 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Başbakan Erdoğan, Başbakanlık’tan istifa etmeden girmiş ve seçimin adalet ve eşitlik ilkelerini temelden zedelemişti. Bütün devlet olanaklarına karşın Erdoğan ancak yüzde 51.79 ile seçilebilmişti. Hemen bir yıl sonra yapılan 2015 genel seçimlerde ise AKP 40.87 ile on puan aşağıda bir sonuca ancak ulaşabilmişti. Tarafsız Cumhurbaşkanı olarak seçilen fakat AKP lehine doğrudan propaganda yapan Erdoğan’a rağmen 10 puanlık fark, aslında seçmenin iktidara olan güvensizliğini gösteriyordu. Bu sonucu kabul etmeyen ve Anayasa’nın gösterdiği yolları izlemeyi geciktiren Cumhurbaşkanı, seçimleri 2015 1 Kasım’da yeniletti. Aradan geçen 5 aylık zamanda ortaya çıkan terör olayları seçmeni iktidara yöneltmiş ve oy oranı yeniden 49.50’ye yükselmişti. 2016 15 Temmuz tarihindeki FETÖ askeri kalkışma girişimi 20 Temmuz’da ikti darın Olağanüstü Hal uygulamasına yol açtı ve 16 Nisan 2017 Anayasa Halkoylaması OHAL koşullarının ağır baskısı altında “Hayır” oylarına karşı yürütülen çok yoğun bir karşı devlet propagandası ile yapıldı. Yüksek Seçim Kurulu’nun mühürsüz zarf ve oy pusulalarının yasalara aykırı bir biçimde geçerli saymasına karşın iktidar ancak yüzde 51.41 oranına erişebildi. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri de aynı hatta adaylardan biri hapiste olduğu için, daha da ağır adaletsiz ve eşitsiz koşullarda yapıldı. Bu sefer de Erdoğan’ın aldığı oy da ancak 52.59 oldu. AKP’nin aldığı oy ise ancak yüzde  42.56 oldu. Bu seçimlerin hepsinde devletin ve medyanın bütün olanaklarının iktidar lehine kötüye kullanıldığını vurgulamalıyız. HHH İşte bütün bu nedenlerle 2019 Yerel Seçimleri sonuçlarında iktidar açısından görülen gerilemelerin, AKP bakımından ciddi bir zayıflamayı gösterdiği açıktır. Unutmamalıyız ki, 2019 Yerel Seçimleri, son derece eşitsiz koşullarda, bütün devlet ve medya olanaklarının iktidar lehine kullanılmasına karşın bu sonuçları vermiştir. Pek çok kent, CHP tarafından yeniden kazanılmıştır. İstanbul sonucu nasıl ilan edilirse edilsin, 2019 yerel seçimleri iktidarın yenilgisiyle bitmiştir. 4 cel w Çelenk bağışlarınız için 444 51 81 ccew4elleew4nnw4kk@@.tt5etemem1maa..8aoo.ror1ggr.tg.rt.rtr www.tema.org.tr C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle