22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 8 EKİM 2019 SALI Para yine candan değerli... T BMM Hayvan Haklarını Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı taslak rapor, geçen hafta medyaya yansıdı; bu hafta Meclis Başkanlığı’na teslim edilecek. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun adının Hayvan Hakları Kanunu olarak değiştirilmesi öneriliyor. Bu ilk anda iyi bir gelişme olarak görülüyor ama aslında büyük bir türcü çelişkiyi de ortaya çıkarıyor. Çünkü hakları belirtilen hayvanlar arasında mezbahalarda katledilen ve sömürülen hayvanlar yok. Onlar “mal” olarak görülmeye devam edildikçe, kanunun adı, Bazı Hayvanların Haklarını Belirleyen Kanun olabilir ancak... Taslak rapordaki olumlu öneriler... l Hayvanlara karşı şiddet eylemlerinin Türk Ceza Kanunu kapsamına alınması ve hapis cezası getirilerek, bunun ertelenmemesi için en az 2 yıl 1 aydan az olmaması. l Hayvanlara karşı işlenen suçlarda sahipli hayvan sahipsiz hayvan ayrımının ortadan kaldırılması. l Evinde barındırdığı hayvanı sokağa terk edenlere 10 bin liradan az olmamak üzere ceza verilmesi. l Hayvan haklarına ilişkin eğitimin müfredata eklenmesi. l 6 ay içinde tüm hayvanların sayılıp çiplendirilmesi, evinde hayvan barındıranlara eğitim sertifikası verilmesi, kürk ithalatının ve üretiminin yasaklanması gibi başka olumlu öneriler de var. Hayvan esaretini, katlini ve sömürüsünü koşullara bağlayan öneriler... l “Şehir merkezlerinde hayvanat bahçelerine izin verilmesin” deniyor. Hayvanat bahçesi, insanlar görsün diye doğal ortamlarından koparılan hayvanlar için hapishanedir! Tümünün kapatılması ve hayvanların doğal ortama salınmadan önce rehabilite edildiği barınaklara dönüştürülmesi gerekir. Adalar’da 300 köle at aranıyor! l Atlı faytonların kaldırılması değil, azaltılması gündemde. Adalar’da 3040 kadar faytonun ve onlara koşulacak 300 atın “nostaljik” olarak tutulmasının önerilmesini anlamak olanaksız. Ancak hayvanları köle olarak görenler, 21. yüzyılda insan gibi duyarlı canlıların sırtına kırbaç vurularak yük taşıtılmasını “nostaljik” bulabilir. Birçok çağdaş ve çevreci alternatif seçenek mevcutken, bunca tepkiye karşın fayton zulmünde ısrarcı olmak, hayvan hakları açısından utanç verici bir gericiliktir. Çelişkiler ve cesaretten yoksun öneriler... l Hayvan deneylerinin, çok büyük oranda insanlar için kullanılabilir sonuçlar yaratmadığı kanıtlandı. Ayrıca yaşadığımız çağda hayvan kullanılmayan yöntemler geliştirildi. Milyonlarca hayvanın deneyler yüzünden öldürülmesinin önlenmemesi, raporun olumsuz yönlerinden. Bu konuda etik eğitim hakkının önerilmesi şart. Eğitimi sırasında hayvan katletmek istemeyen bir insana bunu zorla yaptırmak etik değildir. l Hayvan dövüşlerinin “geleneksel” de olsa doğru olmadığı ve hayvana eziyet anlamına geldiği yönünde bir görüşün nihai raporda yer alabileceği anlaşılıyor. Ancak bu zulme açıkça yasak getirilmesi önerilmeliydi. l “Ciddi bir maddi kayıp oluşturmayacağı düşüncesi ile” petshoplarda kedi ve köpek satışı yasaklanırken, aynı yerlerde satılan kuş, balık, tavşan, kaplumbağa gibi hayvanların adının bile anılmaması tutarsızlıktır. l Deniz memelilerinin gösterilerde kullanılması uygun bulunmazken, sergilenmelerine gerekli refah koşulları sağlanarak izin verileceğinin belirtilmesi çelişkidir. Sonuçta o da hayvan için tutsaklıktır. Av cinayettir! l En büyük çelişkilerden biri de avcılık konusunda... Avcılık kulüplerine içinde üreme istasyonunun da bulunduğu örnek avlak alanları tahsis edilecekmiş; avcılar, kendi ürettikleri hayvanları avlayacakmış, böylece bu avlaklar hazırlandıktan sonra doğada hayvan avı sınırlanabilecekmiş... Hayvanların öldürülmek üzere yetiştirilmesi, onları doğrudan mal ve eşya statüsüne sokar. Bir bakanlığın korumakla yükümlü olduğu hayvanları birilerine para karşılığı satması, öldürmekten zevk alan insanların da silahla sinsice hayvanları katletmesi, hiçbir şekilde yasal olmamalı. Görülüyor ki TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, hayvanlardan ekonomik yarar sağlayanlara dokunmaya cesaret edemiyor. Ne acıdır ki, bunun siyaset yüzünden olduğunu da biliyoruz... EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Ayrımcılığa son verCumhuriyet’i uçakta dağıtmayan THY’ye basın meslek örgütlerinden çağrı: Türk Hava Yolları’nın (THY), tutumdan bir an önce vazgeçmesi yolcuların şikâyetlerine karşın gerektiğini belirten meslek Cumhuriyet’in de aralarında örgütleri, “Bu durum halkın haber bulunduğu muhalif gazeteleri alma ve bilgilenme hakkına karşı uçaklarda dağıtmamasına basın meslek örgütleri tepki ECE PİROĞLU duruştur. THY’nin bu antidemokratik uygulamaya son vermesini talep gösterdi. THY yönetiminin bu ayrımcı ediyoruz” çağrısında bulundu. TIP FAKÜLTESİ İstanbul Tıp Fakültesi öğrencileri, yaptıkları eylemde “Hayat veren bir kurumda can vermek istemiyoruz” diye tepki gösterdi. Can güvenliği istediler İstanbul Tıp Fakültesi öğrencileri İstanbul’u etkileyen depremden sonra can güvenliklerinin sağlanması için eylem yaparak “Hayat veren bir kurumda can vermek istemiyoruz” dedi. Öğrenciler, inşaat çalışmalarının yapıldığı binaların yanında yemek yemek zorunda kaldıklarını söyledi. Eylem yaptıkları için okul yönetimin baskı uyguladığını belirten öğrenciler, “Hayat veren bir kurumun binaları depreme dayanıklı değil” ifadelerini kullandı. Küçükçekmece Gültepe Mahallesi’nde ise veliler, çocukları için eylem Küçükçekmece yaptı. Gültepe İlkokulu’nun binasında hasar oluştuğu ileri sürülürken binada eğitime devam edileceği yönünde karar verildi. Veliler, çocuklarını derse göndermeyip okul önünde eylem yaptı. Küçükçekmece İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü İsa Kanıcı, “Güçlendirme yapıldı” dedi. Velilerden Kaan Engin Özaydemir, “İki rapordan bahsediliyor. İlk raporun olumsuz, ikinci raporun olumlu çıktığı söyleniyor. Raporlar paylaşılsın” diye konuştu. Öte yandan Avcılar’daki 5 katlı Sarıgül Apartmanı, “taşıyıcı kolonlardaki demirlerde aşırı korozyon ve betonunda deniz kumu kullanıldığı” gerekçesiyle tahliye edildi. Avcılar Denizköşkler’de 26 yıldır eğik duran Bahar Apartmanı da belediye ekipleri tarafından mühürlendi. 9 ayda 31 bin GENÇ, borç erteleme istedi Mezun da borçlu MUSTAFA ÇAKIR Ekonomik kriz, etkisini yaşamın her alanında hissettiriyor. İşsizlik kıskacındaki yüz binlerce üniversite mezunu genç, iş bulamadığı için kredi borcunu ödeyemedi. 2006’dan bu yana 313 bin 686 üniversite mezunu, öğrenim ve katkı kredisi borcunu ödeyemediği için borç erteleme isteğinde bulundu. Bu yılın ilk 9 ayında borcunu ödeyemediği için erteleme isteğinde bulunanların sayısı ise daha önceki birçok yılın tamamında başvuruda bulunanların sayısını aştı. 9 ayda 31 bin kişi borç erteleme istedi. Yüksek öğrenim gören binlerce öğrenci okurken destek için Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan öğrenim ve katkı kredisi kullanıyor. Öğrenciler, öğrenim gördüğü okulun normal öğretim süre sinin bitiminden 2 yıl (öğrencinin lisasüstü eğitim görmesi halinde 4 yıl) sonra aldığı krediyi, kredi aldığı sürede ve aylık dönemler halinde geri ödüyor. Ancak bu süre uzatılabiliyor. Borçlu, işe girene, sigortası başlayana kadar birer yıllık sürelerle uzatma talebinde bulunuyor. Yani sigortalı bir işe girene kadar borcu erteleme olanağı mevcut. Birçok öğrenci de iş bulamadığı için erteleme talebinde bulunuyor. Yıldan yıla artış Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun CHP Adana milletvekili Orhan Sümer’in soru önergesine verdiği yanıt, gençlerin mezun olduktan sonra borcunu ödemekte zorlandıklarını ortaya koydu. Bakan Kasapoğlu’nun verdiği yanıta göre, borcunu ödeyemediği için borç erteleme isteminde bulu nanların sayıları ve yıllara göre dağılımı şöyle: “2006 yılında 6 bin 2, 2007 yılında 7 bin 411, 2008 yılında 8 bin 251, 2009 yılında 11 bin 810, 2010 yılında 10 bin 437, 2011 yılında 20 bin 530, 2012 yılında 18 bin 737, 2013 yılında 26 bin 564, 2014 yılında 29 bin 185, 2015 yılında 23 bin 866, 2016 yılında 36 bin 952, 2017 yılında 46 bin 36, 2018 yılında 36 bin 905.” Bu yıl 11 Eylül 2019 tarihine kadar borcunu ödeyemeyenlerin sayısı ise daha önceki birçok yılın tamamındakilerin sayısını aştı. Yanıta göre bu yıl 11 Eylül’e kadar 31 bin kişi borcunu ödeyemediği için borç erteleme talebinde bulundu. 2006 yılından bugüne kadar borcunu ödeyemediği için borç erteleme talebinde bulunanların toplam sayısı ise 313 bin 686 oldu. l ANKARA Prof. Sami Şekeroğlu SinemaTV Merkezi öğrencileri, mezunları ve akademisyenler, rektör Prof. İnci’yi protesto etti. ‘Rektörün kararlarını tanımıyoruz’ Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Rektörü Prof. Dr. Handan İnci’nin, Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Merkezi Müdürü Prof. Asiye Korkmaz’ın atamasını yapmaması ve müdürlüğü kendi üzerine alması, öğrenciler, mezunlar ve akademisyenlerce protesto edildi. Üniversitenin Balmumcu kampusunda açıklama yapan öğrenci ve mezunlar, “Rektörün kararını tanımıyoruz” dedi. MSGSÜ SinemaTV Merkezi’nde dün gerçekleşen basın açıklamasında, grup adına ortak basın metnini mezun İsmail Orhan Toraman yaptı. Toraman, Prof. Asiye Korkmaz’ı disiplin soruşturması nedeniyle görevden alarak “İnceleme süreci tamamlandığında müdürlük, sinema/televizyon alanında uzman bir hocaya devredilecektir” açıklaması yapan rektörün, merkez yönetmeliğinin 8. maddesinde belirtilen “ilgili eğitim yapan birimde görevli öğretim elemanları arasından seçilir” ibaresini atlamaya çalıştığını ileri sürdü. Açıklamanın ardından grup, “Balmumcu’ya dokunma” sloganı attı. Öğrenciler salonu terk etti Öte yandan rektör Handan İnci, akademik yıl açılış konuşması sırasında sinemaTV bölümü öğrencileri tarafından protesto edildi. İnci’nin “Bir anlaşma yapalım, önce beni dinleyin sonra ben sizi dinleyeceğim” ifadelerini kullanması üzerine sinema televizyon bölümü öğrencileri salonu terk etti. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Haber alma hakkına karşı duruştur’ l Turgay OLCAYTO (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı) İktidarın Türkiye’de eleştirel gazetecilik hak kını kullandırmamak gibi bir kararı olduğunu gö rüyoruz. THY, uzunca bir süredir “muhalif” di ye bellediği Cumhuriyet, Sözcü, BirGün, Evren sel, Karar gibi gazeteleri yolcu larına okutmamakta ısrar edi yor ve bu gazeteleri almıyor. Bu aslında halkın haber alma, bilgilenme hakkına da karşı duruştur. Bunun onaylanacak hiçbir tarafı yok. Savunma ola rak diyecekler ki “Tiraja göre alıyoruz” Böyle bir bahane yok. Olcayto Tiraj değil nitelik önemlidir. Okurun istediği gazete önemlidir. Gerekirse yol cularıyla anket yapar, hangi gazeteyi yolcuları is tiyorsa onları yolcularına sunmak görevidir. Yol cu oraya parasını vererek gelip oturuyor, istediği gazeteyi okumak da hakkıdır. Bugünlerde özel likle Cumhuriyet gazetesini hedef alan bu tavrı protesto ediyorum. Kamu kuruluşları, medyaya akreditasyon ve ambargo uygulayamaz. ‘Muhalif medyaya hasmane tutum’ l Gökhan DURMUŞ (TGS Genel Başkanı) AKP hükümeti, iktidara geldiği günden be ri muhalif medya kuruluşlarına yönelik bit mek bilmeyen hasmane bir tutum sergiledi. Bu medya kuruluşlarının yayınını durdurabilmek için kimi zaman çalışanları nı tutukladı, kimi zaman res mi ilanlarını kesti. Kamu ku rumlarının ilan desteği zaten hiç olmadı. Kamu kurumları iktidara yakın medya kuruluş larına desteklerini hiç esirge medi. Cumhuriyet, Evrensel Durmuş ve BirGün gibi gazeteler uzun süredir THY aracılığı ile oku yuculara ulaştırılmıyor. Bu gazetelerin okurla rı THY kullanıyor ama kendi gazetelerini bula mıyorlar THY hizmetleri içinde. THY yönetimin bu ayrımcı tutumdan vazgeçerek muhalif gaze teleri de bir an önce yolcularıyla paylaşmalıdır. Devlet olan ayrımcılık yapamaz. ‘TEKSESLİ HALE GETİRME PLANI’ l Pınar Türenç (Basın Konseyi Başkanı) İktidar, medyanın neredeyse tümünü ele geçi rip “teksesli” hale getirme planını adım adım uy gularken ülkenin milli kuruluşu THY de “iktidara muhalif” diye özgür gazetecilik yapan yayın or ganlarına uzun süredir ambar go uygulamakta. Halkın ha bere ulaşma kanallarını tıka makta. Yolcuların bu gazete lere ulaşmasını engellemekte. Oysa demokrasilerde ifade ve iletişim özgürlüğü olmazsa ol maz. Kamu gücünü kullanan lar, demokrasilerde dördüncü kuvvet olan basına eşit dav Türenç ranmak zorunda. Kamu kuru luşları medyaya ambargo uygulayamaz. Basın Konseyi olarak THY’nin, bu antidemokratik uy gulamaya son vermesini; başta Cumhuriyet ol mak üzere “muhalif” diye nitelediği gazetelere uyguladığı ambargoyu kaldırarak tüm gazeteleri almasını, tiraj ve okunurluk durumuna göre eşit likçi bir uygulamaya geçmesini talep ediyoruz. ‘AYRIMCILIĞA DAYALI POLİTİKA’ l Erol Önderoğlu (Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi) Yurttaşın vergileriyle kalkınan şirketlerde topluma dönük bu şekilde bir ayrımcılıkta ısrar edilmesi hiçbir demokratik kaide ile bağdaşmadı ğı gibi çağdaş şirket işlerliğinin de bir parçası olamaz. RSF olarak THY’nin yıllardır ısrarcı olduğu bu ayrımcı politikalarından vazgeçmesini talep ediyoruz. THY vergilerle, tüm halkın ortak bütçesiyle, bugünlere gelmişse kendisinden bugün Önderoğlu beklenen de; siyasi görüşü ne olursa olsun, yurttaşların her birine karşı hizmette ayrımcılığa gitmemektir. Bu tür bir ayrımcılığa dayalı yaklaşımın ne demokrasiyle ne de çağdaşlıkla bir alakası var. ‘ÖZEL BİR DAVA!’ l Can Güleryüzlü (Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı) Cumhuriyet gazetesine yönelik özel bir dava yürütüldüğü çok net şekilde görülüyor. Alınan kararla halkın gerçekleri öğrenmesi engellenmek istenmektedir. THY uçaklarını kullanacak vatandaşlara çağrı yapmak istiyorum: Halkın haber alma hakkı yolunda var olan Cumhuriyet gazetesine sahip çıkalım ve yolculuklarımızda birer Cumhuriyet gazetesi alıp yolculuk sonunda da koltuklara bırakalım. Cumhuriyet’in bu tür engellemelerle yıldırılamayacağını gösterelim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle