23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 18 KASIM 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, BİRKONFED’in toplantısında ekonomiye ilişkin konuştu: Liyakatsizlik çöküş getirdi Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ekonomideki gidişatın kötü olmasının nedenlerinin başında güven ve liyakat sisteminin çökmesinin geldiğini söyledi. Kılıçdaroğlu konuşmasında kayyım atamalarına da tepki göstererek, “YSK’de 8 hâkim imza bastı ‘aday olabilir’ diye. Seçildikten sonra görevden aldılar. Hani demokrasi vardı” diye konuştu. Kılıçdaroğlu dün Birleştirici İş Dünyası Konfederasyonu’nun (BİRKONFED) İstanbul Yeşilköy’de düzenlediği toplantıya katıldı. Ekonomik gidişatın kötü olmasında güven ve liyakatın kaybolmasını gerekçe gösteren Kılıçdaroğlu, “Herkes görevini yaptığı sürece, yasal görevini yaptığı sürece dünyanın en kolay işlerinden birisi devleti yönetmektir. Sizlerin oyu ile gelip devleti yönetmeye talip olanlar ve devleti yönetenler ne zaman ki yasadışı iş yapmaya kalkarlarsa, genel müdürlere ‘şu kanunu görme arkadaş’, ‘Şu ihaleyi bizim arkadaşa ver arkadaş’ dedikleri andan itibaren devleti yönetmek zorlaşır. Devlette liyakat sistemi yerine sadakat sistemini getirdiğinizde tepedekinin her talimatını yerine getiren bir devlet yapılanması ortaya çıkar” dedi. Türkiye’nin faize yüksek oranda para verdiğini ve Merkez Bankası’nın (MB) tarafsız olması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “MB’ye ekonomik talimat verirsin. Kullanacağı araçlara siyasi organ müdahale etmez. Ama hedef verir. Tutmazsa görevden alırsınız. Siz müdahale ederseniz dünyada bir itibarınız olmaz. Bunlardan vazgeçilmeli. Türkiye faiz ödemek için borç alır noktaya geldi. Her bir saatte Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği faiz 2 milyon dolardır. Saat başına 2 milyon dolar faiz ödeyen bir ülkenin ekonomik krizden kurtulabilir mi” diye sordu. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle yurttaş intiharlarının başladığını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bakın çöp konteynırlarının yanına, çöpten yiyecek toplayan kadınları görürsünüz. 21. yüzyılın Türkiyesinden bahsediyoruz. Güçlü bir sosyal devlete ihtiyacımız var. Sürdürülebilirliğe ihtiyacımız var. Eğer siz Atatürk’ün sanayi devrimini yakalamak için gösterdiği çabayı gösterseydiniz bugün farklı bir Türkiye vardı. Kesildiği için bu noktaya gerisin geriye geldik” dedi. ‘Hani demokrasi?’ HDP’li belediyelere kayyım atanmasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, “Demokrasi benim gibi düşünmeyenler için de geçerli bir kavramdır. Onun da hukuku vardır. Seçimler yapıldı. Savcılı ğa gittiler, YSK’de 8 hâkim imza bastı ‘aday olabilir’ diye. Seçildi, 1 gün sonra vali, bakanlığa yazı yazdı ‘görevden alın’ diye. Hani demokrasi vardı? Doğru değil. Milletin iradesini gasp edemezsiniz. Aynı şekilde büyükşehir belediye başkanları görevden alındı. (GökçekTopbaş) Onu da eleştirdik” diye konuştu. Konuşmasının ardından gazetecilerin emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili Erdoğan’ın “Seçim kaybetsek de yokum” sözlerini anımsatması üzerine Kılıçdaroğlu, “EYT’liler hiç meraklanmasınlar, onların sorunlarını çözeceğiz. Erdoğan ve iktidarı, Türkiye’nin bugüne kadarki hiçbir sorununu çözmedi, tam tersine sorun üretti. Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına söz veriyorum, Türkiye’deki bütün sorunları, akılcı, tutarlı politikalarla istişare ederek çözeceğiz” yanıtını verdi. l İç Politika Emek sömürüsününCHP’li Ağbaba, 2020 bütçesini ve iktidarın emeklilik hamlelerini, Cumhuriyet’e değerlendirdi: yolunu açıyorlar Hükümetin kamusal emekliliğe alternatif aradığı uyarısını yapan Ağbaba, 2020 bütçesi için ise ‘Halkın değil, Saray’ın bütçesi’ ifadesini kullandı. CHP İşçi Sendikları, Meslek Odaları ve Sivil Toplum Kuruluşları’dan So na devredileceğini söylüyor. İktidar sadece kıdem hakkına değil, bu şekilde mevcut kamu rumlu Genel Başkan Yardımcı sal emeklilik sistemini de orta sı Veli Ağbaba, 2020 bütçesinin dan kaldırmaya yönelik ham “emekçinin bütçesi olmadığını, leler yapmaya hazırlanıyor. Bi iktidarın kamusal emekliliğe al reysel Emeklilik Sistemi ve Ta ternatif yaratmaya mamlayıcı Emeklilik sistemi gi çalıştığını” belirt bi tartışmalar aslında iktida ti. Ağbaba, “Birey rın kamusal emeklilik siste sel Emeklilik Siste minin yerine alternatif yarat mahmut lıcalı mi ve Tamamlayı ma hazırlığıdır. Kıdem tazmicı Emeklilik sistemi natı tartışmalarında Güney Kogibi tartışmalar as re modeli denen uygulamanın lında iktidarın kamusal emekli kendisi tam bu yöndedir. Ya lik sisteminin yerine alternatif ni Türkiye’de Güney Kore’de ol yaratma hazırlığıdır” uyarısın duğu gibi kıdem hakkı emekli da bulundu. olunca elde edilecek bir hakka Ağbaba’ya 2020 bütçesine dönüştürülmek isteniyor. Yani ilişkin yönelttiğimiz sorular ve iktidar hem kıdem hakkını hem yanıtları şöyle: de mevcut emeklilik hakkını ‘Saray’a bütçe’ n 2020 yılı için öngörülen merkezi bütçeyi çalışanların hakları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni bütçe 1 trilyon TL’yi aşarak, ülke tarihinin en maliyetli bütçesi durumuna geldi. Bu kadar büyük bir miktara ulaşmasına rağmen bütçe halkın ve emekçilerin bütçesi olmaktan uzak. Bütçe açığının 2020’de yüzde 72 artışla 139 milyar TL olması bekleniyor. Bu da yüksek vergiler ve zamların bu süreçte hız kesmeden devam edeceğini gösteriyor. Bütçeyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 74 bin 500 TL olan maaşını 81 bin 250 TL’ye çıkardı. Böylece, asgari ücrete 161 TL zam yapan, memura yüzde 4’lük zammı reva gören Cumhurbaşkanı, kendi maaşına 7 bin TL zam yapmış oldu. Cumhurbaşkanı’nın kendi maaşına yaptığı zam göz önüne alındığında bütçenin kim için hazırlandığı ortaya çıkmaktadır. Hazine ve Maliye aynı anda hedef alıyor. n Cumhurbaşkanı Yardım cısı Fuat Oktay ve TİSK’in esnek çalışmanın yaygınlaştırılması önerisi, çalışma yaşamı için ne anlam ifade ediyor? Türkiye’de çalışma hayatına dair en önemli sosyal diyalog yapısı olan ve anayasal statüye kavuşturulan Ekonomik ve Sosyal Konsey, 10 yıldır toplanmıyor. Çalışma yaşamına dair alınan kararlar iktidarın kendi tercihleri veyahut iktidara yakın sermaye kuruluşlarının inisiyatifi ve isteği doğrultusunda şekilleniyor. Buna en iyi iki örnek toplumsal uzlaşma yerine KHK ile bir gecede geçirilen taşeron yasası ve işverenlerin isteği üzerine hayata geçirilen zorunlu arabuluculuk uygulamasıdır. Şimdi hem TİSK’in hem de Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın çalışma yaşamında esneklik talebini de bu noktadan değerlendirmek gerekiyor. Emekçileri ilgilendiren birtakım talepler dile getiriliyor; hatta birtakım çalışmalar değerlendirmeler ya Bakanlığı’nın 434.4 milyar TL pılıyor ama bunda işçilerin ve ile ödenekten aslan payını al sendikaların görüşleri dikka ması, ülkenin adeta bir aile şir te alınmıyor. Ayrıca esnek ça keti mantığı ile yönetildiğinin lıştırmanın yaygınlaştırılması de bir diğer kanıtıdır. 2020 büt ile istihdamın artacağına yöne çesi halkın ve emekçinin değil, lik söylemlerin gerçeklikle bir Saray’ın bütçesidir. n Bir yandan kıdem tazmi natı tartışmaları da yaşanıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? ilgisi yoktur. Aksine esnek çalıştırmanın yaygınlaştırılması demek daha fazla emek sömürüsü demek, daha fazla iş güvencesinin ortadan kalkması Hükümetin son zamanlarda demektir. Bu bakımdan esnek kıdem tazminatı ile ilgili plan tartışmaları yerine güvenceli larına dikkatle bakmakta fay çalışmanın kapsamının geniş da var. Bakan Berat Albayrak, letilmesi, çalışanların hakları kıdem tazminatının Bireysel nın daha da ileriye taşınması Emeklilik Sistemi ile ortak fo gerekmektedir. l ANKARA ‘İŞSİZLİK FONU’NUN İŞSİZE FAYDASI YOK’ n İşsizlik Fonu’nda biriken para 140 milyar TL’ye yaklaşırken, 2020 yılında 8 milyar lira ödeme yapılmasının planlanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? İşsizlik Sigorta Fonu’ndan işsiz kalan yurttaşlarımızdan ziyade hemen herkes yararlanmaktadır. Hatırlayım, fonda kamu bankalarına 11 milyar TL aktarılmış ve bunu Bakan Albayrak da itiraf etmişti. Ayrıca geçen yıl kasım ayında yayımlanan genelgeye göre işçilerin maaşlarının 3 ay ve gerektiğinde daha fazla bir döneme tekabül etmek üzere İşsizlik Sigorta Fonu’ndan ödenmesi kararlaştırılmıştı. Bu karar ile iktidar kabul etmediği ekonomik krizi bir bakıma kabul etmiş ve yine bu karar ile işverenlere dolaylı bir şekilde destek olmuştu. Fonun işsizlere ödenek olarak verilmesinin bir diğer kanıtı ise son 3 yıldan bugüne İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı artarken, işsizlik ödeneğinden yararlananların oranının ise aynı oranda artmamasıdır. Türkiye’de kayıtlı işsizlerin ortalama yüzde 80’i işsizlik ödeneğinden yararlanamamaktadır. CHP’Lİ ERDOĞDU’DAN SOSYAL YARDIMLAR RAPORU: Yoksulu oy deposu yaptılar CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, geçen dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birleştirilen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2016, 2017 ve 2018 yılına ait bütçeleri incelendiğinde, seçim olduğu yıllarda sosyal yardımlara ayrılan bütçenin arttığının görüldüğünü belirterek “Bu durum bakanlık bütçesindeki yardımların, parti yardımı gibi dağıtıldığını ortaya koyuyor” dedi. Erdoğdu, bakanlığın söz konusu üç yıla ait hesapları incelendiğinde, sosyal yardımlar için seçim olmayan 2016’da 15 milyar 222 milyon ayrılmasına karşın 12 milyar 615 milyon TL’lik yardım yapıldığını bildirdi. “Yani bakanlık seçim olmayan yıl, sosyal yardım için ayrılan ödenekten 2 milyar 600 milyon TL kısmış” diyen Erdoğdu şöyle devam etti: “Aynı bakanlık Cumhurbaş Erdoğdu, seçim olan yıllarda bakanlığın sosyal yardım bütçesinde artış yapıldığını, olmayan yıllarda ise yardımların düştü ğünü söyledi. kanlığı sistemi için referandumun yapıldığı 2017’de sosyal yardımlar için ayrılan 13 milyar 635 milyonluk ödeneğin neredeyse tamamını harcamış. Cumhurbaşkanlığı ile parlamento seçimlerinin yapıldığı 2018 yılında ise 14 milyar 977 milyon lira ayrılan sosyal yardım ödeneği yetmemiş ve 1 milyar 112 milyon TL ek ödenek alınmış. Bu da gösteriyor ki, Aile Bakanlığı bütçesindeki sosyal yardımlar, AKP’ye oy getirmek için kullanılmış. Daha açık ifadeyle, devletin bütçesinden çıkan sosyal yar dımlar, parti yardımı gibi dağıtılmış.” ‘Seçim yatırımı’ Bakanlığın 2018 yılı toplam harcamasının 28 milyar 765 milyon, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün harcamasının ise 15 milyar 798 milyon TL olduğuna işaret eden Erdoğdu, “Bakanlık, seçimin olmadığı 2017’de yaklaşık 22 milyarlık genel bütçesinin 12 milyar lirasını sosyal yardım olarak dağıtırken Cumhurbaşkanlığı ile parlamento seçimlerinin yapıldığı 2018’de 28.5 milyar liralık genel bütçesinin yaklaşık 16 milyar lirasını sosyal yardım olarak dağıtmış. AKP yoksulluğu gidermek yerine, bu durumdan yararlanmayı ve halkın bütçesiyle halkı sömürmeyi tercih ediyor” değerlendirmesini yaptı. l Ekonomi Servisi EYT’lerden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine tepki ‘Söylemler bizi vazgeçiremez’ Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EYTDER) Başkanı Gönül Boran Özüpak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Tutturmuşlar EYT. İskan dinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Seçim kaybetsek de yokum” sözlerine tepki gösterdi. EYTDER Başkanı Gönül Boran Özüpak, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açık lamada “EYT, kazanılmış anayasal haktır. Anayasal hakkımızın iadesini istiyoruz. Söylemler bizi davamızdan vazgeçiremez. Vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi Siyanür... Siyanürle toplu özkıyım haberleri birbirini izliyor. 5 Kasım 2019. İstanbul Fatih’te dört kişilik aile. Siyanür içerek yaşamlarına son veriyorlar. 8 Kasım 2019. Antalya. Karıkoca, iki çocuk. Siyanürle dördü de yaşamdan kopuyor. Koca 36, karısı 38 yaşında. Genç insanlar, iki de küçük çocuk. 15 Kasım 2019. İstanbul Bakırköy. Karıkoca ve bir çocukları siyanürle yaşamlarını sonlandırıyorlar. Nedir bu ölümler? Nedir bu aile boyu yaşamlarına son vermeler? Yoksulluk, işsizlik, çaresizlik (mi?). Ya da ne, neler? Yaşamdan umudunu kesmek, gelecekten beklentisi olmamak nasıl bir şeydir? Özkıyım, geride kalanlara yönelik bir suçlamadır. Çare arayıp bulamayan insanların geride kalanlara yönelen eleştirisidir. Stefan Zweig, Brezilya’da eşiyle birlikte yaşamına son verirken, barışı koruyamayan herkesi suçluyordu. Elbette en başta Hitler’i ve avenesini. Alman toplumunu da. Bu toplum “siyanür”ü en çok altın çıkarmak için zeytin ağaçlarını kesen, toprağı zehirleyen “altıncı şirketler”le duydu. Onlar “siyanürcüler”di. Toprağı, suyu, insanı zehirliyorlardı. Bu olayda zehirli olan “altın”dı, insanın doymaz hırsıydı. Şirketlerin doymak bilmez sömürüsüydü. Ama “siyanür” nedir ki? O, kimyasal bir madde. Yediğimiz birçok meyvede, sebzede var ve kimseye bir şey olmuyor. Kiraz, badem, kayısı gibi meyveler; patates, fasulye, turp gibi sebzeler “siyanür” taşıyor ama yediğimiz miktarlarda sadece yarar sağlıyor. Siyanürün bir suçu yok. Suçlu olan, bize yaşamı zehir edenlerdir. Yaşamı zehir etmek. Suç da orada, suçlu da. Yaşamı zehir edenler... İşsizlik, parasızlık, yoksulluk, umutsuzluk. Yaşamın zehri budur. Suçlular da, bu ekonomiyi bu topluma reva görenler. Neden iktidarda sefa sürenler bu özkıyımlardan söz etmiyor? Tünelin ucundaki ışığı gören Maliye Bakanı neden suspus? Cumhurbaşkanı, Amerika dönüşünde neden bu konudan söz etmiyor? İktidarlar “güç zehirlenmesine uğrar” sözü gerçek olmalı. “Güç”, siyanürden de beter bir zehir gibi etkiliyor iktidarı. Yıllardır bu toplumu zehirleyenler. Suçlu sizlersiniz. Bu toplumu yalanlarla zehirlediniz. Bu toplumu adaletsizlikle zehirlediniz. Bu toplumu yolsuzluklarla zehirlediniz. Bu toplumu hırsızlıklarla zehirlediniz. Bu toplumu ayrımcılıkla zehirlediniz. Bu toplumu ahlaksızlıkla zehirlediniz. İnsanlar çaresiz kaldı, tutunacak dal bulamadı. Ağlayanları duymadınız. Ezilenleri görmediniz. Küçük çocukları dogmalarla zehirlediniz. Her suçunuzu örtbas ettiniz. Her kusurunuzun üstünü örttünüz. Söyleyenlere iftiralar attınız. Ortaya çıkaranları suçlayıp hapislerde süründürdünüz. Siz suçlusunuz siz. Gün döner, hesap döner... Tarih boyunca böyle olmuştur. Saklanan suçlar ortaya çıkmıştır. Örtülen yalanlar ortaya dökülmüştür. Sarsılmaz denilen sarsılmıştır. Yıkılmaz denilen yıkılmıştır. Sokrates baldıran zehiriyle öldürüldü. O yaşıyor ama onu ölüme mahkum edenler yıkıldı gitti. Bu toplumu zehirleyenler de yıkılıp gidecek. Kendi zehirleriyle zehirlenecekler. Yalanlarının, haksızlıklarının, yolsuzluklarının zehriyle zehirlenecekler. Ölenler boşuna ölmüş olmayacak. Dökülen kanlar, bir gün gelip konuşacak. Kan konuşur çünkü. Ölüler konuşur. Ölüler canlılardan daha çok konuşur hem de. Herkes görecek, herkes duyacak. Bir gün mutlaka... İstanbul Tabip Odası 90’ıncı yaşını kutluyor İstanbul Tabip Odası (İTO), yarın 90’ıncı yılını etkinlikle kutluyor. Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası binasında yarın akşam saat 19.00’da düzenlenecek olan etkinlikte gazetemiz yazarı eski İTO Başkanı Dr. Erdal Atabek de “Aydınlanma, Hekimler, Tabip Odaları” başlıklı konferans verecek. Etkinlik, kokteylle devam edecek. İTO’nun 90’ıncı yılı nedeniyle yayımlanan mesajda şu ifadelere yer verildi: “İstanbul Tabip Odası doksan yıldır çağdaşlığın, laikliğin, aydınlanmanın, hekim haklarının, iyi ve onurlu hekimliğin mücadelesini sürdürüyor. Doksan yıldır mesleğimizin kutupyıldızı olmaya, hekimliğin onurlu bayrağını yükseklerde tutmaya devam ediyor. Gelin, meslek örgütümüzün 90. yaşını hep birlikte kutlayalım.” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle