21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 38 EKİM 2019 SALI 190/1 2 0 310/1 7 0 260/1 3 0 210/1 4 0 180/1 2 0 250/9 0 210/6 0 190/1 2 0 270/1 7 0 300/1 8 0 250/1 2 0 240/1 8 0 110/1 0 280/2 1 0 160/9 0 50/2 0 170/1 2 0 270/1 1 0 160/5 0 230/1 2 0 220/1 3 0 250/1 7 0 TARİHTE BUGÜN 415: 20 Haziran 404’te yanan Ayasofya yeniden inşa edildi. 1912: Balkan Savaşı başladı. 1933: 5 Türk ressam (Zeki Faik İzer, Nurullah Berk, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino) ve 1 heykeltraştan (zühtü Müridoğlu) oluşan D grubu ilk sergisini açtı. Erkek toplumun üyesi polis, hâkim ve savcı, kadın cinayetlerini ciddiye almıyor adın cinayetlerinde artış 4 yıldır sürüyor, 9 ayda 354 ka Kdın öldürüldü; eylül ayında 53 kadın cinayetiyle rekor kırıldı. “Ka Ataerkil üçlü dıncinayetleri”sonyıllarınenbü yük sorunu ama tehlike sokakta de ğil, evin içinde; kadınları en yakın ları öldürüyor: Kocala Kadının güçlenmesine karşı çıkıyorlar rı, sevgilileri, babaları, ağabeyleri, yakın akra baları. Bu şiddet neden n İstanbul Sözleşmesi kal rak erkeğin baskısı altında ya önlenemiyor, neden ar dırılmak isteniyor... 2011’de imzalandığı zaman Türkiye, Avrupa’ya daha yakındı, konjonktür farklıydı. Şimdi devlet bu sözleşmeden hoşlanmıyor. Bu sözleşmeden çıkalım, sürekli nafaka kaldırılsın istiyorlar. Çünkü kadının güçlenip boşanmasına karşı çıkıyorlar. Dayak yiyerek ve susa şasın istiyorlar. Kadını öldürmeyi beceremeyen koca serbest bırakılıyor. Kadını koruyan bu iki yasaya rağmen kadınları koruyamıyoruz, bir de bunlar kalkarsa ne olur düşünün. Aileyi Koruma Kanunu ve İstanbul Sözleşmesi, kazanılmış haklardır, kaybedilmemelidir. YAZGÜLÜ ALDOĞAN tarak yükseliyor? Kadınları nasıl korumalı? İstanbul Üniversite si hukukçu öğretim üyesi, Aile Hu kuku Derneği Başkanı Prof. Bahadır Erdem, Yanındayız Derneği’nin de üyesi olarak kadına yönelik şiddetle mücadelenin sadece kadınların de ğil, erkeklerin de işi olduğuna inan dığı için bu kez ona sorduk. Uygulamada sorun var Müsabakanın 80 yaşındaki oyuncusu Emine Köse “Şiddeti kınıyoruz. Babalar anneleri öldürmesin, yavrular öksüz kalmasın” diye konuştu. 80 yaşında şiddete karşı sahada Bahadır Hoca, kadını ve çocuğu koruyan mevzuat, metin ve hakların iyi ama uygulamanın sorunlu olduğu görüşünü paylaşıyor. “6284 sayılı Ailenin Korunması Kanunu’nun uygulayıcıları polis + savcı + hâkim, aynı ataerkil erkek toplumunun üyesi. Kadına evde kayınpederi tecavüz ediyor, çocuğu babası, amcası istismar ediyor. Bu tecavüz ve ensestten ailenin haberi var ama korkudan ve utandıkları için tepki yok, saklıyor, gizliyorlar. Kadının, annenin isyan etmesi için korkmaması lazım. Korkuyor, çünkü aile ve düzen bozulacak. Adam hapse girerse hayatla tek başına mücadele edecek. Hatta bırakın ekonomik yetersizliği, etrafını çevreleyen yasaklar olmadan yaşama alışkanlığı ve güdüsü yok. Zaten şiddeti, dayağı olağan görüyor, bu sadece kırsalda değil, İstanbul’un göbeğinde bile böyle olabiliyor. Nefret suçu Atalar ve Petrol İş mahalleleri muhtarlarının girişimiyle bir araya gelen kadınlar, Mimar Kubilay Köse Stadı’ndaki maç öncesinde “Kadına şiddete hayır”, “Kadına kalkan eller kırılsın” pankartları taşıdı. Kartal Belediyesi ve sponsorların desteğiyle dü KAYSERİ’DE CİNAYET Ölmesini bekledi Kayseri’de evden uzaklaştırma cezası bulunan oto lastik tamircisi Mustafa Çay (35), eşi Cevahir Çay’ı (30) otobüs durağında bıçakladı. Yaralı eşinin başında elinde bıçakla bekleyerek çevredekilerin yardım etmesini engelleyen Mustafa Çay, gelen polisler tarafından gözaltına alındı. Cevahir Çay ise hastaneye kaldırılırken yaşamını yitirdi. Emniyet’teki işlemlerin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edilen Çay, mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. l DHA zenlenen futbol müsabakasıyla ilgili bilgi veren Atalar Mahallesi Muhtarı Erhan Gülmüş, bu etkinlikle kadına yönelik şiddete dikkat çekmek istediklerini söyledi. Gülmüş, iki komşu mahallenin kadınlarının böyle bir etkinlikte bir araya gelmesinin önemine işaret Artçı 8 yaşında kalp krizinden öldü Ordu Korgan’da ilkokul 2. sınıf öğrencisi Batuhan Artçı (8), önceki akşam aniden fenalaştı. Kalp krizi geçirdiği belirlenen Batuhan, sevk edildiği Fatsa Devlet Hastanesi’nde tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Acı haber sonrası Batuhan’ın ailesi büyük üzüntü yaşarken; Batuhan’ın cenazesi dün Yeni Pınar Mahallesi Camisi’ndeki cenaze namazının ardından toprağa verildi. l İHA ederek “Kadınlar, erkeklerin oynadığı topu da oynayabilir, bulaşık da yıkayabilir, genel müdür de olabilir. Kadınların her alanda erkeklerle eşit olduğunu da vurgulamak istedik” dedi. Müsabakayı, Petrol İş Mahallesi penaltı atışlarıyla 53 kazandı. l AA KAZA VE GÖÇÜK 13 işçi yaralandı GaziantepKilis yolunun Zeytinli kavşağında inşaat işçilerini taşıyan kamyonet bariyerlere çarptıktan sonra devrildi. Yaralanan 13 işçi çeşitli hastanelere kaldırılırken sürücü Ahmet Çakallı, tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. Öte yandan Trabzon Ortahisar’da yapımı süren cami inşaatının avlusunda da çökme meydana geldi. Göçük altında kalan 2 işçi, arkadaşlarının yardımıyla enkazdan çıkarıldı ve tedavi altına alındı. l DHA n Kolluk ve adalet neden yetersiz? Polis, savcı ve hâkim üçlüsü de bu aile yapısından geldiği, bu eğitimle yetiştiği için ihbarı ciddiye almıyor, tehlikeyi algılayamıyor. Suçlunun korunması açılan davada da devam ediyor. 10 mahkemenin 8’inde ceza indirimi veriliyor. İlk ifadesinde “Öldürdüm” diyen adam mahkemede “pişmanım” diyor ya da “Erkekliğime laf etti, beni tatmin edemiyorsun dedi” gibi iftira atıyor ve indirim alıyor. n Erkek neden öldürüyor? Kadın isyan ettiği, erkeğe karşı çıktığı için. Çalışmak istediği, boşanmak istediği, özgür yaşamak istediği ve bu köleliğe karşı itiraz ettiği için. n Yani bu bir iktidar kavgası. Peki, kanun buna niye hoşgörülü? Ceza Kanunu’nda bunun “nefret Suçu” olarak düzenlenmesi ve “kadın cinayeti” olarak tarif edilmesi gerekiyor. Terör suçlarında indirim yok. Kadına şiddet topluma daha mı az zarar veriyor? Hâkimler kanunda var diye karısını 40 yerinden bıçaklamış, yetmemiş kurşunlamış adama indirim veriyor. Kadın hâkim bile kanunun korumasına sığınıyor. Savcı ve hâkimler bu konuda eğitilmeli ama indirimler de kaldırılmalı. Türban başörtüsü değildir CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana’da katıldığı Dünya Avşarlar Derneği dördüncü kuruluş yıldönümü şenliğinde özetle şunları söylemiş: “Bizim de çok kabahatimiz, kusurumuz var. Bir başörtüsü meselesini Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel meselesi haline getirdik. Sana ne kardeşim ya, kadın ister başörtüsü takar, ister takmaz. O kız çocuğumuz üniversiteye gidiyor mu, okuyor mu, imkânını sağlıyor muyuz? Derdin o olmalı. Çocuklarımız okumalı, bilimi öğrenmeli ve hayatı sorgulamalı. ‘Neden Türkiye bu haldedir?’ demeli. Bunları yapmalıyız.” HHH Kılıçdaroğlu yanılıyor ve başörtüsü ile türbanı karıştırıyor. Sözcükleri yanlış kullanınca işte böyle olur. İslamcılar hile yaparak bir tür üniforma olan türbana “başörtüsü” dediler. Ancak Cumhuriyetçiler bu tuzağa düşmediler, başta ben fakir olmak üzere geleneksel başörtüsüne değil, türbana karşı çıktılar. Rahmetli dostum Tunuslu şair ve filozof Abdelwahab Meddeb başörtüsü ile türban farkını şöyle açıklıyordu. Açıklamaya Türkiye’yi ben kattım: “Geleneksel başörtüden ideolojik başörtüsüne geçildi. Daha önce Pakistan’daki, Hindistan’daki başörtüsü sariye benziyordu. Fas’taki ise cebellaya benziyordu. İkisinin arasında bir benzerlik  yoktu. Bugün, başörtüsü ya da hicap Endonezya’dan Paris’e, İstanbul’a kadar aynı: Türban yani. Geleneksel başörtüsü ile hiçbir ilişkisi yok, her yerde Siyasal İslamın simgesi oldu. Evrensel amaçlı bir üniforma oldu. Henüz kazanamadı ama Müslümanın aklı (mantığı) İslamcılığın etkisine girdi. Böyle bir etki son derece tehlikelidir.” HHH Kıdemli imam hatipli Ahmet Hakan, Kılıçdaroğlu’nun bu  açıklamasının üzerine mal bulmuş mağribi gibi atladı: “CHP, biraz da şartların zorlamasıyla ve hayli gönülsüz olarak başörtüsünü mesele olarak görmekten vazgeçtiğine dair işaretler vermişti ama özeleştiriye asla ve kata yanaşmamıştı. / Dikkat! Dikkat! / Bu bir ilktir! / CHP, ilk kez bu konuda yan yollara sapmadan şahane bir özeleştiri yaptı./ Mırın kırın  etmeden... Hepi mizin ama hepimizin... / Bu özeleştiri nedeniyle... / Ayakta alkışlamamız gerekir Kemal Kılıçdaroğlu’nu...” (Hürriyet, 5.10.2019) HHH “Türban”, yukarıda da işaret ettiğim gibi İslamcılığın evrensel boyut kazanmak için kullandığı en önemli silahtı. Başörtüsünün Tanrı buyruğu olduğunu ileri sürüyordu. Ama yalan söylüyordu, Kuran’da başörtüsünü zorunlu kılan özel bir ayet yoktu. Nur suresi 31’inci ayetini tanık göstermeleri de mümkün değil(di). Nur Suresi 31. ayet:  “Söyle inanan kadınlara: Harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını (ferçlerini) saklasınlar… Örtülerini göğüsleri üzerine indirsinler.” Bu ayet dilimize mealen türlü türlü tercüme edilmiş. Ama Muhammed bin Hamza 15. yüzyılda saptırmadan şöyle çevirmiş: “Dakı eyit mu’mine avratlara: Örtsünler gözlerinin bir nicesin, dakı saklasınlar ferçlerini. Dakı göstermesinler bezeklerini… Dakı bıraksunlar derinceklerini göncükleri üzre…” (Kültür Bakanlığı Yayınları, 1976, s. 283284) Günümüz Türkçesi ile şöyle: “Ve söyle inanan kadınlara: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ve saklasınlar cinsel organlarını. Ve göstermesinler zinetlerini (süslerini)… Ve yakaları üzerine bıraksınlar başörtülerini…” HHH Derincek “başörtüsü” anlamına geliyor. Ama bu başörtüsü, kadınların, erkeklerin, putperestlerin, Yahudilerin, Hıristiyanların, Müslümanların güneşten ve çöl kumlarından korunmak için başlarına örttükleri geleneksel örtü. Bugün de var. Kuran, “başınızı örtün” demiyor, “başınızdaki örtüyü çıplak göğsünüze indirin, salın” diyor. Çünkü İslamdan önce putperest Arap kadınları göğüslerini örtmüyorlardı. Bu konuda birçok yazı yayımladım, ayetin Almanca, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca çevirilerinden örnekler verdim. Bana sadece küfrettiler, ölümle tehdit ettiler. HHH Türban geleneksel başörtüsü değildir. İslamcı cihadın simgesidir! “Türban”a “Başörtüsü” demek selefi İslamcı AKP’nin tuzağına düşmek olur! Cinsel taciz dosyası YÖK gündeminde Burdur MAKÜ’de öğretim görevlisinin, bazı kız öğrencilere cinsel taciz girişiminde bulunduğunun iddia edilmesi üzerine YÖK soruşturma başlatacağını belirtti. Üniversitede öğrenci olan bir kadın, Twitter hesabından “Öğretim üyelerinden 2 kişi, ben de dahil çoğu kadın öğrenciye taciz ve tecavüz girişiminde bulunmuştur” mesajını paylaşarak yaşadığı mağduriyeti dile getirdi. Üniversiteden yapılan yazılı açıklamada, 5 Mart 2019 tarihinde konuyla ilgili disiplin soruşturması açıldığı ve söz konusu öğretim görevlisinin “kamu görevinden çıkarılma” cezası ile YÖK’e bildirildiğine dikkat çekildi. Yüksek Disiplin Kurulu ise, öğretim görevlisi ile ilgili cinsel taciz iddialarını değerlendirmeye alacağını ve rektörlüğün teklif ettiği “kamu görevinden çıkarma” cezasının uygulanıp uygulanmayacağına perşembe günü karar vereceğini bildirdi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle