24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÖYLEŞİ TASARIM: EMİNE BİLGET 916 ARALIK 2019 PAZARTESİ NEDEN ÜMİT ÖZDAĞ? Türkiye, 2011’de Suriye’de başlayan iç savaştan bu yana artık “milli güvenlik sorunu” olduğu düşünülen bir göç dalgasıyla karşı karşıya. Uzun zamandır bu konuda çalışan ve uyarılarda bulunan Ümit Özdağ, bugünkü çalıştayda da bir sunum yapacak ve yeni bilgiler verecek. 40 değil 58 milyar dolarSURIYELILERE HARCANAN GERÇEK PARA AÇIKLANANIN ÇOK ÖTESINDE NECATİ SAVAŞ İYİ Parti, uzun zamandır üzerinde çalıştığı “Suriyelilerin ülkelerine dönüşü”yle ilgili eylem planını bugün Ankara’da bir çalıştayla duyuracak. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ ile Ankara’da buluştuk, tüm boyutlarıyla Suriye meselesini konuştuk. Arap mafyasının başımıza dert olacağını söyleyen Özdağ’a göre, ümmet rüyasından ancak iç savaş kâbusu çıkar. Libya’ya müdahil olmaya kalkmaksa stratejik bir çılgınlıktır! n Çalıştay sonrası göreceğimiz tabloyu anlatır mısınız?  Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük sorun hiç şüphesiz ki bir kavimler göçüne benzeyen Suriyeli sığınmacılar. Görüyoruz ki AKP, Türk milletini zamana yayarak, alıştırmaya çalışarak, uyutarak Suriyelilere vatandaşlık verme politikası izliyor. Biz bunun Türkiye’nin geleceğine yönelik bir ihanet olduğunu düşünüyoruz. Böyle bir gelişmeye müsaade etmeyiz. Bunun için de Türk milletinin önüne somut bir geri dönüş eylem planı koyacağız. Bu çalıştayda, meselenin farklı başlıklarını konunun uzmanları değişik açılardan ele alacak. Sayın Genel Başkanımız son konuşmayı yapacak ve İYİ Parti iktidara geldiğinde Suriyelilerin dönüşüyle ilgili hangi adımları atacak, bunu açıklayacağız.   n Hükümete bir öneri olarak sunulması düşünülüyor mu?  Biz bu hükümetin Suriyelilere vatandaşlık verme politikasını takip ettiğini görüyoruz. Bu bilinçli bir politika. Dört bir koldan Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ve yerleştirilmesi konusunda çalışmalarını sürdürüyorlar.   ‘Masal anlatmayın!’ n “Stratejik Göç Mühendisliği” yapıldığını iddia ediyorsunuz...? Stratejik Göç Mühendisliği 1994’te Harvard Üniversitesi’nde bu konuda çalışan Kelly Greenhill’ın en son şeklini verdiği bir kavramsallaştırma. Amaç; Türkiye’nin demografik yapısının dönüştürülmesi ve bir dış müdahaleyle iç savaşa hazır hale getirilmesi. Ortadoğu bölgesine bir Kürdistan kurulmaya çalışılıyor. Bunun bir ayağını Irak’ta oluşturmaya çalıştılar, başardılar. Şimdi Suriye’yi İran’ın ve Türkiye’nin takip etmesini hedefliyorlar. Tabii Irak’ta iç çatışma çıkarmak kolaydı, Suriye’de görece kolaydı ama Türkiye’de biz bir sosyolojik millet oluşturuyoruz. TürkKürt, laikantilaik, AleviSünni çatışması çıkaramıyorlar. Fakat dışarıdan getirdikleri, bu kültüre, bu topraklara getirdikleri sosyolojiyle ortalığı karıştırmak çok kolay.   n Söyledikleriniz “Suriye’de bir iç savaş var ve komşularımız savaştan kaçıyor, buraya sığınıyor, bu bir insan hakkı” diyenlere de cevap mı? Bu bir jeopolitik yeniden düzenleme. Suriye’deki insanların başına geleni Allah kimsenin başına vermesin. Bosna Hersek’te savaş melerini sağlayacak politik, ekono mış bir Türk özel kuvvetler mensu mik, hukuki, kültürel ve uluslarara bunun sözleriyle ifade etmek istiyo sı ilişkiler düzenlemelerini yapma rum, iç savaş milletlerin bağırsak mız gerekiyor.   larının ortaya döküldüğü zamanlar. n Mesele sonunda Esad ile el sı Daha önce komşu olduğun ailenin kışma noktasında kitleniyor... evine gidiyorsun, onları öldürüyor Ama AKP’nin bunu yapmamak sun, başını okşadığın çocuklar düş için “gerekçe”leri var...  manın oluyor. Onun için bir toplu Efendim “eli kanlı katil”... Bi mun yaşayacağı en kötü şey savaş ze masal anlatmayın. Siz Öcalan değil, iç savaştır. İç savaşın sade ile oturup anayasa yazdınız. Siz ce dış kazananı vardır. Suriye böy Öcalan’ın temsilcileriyle ecdadın sa le bir süreçle karşı karşıya bırakıldı. rayında Türk bayrağı önünde fotoğ Kadınlara, çocuklara geçici bir süre raf verdiniz. Siz uluslararası insan için bakmak, yardımcı olmak bir in hakları mahkemesi tarafından soy sanlık görevi. kırımla yargılanmış ve mahkum n Ama... olmuş bir siyasi liderin; Ömer el Taraf olmayacaksınız. Beşir’in arkasında durdunuz. Hem Suriye’de iç savaşı kışkırtıp, insanların yerlerinden edilme KİŞİ BAŞI 300 DOLAR Onun için Beşşar Esad ile bize insan hakları hikâyeleri anlatmayın. Bu doğru ol sine neden Hükümet Suriyelilere harcanan madığına göre, el olup, hem de “Biz onları burada misafir ediyoruz” derseniz, kimse inanmaz. Bura paranın 40 milyar olduğunu iddia ediyor. Doğru değil. Selçuk Üniversitesi İktisat Bölümü’nden profesör Mehmet Alagöz’ün yapmış olduğu bir hesaplama var. Gerçek rakam 58 milyar dolar. 2017’de Sağlık Bakanı kalem kalem yapılan harcamaları anlatmış ve neticede o dönemin harcaması 30 milyar dolar... Bunu böldüğümüzde kişi başına sıkışmamanın gerçek nedeninin ne olduğunu AKP açıklamak zorunda.   Çizgi 53 kez aşıldı daki Suriyeliler bile inanmıyor. Gaziantep’te 18 yaşında Suriye harcS5au8mrmiayie3ly’0bda0eers3dçliıoymkloıayirlryou.orzŞ..ni Am iyndrsiıacsnaoınuçğünbiüSruspöronyilyliAütei’KykdoaPer’ybsnuüiilnnrinüuçtztl,üi li bir genç kız, yanında kazancı ne peki?  çalıştığı Gaziantepli işadamı Stratejik Göç Mühendisliği, na şöyle söylüyor: “İnşallah bir gün AKP’nin politikası değil, bunu ku benim ülkemin başına gelenler si cağında buldu ve sonuçlarıyla ba zin de başınıza gelir...” Adamın kanı şa çıkabilecek iradeyi temsil et donuyor, sordum diyor, “Kızım niye miyor. Bu tuzağa düşmeyebilir böyle bir şey söylüyorsun...” Ceva di. Suriye’de Beşşar Esad rejiminin bı şu oluyor: “Çünkü benim ülkem devrilmesiydi. Fakat AKP, mesele deki iç savaştan siz sorumlusunuz. ye Müslüman Kardeşler ideolojisiy “Bize karşı kızgınlar... Suriyelilerin le baktığı için Arap Baharı’nın o he Türkiye’nin dostu olarak geri dön yecanlı günlerinde “Mısır’da Müs n Diyelim ki, kırmızı ışıkta durdunuz. Suriyeli bir çocuk, perişan halde camınızı siliyor ve sizden para istiyor. Ne hissediyor sunuz?  Bu olmadı, ama başka bir şey anlatayım: Bir ağustos sabahı bir doktor arkadaşımla Ankara’da Rüzgârlı Sokak’a gittim. Bir dükkânın önünde Suriyeli kadın, kucağında birkaç aylık bebekle oturuyordu. Arkadaşım “Bebek prematüre doğmuş” dedi. Anlaşılan kadın sütten kesilmiş ki, önünde kaldırımda yerde bir biberon vardı. O ağustos sıcağında sütün bozulmaması mümkün değil. Yardım etmeyi düşündük. Fa kat ne yapabilirdik ki... Yapabildiğim tek şey Türkiye’yi Müslüman Kardeşler kafasıyla maceraya sürükleyen Davutoğlu’na Twitter’dan ağır laflar etmek oldu.    Kim ‘Suriyeliler kalsın’ diyor?  n ABD: Nedeni Suriye’nin kuzeyinde ABD destekli kurulan PKK’istan’ın kurulması, Suriyeliler Türkiye’de kaldıkları zaman çok daha kolay olacağı gerçeğidir. n AB: Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de kalması için propaganda yapan kişi ve grupları fonluyor, Türk halkına psikolojik operasyon yürütüyor. Aslında Suriyelilerin Türkiye’de kalması durumunda Türkiye, Ortadoğu ile Avrupa arasında köprü olmaktan çıkacak, Ortadoğu’nun sınırları, Gaziantep’ten Edirne’ye taşınacak. n İsrail: Milli güvenliği için Ortadoğu’da dost bir Kürdistan’ın kurulmasını, kurulduğu günden beri hedefliyor. Bu amaçla Irak’ın üçe, Suriye’nin dörde bölünmesi bir İsrailAmerikan planı olarak 1980’lerin başından itibaren gündemde. n PKKPYD terör örgütü: Burada kontrolü sürdürebilmesi, etnik temizlik sonucunda Türkiye’ye kaçan Suriyeli Arapların ve Türkmenlerin geri dönmemesine bağlı. n IŞİD ve sözde cihatçı selefi örgütler: Suriye mafyası ile aynı nedenlerle kendileri için bir eleman devşirme deposu olarak görüyor. n Türkiye’de selefi ve radikal İslamcı gruplar: Bu gruplar Türk kimliğini, Arap kitleler ile sentezleyerek ümmetleşme sürecini başlatacaklarına inanıyor.   lüman Kardeşler geldi, Suriye’de de iktidara getirelim, biz de zaten buradaki Müslüman kardeşleriz. Böylece Ortadoğu’da bir Müslüman kardeşler hegamonyasını biz oluşturmuş oluruz” mantığıyla yaklaştılar. Oysa Türkiye’nin Suriye’de Beşşar Esad’ı devirme potansiyeli, deneyimi yoktu. Buna rağmen Erdoğan, bu yanlış politikada Davutoğlu’yla birlikte ısrar etti, Türkiye’yi Suriye’de bir bilinmezliğin içerisine sürüklediler. Başlangıçta Suriye’den Türkiye’ye göçü BM şemsiyesi altında bir askeri müdahalenin gerçekleştirilmesini meşrulaştıracak operasyon olarak da desteklediler. Adeta insanları davet ettiler. Kafalarında 100 bin rakamı vardı, Davutoğlu kırmızı çizgimiz diyordu. Şimdi rakam 5.3 milyon, kırmızı çizgi 53 kez aşıldı.    Libya: Stratejik çılgınlık  Soylu zokayı yutuyor n İç savaşına taraf olarak katılmaya hazırlandığımız bir başka ülke de Libya. Suriye bataklığından sonra başımızı yine derde mi sokuyoruz? Olacak şey değil. Daha Suriye meselesinde girdaptan çıkmadan, Türkiye’nin kaynaklarını denizaşırı bir ülkede kullanmaya, iç savaşa müdahil olmaya kalkmak bir stratejik çılgınlıktır. Türkiye ile Libya arasında yapılan kıta sahanlığı anlaşması doğru bir anlaşmadır. Ama bunu imzaladık diye Libya’da iç savaşın parçası olacak şekilde Türk ordusunu Libya’ya angaje etmek kabul edilebilir değildir. Bu beraberinde komplikasyonlar getirebilir. İHA ve SİHA’ların indirildiği havalimanına bizim uçaklarımız ayrılır ayrılmaz isyancı hava kuvvetleri saldırdı. Yarın oraya giden savaş gemilerinin bombalanması, Türk uçaklarının düşürülmesi söz konusu olursa ya da Türk ordusunun lojistik desteğinin kesilmesi için uluslararası bir yapılanma gerçekleşirse ne olur, tehlikeli senaryolar. Bugün yapılanın ötesine geçmemek lazım.     n İçişleri Bakanı Süleyman Soylu?ile aranızdaki polemik söz düellosuna dönüştü. Sizin için önce “Profesör olması cahil olmasını engellemez” dedi, sonra da “Doktora görün” diye seslendi. Anlaşamadığınız nokta nedir?  İçişleri Bakanı olan birinin mafya ağzıyla konuşmaması lazım. Kendisine hak ettiği cevabı ben mahkemeye vererek verdim. Süleyman Soylu İçişleri Bakanlığı yapıyor ama Türkiye’ye yönelik tehditleri algılayabilecek do nanım, bilgi ve formasyona sahip değil, geçmişte de değildi. FETÖ’nün terör örgütü olduğunu anlamadı, ben anladım, ilk günden itibaren mücadele ettim. O, uyandığında çok geçti. FETÖ’nün kendi ifadesiyle zokasını yuttu ve PKK ile müzakereleri savundu. Şimdi mücadeleyi savunuyor. Suriyeliler konusunda zokayı yutuyor. Soylu benim durduğum noktaya hep geliyor ama sonradan geliyor. Suriyeliler konusunda da gelecek, umarım geç olmaz.   Biz değil, Türkler gidecek!  n Korkunuz Türklerin zamanla azınlığa düşmesi mi, demografik yapının bozulması mı, iç savaş mı?  Hepsi bir arada olacak süreçler. Hacettepe Üniversitesi, Cumhurbaşkanlığı’nın fonladığı bir araştırma yaptı. Suriyeli kadınlar 5.3 doğum hızına, Türk kadınlarıysa 2.3 doğum hızına sahipler. Bu nüfus artışı devam ettiği takdirde 20 sene sonra Türkiye’de 10.5 milyon Suriyeli olacak. Türklerin oranı da düşecek. Suriyelilerin Türkiye’nin belirli yerlerinde yoğunlaştığını düşünürseniz nüfus üstünlüğü, Hatay’da mesela Suriyeliler’e geçiyor. Gaziantep’te yüzde 50’ye yakın oluyor. Kilis’te zaten şimdiden yüzde 70. Bugün geçici olduklarını düşünerek, bu ülkenin vatandaşı olmadıkları için dikkatli davrananlar vatandaşlık aldıklarında gerilim yükselecek. Türklerin kızgınlığı, onların da özgüveni artacak. Daha bugünden Hatay’da bir Suriyeli öğretmen, Suriyeli öğrencilere şunu söyleyebiliyor: Külek Boğazı’na kadar bi zim. Biz gitmiyoruz, Türkler gidecek! Ayrıca, Arap mafyası Türkiye’nin başına dert olacak.   n Ciddi bir uyarı, nasıl temellendiriyorsunuz?  Dünyadaki benzer göç süreçlerini incelediğinizde bu tür iç çatışma toplumlarından gelen unsurların önemli bir bölümünde oradaki iç savaş bittikten sonra çatışma ve travmasından başka bir şey bilmeyen, yeteneği olmayan unsurların mafyalaştığını gösteriyor. Böyle bir öncü grup ve oluşmuş illegal bağlantıları var. Suriye’de iç savaş bitse de istikrarsızlık devam edecek. İki tarafı da tanıyan, bağlantıları olan ve illegaliteden, şiddetten başka bir şey bilmeyen büyük bir yapı var. Bu yapı, Türkiye’de bulunduğu süre içinde devletin çeşitli güvenlik organlarıyla karşı karşıya gelmiş, işbirliği içinde bulunmuş, dolayısıyla devletin reflekslerini öğrenmiş. Türkiye’de 400 bin Suriyeli çocuk okula gitmiyor. Bu çocuklar için gidecek iki yer var, ya selefi terör örgütleri ya da Arap mafyası.  Yüzde 80’den fazla ‘hayır’çıkar n Türk halkı Suriyeliyi istemiyor mu?   İstemiyor. AKP seçmeninin istemediğini de anketler gösteriyordu. Ama ilk gösteren doğrusu Bilgi Üniversitesi’nin “Ayrışan Türkiye Raporu”ydu. Seçmen her konuda ayrışmış ama bir tek konuda uzlaşmış. Suriyeliler geri dönmeli. Hayatta ise İstanbul seçimleri gösterdi.   n Diyelim ki, seçmeni tepkili, Suriyeliyi istemiyor. Büyük para harcıyor, çok ciddi tepki çekiyor, güvenlik riskiyle karşı karşıya... Madem hepsi doğru, öyleyse neden vatandaşlık konusunda ısrar ediyor?  Erdoğan, meseleyi ensarmuhacirlikle açıklamaya çalışıyor. Ama buna gerçekten inanıyor mu bilmiyorum. Fakat bu paradigma da doğru değil. Ensarmuhacire baktığımız zaman Mekke o dönemde 25 bin, Medine 12 bin nüfuslu. Muhacirlerin sayısı 180. Üstelik muhacirler Medine’ye geldikleri zaman Medine’de kalın, geri dönmeyin, biz size burada bakarız şeklinde yaklaşım yok. Amaç, muhacirin geri dönmesi üzerine kurulu, öyle de oluyor, Mekke’ye geri dönüp, fethediyorlar. Bu mantıkla bile bakılsa yapılması gereken geri dönüş. Ama öyle değil, Suriyelilere vatandaşlık verilmek üzere bir siyaset izleniyor. Bu Türk toplumunun millet toplumundan ümmet toplumuna dönüşmesi için tasarlanmış bir çözümleme olabilir. Bu ümmet rüyasından ancak iç savaş kâbusu çıkar.   n Cumhurbaşkanı “vatandaş” Suriyeli sayısını 110 bin olarak açıkladı, “Daha da arttırma konumundayız” dedi. Gerekçesi de “bu insanlar benim ülkemde kaçak göcek yaşamasın, işini bulsun” oldu...   Bir defa Cumhurbaşkanı’nın değil Türk milletinin ülkesi. Sayın Akşener’in bu konuda bir önerisi oldu, biz de İYİ Parti olarak tekrarlıyoruz: Referandum. Türk milletine soralım, bu kararı tek başınıza alamazsınız. Her konuda referandum diyorsunuz, burada da referanduma gelin, hadi bakalım. Yüzde 80’den fazla “hayır” çıkar. Biliyorlar, o yüzden Türk milletinden kaçırıyorlar. Burası kolay vatan olmadı. Milyonlarca Arap’a vatandaşlık verip, Türkiye’nin geleceğini karartmaya kimsenin hakkı yok.  Provokasyon olmasın diye cenazelere katılmadım  n Halkı Suriyelilere karşı kışkırtmakla suçlanıyorsunuz. Neyi anlatamıyorsunuz?  Anlatıyorum, Türk halkının yüzde 85’i de anlıyor. Kamuoyu anketleri bunu gösteriyor. Anlamayanlar Annan Planı sırasında Denktaş’ın karşısında duranlar, Kıbrıs’ın jeopolitik önemi yok diyenler ve yetmez ama evetçiler... Anlamayanlar ben FETÖ bir casusluk terör örgütüdür derken, FETÖ’ye sivil toplum örgütü muamelesi çekenler. Beni anlamayanlar ben “Terör örgütüyle müzakere değil mücadele yapılır” derken Öcalan’ın Türkiye’yi demokratikleştirdiğini söyleyenler. O yüzden beni anlamayanların görüşlerini hiç önemsemiyorum. Bu kişilerle ilgili düşündüğümü söylemek istemem, çünkü yürürken çiklet çiğneyemeyeceklerini düşünüyorum. Ne ben ne de İYİ Parti, Türk milletini Suriyelilere karşı kışkırtıyoruz. Sadece Türk milletinin haklı isteğini gündeme taşıyoruz. Çok istediğim halde provokasyon ortamı olmasın diye Suriyeliler tarafından öldürülen gençlerimizin cenazelerine dahi katılmadım. 
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle