18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 1 NİSAN 2019 PAZARTESİ TASARIM: SERPİL ÜNAY YORUM Sanders ve Corbyn Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan, İsveç, Danimarka, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde sol siyasi partilerin iktidara gelmesi, dünyadaki siyasi dengeleri sınırlı bir biçimde etkiler. Çünkü bu ülkelerin dünyadaki siyasi dengelerin üzerindeki etkisi sınırlıdır. Ancak Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde solun iktidara gelmesi, sadece bu ülkelerin iç dinamikleri açısından değil, küresel dinamikler açısından da önemlidir. Çünkü bu ülkelerin dünyadaki siyasi ve stratejik dengelere yönelik etkisi çok fazladır. Bu bağlamda ABD’de ve Britanya’da son yıllarda sol adına çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Avrupa’dan farklı olarak sol siyasi geleneğin yok denecek kadar az olduğu ABD’de, 2016 yılı devlet başkanlığı seçimlerinde, kendisini demokratik sosyalist olarak tanımlayan Vermont Senatörü Bernie Sanders, devlet başkanı aday adayı olmuştur. Sanders, Demokrat Parti devlet başkanlığı adayı önseçimlerinde Hillary Clinton ile yarışmış, önseçimi kaybetmiş olsa da, oyların yaklaşık yüzde 40’ını almayı başarmıştır. 1999 yılında Dünya Ticaret Örgütü’nün Seattle’da gerçekleşen toplantısına yönelik protesto eylemleriyle başlayıp, 2010’lu yıllarda “Wall Street’i İşgal Et” eylemleriyle devam eden ABD’deki antikapitalist hareketin, siyasette de karşılığının olduğu böylece ilk defa doğrulanmış oldu. Sanders kısa bir süre önce, 2020 ABD başkanlık seçimlerinde yeniden aday adayı olduğunu açıkladı. Yapılan son anketlerde, Demokrat Parti devlet başkanlığı adayı önseçimlerinde aday adayları içinde en fazla desteğe sahip olan adaylardan birisinin Sanders olduğu, Demokrat Parti’nin diğer aday adaylarından Joe Biden ile Sanders’ın başa baş bir yarış içinde oldukları ortaya çıktı. Sanders, ABD’deki oligarşik düzeni yıkacağını, zenginliğin ve refahın küçük bir azınlığın elinde olduğu, gelir dağılımında dengesizliğin olduğu, ekonomik ve sosyal adaletin olmadığı düzeni bir devrimle ortadan kaldıracağını, herkese ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetlerinin sağlanacağını, bir saatlik asgari ücretin 15 dolara çıkartılacağını, zenginlerden daha fazla vergi alınacağını, ABD’nin başka ülkelerin içişlerine karışmasına son verileceğini, İsveç ve Danimarka gibi ülkelerde uygulanan sosyal demokrat modeli ABD’de de uygulamaya sokacağını söylüyor. Sanders, Demokrat Parti içindeki önseçimleri kazanırsa Demokrat Parti’nin devlet başkanı adayı olacak ve Cumhuriyetçi Parti’nin devlet başkanı adayına karşı, büyük olasılıkla mevcut Devlet Başkanı Donald Trump’a karşı yarışacak. Britanya’da da ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi’nde önemli gelişmeler yaşandı. İşçi Partisi’nin eski lideri Tony Blair’ın neoliberal politikaları parti içinde büyük bir muhalefet ile karşılaştı, Jeremy Corbyn liderliğindeki sol hareket İşçi Partisi’nin 2015 yılı kurultayında seçimleri kazandı ve Corbyn, İşçi Partisi’nin yeni lideri oldu. Özelleştirilen devlet kurumlarının yeniden kamulaştırılmasını savunan, ekonomik ve sosyal adaletin sağlanmasına yönelik sol politikaları devreye sokan, ABD emperyalizmine karşı tavrını ortaya koyan Corbyn, 2017’de yapılan genel seçimlerde İşçi Partisi’nin oy oranını ve milletvekili sayısını artırdı. Muhafazakâr Partili Britanya Başbakanı Theresa May’in önerdiği “Brexit Anlaşması”nın geçen haftalarda Britanya meclisinde reddedilmesinden sonra Corbyn’in ağırlığı daha da arttı. “Brexit” krizinden dolayı Britanya’da erken seçimlerin gerçekleşmesi durumunda Corbyn’in Britanya’nın yeni başbakanı olması yüksek bir olasılık. Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu gelişmeleri yakından izlemesi ve incelemesi gerekmektedir. 1960’lı ve 1970’li yıllarda Willy Brandt ve Olof Palme gibi sosyal demokrat siyasetçilerin geliştirdikleri politikalar, hem ABD’de hem de Britanya’da 2010’lu yıllarda kitlesel bir destek almaktadır. Tony Blair, Gerhard Schröder ve Kemal Derviş gibi sahte sosyal demokratların politikaları iflas etmiştir.  1 NİSAN 2019 SAYI: 34144 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:14 05:01 05:27 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:42 13:13 16:46 06:27 12:58 16:31 06:50 13:21 16:53 Akşam 19:35 19:19 19:41 Yatsı 20:56 20:39 20:59 Seçim süreci, çok eşitsiz koşullarda yaşandı. Siyaset teki eşitsizlik, krizle da ha da ağırlaşan ekono mik eşitsizliklerin art masıyla tamamlandı. Bu ikisi yetmemişçesine, toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi eğitim programları, seçim döneminin yarattığı Eşitsizlikler derinleşiyor dikkatlerin başka tarafa çevrili olduğu dönemden geçilmez ve birincil gündemi de yararlanılarak geriletildi. seçim yarışlarında eşitliği ger Büyüyen ekonomik eşitsiz çekleştirecek yasal ve kurum lik konusunu bir başka yazıya sal düzenlemelerin yapılması bırakarak, siyasal ve toplum olmalıdır. Bu yapılmazsa, mu sal eşitsizliğe değinelim. halefet olduğu kadarıyla bi Böyle siyaset olmaz! le varlığını sürdüremez. Yerel seçim başarıları da kalıcılaşıp Herhangi bir seçimin ger daha büyük başarıların kapısı çek anlamda seçim sayılabil nı aralayamaz; söner gider. mesi için, adaylar arasındaki Aslında siyasetin kendi yarış, olabildiğince eşit koşullarda olmalıdır. Demokrasilerde kural budur. Ülkemizde uzunca bir süre si, giderek eşitsizlikleri besleyen bir özellik kazanıyor. Bunun en önemli bir göstergesi belediye başkanlığı adaylık dir unutulan bu kural, bu yerel larıdır. Büyükşehir, il, ilçe ve seçimlerde de bugüne dek belde belediye başkanlığı için görülmedik korkutucu boyut aday gösterilen kadın oranı lara ulaştı. AKPMHP tarafı ile HDP’de yüzde 50 olurken, di tüm diğer partilerin adayla ğer partilerde yine yüzde ola rı arasındaki yarışta eşitlik di rak şöyledir: AKP: 2.1; CHP: ye bir şey yoktu. Basın yayının yüzde 95’i gibi, kamu yayın kuruluşu TRT de iktidarın yanındaydı. Sandığa, seçilseler de gö 4.9; MHP:1.8; İYİ Parti 3.2; SP 0.7. Özetle, siyasette de eşitlik yerlerde sürünüyor! Eşitlik, yine eşitlik revden alacağız; devlet büt Kadın erkek eşitliği Cumhu çesinden para vermeyece riyetin en önemli kazanımla ğiz korku ve yıldırma ortamın rından biridir. Hakkını verelim da gidildi. AKP iktidarı, 2008’den sonra Bugün alınan sonuçlar ne Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK olursa olsun, seçim sürecin eliyle, çocukların ve gençle de yaşanan bu çok büyük si rin bu konuda bilinçlenme yaset eşitsizliği, demokrasiyle lerini güçlendirmek amacıyla asla bağdaşmaz. Bu nedenle Eğitimde Toplumsal Cinsiyet bundan sonra siyasetin vaz Eşitliği Projesi ETCEP uygu luyordu. Yakın haftalarda ne oldu biliyor musunuz? Hem Bakanlık, hem de YÖK, bu uygulamadan tamamıyla vazgeçtiklerini açıkladılar. İsimlerinin önünde profesör unvanı bulunan kişilerin yönettiği bu iki en üst kamu eğitim kurumu, artık bu toplumda kadınerkek eşitliği bilincinin güçlenmesine çalışmayacak. Osmanlı’dan başlayan ve Cumhuriyet ile taçlandırılan kadınerkek eşitliğini güçlendirme çabaları, ülke tarihinde ilk kez, geçen günlerde Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖk tarafından terk ediliyor. Reislik rejiminin gözdelerinden bu iki kurum da diğerleri gibi tümüyle gericiliğe teslim oluyor! Neden mi? Kimi eşitlik karşıtı dernek ve vakıfların ve köşe yazarlarının, projenin “aileleri bölme; seküler nesiller yetiştirme amacı taşıdığı; çatışma yarattığı” yönündeki eleştirileri. Bu eleştirilerin bilimsel gerçeklerle ilgisi bulunmuyor. Önce, eşitlik birleştirir, tersine eşitsizlik böler. Sonra, seküler kuşaklar yetiştirilmesi, çağımızın insan aklının özgürleşmesinin önkoşuludur; vazgeçilmez gereğidir. Üçüncü olarak, eşitlik çatışma yaratmaz, tersine çatışmaları azaltır. Bakanlığın ve YÖK’ün sergilediği bu eskiye dönüşün tersine çevrilmesi için bu sabah kazanılan özgürlükçü yerel yönetimlere çok büyük görevler düşüyor. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 SOLDAN SAĞA: 1/ İşgücünü satarak karşılığında aldığı ücretten başka geçim kaynağı olmayan kimse. 2/ Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı... İlave. 3/ “Pancar pezik değil mi / Yürek değil mi / Ben sevdim eller aldı / Bana yazık değil mi” (Türkü)... Kütahya’nın Simav ilçesinde bir kaplıca. 4/ Karbonil grubuna iki alkil kökünün bağlanmasıyla türeyen bileşik... Mezar. 5/ Tarla sınırı... Atasözü gibi kullanılan beyit ya da dize. 6/ Konuşur gibi söylenen şarkı ve söyleme üslubu. 7/ Sonuçsuz, başarısız... “Hayır” anlamında kullanılan söz. 8/ İlişkin, değgin... Aras Irmağı’nda yaşayan ve otuz kilo kadar olabilen bir balık. 9/ Futbolda kaleciyle savunma arasında yer alan oyuncu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Geçici ve gü 2 3 4vencesi olmayan işlerde çalışanların 5genel adı. 2/ Hoş kokulu ve baharlı 6meyveleri yemek lere katılan otsu bir bitki... Vilayet. 73/ RizeErzurum 8karayolunda bir 9dağ ve geçit... Hindistan’da, ölen kocasının yakıldığı ateşe atlayarak yanan ve ermiş sayılan kadınlar verilen ad. 4/ Kısa ve özlü söz. 5/ Hay vanlara vurulan damga... Sonuç. 6/ Ruh... Açık elle yüze vurulan tokat. 7/ Proton verebilen madde lerin genel adı... Japon lirik dramı. 8/ Şeker ve nişastayla yapılan bir tür tatlı. 9/ Afrika kökenli bir kahve cinsi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 BEVL İ YE İ 2 ADA YAT I R 3 NEKROF İ L İ 4 D A İ DA I S 5 I R PO AS 6 R A Y F ORUM 7 APOLOJ İ A 8 EMAR E İ Ç 9 A L A RM A L O KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Doğu Akdeniz’de enerji savaşları ABD Başkanı Donald Trump’ın, “İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıma” kararı, emperyalist haydutluğun son örneğidir. Fakat önemle belirtelim; bu karar ABD için “stratejik savunmada taktik bir atak”tır, daha fazlası değildir. En güçlü olduğu dönemde bu kararı alamayan ABD’nin hamlesi, “Suriye’den geri çekilme” sürecinde başvurduğu bir taktiktir ve hedefleri şunlardır: ABD’nin ‘güney enerji koridoru’ planı 1. İsrail’in “saldırganlık güvenliği”ni sağlamak: ABD, Ortadoğu’daki jandarması İsrail’in Suriye ve Lübnan’a saldırı güzergâhı olan bu stratejik alanı kontrol altına almak istiyor. 2. İsrail’in Hayfa Limanı’nın güvenliğini sağlamak: Birincisi Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri, ikincisi Katar doğalgazı ve üçüncüsü Kuzey Irak petrolleri, Hayfa Limanı’na stratejik önem kazandırıyor. ABD Golan kararıyla yeni bir enerji koridoru çiziyor. İşte “Stratejik savunmada taktik atak” dememiz tam da bu nedenledir. ABD, Suriye’nin kuzeyinden Doğu Akdeniz’e bağlayamadığı enerji koridorunu, geri çekilerek güneyden, İsrail üzerinden Akdeniz’e bağlamak istemektedir. Fakat, hegemonyası inişte bir ABD için, bunun bile olabilmesi zayıf ihtimaldir! Ankara’nın atması gereken 3 adım ABD, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır ve bazı AB ülkelerini yan yana getiren Doğu Akdeniz doğalgazı, Kıbrıs sorunu üzerinden aynı zamanda Türkiye karşıtı bir cephe doğurdu. AKP’nin yanlış dış politikaları bu süreçte Türkiye’yi hem yalnızlaştırdı hem de gelişmelere karşı şu 3 etkili adımı atmasını geciktirdi. 1. Ankara, İsrail’le anlaşmayı umarak açıklamaktan kaçındığı ve geciktiği, geciktiği için de etkisini yitirmeye başlayan Münhasır Ekonomik Bölge ilanı için artık harekete geçmeli! 2. Ankara, KKTC’yi yok sayan gelişmeler karşısında hızla aşamalı ve zamana yayılan bir “entegrasyon” süreci başlatmalıdır! 3. Ankara, Doğu Akdeniz’de çıkar birliği yapabileceği hızlı bir cephe inşasına başlamalıdır. Burada kilit önemde olan ülke, hem kara hem deniz komşumuz Suriye’dir. Ankara’nın bir an önce Şam’la masaya oturması ve anlaşması gerekmektedir! Ayrıca Türkiye, Doğu Akdeniz’de ABDİsrailYunanistan cephesine karşı denge sağlamak amacıyla Rusya ve Çin’le bu alanda anlaşmalar yapmalıdır.  Rusya ve Çin’le işbirliği zemini a) Rusya’yla Doğu Akdeniz’de işbirliği yapmanın zemini vardır. Moskova’nın Atina karşıtı bir işbirliğine girebileceği en iyi zamandır; çünkü Moskova ile Atina, Ukrayna Kilisesi nedeniyle karşı karşıya gelmiştir. Üstelik ABD’nin Doğu Akdeniz’deki varlığı, Rusya’nın Suriye’deki Tartus Üssü’nü tehdit etmektedir. b) Çin’in “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” açısından Doğu Akdeniz kritik önemdedir. Hem Kara İpek Yolu olan Orta ve Güney koridorlarının bitişiğidir, hem de Deniz İpek Yolu’nun güzergâhıdır. AKP her ne kadar ABD baskısıyla Çin’in kazandığı Füze Savunma İhalesini iptal ederek, Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile Orta Koridorun uyumlulaştırılmasını zora soktuysa da, bunu telafi etme zemini vardır. Özetleyelim: Çin’in Kara İpek Yolu’nun güzergâhı, Rusya üzerinden Kuzey Koridoru, İran üzerinden Güney Koridoru şeklindedir. Çin, Türkiye ile de (TransHazar) Orta Koridor Projesi için Mutabakat Muhtırası imzalamıştı. Hatta projenin parçası olan BakuTiflisKars demiryolu hattı da 2017’de devreye girmişti. Ancak istenilen oranda ilerleme sağlanamadı. Dahası Çin, Yunanistan’ın Pire Limanı’nı seçerek, Deniz İpek Yolu’nda da Türkiye’yi pas geçti. Teknopark ve Ceyhan Limanı Fakat iki tarafa da kazandıracak yeni bir işbirliği zemini vardır ve önerimiz şudur: 1. Çin, AdanaCeyhan’da dev bir teknopark açabilir. Böylece Çin, bu teknoparkta montajlayacağı ürünlerini Avrupa pazarına kısa yoldan ulaştırabilir. 2. Çin, Ceyhan Limanı’nı Deniz İpek Yolu içinde önemli bir terminal olarak değerlendirebilir. İskenderun Havzası’ndaki bu işbirliği, hem Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji savaşlarında elini güçlendirecek, hem de Çin’e ekonomik kazanç ile stratejik derinlik kazandıracaktır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle