23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT 918 KASIM 2019 PAZARTESİ Kaza ‘geliyorum’ diyorCHP’li Murat Emir’den, SincanKayaş, AnkaraEskişehir ve Ankaraİstanbul YHT uyarısı Kendinden kaçabilir misin? “Beyaz yakalı işçi” kavramı uzun süredir kullanılır halde. Ancak kavramın tarif ettiği kesim yazık ki “işçi” olduğunun farkında değil. Neoliberal günler herkesi er ya da geç benzer acıyla baş başa bırakacak: “Hiçbir işe yaramama” duygusuyla! Yani? İyi okumuş, bir süre büyük şirketlerde üst düzey görev yapmış, belli ölçüde yaşam tutturmuş “beyaz yakalı” gün gelecek yapayalnız, çaresiz, işsiz, işlevsiz, belki de parasız kapı önüne konacak. Çoğu farkındadır sanırım bu insanların ama yazık ki hakikatle yüzleşmekten korkar haldeler. Her gün, inatla aynı tutuma devam ediyorlar. Çocuklar özel okulda... Borç gırtlağa dayanmış halde... Ağır gerilim altında... İyi görünmek zorunluluğu ayrı dert... Derken, bir gün, iki dudak arasına sıkışan yazgısı karşısına dikiliyor beyaz yakalının: “Artık sana ihtiyacımız yok” deniyor. Öyle güzel kuruluyor ki tezgâh, iyi yazılmış bir teşekkür mektubu, son gün kesilen pasta, eline tutuşturulan çiçekle birlikte yolcu ediliyor... Kuralsız kapitalizm altında ezilen beyaz yakalı işçi önlem alma konusunda en ufak çaba göstermiyor. Bireysel kurtuluş arayışının anlamsız olduğunu görmek istemiyor. Biraz para biriktirip kapağı Ege kıyılarında bir yerlere atma arzusuna hemen “kitap kahve” açarım düşü ekleniyor. Gittikleri yerde mutlu olamadıkları gibi, geri dönüşün burukluğu da ekleniyor duruma. Salt “çalışma” üstüne kurulmuş, uzmanlığa dayalı yaşamı bir anda çöküyor beyaz yakalı işçinin! Durum bu, hazin! Asla örgütlenmeyi aklına getirmiyor mesela. Dahası, gelecek olan iktisadi krizin doğrudan hedefinin “o” olduğunun da farkında değil. Eğer bunu biliyorsa da susuyor. Geçici çıkarları zarar görmesin diye, düzenin işbirlikçisi oluyor! Her gün, kendi sınıfından olanların sonuna tanıklık edip “Nasılsa benim başıma gelmez” diye düşünerek yaşamaya devam etmek tuhaf değil mi? “Gezi Dirilişi” hiç değilse biraz öğretmiştir nasıl bir tablo içinde olduğunu beyaz yakalıya diye umut etmiştim, yanılmışım. Herhangi değişim, gelişim söz konusu değil. Yazgıya boyun eğmiş halde bekliyor bu insanlar. Kendinden kaçmaya ısrarla devam ediyor beyaz yakalı işçi. Akşam dizilere sığınıyor, benzer lokantalarda yemek yiyerek vaziyeti idare ediyor. Temel sorun düşünsel oysa. Eline tutuşturulan “laik milliyetçilik” yalanının onu koruyacağını sanıyor. Oysa ait olduğu sınıfı bilmediği sürece sonuç değişmeyecek. Siyasal İslamcılar hemen her alanı dönüştürmeyi başardı. Özellikle basındaki egemenlikleri siyasal çarpıtmayı kolaylaştırdı. Bağımsız, özgür gazetecilik şöyle dursun, vasat bilgiye bile ulaşmak kolay değil. Beyaz yakalı işçi bunu bildiği halde, hakikati aramıyor örneğin. Hâlâ “merkez medya” denen organların iktisat sayfası üzerinden dünya tahlili yapmakla meşguller. Lübnan’da ayaklanan halk, İran’da büyüyen toplumsal kriz, Morales’in devrilip iktidara İncil’in gelmesi hiç mi hiç ilgilendirmiyor onları. Sanal ya da sahte Cumhuriyetçilikle tekne yüzmüyor işte! Doların iniş çıkışı, borsa hareketleri insanı açıklamaya yetmez. Artacak göç dalgaları, önümüze konan otokrat ırkçı liderler ve sistemler rastlantı değil. Kendini özel/özerk ve dokunulmaz sanmak nasıl da gülünç oysa! Dünya, öngörülmesi güç, çalkantılı bir sürece girdi. Daha çok kavga, çatışma göreceğiz. Bu durumdan salt kendi başının çaresine bakarak çıkmak olası değil. Bize dayatılan uyduruk gündemi elinin tersiyle itmeyi başarmak gerek. Sorun şu: Artık düşünmek yük geliyor insanlara, etik değerler ilgi çekmiyor ve elbette estetik de öyle. Oysa yaşanan cehennemin nedeni bu! Daha iyi yaşamak istiyor herkes, biri sorsa: “Nedir bu?” diye, yanıtı var mı emin değilim. Beyaz yakalılara yüklenerek uyarmam da rastlantı değil. Sistem onların üstünde yükseliyor, ne zaman sırtından atmaya karar verirler bu yükü, o zaman yeni bir başlangıç umudu doğar! CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, geçen yıl Ankara’da 9 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasına neden olan elektronik sinyalizasyon eksikliğinin, Başkentray Projesi kapsamındaki SincanKayaş hattı; AnkaraEskişehir ve Ankaraİstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) hatlarının mahmut ara bloklarında bulunlıcalı madığını belirledi. Emir, “En büyük endişemiz, yurttaşlarımızın yine bir ihmaller zincirine kurban edilmesidir” dedi. CHP’li Emir, 13 Aralık 2018 tarihinde AnkaraKonya seferini yapan YHT’nin Yenimahalle ilçesine bağlı Marşandiz İstasyonu’nda yol kontrolü yapan kılavuz tren ile çarpışması sonucu 3’ü makinist, 6’sı yolcu olmak üzere 9 kişinin yaşamını yitirdiği, 86 kişinin de yaralandığı facianın üzerinden yaklaşık bir yıl geçtiğine işaret etti. Söz konusu faciayla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan raporda ihmaller zincirinin görüldüğünü anımsatan Emir, kazanın birinci nedeninin hattın eksikleri olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Nisan 2018 tarihinde açılan Başkentray Projesi’nin teknik şartnamesinde Murat Emir 13 Aralık 2018 tarihinde Yenimahalle’deki kazaya sinyalizasyon yokluğu neden olmuştu. AnkaraSincan hattında kullanılması gereken trafik yönetim sisteminin elektrikli sinyalizasyon sistemi olması gerektiğini kaydeden Emir, “Ne var ki Başkentray’ın sinyalizasyon sistemi bitmeden tren seferlerinin merkezden telefonla idare edilmek suretiyle alelacele başlatılmasının bedelini, kazada kaybettiğimiz canlarımız ödemiştir” diye konuştu. Yaşanan faciaya karşın hatalardan ders alınmadığını söyleyen Emir, Başkentray Projesi kapsamındaki SincanKayaş banliyö hattında sinyalizasyon sisteminin bulunmadığını, aynı YHT faciasında olduğu gibi merkezden telsiz ve telefonla idare edildiğini dile getirdi. Emir, ayrıca AnkaraEskişehir ve Ankaraİstanbul YHT hatlarında ise sadece giriş ve çıkışlarda sinyalizasyon sisteminin kullanıldığını, sinyalizasyon sisteminin ara bloklarda bulunmadığını, makas konumlarının sistemde görülmediğini vurguladı. Emir, “En büyük endişemiz, yurttaşlarımızın yine bir ihmaller zincirine kurban edilmesidir” görüşünü ifade etti. ‘Neden tutuklu değiller?’ Facianın yargı boyutunun da tam bir skandal olduğunu dile getiren Emir, bilirkişi raporlarında aralarında TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın’ın da bulunduğu 12 üst düzey yönetici kusurlu bulunmasına karşın tutuklanmazken, makasçı ve hareket memuru ve trafik kontrolörünün tutuklandığını dile getirdi. Faciayla ilgili davanın ilk duruşmasının 13 Ocak 2020’de görüleceğine işaret eden Emir, “Asli suçlu oldukları tespit edilen bu kişiler neden tutuklanmamıştır, neden haklarından soruşturma açılmasına izin verilmemiştir? Bu kişilerin 13 Ocak’ta hâkim karşısına çıkmamalarının sebebi nedir” diye sordu. l ANKARA İktidar, ‘yeşil sermaye’ şirketlerini kurtarmak için yasal düzenleme peşinde Mağdurları Bayrampaşa’daki Caprice Gold projesinden mülk alarak dolandırılan Olcay Uzun, açtığı davayı kazandı. umutlandıran kararKarar,emsalnitelikte. SEYHAN AVŞAR AKP iktidarı, “yeşil sermaye” adı altında dolandırılan yüz binlerce insanın haklarını aramasının önüne geçecek bir düzenleme üzerinde çalışırken yargıdan mağdurları sevindirecek bir karar çıktı. Bayrampaşa’daki Caprice Gold projesinden devre mülk satın alarak dolandırılan Olcay Uzun, ödediği paranın iadesi için açtığı davayı 3 yıl sonra sonra kazandı. Mahkeme davacının ödediği 120 bin 995 TL’nin yasal faiziyle beraber geri ödenmesine karar verdi. Bu karar Caprice Gold şirketine para yatıran mağdurlar tarafından açılan davalarda emsal olma niteliği taşıyor. Olcay Uzun yüzlerce Jet Fadıl mağdurlarından sadece birisi. 2011 ve 2013 yılında Jet Fadıl’ın Bayrampaşa’daki Caprice Gold projesinden 4 adet devre mülk satın alan Uzun, toplamda 127 bin 813 TL ödeme yaptı. Ancak Caprice gold şirketi sözleşmede yer alan yükümlülükleri yerine getirmedi. Bunun üzerine Uzun avukatı aracılığıyla Fadıl Akgündüz, Mehmet Salih Obut, Avniye Obut, İbrahim Obut ve Caprice Gold şirketine dava açtı. Uzun, devre mülk için yatırdığı 127 bin 813 TL’nin kendisine geri ödenmesini istedi. ‘Hedef kitle muhafazakârlar’ Uzun’un avukatı Acun Papakçı’nın dava dilekçesinde davalıların bir dolandırıcılık yöntemi olan “Ponzi” isimli dolandırıcılık sistemini kullandığını, hedef kitlenin ise muhafazakârlar olarak belirlendiğini aktardı. Para toplama sırasında “Ponzi” sisteminin ön gördüğü şekilde ün Fadıl Akgündüz lü kişilerden yararlanıldığını belirten avukat Papakçı’nın dilekçesinde şu ifadeler yer aldı: “Kamuoyunda Ahmet Mahmut Ünlü (Cüppeli Ahmet Hoca) ile sohbetler yapılarak devre mülk gelirinin helal olduğuna dair fetva alınmıştır. Yine kamuoyunda tanınan sporculardan Tanju Çolak devre mülk satış sorumlusu olarak işe alınmış, eski milli sporcu Alpay Özalan ile reklam yapılmıştır. Dolayısıyla bir hukuki ilişkiden çok, bilinçli hareket edilerek böylece yatırımcıların dolandırılması söz konusudur.” Papakçı dilekçesinde davacılardan, müvekkilinin ödediği 127 bin 813 TL’nin yasal faiziyle beraber iadesini istedi. İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi davacının Caprice Gold Gayrimenkul’e açtığı davanın kısmen kabulü ile 120 bin 995 TL’nin yasal faiziyle beraber davalı Caprice Gold şirketinden alınıp davacıya verilmesine karar verdi. Ancak mahkeme diğer davalılar yönünden ise husumet yokluğu nedeniyle reddetti. l İSTANBUL Dolandırıcıları aklama çabası Geçen günlerde TBMM’de komisyonundan geçen 82 sayılı kanun taslağının geçici 4. maddesinde dikkat çeken detaylar yer aldı. Bu maddeye göre, geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık, sözleşmeye aykırılık nedenlerine aykırılık olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verileceği yönünde düzenleme yapıldı. Bu maddenin Meclis’ten geçmesi halinde “yeşil sermaye” adı altında dolandırılan binlerce insan bir kez daha mağdur edilecek. Örneğin; Kombassan, CapriceGold, Jetpa, Yimpaş, İttifak Holding gibi halktan para toplamak suretiyle ortalık oluşturan şirketlerin mağdur ettiği yurttaşlar davayı kazanmış olsa bile bu düzenleme ile kazanılan davalar “karar verilmesine yer yok” denilerek ortadan kaldırılacak. Aynı zamanda mahkeme masraflarından da sorumluluğu sadece maktu vekalet ücreti ile sınırlandırılacak. Rabia Naz eyleminde polisten sert gözaltı Giresun’un Eynesil ilçesinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan için 3 genç dün Taksim Meydanı’ndan eylem yaptı. “Çocuklar uyurken susulur, ölürken değil!” yazılı pankart açarak “Rabia Naz’ın ölümü intihar değil, cinayettir. Rabia Naz’ın ölümünü gizleyemezsiniz” diyen 3 gence polis sert müdahalede bulundu. Taksim Meydanı’nda toplanan yurttaşlar, polisin gençleri darp etmesi üzerine “Küçücük kıza ne yapıyorsun sen” diyerek tepki gösterdi. Müdahalenin ardından gözaltına alınan gençlerden biri 18 yaş altında olduğu için Beyoğlu Çocuk Amirliği’ne götürülürken, iki genç Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. l Haber Merkezi TÜRKOĞLU 1 NO’LU L TİPİ Kadın avukata ‘çıplak arama’ ALİCAN ULUDAĞ Adana Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu’na başvuran kadın avukat Rahşan Arya Ulufer, eşini ziyaret etmek için gittiği Adana Türkoğlu 1 No’lu L Tipi Cezaevi’nde “çıplak aramaya maruz kalarak, cinsel tacize uğradığını” söyledi. Kadın infaz koruma memuru ile tartıştığını anlatan Ulufer, infaz koruma memurunun kendisini kolundan tutarak “Senin araman bitmedi, pedin var mı?” dediğini ve “elleriyle yoklama” yaptığını belirtti. Eşi üç yıldır tutuklu olan avukat Rahşan Arya Ulufer, Adana Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu Başkanlığı’na başvurarak, Türkoğlu 1 No’lu L Tipi Cezaevi’nde, 7 Kasım’da, eşinin açık görüşüne ziyaretçi olarak giriş yaparken “ziyaretçi kabul bölümü”nde yaşadıklarını anlattı. Annesi, halası ve görümcesiyle ziyarete gittiklerini belirten Ulufer, gardiyanların halasına yönelik azarlamalarına itiraz ettiğini bunun üzerine kendisine yönelik harakete varan uygulamalar yapıldığını aktardı. Ulufer, “Arama yapan Elif adlı gardiyan, sağ kolumdan tuttu, beni çekti ped yoklaması yaptı” dedi. ‘Görev sınırlarını aşıyorlar’ Elif isimli gardiyanın uygulamalarına itiraz ettiğini söyleyen avukat Ulufer, arama sırasında neredeyse yarı çıplak vaziyette iken odaya erkek gardiyanın girdiğini belirterek, “Avukat olduğumu bilen bu gardiyan, ‘Avukat Hanım sakin olun’ diyerek, beni dışarı çıkardı. Cezaevine ziyarete gelen mahkum yakınlarına bile bu şekilde, cinsel taciz, fiziki şiddet, tehdit ve hakaret yapılıyorsa, mahkumlara yapılanları bir mahkum yakını olarak düşünmek bile korkutuyor beni. Sadece haklarını bilen bir mahkum yakının kendilerine görev sınırlarını aştıklarını hatırlatması bile çileden çıkmalarına, şiddet ve hakarette bulunmalarına, özellikle kadınlara cinsel saldırıda bulunmalarına sebep oluyor” dedi. l ANKARA HÜKÜMLÜ, mektup yazdı Sevk parası yok, ailesini göremiyor ECE PİROĞLU Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden 5 yıl önce doluluk nedeni ile Manisa T Tipi’ne nakledilen hükümlü Murat Ceylan, Mersin’de yaşayan ailesini maddi imkânsızlıklar nedeniyle beş yıldır göremiyor. Mersin Tarsus T Tipi’ne sevkinin çıktığını ancak bu seferde 2 bin liralık sevk parasını ödeyemediği için gidemediğini belirten Ceylan, “3 ay oldu parayı karşılayamadım. Bu konuda aklıma gelen her kuruma yazdım ama bana yardım eden olmadı” dedi. Mersin’de ikamet eden evli ve iki çocuk babası Ceylan, tutuklu kaldığı Mersin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden 5 yıl önce doluluk nedeni ile Manisa T Tipi’ne nakledildi. Ceylan gazetemize yolladığı mektupta, yol parası, konaklama gibi giderlerden dolayı 5 yıldır ailesinin kendisini ziyarete gelemediğini ve görüşemediklerini belirterek “Maddi durumum olmadığı için ailem beş yıldır ziyaretime gelemiyor. Bu süreçte eşim benden ayrıldı. Biri 14, biri 7 yaşında iki çocuğumu ve yaşlı annemi göremiyorum. 2 bin TL sevk parası istiyorlar. İki çocuğum için, en azından aydan aya beni görebilmeleri için aklıma gelen her kuruma dilekçe yazdım” dedi. Yardım eden olmadı Ceylan, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne ve Mersin İli Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na mektup yollayarak yardım istediğini ancak yanıt alamadığını belirtti. İLGEZDİ’NİN SORU ÖNERGESİ TBMM’de 29 intihar girişimi MAHMUT LICALI TBMM Başkanlığı, Meclis yerleşkesi içerisinde son dönemde intihar girişimlerinin artış yaşandığını, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi’nin önergesine verdiği yanıtla doğruladı. 2010’dan bu yana 29 intihar girişimine sahne olan TBMM’de, ekonomik krizin yaşanmaya başladığı 2018 yılında 4, 2019 yılının kasım ayına kadar 5 kişi intihar girişiminde bulundu. İlgezdi’nin verdiği soru önergesini yanıtlayan TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, 2010’da 2, 2011’de, 2012’de 1, 2013’de 8, 2014’de 1, 2015’te 2, 2016’da 2, 2017’de 1, 2018’de 4, 2019’da da 5 kişinin intihar girişiminde bulunduğu bilgisini verdi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle