19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 KASIM 2019 CUMARTESİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 1Kasım 1922 ve Vahdettin gerçeği olaylar ve görüşler Umut Berhan şen / Yazar 1Kasım 1922... Türk Devrim tarihinin en önemli safhalarından biridir. Saltanatın kaldırılması, Atatürk’ün devrimcilik ve önderlik niteliklerinin doruk noktasını oluşturur. Zira, saltanatın kaldırılması ve padişahlığın tarihe gömülmesi, Cumhuriyete giden yolda en büyük engelin aşılmasıdır. Günümüzde son padişah Vahdettin’i tarihsel gerçeğin dışında bir bakışla değerlendirmeye çalışanlar vardır. Halbuki, tarihsel bir konuda değerlendirme yapabilmek için, öncelikle o döneme ait bilgi, belge, mektup, anı, yazışma, telgraf vb. dokümanları incelemek gereklidir. Büyük önder Atatürk’ün eseri olan Nutuk, aynı zamanda bir tarihi belgeler sunumudur. Dolayısıyla, 19191927 arası süreçte yaşanılan olayları değerlendirirken birinci el güvenilir kaynak olarak nitelendirilmektedir. Geçiş dönemleri ve tarihsel dönüm noktaları pek çok soruyu beraberinde getiriyor. Mesela, Necip Fazıl’ın “Ulu Hakan Abdülhamit Han” güzellemesinin ardından gelen “Vatan Haini Değil, Büyük Vatan Dostu Sultan Vahdettin” çıkışı, 1960’larda söz konusu tartışma ve manipülasyon talebini başlatmıştır. Günümüze değin bu tartışma Cumhuriyet’in ideolojik kodlarının yıpratılmaya çalışıldığı her dönemeçte yeniden gündeme gelmiştir. Vahdettin ve ülkeyi terk edişiyle alakalı en temel belgeler Nutuk’un 690691. sayfalarında yer alıyor. Bu belgeler Atatürk tarafından Nutuk’a eklenmiş ve yorumlanmıştır. Bilgilerinize sunuyorum: En önemli kısım “17 Kasım 1922 tarihli resmî bir telgrafın ilk, cümlesi şuydu: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan ayrılmıştır.’ Bu telgrafın bir iki cümlesini daha 18 Kasım 1922 gününe ait Meclis tutanaklarında okumuşsunuzdur. Fakat telgrafın aslında, bu ayrılışa kimlerin yardım etmiş olabileceğinden, kutsal emanetlerin nasıl korunacağından ve daha başka hususlardan bahseden alt tarafı da vardır. Aynı gün Meclis’te okunmuş bir mektup suretiyle ona ekli ajanslarla yayınlanmış bir bildiri suretini de zabıtlardan bir daha okuyalım: 17.11.1922 Mektup Sureti Bir nüshasını ilişik olarak sunduğum resmî bildiri “Saltanat ve hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta...” Nutuk de açıklandığı gibi, Zâtışâhâne, İngiltere’nin koruyuculuğuna sığınarak bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul’dan ayrılmıştır... İmza: Harrington Mektuba Ekli Bildiri Sureti “Resmen bildirilir ki, Zâtışâhâne, bugünkü durum karşısında hürriyet ve hayatını tehlikede gördüğünden, bütün Müslümanların halifesi sıfatıyla İngiliz himayesini ve aynı zamanda İstanbul’dan başka bir yere götürülmesini istemiştir. Zâtışâhâne’nin isteği bu sabah yerine getirilmiştir. Türkiye’deki İngiliz Kuvvetleri’nin Başkomutanı General Sir Charles Harrington, Zâtışâhâne’yi almaya giderek bir İngiliz harp gemisine kadar kendisine eşlik etmiş ve Zâtışâhâne, vapurda Akdeniz Filosu Genel Komutanı Amiral Sir De Brook tarafından karşılanmıştır. İngiliz Fevkalâde Komiser Vekili Sir Newill Henderson, Zâtışâhâne’yi gemide ziyaret ederek Kral Beşinci George’a bildirilmek üzere arzularını sormuştur.” Belge niteliğinde mektup General Harrington’un Ulviye Sultan adında bir hanıma gönderdiği Fransızca bir mektup da vardır. Bu mektup, “hiçbir karşılık verilmemiş olduğu” notuyla Refet Paşa’ya gönderilmiş. O da, 25 Kasım 1922 tarihinde bize bir suretini göndermişti. Fransızca mektubun bize gönderilen Türkçe sureti şudur: “Sultan Hanımefendi Hazretleri, Şu sıralarda Malta’ya yaklaşmakta olan Padişah Hazretleri’nden, ailesinin durumu hakkında bilgi rica eden bir telsiz aldım. Bu konuda, geçen Cumartesi Yıldız’dan bilgi almış ve Kadınefendi Hazretleri’nin sağlık ve neş’elerinin yerinde olduğunu öğrenmiş ve derhal Zâtışâhâne’ye arz etmiştim. Eğer Padişah Hazretleri’nin aileleri hakkında yeni bilgiler lutfederseniz, onu da derhal Zâtışâhâne’ye sunmakla mutluluk duyarım. Zâtışâhâne’nin içinde bulundukları güçlükler dolayısıyla, en samimî dileklerimi Kadınefendi Hazretleri’ne ve pek muhterem ailelerine sunmama izin vermenizi ve en derin saygı ve tazimlerimin kabulünü rica ederim.” İmza: Harrington Efendiler, bu son mektup, üzerinde durulmaya değer nitelikte değildir. Bundan başka, General Harrington’un, İstanbul’daki askerî memurumuza yazdığı mektup ile ekinde yazılanlar üzerinde görüş belirtmeyi de gereksiz bulurum.’’ Gerçekte olan Vahdettin’in Atatürk’ü “Kurtuluş Savaşı’nı başlatması için değil de, tam tersine başlamış olan yerel direnişleri sonlandırması, Mondros Ateşkes Antlaşması’na uygun olarak dağıtılmamış orduları dağıtması, silahları toplaması’’ için Anadolu’ya göndermiştir. Yani, Vahdettin’in kurtuluştan anladığı Büyük Britanya İmparatorluğu’nun merhametine sığınmaktadır. Dolayısıyla, Samsun’a hareket etmeden önce Atatürk’e “Paşa, Paşa! İstersen devleti kurtarabilirsin” derken aslında “İngilizler’in dediklerini yaparsan beni ve saltanatımı kurtarırsın” demek istemiştir. Bu durumu doğrulayan gelişmeler şunlardır: Atatürk, Anadolu’ya geçip Vahdettin’in kendisine verdiği görevin tam tersine Kurtuluş Savaşı’nı başlatır başlatmaz Vahdettin’in Atatürk’ü İstanbul’a geri çağırması, Atatürk geri dönmeyince onu  görevden alması, Anadolu’daki asker, sivil yöneticilere Atatürk’ün tutuklanması talimatını verenlere ses çıkarmaması, Büyük Taarruz’dan bir hafta önce bile İngilizlerle görüşerek Anadolu’daki milli harekete karşı, Atatürk’e karşı İngilizlerin desteğini istemesi, Milli Mücadele karşıtı ve İngiliz muhibi Damat Ferit’i beş defa sadrazam yapması, Kuvayı Milliye’ye karşı Kuvayı İnzibatiye ordusunu kurdurması, Atatürk’ün idam fermanını imzalamış olması, Atatürk’ün rütbelerininişanlarını geçersiz kılması, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra İslam halifesi sıfatıyla İngilizler’e sığınarak kaçması ve böylece İngilizlerin Halifeliği kullanmalarına olanak yaratması, ülke dışında olduğu zamanlarda sürekli Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşmanlarıyla temas kurarak Atatürk’e ve Türkiye’ye yönelik haince planlar içinde olması, Vahdettin’in ihanetinin somut olarak ispatını sağlayan tarihsel delillerdir. İsrail’in öfkesinin ardındaki gerçek Arapİsrail çatışması üzerine bugüne dek 20’den fazla kitap kaleme alan Siyaset Bilimci Dr. Adnan Abu Amer’e göre; İsrail’in, Barış Pınarı Harekâtı’na yönelik olağanüstü tepkisinin ardında, uzun yıllar emek harcanarak inşa edilen terör koridorunun bir anda çökmesi ve Türkiye’nin de bu sayede Suriye savaşındaki ana güç konumunu pekiştirmesi yatıyor. Adnan Abu Amer / Al Jazeera Çeviren: M. Birol Güger Türkiye, içinde bulunduğumuz ayın başında, Suriye’nin kuzeyindeki PYD unsurlarını sınırlarından süpürmek için bir askeri harekât başlattığında, en sert tepki alışılmadık bir biçimde İsrail’den geldi. Türkiye’nin Suriye’deki sınır ötesi harekâtı, fazlasıyla bölünmüş bir ülkeyi birkaç gün içinde birleştirdi. Aşırı sağ seçmenden solcu gazete yazarlarına kadar herkes, İsrail ordu çevreleri de dahil olmak üzere saldırıyı kınadı ve Kürt güçlerine yönelik desteklerini dile getirdi. Siyasi yelpazenin dört bir yanından İsrailli uzmanlar, Kürtler ve Yahudiler arasındaki “tarihi bağlardan” bahsetti ve Batı’ya, onları koruma çağrısı yaptı. Sıradan İsrailliler de, #freekurdistan (özgür Kürdistan) etiketiyle sosyal medyada iletiler paylaşırken Türkiye, Irak, Suriye ve İran’a ait topraklarda “bağımsız bir Kürt devleti” kurulmasına yönelik desteklerini dile getirdiler. Bu arada, onlarca İsrailli asker, İsrail hükümetine, Kürt güçlerine yalnızca yiyecek, giysi ve ilaç değil, askeri yardım ve istihbarat desteği de sunulması çağrısında bulunan bir dilekçe sundular. Netanyahu: Etnik temizlik İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu konuya ilişkin mesajında, “İsrail, Türkiye’nin Suriye’deki Kürt bölgelerini işgal etmesini şiddetle kınıyor; Türkiye ve vekillerinin, Kürtlere yönelik gerçekleştirebileceği etnik temizliğe karşı uyarıyor” dedi ve ekledi, “İsrail, insani yardımları Kürt halkına göndermeye hazırdır.” Yeni Sağ Parti Genel Başkanı Ayelet Shaked de Kürtleri desteklediğini belirten bir açıklama yayınladı. Onu, eski adalet bakanının Türkiye’yi kınayan Facebook iletisi takip etti. ABD’nin Suriye’den çıkışı, Rusya’yı ülkedeki tek aktif küresel güç haline getirdi. Rusya uzun süredir İran’la müttefik olduğundan, İsrail bu fırsatla Tahran yönetiminin Suriye’deki varlığını sağlamlaştırmasını bekliyor. Bu durum nihayetinde İran’ın, İsrail için ciddi ve acil bir güvenlik tehdidi oluşturacak şekilde Irak, Suriye ve Lübnan Hizbullahına silah sevk etme becerisini artırmasına neden olabilir. İsrail hava kuvvetleri Suriye savaşı boyunca, Suriye’ye ait askeri konvoyları ve Lübnan Hizbullah’ını art arda vurdu. Bu tür saldırılar, yalnızca Rusya’nın hâkim olduğu yeni statüko çerçevesinde o kadar da kolay gerçekleştirilemeyebilir. Türkiye rolünü pekiştirdi ABD’nin bölgeden çıkması, Kürt isyancıların kuzeydoğu Suriye’den başarıyla çıkarılması ile birleştiğinde, bu durum, Türkiye’nin Suriye savaşındaki ana güç konumunu pekiştirmesi için de bir fırsata dönüşüyor. Dahası, kuzeydoğu Suriye’de artan Türk etkisi, İsrail’in İran sınırındaki bu stratejik alanda, eskisi gibi serbest bir şekilde çalışmasına izin verilmeyeceği anlamına da geliyor. Ancak bunların hepsi meşru ve ciddi güvenlik kaygıları olsa da, bugün İsrail’de yaşanan eşi benzeri görülmemiş paniği kendi başlarına açıklamaya yetmiyor. İsrail dış politikası yıllardır neredeyse tamamen, diğer seçeneklerin başarısız olması durumunda ABD’nin gelip kurtaracağı varsayımına dayanıyordu. Zira, ABD ile olan zırhlı ve korunaklı bağ her zaman İsrail’in en etkili ve caydırıcı silahı olmuştur. Ancak, Beyaz Saray’da artık farklı türde bir başkan var. Trump, müesses nizamın, seçkinlerin, lobilerin ya da kurumların hassasiyetleri konusunda değişken, fevri ve cesur. En yakın müttefiklerini ya da danışmanlarını dinlemiyor. İsrail siyasi ve askeri nizamının en yüksek kademelerinde bulunanlar bağımsız, çok katmanlı yeni bir dış politika konseptine yönelik ihtiyacı tartışıyor. İsrail’in bu çerçevede, yeni bölgesel ortaklar aramaya başlayabileceği düşünülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle