19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 4 KASIM 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: HAKAN AKARSU HABER/YORUM Karaelmasın çiçekleriADD, Cumhuriyet kutlamaları kapsamında bir panel düzenledi Türkiye’de kim antiemperyalist? Türkiye’de antiemperyalizm dendiğinde, akla ilk gelen kişi kuşkusuz ki Mustafa Kemal Atatürk’tür. Anadolu’yu ve Trakya’yı işgal eden Britanya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya ve Yunanistan’a karşı bağımsızlık mücadelesi veren Kurtuluş Savaşı’nın lideri Atatürk, dünyadaki birçok antiemperyalist hareketin de esin kaynağı olmuştur. Üstelik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı olan Atatürk, bu mücadeleyi sadece cephede savaşarak değil, çağdaş uygarlık hedefini ortaya koyarak da vermiştir. Çünkü Atatürk, cephedeki savaşlar kazanılsa bile, emperyalizme karşı cehaletle mücadele edilemeyeceğini, cahil toplumların, sömürge olmaya mahkum olduklarını biliyordu. Atatürk, antiemperyalist mücadeleyi kalıcı ve sürdürülebilir bir hale getirmek için de, aydınlanma devrimlerini gerçekleştirmiştir. Akıl tutulması Bugün, başta laiklik olmak üzere, aydınlanma devrimlerini yerle bir eden AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın antiemperyalist olduğunu iddia etmek, akıl tutulmasından başka bir şey değildir. Emperyalizme karşı mücadele etmek, terör örgütü PKK’ye ve YPG’ye karşı sınır ötesi operasyon yapmaktan ibaret bir iş değildir. Ayrıca, terör örgütü PKK’ye karşı sınır ötesi operasyon gerçekleştiren ilk hükümet, AKP hükümeti de değildir. 1984 yılından beri, ANAP, DYP, SHP, DSP, MHP gibi çeşitli siyasi partilerin iktidarda olduğu dönemlerde, Irak’ta ve Suriye’de terör örgütü PKK’ye karşı onlarca sınır ötesi operasyon gerçekleştirilmiştir. Hatta terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın, herhangi bir sınır ötesi operasyona girilmeden, diplomatik baskıyla Suriye’den çıkarılıp Kenya’da tutuklanmasını da, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı ve Başbakan Bülent Ecevit’in liderlik ettiği hükümet sağlamıştır. Aynı Ecevit, CHP Genel Başkanı ve Başbakan olduğu dönemde, 1974 yılında, Yunanistan’daki askeri darbe hükümetinin desteklediği Nikos Sampson’un Kıbrıs’ta darbe yapmasının ardından, ABD’nin ve Britanya’nın tehditlerini yok hükmünde sayarak “Kıbrıs Barış Harekâtı”nı gerçekleştirmiştir. Bu harekâtın ardından ABD, Türkiye’ye askeri ambargo uygulamış, Ecevit de bunun üzerine İncirlik Üssü’nü kapatmıştır. İsmet İnönü’nün tarihi yanıtı Kurtuluş Savaşı’nda, Batı Cephesi Komutanı olarak cephede işgal kuvvetlerine karşı en büyük mücadeleyi veren komutanlardan birisi olan, Lozan’da emperyalist ülkelerin tüm dayatmalarına karşı direnen, CHP Genel Başkanı, ikinci Cumhurbaşkanı ve Başbakan İsmet İnönü de, ABD’nin 1964 yılında Kıbrıs konusundaki baskıları üzerine, “Yeni bir dünya düzeni kurulur ve Türkiye orada yerini alır” diyerek yanıt vermiştir. ABD’nin, uydurma gerekçelerle Irak’ı işgal etme operasyonunun bir parçası olan ve AKP’nin teklifiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan 1 Mart 2003 tezkeresi de, ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal’ın öncülüğünde reddedilmiştir. Böylece, yaklaşık 60 bin ABD askerinin Türkiye üzerinden Irak’ı işgal etmesi ve bu işgal güçlerinin Türkiye’de konuşlanması engellenmiştir. “Arap Baharı” adıyla pazarlanan, gerçekte “Arap Kâbusu” olan olaylarda, bazı Arap ülkelerinde laiklik karşıtı köktendinci ayaklanmalar ortaya çıkmış, ABD, AB ve İsrail bu ayaklanmaları desteklemiş, Erdoğan ve AKP, Suriye’deki Beşşar Esad yönetiminin devrilmesini ve çoğu köktendinci olan rejim muhaliflerinin eğitilip donatılmasını örgütlemiştir. İsrail’in, 1990’lı yıllardan itibaren kendisine yönelik en büyük tehdit olarak gördüğü dört ülke vardı: İran, Irak, Suriye ve Libya. Irak, kitle imha silahlarını bulundurduğu yalanıyla işgal edilmiş, Kürt, Sünni ve Şii bölgeleri arasında üçe bölünmüştü. Libya ve Suriye, “Arap Kâbusu” üzerinden bölündü ve iç savaşa sürüklendi. Geriye İran kaldı; ABD ve İsrail şu anda, İran’ın bölünüp parçalanması için mücadele veriyorlar. AKP’nin, zücaciye dükkânına giren fil gibi Suriye’yi kırıp döktükten sonra, ortalığın bir kısmını toparlamak amacıyla yürüttüğü “Barış Pınarı Harekâtı”nı İstiklal Savaşı’na benzetmek de, akıl tutulmasından başka bir şey değildir. ALİ AYAROĞLU Atatürk Düşünce Derneği (ADD) Zonguldak Şubesi tarafından Cumhuriyetin 96. yılı kutlamaları kapsamında önceki gün Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Şemsi Denizer Konferans Salonu’nda “Karaelmasın Çiçekleri” konulu panel düzenlendi. GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, GMİS Genel Teşkilatlanma Sekreteri Tayfun Demir, sivil toplum kuruluşu başkanlarının yanı sıra çok sayıda davetlinin izlediği panelde, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, eski ADD Zonguldak Şube Başkanı Şükran Karahasan, eski Zonguldaksporlu futbolcu Halil Güngördü, eski akademisyen Kaptan Kaptangil, araştırmacı yazar Ekrem Zaman konuşmacı olarak katıldı. Panelin açılışında konuşan ADD Zonguldak Şube Başkanı Nazan Papila, “Şehre önem li hizmetlerde bulunan ‘karaelmasın çiçekleri’ni unutmayacağız ve unutturmayacağız. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu bağımsız, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayileşme ve kalkınmada simge kenti olan karaelmas diyarının çiçeklerisiniz. Bu şehrin kültürünü, ruhunu taşımaktasınız” dedi. Gazetemiz Genel Yayın yönetmeni Aykut Küçükkaya da “Zonguldak’a borcumuz çok. Geçmişte kültürde, sporda müthiş bir başarı vardı. Zonguldak’ı tekrar cazibe merkezi yapmalıyız. Bu kentin eski kimliğini bulması için ben elimden geleni yapmaya çalışacağım” diye konuştu. l ZONGULDAK Trabzon’da 20 bin ciltlik kütüphaneye destek verilmedi LEYLA KILIÇ Trabzon’a 20 bin ciltlik bir kütüphane kazandırmak için harekete geçen Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Üçüncü, ilgili makamlardan ve yetkililerden kullanılmayan bir binanın kütüphane için tahsis edilmesini istediklerini ancak olumlu yanıt alamadıklarını söyledi. Kente yarar sağlayacak bedelsiz kütüphane için bina tahsis edilmemesini eleştiren Üçüncü, “20 bin ciltlik bir kütüphaneyi bedelsiz olarak vilayetimize kazandırmak adına yetkililerden metruk binalardan birinin tahsisini istedik. Partim, cemaatim, tarikatım, siyasi desteğim yok. Bu nedenle muvaffak olamadık” dedi. Cumhuriyet’e konuşan Üçüncü, Sivil akademi işleviyle uluslararası bir merkez haline getirilmek istenen kütüphane için yetkililerden metruk bir bina istendiğini ancak olumlu ya nıt alamadıklarını kaydetti. Yetkililerin kütüphane için bina tahsis etmemesini eleştiren Üçüncü, “20 bin ciltlik bir kütüphaneyi bedelsiz olarak vilayetimize kazandırmak adına yetkililerden metruk binalardan birinin tahsisini istedik. Projeyi sivil inisiyatiflerle kendimiz yapacağız. Uluslararası bir müze ve kütüphane olacak” dedi. Kendi imkânları ile Trabzon’a kazandırılacak kütüphanenin bir katında geleneksel dokuma ve süslemelerin yer aldığı bir müzenin olacağını belirten Üçüncü, “Atatürk’ün Türkoloji perspektifine uygun bir kurum oluşturacağız. Organizasyonunu Kültür Bilimleri Akademisi’nin üstleneceği kütüphanemiz, Karadeniz Bölgesi’ndeki araştırmalar için de bir ciddi merkez olacak. İlişki halinde olduğumuz çesitli kurumlardaki profesör arkadaşlarımız bu bilimsel faaliyetlere destek verecekler. Elimizde bölgenin 50 yıllık folklor derleme arşivi var, onu da tasnif edip hizmete açacağız” diye konuştu. Atatürk silueti tescillendi Ardahan’da her haziran ve ağus tos ayında doğa olayı olarak ortaya çıkan Atatürk siluetinin bulunduğu bölge, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Atatürk Silueti Doğal Sit Alanı” olarak tescillendi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, 23 Ekim tarihinde aldığı kararla, Ardahan’ın Damal ilçesinde bir doğa olayı olarak ortaya çıkan Atatürk siluetinin bulunduğu araziyi “Doğal Sit Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olduğunu belirledi. Atatürk silueti ilk olarak 1954 yılında Yukarı Gündeş köyünde çobanlık yapan Adıgüzel Kırmızıgül tarafından fark edildi. Gazeteci Erdoğan Kumru’nun 1975’te çektiği siluet fotoğrafını Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilmesiyle bu doğa olayı Türkiye’de duyuldu. Turistlerin ve fotoğrafçıların ilgisini çeken Atatürk siluetinin oluşumu 1995’ten itibaren her yıl temmuz ayında düzenlenen “Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri” ile kutlanıyor. l İç Politika BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Ortaçağda Doğu Latin devletlerindeki hafif süvari birliklerine verilen ad. 2/ Mersin’in Silifke ilçesinde antik bir kent... Hayvanların su içtikleri, taştan ya da ağaçtan oyma kap. 3/ Pokerde, bir oyuncunun önündeki paranın tümü... Bez parçalarından dokunmuş kilim. 4/ İki yanı da keskin, bir tür uzun savaş bıçağı. 5/ Yunan rakısı... Myanmar’ın eski başkenti. 6/ Sıvı, gaz gibi akışkanların akış denetiminde kullanılan aygıt... Bir tür yabanmersini. 7/ “Bir dokun bin işit kâsei fağfurdan” (Âli Efendi)... Asya’da bir çöl... Bir nota. 8/ Kıbrıs’a özgü, yüksek alkollü bir içki. 9/ Bir cetvel türü... Toplumda ya da bireyde, ölçü ve değerlerin çökmesi sonucunda oluşan dengesizlik durumu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yeşile çalan açık mavi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 Ç İ ĞDEM B İ 2 İ L E T AM İ N 3 Ğ EL DARA 4 DEL İ CE İ M 5 E T CAN İ K 6 MADEN M İ M 7 MA İ MAME 8 B İRİKİM K 9 İ NAM ME K E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7renk. 2/ Tarımda kullanılan azotlu gübre... Kaba sofu. 3/ Günlük ihtiyacını kar 8 9şılamak üzere bir hayvana verilen yem miktarı... Bir bağlaç. 4/ Uzaklık işareti... Soyundan gelinen kimse. 5/ Rey... Tantal elementinin simgesi... Maksim Gorki’nin bir romanı. 6/ Afyondan elde edilen bir alkaloit. 7/ Alışılmış olan, normal... “Hayır” anlamında kullanılan söz. 8/ Osmanlı şehzadelerini eğitmekle görevli devlet adamı... Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge. 9/ Kesimevi, mezbaha. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 4 KASIM 2019 SAYI: 34361 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:04 05:48 06:11 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:31 12:53 15:38 07:13 12:37 15:25 07:33 13:00 15:51 Akşam 18:05 17:51 18:17 Yatsı 19:26 19:11 19:34 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Esad karşıtlığının sonuçları Önce Astana sürecinin, ardından Fırat Kalkanı Harekâtı’nın, sonrasında Zeytin Dalı Harekâtı’nın, son olarak da Barış Pınarı Harekâtı’nın Erdoğan’ı Esad’la görüşmeye “mecbur edeceği” savunuluyordu ancak Erdoğan, Esad’la bir türlü görüşmedi! Erdoğan iç ve dış baskı oluştuğunda ya da Astana ortakları Adana Mutabakatı’nı işaret ettiğinde ise “Ben görüşmem, istihbarat düzeyinde görüşülür tabii” deme yolunu seçti. Elbette istihbarat düzeyinde, hatta askeri düzeyde de görüşülür; zira savaşan iki devlet bile savaşın ortasında o düzeyde görüşür ama Türkiye’nin ve Suriye’nin ihtiyacı olan görüşme siyasi görüşmedir, diplomatik ilişkidir! Esad’ın işaret ettiği görüşme Nitekim Esad da askeri düzeyde görüşmeler yaşandığını belirtiyor: “Türkiye ile askeri düzeyde görüşüyoruz. Keseb’de muhtemelen iki veya üç toplantı yapıldı ve Rusya’da bir veya daha fazla toplantı yapıldı. Sayıyı tam olarak hatırlamıyorum, zira son iki yılda meydana geldiler.” Peki görüşüldü de o askeri temaslardan bir sonuç çıktı mı? Onun da yanıtını veriyor Esad: “Ancak gerçek bir sonuç olmadı. En azından Astana’da kararlaştırılan İdlib’in silahtan arındırılmış bölgesinden çekilme ile ilgili bir çözüme ulaşmayı bekliyorduk. Bu yaşanmadı.” Peki sonuç almak için ne gerekiyor? Onun da yanıtı var Esad’ın sözlerinde: “Ulusların çıkarları söz konusu olduğunda, kişisel duygularımızı bir kenara bırakmalıyız. Eğer bir araya gelmek sonuç verecekse ulusların çıkarları için her şeyin yapılması gerektiğini söyleyebilirim.” Ulusun ve AKP’nin çıkarı farklı Evet, Esad gibi Türkiye kamuoyunun çoğunluğu da “ulusların çıkarı” gereği Erdoğan ile Esad’ın görüşmesini istiyor. Fakat Suriye meselesinde “ulusun çıkarı” ile “iktidarın çıkarı” temelden farklı… O nedenle Erdoğan ısrarla Esad’la görüşmüyor! Ulusun çıkarı ne? Suriye’nin siyasal birliği ve toprak bütünlüğünün korunması, bunun için de terör koridorunun engellenmesi, Şam yönetimini devirmeye çalışan her türlü dış destekli terörün son bulması, ABD emperyalizminin Suriye’den kovulması... Peki AKP iktidarının çıkarı ne? AKP en başından itibaren Esad’ı devirmeyi hedef edindi, olmayacağının görünmesinden sonra da Suriye’nin kuzeyinde kendi denetiminde bir ÖSO devletçiği kurmayı (yani federalizm) hedefledi. Ve AKP iktidarı, kendi çıkarını gerçekleştirebilmek için de ulusun çıkarı olan konuyu “görünür hedef” ilan etti: Terör koridorunu önlemek! (Ki daha birkaç yıl öncesine kadar PYD liderini Ankara’da kırmızı halı ile karşılayıp “Özerkliğinize karışmayız, yeter ki ÖSO’yla Esad’a karşı ittifak yapın” diyorlardı!) Oysa terör koridorunu önlemenin en kolay yolu Suriye’yle birlikte hareket etmekti. Ancak AKP terör koridorunu, gerçekte yerine ÖSO koridoru inşa etmek üzere önlemek istediğinden, Esad’la anlaşmamakta ısrar etti! Esad karşıtlığı ABD’ye yarıyor Olan çok kısaca budur ve AKP’nin çıkarını gerçekleştirmek için terör koridorunu önlemek üzere harekete geçmiş olması, yine de önemli bir işi yerine getirmiştir; bu bakımdan yararlıdır. Fakat Türkiye’nin tam sonuç alabilmesi ve olası tuzaklara düşmemesi için Suriye’yle anlaşmak, artık dünden daha acildir! Şundan: Erdoğan’ın Barış Pınarı Harekâtı’na rağmen, hâlâ Esad’la anlaşmamakta ısrar etmesi, harekâtın amacına zarar veriyor. Şöyle ki: Türk ordusunun harekâtı karşısında PYD/YPG Şam’a yanaşmak zorunda kaldı ve deyim yerindeyse teslim bayrağı çekti. Ankara Şam’la anlaşsa, Rusya’nın da ŞamPYD görüşmelerindeki garantörlüğüyle mesele büyük oranda çözülecekti; YPG birlikleri Suriye ordusu içinde eritilecekti... Ancak Ankara’nın Şam karşıtlığını sürdürmesi hem Washington’a hem de PYD’ye fırsat doğurdu. 1. Trump, 13 Kasım’da Erdoğan’la Beyaz Saray’da yapacağı görüşme öncesinde yeniden PYD’ye çengel attı ve “Kürtlerin petrol bölgelerine yönelme zamanı gelmiştir” dedi. 2. PYD, Şam yönetiminin “Suriye ordusuna katılın” önerisini olumlu değerlendiriyordu. Trump, “petrol bölgesi bekçiliği” görevi verince Esad’ın önerisini reddettiler. Böylece Erdoğan’ın Esad’la anlaşmamasının kısa vadede ilk iki olumsuz sonucu ortaya çıktı. Açık ki, yanlışta ısrar, daha da büyük sorunlara yol açacak!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle