17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 11 EKİM 2019 CUMA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü’ Son günlerde, ikide bir “Suriye’nin toprak bütünlüğü” tekerlemesiyle karşılaşmaya alıştık. “Barış Pınarı Harekâtı” açıklanırken de, “Suriye’nin toprak bütünlüğü”ne atıfta bulunuldu. Bundan sonra da sık sık işiteceğiz Suriye’nin toprak bütünlüğü laflarını. Tüm saptırılmış biçimde kullanılan deyişler gibi de herkesin meşrebine, maksadına uygun olarak dile getirdiği bu sözleri, Türk kamuoyu da aynı havada ve aynı aldırmazlıkla kullanılıyor. Oysa, konu bizim için de çok önemli. Çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğünü, Türkiye’nin toprak bütünlüğünden soyutlanmış olarak düşünemeyiz. Onun için Barış Pınarı Harekâtı’nın başladığı şu sıralarda, konunun özünü anlamak açısından yaşamsal olan bu kavramı biraz açsak iyi olacak. Herhangi bir ülke için olduğu gibi, Suriye için de toprak bütünlüğü o devletin egemenliğinin tüm sınırları içinde herhangi bir yabancı müdahale olmaksızın, tam olarak, özgürce kullanılması demektir. HHH Suriye sorununun Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı biçimde çözülmesi demek, Suriye’de devletin egemenliğinin, Suriye halkının ve devletinin, herhangi bir yabancı müdahale olmaksızın serbestçe kullanılabileceği bir formülün uygulanması demektir. Eğer Suriye sorununda, Şam’daki merkezi otoritenin, Suriye halkının da isteği doğrultusunda, egemenliği kimsenin müdahalesi olmaksızın icra etmesi sağlanamazsa, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmiş olmaz. Yani Suriye’nin bir bölümünde, Suriye merkezi otoritesinin Suriye halkının iradesine uygun olarak yürütülen egemenliğine, herhangi bir iç veya dış güç ortak olursa, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygıdan söz etmek mümkün değildir. Şimdi ABD, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğunu söylüyor. Ama ülkenin bir bölgesini Şam’daki iktidarın dışında PKK uzantısı YPGPYD’nin hâkimiyetinde, kendi güdümünde, bir egemenliğin hâkimiyetine geçirmeyi öngörüyor. Böyle bir şey olamaz! Olduğu zaman da Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz edilemez. HHH Ankara da, “Barış Pınarı Harekâtı”ndan önce olduğu gibi, harekât ile ilgili açıklamaları sırasında da, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygısını vurguladı. Aksi olması düşünülemezdi. Çünkü, Suriye’de ABD’nin ve YPGPYD’nin istediği ABDİsrailPKK devletçiğinin yaşama geçmesi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü yerle bir ederken, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü de, büyük tehdit altına sokar. O bakımdan, Barış Pınarı Harekâtı’nın, Ankara’nın amaçladığını ilan ettiği Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olmasının zorunluluğunu anlamak kolaydır. Yalnız bu durumda şöyle bir açmaz çıkıyor ortaya: Barış Pınarı Harekâtı’nın Şam’ın da amacı olan toprak bütünlüğüne saygılılığının inandırıcı olabilmesi için, o harekâtta, Şam’a rakip, iradesine ortak olmaya talip güçlerin olmaması gerekir. Oysa Ankara’nın şimdilerde, Suriye Milli Ordusu dediği, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) harekâtta yer alıyor. Şimdi Şam’daki resmi iktidarın, terörist olarak kabul ettiği bir gücün katıldığı harekâtın, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamaya yönelik oluğunun inandırıcılığı nasıl sağlanacak? Herkes, ama herkesten önce hiç değilse biz, bu ÖSOPKKYPG ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bağdaşmazlığı konusuna bir açıklık getirmeliyiz. Göreceksiniz, ondan sonra her şey daha kolay olacak. HDP’lilere ‘işgal’ soruşturması Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili açıklamalarında “işgal” ve “savaş siyaseti dayatması” ifadelerini kullanan HDP eş genel başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli ile üç milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Leyla Güven, Berdan Öztürk hakkında soruşturma başlattı. TBMM Genel Kurulu’nda da HDP tarafından kullanılan “işgal” ifadeleri gerginliğe neden olmuştu. Başsavcılık, harekâta ilişkin bazı sosyal medya paylaşımları ve yayınlar hakkında da soruşturma başlattı. Diyarbakır’da Lise Caddesi üzerinde kayyımlara karşı basın açıklaması ve oturma eylemi yapmak isteyen, aralarında HDP milletvekilleri Remziye Tosun, Dersim Dağ ve Musa Farisoğu’lllarının da bulunduğu gruba basınçlı su ve biber gazı ile müdahale etti. Aralarında HDP Diyarbakır İl Başkanı Zeyyat Ceylan’ın bulunduğu 25 kişi gözaltına alındı. l Haber Merkezi Ertan için hapis istemi 19 Ağustos’ta yerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bedia Özgökçe Ertan hakkında 4 ayrı suçtan toplam 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. HDP’den milletvekili olduğu dönemde işlediği iddia edilen suçlarla ilgili hazırlanan fezlekeler, Ertan’ın belediye başkanı seçilip dokunulmazlığının kalkmasıyla da Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kabul edildi. Ertan’ın yargılanmasına 25 Aralık’ta başlanacak. l DHA Şam’la ilişki kurulmalıCHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Barış Pınarı Harekâtı ve Suriye ile ilişkileri değerlendirdi: MYK SONRASI AÇIKLAMA YAPAN ÖZKOÇ: TBMM devre dışı bırakıldı CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, CHP’nin SuriyeIrak tezkeresine Mehmetçiği ve barışı korumak için “Evet” dediklerini belirterek “Yoksa senin fetih duygularını tatmin etmek için, kendi iç siyasetine Mehmetçiği alet yapman için verilmiş bir tezkere değildir” dediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın harekâtı partili kurmaylarıyla yönettiğine işaret eden Özkoç, TBMM’nin “devre dışı” bırakıldığını söyledi. Özkoç, “Harekât AKP yöneticileri tarafından koordine ediliyor. Cumhurbaşkanı önce bu toplantıyı partili kurmaylarıyla yapılıyor, sonra bilgili de il başkanlarına veriyor. Biz bu politikaların tamamına karşıyız” görüşünü dile getirdi. Suriye harekâtı dolayısıyla olağanüstü toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısından sonra açıklamayı CHP Grup Başkanvekili Özkoç yaptı. Gar Katliamı’nın 4. yıldönümünü anan Özkoç, IŞİD katliamına göz yuman ve ön açanlardan yargı önünde hesap sorulmadığını ifade etti. Özkoç’un şu değerlendirmeleri yaptı: n TBMM’ye bilgi verilebilirdi: Kendisinin fetih dediği bir harekatı başlattıktan sonra Genel Başkanları aradı. Genel Başkanlara birer ikişer dakikalık, yalnızca “Giriyoruz” diye bilgi verdi. Böyle şey olur mu? TBMM neden bu harekâtın bilgilendirilmesiyle ilgili dışında tutuldu. Önceden kapalı bir oturum yapılarak TBMM’ye bu harekâtla ilgili bilgi verilebilirdi. Meclis’in, milletvekillerinin ve genel başkanların görüşleri alınabilirdi. Ama Tayyip Erdoğan’ın böyle bir şeye ihtiyacı yok. O aynı zamanda AKP’nin Genel Başkanı. Asıl önde tuttuğu şey de AKP Genel Başkanlığı’dır. n Böyle bir ciddiyetsizlik yok: Savaşla ilgili bilgiyi bugün AKP il başkanlarına veriyor. Konuşmasının sonunda “Daha sonra Milli Savunma Bakanı da size bilgi verecek” diyor. Bu tam anlamıyla bu ülkenin hangi noktaya geldiğinin ifade biçimidir. Böyle bir ciddiyetsizlik, böyle bir devlet anlayışı Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş bir şeydir. Engin Özkoç n Fetih, işgal etmektir: “Suriye’nin birliği beraberliği için attığımız adıma laf ediyorlar” diyorsun. Biz laf etmiyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koru ve orada bulunan bütün insanların huzurlu bir şekilde yaşaması için politik, diplomatik mücadele ver. Sen bugünkü konuşmanda, “Fetih duygusuyla hareket ediyoruz, fethetmeye gittik” diyorsun. Fetih nedir? Bir ülkeyi ya da bir kenti işgal etmektir savaş yoluyla. Yani “Ben orayı işgal etmeye gidiyorum” diyorsun. “İnşaatlar yapacağım, söylediğim kişileri oraya yerleştireceğim” diyorsun. Bir başka komşusunun sınırında askeri harekat yaparken bir devlet adamı, 21. yüz yılda üstelik de “Biz oraya huzur için gidiyoruz” derken, “Fetih için gidiyoruz” der mi? Doğru bir yaklaşım mı? Doğru bir söz mü? Tehditle diplomasi mi olur? ‘3,6 milyon mülteciyi sizlere gönderi riz’ diyor. Avrupa’yı tehdit ediyor. Bu tehdit insanlık onuruna yakışan bir tehdit midir? “Mazlumların hakkını savunması için kapıları açtık” diyorsun, kapıları açtığı mazlum insanlarla dünyayı tehdit ediyorsun. “Bırakırım sizin üzerinize” diyorsun. Böyle bir yaklaşım olur mu? Ülkeler arası diplomasi bu şekilde yürütülür mü? Bu itibarlı bir devlet adamının söyleyeceği bir söz müdür? “Türkiye belki de bu topraklarda tek meşru güç olarak bulunuyor” diyorsun. Filistin dahil bunu meşru gören başka bir ülke var mı? n Suriye ile iletişime geç: CHP olarak bundan sonra söylemimiz nettir: Türkiye’de itibarlı bir duruş sergileyebilmemiz için tavsiyemiz şudur: Suriye’nin meşru devletiyle derhal ilişkiye geç. Oradaki terör örgütlerinin orada süpürülmesi, politik bir çözüm bulunması ancak Suriye’nin meşru hükümetiyle bir araya gelinerek çözülebilir. Bir ABD, bir Rus tokadı yiyerek Türkiye’nin dış politikasını belirleyemezsiniz. Türkiye’nin dış politikasını, tarihsel birikimi, diplomatları belirler. n Emperyal güçlere ‘Hayır’ diyoruz: (AB’den harekâta karşı gelen açıklamaların anımsatılması üzerine) Emperyal güçlerin bütün yaptırımlarına CHP “Hayır” diyor, karşı bir duruş sergiliyor. Epreryal güçlerin Türkiye’nin geleceğini belirlemesi, CHP tarafından kabul edilebilir bir şey değildir. l ANKARA/Cumhuriyet Trump’a yanıt verilmeli MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin olağanüstü toplanan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’ye yapılan harekât konusunda Türkiye’ye yönelik ağır ifadelerine hükümet tarafından yanıt verilmemesine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun “Operasyona destek vermemiz, AKP’nin kötü dış politikasına destek verdiğimiz anlamına gelmiyor. Bunu hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna anlatmalıyız” dediği öğrenildi. Suriye’ye gerçekleşti rilen sınır ötesi harekât üzerine dün CHP MYKurulu, Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla olağanüstü toplandı. Toplantıda Dış İlişkilerden Sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, harekâta ilişkin MYK’yı bilgilendirdi. Kılıçdaroğlu’nun “Operasyona destek vermemiz, AKP’nin kötü dış politikasına destek verdiğimiz anlamına gelmiyor. Bunu hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna anlatmalıyız” diye konuştuğu öğrenildi. MYK’de milletvekilleri ve parti yöneticilerinin söylem birliği oluşturması gerektiğini söylediği ifade edildi. l ANKARA İmamoğlu Cantrell İklim için seferberlik çağrısı Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da düzenlenen C40 Belediye Başkanları toplantısına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, iklim değişikliğinin yarattığı etkilerin İstanbul’da da yaşandığını belirterek çözüm için demokratik katılım ve toplumsal seferberlik çağrısında bulundu. İmamoğlu, zirve öncesinde “Ulusal Liderlerin Yardımı Olmaksızın İklim Eylemini Gerçekleştirmek” başlığıyla düzenlenen basın toplantısında Boston Bele diye Başkanı Marty Walsh, New Orleans Belediye Başkanı LaToya Cantrell ve Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski ile birlikte yer aldı. Tivoli Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda konuşan İmamoğlu, İstanbul’un iklim konusundaki hazırlıklarına ilişkin bilgi verdi. Toplumsal bir seferberlik ruhuyla hareket edilmesi gerektiğini anlatan İmamoğlu, “Bu duyguyla hareket ettiğinizde, kimse buna karşı gelmez. 16 milyon insanın sesinin gür çıktığı bir yerde, bu bir parti politikasına dönemez. Şehirler, iyi bir dayanışmayla iyi bir yöne evrilebilirler” dedi. Öte yandan Ekrem İmamoğlu, “C40 Belediye Başkanları Zirvesi” kapsamında, Milano Belediye Bas¸kanı Giuseppe Sala ile “Hareketlilik, Go¨c¸ ve Belediye Kurulus¸ları Üzerine İş Birligˆi”ni kapsayan “İyi Niyet Protokolü”nü de imzaladı. İmamoğlu, burada Danimarka’nın önde gelen şirketlerinin yöneticileriyle buluştu. l İç Politika ‘Kafam rahat değil’İmamoğlu’ndanharekÂtyorumu: İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda başlattığı “Barış Pınarı Harekâtı”na ilişkin Mehmetçiğe destek mesajı vererek “Bölgede” iki unsur var, ABD ve Rusya. 24 saatte farklı tavırlar alabiliyorlar. Bu yüzden bir yurttaş olarak kafam rahat değil, endişeliyim” dedi. İmamoğlu, Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a görevdeki ilk 100 gününü değerlendirdi. Harekâta ilişkin konuşan İmamoğlu, “Türkiye’nin elbette kendini teminat altında hissetmesi lazım. Ama bölgedeki iki unsur, ABD ve Rusya. 24 saatte farklı tavırlar alabiliyorlar. Bu yüzden bir yurttaş olarak kafam rahat değil, endişeliyim. Bir karmaşanın içine mi çekiliyoruz? Güvenli alan gerçekten oluşturabilecek mi? Suriyeliler oraya yerleştirilebilecek mi? Toplumumuz tam olarak aydınlanmış değil. Konunun uzmanı değilim, çok bilgi sahibi değilim, ama kaygılıyım. Sonuçta şehitlerimiz oluyor ve buna çok üzülüyoruz. Ama yine de şunu vurgulamak istiyorum: Silahlı Kuv vetlerimizin, Mehmetçiğimizin tabii ki yanındayız” dedi. İmamoğlu siyasi kutuplaşmaya ilişkin, “Bir kutuplaşmanın ortasında kalmışım gibi bir hava var, ama bu hava sokakta yok. Ben vatandaşın arasında böyle bir kutuplaşma görmüyorum” ifadelerini kullandı. Tüm partili belediye başkanları ile görüşmek istediğini, ancak AKP ve MHP’nin buna uzak durduğunu söyleyen İmamoğlu, “Bütün partileri ziyaret etmek istedim, ama AKP kapıyı kapattı, MHP ise hiç cevap vermedi” dedi. l İç Politika Kılıçdaroğlu, Türk askerlerinin IŞİD ile karşı karşıya gelmesi konusunda uyarıda bulundu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ı çevresi üzerinden savunma nokta sına gelmesinin derin bir yara olduğunu di le getirdi. Kılıçdaroğlu, Türk askerinin sınır dan uzakta, Suriye’nin derinliklerinde olan IŞİD ile karşı karşıya gelmesi ne de karşı çıktı. Kılıçdaroğ lu, “Türkiyenin ivedilikle yapa cağı ilk şey Suriye yönetimiy le ilişkiye geçmek ve işbirliği SERTAÇ sağlamak. Bu, hem Suriye hem EŞ Türkiye’nin terörden kaynak lı pek çok sorununa çözüm ola caktır” değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, Fırat’ın doğusuna yapılan harekâtı ve Türkiye ile ABD arasındaki son gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. Harekâtın başlamasından önce Erdoğan’la kısa bir görüşme yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Harekâta uçakların da destek verdiğini söyledi. Biz de Allah yardımcımız olsun diye karşılıklı temenni de bulunduk” dedi. Kılıçdaroğlu’nun soru larımıza verdiği yanıtlar şöyle: n Operasyon alanı geniş, çatışmaların kentlerde yoğunlaşması bekleniyor. Dı şarıdan gelen tepkileri de dikkate alarak Türkiye yönetimine ne önerirsiniz? Türkiye’nin şu aşamada yapacağı ilk şey, ivedilikle Suriye yönetimiyle ilişkiye geç mek ve işbirliği yapmak. Çünkü Suriye yö netimi de kendi topraklarını terörden temiz lemek, arındırmak istiyor. Türkiye de aynı gerekçey le harekât yapıyor. O zaman doğrudan doğruya bir araya gelip süratle görüş meleri ve işbirliği yapmaları gereki yor. Onu yaptıkları takdirde uluslarara sı meşruiyet konu sunda hiçbir tartış ma olmayacaktır. n Türkiye, IŞİD’in yarattı ğı bütün sorunla rı üstlenmek gi bi bir pozisyona Kemal Kılıçdaroğlu geldi, bu ciddi bir risk değil mi? Elbette... IŞİD terör örgütünün büyük öl çüde bölgede ABD kuvvetleri tarafından kontrol altında tutulduğunu biliyoruz. Bunu Trump da dile getirdi, kullandığı bir cümle önemliydi. “Ben ABD vatandaşlarının, ver gi mükelleflerinin ödediği parayı Suriye’de harcamak istemiyorum. Buyurun, siz müca dele edin” diye. IŞİD bizim açımızdan da cid di bir terör örgütü. İslamiyeti kullanan, in sanları öldüren, kafaları kesen vahşi bir te rör örgütü. Türkiye’de uzantıları var. Uyu yan hücreler olduğu bir şekliyle dile getirili yor. Türkiye’nin sınırında olmayan bir terör örgütüyle mücadele etmesi eğer Suriye ile işbirliği olursa bir anlam ifade eder. Bu ol madığı takdirde askerlerimizin hayatını teh likeye atarak bir mücadelenin yapılmasını anlamsız buluyorum. Orayı ABD zaten kont rol ediyor. Dolayısıyla Türkiye ile IŞİD’i kar şı karşıya getirmeyi mantıklı bulmuyorum. Sınırın 5070 kilometre ötesinde bir terör ör gütüyle askerlerimizi muhatap kılmayı çok anlamlı bulmuyorum. n Suriye konusunda 7 madde sundunuz, hiçbiri dikkate alınmadı... Söylenecek, söylenmesi gereken çok şey var. Ama bu ortamda bunları dillendirmek çok doğru değil. Çünkü bir harekât var. Bu harekâtın başarıya ulaşması hepimizin or tak arzusu. n Adana Mutabakatı uygulansa bile baş lı başına önemli... Adana Mutabakatı önemli. Türkiye ile Su riye arasındaki ilişkilerin barış ekseninde büyümesi ve gelişmesini vaat ediliyor zaten. Astana sürecinde de Türkiye İdlib’deki terör gruplarını ağır silahlardan arındıracağına yönelik söz verdi. O sözler de şu ana kadar yerine getirilmiş değil. Suriye umuyoruz ve diliyoruz bundan sonra daha büyük sorunla ra gebe olmaz. n Erdoğan, Trump’a hâlâ bir yanıt ver medi... Şöyle. Trump’un attığı mesajla Türki ye Cumhuriyeti devletini açıkça aşağıla ması, hakaret etmesi içimize sindirecğimiz bir olay değil. Erdoğan’ın Trump’ı eleştir mek yerine, Trump’ı çevresi üzerinden sa vunur noktaya gelmesi de hepimizin yüre ğinde derin bir yara olarak duruyor. Ülke nin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişi Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan ha kareti yapan kişiyi savunur noktaya gelmesi başlı başına herkesin sorgulaması gereken bir şeydir. Nasıl oluyor da Erdoğan onu sa vunur noktaya geliyor. Bunun gerekçelerini de üç aşağı beş yukarı tahmin ediyorum. Bu, özellikle AK Parti’ye oy veren vatandaşların kendi vicdanlarında sorgulamaları gereken bir olaydır. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle