19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 4 KASIM 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET EĞİTİM Ayrıntılar Düşünmeye mecali olmayanlar… Bilişim olanakları gelişince sandık ki bellek güçlenir. Bilgiye kolay ulaşır olmak daha eğitimli insanlar ortaya çıkarır umudu belirdi. Büyük yanılgı. Çağın insanı için “dün yok”! Yani belleksiz. Her gün o kadar çok bilgi, veri ile karşılaşıyor ki kişi, bir de bunu ayıklama becerisi gerekiyor elbette. Düşünmeye vakti olmayan insan, genel kalabalığa katılarak yönünü bulup durumu idare ediyor. Doğru tarif bu: Vaziyeti idare edenler çağındayız. HHH Beyaz yakalılar, ki bu ucube kapitalist düzeni sırtında taşıyanlardır onlar, her şeye yetişmek gibi bir sorumluluk halindeler. Kitap almalı, tiyatroya gitmeli, konser izlemeli ve nihayetinde ortamlarda(!) kuracağı cümle olmalı. İyi de nasıl seçecek bunları? O yüzden kolay olanı yapıyor. Herkesin gittiği oyun en güzeli, kalabalıkların izlediği film en şahanesi, eh listelerde üstte bulunan kitaplar da en güvenlisi geliyor. Hal böyle olunca da hem belleksiz hem de estetikten yoksun bir yığın çıkıyor ortaya. HHH Richard Sennett’in “Karakter Aşınması” kitabından sıkça söz açtım. Şimdi daha bir önem kazandı bu çalışma. Erkenden iş yaşamına girmek zorunda olan insan, nasıl bir kariyer yapacaksa acele etmek zorundadır. Düzen hemen kusacak çünkü onu. Elinde çok katlı binaya (plaza) giriş kartı bulunan beyaz yakalı, gün gelecek onun işlevsiz olduğunu görüp kapıda kalacaktır. Bol sıfatlı kartvizitlerin işe yaramayacağı günler yakındır. Kırkına gelince oyun dışı kalma riski büyük. Elbette bu korkuyla yaşamak da çok güçtür. Üstelik insanı bencil kılıyor. Kuşkusuz bir o kadar da zalim elbette! Robot işçilerle rekabet Kişinin kendi derdine düşmesi siyasal iktidarı ve onların işbirlikçisi patronların elini kolaylaştırır. Henüz ülkemizde işçilik ucuz olduğu içi tartışmıyoruz, ama yakında robot işçilerle rekabet gerekecek. Bazı meslekler ortadan kalkacak. Kol gücüyle geçinenler için sorun derinleşecek kuşkusuz, lakin kendini dokunulmaz sanan beyaz yakalı işçi de payına düşeni alacak. Her iktisadi krizde kapının önüne konan, özellikle yönetici tayfa, gelecek olanın da farkında. Nasıl oluyor da hâlâ bir şey yokmuş gibi davranmaya devam ediyorlar, hayret! HHH Belleksiz toplum, tarihin kendinden başladığını sanır. Ya da uydurulan tarihe inanır. Temel çatışmayı görmezden gelir, sunulan tatlı rüya işine gelir çünkü. Üstelik ülkenin iyi okullarında okumuş kişiler buna eyvallah ediyor, acıklıdır bu hal. Siyasal İslam hareketinin “kapitalizmle” hiçbir temel çelişkisi olmadığı için, pek hoşlanmasa da bu beyaz yakalı kalabalığa dokunmaz. Hatta tüketmesi için teşvik eder. Örgütlü olmadıkları müddetçe de onları tehlikeli saymaz. Ne zaman “Gezi” de olduğu gibi, biraz da içgüdüsel biçimde sokağa çıkar, işte o zaman kafasına basmak ister. Aksi halde risk taşımaz bu kalabalık. Başını kaşımaya(!) vakti yoktur çünkü kravatlı, etek ceketli kalabalığın! Cumhuriyet Bayramı sevinci Tüm bunları Cumhuriyet Bayramı günü yeniden düşündüm. İnsanların bayram sevinci mutlu etti açıkçası. Cumhuriyet, her ne kadar büyük güç kaybına uğradıysa da hâlâ ayaktadır. Üstelik öyle bir hale geldi ki havuz basını bile “Atatürk” fotoğrafları yayımlamak zorunda kaldı. Çünkü bizim coğrafyamızda laiklik yoksa nefes alma şansı yok. Bu coğrafyada Atatürk yoksa IŞİD ve türevleri var. Mecbur kaldılar. Ama şimdi daha güç sürece girdik. Cumhuriyet deyince aynı şeyi mi anlıyoruz? Önümüzde biriken dağ gibi sorunları nasıl aşacağız?  HHH Diyeceğim, düşünmeye zamanı olmayan her kalabalık tehlikelidir. Cemaatler, tarikatlar iradesini, aklını şeyhine devreden insanlardan oluşur. Böylece hayat kolay hale gelir. Kendi derdine düşen beyaz yakalı kitle de, iradesini genel geçer popüler kültüre ve onu uydurduğu değerlere devreder. Cemaat gibi örgütlü de değildir, ancak öyle davranır. Öğle saati holding çalışanlarının yemek yediği lokantalara ve tercihlere bir bakın. Ya da hafta sonu eğlence yerlerini şöyle bir gezin. Ya da okudukları son kitabı sorun mesela. Hatta izledikleri dizileri de ekleyin yanına. Gazeteye gelince... Sormaya korkar insan. Orta sınıf olmakla, ortalama olmak farklıdır. Düşünmek gerek. Meslek liselerine destek Panasonic Life Solutions Türkiye, meslek lisesi öğrencilerinin teorik eğitimini pratik beceriye dönüştürmelerine ve eğitim gördükleri alanda uygulamalı eğitim imkânı bulmalarına katkı yapmak amacı ile endüstri meslek liselerine destek sağlıyor. Kuruluş, “Meslek Eğitimine Destek, Aydınlık Geleceğe Destek” projesi kapsamında Kartal Atalar Meslek Lisesi’nde öğrencilere kitap hediye etti. Uygulama kitapları, törenle 120 öğrenciye verildi. Türkiye Kurumsal Marka Yönetimi Genel Müdürü Aysel Özaltınok, mesleki eğitime verilen desteğin önemini vurgulayarak “Projemiz ile mesleki eğitime önemli katkılar sağlıyor ve bu alandaki çalışmalarımızla meslek liseli gençlerimize destek olmayı amaçlıyoruz” dedi. Çocuklara ‘değerler eğitimi’ dersini verecek öğretmenleri müftülükler belirleyecek Öğretmeni müftü seçecekAyrıntılar Ayrıntılar Eğitim alanında protokoller üzerinden yürütülen süreç, ülkenin her yerinde devam ettiriliyor. Çeşitli vakıflar ve derneklerle imzalanan protokoller, müftülükler ve Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden de yaşama geçiriliyor. Geçen günlerde bazı illerdeki okulöncesi kurumlara ve ilkokullara “valilik oluru” ile gönderilen yazıda, “İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İl Müftülüğü arasındaki işbirliği ile okulöncesi ve ilkokullarda kayıtlı öğrencilere değerler eğitimi verilerek milli, manevi, kültür ve ahlaki gelişmelerinin sağlanması amaçlanıyor” denildi. Yazıda, “bu proto kol kapsamında görevlindirilecek olan eğitimciler ilkokul için en az önlisans mezunu veya pedagojik formasyona sahip, okulöncesi kurumlarında ise en az önlisans mezunu veya 46 yaş öğreticilik sertifikasına sahip kişiler arasından İl Müftülüğü tarafından görevlendirilecektir” ifadesi bulunuyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, yapılan protokollere tepki göstererek şu değerlendirmeyi yaptı: “Okulöncesi eğitimde yer alan öğrencilerimizin ‘okul öncesi eğitim programı’ üzerinden haftalık 30 saatlik eğitim hakkı da yok sayılarak, pedagojik formasyon almamış eğitim Vakıflar ve derneklerle imzalanan protokoller, eğitim sistemi içinde giderek daha çok yer kaplıyor. Bu protokoller kimi zaman müftülükler ve Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden hayata geçiriliyor. ci niteliği taşımayan kişiler tarafın dırıldığına dikkat çeken Aydoğan, dan ‘Değerler Eğitimi’ adı altında ça “STK’ler adıyla ideolojik çalışma yü lışmalar gerçekleştiriliyor. Bu rüten yapıların toplumsal yaş grubu için bütün kazanım cinsiyet eşitliğine bakış açısı lar 30 saat üzerinden planla kamuoyuna yaptıkları açık nıyor. Bunun 6 saatine müf lamalar ve uygulamaları ile tülüğün belirlediği kişiler gi ortadadır. TÜGVA’nın 81 il riyor. Müftülük, Milli Eğitim de yer alan yapılanmasında Bakanlığı’nın üstünde bir yer bir tane dahi kadının bulun de tanımlanıyor. Eğitim, MEB maması bile kadınlara yöne kararıyla müftülüklere bıra lik bakış açısının bir fotoğ kılmış oluyor. ‘Duyarlı vatandaş’ Feray Aytekin Aydoğan rafıdır. Bu yapıların eğitim kurumlarında yürüteceği ça lışmaların cinsiyetçi bir yak Ayrıca dünyanın her yerinde 46 yaş laşımla yaşama geçirileceği çok net grubu çocuklara soyut bilgiler veril bir gerçekliktir” dedi. mesinin pedagojik bir karşılığı olmadı Türkiye’nin, 1985 yılında CEDAW ğı, aksine çocukların bilişsel, psikolo Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılı jik gelişimlerine telafisi olmayacak za ğın Ortadan Kaldırılması Sözleşme rarlar vereceği eğitimciler tarafından si, 2011 yılında İstanbul Sözleşme ortaklaşılan en temel ilkeler arasında si Kadına Karşı Şiddetin ve Aile İçi yer almasına rağmen ısrarla bu proto Şiddetin Önlenmesi ve Avrupa Kon kollerin hayata geçirilmesi politikaları seyi Sözleşmesi’ni imzaladığını ha sürdürülmektedir. ” tırlatan Aydoğan şöyle devam etti: Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi “Kadınların yürüttüğü mücadele nin, eğitim alanından, çıkarılan ya nin, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve salar, yönetmelikler ve düzenle kadın cinayetleri konusunda oluşan meler ile adım adım ortadan kal muhalefetin sonucunda hükümet bu sözleşmelerden kaynaklı yükümlülüklerinin gereğini yapmak zorunda kaldı. MEB ve YÖK toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı hareket etme konusunda adımlar atmaya başladı. Mücadele sonucunda kazandığımız hakları her dönemde çeşitli vesayet mekanizmaları hedef aldı. Ancak gelinen süreçte cinsiyetçi ideolojilerinin gereği olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan MEB ve YÖK’ün politikalarını belirleyen vesayet mekanizmalarının saldırıları daha da yoğunlaştı. Bu vesayet mekanizmasının en önemli özelliği “duyarlı vatandaşlar” adı verilen, tepki göstereceği ön kabulü ile hareket edilen, MEB ve YÖK’ü kendi politik çizgisi doğrultusunda hareket etmeye zorlayan kesimlerdir. Bu vesayet mekanizması MEB’ in ve YÖK’ ün politikalarını belirleyen temel aktörler haline geldi. Toplumsal cinsiyet eşitliği, öğretim, özel eğitim ve rehberlik, yüksek öğretim programlarından, sosyal etkinlikler etkinlikler yönetmeliğinden çıkarıldı. Vesayet mekanizmalarının toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan saldırıları sonucunda mücadele ederek elde ettiğimiz kazanımları her geçen gün kaybediyoruz. Adım adım kazanımlarımız MEB ve YÖK tarafından ortadan kaldırılıyor.” Önce namaz sonra tirit! OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı Şanlıurfa’da, “öğrencilerin sabah namazında dergâha götürülmesinin ardından tirit (et suyuna ekmek konularak yapılan yemek) ikram edilmesi” talimatını verdi. MEB, “7 peygamber 7 tema” projesi kapsamında okulöncesinden başlayarak okullarda bir dizi etkinlik yapılmasını istedi. Etkinlikler arasında, “öğrencilerin sabah namazına dergâha götürülmesi ve orada tirit ikramı” yer aldı. “Cömertlik ve misafirperverlik” başlıklı tema kapsamında okul zillerinin melodisinin de Barış Manço’nun “Halil İbrahim Sofrası” şarkısı olması istendi. Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden “hassasiyet gösterilmesi” talep edilerek gönderilen resmi yazıda, okulöncesi, ilkokul, ortaokul, imam hatip lisesi ve diğer liseler için 14 farklı etkinlik çizelgesi yer aldı. “İbrahim Peygamber”in anlatılacağı, “Cömertlik ve misafirperverlik” temalı etkinlikler arasında, “Halil İbrahim Sofrası kurulması, animasyon, resim yarışması, okul zillerinin değiştirilmesi, okul panoları ve belediye bilbord’larına Hz. İbrahim’e ait dikkat çekici görsellerin asılması, kalabalık alanlara 2 farklı afiş asılması” zorunlu etkinlikler olarak sıralandı. İl milli eğitim müdürlüğünün okullara ikisinin yapılmasını istedi ği ve okulöncesinden başlayarak her kurum için seçmeli etkinlikler arasında gösterilen “Hz. İbrahim’in makamının ziyareti, müzede gösterimi” de bulunuyor. Ortaokuldan başlayarak imam hatip ve diğer lise öğrencilerine sabah namaz vakti sonrasında “dergâhta tirit ikramı” yapılması istendi. Bu konuda Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) ve belediyeden destek alınması önerildi. Üniversitelerden alınacak destekle de liselerde seminer ve konferanslar yapılması talep edildi. Liselerde ise ayrıca pansiyonlarda kalan öğrencilerin gündüzlü öğrencilerce evlerde ağırlanması da etkinlik önerileri arasında yer aldı. l ANKARA 250 gönüllü koşucu görmeyen çocuklar için destek bekliyor ‘Eşit işe eşit maaş’ Özel okullarda düşük ücretlerle çalışan öğretmenlerin sorunları TBMM gündemine taşındı. CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, özel kurumlarda görev yapan özel eğitim personeli ile kamudaki öğretmenlerin “aynı düzeyde maaş almalarını” öneren yasa teklifini, TBMM Başkanlığı’na sundu. Özel kurumlarda mağdur edilen ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na seslenen öğretmenlere yönelik yasa teklifi hazırlayan Bakan, Özel Öğretim Kurumları Yasası’nda değişiklik yapılmasını önererek “Değişiklik ile özel öğretim kurumlarında görev yapan özel eğitim personeli ile kamu personelinin ‘eşit işe eşit ücret ilkesi’ çerçevesinde aynı aylık ücreti almaları amaçlanmaktadır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Parıltı’lı bağışlar Görme engelli çocukların eğitim aldığı “Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği” için dün koşan 250 gönüllü koşucunun bağış kampanyası, 17 Kasım’a kadar sürecek. Toplanacak bağışlarla hedeflenen, daha çok görmeyen çocuğa eğitim desteği sağlamak. Görmeyen çocukların aileleri tarafından kurulan dernekte sürdürülen çalışmaların amacı, görme engeli doğuştan ya da sonradan olan çocukları bağımsız yaşama hazırlamak. Dernek bünyesindeki Kabartma Düşler Özel Eğitim Merkezi ile Türkiye’nin dört bir yanındaki yaklaşık 1000 çocuğa bağımsız yaşam becerileri öğretiliyor. Çocukların okul çağına geldiklerinde gören yaşıtları ile aynı seviyeye ulaşmaları hedefleniyor.   Derneğin iki temel hedefi bulunuyor: n ERKEN EĞİTİM: Doğumla beraber başlayan bebeklik dönemi ve okulöncesi dönemde, çocuğun ileri yaşlardaki gelişimini etkileyen öğrenme ve davranış örüntülerinin temelleri atıllıyor. Bu kritik dönemde sağlanan erken uyaran ve deneyim zenginliği hayati öneme sahip. Özel eğitim gereksinimi olan çocuklar için erken eğitimin önemi bu dönemde bir kat daha artıyor. Engeli olan çocukların, yaşıtlarının öğrenim düzeyine ulaşmaları ya da yapabileceklerinin en iyisini yapabilmeleri için eğitime mümkün olan en erken zamanda başlamaları gerekiyor. n KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ: Kaynaştır ma, farklı gelişim hızı ve özellikleri gösteren çocukların, normal gelişen akranları ile aynı ortamda eğitim almaları olarak tanımlanıyor. Merkezce uygun görülen çocuklar, gerekli eğitim hizmeti ve rehberlik sağlanarak kaynaştırma eğitimine yönlendiriliyor. Kaynaştırma eğitimi sürecinde, öğrencilerin devam ettiği örgün eğitim kurumlarının idareci ve öğretmenleri, çocukların özellikleri ile ilgili bilgilendiriliyor. Gerek eğitim sürecinden, gerekse çocuğa has özelliklerden kaynaklanan sorunlara, öğretmenlerle yüz yüze ya da telefonla görüşerek çözüm yolları aranıyor. Küçükler ‘Keşif Dünyası’nda Henkel ve Yaratıcı Çocuklar Derneği işbirliği ile başlatılan “Keşif Dünyası”, 810 yaş arası tüm çocukları bekliyor. Darüşşafaka Okulları’ndaki merkezde çocuklar, Yaratıcı Çocuklar Derneği’nin öğretmenleri eşliğinde gerçekleştirilen bilim atölyelerine katılıyor. Atölye çalışmaları, 810 yaş arası çocukların ücretsiz katılımı için tüm okulların başvurularına açık. Çocuklar, Keşif Dünyası’ndaki bilim atölyelerinde yapıştırma, yıkama, temizleme ve sürdürülebilirlik dahil olmak üzere çeşitli konularda ilk bilimsel deneylerine katılıyor. Deneylerde araştırmalar, su, limon, yumurta kabuğu gibi doğal malzemeler üzerinde yapılıyor. Öğretmenlere yüksek lisans Mektebim Koleji ile Arel Üniversi tesi yöneticileri arasında işbirliği ile “Sana Değer Öğretmenim” projesi imzalandı. Kolej öğretmenleri, üniversite bünyesinde yer alan tezsiz işletme yüksek lisans programına başladı. Kolej genel müdürü Servet Özkök, “İşletme yüksek lisans programı tamamen öğretmenlere yönelik bir program. Amaç kendini geliştirmek isteyen öğretmenlerimize bu tip imkân sağlamak. Tüm okullarımızı öğretmen gelişim merkezi olarak değerlendirmek istiyoruz. Bu merkezlerde kendini geliştirmek isteyen tüm öğretmenlerimize okullarımız açık olacak” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle