25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1311 EKİM 2019 CUMA Melodram ustasınınAlmodovar’ın son filmi ‘Acı ve Zafer’ gösterimde veda mektubu mu? İspanya sinemasının belki Bunuel ustadan beri en özgün ve tanınmış yönetmeni olagelen Pedro Almodovar’ın kendi yaşamından esinlenerek senaryosunu yazıp çektiği ve sanki bir veda mektubu izlenimi verdiği son eseri “Dolor y GloriaAcı ve Zafer”i, Filmekimi’ndeki 4 gösteriminin ardından bugün sinemalarda gösterime giriyor. İlk filmi “Pepi, Luci, Bom ve Diğer Kızlar”dan (1980) 20. filmi “Acı ve Zafer”e (2019) uzanan, 40 yılı aşkın kariyerinde, çoğu kadına, insan bedenine ve bünyedeki marazlara odaklanan, birtakım saplantılı aşklardan arızalı ilişkilere savrulan, yoğun melodramatik hikâyeler anlattığı, mizahı da es geçmeyen filmleriyle genelde bir “kadın yönetmeni” olarak ünlenen Almodovar, 2019 Cannes Film Festivali’nde övgü ve alkışlarla karşılanmış “Acı ve Zafer”de, yalnızlık, acı ve hastalıklarla boğuşan, yaşlanmış, yorgun bedeniyle, yaratıcılık kriziyle de karışık bir emeklilik dönemine girip derin bir hatıralar denizine dalmış, eski günlerini arayan, çok tanınmış bir sinemacının iç dünyasına bakıyor. Soyut resimlere tur bindiren, rengârenk, güzelim ebrular üstüne yazılmış, nefis bir jenerikle açılan filmin kahramanı, yoğun yalnızlık duygusuyla cebelleşen ünlü yönetmen Salvador Mallo’yu Almodovar’ın her daim gözde oyuncusu olagelmiş, yılların Antonio Banderas’ı gerçekten harika canlandırıyor, gözlerinden mimiklerine kadar çok etkileyici performansıyla. Nicedir film çekemeyen, ilham perisini çoktan yitirip inzivaya çekilmiş, üstelik sağlık so “Acı ve Zafer”, hüzünlü duygusallığı, ayrıntılı üslubu, sinemasal biçemi ve kişiselliği bakımından kuşkusuz Almodovar’ın en başarılı işleri arasında yer alan, sinemaseverlere kesinlikle salık verilecek cinsten, mutlaka görülesi bir film sonuçta. runlarıyla da kuşatılmış yönetmenimiz Salvador’a çok iyi geliyor, çeyrek yüzyıl kadar önce beraber film çektiği ama hiç anlaşamadığı, Alberto Crespo adlı eski bir oyuncusuyla (Asier Etxeandia) yeniden bir araya gelerek geçmiş günleri anımsamak. Üstelik Alberto’nun öğrettiği yolla eroin çekerek bulutların üstüne çıkmak da cabası bu buluşmaların. Geçmişiyle şimdiki tekdüze günleri arasında gide gele, hayat boyu yaptığı seçimleri, tercihleri, doğruları, yanlışları dü şüneduruyor, köy yerinde, taşrada mağaradan farksız bir evde yaşadığı çocukluğuyla ona hep kol kanat geren, melekten farksız annesi Jacinta’yla (annesinin gençliğini Almodovar’ın demirbaş oyuncularından Penelope Cruz, yaşlılığınıysa Julieta Serrano oynuyor) geçen günleri aklında yeniden canlanıyor, malum Almodovar filmlerinde önemli bir yer tutar anneler. Mağaramsı evin duvarlarını onarıp boyayan, okumayazmayı öğrettiği, yıkanırken çıplak bedenini seyret Don Kişot’un hemşerisi Cervantes’in ölümsüz kahramanı Don Kişot’un memleketi La Mancha’nın bir köyünde 1949’da doğan Pedro Almodovar, 1975’de Franco’nun ölümünden sonra 17’sinde kapağı attığı Madrid’de milli telefon şirketinde 10 yıl kadar memurluk yaparken sürekli kendisini geliştirdi, yeraltı basınına “underground” hikâyeler, çizgi romanlara metinler yazdı. 1970’lerde tiyatro gruplarında çalıştı, figüranlık yaptı, rock gruplarıyla konserlere çıktı, plaklar yaptı, pornografik bir fotoroman bile imzaladı. Sinema eğitimini de 1973’ten itibaren kısa filmler çektiği süper 8 mm’lik kamerasıyla yaptı. Eşcinsel, nemfoman ya da travestilerin grotesk karakterlere dönüştüğü, kitsch estetiğinin dalağını yaran, kadınlara duyarlıkla yakla şan, dramla komediyi iç içe geçiren, şenlikli, şamatalı ve sipsivri Almodovar sinemasının geçerli reçetesini cinsellik, seks, uyuşturucu üçgeni oluşturur genelde. Faşist diktatörün ölümüyle karanlık yılları geride bırakıp özgürleşen İspanya’da cüretkâr, şaşırtıcı filmleriyle tabuları yıkıp uluslararası çapta ünlenerek İspanya’nın yıldız yönetmeni katına yükselen Almodovar, 1980’den itibaren “Tutku Labirenti”,“Matador”, “Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar”, “Bağla Beni”, “Yüksek Topuklar”, “Kika”, “Annem Hakkındaki Herşey” “Konuş Onunla”, “Kötü Eğitim”, “Dönüş”, “Kırık Kucaklaşmalar”, “İçinde Yaşadığım Deri”, “Julieta”, “Acı ve Zafer” gibi filmleriyle yedinci sanatı en çok etkileyen gerçek “auteur”lerden biri oldu. tiği, cahil ama güçlü kuvvetli, yakışıklı amele delikanlıda eşcinsel eğilimlerini keşfedişini filan da canlı canlı hatırlıyor kariyerinin sonuna gelmiş yönetmen Salvador, eski asistanı Zulema (Cecilia Roth) da yaşlılığında zaman zaman ona eşlik ediyor. Almodovar’ın hayatından belirgin izler taşıyan “Acı ve Zafer” için sonuçta rahatlıkla otobiyografik bir özkurmaca da denebilir tür bakımından. Filmin bir sahnesinde duvarda afişini gördüğümüz, Fellini’nin başyapıtı “Otto e MezzoSekiz Buçuk”un, Marcello Mastroianni’nin oynadığı, sık sık çocukluğunu anımsayan unutulmaz kahramanı yönetmen Guido’yu da andırıyor Salvador Mallo. Çocukluğunun, sevecen annesinin yanı sıra ilk “arzular”ını, sinema tutkusunu da anımsayan Salvador’un yalnızlıkla, yaşlılıkla cebelleşerek ölüm beklentisi ve korkusuyla mücadele etmenin de üstesinden gelmeye çabaladığı “Acı ve Zafer”, hüzünlü duygusallığı, ayrıntılı üslubu, sinemasal biçemi ve kişiselliği bakımından kuşkusuz Almodovar’ın en başarılı işleri arasında yer alan, sinemaseverlere kesinlikle salık verilecek cinsten, mutlaka görülesi bir film sonuçta. Ayvalık’ta uluslararası buluşma DasDas Sahne’de Yüzyüzeyken Konuşuruz Kaan Boşnak, Baran Ökmen, Engin Sevik, Can Kalyoncu ve Can Tunaboylu’dan oluşan müzik grubu Yüzyüzeyken Konuşuruz, yarın 22.00’de DasDas Sahne’de olacak. Son albümleri “Akustik Tramvay”ın ardından “Boş Gemiler” ve “Ölsem Yeridir” adlı teklilerini yayımlayan grup, “Dinle Beni Bi”, “Ne Farkeder” ve “Sandal” gibi pek çok şarkısını dinleyiciyle buluşturacak. l Kültür Servisi Müjdat Gezen’den ‘Pera Müzikali’ Usta tiyatrocu Müjdat Gezen’in yazıp yönettiği ve rol aldığı yeni oyunu “Pera Müzikali” 317 ve 24 Kasım’da izleyiciyle buluşacak. “Pera Müzikali”nin başlıca rollerinde Müjdat Gezen’in yanı sıra Cüneyt Arkın, İlhan Daner, Kayhan Yıldızoğlu ve Gönül Yazar gibi isimler yer alıyor. Müzikal, 1453’ten 2019’a İstanbul’un Avrupa yakasındaki eğlence hayatını belgelerle, müzikle ve mizahla sahneye taşıyacak. ‘7 Kocalı Hürmüz’ müzikali yeniden sahnede İki sezon üst üste, Müjdat Gezen yorumuyla kapalı gişe oynayan “7 Kocalı Hürmüz” müzikali, ilk gösterimi ile 26 Ekim Cumartesi günü TİM Show Center’da izleyicilerle buluşuyor. Başrollerini Birce Akalay, İlker Ayrık, Yonca Evcimik, Cengiz Küçükayvaz, Suzan Kardeş, Onur Dilber, Arzu Okay, Yaşar Ayvacı, Aykut Taşkın, Barış Taşkın, Melih Çardak ve Cengiz Gezgin paylaşıyor. l Kültür Servisi ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR Ettik”in yönetmeni Levan Akin ve baş “Ekimde Ayvalık ‘Başka’dır” sloganının hakkını ziyadesiyle ve rol oyuncusu Levan Gelbakhiani, filmin gösterimi ardından yapılan söyleşide seyirciyle buluştu ve Gürcistan’daki ilk ren ve bu yıl da 49 Ekim arasında film onur yürüyüşünü gerçekleştirmek is ler, sohbet ve atölyelerle hayatı değiş terken muhafazakârlar tarafından sal tiren Başka Sinema 2. Ayvalık Film Fes dırıya uğrayan gencin yaşadıklarını si tivali önceki akşam sona erdi. Cun nemalaştırma sürecini anlattı. Etrafı da Pazar Meydanı’nda kurulan açık ha mızı saran muhafazârlık çemberinden va sinemasında gösterilen “Bizim İçin bir çıkış da bu yıl Berlinale’nin yıldız Şampiyon”un yönetmeni Ahmet Katıksız ile başrol oyuncuları Ekin Koç ve Farah Zeynep Abdullah kapanış gecesinde KAV Vakfı Yılın Yönetmeni Ödülü bu yıl “Kız Kardeşler”in yönetmeni Emin Alper’e verildi. larından Makedonya yapımı “Onun Adı Petrunya” filmiydi ve yönetmeni Teona Strugar Mitevska, “Bu film sahnedeydiler. Hava ılıman, her ihtimale belki de toplumda kadının yeri açı karşı battaniyeler hazır, çayıyla gazozuyla sından ufak iyileşmeler konusunda bir alanı dolduran izleyiciler mutlu, yabancı si umut olabilir“ dedi. nemacılar bu benzersiz alandaki tanışma Muratova ile “Kraliçe Lear” filminin Ars dan ve mutlu, bir yandan da festivalin bitmesinden dolayı herkes biraz buruktu. Azize Tan lanköylü tiyatrocu kadınlarının buluşması da zihin açıcı paneller de muhtelifti ve Ödül Emin Alper’in ödülü veren Sami Kariyo, Ayvalık’ın festi festivalin danışmanı Fatih Özgüven’in movali nasıl da hemen benimsediğinden ba deratörlüğündeki “Yeni Sinefiller: Yeni Bu nostaljik manzaranın ardında ise his açtı ve “İlk festivalden aldığımız güçle Mecralar, Yeni Seyirciler” başlığında vi yerli sinemamızdan özel bir seçkinin ya buradayız, devam edeceğiz” sözünü verdi. deo kaset döneminden dijital ortamlara, nı sıra kallavi bir uluslararası festival Festival direktörü Azize Tan’ın da iki kısa seyir halimizi, Yeşim Tabak, efsane sine programı vardı. Kariyo & Ababay Vak cık yılda rüştünü ispat eden etkinliğin ge ma dergisinin eski editörü İngiliz eleştir fı (KAV) tarafından düzenlenen ve Pedro leceğiyle ilgili şahane planları olduğu ke men Nick James ile sinemanın geldiği ye Almadovar’ın “Acı ve Zafer” filmiyle başla sin. Bu yıl Altın Palmiyeli “Parazit” misa ri, müzik yazarları Naim Dilmener ile Der yan festivalin Vural sinemasından yapılan li yılın en konuşulan filmlerinin yanı sı ya Bengi ise “60’ların Düşleri Buhar mı açılış gecesinde sinemamıza destek adı ra karşı komşumuz Yunanistan’dan gelen Oldu?” başlığında makus ülke tarihimi na başlatılan önemli bir ödül de sahibini önemli örneklerin yer aldığı “Ortak Gele zi de konuştular. Festivalin çocuk bölü buldu ve KAV Vakfı Yılın Yönetmeni Ödülü cek” başlığı gibi özel bölümler muhtelifti. mü trafik kazasında kaybettiğimiz sevgi bu yıl “Kız Kardeşler”in yönetmeni Emin Bu yıl Cannes’da öne çıkan ve İsveç’in li arkadaşımız ve meslektaşımız Cüneyt Alper’e verildi. 100 bin TL değerindeki Oscar adayı olan şahane “Ve Sonra Dans Cebenoyan’a adanmıştı. Uğur Yücel’den kapalı gişe performans Seneler önce sahnelediği tek kişilik gösterisi ‘Azınlıkta Kaldık’ ile bu yaz yeniden seyirci karşısına çıkan Uğur Yücel, Kerki Solfej ile birlikte çıktığı Türkiye turnesine devam ediyor. Önceki akşam İzmir’deki tek kişilik gösterisini kapalı gişe sahneleyen Yücel, gösterilerine 23 Ekim’de Kahramanmaraş Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi; 25 Ekim’de Şanlıurfa City AVM; 26 Ekim’de Gaziantep Şehit Kamil Bel. Kültür Kongre Merkezi; 27 Ekim’de Mersin Yenişehir Belediyesi Atatürk Kültürü Merkezi; 29 Ekim’de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür Merkezi; 30 Ekim’de Malatya Kemal Sunal Salonu’nda devam edecek. Engelsiz filmler Eskişehir’de Bu yıl yedinci kez düzenlenen ve 79 Ekim tarihleri arasında İstanbul’da seyirciyle buluşan Engelsiz Filmler Festivali, bugün ikinci durağı Eskişehir’de başlıyor. 13 Ekim’e kadar sürecek festival, Yunus Emre Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak. Sinemanın farklılıkları kucaklayan birleştiriciliğinden ilham alan Engelsiz Filmler Festivali, bu yıl da programında yer alan film ve yan etkinliklerini görme ve işitme engelli bireylerin erişimine uygun olarak sunacak. Festivalin Eskişehir programında; Engelsiz Ya rışma, Ayrıksı Otu, Beİn!, Bizim İçin, Bizsiz Asla! ve Kim Demiş? seçkilerinin yanı sıra Rehber Köpekler seçkisinde “Yavru Seçimi” ve “Badi” filmleri yer alacak. Engelsiz Yarışma bölümünde yer alan “Saf” filminin yönetmeni Ali Vatansever, “Anons” filminin idari yapımcısı Sinan Yusufoğlu ve “Güvercin” filminin yönetmeni Banu Sıvacı filmlerinin Eskişehir’deki gösterimlerinin ardından seyircilerin sorularını yanıtlayacak. Söyleşilere işaret dili çevirmeni de eşlik edecek. l Kültür Servisi Kim milyoner olmak ister? Yıllardır ekranlarda ilgiyle izlenen “Kim milyoner olmak ister?” ödülüyle de ilgi çeken bir bilgi yarışmasıdır. Öyle bir yarışma ki, kıyıda köşede kalan sorulara yer verildiğinden, en bilinecekler bile bilinemiyor, hiç akla gelmeyen sorulara yanıt verilebiliyor. Program sırasında salonda kahkahaları da hemen ardından başarısızlığa uğrayanların buruk iç çekişleri de duyulur... Yarışmalar, avcılık oyunlarına benzer. Soran avcıdır, yanıtlayan avdır. Av ne yapacağını bilmeden gülücüklerini gizlemeye çalışarak düşünürken, berrak sesli avcı, yanıltıcı ara sorularla avını dar durumlara sokar. Yıllarca bu yarışmanın sunuculuğunu yapan Kenan Işık, bu oyunun virtüözü kalacaktır. Yarışma, sonucu merakla bekleyen izleyicilerin çarpan yürekleriyle saatlerce sürer. Işıltılı gözlerle dolup taşan salonda, şansına küsen izleyicilerin soluk yüzleri iç burkar. Yarışmalarda böyledir bu, kazanan güler, yitiren gözyaşı döker. Yarışmalar eğlendirici bir oyundur; tam adamını bulduğu da olur... Arda Ayten “Kim milyoner olmak ister?” yarışmasına katılan 19 yaşındaki Arda Ayten Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi öğrencisi. Dört yaşındayken annesi babası ayrılmış. Onu annesi almış kanadının altına. Baba bir gün olsun oğlunu aramamış. Çocuk, o boşluğu yaşamış. Soru yönelten, ödül adayını değişik yöntemlerle oyalar. Yanıtlayan, bilgi dağarcığında olanı ortaya döker. Sunucu, ortada milyon olsa da, ödülü kolayca kaptırmamaya çabalar. Arda’ya yöneltilen soruya yanıt bulunamaz gibi görünüyor. Oysa insan, bulunamaz deyip bir köşeye çekilseydi, buluşları kim yapacaktı, düşünce derinliklerine kim inecekti, içinde duygu fırtınaları estirerek sözüsesigörüntüyü kim ölümsüz kılacak; taşaağacademire kim biçim verecekti? Soruyanıt Soru şudur: On kıtadan oluşan İstiklal Marşı’nın tamamında bu kelimelerden hangisi daha az geçer? A) Vatan, B) Kan, C) Toprak, D) Yurt Soru varsa yanıtı da vardır. İnsan yaratılmışız, el bağlayıp bekleyelim diye değil, sormakaramakbulmak için çıkmışız yola. Okuduğu her kitapla nice bilgi dağlarının doruğuna çıkan Arda bunu mu bilmeyecek? Milyonluk sorunun yanıtı fırlayıverir ağzından: “Toprak!” Sorunun yanıtını bildiğinden mi, şansını denemek için mi “Toprak!” deyiverdi diye sorulmaz artık. O anda bir bilgi kahramanıdır genç Arda! Onu gözyaşlarıyla çılgınca alkışlayanlardan da bellidir bu. Para... para... para... Shakespeare’in, kim bilir nasıl bir ortamda, “Ey, çağımızın fahişesi!” diye bağırdığı parayı ne yapacak Arda? Gençler, gelecek yolcusudur; direnirse varır hedefine! “1 milyonluk ödülü nasıl değerlendireceksiniz” sorusuna, parası olmadığı için yılda ancak 150 kitap okuduğunu söyleyen Arda, verdiği yanıtla yaşamı neresinden kavradığını anlatmış oluyor: “Gelecek yaz öğrenebildiğim kadar dil öğrenmeye çalışacağım. Birkaç farklı enstrüman çalacağım. Kitaplarımın hepsini kendim basacağım. Hayatım boyunca üniversite okuyacağım. Ve bir öğrenci olarak öleceğim. Ve istediğim tüm hayallerim için çabalayacağım. Bu olmasa da çabalayacaktım. Ödül her şeyi hızlandıracak. Bu ödülle 50 bine yakın kitap alabilirim. Bu zaten hayatım boyunca okuyamayacağım bir sayı ama en azından önümde bir çıta olur.” İstiklal Marşı, dinleyenleri bu sözler de ağlatmış... Gözyaşıyla nereye varılır; ağlayacağımıza, ilke edinip üç beş kitap okumuş olsaydık, Arda yılda 150 kitabı az bulup, Japonlar bir yılda 26 kitap okurken, biz tek kitapla kalır mıydık? Youn Sun Nah’la caz gecesi Geçen mart ayında çıkardığı “Immersion” albümünün turnesine devam eden Koreli caz sanatçısı Youn Sun Nah, 11 Kasım’da Cemal Reşit Rey sahnesinde olacak. Youn Sun Nah’a sahnede Tomek Miernowski (gitar, piyano, synthesizer) ve Rémi Vignolo (davul, akustik ve elektrik bas gitar) eşlik edecek. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle