22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi EDİTÖR: SERHAT ALİGİL TASARIM: SERPİL ÜNAY 24 MART 2019 PAZAR 11 Kriz derinleşecekMIT Profesörü: Türkiye resesyonun ortasında, bu süreç kolay biteceğe benzemiyor İşçi temsilcileri demokrasi talebini dile getirdi Daron Acemoğlu, bu yıl büyüme beklemediğini vurgulayarak “Makro ekonomi ve para politikalarını, kurumları düzeltmekten başka çaremiz yok. Reformlar yapılmayınca tabii ki kriz derinleşir” dedi. ŞEHRİBAN KIRAÇ Massachusetts Instute of Technology (MIT) İktisat Profesörü Daron Acemoğlu, Türkiye ekonomisinin resesyonun ortasında olduğuna işaret ederek, bu sürecin kolay biteceğe benzemediğini vurguladı. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde sorularımızı yanıtlayan Acemoğlu reformlar yapılmayınca krizin derinleşeceğine dikkat çekerek şunları anlattı: Yargı çalışmalı “Türkiye’nin yapısal problemleri var. Adım atılırsa gelecek 20 yılı da, şu dönemi de çözer. Reformları yapmanın zamanı tabii ki resesyonun ortasında olmaz. Ama Türkiye’nin başka çaresi de yok. Şimdi yapmak zorundayız. Makro ekonomi ve para politikalarını, reformları, kurumları düzeltmekten başka çaremiz yok. Adımlar atılmayınca reformlar yapılmayınca tabii ki kriz derinleşir.” Acemoğlu, bu yıl Türkiye ekonomisi için büyüme beklemediğini kaydederek, küçülme olacağını aktardı. Yabancı sermaye gelmeden Türkiye’nin toparlanmasının çok daha zor olduğunu kaydeden Acemoğlu, “Bunun için de onla Daron Acemoğlu, arkadaşımız Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. ra yargının çalıştığını, belirsizliğin ortadan kalktığını, para politikalarının daha rasyonel hale geldiğini gösteren şeyler yapmak lazım. Kendi sermayemiz için de aynısını yapmak lazım” dedi. Son günlerdeki kur artışını da değerlendiren Acemoğlu şöyle devam etti: “Cari açık olunca, sermaye de gelmeyince tabii ki kur artar. O kadar az gelen sermaye kaldı ki onları da korkuttuğun anda para çekiliyor kur artıyor. Türkiye’de bu dönemde yabancı sermayenin hepsi çıkmaz ama daha az gelir. Bu olunca cari açığı kapatmak daha da zor olur. Bugün, ekonomi resesyona girince ithalat düştüğü için cari açık biraz daralıyor. Ama Türkiye’ye gelen para azalacak.” Büyüme için 3 şart Yüksek kaliteli ekonomik büyümeye odaklanılmasını vurgulayan Acemoğlu, “Doğru büyü Ticaret savaşları problem Küresel büyüme önünde bir risk olan ticaret savaşlarının Türkiye ekonomisi için de bir problem yarattığını anlatan Prof. Acemoğlu, bir savaş durumunda ekonominin 2009’daki gibi durma noktasına geleceğini anlattı. Uluslararası ilişkileri Türkiye’nin bir pencere açmak için kullanması gerektiğini kaydeden Acemoğlu, “Türkiye olanakları çok yüksek genç dinamik bir ülke. Dışarıdan hem işi hem sermayeyi hem fikirleri doğru alabilirsek teknoloji bizi kalkındırır. Ama bunları yanlış alırsak Çin’e ve Rusya’ya gideriz” dedi. me şu üç adımla olur: İstihdam büyümesi, tüm işgücü için ücret büyümesi, sağlık ve eğitime doğru yatırımda bulunmak” dedi. Türkiye’nin bugüne kadar kredi ve inşaata dayalı modelle tüketimle büyüdüğünü kaydeden Acemoğlu, kaliteli olmayan büyümenin bir anda sürpriz yaparak zikzak çizdiğine ve küçülmeye döndüğüne işaret etti. Acemoğlu’nun şu yorumu da dikkat çekti: “Demokratik rejimlere geçişte kişi başı gelir yüzde 25 artıyor. Çünkü ülkeye yatırım geliyor. Diktatörlükte ise yatırımları kendi işadamlarına veriyor. İkincisi demokrasilerde vergi gelirleri artıyor ve bunlar eğitim, sağlık gibi alanlarda yatırıma gidiyor. Diktatörlükte vergileri artıramıyor çünkü kendi adamlarından vergi isteyemez. Şimdi Çin gibi ülkelerden ya da bazı kesimlerden gelen ‘diktatörlük ve kuvvetli liderler iyidir’ görüşü var. Önemli olan siyasi rekabet, doğru kurum ve kurumsallaşan karar mekanizmaları.” Türkiye geriye gidiyor Son 12 yılda, sermaye ve istihdam dışında kalan toplam faktör büyümesinin sıfır olduğunu anlatan Acemoğlu, artık Türkiye’nin kaliteli istihdam getiren, tüm işgücü ücretlerinde artış yaratabilecek verimli büyümeye odaklanması gerektiğini dile getirdi. “Eğitim ve sağlıkta 2006’ya kadar atılan adımlar geri gidiyor. Çin’de de aynı şey. İnşaat sektörü büyüyor peki bu nerden geliyor kredi ile. Kredi veriyoruz tüketim artıyor. Sanayiye yatırım yok. O zaman faktör verimliliği artmıyor. Yüksek kaliteli büyüme teknolojiyi, krediyi doğru kullanmakla gelir” diyen Acemoğlu, doğru kurumlar ve demokrasi olmadan kaliteli büyüme yaşanmayacağını vurguladı. l BURSA Adnan Bali: Hızlı büyümeye mecburuz Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, katma değerli büyüme, inovasyon ve girişimciliğin elzem olduğunu belirterek, “Türkiye hızlı büyümek zorunda. Bu ülkede her yıl 800 bin genç işgücüne katılıyor. İşsizliği aynı seviyede tutmak için bile her yıl en az 800 bin yeni istihdam gerekiyor” dedi. Bunun çok boyutlu hadise olduğunu kaydeden Bali, en az yüzde 45 büyümenin zorunlu olduğunu aktardı. Uludağ Zirvesi’nde konuşan Bali, şu vurguları yaptı: 4 O zaman bu dilemma nasıl çözülecek? Dış kaynak kullanıyorsunuz. Dış kaynak, dış konjonktür açısından olumlu ve sürdürülebilir olduğu sürece bu imkânlardan yararlanılıyor. Ama her hızlı büyüme dönemimiz, özellikle dış kaynağın bir miktar daralma eğilimine girdiği, para politikalarının yeniden normalleştiği dönemlerde bir dış açık sorunuyla kesintiye uğruyor. 4 Bir firma nasıl kredi kullanıyorsa, ne için kullanıyorsa bir ülke de öyle kredi kullanmalıdır. Bu şu demek? Kullandığınız kredinin maliyetinin daha yüksek bir getiriye sahip değilseniz her gün öz kaynağınızı tüketirsiniz. Eğer getiri, kullandığınız kaynağın maliyetinden yüksekse katma değer yaratmaya başlarsınız. Demek ki ülke olarak biz kullandığımız dış kaynağın maliyetinin üzerinde getiri sağlayan alanlarda büyümeliyiz. Erken tasfiye 4 İç tasarrufları artırarak dış kaynak kullanımına olan bağımlılığı azaltmak da elbette bunun başka bir parçası. 4 Önce işimizi iyi yapacağız. Bankacı olarak kredi vereceğiz, mevduat toplayacağız. 4 Bunu iyi yapmak yetmez. Bir de iş modelinizin uğrayabileceği riskler ya da yaratabileceği fırsatlar için ortauzun vadeli başka bir vizyonunuz olmalı. Onları izlemeli, görmelisiniz. 4 Birinci olmadan ikincisine kaynak yaratamazsınız. Bizim sorumluluğumuz ikisini bir arada götürmek. Onun için örneğin bankacılıkta ‘biz çok uzun seneler mevduat toplar, kredi vererek bu işleri götürürüz’ diyorsanız erken tasfiye olabilirsiniz. Bankalara döviz soruşturması BDDK, bazı bankaların müşterilerini yanıltıcı ve manipülatif şekilde döviz alımına yönlendirdikleri iddiasıyla soruşturma başlattı. BDDK ve SPK, JP Morgan hakkında inceleme başlattıklarını açıkladı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) müşterilerini döviz piyasalarına ilişkin olarak yanıltıcı ve manipülatif bir şekilde döviz alımına yönlendiren bankalarla ilgili şikâyetler üzerine inceleme başlattı. BDDK, yaptığı yazılı açıklamada, “Son dönemde bazı bankaların müşterilerini döviz piyasalarına ilişkin olarak yanıltıcı ve manipülatif bir şekilde döviz alımına yönlendirdiklerine dair kurumumuza yoğun şikâyetler ulaşmıştır. Konu hakkında kurumumuzca inceleme ve soruşturma başlatılmış olup ilgililer hakkında gerekli idari ve hukuki süreçler yürütü lecektir. İletilecek tüm bilgi ve şikayetler kurumumuzca yakından takip edilip değerlendirilecektir” denildi. JP Morgan’a çifte inceleme Bu arada BDDK ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), JP Morgan’ın yayımladığı rapor nedeniyle hakkında inceleme başlatıklarını açıkladı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “22 Mart 2019’da JP Morgan tarafından yayımlanan raporun yanıltıcı ve manipülatif içeriği sebebiyle finansal piyasalarda oynaklığa ve özellikle ülkemiz bankalarının itibar ve değer kaybına yol açtığı hususunda kuru mumuza iletilen yoğun şikâyetler kapsamında adı geçen kurum hakkında inceleme başlatılmış olup, gerekli idari ve hukuki süreç yürütülecektir.” SPK açıklamasında ise “JPMorgan tarafından yayımlanan raporun yanıltıcı içeriği nedeniyle başta bankacılık hisseleri olmak üzere Borsa İstanbul AŞ’de işlem gören hisse senetleri üzerinde spekülatif etki yarattığına yönelik olarak kurumumuza iletilen şikâyetler çerçevesinde, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında inceleme başlatılmıştır” denildi. Geçen Cuma güne 5.46 seviyesinden başlayan Dolar/TL, 5.8448 seviyesini görürken, Avro/TL de 6.21’den 6.6116 seviyesine sıçramıştı. ‘Bu bağcıyı dövmektir’ Ekonomist Uğur Gürses Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İçeride kendi yurttaşınızı “dövüp” yarattığınız tek sesliliğe benzemez yabancı sermayeyi ‘dövmek’. Yatırım bankaları her zaman rapor yazar, her raporda da oran, kur, seviye yazar. JP Morgan da öyle yapmış. Ülkeye döviz getirip bozduruken iyi de sonra kurun yükseleceğini söyleyip döviz alması mı manipülasyon? Bu tür soruşturmalar ‘bağcı dövmektir’. Krizi derinleştirir” ifadesini kullandı. 3. havalimanının kirası 822 milyon Avro Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, İstanbul Havalimanı’nın işletmecisi İGA’nın devlete yıllık 822 milyon Avro kira ödeyeceğini söyledi. Turhan, “Ülkemizin iftihar projelerinden İstanbul Büyük Havaalanı açıldı, 10 milyar dolarlık proje. Devletin cebinden tek kuruş çıkmadı” iddiasında bulundu. Bakan Turhan ayrıca, bakanlığının son 17 yılda 537 milyar lira yatırım yaptığı, bunun 140 milyarlık kısmının yapişletdevret modeliyle gerçekleştirildiği bilgisini verdi. Ekonomik kriz, fabrika yangınları ve iş kazalarına karşı önlemleri de geciktiriyor Önlem için para yok EMRE DEVECİ Son dönemde artan fabrika yangınları tartışmalara neden olurken, 2010’da yayımlanan ancak uygulanması ertelenen Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik, Avrupa Birliği SEVESO III Direktifleri doğrultusunda bu ay güncellendi. Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Temmuz 2020’ya kadar yönetmelik kapsamında gerekli adımların atılması gerektiğini ancak yüksek maliyet ne İstanbul’da son 1 yılda 152 fabrika yandı. deniyle kamudan ve AB’den destek talep ettiklerini açıkladı. Proses Emniyeti Sempozyumu ve Sergisi Düzenleme Kurulu Başkanı ve Dyo İnşaat Boyaları Fabrika Direktörü Hasan Şerefhan, şirketle rin ortalama 11.5 milyon TL’lik yatırım yapmaları gerektiğini dile getirdi. Şerefhan, bu süreçten ilk etapta etkilenecek 383 üst seviye, 390 alt seviye şirket bulunduğunu belirtti. Bu da önemli kısmı döviz cinsinden 1.1 milyar TL’lik finansman gerektiriyor. Eski İş Başmüfettişi Özlem Özkılıç ise ekonomik sıkıntılar nedeniyle firmaların kazaları önlemek için gerekli yatırımları yapamadığını, bunun da son dönemde fabrika yangınlarını ve patlamalarını artırmış olabileceğini dile getirdi. Sendikacı isyanda TezKoopİş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu, “Yürümek yasak, konuşmak yasak. Milletvekillerinin bile yürütülmediği bir yerde demokrasiden bahsetmek mümkün mü?” dedi. TezKoopİş Sendikası’nın 11. Ola nı Pevrul Kavlak da, “Önümüzdeki süreçte bizi iyi ğan Genel Kurulu’nda, günler beklemiyor. Allah sendikacıların konuşmala aşkına konuşan demokra rına “yasaklar” damgası tik kitle örgütü var mı? Ko nı vurdu. Dün başlayan genel ku mustafa çakır nuşturmuyorlar” değerlendirmesini yaptı. Ayrıca ver rula CHP Genel Başkanı gideki adaletsizliğe işaret Kemal Kılıçdaroğlu ile SP Genel ederek gelirlerin yıl içinde düş Başkanı Temel Karamollaoğlu tüğünü vurgulayan Kavlak, “O birlikte, “hak, hukuk adalet; dü topçu ile o popçuyu hatırlıyorsu rüst başkan” sloganları eşliğinde nuz değil mi? Biz bunlardan da girdi. TezKoopİş Sendikası Baş ha fazla vergi veriyoruz. El insaf” kanı Haydar Özdemiroğlu, espi dedi. l ANKARA rili bir dille yaptığı açılış konuşmasında, danışmanlarının açıklamayı hazırlarken, “aman sendikanın bekası için oraya girme” 2 milyon çalışan asgari ücretin dediklerini, eve gittiğinde eşinin “mahallenin bekası için şu muhtara oy verelim” dediğine işaret ederek, “Nereye gitsem beka altında TezKoopİş Genel Kurulunda işçilere seslenen beka. Aslında zekâ olmadan be CHP Genel Başkanı Kemal Kı ka olmaz. Allah kimseyi zekâdan mahrum bırakmasın” dedi. lıçdaroğlu, fabrikalar kapanırken, özelleştirilirken sendikalardan ses çıkmadığına işaret Topçu ve popçu Taşeron düzenlemesini eleştiren, asgari ücretteki erimeye dikkat çeken Özdemiroğlu, bu tür sorunları dile getirmek için seslerini yükselttiklerinde ise yasaklarla karşılaştıklarını ifade etti. Eylem yapmanın yasaklandığına işaret eden Özdemiroğ ederek, “Hak gaspı yaşanırken ses çıkmadı. Özelleştirmeler yapılırken ses çıkmadı” dedi. Özelleştirmeye karşı eylem yapan tank palet fabrikası işçilerini ise ‘kahraman’ olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, ayrıca Türkiye’de asgari ücretin yarısının altında ücret alanların lu şöyle devam etti: “Sokağı ya sayısının 2 milyon 136 bin kişi saklarsan demokrasiyi yasakla olduğunu ifade etti. mış olursun. Mücadelemizi so SP Genel Başkanı Karamol kakta vermeye devam edeceğiz. laoğlu ise konuşmasında şu Konuşmak yasak, düşünmek ya vurguyu yaptı: “Güçlenmek; sak. Milletvekillerinin bile yürütülmediği bir yerde demokrasiden bahsetmek mümkün mü?” Türkİş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başka üretime dönük yatırımlarla, domatesten patlıcana, etten süte biz üretebilmeli, dışarıya muhtaç olmamalıyız demek.” l MAHMUT LICALI TezKoopİş geçmişten bu yana muhalif Canlı ve muhalif sendikacılık bir başka oluyor IŞIK KANSU TezKoopİş Sendikası, Türkİş’in en canlı örgütlerinden biridir. Bu devingenliğini, genç ve kadın üyelerinin çokluğuna bağlamak doğru bir yaklaşım olur. Geçmişten bu yana hep muhalif bir yanı vardır TezKoopİş’in. Muhaliflikten kastımız, tutucu iktidar ve uygulamalara karşı oluşudur. Daha çok kamuda örgütlü Türkİş’in diğer sendikalarından bir önemli ayrımı da, daha çok özel sektörde örgütlü olmasıdır. Bu yanı, sanırım sendikaya, iktidardan daha bağımsız davranma ve düşünme olanağı sağlıyor. TezKoopİş’in dünkü genel kurulu da bu saptamayı kanıtlar nitelikteydi. AKP ve MHP’den temsilci yoktu. Diğer kimi Türkİş’e bağlı sendikaların genel kurullarında göremediğimiz CHP, bu kez en üst düzeyde temsil ediliyordu. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan ve Genel Sayman Bülent Kuşoğlu ile birlikte gelmişti sendikanın genel kuruluna. Salona asılmış “Emek en yüce değerdir”, “Güvenceli bir iş, özgür bir yaşam, güvenli gelecek” yazılı pankartlar, zaman zaman delegeler tarafından atılan “Cepsiz ceket, ahlaklı siyaset”, “Hak, hukuk, adalet” sloganları, sendikanın, yaşadığımız baskıcı ortamda hiç de çekingen bir tavır içinde olmadığını gösteriyordu. Kürsüde konuşan SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “Yememeliyiz, yedirmemeliyiz” sözlerinin en çok alkış alması da bir başka benzer göstergeydi. Bir Cumhuriyetçi babanın, gazetemizin emek tar teleksçilerinden Halil Özdemiroğlu’nun, çekirdekten yetişme (TÜBİTAK’ta işyeri temsilciliğinden başlayarak) oğlu, TezKoopİş Sendikası’nın Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu’nun konuşmasının ana temaları da, iktidar karşıtı vurgular içeriyordu. Konuşmasında, 2018 başında 425 dolar karşılığı olan asgari ücretin 2018’deki zamma karşın 380 dolara gerilediğini aktarması, akıllara, Saray damadının son böbürlenmelerinin ardından yükselen dolar yüzünden emekçi halkın yeni yeni yitiklerini getirdi ister istemez. Özdemiroğlu’nun konuşmasında, emeklilikte yaşa takılanlardan tutun, tutuklu sendikacılara değin farklı konulara yer ayırması, sadece ücret sendikacılığını yeğ tutmadığının belirtisiydi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun özelleştirmeler konusunda sendikaları eleştirmesi ne denli haklıysa, Haydar Özdemiroğlu’nun “Tank palet fabrikası vatandır, vatan satılmaz” diye ünlemesi o denli gerçekçiydi. TezKoopİş ve benzeri sendikalar, Özdemiroğlu’nun konuşmasının sonunda ifade ettiği gibi “umutsuzluğa kapılmama, yılgınlığa düşmeme”nin simgelerinden olmaya devam edecek. Sendika genel kurulu bu izlenimi verdi bize... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle