14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY Müebbetten beraata 93 Ocak 2019 PERŞEMBE İş insanı Jak Kamhi’ye yönelik suikast girişiminin planlayıcısı olduğu iddiasıyla müebbet alan zanlılar AİHM kararının ardından yapılan yeniden yargılamada örgüt üyeliğinden beraat etti SEYHAN AVŞAR Profilo Holding’in kurucusu iş insanı Jak Kamhi’ye 1993 yılında düzenlenen suikast girişiminin planlayıcısı olduğu iddiasıyla tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan “İslami Hareket Süreci” mensubu 5 sanık hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararının ardından yeniden yargılamaya başlandı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi sanıklara verilen “Anayasal Düzeni Bozma” cezasını iptal edilmesine karar vererek sanıkların örgüt üyeliği suçlamasından ise beraatına karar verdi. LAW ve otomatik silahlı saldırı 28 Ocak 1993 tarihinde iş insanı Jak Kamhi’nin aracına Beylerbeyi’nde İslamcı bir grup tarafından LAW ve otomatik silahlar kullanıla İş insanı Jak Kamhi’nin içinde bulunduğu araca 28 Ocak 1993 tarihinde LAW ve otomatik silahlar kullanılarak saldırı girişiminde bulunulmuştu. Kamhi, saldırıdan yara almadan kurtulmuştu. rak suikast girişiminde bulunuldu. Kamhi’nin, olaydan yara almadan kurtulduğu saldırı sonrası suikastın sorumlusu olmak suçlamasıyla yargılanan Rıza Bayramçavuş, Osman Erdemir, Can Özbilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Yaşar Polat ve Kamil Aşkın ise müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Polat, 2014 yılında Adli Tıp Kurumu’nun vermiş olduğu cezaevinde kalamaz raporuyla cezaevinden tahliye edildi. Olayın üzerinden geçen 25 yılın ardından Jak Kamhi davası İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeniden görülmeye başlandı. 5 Temmuz 2018 tari Suikast haberi gazetemizin 29 Ocak 1993 tarihli sayısında yer almıştı. hinde görülen ilk duruşmada tutuklu dört sanık, adli kontrol tedbiriyle tahliye edildi. 19 Aralık 2018’de görülen ikinci celsede ise mahkeme heyeti tüm sanıklar hakkında, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” gerekçesiyle verilen cezaları iptal etti. Tüm sanıklara silahlı terör örgütü üyeliğinden de beraat kararı veren mahkeme heyeti, Rıza Bayramçavuş, Osman Erdemir, Can Özbilen ve Yaşar Polat’a, “Tasarlayarak adam öl dürmeye teşebbüs” suçundan 10 yıl 10 ay hapis cezası verdi. Heyet, sanık Kamil Aşkın için üzerine atılı tüm suçlamalardan beraat kararı verdi. Tazminat hakkı Verilen karar sonucunda; sanıkların cezaevinde kaldıkları süre, hükümlülük sürelerinden fazla olduğu için Ceza Muhakemeleri Kanunu gereği sanıklar tazminat davası açmaya hak kazandı. l İSTANBUL Halkı uyarmak suç olduCumhuriyet’teki yazı dizisinde sebzelerdeki zehri ortaya koyan Dr. Bülent Şık için hapis istendi Antalya, Ergene ve Dilovası’nda yapılan ancak Sağlık Bakanlığı’nca sonuçları kamuoyu na açıklanmayan araştırmayı hal ka duyuran bilim insanı Bülent Şık hakkında 5 yıldan 12 yıla ka dar hapis istemiyle dava açıldı. Kanun Hükmünde Kararna me (KHK) ile Akdeniz Üniversite si’ndeki görevinden ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık hakkın da, gazetemiz için kaleme aldığı “Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İş te zehir listesi!” başlıklı yazı dizi si nedeniyle soruşturma açılmıştı. Sağlık Bakanlığı’nın şikâyeti üze rine başlatılan soruşturmaya ge rekçe olarak, “Göreve ilişkin sır rın açıklanması, Yasaklanan bil gileri temin, Yasaklanan bilgileri açıklama ve Takdir olunacak diğer suçlar” gösterilmişti. Soruşturma sonucunda ilk iddianame, İstan bul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu tara fından hazırlandı. Zehir listesi İddianamede Şık, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngö ren, TCK’nin 258/1, 334/1, 336/1 maddeleri uyarınca, “Açıklanma sı yasaklanan gizli bilgileri açıkla ma, temin etme, göreve ilişkin sır rın açıklanması” ile suçlandı. An cak bu iddianame mahkemeden savcılığa geri gönderildi ve aynı iddianame bu kez İstanbul Cum huriyet Başsavcılığı Terör Suçla rı Bürosunca hazırlanarak mahke meye iletildi. Kabul edilen iddia namede, Bülent Şık’ın, “görevi ne deniyle kendisine verilen gizli kal ması gereken belgeleri, kararları ve emirleri ve diğer tebligatı açık layan, başkalarının bilgi edinme sini kolaylaştıran, yetkili makam ların açıklanmasını yasakladığı, bilgileri temin ederek, Cumhuri yet gazetesinde yayımladığı, bu nedenle atılı suçları işlediği anla şılmaktadır” denildi. Bilim insanı Şık hakkındaki davanın görülme sine şubat ayında başlanacak. Bülent Şık’ın yazı dizisinde Sağlık Bakanlığı’nın, 20112016 yılları arasında kanserden ölüm lerin dünya ortalamasının üs tünde olduğu Antalya, Ergene ve Dilovası’nda yaptığı geniş çap lı bir araştırma yer aldı. Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyuna açık lamadığı araştırmada, insan sağlığını teh dit eden pestisi tin, taze fasulye, biber, hıyar, ma rul, maydanoz, çilek, erik ve el mada maksimum kalıntı limitlerini çok aştığı or taya ko nuldu. l Haber Bülent Şık Merkezi Silivri cezaevinde işkence iddiası Silivri L Tipi Kapalı Cezaevi’nde hükümlü olan oğlu Mustafa Özgür Mulla’yı ziyaret etmek için 18 Aralık’ta cezaevine giden ve oğlunun gözünün mor, kollarının yara içinde olduğunu gördüğünü söyleyen anne Hanife Köseoğlu, cezaevi müdürünün işkenceyi itiraf ettiğini ileri sürdü. Duruma tepki gösteren anne Köseoğlu’na 2 ay görüş yasağı getirildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Taksim binasında dün düzenlenen basın toplantısına Mustafa Özgür Mulla’nın babası Mehmet Haşim Mulla, kız kardeşi Ezgi Mulla, annesi Hanife Köseoğlu katıldı. Toplantıda konuşan anne Köseoğlu, gardiyanlar ve cezaevi müdürü hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’da suç duyurusunda bulunduklarını anımsatarak “Oğluma yoğun bir işkence yapıldığını kendi gözümle gördüm. Cezaevi müdürüyle görüşmemde, uygulamaların 12 Eylül ve F Tipi baskılarını da geçtiğini kendisi de söyledi” dedi. Günde 3 soruşturma Görüş sırasında çocuğunun işkence edildiğini gördüğünü ve buna tepki verdiği için 35 gardiyanın etrafında toplandığı öne süren anne Köseoğlu, şöyle devam etti: “Benden korkuyorlar ki 2 ay beni cezaevinden uzaklaştırma kararı veriyorlar. Adaletiniz nerede? Bu görevlileri nasıl büyütüyorlar ki işkence yapabiliyorlar? Bizi yönetenlerin vicdanı yok ki buna ses çıkarmıyorlar. İçerdekiler insan, nefes alsınlar. İçerdekiler düşüncelerinden dolayı oradalar. Düşünceler den niye korkuyorsunuz? Düşüncelerinizi söylemekten korkmayın.” Beş aydır tutuklu bulunan oğlu için cezaevi idaresinin, 400 yakın soruşturma açtığını vurgulayan anne “Böyle bir şey olur mu ya? İdare her gün üç soruşturma açmış oluyor” diye konuştu. Oğlunun hayatından endişe ettiğini söyleyen baba Mehmet Haşim Mulla da, “12 Eylül’de cezaevinde yatan biri olarak, oğluma uygulanan işkencenin bir benzerini o dönemde bile görmedim. Bunlarda utanma bile yok. Oğlumu atletle, kanter içerisinde çıplak ayakla görüşe getirdiler. Gardiyan orada olmuş general. Bu şekilde aileleri de sindirmeye çalışıyorlar ama bu baskılara baş eğmeyeceğimizi bilsinler.” l Haber Merkezi ‘Vakayiname’ tehlikeli bulundu Anter’in kitabı cezaevine alınmadı Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi idaresinin, tutuklu gazeteci Nedim Türfent’e gönderilen Musa Anter’in “Vakayiname” adlı kitabını “kurum güvenliğini zaafiyete uğratacağı” ve “devletin bölünmez bütünlüğünü tehdit ettiği” iddiasıyla el koyduğu belirtildi. Türfent’in görüşçüsü tarafından getirilen ve cezaevi idaresine teslim edilen kitaba el konulduğu kaydedildi. Cezaevi idaresi tarafından karara ilişkin sunulan gerekçede, kitabın “kurumda asayişi ve genel güvenliği zaafiyete uğratacağı” öne sürüldü. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirleri’nin İnfazı Hakkında tüzüğün kimi bölüm ve maddelerinin anlatıldığı ge rekçede, şu ifadelere yer verildi: “Suçu ve suçluyu öven süreli veya süresiz yayınların kişilere verilmesi durumunda hem kurumsal hem de toplumsal bir infial söz konusu olacağı kesindir. Devletin üniter yapısına aykırılık arz ettiği, sisteme karşı bir tehdit unsuru taşıdığı görülmektedir. Devletin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye düşüreceği, toplum arasında kargaşa ortamı oluşturmaya çalışıldığı tespiti Eğitim Kurulu tarafından hasıl olmuştur.” Kararda, ayrıca kitap hakkında 10 Haziran 2016 tarihinde toplatma kararı verildiği de anımsatıldı. Vakayiname’de Musa Anter, 19871992 arasında meydana gelen olayları ve bu olaylara ilişkin düşüncelerini anlatıyor. l Haber Merkezi ÖGİ gazeteciler raporu 521 yargılama 64 tutuklama MAHMUT ORAL Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (ÖGİ) 2018 yılı raporuna göre,141 gazeteci gözaltına alındı, 64 gazeteci tutuklandı, 71 gazeteciye dava açıldı, 521 gazeteci yargılandı, 121 gazeteciye hapis ve para cezası verildi. Ayrıca 3 gazeteci müebet hapis cezasına çarptırıldı, 1 Ocak 2016 ile 29 Kasım 2018 tarihleri arasında bin 954 sarı basın kartı iptal edildi, 4 basın yayın kurumu kapatıldı, 1 gazeteye ve 1 matbaaya kayyım atandı. ÖGİ sözcüsü Fatime Tekin 2018 yılı basın hak ihlalleri raporunu İHD Diyarbakır Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı. Türkiye’nin, demokratik toplum olma niteliklerinden her geçen gün biraz daha uzaklaştığını dile getiren Fatime Tekin, ülkenin siyasetten hukuka, ekonomiden toplumsal yaşama ve kültüre hemen her alanı etkisi altına alan bir otoriterizmin tahakkümü altında olduğunu söyledi. “Kutuplaştırıcı politikaların beslediği bir zeminde tek adam rejimi olarak ifade bulan bir ortamda 2018 yılı diğer alanlarda olduğu gibi gazetecilik mesleği açısından da oldukça zor bir yıl oldu” diyen Tekin, verileri paylaştı. l DİYARBAKIR Milli Katar! Silahlanma, gelişmiş ülkelerin başlıca gelir kaynağı, içinde ve çevresinde sorun yaşayan ülkelerin başlıca harcama kalemi. Genel bir hesaplama ile saniyede silahlanmaya harcanan para 3 milyon dolar. Yanlış okumadınız, hızlı bir nefes alıp verdiğiniz bir saniye içinde dünyada silaha 3 milyon dolar gidiyor. İlk 5 büyük silah satıcısı, ABD, Rusya, Çin, Fransa, Almanya. En büyük alıcı Suudi Arabistan, Türkiye her dönem ilk 10’da. Gönül bu paranın çocuklara, eğitime, bilime harcanmasını istiyor. Ancak içinde bulunduğumuz coğrafya kaderimizi de belirliyor. 4 bin yıl önce Anadolu’da büyük bir imparatorluk kuran Hititler’in iki temel sorunu olmuş: Güvenlik ve birlik! HHH Peşrevi kısa tutup konuya girelim... Türkiye savunma sanayiinde “milli payı” artırmayı hedefliyor. Buna ilişkin somut projelerden biri Altay tankı. 2008’de şekillenen proje, inişli çıkışlı süreçlerden sonra BMC’ye sunuldu! British Motor Company’nin (BMC) öyküsü ilginç. 1952’de İngiltere’de kuruluyor. 1964’te Özakat’la İzmir’de büyüyor. 1966’da İngiltere’deki merkez kapanıyor. İzmir tesisleri hem sivil hem askeri araç üretimi yapan bir şirket olarak dünya çapında bir kurum haline geliyor. Dünyanın kamyon üreten 4 şirketinden biri. 1989’da yüzde 100 yerli oluyor. 2010’da Çukurova grubunun, 2014’te Ethem Sancak’ın oluyor. Bu aşamadan sonra BMC’nin Altay tankını da üretmesi için planlama yapıldı. Ancak yüzde 100 yerli olan şirkete Katar Silahlı Kuvvetler Endüstri Komitesi yüzde 50 ortak edildi. Tankın en önemli bölümü güç ve aktarma sistemleri. Bunlar Türkiye’de yapılamadığı için asırlık Alman Şirketi Rheinmetall AG ile anlaşma yapıldı. Buna bir Malezyalı şirket de ortak edildi. Üretim nerede yapılacak? Önce Sakarya Arifiye’de 2 bin 500 dönümlük yer tahsis edildi. Sonra bundan vazgeçilip bölgedeki Askeri Fabrikalar Genel Müdürlüğü 1. Ana Bakım Fabrikası’nda karar kılındı. Halen hemen tüm askeri malzeme üretimini yapabilen stratejik önemdeki fabrikanın 20 Aralık 2018’de özelleştirilmesine karar verildi. İddia o ki, BMC Sakarya’ya taşınacak, üretimi burada yapacak. BMC’nin İzmir’deki 220 dönümlük fabrika arazisi, akla imarı getirince milyarlık değerde! HHH Çok boyutlu bir konuyu köşe yazısı ölçeğinde anlatmaya çalıştık. Yerli ve milli kampanyasına da Katar ortaklığı yakışır. Türk Harbiş Sendikası, 24 Aralık bildirisinde soruyor: Savunmada millilik deyip, tank üreten bir fabrika özelleştirilir mi? Ne diyelim? Katar’la hep kol kola yürüyelim, elde al sancak... Her projenin devamını sen getir Ethem Sancak! Ertuğrul Çekin Ceza davaları 13 ayda bitecek Yargılama sürelerinin bitirilmesinin öngörüldüğü sürenin davanın taraflarına bildirileceği “Yargıda Hedef Süre” uygulaması dün itibarıyla başladı. Buna göre; ceza davaları için 1013 ay, hukuk davaları için 1.52 yıl, idari yargılamalar için ise en fazla 1.5 yıl süre öngörüldü. Boşanma davaları için 10 ay, nafaka davaları için 8 aylık süre öngörülürken; adam öldürme soruşturmalarının 5 ay, cinsel saldırı suçlarının ise 4 ayda tamamlanması hedeflendi. Adalet Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Ertuğrul Çekin, Ankara Adliyesinde, gazetecilere “Yargıda Hedef Süre” uygulaması ile ilgili bilgi verdi. Çekin, “Toplam bin 438 dava ve 220 suç soruşturması türü için hedef süreler belirlendi. Ceza davalarının tamamı için 10 ila 13 aylık süreler tespit edildi. Hukuk davalarının yüzde 87’si için 1 buçuk yılın altında, yüzde 13’ü için ise iki yıla kadar süreler öngörüldü. İdari yargıda ise davaların yüzde 95’i için 1 yıldan aşağı, yüzde 5’i için de 1 buçuk yıla kadar süreler belirlendi” dedi. Çekin, soruşturma aşamaları ile ilgili olarak da, “Adam öldürme soruşturmalarında 5 ay, yağma suçlarında 3 ay, cinsel saldırı suçlarında da 4 aylık süreler öngördük” bilgisini verdi. Çekin, belirlenen sürelerin azami süreler olduğunu, dosyanın seyrine göre sürecin daha önce de sonuçlanabileceğine, sürelerin aşılması halinde ise süreyi aşan davalara öncelik verileceğini kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle