15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 7 OCAK 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: FUNDA YAŞAR ER kültür Gülriz Sururi’nin Yılın son günü, 2018’e veda ederken ayrıldı bizden Gülriz. Kendi ifadesiyle “dünyamızdaki yolculuğunu tamamladı.” Bende apayrı bir yeri vardı. 1967’de Gülriz SururiEngin Cezzar tiyatrosunda ilk kez sahnelenen Güngör Dilmen’in “Kurban” adlı oyunundaki Gülsüm rolüyle, profesyonel tiyatroya ilk adımlarımı atmıştım. Gülriz SururiEngin Cezzar Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu ve tabii ki Şehir Tiyatrosu; bu üç kurum Konservatuvar’ın yanında ayrıca okul oldu benim için. Dolayısıyla Gülriz önce bir hoca, bir ustaydı hayatımda. Sonra birçok kaygıyı, birçok sevinci paylaştığımız bir dost, bir arkadaş oldu... Büyülü gözleri, dimdik duruşuyla gözümün önünden gitmiyor, gitmeyecek. Ve sonra o ilan: “Gülriz Sururi Cezzar dünyamızdaki yolculuğunu tamamladı. Dilediği gibi dün toprağa karıştı.” Törensiz, habersiz “veda” edip gitti. Engin Cezzar için de aynı şeyi yapmıştı, belli ki kendi için de önceden planlamış her şeyi, her zamanki disiplini ve titizliğiyle. Bu davranışın sebebini, Engin Ağabey’in ölümünden sonra Ayşe Arman’a verdiği röportajda izah etmişti gerçi, ama Gülriz’de yıllar önce şekillenmiş bir fikirdi bu, 2003 yılında çıkan “Biz Kadınlar” adlı kita vedası bında “Avlu Parti” başlığıyla bu davranışın temelindeki tepkisini kaleme almıştı... Yer sınırlarından ötürü biraz kısaltarak da olsa sizlerle paylaşmak istedim bu yazıyı. Zaten Gülriz’li anıları ve yazıları zaman zaman paylaşmaya devam edeceğim. Cenaze törenlerine saygı Geçtiğimiz günlerde iki dost kaybettim. İki dostun cenaze törenine katıldım. Oysa son katıldığım cenaze töreninde kendime söz vermiştim “Bu son” diye. Hiç olacak şey mi? O iki dostu son mekânlarına uğurlamaktan insan ne pahasına olursa olsun vazgeçebilir mi? İstediğim kadar “Ben artık hiçbir cami avlusunda ölüye saygı duymayan kimselerle omuz omuza olmak istemiyorum” diye yim. Gittim tabii, oldum tabii. (...) Kimseden dindar olmasını istemek hakkım değil. Kişinin kendi dininin icaplarını ne kadar bileceği de, ne kadar yerine getireceği de kendi bileceği iş. Ama soruyorum. Bir ödül töreninde, bir baloda, bir düğün töreninde titizlikle her şeyin gereğini yerine getirmeyi pek güzel beceren insanımız, neden cenaze töreninde aynı başarıyı gösteremez? Nasıl bir düğünde gelin ve güveyle kalkıp oynuyorsak, bu mutlu güne sevinerek katılıyorsak, öyle bir günde somurtup oturmanın yakışık almayacağını biliyorsak, lütfen cenaze törenlerinde de aynı saygıyı taşıyalım. En azından gerekli gereksiz konuşmak zorunda olmadığımızı bilelim. Susmak bile başlı başına bir saygı göstergesidir. Ne çıkar yarım saatçik ölümle haşır neşir olsak? Ölen insanı düşünsek, kendi ölülerimizi düşünsek, çevremizde, dünyamızda ölüp gidenleri düşünsek ve başka hiçbir şey düşünmemeye çalışarak birkaç dakikacık ru Altan Erbulak’ın çizimiyle Gülriz Sururi humuzu arındırsak. Sanırım aramızdan ayrılıp dünyamıza veda eden insanın da (eğer söyleyebilseydi) bizlerden son beklediği bu olacaktı. Bunu yapamıyorsanız cenaze törenlerine katılmayın. Cami avlusunda karşıdaki sandukanın içinde artık yaşamayan, ama hâlâ o olduğunu bildiğimiz insanın, en azından bedeninin bizimle olduğu bu son dakikalarda onu düşünelim, onun söylediklerini analım, yazdıklarından söz edelim. Dinimizin icaplarını yeterince bilmeyebiliriz belki, ama bunun insanlık icabı olduğunu bilmeliyiz. Güle güle Gülriz, güle güle güzel Zefiros, ebedi gençlik rüzgârı olarak esip geçtin bu dünyadan. ‘Esas olan şeffaflık’ Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yapımcılar ve sinema işletmecileri arasındaki gerginliğe ilişkin, “Önemli olan bilet hasılatının şeffaf bir şekilde belirleniyor olması. Devlet de olayın bir tarafı. Hasılattan vergi alıyor. Pay alan taraflar, yapımcı firmalar şifreleriyle sisteme girip görebilecek” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, özel bir televizyon kanalına röportaj verdi. Film yapımcıları ile sinema salonu işletmecileri arasında oluşan gerilime ilişkin konuşan Ersoy, önemli olan hususun bilet hasılatının şeffaf bir şekilde belirlenmesi olduğunu söyledi. Ana konunun şeffaflık olduğunu vurgulayan Ersoy, şunları kaydetti: “Önemli olan bilet hasılatının şeffaf bir şekilde belirleniyor olması. Devlet de olayın bir tarafı. Hasılattan vergi alıyor. Pay alan taraflar, yapımcı firmalar şifreleriyle sisteme girip görebilecek. Vergiler düştükten sonra hasılatı kendi aralarında paylaşılıyor du. Sadece promosyon paketinin içinde biletin payı düşüyor, bazı oynamalar oluyordu. Biz 150 ülkeye dizi film ihraç ediyoruz. İhracattan 350 milyon dolar ciromuz var. Biz turizm ülkesiyiz. Yurtdışında oynatılan dizi ve filmlerle Türkiye’nin tanıtılması çok önemli. Sinema Destekleme Yasası’nda ciddi desteklemelere gittik. Yaş sınırı maddesi eski haliyle devam ediyor.” Turizmde çeşitliliği artırmak için pazar çeşitlemesini gerçekleştirmek gerektiğini aktaran Ersoy, “Nitelikli bir turist yakalamak istiyorsanız önce pazar çeşitlemesini gerçekleştirmek gerekiyor. Farklı ülkelerden misafir sağlamanız gerekiyor. Arap turistlerin ciddi oranda payı artmaya başladı. Çin’e konsantre olmaya başladık. Asya pazarında potansiyel olarak gördüğümüz Japonlar, Güney Kore, Hindistan bunlar gelir durumu yüksek pazarlar. Türkiye’de kalış süresi uzun olan turistler” şeklinde konuştu. l İHA Jülide Özçelik’in ‘Nefes’i... Jülide Özçelik’in 3. albümü “Nefes” 10 Ocak’ta tüm müzik marketlerde ve 25 Ocak’ta da tüm dijital plat Sevgililere Fransız romantizmi Usta oyuncu Münir Özkul ölümünün birinci yılında Akademi Beyoğlu’nda anıldı formlarda yerini alacak. Tüm düzenlemelerin Cem Tuncer’e ait olduğu albüm özgün ve yeniden düzenlenmiş 9 şarkıdan oluşuyor. Jülide Özçelik’in söz ve müziği kendisine ait olan yor. Refik Başaran’ın ünlü eseri “Cemalım”, Ediz Hafızoğlu’nun Nazdrave 13 albümünden bildiğimiz Dünyaca ünlü Fransız sanatçı Danny Brillant, iddialı sahne performansı ve özel repertuvarı ile Sevgililer Günü’nde Zorlu PSM Sahnesi’nde “Karanlıkta Kaldım” ile açılan albüm, Black grubundan tanıdığımız Colin Vearncombe’a ait müziği ve Jülide Özçelik’in sözleriyle “Kırılsam Bile” ile devam ediyor, hemen arkasından gelen Öz “Renkli Düşler”i, Neşet Ertaş’ın “Neredesin Sen”i ve Yıldırım Gürses’in ünlü eseri “Sonbahar Rüzgârları” da yeni düzenlemeleriyle albümdeki yerlerini aldılar. Jülide Özçelik’e albümde bir konser verecek. demir Erdoğan’a ait “Gur gitarda Cem Tuncer, piya Danny Brillant Fransız şanson bet” yeni yorumuyla albü noda Ercüment Orkut, da ları denince, günümüzde akıllara mün öne çıkanlarından. vulda Ediz Hafızoğlu, kont gelen isimlerin başında gelen Bril Müziği Cem Tuncer’e söz rbasta Volkan Hürsever, lant, müzik hayatına 1985’te sah leri Jülide Özçelik’e ait bas gitarda Efecan Tun nelenen bir kabareyle başladı. İlk albümü “C’est Ça Qui Est Bon”u 1991’de yayımlayan sanatçı, caz ritimleriyle donanmış “Suzette” şarkısıyla dünya çapında üne kavuştu ve Fransız müziğine salsa ve caz ritimleriyle yeni bir yorum kattı. Dany Brillant, Atlantis Yapım, Zorlu Performans Sanatları Merkezi ve Piu Entertainment organizasyonu ve “Sevgililer Günü” özel konseri ile 14 Şubat 2019’da Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde müzik ‘Rolüne his katardı’ “Mahmut Hoca” ve “Yaşar Usta” tiplemeleriyle Türk sinemasında önemli bir yer edinen Münir Özkul, vefatının birinci yılında “Hepimizin Hocası Münir Özkul Namı Diğer Mahmut Hoca” başlık (FilmSan) Başkanı Engin Çağlar, birlikte oynadığı filmlerde Özkul’dan çok şey öğrendiğini söyledi. Önceki neslin oyuncularının farkında olmadan kendisine hocalık yaptığını anlatan Çağlar, şunları kaydetti: Atadeniz, şöyle devam etti: “Münir ağabeyin diksiyonu mükemmeldi, zamanı geldiğinde şarkı da söyleyebiliyordu, sesini nerede ne kadar yükselteceğini, nereye bakacağını çok iyi ayarla “Umut”un ardından albüme adını veren müziği Jülide Özçelik’in kızı Nisan Dikeçligil’e, sözleri Jülide Özçelik’e ait “Nefes” geli cer, saksofonda Engin Recepoğulları eşlik ediyor. “Nefes”in ilk konseri de 5 Şubat 2019 akşamı Zorlu Studio’da gerçekleşecek. DC’niAnqenukaâmrlıasın severlerle buluşmaya hazırlanıyor. Batu Akdeniz ile ‘Hayat Böyle’ İstanbul’da lı söyleşiyle anıldı. Akademi Beyoğlu’nun Akademi Sahne Salonu’nda düzenlenen programa, Münir Özkul’un kızı Güner Özkul, eşi Umman Özkul, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın yanı sıra sanatçının arkadaşları ve sevenleri katıldı. Münir Özkul’un hayatı ile sinema ve tiyatro oyunculuğunun konuşulduğu programın moderatörlüğünü Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) Başkanı Elif Dağdeviren yaptı. ‘Özkul’dan çok şey öğrendim’ Film Sanayii ve Tüm Sanatçıları Güçlendirme Vakfı “Ben hep karşısına geçip nasıl oynuyor, nereden geliyor, yüzünü nereye dönüyor, kamera ile ilişkisi nasıl diye bakardım. Farkında değildi ama bana hocalık yapıyordu.” ‘Saatinden önce sete gelirdi’ Türkiye Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği (SESAM) Başkanı Yılmaz Atadeniz ise Özkul’un her zaman elbisesini giymiş şekilde, hazır olarak saatinden önce sete geldiğini söyledi. Yönetmenlerin de kendisiyle rahat çalıştığı usta oyuncunun disipline çok düşkün, işini hiç aksatmayan önemli bir sanatçı olduğunu vurgulayan yan biriydi. Gülerken bir anda sesiyle vücuduyla yaşar gibi ağlamaya geçmesi, gözlerinin dolu dolu olması çok etkileyici. Onu seyrettiğiniz zaman gerçek bir insanı seyrediyormuşsunuz gibi olurdu.” Topluma etki etmesi bakımından Özkul’un oynadığı filmlerin önemli bir yere sahip olduğunu belirten Atadeniz, “Münir, oyunculuğuna yalnız ses tonu değil his de katıyor. İnanılmaz bir oyunculuk, öyle ki bir yönetmen olarak tarif ediyorsunuz, o da mükemmel bir şekilde oynuyor. Yani size sanki yaşanmış bir olay gibi intikal ettiriyor” ifadesini kullandı. l Kültür Servisi 2018’in son haftalarında tüm dünyada vizyona çıkan “Aquaman” şimdiye kadar dünya çapında en çok hasılat ge tiren DC filmi oldu. Üçüncü haftasını geride bırakan film ABD dışında şu ana kadar yaptığı 649.3 milyon dolarlık hasılatıyla bir rekora imza attı. Daha önceki rekor 636.8 milyon dolarla “The Dark Night Rises”a aitti. Bu son hasılatla birlikte filmin dünya genelindeki geliri ise 887.6 milyon dolara ulaşmış oldu. Başrollerini Jason Momoa, Amber Heard, Nicole Kidman, Willen Dafoe ve Patrick Wilson’ın paylaştığı filmi ülkemizde şu ana kadar 391 bin kişi izledi. Batu Akdeniz’in ilk solo albümü “Hayat Böyle”nin İstanbul lansmanı, 10 Ocak Perşembe günü saat 21:30’da Kadıköy Sahne’de yapılacak. Heavy Sky grubuyla yaptığı “Dreamer” adlı albümün yanı sıra, Tarih gün yüzüne çıkıyor YouTube videolarıyla da tanınan sa natçı, ilk Türkçe albümü olan “Ha yat Böyle”nin şarkılarını İstanbul’da seslendirecek. Batu Akdeniz’in geçen hafta yayımlanan “Hayat Böyle Tarihi İpek Yolu güzergâhında stratejik bir noktada olduğu için asırlarca güvenilir üs olarak tercih edilen Çıplak Ayaklar Loca’da YAkustik” adlı EP’si ise dijital müzik kanallarından dinlenebilir. Bayburt Kalesi’nde yürütülen kazı çalışmalarında, Roma ve Osmanlı dönemine ait tarihi eserler bulundu erleşim alanı olarak le gün yüzüne çıkarılan eserlerin yapısı ortaya çıkardık ki muhte re ulaşıldığını söyleyen Bedir, Türkiye’nin en büyük üçün yine aynı hassasiyetle müze bün melen bu konut, ilk yapıldığında bunların çoğunun pişmiş top cü kalesi olduğu belirtilen ve İlk yesindeki arkeologlar tarafından tek konut iken sonraki dönem raktan yapılan eşyalar olduğunu Türkiye’de on beş yıldır bağımsız bir topluluk olarak çağdaş dans alanında üretimini sürdüren Çıplak Ayaklar Kumpanyası, “Sen balık değilsin ki” adlı gösterisiyle Yapı Kredi Kültür Sanat (YKKS) Loca’da izleyicilerle buluşuyor. Oktay Rifat’ın “Ahmet” şiirinin temelini oluşturduğu “Sen balık değilsin ki”, 2010’da Peniche Anaco (Fransa) ve İstanbul DansPlatform’un desteğiyle, Çıplak Ayaklar Stüdyosu’nda üretildi. Bugüne kadar 40’a yakın şehirde sokaklarda, parklarda, evlerde, cafelerde, derneklerde ve sahnelerde 200’den fazla sahnelendi. Her türlü mekâna ve duruma uyarlanabilen gösteri, bu niteliğiyle, her izlenişte farklı bir deneyim yaşatıyor. 15 Ocak Salı günü saat 20:00’da Loca’da yapılacak olan gösterinin biletleri Biletix’te. Tunç Çağı’ndan itibaren kesintisiz iskana sahip olduğu düşünülen Bayburt Kalesi’nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2017’de başlatılan ve geçen yıl ikinci etabı tamamlanan kazı ve restorasyon çalışmaları sırasında, birçok medeniyetin izine rastlandı. Bayburt Müze Müdürü ve Bayburt Kalesi Kazı Başkanı Adem Bedir, Bayburt Kalesi’ndeki çalışmaların büyük bir titizlikle gerçekleştirildiğini söyledi. Bedir, kalede kazı ekibince titizlik temizliği ve restorasyonu yapılarak sergilenmek üzere depoya alındığını belirtti. Bayburt Kalesi’nde 2017 ve 2018’de yapılan toplam 8 aylık kazı dönemi sırasında 1. Justinianus dönemine tarihlenen 2 sarnıç yapısı ile 11. yüzyıla tarihlenen kilisenin plan özelliklerinin yanı sıra kaledeki yerleşime ilişkin bazı yapıların da ortaya çıkarıldığına işaret eden Bedir, şöyle devam etti: “İki girişli hol, antre ve 5 odadan oluşan birbirine bitişik nizamda yapılmış iki konut lerde ihtiyaçtan dolayı bölünerek iki konut şekline dönüştürülmüş. Yine Demir Çağı döneminde kullanılan açık hava tapınma alanı ve kullanım amaçları belirlenemeyen çok sayıda mekân açığa çıkarıldı.” Kazı çalışmalarında 165 ese ve Bayburt Müze Müdürlüğü envanterine kaydedilen eserlerin gelecek yıllarda Bayburt Kalesi eteğinde yapılması planlanan ve proje çalışmaları devam eden müzede sergileneceğini sözlerine ekledi. l AA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle