23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 118 MART 2019 CUMA Yük kadının sırtındaBugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. İş hayatındaki 4 kadından 1’i tarlalarda günde 17 saat çalışıyor 4 Gerek işte gerek ev yaşamında en büyük yük kadınların sırtında. İş hayatındaki kadınların 2.2 milyonu tarımda. Yüzde 93’ünün herhangi bir güvencesi yok. 4 İşçi ve işveren örgütlerine göre, yaşamın her alanında eşitliğin sağlanması için öncelikli koşul eğitimde eşitlik. Sürdürülebilir kalkınma ancak güçlü kadınlarla olur. Türkiye nüfusunun yüzde 49.8’ini oluşturan kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından az. Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı erkeklerde yüzde 65.6 iken kadınlarda ise yüzde 28.9. Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Gerek iş hayatında gerek ev yaşamında en büyük yük kadınların sırtında. Hem işçi hem işveren çevreleri kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasını, eğitimden eşit yararlanmasını talep ediyor. Üyesi olan 42 kadın derneğiyle Türkiye’nin en büyük örgütlü kadın gücü olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) İş Dünyasında Kadın (İDK) Komisyonu, yaptığı açıklamada “Kadın güçlenirse, toplum güçlenir; sürdürülebilir kalkınma ancak güçlü kadınlarla olur” ifadesini kullandı. Açıklamada, “Yüzde 2734 bandını aşacak toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliği temelinde bir zihniyet dönüşümüne ihtiyacımız var. Tek kanatla uçmak mümkün değil” denildi. TÜRKONFED’e göre, toplumun yarısını oluşturan kadınları, aktif ve etkin bir şekilde hayatın her alanına katmadan, sürdürülebilir kalkınma da pek mümkün görünmüyor. 2025’e kadar toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması halinde dünya ekonomisine 12 trilyon dolarlık bir katkının ortaya çıkacağı düşünüldüğünde, ülkemizin sürdürülebilir kalkınması açısından potansiyelini hızla Güler Sabancı Eğitim haktır Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, kadınların eğitim başta olmak üzere yaşamın her alanında eşit var olmasının önemini vurguladı. Sabancı, “Ne yazık ki hâlâ kız çocuklarının okuyup okumayacağını tartışıyoruz. Oysa bunları geride bırakarak, eğitimin kadın ve erkek tüm bireylerin hakkı olduğunu çoktan kabul etmiş olmamız gerekiyor. Eğitim ve her alanda eşitlik insan hakkıdır, tartışılmaz” dedi. harekete geçirmesi gerekliliği de ortaya çıkıyor. Kadın elinin, emeğinin değmediği ülkelerde ekonomik kayıp yüzde 30’lara kadar çıkarken, kadının olmadığı yerde üretim, bereket, refah ve kalkınmanın olmadığı da görülüyor. İşletmeler, çalışan kadın sayısı artışı ile yüzde 35’lere varan verimlilik ve kârlılık elde edebilir. Eğitim seviyesinin yükselmesi, kadınların işgücüne katılım oranını artmasında çok hayati bir role sahip. Eşitsizlik zayıflatır Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) da yaptığı açıklamada, “İnsanların cinsiyetlerinden dolayı ayrımcılık ve eşitsizliğe maruz kalması bir ülkeyi içten içe zayıflatır; devletin, toplumun, ailenin ve bireyin yaşamının sağlıklı sürmesini engeller” ifadesini kullandı. TÜSİAD’a göre, 21. yüzyılda güçlü bir Türkiye için toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamalıyız. Toplumsal cinsiyet eşitliği demokrasi, kapsayıcı büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez bir unsuru. Kadına şiddete karşı yasalar eksiksiz hayata geçmeli. Kadınların eğitim, çalışma hayatı ve siyaset başta olmak üzere hayatın her alanına eşit katılımını ve karar alma mercilerinde daha çok sayıda kadın olmasını sağladığımız bir Türkiye’nin daha uzlaşmacı, daha demokratik ve daha kalkınmış bir ülke olacağına inanıyoruz. Vazgeçmeyiz Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner kadınların elde ettikleri haklardan da toplumsal cinsiyet eşitliğinden de vazgeçmeye niyeti olmadığını belirtti. Boyner, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sadece ‘kadın hakları’ meselesi değil, kadınerkek ayırdetmeksizin tüm toplumun huzur ve refahını etkileyen bir ‘demokrasi’ ve ‘haklar’ meselesi olarak görmek zorundayız” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi İSTIHDAM IÇIN KREŞ ŞART Türkiye’de kadınların yüzde 42.5’i çocuk sahibi olduğu için çalışamıyor; yüzde 71’i ise ‘çocuk bakım sorumlulukları’ sebebiyle işgücünden ayrılmak zorunda kalıyor. TÜSİAD, Anne Çocuk Eğitim Vakfı ve PWC’nin hazırladığı ‘Çocuk Bakım ve Eğitim Kurumlarının Yaygınlaştırılması’ raporunda, çocuk sahibi kadınların işgücüne katılması için kreşlerin çoğalması, bu konuya bir an önce kamu kurumlarının el atması gerekliliği ortaya kondu. Raporda öne çıkan sonuçlardan bazıları şöyle: 4 Türkiye’de okul öncesi eğitime kayıtlı toplam çocuk sayısı 1.5 milyon. Bu da mevcut hiz met lerin 35 yaş grubundaki 2 milyondan fazla çocuğa ulaşamadığı anlamına geliyor. 4 3 yaşından küçük çocuklara yönelik merkezbazlı bakım hizmetleri hemen hiç bulunmuyor. Var olan hizmetler ise ailelerin beklentilerini ve ödeyebilirliklerini karşılar nitelikte değil. 4 Bütüncül bir kamu politikası oluşturulup gerek kamunun doğrudan destekleri gerekse özel sektöre yönelik teşvikler yoluyla çocuk bakım hizmetleri yaygınlaştırılmalı. 4 Bu hizmetlerin kamu destekli olması, daha fazla öğretmen ve personel istihdam edilmesi demek. Avusturya’da 5 yıl içinde 3 yaş altı grubuna açılan 35 bin kreş, çocuk bakım sektörüne 14 bin yeni istihdam fırsatı yarattı. 4 ABD’de 41.5 milyar dolar gelirle 873 bin 251 kişi istihdam eden çocuk bakım programının yayılmasıyla, yerel ekonomilere 42 milyar dolarlık ek kaynak yaratılacağı raporlandı. 4 Türkiye’de, ailelere aylık 300 TL teşvik verilmesi halinde, iş hayatına çocuk bakımı sebebi ile devam edemeyen kadınların kayıtlı ve kayıt dışı dahil en düşük yüzde 30, en yüksek yüzde 50 oranında işe geri dönüş yapacağı hesaplanarak farklı senaryo analizleri mevcut. TÜSİAD Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Çalışma Grubu Başkanı Oya Ünlü Kızıl, kreşlerin yaygınlaşması için kamunun hem doğrudan yatırımlar ve desteklerle hem de özel sektöre teşviklerle daha aktif rol oynaması gerektiğini söyledi. TARLADA 17 SAAT Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çalışan kadınların 4’te 1’inin tarımda olduğunu belirterek, “Günde 1617 saat çalışan kadın çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Tarlada, bağda bahçede, ahırda ve ağılda bitkisel ve hayvansal üretimin işgücünü sağlayan kadın çiftçilerimiz, bunların yanı sıra, ev işlerini, hasta, yaşlı ve çocukların bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde en önemli görevi üstlenmektedir. Tarımda çalışan 2.2 milyona yakın kadın, ev işlerinin yanı sıra tarımsal üretimin de merkezinde yer almakta” diye konuştu. Tarımdaki kadınların sadece yüzde 10.9’unun işveren ve kendi nam ve hesabına yani kadın çiftçi olarak, yüzde 8.9’unun ise ücretli ve yevmiyeli olarak çalıştığını, büyük çoğunluğu olan yüzde 80.2’sinin ise ücretsiz aile işçisi olarak hizmet verdiğini bildiren Bayraktar, kadınların yüzde 92.7’sinin sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmadığını belirtti. DAHA AZ KAZANIYOR Birleşik Metal İş Sendikası Araştırmalar Merkezi (BİSAM) araştırmasının sonuçları, erkek işçinin kadın işçiye göre yüzde 16 daha fazla ücret aldığını ortaya koydu. BİSAM’ın “Me tal İşçisinin Kimliği: 2017” başlıklı araştırma kapsamın daki kadın işçilerin düzenli net iş geliri aylık ortalama 1.934 lira, erkek işçilerin ise 2 bin 247 lira olarak hesaplandı. Buna karşın kadın işçilerin toplam hanehalkı gelirinin erkek işçilere göre daha yüksek olduğu görüldü ve söz konusu tutarın kadınlar için aylık ortalama 3 bin 679 lira, erkekler için de 3 bin 96 lira olduğu belirtildi. Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 24. Büyük Kurultayı Ankara’da toplandı ‘Alınterinin cinsiyeti olmaz’ Daha çok istihdam Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yapan birçok firma da son yıllarda kadın çalışan sayılarını arttırdıkları açıkladı. 4 Toplam istihdamı içinde kadın çalışan oranını yüzde 62 olarak açıklayan Yapı Kredi’nin, kadın çalışan yönetici oranı ise yüzde 42.2 oldu. Bankanın yeni işe alımlardaki kadın çalışan oranı ise yüzde 61.3 olarak gerçekleşti. 4 Türkiye’de Burger King, Popeyes, Arby’s, Sbarro gibi markaların sahibi olan TAB Gıda, mevcut çalışanlarının yüzde 35’ini kadınların oluşturduğunu, kadın yönetici sayısı ile de Türkiye’nin ikinci şirketi konumunda olduğunu belirtti. 4 Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik: Zorlu Holding ve Grup’ta bugün yüzde 33’e ulaşan kadın çalışan oranımızı, “Akıllı Hayat 2030” vizyonumuz çerçevesinde 4 yıl içerisinde yüzde 40’a çıkarmayı hedefliyoruz. 4 Opet, istasyonlarında çalışan kadın sayısını 2020’ye kadar 3 bin 500’e ulaştırma hedefine ilerliyor. Her istasyonda 2 kadın hedefiyle Mayıs 2018’de yola çıkan Opet, 9 ayda istasyonlarındaki kadın çalışan sayısını yüzde 24 artırdı. İŞÇILER ÖRGÜTSÜZ Kadın İşçiler Büyük Kurultayı’nda konuşan Türkİş Başkanı Ergün Atalay, 1 milyon işçi, aileleriyle birlikte 4 milyon kişinin içinde bulunduğu bir aile olduklarına işaret ederek, “Böyle bir gemideyiz. Limandan limana giderken başımıza gelmeyen kalmıyor. Kadın işçilerin yüzde 90’ı, erkek işçilerin yüzde 88’i örgütsüz. Böyle bir ülkede yaşıyoruz” dedi. Asgari ücret görüşmeleri sırasında “1600 lira az” dedikleri için başlarına gelmeyen kalmadığına işaret eden Atalay, “Ülkeyi karıştırıyor dediler. Adı sendikacı olan birileri hakkımızda suç duyurusunda bulundu. İşçiyi sokağa davet ediyor dediler. Ben işçinin başkanıyım, kırmadan, dökmeden, yakmadan işçinin hakkını aramak benim görevim. İşçiyi plaja mı davet edeceğim, tabii ki sokağa davet edeceğim” dedi. MUSTAFA ÇAKIR Türk Metal Sendikası tarafından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında her yıl düzenlenen Kadın İşçiler Büyük Kurultayı’nın 24.’sü gerçekleştirildi. Kurultaya, Türkiye genelindeki çeşitli fabrikalarda çalışan 1100 kadın işçi katıldı. 19 ülkeden 100’e yakın kadın temsilci de kurultayda yer aldı. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, New York’ta hak ve eşitlik mücadelesi verirken katledilen kadın emekçilere dikkat çekerek, “Ne yazık ki, emekçi kadınların katledilmesiyle kararan dünyayı hâlâ aydınlatamadık” dedi. Emeğin, alınterinin cinsiyetinin olmadığına işaret eden Kavlak, “Ve asıl önemlisi, insan olmanın, iyi insan olmanın cinsiyeti yoktur” dedi. Düzen adil değil Kavlak, sendikaların önemine dikkat çekerken de, “Bu lanetli düzenin, küresel sistem denilen bu hastalığın, bu zehrin tek bir pan zehiri var. O da sendikalardır” değerlendirmesini yaptı. “Bu lanetli düzenin en altında, kadın işçiler var” diyen Kavlak, şöyle devam etti: “Sömürünün katmerlisini yaşayan, ağır işleri yapmaya zorlanan, ama erkekten daha düşük ücrete mahkum edilen kadınlar var. Krizde işten çıkarılan, hamile kalınca işine son verilen, anne olunca iş bulamayan kadınlar var. Şimdi size soruyorum: Böyle bir düzen adil olabilir mi? Bu düzende adalet olabilir mi ? Bu düzende kadının adı olabilir mi ?” Kavlak’ın bu sözleri üzerine salondaki kadınlardan “hayır” yanıtı yükseldi. Önümüzdeki dönem yapılacak sözleşmelere de işaret eden Kavlak, “Geldiğimiz yerden bir adım bile geri gitmeyiz. Yüzyılın sözleşmesiyle çıkardığımız çıtayı, bir santim bile aşağı indirmeyiz. Hele bir de ülkede ekonomik şartlar düzelirse. Rüzgâr bizden yana esmeye başlarsa, o zaman basarız gaza. İşte o zaman uçarız” dedi. l ANKARA Türkiye’de kadın olmak... l Kürtaj hakkın yok. Daha doğrusu sadece eğer tecavüze uğramışsan, ya da tetkiklerde bebeğin ya da annenin sağlığı ile ilgili sorun varsa hakkın var. Yoksa ekonomik gücün yetmiyorsa, koşulların el vermiyorsa ya da kendini bir çocuk doğurup sorumluluğunu almaya hazır hissetmiyorsan bile eğer hamile kaldıysan doğurmak zorundasın. Git bakalım bir devlet hastanesine.. derhal kapıdan geri çevrilirsin, paran varsa ya da bulup buluşturabiliyorsan aldırırsın, yoksa doğurmaya mecbursun... l Doğurdun ama çalışmak istiyorsun. Ya da mecbursun geçinebilmek, para kazanabilmek için ama ortada kreş yok. Bir kreş açmak 21. yüzyıl Türkiyesi’nde ne zormuş kardeşim. Kanal İstanbul gibi ütopik, absürd bir hayale bile para var. Kreşe yok. l Eşinden şiddet görüyor ve ayrılmak istiyorsun ama gidecek sığınma evi yok. Hele hele 12 yaşından büyük bir erkek çocuğun varsa sığınma evi bulsan bile kabul edilmiyorsun. 80 milyon Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınların temel sorunları başta şiddet, ardından ekonomik yaşamın dışında tutuluyor olmak. Çözümler için ise sadece şu yukarıda sıraladığım üç maddede yol alınabilse bile büyük bir sıçrama yapılmış olur. Ama olmuyor. Her 8 Mart öncesi hepsi temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor ama sonuç yok. Üstelik gerileme var. Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na (WEF, 2018) göre Türkiye 149 ülke içinde 130. Kadınların is¸gücüne katılma oranı yüzde 32.63 ile dünya ortalamasının dikkat çekici s¸ekilde altında. (OECD ortalaması yüzde 63.3). Üstelik raporlarla ispatlanmış aşikâr bir gerçek var karşımızda: Türkiye’de kadınların is¸gücüne katılımının OECD ortalamasına (yüzde 63) yükselmesi halinde, ülkenin milli gelirinde yüzde 20 artıs¸ sagˆlanması söz konusu (McKenzey Global Institute (MGI) 2025 yılı analizi) . Neden yapılmıyor peki? Çünkü istenmiyor. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitliği bu ülkeyi yönetenlerin umurunda değil. Çünkü onların gözünde kadın, evde oturup çocuk yetiştirecek, kocasına bakacak, evi çekip çevirecek. Bu kadar net. Önceki gün Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Giderek muhafazakârlaşan ve dindarlaşan bir toplumdan eşitlik çıkamıyor ne yazık ki. Kürtaj yasağı bile kadınlardan onay görüyor... Dün de, TÜSİAD, AÇEV ve PwC tarafından hazırlanan “İş ve Özel Yaşam Dengesi Yolunda Çocuk Bakım ve Eğitim Hizmetlerinin (kreşlerin) Yaygınlaştırılması” raporu açıklandı. Başarılı bir çalışma. Kreşlerin hem kadın hem de çocuğun zihinsel gelişimi için ne kadar önemli olduğunu örneklerle, açıklıyor. Ayrıca istihdam açısından da avantajını vurguluyor: Türkiye’de kurumsal çocuk bakım hizmeti veren kurumlara yapılacak 20.7 milyar TL’lik kaynak tahsisinin doğrudan ve dolaylı yoldan yaratacağı istihdam potansiyeli 719 bin kişi iken, aynı meblağın inşaat sektörüne yatırılması durumunda ağırlıkla erkek istihdamının oluşturduğu 290 bin kişilik bir iş potansiyeli yaratılmakla sınırlı kalınacak (İlkkaracan, vd. 2015 çalışması). Raporda kreşlerin yaygınlaştırılması amacıyla öneriler de sunuluyor. Dünyada durum Hazır 8 Mart demişken bir iki örnek de dünyadan. Çünkü kadın sorunu dozu ülkeden ülkeye değişse de küresel. l Dünya Bankası’nın yeni bir araştırmasına göre kadınlar çalışma hayatları süresince ortalama olarak erkeklerin sahip oldukları ekonomik hakların yalnızca dörtte üçüne sahip olabiliyorlar. Araştırma bir eşitlik endeksi oluşturmak amacıyla 187 ülkede yapıldı. Eşit işe eşit ücret olmamasından, cinsel tacize verilen cezalara, eşten çalışma izni alınmasına kadar bir dizi hak ihlali bunlar. l Küresel olarak kadınlar erkeklerin kazandıkları her 1 dolara karşılık 77 sent kazanıyorlar. l Eğitim de eşitlik için yeterli değil. Georgetown Eğitim ve İşgücü Merkezi’nin 2011 yılında yaptığı bir araştırmaya göre kadınların lisans derecesi olan erkeklerle eşit miktarda ücret alabilmelerinin ancak doktora eğitimi ile mümkün olduğu ortaya çıktı. Japon Fujitsu da Türkiye’den çekiliyor Türkiye’den çekilme kararı alan yabancı şirketler arasına Japon bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi Fujitsu da eklendi. Çekilme operasyonuna 1 Nisan’da başlayacak olan şirketten yapılan açıklamadada, “Fujitsu, kaynaklarını hizmet odaklı büyümesini destekleyen EMEIA pazarlarında (Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika) yoğunlaştıracak. Dünya genelinde 100’ün üzerindeki ülkede yaklaşık 140 bin çalışanı olan ve geçen mali yılında 39 milyar dolarlık konsolide ciro elde eden Fujitsu; Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika pazarlarında hizmet odaklı büyüme kararı aldığını duyurdu. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle