17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET 16 EKİM 2019 ÇARŞAMBA 5 Prof. Dr. Çelikpala, Suriye ile doğrudan temas arayışını değerlendirdi: Şam’la diyalog sonuç verir hüseyin hayatsever Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın muhalefet partilerine yaptığı bilgilendirmede, Suriye yönetimiyle doğrudan temas için çalışma yapıldığı mesajını değerlendirdi. Çelikpala, Türkiye’nin büyük güçler arasında denge arayışı yerine Suriye yönetimiyle görüşerek sahada daha kalıcı ve etkin sonuçlar alabileceğini söyledi. Akar’ın muhalefeti bilgilendirirken Suriye yönetimiyle görüşmek için bazı arayışların olduğu ve bu arayışların bazı kurumlar üzerinden devam ettiği bilgisini verdiği kaydedildi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev de dün yaptığı açıklamada Türkiye ile Suriye’nin dışiş leri ve savunma bakanlıkları ile istihbarat servisleri üzerinden “gerçek zamanlı ve sürekli olarak” diyalog halinde olduklarını söyledi. Lavrentyev’in bu açıklamasına Türkiye’den henüz bir yalanlama ya da doğrulama gelmedi. Akar’ın muhalefet partilerine verdiği “Suriye ile doğrudan temas arayışı” mesajını Cumhuriyet’e değerlendiren Kadir Has Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mitat Çelikpala, “Bunu şaşırtıcı bulmuyorum. Daha önce Cumhurbaşkanı üçlü zirveden sonra ilgili kurumlar gerekirse görüşür diyerek o ışığı göstermişti. Savunma Bakanı’nın dolaylı biçimde bu görüşmelerin yapıldığını söylemiş oluyor muhalefete” dedi. Kamuoyunda Suriye ile üst düzeyde görüşmelerin yapılması ve ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde bir beklenti olduğu nu kaydeden Çelikpala, “Fakat ben bunun için daha erken olduğunu düşünüyorum. Bu seviyede görüşmeyi, Türkiye muhtemelen bu son operasyondaki siyasi hedefler neyse onlara yaklaştığı aşamada yapar gibi geliyor. Bakan’ın bunu en azından ima etmiş olması bile ‘biz gerekli seviyelerde görüşüyoruz’ mesajıdır” diye konuştu. ‘Doğru ittifak’ vurgusu Suriye’de kalıcı çözüm için Türkiye’nin Suriye ile doğrudan temas kurması gerektiğini dile getiren Çelikpala, şöyle konuştu: “Sonuçta şu anda Türkiye tarafından kontrol edilen topraklar bir gün Şam’da yönetimde kim olacaksa ona devredilecek. Aradan geçen bu sürede Şam’daki rejimin değiştirilemeyeceği de göründü. Bir yandan gittikçe operasyon alanı genişliyor. Kontrol için gittikçe daha fazla kaynak, daha fazla asker, daha uzun zamanlara ihtiyaç duyulmaya başlayacak. Yürütülmesi kolay olmayan sürece doğru gidiliyor. Dolayısıyla burada işbirliği yapma zorunluluğu doğuyor. ABD denklemden çıktı, Ruslar, Türkiye’nin bir noktaya kadar ilerlemesini istiyorlar, büyük güçlerin hiçbiri Türkiye’nin etkinlik olarak da arazi olarak da belli bir noktayı geçmesini istemiyor. Herkes kendi oyununu oynuyor burada. Türkiye de kendi oyununu oynarken doğru ittifaklar kurarsa daha kalıcı, daha etkin sonuçlar alabilir. Bu denkleme bakıldığında ve aktörler düşünüldüğünde hoşlanılsa da hoşlanılmasa da Şam da en başta görüşülmesi gerekenler arasında yer alıyor.” l ANKARA Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan’da Barış Pınarı ve mültecilere ilişkin mesajlar verdi: Ülkelerine dönecekler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İş Birliği Konseyi’nde Barış Pınarı Harekâtı’nın güvenli bölge haritasına uygun şekilde devam ettiğini belirterek “Bu sabah itibarıyla (dün) yaklaşık bin kilometrekarelik alanı bölücü terör örgütünün işgalinden kurtardık” dedi. Erdoğan, ilk etapta 1 milyon daha sonra ise 2 milyon Suriyeli’nin ülkelerine döneceğini söyledi. Azerbaycan’da düzenlenen zirvenin tarihi bir nitelik taşıdığını anlatan Erdoğan, “Türk Konseyi gibi yapıların dünya siyasetinde ağırlığı artıyor. Konseyin BMGK ve İslam İşbirliği Teşkilatı nezdinde gözlemci statüde olmasını istiyoruz. Ekonomilerimiz üzerindeki döviz baskısını azaltacak önlemleri almalıyız. Yerel paralarla ticarete verdiğimiz önemin altını çizmek istiyorum. Kotalar maalesef ticaretimiz önündeki en büyük engellerden biri. Türk Konseyi olarak aramızdaki kotaları kaldırmamız gerekiyor” dedi. Harekâtın da güvenli bölge haritasına uygun şekilde devam ettiğini kaydeden Erdoğan, “Kısa zamanda Münbiç’ten Irak sınırımıza kadar olan bölgeyi güvenli hale getirip ilk etapta 1 milyon daha sonra 2 milyon Suriyeli sığınmacının evlerine kendi tercihleriyle dönmelerini temin edeceğiz. Türkiye’nin teröre karşı verdiği beka mücadelesinde kardeşlerimizden çok güçlü destek bekliyoruz. Suriye’nin kuzeyi barış pınarlarıyla yeniden yeşerene, hedeflerimize ulaşıncaya kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türk Konseyi Zirvesi’ne katılan liderlerle birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi. mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. Erdoğan, yukarı Karabağ sorununun da en kısa sürede barışçıl yollarla ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü esasında çözülmesi için gayret göstereceğini belirtti. Erdoğan daha sonra Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov ile ayrı ayrı görüştü. l İç Politika iğneli fırça zafer temoçin Barış Pınarı’na destek bildirgesi Zirvenin sonuç bildirgesinde, Barış Pınarı Harekâtı’na destek kararı yer aldı. Toplantı sonrasında kabul edilen ve liderlerce imzalanan bildiride, “Türk Konseyi, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’nın terörizmle mücadeleye, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlan masına, Suriyelilerin teröristlerin zulmünden kurtarılmasına ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin ana vatanlarına güvenli ve gönüllü geri dönüşleri için şartların oluşturulmasına katkıda bulunacağına olan umut ve inançlarını beyan etmektedir” denildi. MACAR Geri dönüşler için DIŞİŞLERİ BAKANI: işbirliği yaparız Zirve için Azerbaycan’da bulunan Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, Macaristan’ın, mültecilere kendi ülkelerinde destek verme politikası izlediğini ve bundan dolayı Türkiye’nin Suriyeli mülteci problemini, Suriye’de çözebilme sinin Macaristan’ın çıkarına olduğunu söyledi. Bakan Szijjarto, “Eğer Türkiye, Suriye’yi terk etmek zorunda kalan ailelerin geri dönebilmesi için Suriye’de güvenli bir gölge oluşturursa Macaristan, Türkiye ile memnuniyetle işbirliği yapar” ifadesini kullandı. Sevgili arsız silah ekonomisi Önce silah satıyorlar. Sonra Nobel Barış Ödülü veriyorlar. Önce silah satıyorlar. Sonra İnsan Hakları İzleme Komitesi oluşturuyorlar. Önce silah satıyorlar. Sonra savaş mahkemeleri kuruyorlar. Önce silah satıyorlar. Önce silah satıyorlar. Önce silah satıyorlar. Savaş çıkınca silah ambargosu koyuyorlar. Ve siz olan biteni görmemekte direniyorsunuz. Savaşın iyisi var, kötüsü var sanıyorsunuz. Savunma nedir, saldırı nedir, işgal nerede başlar nerede biter, ayırt edemiyorsunuz. Savaşta bir tarafın yanında olabileceğinize, haklıyı haksızı ayırabileceğinize, kazananı kaybedeni idrak edebileceğinize inanıyorsunuz. Onlar silah üretiyorlar ve silah satıyorlar ve ülke ekonomilerini legal ve illegal silah ticareti üzerine kuruyorlar. Siz o silahları satın alan bir ülkenin devletinin dünyadaki savaş ekonomisini canlı tutmaya yarayan korkunç gafletine kurban gittiğinizi göremeden... Ve sandıkta verdiğiniz oyların size nasıl bir kâbus olarak geri döneceğini hesap edemeden... Politikacıların ve medyanın çığırtkanlığında davul zurnayla gidilen bir savaşın aslen ne anlama geldiğini düşünmekten aciz bir hale geliyorsunuz. Tıpkı Nobel Barış Ödülü’nün ne anlama geldiğini hiç idrak edemediğiniz gibi. Gözünüzü hayata, o ödülün toz kondurulmayan kıymetinin etrafında koparılan gürültünün tehlikesini dile getirmeyen evrensel suskunluğun günah çukurunda açtınız. O çukurdan çıkasınız yok. Dinamitin mucidi olan ve kısa sürede dünyanın en güçlü silah üreticisi haline gelen Alfred Nobel’in yüzyılın başında: “Dinamiti bulan adamı beni barış dostu olarak görenler benimle alay edeceklerdir. Varsın öyle olsun... Madem insan aklını dinlemiyor, öyleyse o kadar korkunç bir öldürme aracı bulunmalı ki, insanlık korku ve korunma içgüdüsü ile barışı seçsin” diyerek işin mantığını, silah ekonomisini vicdanlarda rasyonelleştiren bir denklemle kurmayı becermiş olması sizi ürkütmüyor. Korkunç savaşlara imza atan insanlığın yüz küsur yıldır hoşuna giden/işine gelen bu denklem sizi de ikna ediyor. O yüzden, bir silah tüccarının görkemli bir yapıyla tekeline alarak içini boşalttığı barış kavramına yabancılaşan insanlığın en küçük ve en tehlikeli parçasısınız. Eski savaşlardan ve yeni savaşlardan önünüze düşen fotoğraflarda gördükleriniz aklınızı başına hâlâ getirmediği... Ortadoğu’yu yakıp kavuran bitmek bilmez savaşların haklısı, haksızı, mazlumu, zalimi, iyisi kötüsü olmadığı aklınıza yatmadığı... Kimin yanında olsanız, kime karşı dursanız her halükârda vahşetten yana olduğunuzu görmediğiniz... Bir onunla bir bununla anlaşan politik ve askeri liderlerin ve bölgedeki savaşa “sözde” karşı olan devletlerin hep birlikte harladığı o ateşte, hak verdiğiniz bir taraf olduğu anda, insanlığın iyiliğine dair ne varsa elbirliğiyle tutuşturduğunuzun farkına varmamakta inat ettiğiniz için; Savaşmayan, savaşa karşı olan, barıştan bahseden, insan haklarından bahseden, hukuktan bahseden ve hâlâ ve hâlâ canhıraş silah üretmeye, satmaya devam eden; Silahsızlanmayı asla ama asla dile getirmeyen; Direnişçileri ve teröristleri ve illegal orduları ve legal orduları ortak paydada yağlı müşteri olarak gören silah tüccarı devletlerin ekmeğine yağ sürmeyi sürdürmektesiniz. Hayatınızı tümüyle esir almış olan şu savaş atmosferinde; Savaşa dair söylenen tüm hamasi sözlere kulak tıkamazsanız... Şehitlik, cengâverlik, vatanseverlik üzerine verilen söylevlere paye vermeyi kesmezseniz... Savaşı haklılıkla bağdaştırıp güvenlikle pekiştiren yalanlara ateş püskürtmezseniz... Ve tüm dünyayı acilen silahsızlanmaya ikna edecek politikaları yeniden üretmezseniz... Daha asırlarca birbirinizi öldürmeye ve ölmeye devam edeceksiniz. Cepheye gönderdiğiniz tüm çocukları, hem düşmanlarınız hem de siz, bu ortak gafletin derinlerine üst üste gömeceksiniz. Nihayetinde de, yanlış yere yönelmiş öfkeniz ve kininizle, birilerini hep zengin edeceksiniz. HDP EŞ GENEL BAŞKANI BULDAN ERDOĞAN’I VE BAŞKANLIK SİSTEMİNİ ELEŞTİRDİ: Tek adam uçuruma sürüklüyor HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Türkiye derin ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal krizler yaşıyor. Bir yönetim krizi var. Ülke tek adam rejimi ile uçuruma doğru sürükleniyor” dedi. Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Buldan, Barış Pınarı Harekâtı’nın “halkları yeni bir savaş ve yıkım süreciyle karşı karşıya getirdiğini” söyledi. Buldan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin başlattığı operasyon Kürt halkının ve diğer halkların geliştirdiği demokratik yaşam iradesine, demokratik yönetime, barışa, umuda saldırıdır. ‘Bize rağmen siz demokratik bir yönetim’ kuramazsınız denilmektedir. Dertleri Kürtlerin kazanımları dır. Bu iktidar bütün politikasını Kürt karşıtlığına, Kürtlerin demokratik kazanımlarını berhava etme üzerine kurulmuştur. Aynı zihniyeti biz sınırın bu tarafında kayyım darbesinde de bir kez daha gördük.” HDP’li belediye başkanlarına yönelik dün gece operasyon yapıldığını ve bazı belediye başkanlarının gözaltına alındığını anımsatan Buldan, “Bu gözaltılar Kürt halkının iradesine bir saldırıdır” ifadelerini kullandı. Buldan, şunları söyledi: “Türkiye derin ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal krizler yaşıyor. Bir yönetim krizi var. Ülke tek adam rejimi ile uçuruma doğru sürükleniyor. İçerideki krizin üzerini örtmek için savaşa ihtiyaç duydular. 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde kaybettiler. İktidardan gideceklerine dair toplumdaki umut ve cesaret arttı. Demokratik ittifak ile iktidarın değiştirilebileceği görüldü. AKP’nin Suriye savaşındaki ısrarının bir nedeni de budur. Hedefleri, kendi içindeki çözülmeyi durdurmak, iktidarını ayakta tutabilmek, demokrasi ittifakını akamete uğratmaktır.” ‘Giderek yalnızlaştı’ AKP’nin içeride ve dışarıda “giderek yalnızlaştığını” da söyleyen Buldan, “harekât ile IŞİD’in kendine yeniden alan açarak, toparlanacağı” iddiasında bulundu. Buldan, “Türkiye’nin en büyük birliğini kurma zamanının geldiğini ve bunun da barış ittifakı olduğunu” dile getirdi. l ANKARA / Cumhuriyet HDP’li 4 belediye başkanına gözaltı Van Erciş’te HDP’li Belediye Eşbaşkanları Yıldız Çetin ve Bayram Çiçek ile üç yönetici; Mardin Nusaybin’de HDP’li Belediye Eşbaşkanları Semire Nergiz ve Ferhat Kut ile iki belediye meclis üyesi; Hakkâri HDP’li Belediye Başkanı Cihan Karaman ve Hakkâri Yükseova’da HDP’li Belediye Eşbaşkanları Remziye Yaşar ile İrfan Sarı gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğü yaptığı açıklamada gözaltına alınan HDP’lilerin haklarında soruşturma olduğu bilgisi verildi. Malatya’da da Emek Partisi (EMEP) İl Başkanı Kemal Gültekin il yöneticisi Beyhan Bali ve HDP Akçadağ İlçe Eşbaşkanı Sezgin Yaylagül gerekçe gösterilmeden gözaltına alındı. Bingöl’de sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle gözaltına alınan 10 kişiden 3’ü tutuklanırken Bursa’da da aynı gerekçeyle 10 kişi gözaltına alınırken Balıkesir’de önceki gün gözaltına alınan 4 yurttaştan 1’i dün tutuklandı. HDP’lilere polis engeli Temelli: İtibarsız bir dış siyaset var HDP, Esenyurt Meydanı’nda yapmak istediği basın açıklamasına polis müdahale etti. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, “Bütün dünya, savaşa son verilmesini istiyor. İktidar dünyayı duymazdan gelip onurlu yalnızlık hikâyeleri anlatıyor ama itibarsız bir dış siyaset var” dedi. Temelli, Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve kayyımla görevlerinden alınan Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyeleri Eşbaşkanları, dün Esenyurt’ta açıklama yapmak istedi. Meydana doğru yürüyen HDP’lilere plastik mermi ve biber gazıyla müdahale eden polis 2 kişiyi gözaltına alırken bazı yurttaşları da darp etti. HDP Esenyurt ilçe binası önünde konuşan Temelli, “savaşa hayır” diyenlerin sesi çıkmasın diye, yaşanan abluka her yerde tekrarlanıyor. 7 Haziran’da kaybettiler, savaş çıkardılar. 31 Mart ve 23 Haziran’da kaybettiler yoz milliyetçiliğe sarılarak savaş çıkardılar. Düşmanlıktan beslenerek toplumu bölmeye çalışıyorlar” dedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle