28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT 910 ARALIK 2019 SALI Ağır hak ihlalleri sürüyorİnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 71. yılında iç karartıcı tablo İHD ve TİHV insan hakları karnesine göre, Türkiye insan hakları konusunda “sınıfta kaldı”. Hak savunucuları: Ağır hak ihlalleri yaşanıyor. İnsan hakları araçsallaştırılmış durumda. İhlaller ile mücadele edenlerin bile kıskaca alındığı bir dönem. BM Genel Kurulu’nda 1948 yılında kabul edilen ve Türkiye’nin de imza at gürlüğü ve gösteri hakkının rafa kaldırıldığını, insan haklarının da tamamen baskı altı tığı “İnsan Hakları Evrensel na alındığını belirterek “Tek Beyannamesi”nin 71. yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vak MEHMET KIZMAZ kişi yönetimine dayalı anayasa modeli ile kuvvetler ayrılığı çok ciddi bir şekilde zedelen fı (TİHV) insan hakları karnesini çı di. Kuvvetler birliğine dönüştü. Yar kardı. Türkiye’nin insan hakları ko gı siyasi iktidarın denetimine geç nusunda “sınıfta kaldığını” kay ti. İnsan hakları alanı tamamen sa deden insan hakları savunucuları, vunmasız kaldı. OHAL ciddi sorun “Ağır hak ihlalleri yaşanıyor. İnsan lar yarattı. Şu an da kalıcı bir OHAL hakları araçsallaştırılmış durumda. düzeni var” dedi. İhlaller ile mücadele edenlerin bile TİHV Başkanı Şebnem Korur Fin kıskaca alındığı bir dönem” ifadele cancı da “Topluma korku salmak rini kullandı. amacıyla, devletin basınında işken İHD ve TİHV’nin “Dünya İnsan ce apaçık sergileniyor. Yargı men Hakları Günü” olarak kabul edilen supları da bunu meşru göstermek 10 Aralık’ta ortaya konulan veriler için bu yönde kararlar alıyor. Yar iç karartıcı boyutta. 2019 yılının ilk gı eliyle siyaset yapılıyor. Muhalifle 11 ayını kapsayan insan hakları ra ri ‘avlamak’ için kullanılıyor. Karşıt poruna göre kadın ve iş cinayetle düşüncede olduğu düşünülen herke ri ön plana çıkarken 2 binden faz si hapsetme, gözlerden uzak tutma la kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. anlayışı sergileniyor” dedi. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile toplantı, gösteri hakkının da sıkça ih Komisyon eleştirisi lal edildiğine dikkat çekilen raporda Türkiye’deki insan hakları konu çok sayıda yurttaşın sosyal medya sunda taraf olduğu uluslararası an paylaşımları nedeniyle tutuklandığı, laşmalara, anayasa ve yasalara uy toplantı ve gösterilere 1274 kez mü gunluğunu incelemek için oluşturu dahale edildiği kaydedildi. lan TBMM İnsan Haklarını İncele Raporu değerlendiren İHD Genel me Komisyonu 14’ü AKP ve MHP’li, Başkanı Öztürk Türkdoğan, ifade öz 11’i CHP, HDP ve İYİ Partili üye İHD VE TİHV’NIN HAZIRLADIĞI RAPORDA ÖNE ÇIKAN BULGULAR ŞÖYLE: n Zırhlı araçların çarpması sonucu en az 2, mayın patlaması sonucu 3, cezaevlerinde çeşitli gerekçelerle en az 38, askerlik görevini yaparken şüpheli bir şekilde en az 17 kişi yaşamını yitirdi. n İş cinayetlerinde en az 1606 işçi yaşamını yitirirken, erkek şiddeti sonucu da en az 305 kadın öldürüldü. n Barış Harekâtı sırasında, sınır hattında en az 19 sivil yaşamını yitirdi, 132 sivil de yaralandı. n İşkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla İHDTİHV’ye toplam 840 kişi başvurdu. n 11 bini kadın, 3 bin 100’ü çocuk olmak üzere toplam 286 bin 500 tutuklu ve hükümlü, 780 çocuk ise anneleri ile birlikte cezaevinde. n Kapasitesinin üstünde 66 bin civarı fazla tutuklu ve hükümlü, 457’si ağır olmak üzere 1334 hasta mahpus bulunmakta. n 65 gazeteci gözaltına alındı. 32’si hakkında soruşturma, 19’u hakkında dava açıldı. 61 gazeteci toplam 196 yıl 10 ay hapis cezasıyla, 5 gazeteci 42 bin TL para cezasıyla cezalandırıldı. 11 gazeteci saldırıya maruz kaldı ve 2 gazeteci sınır dışı edildi. n 2 bin 886 kişi toplantı ve gösterilere yapılan müdahalelerde kötü muameleye maruz kaldı. En az 69’u yaralandı, 3 bin 741’i gözaltına alındı, 5’i hakkında ev hapsi, 120’si hakkında ise adli kontrol kararı verilirken 35’i ise tutuklandı. den oluşuyor. Komisyonun çalışmalarını eleştiren CHP’li üyelerden Mahmut Tanal, komisyonun iktidarı meşru gösterme aracı haline geldiğini belirterek “İktidar, sanki insan hakları mücadelesi veriyor algısını yaratma üzerine çalışmalar yapılmakta. Tekliflerimiz keyfi bir şekilde bekletiliyor. En aktif olması gereken komisyon iken en pasifi bu. Resepsiyonlarda bulunarak insan hakları ihlalini engelleyemezsiniz. İşleyiş de çok yanlış” dedi. Komisyonun usulen toplandığını belirten HDP’nin komisyon üyelerinden Meral Danış Beştaş, “Bir şey yapılmıyor. Genellikle, ‘Havale edildi, ilgili birime gönderildi’ şeklinde baştan savma bir tutum sergiliyorlar” diye konuştu. 28 ilde yapılan ankete göre, toplumun yüzde 82’si hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine inanıyor Halk polis şiddetine karşı MUSTAFA K. ERDEMOL Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ile MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin iş birliği ile gerçekleştirilen İnsan Hakları Algısı Araştırması’ndan çarpıcı sonuçlar çıktı. Türkiye genelinde 28 ilde 2 bin 651 kişi ile yüz yüze yapılan görüşmelerle gerçekleştirilen ankete göre, toplumun yüzde 82.1’i temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğini düşünüyor. Türkiye’de temel insan haklarının yasalar tarafından güvence altına alındığını söyleyenlerin oranının yüzde 53.3 olarak belirtildiği ankete göre, kişilerin yüzde 43.8’i diğer insanların arasında, yüzde 43.4’ü ise sosyal medyada düşüncelerini rahatça ifade edemiyor. “Türkiye’de insanlar düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorlar mı” sorusuna “hayır” yanıtı verenlerin oranının yüzde 52.4’e yükseldiği, “İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebildiğini” söyleyen kişilerin oranının ise yüzde 37.7’ye gerilediği de belirlendi. Biber gazına destek yok Barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkında katılımcıların büyük oranda olumlu görüş bildirdiği belirtilen ankete göre, yüzde 75.3’lük kesim bireylerin istedikleri konuda barışçıl protesto düzenleyebileceğini söyledi. Karşıt düşüncede olanların oranı ise yüzde 17.7. Katılımcıların yüzde 71.8’i “Kendisinden farklı düşünen insanların yaptığı barışçıl protestolarda polisin şiddet uygulamasına ve biber gazı kullanmasına karşı çıkacağını” ifade etti. Anket sonuçlarına göre, polisin şiddet uygulama hakkı olmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 75. Araştırmada katılımcıların büyük kısmının başkalarının haklarını savunma konusunda harekete geçmediği görüldü. Katılımcıların yüzde 71.9’u “Başkasının hakkını savunmak için herhangi bir kampanya, protesto veya faaliyete katıldınız mı” sorusuna “hayır” yanıtı verdi. Bir faaliyet veya protestoya katıldığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 18.3’te kaldı. Türkiye’de insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusunda geleceğe iyimser baktığını söyleyenlerin oranının yüzde 45.2; kötümser bakanların ise yüzde 41.7 olarak belirlendiği ankete katılanların çoğunluğu kadınların kimseye sormadan çalışma hakkı olduğunu söyledi. Katılımcıların yüzde 43’ü “Kadınlar da erkekler gibi çalışma hakkına sahiptir” cümlesi için “kesinlikle katılıyorum” şeklinde yanıt verirken, yüzde 39.5’i “katılıyorum” dedi. Bu ifadeye kesinlikle katılmadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 4.4’te kaldı. İSTANBUL ADLIYESI ÖNÜNDE BELİ KIRILMIŞTI Görüntüleri kabul etmedi SEYHAN AVŞAR Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Zeycan Balcı’nın belini kıran polis Murat A., 3 yıl sonra dün ilk kez yargıç karşısına çıktı. Murat A., olay sırasında Balcı’yı darp etmediğini öne sürerek “Biz olay yerine tedbir amaçlı gittik. Biz gittiğimizde müdahale bitmişti” dedi. İstanbul Adliyesi önünde 30 Mart 2016 tarihinde basın açıklaması yapan ÇHD ve Halkın Hukuk Bürosu avukatlarına polisin müdahalesinde avukat Zeycan Balcı’nın beli kırılmıştı. İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşması salonunun küçük olması nedeniyle İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin salonunda görüldü. Duruşmaya İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Avukatlar Sendikası yetkilileri, Ankara ve İzmir Barosu üyelerinin de yer aldığı yüze yakın avukat katıldı. Avukatların yerlerine polisler oturdu Davanın ilk dakikalarında duruşma salonunda polislerin avukatların oturması gereken yerlere oturmuş olması nedeniyle tartışma yaşandı. Hâkimin müdahalesiyle polisler oturdukları yerden kaldırıldı. Duruşmada savunma yapan sanık polis Murat A., “Benim müdahale ettiğime dair herhangi bir ispat yoktur” dedi. Hâkimin, “Bilirkişi raporuna ne diyorsunuz” şeklindeki soruya sanık Murat A., “Rapor da kesin bir şey yoktur. Benim fotoğrafım yollanmış, bilirkişi öyle bir yazmış” yanıtını verdi. Hâkim daha sonra dava dosyasındaki görüntüleri sanık Murat A’ya göstererek “Bu sen misin” diye sordu. Sanık, “Hayır hakim bey. O görüntülerdeki ben değilim” dedi. Avukatların soru yöneltildiği sırada ise sanık Murat A, sık sık öfkelenerek sesini yükseltti. Avukat Zeycan Balcı, sanıktan şikâyetçi olduğunu söyledi. Soruşturmanın 3 yıl sürdüğünü aktaran Balcı, “Bu sürede 6 savcı değişti. İşkence yapan polisi bilirkişi teşhis etti” dedi. Ara kararını açıklayan hâkim baroların müdahillik talebini reddederek tanıkların dinlenmesi için duruşmayı nisan ayına erteledi. l İSTANBUL Gül: Yeni eylem planı hazırladık Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi için yeni bir insan hakları eylem planı hazırladıklandığını açıkladı. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric, İnsan Hakları Eylem Planının Uygulanmasını ve Raporlanmasını Destekleme Projesi’nin açılış törenine katıldı. Burada konuşan Gül, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi için yeni bir insan hakları eylem planının hazırlandığını belirterek “Bu kapsamda yapacağımız düzenlemeler demokrasimizin daha da güçlendirilmesine hizmet edecektir” dedi. l İç Politika GDS: Genetiği  değiştirilmiş siyaset! Özellikle tarımda sık karşımıza çıkan bir kavram var: Genetiği değiştirilmiş organizmalar! Kısaltmasıyla GDO. Tanımı şöyle: Genetik mühendislerinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahaleleriyle kalıtımsal değişikliğe uğratılan organizmalar. Kare karpuz, yeşil çilek, deve boyunda dana gibi olağan özellikleri dışında, insan kullanımına daha yoğun sunulan ürünler! İnternet sitelerinde farklı tarifler var mı diye baktım, bir sitede şu dikkatimi çekti: Muz kabuğunu soyunca içinden hıyar çıkıyor! Bilim insanları genlerle oynamanın, doğanın dengesi bakımından ateşle oynamak kadar tehlikeli olduğu görüşünde. İşte Türkiye’de siyaset de bu hale geldi. Benzetmede hata olmaz, bir bakıma genleri değiştirilmiş siyaset (GDS) ortamındayız. HHH 12 Eylül rejiminin getirdiği seçim yasaları barajlarla doluydu. Yüzde 10 ülke barajı, milletvekili sayısına göre bölge barajı... Örneğin bir seçim bölgesinden 4 milletvekili çıkacaksa bölge barajı yüzde 25 idi. Diyelim ki bir parti yüzde 40, öteki üç parti yüzde 20’şer oy aldı, 4 milletvekili de tek partiye gidiyordu. Sonradan bu kalktı. Ama ülke barajı kaldı. Sağduyulu herkes, yüzde 10 seçim barajı yüksek, bu oran dünyada ortalama yüzde 35 derken, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yüzde 10’luk baraj fiilen yüzde 50’ye çekildi. Erdoğan’ın deyimiyle her şey yüzde 50 artı 1 için. Hal böyle olunca siyasetin de genetiği değişti. Son birkaç seçimin yüzde 49’a 51 olduğu ortamda yüzde 1’e sahip olan maymuncuk, yüzde 2 anahtar, yüzde 3 kapı! Yüzde 10’u olan, “her şey benim sayemde” diyor, yüzde 15, “tapu bende” diyor... Neredeyse hiçbir parti “kendisi” değil...  İnsanın Tarkan sesiyle Tarzan gibi bağırası geliyor: Başkası olma kendin ol! GDO’lu ürünlerde bile, değişim o ürünün kendi yapısı içinde. GDS’de ise bülbül ötümlü kanarya, kartal uçuşlu tavşan, incir tadında soğan üretilmeye çalışılıyor. Olabilirliği de ciddi ciddi tartışılıyor. Böylesi ürünler üretilemezse de çare var! Zürafaya, “Sen ayı taklidi yap, kimse anlamaz” diyorlar! HHH  Erdoğan, yeni partilerin tutup tutmayacağı tartışmasına şehir üniversitesi’nden girdi.  Güzelim fabrika kapatılıyor, yeri malum bir vakfa tahsis ediliyor, tahsis bedava tapu devrine dönüyor, o tapuyla Halk Bankası’ndan 417 milyon lira kredi alınıyor... Bu işlemler yapılırken Erdoğan cumhurbaşkanı, Davutoğlu başbakan... Şimdi siyaset masası karışınca Erdoğan, Davutoğlu’nu Halk Bankası’nı dolandırmaya girişmekle suçluyor.  11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Erdoğan’ı arayıp “Sen istersen bunu çözersin” diyor! Bunu da Erdoğan açıklıyor... Halka “kimin haklı olduğunu” tartışmak kalıyor! Halkımız ne diyor bu tür durumlara: Hepiniz oradaydınız be! Davutoğlu, “Herkesin mal varlığı araştırılsın” diye hodri meydan çekiyor! Bir üniversite yeri tahsisinden ve kredisinden bunlar çıkıyorsa önümüzdeki dönem siyaset daha da karışacak demektir. Aklıma şöyle bir sahne geliyor: Bir kuzu ortaya çıkacak... Biri diyecek ki: “Görecekseniz az sonra aslan kesilecek...” Öteki: “Yok yav, bu miyav deyip kendisine yakın duracak birilerini arıyor...” Diğeri: “Arkadaşlar siz görmüyor musunuz, bu kişnemeye hazırlanıyor...” İlk konuşan: “Ben aslan dedim, ama bu galiba tavşan, şeyinden anladım...” Belki konuyu biraz fazla mizaha buladık ama... Siyasetin genleriyle bu kadar oynamayacaktınız! Şener hayatını kaybetti Gazetececi Doğan Şener (82) dün yaşamını yitirdi. Şener, bugün Moda Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Kartal Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Hey Dergisi’nin kurucularından ve pop müzik alanından büyük bir arşivi olan Şener, bir süredir yoğun bakımda tedavi görüyordu. 8 Ocak 1937’de Zonguldak’ta doğan Şener, İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı’nda okudu. Mesleğe Türkiye Spor Gazetesi’nde muhabir olarak başladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle