23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 16 KASIM 2019 CUMARTESİ Lufthansa uçağını kaçıran terörcüler, Mogadişu cüler bile ihtiyarı takmıyor. Dünya çok değişti. Hem terör Havaalanı’nda öldürü cüler işlerini iyi bil lünce Batı dünyası dü dikleri için Papa’yı ğün bayram etti. Ger değil, Alman İş çekten yeryüzünün irili verenler Sendikası ufaklı birçok devleti bu işin içine girmişti. Vatikan bile katıldı olaya... Papa kaç Başkanı sanayici Schleyer’i kaçırdılar. Eğer terörcülerin Ve Papa 6. Paul, uçağı kaçıran terörcülere şu öneriyi yaptı: para eder? elinde papa olsaydı, Bonn Başbakanı Schmidt: Elinizdeki yolcuları Kim takar Papa’yı, bırakın, yerine beni re 6. Paul zaten çok ihti hin olarak kabul edin!.. koşuştuğu Papa Hazretle yar, diyebilirdi. Terörcüler Papa’nın ri değil mi bu? Çağımızda bir işada önerisine yüz vermediler. Nasıl oluyor da terör mının bir din adamından Yeryüzündeki milyon cüler Papa’ya değer ver daha çok para ettiğini larca Hıristiyanın lideri, miyorlar? terörcüler de biliyorlar. tahtına yüz sürüp elini Bir zamanlar kral öpmek için dünyanın lar ayağına kapanırdı dört yanından insanların Papa’nın; şimdi terör İlhan SELÇUK l 22 Ekim 1977 l Metin Üstündağ l İbrahim Tuncay Hem insan mutluyken döner yemese de olur l Oğuz Gürel Recep, kendini hiç bu kadar mutlu hissetmemişti. Öyle durup dururken, ağzının kenarında yanmamış bir sigara, elinde bir tutam nergis, hızla bastırmıştı mutluluk şeker şerbet. “Oğlum mutlaka yamuk bir durum var ya da olacak” diye düşündü önce, sonra bıraktı kendini sakin, içinden akan nehre. Bari geçene kadar keyfime bakayım… Geçer zaten birazdan. En son ikinci sınıftayken, annesinin evlerine temizliğe gittiği Nesrin Hanım, kendi oğlunun artık sevmediğini söylediği uzay gemili yeşil bir tişörtü ona verdiğinde, buna yakın bir şey hissetmişti. Çünkü, gerçekten bütün beklentileri karşılayan çok esaslı bir tişörttü. Şimdi 26 yaşında, orta ikiden terk ve Ankaragüçlü. İki ay kadar önce, Çayyolu taraflarında çalıştığı, sabahları “serpme kahvaltı” imkânı da olan, simit fırınından çıkarıldı. Yarım paket sigarası, aniden bastıran müphem ve şüpheli bir mutluluk hissi, cebinde on sekiz buçuk lirası var. Yani Mamak Saimekadın’daki Örnek Pide Kebap Salonu’nda lahmacun yiyebilir. Döner ayran zor gözüküyor. Hem insan mutluyken döner yemese de olur… Üzerinde oturduğu duvarda “Bir İhtimal Daha Var” yazıyor Günhan AYDIN du. O kadar mutluydu ki “Ölümüne Ankaragücü” yazıyor olsa fark edecek halde değildi. Nergisleri duvarın üzerinde bulmuştu. Unutulmuş, ya da bırakılmış ya da atılmış… Solgun kirli halleri göz önüne alındığında kovulmuş birkaç nergis kalıntısı oldukları da söylenebilirdi, ama Recep açısından gayet makuldüler. Duvara oturup çiçekleri eline almıştı. Belki de biraz acımıştı onlara… Merhametli bir gençtir Recep. Keşke simit fırınında o sabah biraz daha dikkatli olsaydı. Basit bir küfür yüzünden müşteriye kafa atılmaz. Kim bilir o gözleri kan çanağı olan genç arkadaşın da ne derdi vardı… Şimdi elinde perişan nergisler, lahmacun yerse cepte hiç para kalmayacak, “Bir İhtimal Daha Var” duvarının üzerinde, şaşkın bir mutluluk içinde yapayalnız oturuyor. Önünden en kral arkadaşı Batmanlı 4/1 tertip Metin geçse “Sen iyice artist oldun, kafan mı güzel?” gibi bir şey söylerdi; ya da hisli bir anındaysa eğer “Anlat oğlum, biz arkadaşız” belki… Fakat Metin değil, 10 yaşında lime lime bir çocuk durdu önünde, “Ağabey, ateşin var mı?”, “İyi bir alışkanlık değil” diyecek gibi oldu, “Ateşim olsa kendi sigaramı yakarım güzel kardeşim” dedi. Yürüyüp gitti velet lime lime… Ne konuşacak ki... Biraz daha konuşsalar iyi olurdu aslında. Epeydir konuşacak kimse bulamıyor. Gitse nereye gidecek, dönse nereye dönecek… Bir tuhaf hal… Konuşsa ne söyleyecek… Adem Asteğmen vardı askerdeyken, “Recebim” derdi, “Zihinlerimizi sömürgeleştirdiler” ya da “Saf bir özgürlüğü tasavvur edebiliyor musun?” Adem Asteğmen’i hiç anlamadan sevmişti Recep. Şafak doğan güneş komutanım… Şafak karanlık… Şafak falan kalmamış… “Çok mutluyum” derdi asteğmenine, şimdi burada olsaydı, “Olumlu l Ahmet Aykanat düşünüyorum, kendimle barışığım…” “Bir İhtimal Daha Var”ı, yine hiç görmeden, tek tek her birinin hayatı kaymış nergisleri aldığı yere bırakıp indi duvardan. “Ölümüne Ankaragücü” de olsa görmeyecekti. Dudaklarının kenarında hâlâ aynı sigara bıraktı kendini Görgülü Sokak’a. Saf bir mutluluğu tasavvur edebilir misiniz komutanım? Artık çok uzakta o akşam, ama anneme nergis, bana kırmızı bir kamyon getirmişti babam.Bir kamyona ilişkin bütün beklentileri karşılayan çok esaslı bir kamyondu. Recep Güvenir, Siirt, mutluluk kırmızı bir kamyondur komutanım. l Saadet Demir Yalçın l Alinur Uğurpakkan l Cemalettin Güzeloğlu EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY CUMHURİYET ARŞİVİNDEN 11 Cemal NADİR l Şevket Yalaz Tren, hızla ilerliyordu. Herif, ezan sesli telefonunun çala çala bindiği istasyondan beri hiç susmamıştı. Konuşmadığında hart hart kaşındı, koridordan geçen kadınları süzdü: Geğirdi. Ağzını şapırta şapırta bir şeyler yedi. Çok boş kaldığında, Metro Goldwyn Mayer’in aslanı gibi kükreyerek esnedi. Kirli sakalını sıvazlaya sıvazlaya konuşuyordu yanındakiyle “Hacı, hacı” Trende Işık KANSU diye diye: “İstanbul’a indiği mizde, Marmaray ile Üsküdar’a geçeriz. Oradan bir taksiye bineriz. Biz ikimiz önde otururuz, hanımlar arkada...” Okur anlasın artık, hanımların yanına erkek oturamayacağından, iki erkek takside şoförün yanındaki tek kişilik koltuğa sığacak! (Nasıl sığacaklarsa, ikisi de toraman.) Burnunu foşurt diye çektikten sonra taksiyle gidecekleri rotayı belirledi: “Çamlıca Camii’ne gideceğiz, öğle namazını kılacağız. Sonra da Eyüp Sultan’a geçeriz artık.” Bozüyük’ün orada, Karasu Çayı’nın yamacından geçiyordu tren. Sakallı, pencereye kıllı işaret parmağını dayadı ve yanındakileri aydınlattı: “Ahan da, deniz...” l Zafer Temoçin Hasta dünya Allah razı olsun şu morfini icat edenden!.. O da olmasa acılara dayanılır gibi değil... l 31 Mart 1944 DAMDAKİ MİZAHÇI Cihan DEMİRCİ Siyanür Hattı! Damdan şehre baktığımda ortalıkta epeydir bir halk göremez oldum!.. Haksızlıkların bu kadar çok olduğu bir yerde asıl acı olan “Halksızlıktır oysa ki!.. Sorunları, sıkıntıları en yüksek dağları aşmış olduğu halde, bunu duyurabilecek az buçuk bir sistemi bile kalmamış, sistemsiz takımlar gibi sürekli hezimete oynayan, kalan son sesini de yitirmiş, ses telleri akıllı (!) cep telefonunun tellerine karışmış bir kalabalık var artık aşağıda!.. Aşağısı dünden daha kalabalık ama aslında herkes yalnız!.. Ne acı bir tezattır bu şehirde hayat. Kalabalık arttıkça aslında yalnızlık artmakta!.. Kapitalizm zalimdir, kalabalıklar eğer halk olamamışsa onları “kuru” hale getirir!.. Kuru kalabalıklar kupkuru kaldıkça kararıyor, kararan kalabalıklar arttıkça, birbirine değmeyen, birbirini görmeyen, birbirini umursamayan, içi geçmiş gözler, kredi kartı borcuna yenik düşmüş, işsiz bırakılmış hayatlar çoğaldıkça çoğalıyor!.. Fatih’te evin birinde dört kardeş el ele siyanürle intihar ediyor! Siyanürü bu ülkede daha önce doğa katliamlarından biliriz! Doğayı katleden ve katletmekte olan maden ocaklarının kullandığı bir zehirdir. Belli ki, kötülüğün başrolde olduğu bir coğrafya filminde, siyanür artık sadece doğa katliamıyla yetinmiyor! İnsan katliamında da başrole soyunuyor! Daha dört kardeşin yüzümüzde ve ruhumuzda yarattığı beş kardeş şaplağının acısı geçmeden bu kez Antalya’dan dört kişilik bir ailenin siyanürle intihar ettiği haberi geliyor! Altından fay hattı geçen bir coğrafya, yalanlarla üzeri örtülemeyecek kadar ağır bir ekonomik kriz yaşarken, belli ki üstünden siyanür hattı geçmeye başlamış bile!.. l Kemal Buluş l Mehmet Selçuk l Kadir Doğruer Yazıyı Sümerler, Yazanı çizeni içeri atmayı biz icat ettik. HHH Hiçbir kötü alışkanlığım yok. Sigara, alkol, uyuşturucu ve sağ partilerden uzak duruyorum... HHH Willy Brandt ve Bülent Ecevit’i anlayamadık. “Alman usulü” takılıyoruz. Herkesin solculuğu kendi hizibine... HHH İşsizlik ordusu yüzde 497 büyüdü. Yakında askerlik kalkacak... HHH Hâlâ “Dünyanın yuvarlak değil. WASHINGTON PORTAKALI şeklinde, merkezinin de BEYAZ SARAY olduğunu” düşünenler var Galileo Ağabey... HHH Hangi taşı kaldırsan altından “altında taş olan başka bir taş” çıkıyor! HHH Yapılan son kamuoyu yoklamasına göre KAMU OYULMUŞTUR... YÜKSEK YERİLİM HATTI Erdinç UTKU HHH Tam 00.00’da saatler 1 saat geri alınsın. Külkedisi Sindirella’lar hep prenses kalsın! HHH Edebiyat fakültesine girmeyi kıl payı kaçıranlar minibüs ya da kamyon şoförü oluyor. Aracının arkasına “Kalbinde bana yer yoksa güzelim, fark etmez ben ayakta da giderim” yazan yeteneği nasıl açıklarız yoksa? HHH İlişki durumunda “İlişkisi var”ı görünce yanlış anlamışım. Facebook’la ilişkisi varmış meğer... HHH GÜNCEL ÇÖP Adaletimiz tutukluk yapıyor: Yeniden tutuklanıncaya kadar serbestsin! HHH Trump’tan, Türkiye ile ticari ilişkileri 100 milyar dolara çıkarma vaadi: “Dış politika açığı”mızı, dış ticaret ile kapatacağız! HHH Su da “sudan ucuz” olsa ya! HHH Mahalle baskısı meşhurdur, gecekondu adaletlerin... HHH Özgür olmayan basın sıralamasında 157. sıradayız, 177. sıradaki Çin ile yarışıyoruz: “Basına baskı Çin’de de olsa gidip alın!” HHH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle