25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 327 ŞUBAT 2019 çarşamba Parçalı Bulutlu Bursa 60/2 0 Atina 120/8 0 Açık Sağanak Bulutlu İstanbul 6/3 Ankara 3/1 Trabzon 8/6 Adana 170/9 0 Berlin 160/2 0 Kars Artvin 60/2 0 Girne 170/1 4 0 0/8 Çanakkale 80/3 0 Londra 180/5 0 Balıkesir 70/2 0 Moskova 10/30 Karlı Sivas 30/ 2 0 Paris 180/20 Yağmur İzmir 11/6 Diyarbakır 11/3 Erzurum 10/ 7 0 Eskişehir 30/ 1 0 Madrid 210/00 Amsterdam 160/70 Karla K. Yağmur Sisli Antalya 15/10 Mersin 16/10 Aydın 130/5 0 Gaziantep 110/4 0 Konya 50/1 0 Roma New York Tokyo 170/60 10/20 110/70 yakRlaeşkıtmölraerlABÇKÖÖAYKDLÜEEYMOİR Görev süresi bitmek üzere olan MAKÜ Rektörü Bakan’a kürsü verdi Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nin rektörü haftanın bir gününü Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’na ayırdığı ortaya çıktı. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilim ler Enstitüsü’nde Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun pazartesi günleri 9.5012.25 arasında 3 farkOZAN lı gruba “Örgüt TeoriÇEPNİ sinde Çağdaş Yaklaşımlar” yüksek lisans dersi verdiğini duyurdu. Ancak yönetmelikteki maddeler ile İşletme Doktora Programı’nda Kasapoğlu’nun yeterliliği tartışma konusu oldu. ‘Mevzuata aykırı’ Eğitim İş, Kasapoğlu’nun dersinin üniversite ve YÖK mevzuatına aykırı olduğunu savundu. Eğitim İş, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Adem Korkmaz’ın görev süresi dolarken bakana böyle bir kapıyı açtığını belirterek akademiye yönelik siyasi baskılar üzerine Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. Eğitim İş, Kasapoğlu için yönetmelikteki “Yüksek lisans programı için ise en az iki yarıyıl boyunca bir li Kasapoğlu Korkmaz sans programında ders vermiş olması” şartının görmezden gelindiğini aktardı. ‘İktidara yaranma’ Eğitim İş yönetimi, “Kayırma ile Saray onayıyla rektör olanların koltukları koruma adına akademiye zarar verecek uygulamaları, gün geçtikçe utanç verici hale geldi. Bugüne dek şahit olduğumuz; emniyet amiri gibi davranmak, yalancı muhbirlik yapmak, siyasi iktidarın öznelerine fahri doktora dağıtmak gibi iktidara yaranma teknikleri geliştiren rektörlerin “benim niye aklıma gelmedi” diye homurdanacağı yeni metodun mucidi ise Burdur Mehmet Akif Üniversitesi Rektörü olmuştur. Mayıs ayında görev süresi dolacak olan rektör Adem Korkmaz, gücü elin de tutmak için ilginç ve mevzuata aykırı bir yol seçerek Bakan Kasapoğlu’na kürsü verdi” dedi. ‘Koltuk korkusu’ Kasapoğlu’nun henüz 2018 yılında Çalışma Ekonomisi alanında doktorasını tamamladığını ve yeterliliğinin YÖK kriterlerinden uzak olduğunu belirten Eğitim İş, “Rektör, görev süresinin dolmasının yaklaşmasına bağlı olarak koltuğu kaybetme korkusuyla hem başında bulunduğu üniversitenin kurallarını hem de YÖK’ün tüm akademiyi bağlayan ilkelerini çiğnemiştir. Bu çirkin örnek, üniversitelerin siyasi iktidar eliyle nasıl insanlara teslim edildiğinin ve neye dönüştürülmek istendiğinin de vücut bulmuş hali olmuştur. Türkiye’nin üniversite alanındaki durumunun dünya ortalamasındaki yerinden hayıflananlar, dikkatli bakarlarsa homurtularının kaynağını yaratılan bu çirkin tabloda görecektir” değerlendirmesi yaptı. Eğitim İş, Bakan Kasapoğlu’ndan yeterliliği tartışmalı olan bir alanda ders vermekten vazgeçmesi gerektiğini vurgulayarak “Kendisine hediye edilen kürsüyü geç de olsa reddetmelidir” dedi. l ANKARA Tuzla’da koku paniği Kanıksamak Kanıksamak, yani bir şeye, bir duruma, bir olguya alışmak, artık şaşırmamak, hatta artık bıkmak, ilgilenmemek, sıradan bir şey olarak görmek vb... Kanıksadığınız şey sizin kişisel yaşamınızla ilgiliyse, bu sizin kendi sorununuzdur. Fakat söz konusu olan toplumsal bir olay, herkesi ilgilendirenilgilendirmesi gereken bir konuysa, bıkmaya, kanıksamaya hakkınız olamaz. Bu giriş cümlelerini, biri yazı masamın çekmecesinde bekleyen, öteki bugün (pzt.) gazetedeki posta kutumda bulduğum iki cezaevi mektubu nedeniyle yazdım. Cezaevlerinin F tipine dönüştürülmesi süreçlerinde gelen cezaevi mektupları klasörler doldurmuştu. O hız zamanla kesildi, fakat yine de nereyse her hafta en az bir iki cezaevi mektubu alıyorum. Kanıksadığımı gizleyemem. Buna kuşkusuz beklentileri, umutları karşılayamayışın sıkıntısı da ekleniyor. Fakat ne yazar olarak bizlerin, ne de okurların toplumun acılarının dile getirilmesini kanıksamaya hakkı olabilir. Bu nedenle, bana cezaevlerinden gelen her mektubu elimden geldiğince duyurmayı sürdüreceğim, sürdürmem gerektiğini biliyorum. HHH Bugün sözünü edeceğim mektuplardan ilki, Van “yüksek güvenlikli kapalı cezaevi”nden geliyor. Yazarı, Taner Korkmaz. Mektup, gazetemizde kısa süre önce yayımlanan “Direnenler” başlıklı diziyle ilgili. Taner Korkmaz’ın mektubundaki ilk paragrafları, kendisine içten teşekkürlerimle, aynen alıyorum: “Uzun yıllardır hapishanede şiirleriniz gibi umut veren yazılarınızı takip ediyoruz. Hazırladığınız ‘direnenler’ dizisini de ilgiyle, beğenerek takip ettik. Direnenlerin ‘kaderine ortak olma’ duygusuyla yürek süzgecinden geçmiş olan cümleleri coşkuyla okuduk. Halkın her kesiminin baskı ve zulümle kuşatıldığı böyle bir süreçte bu dizi, sessizlik içinde boğulmak istenen direnenlerin bir kısmının haklılığının ve kararlılığının daha geniş kesimler tarafından görülmesine, seslerinin ve taleplerinin duyulmasına vesile oldu. Elinize, yüreğinize sağlık.” Taner Korkmaz bu dizinin başka dire nenler, bütün direnenler için devam etmesini diliyor ve onları bir bir sıralıyor: Tıpkı direnen işçiler gibi, evlatları, hakları, işleri, ekmekleri onurları ve köyleri için direnişte olanlar... Armutlu Cemevi önünde tek başına oturma eylemi yapan 80 yaşındaki Kezban Bektaş ana... Çağlayan Adliyesi önündeki avukat Didem Ünsal... Yüksel Caddesi’nde ısrarla direnişi sürdüren Acun Hoca... Düzce’de mimar Alev Şahin... Sarıyer’deki emekçi Türkân Albayrak... Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda öğretmen Selvi Polatlar... Bursa’daki Karayağız köylüleri... Ve başkaca direnenler... Taner Korkmaz, bu sonsuzca uzatılabilecek listeye “sohbet, tedavi ve kitapyayın hakkı için Temmuz 2016’dan bu yana direnişte olan biz tutsaklar” diyerek kendilerini de ekliyor... Bu listeye, direnenlerin yanı sıra, direnemeyen, ezilen, ezildiğinin belki farkında da olmayan yine sayısız insanımızı da ben ekleyeyim. Örneğin çöplüklerden kâğıt toplayanlar... Sigortasız, sözleşmesiz, güvencesiz, milyonlarca insanımız... Çocuk işçiler... Başlı başına bir sorun olan bu “yüksek güvenlikli cezaevleri” vb... Bu konularda da tasarılarımız, çalışmalarımız olduğunu değerli okuruma bildirmiş olayım... HHH İkinci mektubun yazarı Okan Özer BurhaniyeBalıkesir T Tipi Hapishanesi’nden yazıyor... Belli ki çok genç bir okurumuz. Hayalinin gazetecilik olduğunu, fakat kitaplığında bulunan Komünist Manifesto, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hikmet Kıvılcımlı biyografileri suç unsuru sayılarak tutuklanıp öğrenimini de sürdüremediğini söylüyor. Okan Özer kendi sorunlarını bir yana bırakıp açlık grevindeki devrimci avukatların sorununa dikkat çekmek istiyor. Bu kez onun sözleriyle sürdüreyim: “Hücre arkadaşım karşı ranzada günden güne eriyor. Eşi ise her salı Çağlayan Adliyesi önünde özgürlük talebiyle oturma eyleminde.” Okan Özer şöyle devam ediyor: “Benim tutuklu bir gazetecilik öğrencisi olarak elimden şimdilik bu geliyor. Yani bu adaletsizlik ve ona karşı girişilen bu mücadelelerin duyulmasını sağlamak.” HHH Sevgili okurlarım... İşte size iki mektup ve birbirini tamamlayan iki Türkiye fotoğrafı... Ne dersiniz? Kanıksamaya hakkımız var mı? İNTERNETTEN OyuncuİSTİSMAR pedofili çıktı Oyuncu Suat E., sahte sosyal medya hesabından çocuğu taciz etmekle suçlanıyor. E’nin sosyal medya hesabından 12 yaşındaki kız çocuğuna attığı cinsel içerikli mesajlar ortaya çıktı. Mesajı kız çocuğunun ağabeyi Osman A. gördü, plan yaparak oyuncuyla buluştu ve zanlıyı yakalattı. İddiaya göre E’nin sosyal medya hesabında 4 binden fazla çocuk kayıtlıydı. E. küçük kıza attığı mesajları kabul etti. Ancak “Ben kızı 16 yaşında sanıyordum. Rızası vardı” diyerek kendini savundu. Cinsel istismar sanığı Suat E. önümüzdeki günlerde 8 yıla kadar hapis istemiyle yargı önüne çıkacak. l İSTANBUL / Cumhuriyet POLATLI Eylül’ü öldüren sanığa müebbet hapis istendi Ankara’nın Polatlı ilçesinde geçen yıl 22 Haziran’da kaybolduktan 1 hafta sonra cesedi toprağa gömülü bulunan Eylül Yağlıkara’nın (8) öldürülmesiyle ilgili tutuklanan komşu Uğur Koçyiğit ile tutuksuz bulunan Huriye Koçyiğit hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen İddianamede, Eylül Yağlıkara’ya cinsel istismarda bulunduktan sonra boğarak öldürdüğü iddia edilen Uğur Koçyiğit için ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıl hapis, ona yardım ettiği gerekçesiyle annesi Huriye Koçyiğit hakkında ise 20 yıl hapis talep edildi. l ANKARA / Cumhuriyet Tuzla’da dün sabah saatlerinde yayılan yoğun koku paniğe neden oldu. Olayla ilgili İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattı, hastaneye başvuran 3 kişinin durumunun iyi olduğu açıklandı. İçmeler Mahallesi Tuzla Devlet Hastanesi civarında ortaya çıkan kokunun kaynağı henüz be lirlenemedi. Abdullah Tayyip Olçok İmam Hatip Ortaokulu koku nedeniyle boşaltıldı. Öğrencilerin rahatsızlık hissetmesi üzerine okul yönetiminin öğrencileri evlerine gönderdiği öğrenildi. Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı, “Rögar kapağı açılmış içine dökülmüş. Bunun bir komplo olduğu nu düşünüyorum. Sabotaj olduğunu düşünüyorum ya da çok aptalca bir hareketten başka bir şey olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu bölgede 3 arıtma bölgesi var, 3 gölet var ama mahalle içerisinde bir rögar kapağının açılıp da içine bir şey atılması akla ziyan” diye konuştu. l Haber Merkezi Yolsuzluğa izin Cemil Candaş cinayetinde gerekçeli vermeyince öldürüldkarüar SEYHAN AVŞAR zenlendiği bu durumun Candaş ta İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Şişli Belediye Başkan Yardımcı rafından öğrenilmesi sonucunda ise Candaş’ın ruhsatları iptal ettiği ve işlemi gerçekleştirenler hakkında suç sı Cemil Candaş’ın öldürülmesine duyurusunda bulunduğu anlatıldı. Sa ilişkin bir kişiye ağırlaştırılmış mü nık Yılmaz’ın Şişli bölgesinde kaçak ebbet, iki kişiye 16 yıl, 2 kişiye 8 yıl ve 5 kişiye beraat verdiği kararı ge Cemil Candaş binalara belediyeden para karşılığı ve tehditle ruhsat çıkardığı, kendisine rekçelendirdi. 24 sayfalık gerekçeli kararda, ait inşaatın MAKS sistemine kaçak girerek imardan ve taşınmazların ruhsatlarının dü sahte ruhsat oluşturulduğu tespit edildi. zenlenmesinden sorumlu olan Candaş’ın be Rıza Keten’in binaya girişte üzerindeki lediyede yolsuzluk ve usulsüzlüğe izin ver ruhsatlı silahı çıkarmadığı, bu silahı tuvalet meyince öldürüldüğü anlatıldı. te Şenol Şahin’e verdiği, Candaş’ın da res Cinayetin işlendiği dönemde Şişli Beledi mini gösterdiği kaydedildi. Şahin’in, tuvalet yesi tarafından kullanılan yapım, kullanma ten çıkan Candaş’a ateş açtığı, güvenlik ka ve yıkım ruhsatlarının düzenlendiği MAKS merası görüntülerinde de saldırı sırasında isimli sisteme kaçak girilmesi sonucunda Engin Gölve, Hacı Avcı ve Metin Şentürk’ün Keten İnşaat’a ait dört taşınmaz ile Mithat de binada bulundukları tespit edildiği anla Yılmaz’a ait bir taşınmazın ruhsatlarının dü tıldı. l İSTANBUL Türk balıkçı teknesine ateş: 3 yaralı Ordu Perşembe’den hareket eden Türk balıkçı teknesi, iddiaya göre uluslararası karasularda Romanya Sahil Güvenlik ekiplerince durdurulmaya çalışıldı. 20 Şubat’ta Romanya’nın 50 mil açığında meydana gelen olayda ‘dur ‘ihtarına uymayan Türk balık çı teknesine plastik ve gerçek mermiler kullanarak ateş açıldı. Plastik mermi isabet eden kaptan Serdal Memiş ve tayfa Samet Demir ile eline gerçek mermi isabet eden İsa Memiş yaralandı. Hasar gören tekne, 8 kişilik tayfası ile İstanbul’a döndü. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle