19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TASARIM: EMİNE BİLGET Tiyatro oyunu gibi karışık bir çekişme Antalya Şehir Tiyatroları’nda çalışan 48 kişinin sözleşmelerinin feshedildiği haberi sanat gündemine oturdu. Antalya Belediye Başkanlığı’ndan yapılan Antalya Belediyesi, Antalya Şehir Tiyatroları oyuncuları işten el çektirilince sezon başladığı halde sahne açılamadı, belediye ve oyuncular birbirlerini suçladı. açıklamaya göre 48 değil, 39 kişinin işten çıkarıldığı ve yasal gerekçeleri açıklan onaylanmayan harcamalar için verilen ör tecrübesi kültür sanat alanında yeterlili dı. Buna göre, Antalya Şehir Tiyatroları’nın neklerden biri Devlet Opera ve Balesi’nden ği olmayan bir sağlık teknikeri tiyatro şu Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Özgür, temin edilebilecekken İstanbul’dan konak be müdürü olarak atanmıştır. İşten çıka bir ay önce 5 yıl kesintisiz görev süresini lama ve uçak bileti ödenerek getirilen ve rılmayan sanatçı arkadaşlarımız da oyun ihlal ettiği gerekçesiyle görevden alındı. bunun için yıllık 70 bin TL masraf yapılan ve prova olmamasına rağmen sabah 8 ak Sözleşmeleri iptal olan sanatçıla perukçu ile ilgili. şam 5 mesaisinde zorunlu tutulmaktadır” rın, “Türkiye’nin en önemli tiyatro Sanatçılar ise açıklamalarında, “5 diye şikâyet ettiler. larından 36 yıllık AŞT, tarihinde ilk kez perdelerini açamadı. Yerel se yıldır makine gibi işleyen düzen sebepsiz ve gereksiz yere üretimden ‘İşe geri dönebilirler’ çimlerden sonra başlayan ve mo ve işleyişten yoksun bırakıldı. Bu Belediye başkanlığı, müzisyen ve bing duyguları hissettiren bir süreç yaşanmaktadır” açıklamalarına kar ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK sürecin devamında genel sanat yönetmeni ve şube müdürü usulsüz ve oyuncu 39 kişinin yeni genel sanat yönetmeni ataması yapıldıktan sonra ba şın Antalya Belediye Başkanlığı, ti hukuksuz bir şekilde görevden alın ğımsız bir jüri tarafından sınava tabi tu yatroya son üç yılda her yıl için 3 milyon dı. Akabinde 48 sanat çalışanı yine farklı tulacaklarını ve kazandıkları takdirde civarında ödenek verildiği halde yeni hiç bahaneler sunularak işten çıkarıldı ve 24 gerekli olan personelin işe alınacağı bir yetişkin oyununun hazırlanmadığını, oyunumuz oynanamaz hale getirtilip çö nı belirtti. Antalya Belediye Başkanlığı, sadece bir genç ve bir çocuk oyunu hazır pe atıldı” iddiasında bulundu. Sanatçılar, Özgür’ün yedi akrabasının kurumda ça landığını, bu kadroyla çalışmak istememe “Aynı zamanda yönetmelikte şehir tiyatro lıştığını ve belirlenen beş kişilik yönetim lerinin yeni yönetimin hakkı olduğunu vur su müdürünün tanımı yapılmasına rağmen kurulunda kendisiyle birlikte üç kişinin guladı. Antalya Belediye Başkanlığı’ndan yönetmelik maddesine aykırı bir şekilde yer aldığını, bunun sanata özgürlük de yapılan açıklamada, gereksiz bulunarak sanat idareciliği konusunda eğitimi veya ğil, “Mehmet Özgür”e özgürlük olduğu için bu hâkimiyete son verildiği belirtildi. Telefon ile ulaştığımız Mehmet Özgür ise haksız yere işten çıkarıldığını ve bundan önce 2013 yılında altı aylık bir görevlendirme ile İstanbul’da görev yaptığını ancak Antalya’da sahnelenen tüm oyunlarını aksatmadığını ileri sürdü. Antalya Belediyesi’nin açıklamasında ise Sayıştay raporlarına göre, Özgür’ün Antalya’da kadroluyken İstanbul’da sürekli kalarak çalıştığı için haksız yere aldığı iki yıllık maaş tutarının iptaline itiraz etmediği ve geri ödediği belirtildi. Özgür ise kız kardeşinin ve eşinin de tiyatroda oyuncu olarak yer aldığını ve kız kardeşinin kendisinden önce tiyatroya girdiğini, eşinin ise kendisi genel sanat yönetmeni olmadan önce çalışmaya başladığını söyleyerek “Ben, eşim ve kız kardeşim bu tiyatroda çok eskiyiz. Belediye tiyatrosu zamanında başladık, yani sigortasız ve maaş almadan burada görev yaptık” dedi. Belediye ile işten çıkarılan sanatçı grubunun çatışmasının en kötü yanı ise perdenin açılamamasından ötürü Antalyalıların tiyatro yerine bu çekişmeyi izlemesi. Zeugma’nın yeni perileriZeugma antik kentinde bulunan ‘Muzalar Evi’nin kazı çalışmaları tamamlandı Zeugma, Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km. doğusunda, tepeler üzerine kurulmuş bir kent. Fırat Nehri’nin üzerinde yer alan stratejik öneme sahip bir geçit noktasında bulunan kentin, Se leukos Krallığı’na ait önemli bir askeri ve ticari merkez olduğu biliniyor. Karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış olan Zeugma, HelenisAYÇA tik dönemde Seleukeia (buHAN gün Fırat Nehri’nin batı kıyısında su üstünde görülebilen kent) ve Apamea (Fırat’ın doğu kıyısında bulunan ve bugün baraj gölü altında kalmış olan kent) olarak adlandırılıyor. Kent, MÖ 31’den itibaren Roma’ya bağlanarak adı geçitköprü anlamında “Zeugma” olarak değiştirilmiş. Kentin özellikle Roma döneminde, sanat alanında çok ilerlemiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeleri dünya örnekleri ile yarışıyor. Bölgenin sadece bir bölümünde yapılan kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler, Zeugma’nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu gösteriyor. Kentin esin perileri Zeugma’daki çalışmalar, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığında Muzaların başlarına yarı kadın, yarı kuş şeklinde betimlenen Sirenlerin tüylerinden yapılmış taçlar bulunuyor. devam ediyor. Görkay’ın rehberliğinde dolaştığımız Muzalar Evi; bir odasının tabanında bulunan mozaik üzerinde, Klasik Yunan eğitiminin (paideia) vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan dokuz Muza betiminden dolayı bu isimle adlandırılmış. Mozaiğin bulunduğu oda, erkeklere ay rılmış (andron) bir yemek odası. MS 3. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen bu mozaikte dokuz Muza yer alıyor. Ortadaki büyük madalyon üzerinde baş Muza ve epik şiirin ustası Kalliope bulunuyor. Büst şeklinde betimlenmiş Muzaların yanlarında Yunan harfleriyle isimleri yazılı. Muzalardan Kleio tarih yazımının, Euterpe şarkının, Elegiak şiirin, Erato lirik şiirin, Melpomene traged yanın, Polyhmnia ilahilerin, Terpsikhore dansın, Thalia komedyanın ve Urania da astronominin esin perisi. Destekler önem taşıyor Kazı başkanı Prof. Dr. Kutalmış Görkay Kazı başkanı Prof. Dr. Görkay’ın aktardığına göre Zeugma’da, su altında kalanlarla beraber toplam bin ev olduğu tahmin ediliyor. Ça lışmaların devam edebilmesi ve diğer ev lerin de gün yüzüne çıkarılabilmesi için desteğe ihtiyaç var. İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Bülent Yumuşaker, kazı alanında yaptığı değerlendirmede, büyük bir titizlik, emek ve sabırla yürütülen kazıların on yıllara yayılmasının, çalışmaların daha fazla kurum tarafından desteklenme si ihtiyacını da beraberinde getirdiğini vur guladı. Yumuşaker, özel sektör katkısının bu çok değerli kültür mirasının gün yüzüne çıkarılması, korunması ve toplumda arke oloji bilincinin oluşturulması açısından bü yük önem taşıdığının altını çizdi. l Gaziantep Şehir Tiyatroları’na 3 ödül Oyun yazarı İsmet Küntay adına, yıllardır aralıksız olarak sürdürülen İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri yirmi ayrı dalda kazananlarını açıkladı. Kadıköy Büyük Kulüp’te düzenlenen 44. İsmet Küntay Ödül Töreni’nde İBB Şehir Tiyatroları 3 ayrı ödül aldı. Yılın En Başarılı Dramaturg Ödülü, tiyatro sanatı için özel ve bir yeri bulunan dramaturgi dalındaki başarılı çalışmaları nedeniyle Hilmi Zafer Şahin’e, Yılın En Başarılı Çocuk Oyunu Ödülü Dersu Yavuz Altun’un yazdığı ve yönettiği “Benim Güzel Pabuçlarım” adlı oyuna, Yılın En Başarılı Işık Tasarımı Ödülü Duşan Kovacevic’in yazdığı, M. Nurullah Tuncer’in yönettiği, “Ocak’ta Bahar” adlı oyunla Osman Aktan’a verildi. Gazeteci Yazar Hayati Asılyazıcı’nın seçici kurul başkanlığını sürdürdüğü, Nilgün Serimoğlu, Oya Gökberk, Şerif Köyan, Oğuz Turgay, Emine Şahinkaya’dan oluşan “İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri Seçici Kurulu”, 20182019 tiyatro döneminde sahnelenen oyunlar arasında yaptığı değerlendirme sonucunda kazananları belirledi. Hilmi Zafer Şahin’e verilen dramaturg ödülü; tiyatro tarihçisi, incelemesi ve kuramcılarının oyun metni üzerindeki çalışmalarını ve sonra da oyunun sahneye konuluşu açısından sanatsal bilgileri kapsıyor. Kadın felsefeciler Muğla’da buluştu Uluslararası Kadın Felsefeciler Kongresi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Felsefe Bölümü ev sahipliği ve Bilkent Üniversitesi işbirliği, Muğla Büyükşehir Belediyesi desteğiyle 1416 Kasım günleri arasında düzenlendi. MSKÜ Felsefe Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Kadın Felsefeciler Topluluğu Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. H. Nur Erkızan toplantının amacını, her türden cinsiyet eşitsizliğine karşı felsefi söylem içinden mücadele etmek, kadın felsefecilerin bir araya gelerek birbirlerine destek olabilecekleri bir platform oluşturmak olarak açıkladı. Türkiye’den ve dünyadan birçok kadın felsefecinin bir araya geldiği, 10 panelde yaklaşık 50 bildiri sunuldu. Prof. Dr. Aydan Turanlı (İstanbul Teknik Üniversitesi) ve Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu’nun (Toros Üniversitesi) davetli konuşmacı olduğu kongre, Türkiye’de felsefeci kadınları teşvik etmek ve desteklemek için düzenlenen bir çalıştay ile sonuçlandı. BASAD MUHSİN KUT SANAT GALERİSİ Ressam Peruze Hamurcu’nun “İçten, İçe” adını verdiği sergi Basad Muhsin Kut Sanat Galerisi’nde bugün açılıyor. Sergi, 8 Aralık tarihine kadar gezilebilir. ‘Fransız Besteciler Akşamı’ konseri... Samsun Devlet Opera ve Balesi (SAMDOB), Fransız bestecilere ait eserlerin yanı sıra Fransız edebiyatının önemli isimlerinin şiirlerinin yer aldığı “Fransız Besteciler Akşamı” konserini sanatseverlerin beğenisine sunacak. SAMDOB sanatçıları, soprano Sezgi Elhüseyni, piyanist Anna Tarakanova ve flüt sanatçısı Hande Çakır’ın seslendireceği konser tek bölümden oluşacak. Tematik konser, Atatürk Kültür Merkezi Zehra Yıldız Salonu’nda 22 Kasım Cuma günü saat 20.00’de düzenlenecek. l AA Aaa, meğer Beren Saat’miş! n Günlerdir sokak panolarında, tam sayfa gazete ilanlarında ne olduğunu anlamadığımız işaretin neye dikkat çekmek istediği anlaşıldı: Netflix’te 27 Aralık’ta tüm dünyayla aynı anda yayımlanmaya başlayacak olan ATİYE dizisi! Niye izleyeceğiz? Çünkü epeydir kendini nadasa çekmiş olan Beren Saat başrolde ve üstelik bütün dünyanın merak ettiği Göbeklitepe’de başlayan bir aşk hikâyesi? Ve üstelik Beren’in karşısında İtalyan bir yönetmenle evli olduğu için Roma’da yaşayıp dizi ve film yapmak dışında İstanbul’a uğramayan Mehmet Günsür! Reklamın içinde hiçbir yazı olmaması dikkat çekti mi, çekti? Bizim sinema eleştirmeni Sungur bile bunlar göz müymüş ne diyordu! TV kanallarını aldı mı bir sıkıntı, zaten tek izlenen dizilerdi, şimdi sadece A sınıfını değil, totali de kaptırırlar mı Netflix’e? HHH n Kasım ayı bitecek, havalar hâlâ eylül ayı. Çiftçi kardeşlerimiz yağmur yağmadı, ekinler büyümüyor diye ağlayabilir ama biz İstanbul’da hâlâ doğalgaz yakmıyoruz ve sokakta yiyip içebiliyoruz diye çok memnunuz! Pera sokakları çarşamba akşamı yine cıvıl cıvıldı. Pera Müzesi’nde gösterileri süren Tomer Heymann’ın Mr. Gaga filminde modern dansın en çılgın örneklerini hayranlıkla izleyenlerin çoğunun Yahudi sosyetesinden olması rastlantı değil, Heymann, İsrailli. Kucağında ikizlerinden biriyle konuşurken “erkek arkadaşı”ndan bahsetmesi de günün esprisi. HHH n Pazar günü de Neve Şalom Sinagogu ve 500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nde Yahudi Kültürü Avrupa Günü kutlanacak. Yeni bir şey değil canım, Avrupa’da 35 ülkede ve bizde 2001’den beri kutlanıyor! Pera Müzesi’nin hemen yanında da bir kalabalık sokaklara taşmıştı, ama bizi çağırmadıklarına göre yazmamalı, İtalyan Kültür Merkezi’nde de bir etkinlik yeni bitmişti, biz kültür peşinde koşarken eski tüfekler Ece Bar ve Asmalı Mescit’de her yeri doldurmuş, memleketi kurtarıyordu. 1322 KASIM 2019 CUMA Övgüyergi Övgü, söz inceliği gerektirse de öylesine az rastlanır. Söz bağırtkanlarını dinlemeyin. Övgüsü yergisinden beter olanlardan sakının. Süslü sözcük üretenlerin tuzağına düşmeyin. Laf geveleyenler, ancak kafa karıştırır. Kendini övmeye kalkan olursa, Spencer’in şu sözünü anımsayıp onu yanınızdan uzaklaştırın: “Başkalarını yermek, kendimizi övmenin dürüst olmayan şeklidir.” Övgücülerin en tehlikelisi, kötülüklerini sevgi maskesi takarak gizleyenlerdir. Ondan da tehlikelisi, ağzının ayarı bozuk olanlardır. Aisopos, yüzyıllar öncesinde uyarmış: “Kötülerden çekinmeli, onların yapay sözlerine kapılmamalı!” Toplumda söz getirip götürenler türeyince, dilimiz; deyim, atasözü, betimlemedeki gücünü halkın yarattığı argoda da göstererek, dalkavuk, arabozucu, dedikoducu, boşboğaz, ikiyüzlü, sırnaşık, arsız anlamlarına gelen yalaka sözcüğünü yaratmıştır. Boş bulunup onlardan birini semtinize yaklaştırmayın! Aşağılayıcı sıfatlar En üst düzeydeki kişiler bile tartışırken birbirine “Şerefsiz!” diye haykırmaktan kendilerini alamıyor. Oysa şeref sözcüğü, insan olmanın bütün niteliklerini kapsar: Onur, erdem, cesaret, ün, doğruluk dürüstlük... Buna şerefli, şeref sözü vermek, şeref konuğu olmak, şeref yeri adlandırmaları da katılmalı. İşin kötü yanı, birbirlerine şerefsiz diyenler, havanın yumuşamasından sonra, yüz yüze gelme bir yana, çıkarları uğruna aynı çatı altında bile toplanabiliyor... Söz saldırganlarının çoğu, ruhsal dengesizliklerinin kurbanıdır. Karşılarındakini aşağılayanlar, öfkelerini dizginleyemeyince kendilerini onlardan da aşağılık durumlara sokabiliyor. Karşılaştırmalı yergi AKP’li vekil Ahmet Hamdi Çamlı, bir TV programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu birbiriyle kıyaslayarak “Tayyip Erdoğan’ın 1970’lerden beri bir background’u var adamın. Ama bu öyle değil ki. Harolop şarolop, pattadanak önümüze çıktı. Nereden ve nasıl atıldığı belli olan biri.” Harolop şarolop ne demek diye sorulduğunda da “Stratejik bir şehir olan İstanbul’un milli bir zihniyetten alınıp harolop şorolop bir zihniyete teslim edilmesi demek” diyor Kendi buluşu “harolop şarolop zihniyet”in ne olduğunu da, “günübirlik adam, yevmiyeci yani, günlük adam, derinliği olmayan adam, ilerisi olmayan, background’u olmayan, basit, kâr için her şeyi yapabilecek adam” nitelendirmeleriyle İmamoğlu’nu aşağıladığını sanıyor. Harolop şarolop Övgüde de yergide de dile kilit vurulmaz. Ölçüsü tutturulursa, yergi, değerliyi değersizden ayırmanın aracı da olabiliyor. Öveyim derken övdüğünü yerin dibine batıran da vardır. Çamlı, “harolop şarolop” söyleminin yaratıcısı olduğunu açıklamaya kalkarken sözü laf kalabalığına boğuyor. Onunla da yetinmiyor, Türkçede olmayan pattadanak diyerek bilgisizliğini sergiliyor. Öven, yerenden daha çok hata yapar. Çamcı, yaranmaya çalıştığı Cumhurbaşkanı’nı adam diye anarak hatayı saygısızlığa vardırıyor. Bu, sözünü yerinde kullanmayı bilemeyişinden doğuyor. Ekrem İmamoğlu’nu “harolop şarolop” diyerek yetersiz kılmaya kalkarken, bilgisizliği doruklara varıyor. Sözünü bilmemesi, İmamoğlu’yla sınırlı kalmıyor, 800 bin oyçokluğuyla İBB başkanlığına getiren halka saygısızlık ediyor. Çamlı “harolop şarolop” sözüyle özgün bir buluş yaptığını ima ederken, ayrımına varmadan, kendini gülünç durumlara düşürüyor. Yergisinin hedefi, bindiği makam arabasının benzin parasını kendi cebinden ödeyen Ekrem İmamoğlu ise bilmeli ki, leke, o erdeme ermiş olanların üstünde bahar gülüne dönüşür! um:ag Araştırmacı Gazeteci Adaylarını Bekliyor. Dünyada ve Türkiye'deki güncel haberleri izleyen ve sorgulayan, gazetecilik meslek ilkelerine saygılı, toplumsal duyarlılık ve sorumluluk taşıyan Uğur Mumcu'nun gazetecilik çizgisini devam ettirecek gazeteciler yetiştirmek amacıyla Araştırmacı Gazetecilik Kursu düzenlenecektir. 30 yaşını aşmamış, üniversite (4 yıllık fakülte) mezunu gençler arasından yüz yüze görüşmeler sonucunda seçilecek adaylara, karşılıksız bursla 3,5 ay kurumsal eğitim veriliyor ve eğitimi başarıyla tamamlayanlara, medya kuruluşlarında mesleki deneyimlerini geliştirme olanağı sağlanıyor. Son Başvuru Tarihi 13 Aralık 2109 Ayrıntılı bilgi ve başvurularınız için: www.umag.org.tr [email protected] Tel: 0312 417 77 20 arastırmacıgazeteciilan2019.indd 1 11/16/2019 3:41:06 PM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle