19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Kim’lerle Park’ların Cannes Film Festivali’nin strateji oyunuAltınPalmiyeli‘Parazit’i gösterimde Son birkaç yıldır Uzakdoğu sineması yapımlarının ödüller kazandığı Cannes Festivali’nde bu yıl da Altın Palmiye’yi alan bir Güney Kore filmi oldu: “ParasiteParazit”. Bong JoonHo adında pek tanımadığım bir yönetmenin elinden çıkmış “Parazit”, çoğu kez taşı gediğine oturtan, uzunca, karanlık ama oldukça muzip ve usta işi bir toplumsal güldürü. 10 yıl kadar “Kar Küreyici”, “Okja” gibi uluslararası yapımlarla uğraştıktan sonra ülkesine dönmüş yönetmen Bong JoonHo’nun bir salgını ya da dünya dışından bir yaratığın adını çağrıştıran “Parasite” gibi isme sahip bu Altın Palmiyeli filmi bugün gösterime giriyor. Bizdeki MehmetAhmet benzeri, Kore’de çok yaygın olan, Kim ve Park gibi ortak isimlere sahip Güney Koreli 2 aileyi kıyaslayarak karşımıza getiren filmde işsiz, güçsüz, çulsuz ama cin fikirli, becerikli bireylere sahip, yoksul Kim ailesiyle, 2000’lerde patlama yapan bilgi ve tele iletişim döneminin zenginleştirdiği yeni Koreliler kuşağının tipik temsilcisi, burjuva Park ailesi var. Kahramanlarını mesafeli ama gözünden bir şey kaçırmayan, Tanrısal bir gözlemci hassasiyetiyle, hızlandırıp ya da ağırlaştırarak önümüze süren yönetmenin sınıflandırmasını kabullene şarısına katkıda bulunuyor sonuçta. Habire aldatmacalar üre ten, tuzaklar kuran global ka pitalizmin çekici gücüne ka pılıp isteklerinin, beklentile rinin gerçekleşeceği hayaline kapılan Kim’ler, işgal ettik leri zengin evinde adeta dört duvar arasına tıkılmış bir çe şit mahkum gibi buluyor lar kendilerini, bir çeşit köle lik halindeki. Kim’lerin bel ge sahteciliğindeki onca us talıklarına karşın yine de saklayamadıkları, yanlış gi den bir şeyler olduğu sezilen, dramla gerilim türleri ara sında kategorize edilebilecek Görülesi bir Güney Kore yapımı, Altın Palmiye ödülü sahibi “Parazit” adlı film için yönetmeni de “Palyaçosuz bir komedi, kötü adamsız bir dram” diyor. bu “Parazit”i, gençliğinde para kazanmak için gidip ders verdiği, gösterişli bir zengin rek seyrettiğimiz “Parazit”te Park’ların sahtecilik yapmadaki o üstün becerile evinde yaşadıklarından esin ferahfeza, göz alıcı evlerine İngilizce ri sayesinde. lenerek (Han Jin Won ile birlikte se öğretmeni, resim hocası, hizmetkâr ve Baştan sona göz alıcı bir mima naryosunu) yazıp yönetmiş Bong Joon sürücü olarak birer birer sızıyorlar, gö ri görsel yapı kurulup kahramanları Ho. Giderek Kim’lerin piyonlarını peş rünürde gariban Kim ailesi bireyleri. mız Kim’lerle Park’ların, adeta büyük peşe sürerek sürdürdükleri bir strate Aslında hiç de şeytan ruhlu insanlar “camdan bir hapishaneye” sokuldu ji oyununu andıran, muzipçe ve par değiller Kim familyası. Sa ğu filmde, burnundan kıl aldırmaz an lak bir sosyal komedi etkisi uyandıran dece toplumsal işleyiş cak mutlaka işgal edilmiş evlerini ne “Parazit”i, 1960’ların o efsanevi İtal teki bozuk çarkları pahasına olursa olsun geri almak der yan komedisi tarzının bir çeşit Uzak onarmak isteyen, dindeki Park’ların Kim’lerle mücade doğu versiyonu seyirliği gibi beğene rüşvet vermek lesini, etkileyici mizansenler ve pa rek izledim 132 dakika boyunca. Film ten hiç kaçın noramik kompozisyonlarla, başarı de bir de geçmişin hatalarını ihtiva mayan, ekono lı bir takım oyunculuğu eşliğinde, ka eden bir kara kutu metaforu var. Top mik değişim meraman Hong KyongPyo’nun ne lumun büyüttüğü canavarları açığa çı lerini önemse fis kadrajları, Jeong JaeIl müzikleri ve karacak, belki özgürleştirecek, karan yen, bir yere ka Jang JinMo’nun akıcı montajıyla veri lıklara doğru yönlendirerek, bütün o dar bütün o asa yor karamsar yönetmen Bong JoonHo. parazitlerinden ayıklayacak ve sonuç lakçılıklarını, Park Kim’lerin kaypak bir soapopera karak ta sağaltıcı cazibesine kapılınacak bir ailesine parazit oluşla terini andıran lideri babayı oynayan, kara kutudur bu bizatihi. rını erdemli ve namuslu bi yönetmenin de çok eski bir arkadaşı Özetle kuşkusuz sinefillere salık ve le sayarlar Kim’ler. Sağlıksız hayat ko olan Kang HoSong’la, Park’ların sinir rilecek cinsten, kesinlikle görülesi bir şullarında ölü gibi yaşarken birer çalı leri laçka, tecrit edilmiş annesini (Ba Güney Kore yapımı, Altın Palmiye ödü şan olarak ayak bastıkları, aslında fe yan Park’ı) oynayan YeoJeong Jo’nun lü sahibi bu “Parazit” için yönetme na halde göz koydukları o Park ailesi özellikle başını çektiği, farklı kuşak ni de demiş ki “Palyaçosuz bir komedi, nin tumturaklı, lüks, zengin evlerini lardan seçilmiş, geniş oyuncu kadrosu kötü adamsız bir dram” seyretmek iste çaktırmadan işgal ediyorlar, belgelerde nun performansları da filmin genel ba yenler bu filme buyursun... ‘İstiklal’ sergisine rekor ilgi... İstanbul Eminönü’nde yer alan Türkiye İş Bankası Müzesi’ndeki “Milli Mücadele’nin 100. Yılında İstiklal” sergisi Cumhuriyet Bayramı’nda büyük ilgi gördü. Yeni bir ziyaretçi rekoruna imza atan Türkiye İş Bankası Müzesi, 29 Ekim’de 10 bin 919 kişiyi ağırladı. İstiklal sergisinin toplam ziyaretçi sayısı ise 400 bine ulaştı. l Kültür Servisi Livaneli’ye Onur Ödülü Anadolu Sinemacılar Derneği tarafından, Kadir Turna direktörlüğünde 1316 Kasım tarihlerinde düzenlenecek olan Kayseri Film Festivali 7. kez sinemaseverleri bir araya getirecek. Usta müzisyen, yazar ve sinemacı Zülfü Livaneli de “Yaşam Boyu Onur Ödülü” almak festivale konuk olacak. Festival direktörü Turna, Livaneli ile Elia Kazan arasında çok özel bir bağ olduğunu, hatta Zülfü Livaneli’nin Kayserili dünyaca ünlü yönetmen Elia Kazan ile Türkiye’de geçirdikleri zamanlardan kesitler sunan “Elia ile Yolculuk” adında bir kitap yayımladığını dile getirdi. Turna, 14 Kasım Perşembe günü düzenlenecek özel bir program ile Livaneli’ye onur ödülü takdim edileceğini söyledi. Turna, “Kayseri’de belediyenin Elia Kazan Müzesi yapma planı var, çorbada tuzumuz olursa ne mutlu bize” dedi. Özgentürk moderatörlüğünde yapılacak söyleşinin hemen ardından ise Elia Kazan’ın yaşadığı yerler de gezilecek. l Kültür Servisi Tiyatronun usta ismi Kadıköy’de anılıyor Tiyatronun usta isimlerinden Gönül Ülkü, ölümünün 3’üncü yılında “Bavul” adlı oyunla Kadıköy Belediyesi Kozyatağı Kültür Merkezi’nde anılacak. Sam Bobrick’in yazdığı, Levent Tülek’in uyarlayıp yönettiği oyunda Çiçek Dilligil, Bekir Aksoy, Mert Asutay, Yasemin Hadivent rol alıyor. Oyun yarın (2 Kasım) saat 20.30’da Kozyatağı Kültür Merkezi Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan Sahnesi’nde ücretsiz sahnelenecek. l Kültür Servisi ‘Pera Müzikali’ne büyük alkış Usta tiyatrocu Müjdat Gezen’in yazıp yönettiği ve başrollerini Cüneyt Arkın, Gönül Yazar, Kayhan Yıldızoğlu, Melike Demirağ, Melihat Gülses, Sevcan Orhan, Barış Taşkın gibi isimlerle paylaştığı “Pera Müzikali”nin, özel konukların davetli olduğu genel provasında büyük bir coşku yaşandı. TİM Show Center’da 30 Ekim Çarşamba akşamı yapılan genel provayı izlemeye gelen, aralarında Metin Akpınar, Oya Başar, Leyla Gezen, Behzat Uygur, Bihter Dinçel, Sadun Aksüt, Anta Toros, Atilla Dorsay, Sevilİlker Başbuğ gibi birçok ünlü ismin de yer aldığı konuklar, genel prova sonrası ekibi ayakta alkışladı. “Pera Müzikali”, 3 Kasım Pazar günü saat 15.00’te TİM Show Center’da perdelerini açmaya hazırlanıyor. Müzikal, 17 ve 24 Kasım Pazar günleri de saat 15.00’te sahnelenecek. l Kültür Servisi Brüksel Kraliyet Güzel Sanatlar Sarayı BOZAR’da Brüksel’de İdil Biret ileyabancıveTürktemsilcilerden yaklaşık iki bin kişinin izlediği konser aynı zamanda Devlet Sanatçısı İdil Biret’in Cumhuriyet kutlamasıBelçika’dakiilkkonserininde 60. yılı kutlaması oldu. Serpil AYGÜN 29Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 96. yıldönümü, Brüksel’de ünlü piyanist İdil Biret’in konseri ile kutlandı. Brüksel’in gözde sanat merkezlerinden Kraliyet Güzel Sanatlar Sarayı BOZAR’da yabancı ve Türk temsilcilerden yaklaşık iki bin kişinin izlediği konser aynı zamanda Devlet Sanatçısı İdil Biret’in Belçika’daki ilk konserinin de 60. yılı kutlaması oldu. Türkiye’nin Brüksel Büyükelçisi Levent Gümrükçü’nün himayesinde gerçekleşen kutlama kapsamında Belçika Türk Özel Sektör Dostluk DerneğiTÖSED’in katkılarıyla İdil Biret konseri düzenlendi. Konser öncesi yabancı ve Türk temsilcilere konuşan Büyükelçi Gümrükçü, “Türkiye ile Belçika’nın, birbirinden farklı kültür, tarih ve coğrafyalarda iki ülke olsalar da ortak evrensel değerlerde buluştuğunu” kaydetti. Belçika’da yaşayan Türk toplumunun iki ülke arasında köprü rolü oynayan önemli bir unsur olduğuna dikkat çeken Gümrükçü, Cumhuriyet değerlerini, sanatı ve kişiliğiyle yansıtan İdil Biret’in 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamasında Brüksel’de olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Konserin ardından davetliler, verilen resepsiyonda buluştu. Biret, konserde Beethoven, Schubert/Liszt, Chopin, Saygun ve Stravinsky’nin eserlerini sundu. l BRÜKSEL Selçuk Yöntem İKÜ’de İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ), “Benim Adım Feuerbach” adlı oyunuyla Selçuk Yöntem’i ağırlıyor. Yöntem’in başrolde yer aldığı oyun, 7 Kasım Perşembe akşamı saat 19.00’da Akıngüç Oditoryumu ve Sanat Merkezi’nde izleyicisiyle buluşacak. Uzun süre akıl hastanesinde yattıktan sonra oyunculuk mesleğine geri dönmek isteyen bir adamın hikâyesini konu alan oyun, Alman yazar Tankred Dorst tarafından kaleme alındı. Tek perdeden oluşan oyunda Yöntem’e, oyuncu Toprak Can Adıgüzel ve Aslı Samat eşlik ediyor. l Kültür Servisi 131 KASIM 2019 CUMA O güzel günler... Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasına ayrı önem verdiği makaleler bölümünün uzun yıllar yazı işleri müdürlüğünü yapan Sami Karaören’i anlattıklarıyla tanıtan Güzel Günlerimiz Oldu* kitabının hazırlayıcıları P. Şükran Sabanuç, Mukadder Özgeç, Ömer Özgeç’le birlikte ziyaret ettik. Salonda, ona sürekli kitap da okuyan güleç yüzlü bakıcısı Muhabbet Hanım karşıladı bizi. Yıllardır bir araya gelememiştik Sami Karaören’le. Karşımda konuşamayan, konuşulanları anladığını belirtmek için ellerini çırpan bir Sami Karaören vardı. Ziyaret boyunca yanı başından ayrılamadım. Gözüm, yüzünde hiç eksilmeyen gülüşlerini aradı. Sessiz bakışlarında ona özgü şakrak sesinin yankılandığını duyuyordum. Konuşamıyordu ama beynine kazınan güzel günleri, gazetecilik deneyimleri; ülkemizin yaratıcı şairleri, yazarları, bilim insanlarıyla ilgili gözlemleri salonun sessizliğine canlılık katıyordu. Geçmiş gün özlemleriyle bütünleşiyorduk onunla... Yaşananlar... Hayat, yaşanan her anın öğütüldüğü bir kişilik değirmenidir. Karaören, küçük bir kasabadaki anaokulu deneyimlerinden başlayıp, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirmesine karşın, ancak sigortacılık yaparak geçimini sağlamaya, gazetecilik başarılarına değin, yaşadıklarını yalın bir dille anlatıyor Güzel Günler Oldu adlı anılarında. İnsan bin yıl yaşasa, şu sahneler gözünün önünden gider mi? Yıl 1945. 2. Dünya Savaşı sona ermiş. Çok partili uygulamaya geçildi geçilecek... 4 Aralık günü tramvaya bindim, edebiyat fakültesine gidiyorum. Bir baktım, Babıâli Yokuşu Remzi Kitabevi’ne kadar hıncahınç dolu. “Kahrolsun komünizm! Alçak komünistler!” diye bağırıyorlar. (...) Tramvay durdu, indik. Tan gazetesinin bobinleri kocaman yuvarlanıyor yerde, sonra hoop denize... Tünel başına yöneldiler sonra. Görüşler dergisiyle Yeni Dünya gazetesini de tahrip ettiler. İşin acı yanı; saldırı, CHP yapmış gibi yansıtılıyor basına! Onun ardından Beyoğlu’nun talana uğradığı 6/7 Eylül geliyor. 2 Temmuz 1993’te “Sivas olayı” yaşanıyor. Öğretmeni Cahit Külebi’yle Sami Karaören de Sivas’a çağrılılar arasında. Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Asaf Koçak, semah dönen gencecik kızların yanıp kül olduğuna tanık oluyorlar... Utançla battı o gün güneş Ve utançla doğuyor her sabah Üstümüze kapkara (İsmail Uyaroğlu, “Utanç Ağıtı”) Bizde yazıya çiziye parmağı değen herkesin yaşamı acılar tarihidir! Sevecenlik anıtı Bir hayatı olmak bütün canlılara, o kutlu süreci düzenleyip yaşanır kılmak yalnızca insana vergidir. Sami Karaören, sevecenliğiyle, sevdalı bir eş, şefkat ummanı bir baba, işinde hep aranan bir kişi olmuştur. Adnan Benk önüne düşmeseydi Dünya, Yaşar Kemal’in Cağaloğlu boşluklarını dolduran gür sesi duyulmasaydı, 32 yıl çalışacağı Cumhuriyet gazetelerinde görev üstlenemeyecekti belki... Bir anı Yazı yaşamımda bana hep “Ağabey” oldu Karaören. Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi’nde öğretim görevlisi olduğum yıllar. O sıralar Varlık dergisinde yazılarım yayımlanıyor. Kimse benden istemeden arada Cumhuriyet’in “Olaylar ve Görüşler” sayfasına yazılar gönderiyorum. Emin Özdemir’le hazırladığımız bir yazıyı iletmek üzere Cumhuriyet gazetesinin Ankara’daki bürosuna gitmiştik. Bizi Özgen Acar karşıladı. Acar, bir ara teleksin başına gitti, elindeki küçük kâğıt parçasını bana uzattı. Acar’ın verdiği kâğıtta, benden geniş oylumlu yazılar istiyordu Sami Ağabey... * Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. İBB Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu izleyiciyle buluştu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Jose Sanchis Sinisterra’nın yazdığı, Yalçın Baykul’un çevirdiği, Naşit Özcan’ın yönettiği “Ay, Carmela!” adlı oyunu seyirciyle buluşturdu. Oyun, önceki gün Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde ilk gösterimini yaptı. Seyircilerin beğenisini kazanan oyun ayakta alkışlandı. Oyunun ilk gösterimine İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Ergen, Müdür Yardımcısı Mehmet Karaosmanoğlu’nun yanı sıra birçok sanatçı, gazeteci ve eleştirmen katıldı. Oyun, 31 Ekim2 Kasım, 69 Kasım tarihleri arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde, 2023 Kasım tarihleri arasında Gaziosmanpaşa Sahnesi’nde, 2730 Kasım tarihleri arasında Fatih Reşat Nuri Sahnesi’nde olacak. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle