28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 1 ARALIK 2019 PAZAR gorus@cumhuriyet.com.tr TASARIM: İLKNUR FİLİZ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Tank Palet Türk ordusu, kara savaşlarının en önemli araçlarını 25 yıl boyunca kendi kontrolündeki bir fabrikadan değil, yarı yarıya yabancı devlet kontrolündeki bir fabrikadan sağlayacaktır. Fabrikası tartışması Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK Eski adalet bakanı 1. Tank Palet Fabrikası işletme hakkının devri Bir süre önce Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası’nın işletme hakkının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla 25 yıllığına yüzde 50 Türk, yüzde 50 Katar sermayeli bir ortaklığa devri, bu işlemle fabrikanın “peşkeş” çekildiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirileri dolayısıyla tartışma konusu olmaya devam ediyor. Söz konusu devir, her şeyden önce anayasa ve 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümlerine uyulmadan yapılmış, usulsüz bir özelleştirme işlemi olarak görünmektedir. 2. Anayasa ve kanunla öngörülen özelleştirme usulü Anayasamıza göre, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usuller kanunla gösterilir.” (m. 47/III). 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 1. maddesi uyarınca “kuruluş” adıyla anılan “Genel ve katma bütçeli idarelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşların mal ve hizmet üretim birimleri ve varlıklarının ... işletme haklarının verilmesi veya kiralanması..., bu kanun hükümlerine tabidir.” (f. I A, sf). Kanun’un 3. maddesine göre, “Başbakanın’ (şimdi Cumhurbaşkanının) başkanlığında, onun belirleyeceği dört bakandan oluşan ve kısaca “Kurul” olarak adlandırılan “Özelleştirme Yüksek Kurulu kurulmuştur. Kurul, üyelerinin tamamının katılımı ile toplanır ve kararları oybirliği ile alır.” (f. I). Başlıca görevleri şunlardır: “a) Bu kanunun 1. maddesinde sayılan kuruluşların ‘özelleştirme kapsamına’ alınmasına ... karar vermek... b) Özelleştirme kapsamına alınmış olan kuruluşlardan gerekli görülenlerin özelleştirme kapsamından çıkarılarak eski statülerine iade edilmesine ... karar vermek. c) Kuruluşların satış, kiralama, işletme hakkı devri, mülkiyetin gayri aynı hakların tesisi ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar ile devredilmelerine ilişkin özelleştirme yöntemlerinden hangisi ile özelleşti rileceğini belirlemek. d) Özelleştirme programına alınan kuruluşların satış, kiralama, işletme hakkı devri, mülkiyetin gayri aynı hakların tesisi ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflarla gerçek ve/ veya özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi yöntemleriyle yapılan ihaleler sonucunda ihale komisyonlarınca verilen nihai kararları onaylamak” (f. II). Kanunun 4. maddesi uyarınca “Başbakana (şimdi Cumhurbaşkanına) bağlı, kısaca “İdare” olarak anılan, “kamu tüzel kişiliğine sahip, özel bütçeli Özelleştirme İdaresi Başkanlığı” kurulmuştur (f. I). Başlıca görevleri aynı maddede şöyle sıralanmıştır: “a) Kurul kararlarını uygulamak. b) Kurul tarafından verilen görev ve yetkilerle ilgili konularda karar vermek ve gerekli işlemleri yürütmek. c) Kuruluşların özelleştirme kapsamına alınmasına veya özelleştirme kapsamına alınmış olan kuruluşların eski statülerine iade edilmesi(ne) ... karar verilmesi konusunda kurula teklifte bulunmak. d) Kuruluşların özelleştirilmesine ilişkin her türlü işlemin yerine getirilmesi ile bunların özelleştirilmelerine hazırlık amacıyla yönlendirilmesini, faaliyetlerinin takip ve koordinasyonunu yürütmek” (f. II). 3. İşletme hakkının verilmesi ve ihale usulü Özelleştirme yöntemlerini düzenleyen 18. maddede “İşletme hakkının verilmesi”, “Kuruluş Türk Harbİş Sendikası Başkent Şubesi üyeleri, Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi kararına tepki göstermek için İstanbul yolu üzerindeki Erkunt Döküm Fabrikası önünde bir araya geldi. ların bir bütün olarak veya aktiflerindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin, mülkiyet hakkı saklı kalmak kaydıyla, bedel karşılığında belli bir süre ve şartlarla işletilmesi hakkının verilmesi” olarak tanımlanmıştır (f. I Ac). Aynı madde uyarınca “Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların değer tespiti çalışmaları, idarede oluşturulan değer tespit komisyonları tarafından”, özelleştirme yöntemlerinin uygulanmasına ilişkin ihale işlemleri ise “bu kanuna göre oluşturulan ihale komisyonları tarafından yürütülür.” (f. I B) Yine aynı maddede “İhale Usulleri” başlığı altında ihalelerin “kapalı teklif, pazarlık, açık artırma, belli istekliler arasında kapalı teklif usulü ile” yapılacağı belirtilmiş ve bunların her biri ayrı ayrı düzenlenmiştir (f. I Cc). 4. Yapılan işlem ve değerlendirme 4046 sayılı Kanun’un çok genel çizgileriyle özetlenen ayrıntılı hükümlerinin amacı, halkın ödediği vergilerle meydana getirilen kuruluşların özelleştirilmesine yetkili kurullarca belirli bir usule göre karar verilmesini, özelleştirmenin gerçek değer üzerinden bedel karşılığında yapılmasını, uygulamanın bu amaçla oluşturulmuş organlarca yürütülmesini sağlamaktır. Oysa Tank Palet Fabrikası’nın işletme hakkının devrinde bu hükümlere uyulmamış; işlem, Cumhurbaşkanının kararıyla 4046 sayılı Kanun’un öngördüğü usul dışında bir yöntemle gerçekleştirilmiştir. Devir işlemi, 16 Nisan 2017 günü halkoylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliğiyle getirilen tek adam yönetimi sisteminin bir uygulaması olarak görünmektedir. Askeri bir fabrikanın –ne kadar dost olursa olsun– yarı yarıya yabancı bir devletin katılımıyla oluşturulmuş bir ortaklığa devri, işin ayrıca sakıncalı bir boyutudur. 5. Sonuç Türk ordusu, kara savaşlarının en önemli araçlarını 25 yıl boyunca kendi kontrolündeki bir fabrikadan değil, yarı yarıya yabancı devlet kontrolündeki bir fabrikadan sağlayacaktır. İşlemin yapılmasında başlıca etken olduğu anlaşılan yüzde 50 finansman dışında Katar’ın tank palet üretiminin geliştirilmesine ne ölçüde teknolojik katkıda bulunabileceği bilinmiyor. Yapılan yanlıştan dönülmesi için Katar’la varılacak dostça bir anlaşma ile işlemin iptali ve Fabrikanın geri alınması, en uygun yol olarak görünmektedir. Yukarıda değinildiği gibi, 4046 sayılı Kanun’un 3. maddesinde kurulun “Özelleştirme kapsamına alınmış olan kuruluşlardan gerekli görülenlerin özelleştirme kapsamından çıkarılarak eski statülerine iade edilmesine... karar vermek” (f. II b); 4. maddesinde bunun için İdare’nin “özelleştirme kapsamına alınmış olan kuruluşların eski statülerine iade edilmesi(ne)... karar verilmesi konusunda kurula teklifte bulunmak” görevleri öngörülmüştür (f. II c). Türkiye’nin çıkarları, bu görevlerin yerine getirilmesini gerektirmektedir. Hapisteki yazar ve gazeteciler Sevgili okurlarım, Uluslararası Yazarlar Birliği, PEN’in, 1981’de ilan ettiği “15 Kasım Hapisteki Yazarlar Günü”nde, Türkiye’deki meslek örgütleri İstanbul’da toplandılar ve tutuklu yazar ve gazetecilerin özgür bırakılması için çağrı yaptılar. İktidar ise tam bir aymazlık içinde: Hem bu çağrılara kulaklarını tıkıyor hem de üç büyük kentteki seçim sonuçlarıyla artık saklanamaz hale gelen çöküşünü durdurmaya çalışıyor... Böylece çöküşü durdurmak yerine, hızlandırıyor! HHH PEN Türkiye Merkezi Başkanı Zeynep Oral:  “Eğer bir ülkede haksız yere hapiste yatan bir tek insan dahi varsa hiç ama hiçbir gazeteci, yazar özgür değildir. Bu kadar çok insanın hapiste olması da bir gözdağı vermek anlamına geliyor. Uluslararası PEN bu yıl beş aktivist, yazar ve gazeteciye dikkat çekti. Bunlar; Lydia Cacho, Stella Nyanzi, Shakthika Sathkumara, Galal ElBehairy ve Türkiye’den Nedim Türfent. Nedim Türfent’in davası gerçekten akılları durduracak nitelikte. On dokuz tanık mahkemede işkence sonucu ifade verdiğini söylemesine rağmen Nedim hâlâ hapiste.” HHH Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Adnan Özyalçıner: “Her gazeteci, yazar düşünce üretmekte, açıklamakta özgürdür. Bu, anayasal bir haktır. Buna karşı ülkemizde gazeteci, yazarlar hapiste tutuluyorsa bu anayasal bir suçtur. Asıl suçlular, anayasayı görmezden gelerek yok sayanlardır. Bu trajikomik durum karşısında biz dışarıdaki yazar ve gazetecilerin yapacakları, her türlü baskı ve yolsuzluğa direnerek özgürlükçü demokrasi yolunu açmaktır.” HHH Türkiye Gazeteciler Ce miyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş: “Vatandaşın hangi haberi okuyacağına, yazarın hangi yazıyı yazacağına, yayıncının hangi kitabı yayımlayacağına iktidar karar veriyor. Yazdıkları ve düşündükleri nedeniyle cezaevine giren gazetecilerin, yazarların da hangi gazeteyi, hangi kitabı okuyacağına, hangi televizyon kanalını seyredeceğine iktidar karar veriyor. Önce eleştirel yayıncılık yapan gazetelerin habercilerine akreditasyon getirildi. Soru sormaları engellendi. Sonra iktidar eliyle oluşturulan medyaya özel toplantılar düzenlenmeye başladı. Toplantılarda sorular önceden dağıtıldı. Soru sormak yasaklandı. Sonra gazetecilik terör faaliyeti, gazeteciler terörist ilan edildi. Şu anda 115 gazeteci cezaevinde. 10 bini aşkın gazeteci işsiz. 15 Temmuz darbe girişimden sonra FETÖ medyasına yönelik diye başlayan basın kartı iptalleri 12 Eylül döneminde eleştirel yazı yazan gazetecilere kadar uzandı. Sonuçta tam 3 bin 810 gazetecinin basın kartı iptal edildi. Meslektaşlarımızın önce basın kartları iptal edildi, sonra da ‘hapiste basın kartı olan kimse yok’ denildi. Biz ülkede basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların kaldırılmasını, tutuklu meslektaşlarımızın özgür bırakılmasını istiyoruz.” HHH Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk: “BM İnsan Haklarını Evrensel Beyannamesi her türlü fikrin yayılmasının bir hak olduğunu söylüyor. Sadece ülkemizde değil, dünyanın pek çok yerinde benzer ihlal ve baskılar var. Ama yine de enseyi karartmamak gerektiğini ve dayanışmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.” HHH HERKES İÇİN, HER ZAMAN, HER YERDE, ADALET! www.cumhuriyetkitap.com.tr’de %70’e varan indirimler sizi bekliyor! Roman dostu ödülünü almak... Abdül Batur İzmir Konak Belediye Başkanı Batı Balkanlar ve Türkiye’de Roman Sivil Toplumu Geliştirme Ortak Girişimi ile Sıfır Ayrımcılık Derneği tarafından verilen “En Roman Dostu Belediye Başkanı” ödülü, bu yıl Konak Belediyesi adına tarafıma verildi. Brüksel’e giderek aldığım bu ödülden büyük bir mutluluk ve onur duydum. Bu ödül, Konak’ta hemşerileriyle yan yana yürüyebilen, onlarla hayatı paylaşabilen bir belediye ve belediye başkanı olma konusunda, doğru adımlar attığımızın bir göstergesidir ki, bu nedenle bizim için çok önemlidir. Roman hemşerilerimiz ilçemizin çokkültürlü yapısındaki en renkli dokudur. Kültürel zenginlik 112 mahallemizin 27’sinde kültürümüzün bir zenginliği, yaklaşık 70 bin Roman kökenli vatandaşımız yaşıyor. Bu zenginliğin, karşı karşıya oldukları sorunları aşmaları için de kısa ve uzun vadeli planlarımızı hayata geçirmek adına çalışmalar yapıyoruz. Her şeyden önce vurgulamak isterim ki, Roman hemşerileri Bu ödül, Konak’ta hemşerileriyle yan yana yürüyebilen, onlarla hayatı paylaşabilen bir belediye başkanı olma konusunda, doğru adımlar attığımızın bir göstergesidir ki bu nedenle bizim için çok önemlidir. miz, Konak Belediye Meclisi’nde, onların arasından gelen bir meclis üyemiz tarafından temsil ediliyor. Bu temsil bizi bir arada tutan, karşılıklı iletişimimizi güçlendiren çok önemli bir bağdır. Sosyal doku iyileşecek Bir diğer güçlü köprümüz, Roman hemşerilerimizin yoğun olarak yaşadığı mahallelerde görevli muhtarlarımızdır. Onlarla da sürekli görüşüyor ve mahallelerimizdeki yaşamı, sıkıntıları, ihtiyaçları takip ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte gerçekleştireceğimiz kentsel dönüşüm çalışmalarıyla bölgede daha çağdaş bir hayatı, kısa süre içinde kuracağız. Modern ve sağlıklı binalarda oturmalarını sağlayacağız. Atacağımız esas ve en büyük adım ise o bölgemizde sosyal dokuyu iyileştirmek olacak. Bölgemizde ihtiyaç duyulduğunu tespit ettiğimiz her mahallede bir kreş açmayı hedefliyoruz. Bu kreşlerimizden ilki, Tepecik semtimizde, Roman kökenli vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bölgede kurduğumuz, “Engelsiz Yaşam Köyü” içinde olacak. Çocuklarımızı eğitime kreşlerle çekerken, annelerine de destek olacak ve onları da kooperatiflerle iş hayatına dahil edeceğiz. Çünkü bölgedeki sosyal değişimi kendi ayakları üzerinde durmasını sağladığımız kadınlarımızla, temelden iyi bir eğitim olanağı sunacağımız çocuklarımızla yapacağımıza inanıyoruz. 2 bin çocuğumuz faydalanıyor Konak’taki toplam 13 semt merkezimizde çocuklarımızın gelişimine destek olacak çalışmalar yapıyor, kurduğumuz kütüphanelerle çocuklarımıza okuma sevgisi aşılıyoruz. Semt merkezlerimizden yararlanan Roman çocuk sayımız 2 bin civarında. Yaklaşık 200 Roman kökenli vatandaşımız açtığımız çeşitli kurslarda eğitim alıyor. Roman hemşerilerimiz için yeni meslek edindirme kursları da planlıyoruz; çünkü aşılması gereken en büyük sıkıntılardan birinin işsizlik olduğunu biliyoruz. Tepecik semtimizde bulunan tarihi bir binamız kısa süre içinde Roman Kültür Merkezi’ne dönüştürülecek. Olmazsa olmazlarımız Önemli sorun olarak belirlediğimiz madde bağımlılığıyla mücadele için de bir merkez kuruyoruz. Belirtmekten büyük bir gurur duyarım ki; Konak Belediyesi olarak, Türkiye’de madde bağımlılığı komisyonu kuran ilk belediye olduk. Yolumuz uzun ama aşılamayacak kadar zor değil. Üyesi olduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nin Roman kökenli vatandaşlarımıza yönelik, kapsayıcı yaklaşımını yerelde sürdürmek görevimiz. Onun içindir ki biz Konak’ı ortak akılla, dayanışmayla yönetiyor ve kenti yönetim felsefemizi anlatan “Birlikte Konak, çok daha güzel olacak” sloganımızla yola çıktık. Bu birlikteliğimizin içinde olmasa olmazımız Roman hemşerilerimize yönelik çalışmalarımızın, ödüle layık görülmesi bizim için onur, övünç ve gurur kaynağı olduğunu bir kez daha belirtmek isterim. 16.67 TL 6.67 TL 37.04 TL 22.22 TL 27.00 TL 16.20 TL 13.89 TL 5.56 TL Satış Noktaları İstanbul Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 / Şişli 0212 343 72 74 Ankara Güvenevler Mah. Güneş Cad. / Kavaklıdere 0312 442 30 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle