16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 137 OCAK 2019 PAZARTESİ Ölümsüz kılınananlar 25 yıldır dans fotoğrafçılığının içinde olan, “Fındıkkıran”, “Don Kişot” ve “Giselle” gibi birçok temsili fotoğraflayarak sahne sanatlarına dair bir bellek oluşturan Prof. Dr. Osman Ürper ile kitabı “Fotoğraflarla Dans”ı ve dans fotoğrafçılığını konuştuk. AYÇA HAN n Sahne sanatlarına ve özel likle dansa olan ilgi ve merakınız nasıl ortaya çıktı? Şanslı bir insanım ki genç bir yaşta başladığım fotoğrafın, hayatıma kazandırdığı birçok şeyin arasında biri çok özeldi; dans. Fotoğrafa yeni başladığım dönemde bir politikacının heykele ve sanata ilişkin küçümseyen sözü üzerine dört fotoğrafçı arkadaşımla birlikte sanatın güzelliklerini ve insana kattığı değerleri ele alan bir sergi hazırlamaya karar vermiştik. Sergide tema olarak sahne sanatlarını işlememiz nedeniyle çalışmamıza “Sahnelerimizden” adını verdik. Bu sergi için tüm sahne sanatları alanlarında (tiyatro, opera, bale, dans ve klasik mü zik) çalışmamıza rağmen, benim fotoğraflarım sadece dans fotoğraflarından oluştu. Bu çalışmayla birlikte dans ve diğer sahne sanatlarına ilgi duymaya başladım. n Fotoğrafladığınız ilk temsil hangisiydi, neler kaldı aklınızda o günden? “Sahnelerimizden” isimli çalışmanın çekimleri için gittiğimiz Ankara Opera Binasında ilk kez canlı olarak sahnede bale izlemiş oldum. “Korsan” isimli bale eseri beni o kadar heyecanlandırmıştı ki, kostümlü provasında yaptığımız çekim biter bitmez hemen ilk temsili için bilet aldım. Bu bilet, hayatıma giren yeni bir alanın müjdecisi olmasının yanı sıra, Ankara’nın sıklıkla kullanılan gri renkli tanımlamasının tersine pembe renkli Opera binasının kapısını sık sık aşındıracağımın bir göstergesiymiş meğer. n Dans fotoğrafçılığını diğer fotoğrafçılık alanlarından ayıran, avantajlı ve/veya dezavantajlı kılan yönleri var mı? Sahnelerin büyüleyici, renkli ve ışıltılı dünyası, görsel sanatla uğraşan fotoğrafçılar için bulunmaz bir fırsat olarak görülür. Her şey hazırdır, objektifi sahneye yöneltip sadece deklanşöre dokunmak kalmıştır. Bu düşünce dans fotoğrafçılığının kolay yapılan bir iş olduğu yanılgısını yaratır. Avantaj gibi görünen bu durum ilk kez çekim yapan biri için dezavantaja dönüşebilir. Sahnede eserin dramatik örgüsüne göre sürekli değişen ışık koşulları, hem yapay ışık olması hem de fotoğraf için oldukça zayıf olması pozlamayı zorlaştırır. Bunun yanı sıra hızla akıp giden hareketler ile kalabalık sahneler, kompozisyonda karmaşa yaratacağı gibi, dansçıların hareketlerinin teknik olarak doğru tanınmaması, fotoğrafçının zamanlama duygusunun yeterince gelişmemiş olması, kullanılma sı imkânsız fotoğraflar çekilmesine neden olacaktır. Ancak en önemli dezavantaj özellikle ülkemiz koşullarında çekim pratiği yapabilmenin güçlükleridir. Dans fotoğrafçılığının avantajlı yönleri ise bana göre seyir zevki yüksek fotoğraflar çekmenin yanı sıra, fotoğrafçının sahnedeki hıza ayak uydurması gerektiği için zamanlama becerisini geliştirmesidir. Ayrıca fotoğrafçılar için çok önemli bir malzeme olan insan bedenini daha iyi tanımanızı sağlar. Hareket ve zamanlama n Dansçılar sahnede sürekli hareket halindeler, bu hareketliliği uyumlu bir şekilde yakalamak, doğru anı çekebilmek için nasıl eğittiniz kendinizi? Dans ve fotoğraf gibi çok farklı görünen ve evrensel dile sahip iki sanat disiplinin pek çok ortak noktası var. Hareket ve zamanlama bu iki disiplinin birleştiği en önemli kesişim noktalarından biridir. Hareketin dans tekniği açısından da doğru olması gerekir. Temel dans hareketlerini tanımak ve öğrenmek önemli. İşin bu yönü eğitimle ilgili olabilir. Fo toğrafçının koreografiyi tanıması, önceden bilgi alması da avantaj sağlar. Dans anlıktır n Çalışmalarınız böyle bir yayına dönüşmesine nasıl karar verdiniz? Neyi amaçladınız bu belleği oluştururken? Bellek çok doğru bir tanımlama oldu. Dans fotoğrafı çekmeye başlayalı 25 yıl olmuş. Başladıktan bir süre sonra ODTÜ Çağdaş Dans Festivalinde ilk kez bir seminer ve atölye çalışması yaptım. Değerli dostum Muzaffer Evci’nin editörlüğünü yaptığı Dans Daima isimli bir kitapta Fotoğraflarla Dans isimli bu kitabımın da nüvesini oluşturan geniş kapsamlı bir makale yazdım. Çektiğim dans fotoğraflarından pek çok yerde projeksiyon gösterileri yaptım. Dans fotoğrafçılığına ilgi duyul ması ve kendini geliştirmek isteyenler için elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Ancak bütün bu çalışmaların hepsi aslında geldi ve geçti. Dans ve fotoğrafın bir başka kesişim noktası da ölümdür. Dans anlık olarak vardır. Sahnede sergilenir ve biter. Fotoğraf ise onu ölümsüz kılar. Muzaf fer Evci’nin deyimişle “Uçucu belleğimize inat, fotoğraflar bize bu hazzı daha sonraki dönemlerde de yaşama şansı tanıyor. Bir dans fotoğrafına tekrar tekrar dönüp, dakikalarca bakabiliriz ... İyi bir dans fotoğrafı o eserden alınan zevkin zihnimizde sürmesini sağlar ... Dansçının yarattığı enerji ve coşku onu izleyenlere geçer, fotoğraf ise bunu geleceğe taşır.” Bu duygu ve düşünceler böyle bir kitabın literatüre kazandırılması gerektiğini bize düşündürdü. Unutamadığım fotoğraf n Çalışmalarınız içinde sizi çok heyecanlandıran, “Bu sahneyi fotoğraflamış olmak çok etkileyiciydi” dediğiniz bir temsil var mı? Elbette kitapta yer alan tüm fotoğrafların kendi içinde bir öyküsü var. Ancak fotoğraf için en heyecan verici dans hareketinin jump (sıçrama) olduğunu düşünüyorum. “La Bayadere” eserinde daha önce hiç izlemeden tek bir kez deklanşöre basarak çektiğim sevgili Cankat Özer’in fotoğrafı beni o kadar heyecanlandırmıştı ki ertesi gün yeniden sadece o sahneyi çekmek için gitmiştim daha iyisini çekebilir miyim diye. Muratpaşa’da Sanat Var Muratpaşa Belediyesi’nin kent hayatına yeni bir soluk kazandıran Türkan Şoray Kültür Merkezi Ocak programı belli oldu. 6 etkinliğin gerçekleştirileceği Ocak ayı, Ataol Behramoğlu’nun yazdığı müzikli gösteri ‘Bebeklerin Ulusu Yok’ ve Türkiye’nin barok dönem enstrümanlarıyla Avrupa ve Osmanlı barok dönem müziklerini yorumlayan İzmir Barok, “Muratpaşa’da Sanat Var” etkinlikleri kapsamında seyirciyle buluşacak. Sergiyle başlıyor Kasım ve aralık’ta 22 ayrı etkinlikte 15 bin sanatseverin akın ettiği Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde yeni yılın ilk etkinliği ressam Hayati Misman’in 50’nci sanat yılı anısına açacağı sergi olacak. 11 Ocak Cuma saat 17.30’da açılacak sergi 3 Şubat’a kadar ücretsiz gezilebilecek. Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde ocak ayı programı Graham Farrow’in yazdığı Emre Kınay’ın yönetmenliğini yaptığı “Yüzleşme” isimli tiyatro oyunuyla devam edecek. Oyun 14 Ocak Pazartesi saat 20.00’de sahnelenecek. ‘Bebeklerin Ulusu Yok’ Ayın 3’üncü programı ise Muratpaşa Belediyesi’nin “Muratpaşa’da Sanat Var” etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilecek. 19 Ocak Cumartesi saat 20.00’de Türkiye’nin barok dönem enstrümanlarıyla Avrupa ve Osmanlı Barok Dönem müziklerini yorumlayan İzmir Barok, Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde sahne alacak. Yine etkinlikler kapsamında Ataol Behramoğlu’nun yazdığı müzikli gösteri “Bebeklerin Ulusu Yok” sahnelenecek. Oyun, 25 Ocak Cuma saat 20.00’de izleyiciyle buluşacak. Sahnede Haldun Dormen Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde 26 Ocak’ta İlyas Yalçıntaş’ın akustik konseriyle devam ederken ocak ayı programı kapanışında Türk tiyatrosunun dev isimlerinden Haldun Dormen sahne alacak. Dormen’in başrolünü oynadığı Moliere’in ölümsüz eseri “Kibarlık Budalası” 28 Ocak’ta Antalyalı sanatseverlerle buluşacak. Dormen’in 9’uncu yılına giren oyunu 20.30’da sahnelenecek. (İHA) ‘Bebeklerin Ulusu Yok’ SSM sergisi Le Monde’da Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki ‘Rus Avangardı. Sanat ve Tasarımla Geleceği Düşlemek’ sergisi, Le Monde gazetesinde geniş yer buldu Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin Saban cı Holding’in katkılarıyla sa natseverlerle buluşan “Rus Avangardı. Sanat ve Tasarım la Geleceği Düşlemek” sergisi, Fransa’nın önde gelen gazete lerinden Le Monde’un sayfala rına taşındı.  Pek çok yabancı yayın ta rafından ilgiyle takip edi len sergiyi ziyaret eden Le Monde’un İstanbul muhabiri Marie Jego, sergiyle ilgili kapsamlı bir yazı kaleme aldı. Jego incelemesinde, ser ‘Rus Avangardı’ sergisi 1 Nisan’a dek Sakıp Sabancı Müzesi’nde görülebilir. ginin Rus Avangardı sanatına ışık tuttuğunu belirterek sana dünyanın geri kalanı tarafından henko, heykeltıraş Vladi tın kurduğu yakınlaştırıcı bağa da bilinmediğini aklımızdan çı mir Tatlin, sinemacı Dzi dikkat çekti.  karmamalıyız. Söz konusu eser ga Vertov’un eserleri, tuvalle Marie Jego, Sakıp Sabancı ler, bir dönem Rusya’da sakın ri, çizimleri, maketleri ve film Müzesi ve sergiyle ilgili görüş calı olarak algılandı” denildi. lerinin yer aldığı sergi, Sakıp lerini de: “Müze mekânı son Yazıda “Sanat tarihi Sabancı Müzesi’nin iki katına derece pastoral, sergi ise nite ne yeni bir boyut kazandı yayılıyor. Moskova’daki Deko likli... Müze, Boğaziçi’nin Avru ran ve Rus Avangardı döne ratif Sanatlar Müzesi ile Mul pa yakasına doğru genişlediği minin Türkiye’deki ilk sergi timedya Sanatları Müzesi ve noktada, Emirgân Korusu’nun si olan “Rus Avangardı. Sa Selanik Devlet Çağdaş Sanat eteklerinde eşsiz bir yerde ko nat ve Tasarımla Gelece Müzesi’nin 500’ün üzerinde numlanıyor. “Rus Avangardı. ği Düşlemek”de, 1. Dünya Sa eserine ev sahipliği yapıyor. Sanat ve Tasarımla Geleceği vaşı, Çarlık rejiminin çöküşü, Tarihin izlerini taşıyan sergi Düşlemek” adını taşıyan sergi, Şubat ve Ekim 1917 devrim nin temelini ise, 20. yüzyıl Rus İstanbul’daki sanatseverlere leri, Sovyetler Birliği’nin kuru sanatının en büyük koleksi Rus devrimi döneminde ortaya luşu sırasında Rusya’daki sa yonlarından birini yapmış olan çıkan sanat hareketinin gize natsal yapının cesur, yenilik George Costakis Koleksiyonu mi arasında bir yolculuk sunu çi ve enerjik yönü sergileni oluşturuyor” ifadeleri yer aldı. yor” şeklinde ifade etti.   yor. Rus modernizminin en “Rus Avangardı. Sanat ve Sakıp Sabancı Müzesi yet büyük ustalarından, ressam Tasarımla Geleceği Düşlemek” kililerinin sözlerine de yer lar Vassili Kandinsky, Kazi sergisi, 1 Nisan 2019’a kadar veren Le Monde’daki yazı mir Malevich, Lyubov Popo Sakıp Sabancı Müzesi’nde sa da: “Rus Avangard hareketinin, va, Olga Rozanova, Ivan Kli natseverlerle buluşmaya de bu eserlerin uzunca bir süre un, fotoğrafçı Alexander Rodc vam ediyor.  SAMDOB 10. yılını ‘Yeni Yıl Konseri’ ile kutladı Samsun Devlet Opera ve Balesi (SAMDOB) 10. Kuruluş yıldönümünde 2019’un ilk konseriyle sanatseverlerle buluştu. “Yeni Yıl Konseri” SAMDOB’un kuruluş tarihi 5 Ocak 2019 Cumartesi akşamı Aydın Gün Sahnesi’nde gerçekleşti. 2018’in son etkinliği “Yeni Yıl Konseri”, biletlerinin bir hafta içinde tükenmesi üzerine, 5 Ocak 2019 Cumartesi akşamı 10. kuruluş yıldönümüne özel tekrar sahnelendi. Konserde, 10 yıllık repertuvardan seçilen parçalar yorumlandı. 2 bölümden oluşan “Yeni Yıl Konseri”nin orkestra şefi Naci Özgüç. 10 farklı besteciye ait 20 parçanın seslendirildiği konserde, Elif Demir (Soprano), Sezgi Elhüseyni (Soprano), Eda Bingöl Gürkan (Soprano), Mine Kurtoğlu (Soprano), Arsen Tekinmirz (Soprano), Stare Çelebi (Mezzo Soprano), Bilal Doğan (Tenor), Ari Edirne (Tenor), Hasan Çelik (Bariton) ve Tuncay Kurtoğlu (Bas) solist sanatçı olarak, A. Seçil Küçükçelebi de başkemancı olarak yer aldı. l CEMİL CİĞERİM /SAMSUN C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle