19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR Haluk Bilginer, 47. Uluslararası Emmy Ödülleri’nde “Şahsiyet” dizisindeki performansıyla en iyi erkek oyuncu seçildi. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Toplumun unutkanlığa tutulmasına izin vermeyin’ Bu yıl 47’ncisi düzenlenen Uluslararası Emmy Ödülleri, New York’ta düzenlenen tören le sahiplerini buldu. Sanatçı Haluk Bilginer, 47. Uluslararası Emmy Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülüne değer görüldü. Ödülü almak için sahneye çıkan Haluk Bilginer, “Bu büyük bir onur ve akademiye bu değerli ödüle değer gördükleri için te şekkür ediyorum. Bu harika diziyi yapan ekibi sahneye davet etme iznim var mı? Bu isimler olmadan yapamazdım. Dizimizin karakteri adalet ve unutkanlık üzerineydi. Ama yalnızca bireyin unutkanlığı değil, daha tehlikeli ve zararlı olan toplumun unutkanlığıydı. Bu sebeple yaşadığınız toplumun unutkanlığa tutulmasına izin vermeyin. Bu ödülü bir gün oyuncu olmasını istediğim küçük kızım Nazlı Bilginer’e adıyorum” dedi. Konuşmasında çok iyi hissettiğini vurgulayan sanatçı, “Kendimden çok Türkiye’ye bu ödül gittiği için çok mutluyum. Çok severek, beğenerek yaptığımız bir işin başkaları tarafından da uluslararası bir platformda takdir edilmesi ve ödülle taçlandırılması çok mutlu edici bir şey. Çok mutluyum” ifadelerini kullandı. “En iyi erkek oyuncu” dalında yarışan adaylar arasında Come Again’deki rolü ile Christopher Eccleston, Impuros’taki rolüyle Raphael Logam ve Beat’teki rolüyle Jannis Niewöhner yarışıyordu. puhuTV’de yayımlanan “Şahsiyet” dizisinde Bilginer, kendisine Alzheimer tanısı konulduktan sonra yıllardır ertelediği bir cinayeti işlemeye karar veren Agâh Beyoğlu karakterini canlandırmıştı. Onur Saylak’ın yönettiği 12 bölümlük dizide Cansu Dere, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu, Hüseyin Avni Danyal, Necip Memilli, Müjde Ar ve Hümeyra gibi isimler de rol alıyordu. ‘The Irishman’ filminden bir kare. ‘The Irishman’e dev gala Burdur’dan getirilen orjinal eserler Yapı Kredi Kültür Sanat’ta... İstiklâl’in Sagalassos’un heykelleri yeni sakinleri Netflix’in dünyaca ünlü sanatçılar Ro bert De Niro, Al Paci no ve Joe Pesci’yi bir araya getiren ve bu gün yayımlanan Mar tin Scorsese imzalı filmi “The Irishman”in Tür kiye’deki özel gösteri mi önceki gün Kanyon Cinemaximum’da yapıl dı. Özel gösterim için Usta oyuncu Genco Kanyon’da büyük bir ha Erkal da filmi seyredenler zırlık vardı. Levent’te arasındaydı. ki AVM’nin dışına 50 ve 60’ların lüks araçları dizilmiş, kırmızı halı se rilmişti. Sinema salonlarının olduğu lobi de yine 50’ler ABD’si tasarımıyla konuklarını karşılıyordu. Bir Bar ve karşısındaki sahnede caz orkestrası blues şarkılarını seslendiriyor du. Filmin konusuyla alakalı dört sayfalık ga zete basılıp misafirlere dağıtıldı. Gecede kültür sanat ve medya camiasın dan birçok isim davetliler arasındaydı. Ör neğin usta sanatçılar Nevra Serezli, Genco Erkal, Selma Güneri gibi isimlerin yanı sıra Cem Yılmaz, Demet Akbağ, Nebil Özgen türk, Ezel Akay, Ali Sunal, Yetkin Dikinciler de Scorsese’nin 3 buçuk saatlik başyapıtı nı izlemeye geldiler. Film, 20. yüzyılın en önemli figürleri ile çalışmış ünlü tetikçi ve İkinci Dünya Sava şı gazisi Frank Sheeran’ın gözünden savaş sonrası Amerika’da organize suç dünyasını anlatıyor. Amerikan tarihinin aydınlatılma mış en büyük gizemlerinden efsanevi sendi ka lideri Jimmy Hoffa’nın kayboluşunu konu alan film, organize suçun perde arkasında yaşanan çatışmalar, rekabet ve siyasi bağ lantılarla dolu bir yolculuğa çıkarıyor. l ORHUN ATMIŞ Sagalassos Akdeniz’in en iyi korunmuş antik kentlerinden biri ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor. Sergide Burdur Ar keoloji Müzesi’nden getiri len 368 yapıt bulunuyor. 28 Mayıs 2020’ye kadar sürecek sergide, prehistorik çağlarda Anadolu’da yaşa AYÇA dığı kanıtlanan ve Burdur yöresinde kalıntılarına rastlanan mamut kemiklerinden, Roma im Konferans Bu akşam açılacak sergide zi yaretçiler, Sagalassos Kazısı Başkanı Jeroen Poblome tarafından verilecek konferansa da katılabilecekler. Konferans saat. 18.30’da Yapı Kredi Kültür Sanat Loca’da yapılacak. HAN paratorları Marcus Aurelius ve Hadrian’ın anıtsal boyuttaki heykellerine kadar çok sayıda ve farklı türde tarihi eser Aurelius’un heykeli. Sagalassos Roma İmparatorluk Hamamı kazılarında açığa çıkarılan heykelin orijinali yak İmparator Marcus Aurelius heykelinin başı. Roma İmparatorluğu dönemi, MS 2. yüzyıl (yaklaşık. MS 170180) var. İstiklâl Caddesi üzerindeki Yapı Kredi Kültür Sanat’ın üç katına yayılan sergide yer alan inanç ritüellerini yansıtan pişmiş toprak figürinler, Tanrı, Tanrıça ve kahraman heykelleri, laşık 5 metre yüksekliğinde. Sergiye getirilen parçalar arasında heykelin beyaz mermerden yontulmuş başı, kolları ve bacakları görülüyor. Sergide, Sagalassos’a “Pisidia’nın birinci du. Yüz rekonstrüksiyonunu bilim ve yaratıcılığın birleşimi olarak niteleyen kazı başkanı Jeroen Poblome, dijital yüz rekonstrüksiyonunun yüzde 75 kesinliğe sahip olduğunu belir Büyük İskender heykelciği, taş aletler, kenti” unvanını veren İmparator Had tiyor. Gerçek isimleri bilinmeyen Pi süs eşyaları, pişirme ve yemek kapla rian heykeline ait büst de bulunuyor. sidialılara araştırma ekibi tarafından rı Sagalassos ve Pisidia bölgesinin geç İmparator Hadrian ve Marcus Aure Rhodon ve Eirènè isimleri verildi. mişine ışık tutuyor. Sergiye, Sagalas lius, Roma’nın “Beş İyi İmparatoru” Sagalassos Arkeolojik Araştırma sos ve içinde bulunduğu Pisidia bölge arasında yer alıyor. Projesi Başkanı Prof. Dr. Jeroen Pob sinin bütün tarihi katmanlarının pay Sergide antik Pisidialı Rhodon ve lome, Türkiye’nin arkeolojik potan laşıldığı kapsamlı bir kitap eşlik edi Eirènè de ziyaretçileri bekliyor. MS 3. siyelinin çok yüksek olduğunu ve bu yor. Yapı Kredi Yayınları tarafından yüzyıla tarihlenen ve Rhodon olarak potansiyelin son yıllarda giderek art Türkçe ve İngilizce hazırlanan kitapta isimlendirilen Romalı bir erkek ve tığını belirtiyor. Sergiyle Tanrılar, bit 27 makale yer alıyor. 11. yüzyıla tarihlenen ve Eirènè ola kiler ve insanlarla Sagalassos’un bü İmparator’la karşılaşma... rak isimlendirilen Bizanslı bir kadının kafatası, uzmanlar tarafından ye tün renklerini göstermek istediklerini söyleyen Poblome: “Biz de dağlar Müze girişinde ziyaretçileri kar niden yüzlendirme tekniğiyle orijina da yaşıyoruz. Pisidia’da... Hepimiz bu şılayan heykel, İmparator Marcus line yakın görünümlerine kavuşturul tarihin bir parçasıyız” diyor. ‘Ödül dgoidsetlra’.r.a. n Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük ödülleri’ni alanlara baktım da “Ödül Dosta Gider” olmuş! Sinema ödülü alan Mesut Uçakan’ın “Gönül Dosta Gider” filminden esinlendim. Bütün filmleri dini içerikli. Sosyal bilim ödülünü alan Ahmet Yaşar Ocak, TİMAŞ’ın yazarlarından; edebiyat ödülü alan rahmetli Nuri Pakdil’in lakabı “Kudüs şairi”; zaten Doğan Kuban, Devrim Erbil ve MFÖ dışında hemen hepsi de Esenler Belediyesi’nin kültür günlerine katılan ekip; kaynak belli oldu, her belediye meclisi toplantısında İmamoğlu’nu sinirlendirmeye çalışan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu! İstanbul’da gaz, Ankara’da naz! n Pazartesi akşamüstü “Basının Güzel Kızları” Pera’da Zeynep Göğüş’ün yeni kitabı Zeytin Kuşu’nu kutlamak için toplanmışlar, çıkınca da Tünel’deki “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” yürüyüşüne bakalım demişler ama o ne, on adım atmalarına izin verilmiş, ardından biber gazı ve cop! Kızlar zor kaçmış, biber gazından. Olan sokak kedilerine, köpeklere oluyor, hem kaçamıyor, hem zehirleniyoruz! Üstelik Kaymakamlık da yürümelerine izin vermişmiş. Kadına Yö nelik Şiddetle Mücadele Günü’nde polisin kadınlara şiddet uygulaması ne demek canım? Ankara’daki etkinlik Külliye’de olunca gaz değil, izzet ikram: Baş Hanımefendi Emine Erdoğan konuşmuş, ne demekse “Mercan Seferberliği” yapıyorlarmış, yakasına bir kırmızı mercan takmışlar, pek beğendim, bize yok mu? Üstelik Emine Hanım, “Kadının bir damla gözyaşına toleransımız yok” demişken İstanbul’daki kadınları biber gazından göz yaşına niye boğuyorsunuz? Vizyon öncesi eğlenmişler n “Küçük Şeyler” filmi festivallerde ödül üzerine ödül alınca ekip, KİKİ Cihangir’de parti yapmış! Zaten Cihangir’den başka yer bilmez, kendi aralarında yaşarlar, hıh! Haberim yoktu, kapıdan bile bakamadım. fotoğraflarına bakılırsa zebra esprisiyle çok eğlenmişler. Cihangir’de yaşayan diğer oyuncu takımı da katılmış eğlenceye, bana Gülse Birsel’in “Yalan Dünya”sını anımsattı. Gülse diziyi çekiyor olsaydı, kesin bir iki sahne koyardı bardan! n Dünyaca ünlü “Game of Thrones / Taht Oyunları” dizisi mayıs ayında final bölümüyle sona ermişti. Ancak son sezonu büyük eleştirilere sahne olan diziye alternatif bir final çekileceğine dair dedikodular çıkmıştı. Dizinin resmi Twitter hesabı, dün gece dizinin simgelerinden “Winter is coming (Kış geliyor)” cümlesini tweet olarak atınca dedikoduları da tekrar gündeme getirdi. Tweet, dün öğle saatlerine kadar 82 binden fazla retweet, 295 binden fazla da beğeni aldı. Dizinin hayranları bu tweet’in son sezonun tekrar çekilmesinin habercisi olmasını umarken, daha mantık çerçevesinde düşünen hayranlar da bunun çıkacak “bluray” DVD’lerinin reklamı olabileceğini savundu. 1327 KASIM 2019 ÇARŞAMBA Sahnenin fantastik büyüsü Geçen hafta İstanbul Devlet Operası’nda türlü yokluklar içinde hazırlanmış Aleko operasını ve iki gün sonra türlü varlıklar içinde sahnelenmiş New York’taki Akhnaten operasının naklen yayınını izledim. Akmerkez’deki Cinema Pink’te New York Metropolitan’dan yapılan canlı opera yayınları, İstanbul’un büyük sahneden yoksun opera meraklılarına güzel bir hizmet oluyor. Rahmaninof’un Alekosu bestecinin ilk gençlik ürünü. Tek perdelik yapıt, mezuniyet ödevi olarak 17 gün içinde ortaya çıkmış. Puşkin’in Çingene şiiri üstüne, Vladimir NemirovichDanchenko’nun librettosuna dayanarak bestelenmiş ve 1893’de Bolşoy’da sahnelenmiş. İDOB sanatçıları Rusça, özgün dilinde oynadılar. Doğan Çelik’in masalsı rejisi, şef Zdravko Lazarov’un yönetimindeki başarılı orkestra, Paolo Villa’nın tasarımındaki devingen danslar, Zeki Saraylıoğlu’nun buğulu dekoru, Serdar Başbuğ’un yaratıcı kostümleri, Fatma Nil Berkan’ın coşkulu koreografisi ve Taner Aydın’ın ışık tasarımı bu tekdüze esere can katmıştı. Aleko rolündeki Basbariton Zafer Erdaş’ın ses rengi ve üslubu çok başarılıydı. Zemfira rolündeki soprano Ayten Telek de oyunuyla, sesini kullanmadaki ustalığı ile dikkat çekti. Öte yandan çağımız müziğine yön veren en büyük bestecilerden Philip Glass (1937)’ “minimalist” müziği taçlandıran operası Akhnaten’in (1984) prömiyerini canlı olarak izlemek de ayrıcalıklı bir deneyimdi. Günümüzün bu verimli bestecisinin 30’dan fazla operası var. Mısır Firavunu Akhnaten’in çoktanrılı inancı kaldırarak tektanrılı Güneş inancını resmi din haline getirme süreci anlatılıyor. Glass’ın, minimalist müziğin adımlarıyla gelişen upuzun bir girişten sonra çarpıcı bir öyküye başlıyor. Ve bu öykü, büyük sahne olanaklarına sahip MET’in gizemli rejisiyle parlıyor. Phelim McDermott bu prodüksiyonda geniş hayal gücü kullanma olanakları bulmuş. Orkestra şefi Bayan Karen Kamensek, operanın belkemiği olan minimalist müzikle sahnedeki devinim arasında müthiş bir denge kurmuştu. Temsil sona erdiğinde biz de dünyanın öbür ucundaki nice izleyici gibi büyülenmiştik. Işık oyunları, sahne değişimleri, giysilerin çılgınlığı ve gelenekselden çok farklı olan bu fantastik anlatım alıp götürmüştü hepimizi. Server Acim’i yitirdik Henüz en verimli yaşında yitirdik besteci Server Acim’i (d.1961). Küçük yaştan itibaren babasının elektronik stüdyosunda radyo programları hazırlamış, önce Mimar Sinan Konservatuvarı’nın kontrbas bölümüne girmiş, sonra kompozisyon bölümüne geçmiş. On yıl İlhan Usmanbaş gibi çok değerli bir hocanın gözetimindeymiş; yüksek lisansını da Cengiz Tanç gibi yine konservatuvarın bir başka değeriyle tamamlamış. 2002 yılından itibaren Malatya İnönü Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar bölümünde öğretmenliğe başlamış. Profesör olduğu aynı kurumda uzun yıllar devlet konservatuvarının müdürü olmuştu. Öldüğünde yine bu görevi sürdürmekteydi. Server, nazik kişiliği, öğrencilerine ve kurumuna bağlılığı ile örnek bir hoca, öte yandan verimli bir çağdaş bestecimizdi. 1985’ten beri tiyatro müziğine emek vermiş, Macbeth oyunuyla Avni Dilligil ödülü almıştı. Cumhuriyet adlı senfonik yapıtı 1998 Eskişehir Müzik Festivali’nin açılışında Howard Griffiths tarafından yönetilen Zürih Oda Orkestrası’yla çalınmıştı. Yapıtlarında yerel müzik öğelerini soyutlayarak kullanmış, polimodal etkiler yaratmıştı. Birçok senfonik çalışması, oda müziği ve piyano yapıtı olan Server’in marşları da eser listesinde özel bir yer taşır. ‘Aidiyet’ Gezici Festival’e geri sayım Ankara Sinema Derneği’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği Gezici Festival, 25. yılında 29 Kasım5 Aralık tarihleri arasında Ankara’da, 68 Aralık’ta Sinop’ta ve 912 Aralık’ta Kastamonu’da perdelerini açacak. Yılın önemli yerli yapımlarını ve kısa filmlerini beyazperdede izleme imkânı sunan festival, küçük izleyicilerini de sinema tarihinin en değerli canlandırma sanatçılarına ait zamansız eserlerden oluşan bir çocuk filmleri seçkisiyle buluşturacak. 25. Gezici Festival’in Türkiye sineması bölümünde “Şehitler”, “Aidiyet”, “Kız Kardeşler”, “Küçük Şeyler” gibi filmler yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle