14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY 931 OCAK 2019 PERŞEMBE Adaleti yaralayan şüpheTanıkların ifadesi ve polisin fezlekesine karşın Cemal Kadooğlu iddianamede yer almadı Ankara’da öldürülen Ömer Faruk Ilıcan cinayetine ilişkin hazırlanan iddianamede, AKP’ye açıktan verdiği destekle bilinen Kadooğlu Holding’in Onursal Başkanı Cemal Kadooğlu’nun adının şüpheli listesinde yer almaması soru işaretlerine neden oldu. Soruşturma sürecinde gözaltına alınıp serbest bırakılan ve adı polis fezlekesinde şüpheli olarak yer alan Cemal Kadooğlu’nu bir elin koruduğu iddia edildi. Oysa iddianamede Cemal Kadooğlu’na yönelik doğrudan suçlayıcı tanık Alican ve şüpheli ifadeleri yer uludağ aldı. Firari işadamı Tarkan Kadooğlu’nun koruması, emekli polis Nurullah Bozatlı, “Ömer Faruk Ilıcan’ın, Cemal’in yönlendirmesi ile öldürüldüğünü düşündüm” derken, sanık Tarkan Boyraz da “Kadooğlu ailesi, bir aşiret gibidir. Aralarında hiyerarşik bir yapı vardır. Cemal Kadooğlu’ndan haber Kalegaz şirketinin sahibi Ömer Faruk Ilıcan’ın öldürülmesine ilişkin hazırlanan iddianamede firari işadamı Tarkan Kadooğlu için müebbet hapis istendi. siz hiç kimse bir şey yapamaz” ifadesini kullandı. Ankara’da 21 Mart 2018’de evinin önünde öldürülen işadamı Ömer Faruk Ilıcan cinayetine ilişkin hazırlanan iddianamede, soru işaretlerinin artmasına neden oldu. Soruşturma sürecinde gözaltına alınan ve bir süre sonra serbest bırakılan AKP’ye destek veren Cemal Kadooğlu ile yaklaşık 3 ay tutuklu kalan yeğeni Veli Kadooğlu’nun hazırlanan iddianamede şüpheli olarak yer almaması soru işaretlerine neden oldu. Ankara Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği tarafından hazırlanan fezlekede, baba Cemal Kadooğlu ve Veli Kadooğlu da şüpheli listesinde yer aldı. Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ender Coşkun tarafından hazırlanan iddianamede, bu iki isim şüpheli yapılmadı. Üç ifadede de suçlandı İddianamede yer alan üç ifadede, doğrudan Cemal Kadooğlu suçlandı. Emekli polis olan ve Tarkan Kadooğlu’nun korumalığını yapan ve cinayet günü Ankara’da bulunan Nurullah Bozatlı, “Tarkan Kadooğlu, babası Cemal Kadooğlu’nun bilgisinin dışında bir şey yapması mümkün olmadığından Cemal Kadooğolu’nun da olaylardan haberi olduğunu değerlendirmekteyim. Ömer Faruk Ilıcan’ı Tarkan babası Cemal Kadooğlu’nun yönlendirmesi ile öldürüldüğünü düşündüm” dedi. Cemal Kadooğlu aleyhinde bir ifade de Kadoil Petrol çalışanı, şüpheli Tarkan Boyraz’dan geldi. Boyraz, “Kadooğlu ailesi bir aşiret gibidir. Aralarında hiyerar şik bir yapı vardır. Kadooğlu, Bülbel ve Ercan ailesinin başı Cemal Kadooğlu’dur. Cemal Kadooğlu’dan sonra Tarkan Kadooğlu gelir, Cemal Kadooğlu’ndan habersiz hiçbir şey yapamaz. Böyle bir hiyerarşik yapı vardır. Gaziantep’e gittikten sonra ‘biz kimseye paramızı yedirtmeyiz’ gibi sözler bu aile mensupları tarafından söyleniyordu. Bu sözlerden Ilıcan’ı Kadooğlu ailesinin öldürdüğünü düşündüm” dedi. Ilıcan’ın eşi Neslihan Ilıcan da eşinin Gaziantep’te alacakverecek meselesi yüzünden Cemal Kadooğlu tarafından tehdit edildiğini anlatmıştı. Ankara Başsavcılığı kaynakları, Cemal Kadooğlu’nun arasında bulunduğu bazı şüphelilerin cep telefonu incelemelerinin uzun süreceği gerekçesiyle dosyasının ayrıldığını bildirdi. Kalegaz şirketinin sahibi işadamı Ömer Faruk Ilıcan’ın geçen yıl öldürülmesine ilişkin iddianamede Tarkan Kadooğlu için azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet istenmişti. l ANKARA Çifte standartlı güvenlik soruşturması Ankara’da bir idare mahkemesi, Sağlık Bakanlığı’nda sağlık teknikeri olarak atanan bir kişinin babasının sendikal faaliyeti, annesinin ise parti faaliyeti nedeniyle güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasıyla ilgili açtığı davada skandal bir karara imza attı. Mahkeme, teknikerin ailesi hakkında konulan hususların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması için yeterli ve hukuken kabul edilebilir tespitler taşıdığı gerekçesiyle davayı reddetti. KPSS 2017’de aldığı puan ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir ilde 3 No’lu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu’na sağlık teknikeri olarak yerleşen bir kişinin güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandı. Sağlık Bakanlığı Güvenlik Soruşturması Değerlendirme Komisyonu’nun raporunda, teknikerin babasının 2000 yılında KESK’e bağlı HaberSen’in genel sekreteri olduğu, 22 Temmuz 2003’te Belediyeİş, İHD, TümBel Sen, Baro, EğitimSen, Genelİş, Tarımİş, BES, Enerji YapıYol Sen, Haber Sen, SHP ve DEHAP tarafından oluşturulan Demokrasi Platformu’nun kuruluşunu kamuoyuna duyurmak amacıyla hazırlanan ve basına dağıtılan deklarasyona HaberSen adına imza attığı ifade edildi. Teknikerin annesi için ise “11 Ekim 2004’te ülkemizin üyelik için AB’den müzakere tarihi alacağı 17 Aralık’ta görülecek katılım ortaklığı belgesinde yer almasını talep eden içerikteki mektupların postaneden TBMM’ye, AB ülkelerinin büyükelçiliklerine ve AB’ye gönderildiği, mektup gönderen şahıslar arasında olduğu” ifadeleri yer aldı. Komisyon, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin yazı ve belgelerin değerlendirilmesi üzerine davacının atanmamasına karar verdi. Bunun üzerine tekniker, işleme karşı dava açtı. Ankara’da bir idare mahkemesi, davayı skandal gerekçelerle reddetti. Kararda, “Davacının atanmasının yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır” denildi. Teknikerin avukatı Mahsuni Karaman, “Ortada suç olan hiçbir şey yok. Tamamen anayasal haklarını kullanmışlar. Yargı, temel hak ve hürriyetler önünde engel” dedi. Sıradan bir vatandaşın ailesinin suç oluşturmayan faaliyetlerinden güvenlik soruşturmasını geçememesine karşın, 15 Temmuz darbe girişimine katılan general Mehmet Dişli’nin ağabeyi Şaban Dişli’nin büyükelçi yapılması ise düşündürdü. l ANKARA/Cumhuriyet Anne bebeğiyle 15 dakika görüşebildi Şırnak’ta yürütülen operasyon kapsamında, daha önce görevden alınan Balveren Belediye Eş Başkanı Leyla Yıldız, önceki gün Diyarbakır’da gözaltına alındı. Babası tarafından 1 yaşındaki bebeği de Emniyet’e getirilen Yıldız’ a emzirme için 15 dakika izin verildi. Ancak sürekli ağlayan bebeğin anneyi tekrar görmesine izin verilmedi. Şırnak merkez ve ilçelerinde önceki gün sabah saatlerinde yapılan ev baskınlarında aralarında DBP İl Eş Başkanı Ayşe Altay ile HDP Cizre Belediyesi Eş Başkan adayı Berivan Kutlu’nun da bulunduğu çok sayıda kadın siyasetçi gözaltına alındı. Gözaltı operasyonu kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan Balveren Belediye Eş Başkanı Leyla Yıldız da Diyarbakır’da gözaltına alındı. Yıldız’ın eşi Abdulrezak Yıldız, 1 yaşındaki bebeğiniemzirmek için gece Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüğünü belirterek, eşinin çocuğa sadece15 dakika süt vermesine izin verildiğini söyledi. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet Akpınar’ın adli kontrolü kaldırıldı Halk Tv’de yayımlanan Halk Arena sı programındaki açıklamaları nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma sonucu hakkında adli kontrol verilen sanatçı Metin Akpınar’ın adli kontrol kararı savcılık tarafından kaldırıldı. Akpınar’ın daha önceki itirazını hâkimlik, “Mevcut delil durumuna göre şüpheliler lehine henüz bir değişiklik olmaması, atılı suçla ilgili kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması” gerekçeleriyle reddetmişti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, sanatçılar Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hakkında konuk oldukları Halk Tv’deki bir programda yaptığı açıklamaları üzerine soruşturma başlatmıştı. Soruşturma kapsamında ifade veren sanatçılar adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılmıştı. Müjdat Gezen hakkında verilen adli kontrol kararını geçen haftalarda kaldıran mahkeme Akpınar hakkındaki adli kontrol kararını da kaldırdı. Akpınar, Bostancı Şehit Semih Balaban Polis Merkezi’ne giderek imza veriyordu. l Haber Merkezi Saray’a güven azaldıTSSEA Araştırması’na göre, işsizlik ve hayat pahalılığı en önemli sorun haline geldi Türkiye kamuoyunun 2018’de en çok güvendiği kurumların başında Jandarma geldi. Jandarma hariç tüm kurumlara güven yüzde 55’in altında kaldı. Cumhurbaşkanlığı kurumuna güven 2017’de yüzde 56.5’ten 2018’de yüzde 44.1’e düştü. Ordu’ya olan güven yüzde 60’tan, yüzde 51.2’ye düştü. En az güvenilen kurum ise, yüzde 31.9 ile yine medya oldu. 2010 yılından bu yana Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda hazırlanan, ‘Türkiye SosyalSiyasal Eğilimler Araştırması (TSSEA)’ 2018 sonuçlarına göre, Türkiye halkı, Türkiye’nin en önemli sorunları olarak; işsizlik, hayat pahalılığı ve Türk lirasının değer kaybetmesini görüyor. Terör sorunu gerilerken, FETÖ hâlâ ciddi bir tehdit olarak algılanıyor. TSSEA2018 arastırmasında şu tespitlere yer verildi: Dindarlık artıyor 4 Dindar tanımlaması, 2015’ten beri sürekli yükseliş göstererek 2018’de yüzde 30.9’a ulaştı. Kendini CumhuriyetçiKemalist olarak tanımlayanlar 2017’ye göre 1 puan artarak, 2018’de 16.9 olurken, Sosyal Demokrat olarak tanımlayanlar 4 puan azalarak yüzde 6.3 oldu. Dindar muhafazakâr toplamı 2014’de yüzde 37.1 iken, 2017’ye kadar artarak yüzde 47.4’e ulaşmışken, araştırmada ilk kez bu toplam 2018’de gerileyerek yüzde 44.4 olarak tespit edildi. 4 Türk halkının yüzde 58.7’lik kesimi Türkiye’nin NATO üyeliğinin devam etmesi gerektiğini belirtiyor. 4 “Sizce Türkiye bölünme tehlikesi altında mı?” sorusuna katılımcıların yüzde 18.8’i “Evet” cevabı verdi. 2017 yılında bu oran yüzde 28.8 olarak gerçekleşmişti. 4 ABD 17.6 puanlık artış ile yüzde 81.9’luk kesim için Türkiye’ye en çok tehdit oluşturan ülke oldu. Tehdit sıralamasında yüzde 63.3’lük oran ile İsrail ikinci oldu. Türkiye’nin en önemli dostu/müttefiki şeklinde ifade edilen ülke ise yüzde 63.6 ile yine Azerbaycan oldu. Azerbaycan’ı KKTC ve Pakistan takip etti. 4 “Sizce [X Şehri] Büyükşehir Belediye Başkanı olacak kişi size sayacağım özelliklerden hangi lerine sahip olmalıdır” sorusuna İstanbul’da ilk sırada “inançlı Müslüman” ikinci sırada “çalışkan” karşılığı verilirken; Ankara ve İzmir’de ise ilk iki sırada “çalışkan”, “dürüst ve namuslu olmak” cevapları verildi. 4 Ankete katılanların sadece yüzde 28.6’sı siyasette boşluk olduğunu düşünüyor. Boşluğun en çok yüzde 35.7 ile “Merkez”de ve yüzde 30.8 ile “sol”da olduğu yanıtları alındı. 4 2017’ye göre düşüş gösterse de, kamuoyunun yüzde 30.8’i halen Türkiye’de yargının siyasallaştığını düşünüyor. Mutsuzuz 4 Memnuniyete ilişkin ise yüzde 38.8 “mutluyum” yanıtını verirken yüzde 20’si imkânı olması durumunda yurtdışında yaşamayı tercih edeceğini söyledi. 4 2018’de hiç kitap okumayanların sayısı 8.1 puan artarak yüzde 60.9 oldu. 4 Eşcinseller yüzde 53.8 ile en çok komşu olmak istenmeyen kesim oldu. Eşcinselleri yüzde 45.8 ile sığınmacılar izledi. l Ekonomi Servisi Müftü ifadeye çağırdı Sakarya Kuzey Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Münir Ali Kara, haftalık yerel gazetesindeki köşesinde, ilçe müftülüğünün ifadesini almak istediğini yazdı. Münir Ali Kara, “Gazeteciden ifade almak” başlıklı yazısında, “Muhabirimiz Esra Hanım aradı. ‘Abi ilçe müftülüğünden aradılar. Yaptığımız bir haberle ilgili ifademe başvuracaklarmış’ dedi. Bir an duraksadım. Yanlış duyduğumu düşündüm. ‘ifade’ mi dedim. ‘Evet abi öyle dediler geçeyim mi’ dedi. Geçmemesini söyledim” ifadelerini kullandı. “Muhabirimizi arayan ilçe vaizini aradım” diyen Kara şöyle devam etti: “Gazeteciden ‘ifade alma’ hakkının kimsede olmadığını söyledim. Durumun ciddiyetini kavramasının mümkün olmadığı her halinden belliydi. Ben de kendisine ‘ifade almak’ kelimesinin kimse tarafından kabul edilemeyeceğini söyledim. Kaldı ki müftülük basının ne amiri ne de denetleyicisi pozisyonunda değil. Kaldı ki yargı makamları dışında her türlü ‘ifade alma’ eylemi üstün asta uyguladığı ağır bir denetim şeklidir.” l Haber Merkezi Mavi Çarşı’da müebbet SEYHAN AVŞAR Kadıköy’deki Mavi Çarşı’ya 19 yıl önce molotof kokteyli saldırı düzenleyerek 13 kişinin ölümüne neden oldukları iddiasıyla yargılanan ve müebbet hapis cezası verilen hükümlü Azime Işık’ın, AİHM kararının ardından yeniden yargılandığı davada müebbet hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık Azime Işık ve avukatı Ayhan Erdoğan katıldı. Işık, uzun yıllardır cezaevinde olduğunu söy leyerek beraatini istedi. Ayhan Erdoğan ise delillerin karartıldığını söyleyerek, “20 yıldır süren bu dava usulen hukuka aykırıdır. Savcının verdiği mütalaa AİHM’in kararına aykırıdır. Benzer olan İslami Hareket Örgütü davasında savcı sanıklar için beraat istemişti. Bizce de savcının bu mütalaası uygundu. Ancak müvekkilimle ilgili mütalaa aleyhine işledi” dedi. Mahkeme heyeti Yargıtay 9. Dairesi’nin 7 Mayıs 2009 onadığı müebbet hapis cezasının onaylanmasına karar vererdi. l İSTANBUL Prof. Aksoy: Bir yurtseverlik anıtı! 29 yıl önce bugün 31 Ocak 1990’da Anayasa Hukuku Profesörü Muammer Aksoy, Ankara’da evinin önünde uğradığı alçakça bir silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. 73 yıllık ömrüne büyük eserler ve mücadeleler sığdıran Prof. Aksoy, şu sözcüklerle yan yana yaşadı: Atatürk, tam bağımsızlık, hukuk devleti... Yaşamı boyunca doğru bildiği değerlerin yücelmesi için mücadele etti. En yurtsever insan işini en iyi yapan insandır.  Prof. Aksoy işini iyi yapmakla yetinmedi, topluma önderlik etmek için de çalıştı, çırpındı. HHH Prof. Aksoy katledilmeden yedi ay önce Haziran 1989’da çok “tehlikeli” bir iş yaptı; Atatürkçülük ile düşünceyi birleştirdi, Atatürkçü Düşünce Derneği’ni (ADD) kurdu. Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’ndan Prof. Bahri Savcı’ya, Uğur Mumcu’dan Doç. Bahriye Üçok’a kadar 40’ı aşkın ödünsüz yurtseverle birlikte kurduğu derneğin temel amacı, adı üstünde düşünce üretmek, ülkenin geleceğine kafa yormaktı.  O dönemde Cumhuriyet Ankara Bürosu’nun haber müdürüydüm. Muammer Hoca, arada bir ikinci sayfa için yazı getirirdi. Başı karlı bir dağ gibi içeri girerdi.  Prof. Aksoy’un hedef seçilmesinde önemli etken Atatürkçülükle düşünceyi birleştirmek için çıktığı yoldu. 1990’lı yıllarda katledilen aydınlarımızın başlıca özellikleri arasında ADD’ye gönül vermiş olmaları vardır. 21 Ekim 1999’da katledilen yazarımız Prof. Ahmet Taner Kışlalı’nın bir sorumluluğu da ADD Genel Başkan Yardımcılığı idi. ADD 2000’li yıllarda da adeta terör merkezi gibi gösterilmek istendi. Bugün ADD’yi kurucu genel başkanı Prof. Aksoy’a layık bir biçimde ayakta tutanlara selam olsun! HHH Dün yazıya başamadan önce Başkent Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu (ADT) üyeleri ziyaretimize geldi. Her biri pırıl pırıl gençler, günlük siyasi gelişmelerin ötesinde ülkenin geleceğine kafa yormak için bir araya gelmişler.  Bugün 80 kadar üniversitede ADT var. ADD’den bağımsız olarak üniversite gençliği içinde sesini yükselten öğrencileri dinlerken aklıma ister istemez Prof. Aksoy’un idealleri geldi. Böyle bir gençlik hayal ediyordu.  Onca olumsuzlukların arasında gelecekten umutlu olmak için de çok etken var.  Bu topraklarda Mustafa Kemal’ler tükenmez... Mustafa Kemal’in tam bağımsız, laik, demokratik, hukuk devleti için çıktığı yol zaman zaman engellerle karşılaşsa da devam eder. Bu yolda canını ortaya koyanlar yeni kuşakların sönmez meşaleleri olurlar... Noktayı Prof. Aksoy’un 18 Şubat 1963’te Cumhuriyet’te yayımlanan yazısından bir paragrafla koyalım: “Sınırsız bir hâkimiyet kime ait olursa olsun ve kimin tarafından kullanılırsa kullanılsın istibdat ve tahakküme götürür. Mutlak olan her güç, hürriyetin ve dolayısıyla insan mutluluğunun düşmanıdır... Yüzde 51’in istibdadına demokrasi denilemez...” 41 avukata 2 yıla kadar hapis istemi Mahmut ORAL Diyarbakır’da görülen KCKTürkiye yapılanması davasında, 5 yıl önceki bir duruşmada, mahkeme heyetini protesto ederek salondan ayrılan 41 avukat hakkında, 5 yıl sonra dava açıldı. Görevi kötüye kullanmakla suçlanan avukatların 82 yıl hapsi isteniyor. Diyarbakır’da 3 Şubat 2014 görülen KCKTürkiye Ana Davası duruşmasında, sundukları bir çok talep mahkeme tarafından gerekçesiz olarak reddedilen, 30’u Diyarbakır, kalanları ise Ankara ve Batman barolarına kayıtlı toplam 41 avukat, alkışlarla protesto ederek duruşma salonundan çıktı. Protestoyla ile ilgili olarak Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafınan yürütülen soruşturma sonucu eski Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar ve yeni başkanı Cihan Aydın’ın da aralarında bulunduğu toplam 41 avukat hakkında, görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle dava açıldı. Hazırlanan iddianame, Batman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Diyarbakır 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen dosyada “41 avukatın, duruşma salonunu terk etmek suretiyle müdafilik görevlerini yerine getirmeyerek, yargılamanın sürüncemede kalmasına sebebiyet verdikleri ve görevi kötüye kullandıkları” belirtildi. İddanamede, 41 avukatın 6 ay ile 2 yıl arasında değişen hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. l DİYARBAKIR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle